30 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14

30 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| KaraMaske -:5EZE Polis hafiyesi ( X: 9 Jun ee hef » akiplerei a ; harikulâvde maceraları : geee X:J ATLADI ROMAN Kaçırılan çocuk! Bu heyecanlı ve yalnız resimler” den ibaret polis sinema romanın$ pek yakında başlıyoruz. Merakla takib edeceki heyecandan heyecanâ düşeceksiniz « « aNN çç aAT yuyatEEMmayayt Lî':ı!,;ı:;m: 20 a A |EvEeT' FARAT 80 MURE 1 LİRAYLVERİYO. grre FEKA İ GEE ÇA (HARE F Tİ. YALNIZ: YARIKKİ) | |Z A u YARIŞ KÖPEĞİ DEĞİİ. A ! Ğ aZ — — EN B7 » NIE NASIL K K OLDUĞUNU : GÜ SEREE TIYORUZ. DE-| ULMİ BOSİ, — RAGASTANIN OĞLU — 187 186 — RAGASTANIN OĞLU — bize söylüdiği serserilerden birincisi- Polis müdürü alaylı bir tavırla : — Sana mükâfat iyi bir sopa çek- dir, dedi. Triko devam etti: -- Eğer Lantene ile Manfredden birisine rastlamazsak,,, Ragastan yeisle: — Manfred mi?.. diye hayretini göstermekten kendisini alamdı. Monklar yarı alayla: — Ne oldunuz Mösyö 16 Şövalye?. Niçin sarardınız? dedi. — Bir şey yok! Devam ediniz., Söz- lerinizden çok İstifade ediyorum. — Monsenyör.. Manfred — denilen bu audam, yeryüzüne gelen ve yahut Haşarat Yatağında bulunan çapkın- ların en eli bayraklısıdır. Bakınız Monsenyör, gözümle gördüm. Bu yicdansız, istediği parayı vaktinde yermediği için zavallı bir ihtyar ka- dını öldürdü. Fakat bundan daha fe- nası var, Triko burada bir saniye kadar durdu. Monklar: — Devam ediniz! Pek âlâ görüyor- sunuz ki bu muhterem yabancı sözle- rinizi merakla dinliyor.. Ragastan başiyle tastik — edince Triko anlatmağa devam etti: — Ben de bir serseriyim, gerçi tığım fenalıklara pişman oldum- y da o kadar büyük fenalıklar da yapmadım, Hele şu Manfredin yap- tığını gördüğüm şeyin binde birini bile yapmadım.. — Bu neymiş?.. — Monsenyör, vak'a gayet müthiş olduğundan size şimdiye kadar an- latmamıştım. Fakat artık hakikati famamen söylemeliyim.. Manfred an- nesinin katilidir. Ragastan heyecanla ayağa kalktı. Bu “annesi,, kelimesi ona dehşetli bir darbe indirmişti.. Triko: — Ah, Monsenyör, vak'a sizi de müteessir edip kızdırıyor değil mi? dedi. Ragastan yerine oturarak soğuk bir tavırla : — Devam e sözlerini söyledi. — Bakınız vak'a nasıl oldu. İki se- ne kadar oluyor.. Bir gün Manfred babasını bulmuştu., Ragastan: — Babasını mı? dedi.. — Evet, babasını... İhtiyarın sakla- dığı ve günlük ihtiyacı için ayırdığı bir parayı istedi. İhtiyar vermedi. Manfred bunun üzerine bir sopa ala- rak zavallı ihtiyarı dövmeğe başladı. — Babasımı öyle mi? — Evet babasını!. O vakit annesi araya girmek istedi.. Manfred hidde- te kapılarak hançerini çekerek zaval- hi kadını öldürdü.. — Annesini!. — Evet Monsenyör annesini!.. Ben çok geç yetiştim. Zavallı kadın — öl- müştü. Manfredin babasına gelince karısından üç ay sonra o da kederin- den öldü. Nasıl, vak'a müthiş değil mi Monsenyör?.. Triko hakikaten heyecanlı gibi görünüyordu. Ragastan: — Hakikaten pek müthiş! Fakat bu erkekle bu kadın Manfredin baba ve anası olduğuna kat'i surette emin- misiniz?.. Monklar gözlerini Ragastana di- kerek : — Neye olmıyacaklarmış? dedi. — Bu vak'a bana çok uydurma gl- — Ah Mösyö Şövalye! Kendilerine karşı kılıç çekmekte tereddüt göster- miş olduğunuz bu adamları iyi tanı | madığınız anlaşilıyor! Bunlar en al- çakcasına cinayetlere kabiliyetlidir- ler.. Trikonun anlattığı misal ilk de- fa olmuş bir şey değildir. Triko başıyle tastik ederek devam etti: | — Sizi kat'i surette temin ederim ki bu Piyerot onun annesiydi.. — Piyerot mu?.. — Evet.. Nalıncı Piyeronun karı- sı., Manfredin öldürdüğü.. (İğrenç | bir suretle gülümsiyerek) fakat Pi- yeronun onun babası olduğuna pek te emin değilim.. Çünkü, bu kadının vaktiyle oldukça güzel olduğunu söy- Tüyorlar. Monklar: — Trikot. Fazla tafsilâta lüzum yok! Mösyö lö Şövalye, bu adama bir emir verecek misiniz?... Ragastan ayağa kalkarak: — Lüzum kalmadı! dedi. — Ne söylüyorsunuz?.. —Haşarat tağını ziyaret elmek- | ten vazgeçtiğimi söylüyorum ... Triko: — Monsenyör, pek teessüf ettim. İhtimal Lantene İle Manfredin cesa- retleri hakkında hbiraz mübalâgalı davrandım. Korkmayınız, onları da yola getirebilirim.. dedi. Şövalye: — Sefil kurnaz! diye mırıldandı. Triko: — Bu işde ben zararlı çıktım. Hiz- metimi mükâfatsız bırakmıyacak — o- Tan Mösyö 1ö Şövalyenin cömertliğin- | den pek büyük şeyler bekliyordum, | Triko elini uzattı, vereyim! mektir! diye düşündü, ve polis mü- dürüne dönerek : — Kont! Bu rezil herifin küstahlı- | gn emniyetinizi fena yolda kullan- mağa kadar vardırdığımı hlasetmiyor musunuz? dedi. Monkların bir iİşareti Üzerine Tri- ko çekildi. Fakat gözden kaybolmadan evvel Şövalyeye kinle dolu bir bakış fırlat- tı, —AH!I, Beni tahkir ettin ha! Oğlu- nu Haşarat Yatağında aramağa ge- Hiyor ve Argo Kralmı tahkir ediyor- sun öyle mi? Fakat benim gibi bir serserinin düşmanlığını kazanmanm ne kadar fena olduğunu görürsün! diye homurdandı. Ragastan: — Of, artık tahammülüm kalmadı. Ne iğrenç suratlı bir cani!. Kont hazretleri böyle edebsizleri nasıl kul. lanıyorsunuz? dedi, — Polis müdürünün her şeyi bil- mesi Jüzımdır. Bunun için de her tür- lü vasıtalara müracaata mecburdur. Neyse, gelelim size Müsyö Şövalye. Trikonun sözleri düşüncenizde bir değişiklik yaptı galiba.. —Evet, yeniden düşünmekliğim lâ- zım! Bir kaç gün sonra buraya gelir ve size kararımı söylerim.. — Daha uzun müddet Pariste ka Tacak mısınız? — Belki iki üç ay kadar., Bu sırâ- da sizi bir kaç kere daha rahatsız. & deceğimi umuyorum. Emrinize tamamen tabiim.. Mös- yö 1ö Şöyalye, nerede oturuyorsu- nuz?. Eğer oğlunuz Luiye dair bir haber alabilirsem size derhal haber Notr D

Bu sayıdan diğer sayfalar: