16 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

16 Ağustos 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EHIRDE GEZİNTİLER Sivrisinek varmı yok mu? Anlamak için en kolay 'Ş çare nedir? Bir gazete, okuyucularına şim- di de böyle bir sorgu soruyor: — Sivrisinek var mı, yok mu? Bunun kısaca ve en kestirme ce- vabı şudur: — Bazı semtlerde var, bazı semtlerde yok . Yahut bazı semt- lerde çok var, bazı semtlerde az... Bunu nasıl mı anlıyalım, diye- ! ceksiniz? Kolayı var: Vapurlarda trenlerde, tram- vaylarda, otobüslerde çıplak kol- lu ve çıplak bacaklı kadınlarla kız ların o çıplak kol ve bacaklarına dikkatle bakarsanız sivrisineklerin hangi semtte var, hangi semtte yok; yahut hangi semtte çok, han- gi semtte az olduğunu hemen an- “larsınız! Meselâ Haydarpaşa ile Pendik arasında işliyen trenlerdeki çıp- lak kol ve bacakir kadınlarla kız- ların kol ve bacaklarında yer yer kızartılar ve bu kızartıların ara. sında çok kaşımaktan meydana gelen küçük küçük çizikler, sıyrın- tılar görecek olursanız anlarsınız ki Göztepe, Erenköy, Bostavıcı ta- raflarında sivrisinek gırladır! Gene meselâ Boğaziçi veya A- da vapurlarındaki çıplak kol ve bacaklı kav-n'arla kızların çıplak kol ve bacaklarında böyle şeyler *“ Igöfmöztetiiz tabii gene anlarsmız! “kr Boğazıdinde, Adalarda sivrisi- nek nanaydır! Haliç vapurlariyle Keresteci. ler — Eyüp otobüslerinin taşıdıği çıplak kol ve bacaklarda bu dedi- ğim kızartılar, çizikler, sıyrıklar biraz fazlaca görünürse de sakın aldanılmasın, bunlar sivrisinek işi değil, tahtakurusu, pire ısırıkları- dır. Çünkü Balat, Hasköy, Aya- kabı, Ayvansaray sahillerindeki köhne, ahşap evlerin çoğu yaman birer tahtakurusu ve pire yuvası. dır. Sirkeci — Kanliyö hattında iş- liyen tren ile Bakırköy otobüsle- rindeki çıplak kol ve bacaklarda bu gibi arızalar pek az görülür; Çünkü Bakırköy ile Çırpıcı çayırı ve Sazlıbosna arasındaki küçücük sazlı dereler yüzünden ancak o derelere yakın yerlerde sivrisinek! bulunur ki onlar da Erenköy, Göztepe taraflarına nisbetle deve. de kulak sayılır. Geçende biz Alemdağına git. tiğimiz zaman seada genç, güzel bir kızcağızın çiplak bacaklarına baktık ki diz kapaklarından to. puklarma kader hep üzerleri tır- naklarla yolunmuş kızartılar ve küçük sivilce gibi bir şeylerle do- luydu. Arkalaslardan biri bunu görünce dedi ki: — Bu kızcağiz ya İç Frenkö. yünde, ya Merdivenköyünde, ya Uzunçayırda, yahut Kadıköyün- deki Yeldeğirmeninin arka taraf. larında oturuyor ve bu kızcağızın babası ya araheci, ya inekçi ol- malı! Sorduk: — Neden bildin? — Bacaklarından! Biraz sonra lir sırasına getirip küçük bayancığın kendisine s0 » .runca bizim arkadaşın kerameti gerçek çıkmasın mı? Kızcağız hakikaten Yeldeğir - meni taraflarmda oturuyor ve b3- bası hakikaten arabacı değilmiy-| miş! | Onun için İstanbulun neresin- de çok sivrisinek, tahtakurusu, pi- re, tatarcık olduğunu anlamak i- çin en kolay ve pratik çare budur: Her semtten gelen nakil vasr. talarmın taşıdığı, çıplak kol ve bacaklara bakmalı, onlar size doğ. rusunu söyler! Gezgin Haberci Satılık ev | Istanbul Ziraat Bankasından: Adanada yeni istasyon civarında Narlıca mevkiinde kâin Zi" raat Bankasına birinci derece ve sırada ipotekli bulunan Şina siler fabrikası namile maruf pamuk ve Nebad Yağlar Sanayii Türk Anonim Şirketinin malı olan 1 numaralı fabrikası dahilin- de mesken olarak kullanılan çimento bloktan ipşa edilmiş se * kiz odalı ev. İstanbul 6 ımcı noterliğince tasdik edilmiş 9 - 11 - 931 tarik ve “15142 numaralı ev, Beyoğlu Dördüncü noterliğince tasdik edil- mişll.2.933 tarih ve 640/33 numaralı mukuvelelerle pamuk ve Nebati Yağlar Sanayii Türk Anonim Şirketinin bankamıza olan miktarı malüm borcun 10 - 4.935 tarihinde gönderildiği kayden müsbet ihbarname üzerine de tesviye etmemiş olduğun - dan işbu borcun ihale tarihine kadar 9 9 faiz ve 95 3 komis - yon, sigorta ücrti, hesap masrafı, nakli birlikte tahsili için bu borç mukabilinde bankamıza ipotekli olup yukarda cins vesair evsafı ve müştemilâtı yazılı Adana Tapu Müd'ilüğünün 2 - 4 930 tarih ve 87numaralı tapu senedile şirketin tasarrufu altında bulunan ve 2280 numaralı kanuna tevfikan üç yeminli ehli vu - kuf tarafından 8,000 lira kıymet takdir olunan mezkür ev 1697 numaralı Ziraat Bankası kanunu hükümleri dei esinde 10 * 7 935 tarihinden itibaren bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya çıkarılmıştır. Muvakkat ihalesi 26 - 8 - 935 tarıhine müsadif pa” zartesi günü saat 2 de İstanbul Ziraat Bankasında yapılacaktır. Teminat akçesi 95 7,5 tur. Şartname Galadada kâin Baçkamızla Adana, Mersin, Anka” , ra Ziraat Bankaları kapılarma asılmıştır, (3695) HABER — Akşam Postası Ç No 183 —— ahmetli — Anam bak halis su katılma « mış çingenedir. Babam onların İ- çine girdikten birkaç ay sonra on- lardnabir dul kadınla evleniyor ve o kadıncıktan da ben dünyaya geliyorum. — O halde gene çingene oğlu çingene sayılırsın! — Yağma yok... zere tarladan iNGENELER ARASINDA Hayattan alınmış hakiki bir macera Yazan: Osman Cemal Kayşısız anam ölünce bana bir dişi eşeği sütnine tutmuşlar! lesin kimin umurunda... Ben za - ten o çerge, harman hayatından bıktım gibi... Çingenelerin asıl görülecek ha- yatı harman yerlerinde, çergeler- birşey çıkmaz. Tarlaya soğan, sa- | & rımsak, fasol, arpa, yulaf ne atar- | | san onu alırsın! — O başka... Sen sütbesüt çin - gene değilim diyorsun; sonra çin- gene ananm sütü ile büyüyorsun! — Yok hâşâ! — Nasıl hâşâ? — Anam beni enciklediği (de- ğurduğu) zaman zavallı basta düşmüş, sütü çekilmiş, o beni hiç emzirememiş... - — Ya kim emzirmiş seni, yoksa sana hususi bir süt nine mi tut - muşlar! — Hay yaşayasın bizim Güli - zar gibi bir temiz kizla birlikte çomarlaşıncıya kadar... Bana bul- nine?... — O süt nine çingene değil mi imiş? Beyoğlu sokaklarında: — Şifalı kantaron çiçeği! Mis kokulu muşlar, o zaman kusursuz bir süt (lavanta çiçeği! Satan Çöplüklü Güler Fatma de sepetler, maşalar, sacayaklar,ı- — Abe insanın çingenesi olur yılar, maymunlar, heybtlür, fâlçi- Aa ğer bie vs — Ne eşeği — Bizim süt nine eşekmiş be! Ne vakit ben anamın karnından bu daracık dünyaya gelinces: rah- kınları, sıpalar, kısraklar arasında değip. Asıgoruöcek ve hoş- lanılacak Çigan hayatı Reha Be - yin beni yeni yeni alıştırmağa baş- ladığı yerlerdeymiş.... Bizim Yenikapıya göçettiğimi- metli anacığım hastalanıp sütü | zin haftasında Reha Bey kendi e- kesilmiş... O zaman var imiş bi - | vinde bazı arkadaşlarıyle birlikte zim obada yaman bir dişi eşek... bana bir çalgılı ziyafet verdi, Fa- O da anamla birlikte yavrulamış | kat hani alaturka ziyafet de bu ortaya güzel bir sıpacık... Hem de | kadar olur. Sofra, içkinin meze — hayvanın sütü o kadar bolmuş i- nin bin bir türlüsüyle (doluydu. miş ki sıpa emer emer gene bit -| Sonra sekiz kişilik bir incesazla mezmiş... Bunun üzerine tutmuş- | kadınlardan beş kişilik bir hanen- lar, sıpadan geriye kalan süt ile| de ve çengi takımı vardı. Saz ta- birkaç ay beni beslemişler... kımı, başta Edirneden İsatnbula — O halde sen gerçekten çin - | yeni gelmiş olan kemancı Bülbülü gene oğlu çingene değil amma, | Salim olmak üzere Ayvansarayın eşşoğlu eşşekmişsin! en gözde çalgıcılarından mürek- —(Gülerek) İstayafurlah! (Es- | kepti.Hanende kadınların üçü Ay- tafurullah) Ben halis muhlis in - vansaraydan ve köçeklik eden iki san oğlu insanım... İlle velâkin bil kadın da Sulukuledendi. Fakat, seniz bu eşeğin sütü ne İyi bir süt- efendim nerede, ben nerede? de - müş... İnsana çok yararmış, hem | dikleri gibi öteki çergeciler, har » de öksürüğe, tıksırığa bire birmiş. — Ha! Şimdi anlaşıldı senin as İm, neslin Etem! Demek esn böyle likle sonradan çingeneleşmişsin! “ — Haha! — Peki! Sen bugün böyle niçin pek şıklaştın, boynuna kravat fi » lân taktın da geldin! — Ne yapayım, almadan beni içinize artık gidersiniz kibarcas teferizlere (eğlencelere)! Ona se- mancılar nerede, bunlar nerede? Hele bunların erkekleri pek kibar yler, Misafirlerle hiç (bendeniz) z, (zatıâliniz) siz konuşmuyor - lar. Hepsinin de elbiseleri, ayak- kabıları yepyeni ve son moda... Hepsinin de yeleklerinin cebinde altın ve gümüş birer saat... Par - maklarında pırıl pırıl yanan elmas yüzükler... İçtikleri cigaralar hep bep ben de bugün oldum bir bey- | birinci sınıf cigaralar... Çalgıları- zade geldim ki sizinle birlikte gi- | Nın kutu ve kılıfları hani diyebi - deyim gittiğiniz yerlere! lirim ki benim çok kıymetli kema» Etemi iki gün sonra buluşmak | nımın kutusundan daha şık... Bun- üzere bin dereden su getirerek ba- şımdan savdım ve o gün akşama lardan Kemani Raif isminde biri- nin kemanına baktım, sokağa at- kadar bizim evin göç işiyle uğraş. | sanız elli lira eder su içinde... Ka tım... Reha Beyin ısrarıyle anne - | dınlardan da Ayvansaraylılar pek mi kandırmıştım... Onun icin bu | kalantor şeyler... Kılıkları biraz a- kış ortasında * annemle birlikte laca bulaca olmakla beraber par- Topçulardan Cibali Yenikapısını- makları pırlanta, zümrüt yüzükler göçettik... . kulakları aynı çeşitten küpeler ve gerdanları sapsarı beşibiryerdeler Topçulardan uzaklaşmamıza ve ziynet altınları ile dolu... Yal - Etem fena içerledi. İçerlerse içer İ nız Sulukuleden < getirilmiş olan | ŞAN MAM 16 AĞUSTOS — 1905 çok genç ve çok güzel iki çengi kız, bu cihetlerden bunların ya * nında pek sönük, pek sade su?” kalıyorlar. Zavallıların allı pullu, mori sarılı ve yepyeni entarilerinde ayaklarındaki Opembe püsküllü yepyeni terliklerden başka üstle* rinde göze çarpar (| birşeycikleri yok... Vakıâ ikisinin de kollarım", da altın suyuna batırılmış inceref birkaç bilezik var amma belli ki onlar da yetmiş seksen kuruşluk şeyler... Reha Bey, benim Ayvansaray! kadınların altınlarına, elmasları * na, pırlantalarma (pek dikkatli bktığımı görünce: — Daha, dedi, bunlar hiç! Sek bunları eskiden © bir cuma günü Kâğthaneye Çağlıyan köşkünüf arkâsma kapalı kupa arabalarıyl* gezmeğe gittikleri zman bir gör * meliydin, şaşar kalırdın !Şimdi arf sıra, hâlâ da giderler amma, dah# eskiden daha bundan on beş yi önce bunlar o canım (feracelef yaşmaklarla mükellef kupa ara * balarma kurlup böyle gerdanları beşibiryerdelerle dolu olarak Kâh taneye gittikleri vakit herkes bur ları orada birer Ayvansaraylı d€ Zil, gerçemusn wrer sarayır sam” lardı. Sulukuleli kızın biri lâfa ka * rıştız . — Rahmetli büyük Mestinsf teyzem bir kere beni de arabasım* alıp götürmüştü de orada herke beni paşa kızı zannetmişti! Reha Bey içini çekti: — Hey gidi büyük Mestinat hey gidi Çakır Melek, hey gidi İnce Pakize, hey gidi koca Gül * lü... Bu sefer Sulukuleli kızın öteki si atıldı; i — Bizim Gülüstan abla ile bö yük Şöhreti de unutma amma böl baba! , — A... Onlar unutulur mu hiç” Fakat iki gözüm yavrum, onls başkaydı, bunlar başka... Bu be * nim dediklerim kalantor, zengi” elleri açık, hanedan kişilerdi. Si“ zin Gülüstan ablaya, büyük Şöh rete, Hançere gelnice onlar, 78 $ vallılar zengin değillerdi; onls” böyle kupa arabalar ile tıpkı 8” çek saraylılar gibi takmış takış “ tırmış; çakmış çakıştırmış; ii dirhem bir çekirdek Kahtanf Göksu âlemleri yapamazlardı. uk kin nedir ki onlarm da meziyeti” ri, marifetleri başkaydı. Allah 9“ dense berikilere para pul vi o sizinkilere de ses, vermişti” Sen daha dur bakalım, sen dünkü çocuksun; sen benim elimde vi yümüş kızım, hattâ tornum 489” İrem... Senin Gülüstan abla desE ğin kadının piyasadaki en par, zamanını bilir misin? Ali ,! Gülüstan akşam dönüşünde K* raağacın önünden geçerken “ği daldan bir hey hey (çekti E Sütlüce, Bahariye, Gümüşsu yüp sırtları inim inim inlerdi. çer de ondan aşağı kalmazd! ) (Devamı ver”

Bu sayıdan diğer sayfalar: