25 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- — .£0 Kİ ae AA HABER — Aksam Posfası r 5 ı Yazan: KADiRCAN KAFLI No.103 Öerya Hüsmen dosdoğru Piyale beyin Yanına koştu. Onu selâmladı. Derya kaptanı onun sırtını ok- şadı: — Hoş geldin yiğitim,. Ne ha- T var?.. ; Türk akıncısı elindeki yüzüğü ©na uzattı. Derya kaptanı yüzüğü aldı. Hemen tanıdı; — Bunu nereden buldun? — Bir kadın verdi,, — Kontes Lüçiya mı? — Evet.., Kızı da burada,... Hüzmen genç kızın söyledikleri- hi Piyale beye anlattı. Piyale bey Sordu: — Nerede? — Kızıl Kadırganın kamarasın- a' . — Onları görmek istiyorum. — Buraya gelemezler.. — Ben giderim... Yaralı m'? — Hayır... Fakat,. en, ölüm haberini veremi- Yordu, Piyalenin de sabrı kalma-| Mıştı, Yürüdü. — Beni oraya götür!..- Diye emir verdi. Hüsmen Derya kaptanına ka- Maranın kapısınr açtı. ve kendisi 991 yol verdi. Piyale bey içeri girdi. Âanesinin baş ucunda duran Tenç kız başını kaldırdı. Piyale beyle karşılaştılar, B'yan durdular. Bakıştılar. dpi?ale bey ona koştu. Kuzak- ıt — Kızım... Yavrum!... Diyor, ıslanan gözlerini kimse- Ye belli etmeden kuruluyordu. Sordu: — Annen?.. Genç kız baştan ayağa kadar Ptülü olan ölüyü gösterdi. , Piyale bey onun yüzünü görmek tin acele ediyordu. Örtünün baş Taftaki ucunu kaldırdı. Kontes Lüçiyanın bembeyaz yü- l_i, Mermerden bir heykel gibi gö- ndü, — Öldü mü?... Derya kaptanı seygilisinin yüzü ©e doğru eğildi. Elile yanaklarını tuttu ve geri çekildi. Saşını eğdi. erkes susuyordu. _Bentris babasının elini tutmuş rlîı:liui de onun omuzuna koya- t — Üzülme!,.. Üzülme babacı- l:_'_"-ı Ne yapabiliriz?... Allah böy- İstedi... İyordu. Piyale bey kendisini tutamadar. lünün üstüne kapandı, irkaç dakika öylece kaldı. sla birden doğruldu. Dimdik İr, u., Ye.ışiden genç kızı kucukla- kaptanı sevgilisinin yüzüne doğru eğildi. Elile yanaklarını tuttu ' ve geri çekildi. Etrafına bakındı. Hüsmeni gördü: — Gel!.. Dedi. : Onu da sol tarafına aldı ve bağ- rına bastı. Alnından öptü. — Seygilimi kaybettim.. Halbu- ki ona kavuşmak en büyük arzum- du. Fakat gene mesudum, Çünkü ayni günde kızıma kavuştum ve bir oğul kazandım. Kendisinin çektiği ayrılık acıla- rını düşündü. Islanmış olan güzle- rini iyice sildi. Genç kıza: — Artık senin adın Kezbandır.| Dedi. Beatris bu adı tekrarladı ve ilâ- ve etti: — Ne güzel isim., Piyale bey iki genci birbirine yaklaştırdı. ' — Kucaklaşımız!.. Dedi Sonra kendisi de ikisini birden kollarile sararak en içli, en güzel sesile şunları söyledi: — Allah sizi biribirinizden ayır| masın !,« Sevişiniz. ve mesut olu- nuz!,. — Bitti — | İzmir ve Tirede zıraat Civarında amuk çıkrığı fabrikası ve tütün çogaltma İstasyonu yapılacak küçük menderes İzmir (Özel aytarımızdan) — Bu seneki mahsuller çok iydi;, E- ğer fiatlar da düşkün olmazsa çift- çinin yüzü hakkiyle gülecekt'z:, İzimr çarım (ziraat) baş direk- törüyle çıftçilik etrafında gö:züş- tüm. Bana şu sözleri söyledi: —Çiftçilerimizi mümkün mer- tebe çeşitli şeyler ekmeğe tesrik ediyoruz. Bu suretle iklim deği - şikliklerinden dolayı bir ekinin mahsul vermemesi halinde çif'çi mümkün mertebe az zarar gö-lr. Bundan başka çiftçileri hay "an sahibi etmeğe de çalışıyoruz. Çift- çiler ne kadar çok hayvana, tayu- ğa ve arı kovanlarına sahip olur. larsa o kadar refaha yaklaşacak: ları muhakkaktır. İzmir ve çevresinde aşılauma- mış yabani zeytin ağacı kalma - mıştır. Bundan başka iki yüz e!. liden fazla tavuk istasyonu tesis edilmiştir. Hemen hemen her köylü kovan, cins boğa, inek, me-- kep sahibi oldu, Bu sene İstanbul Yeşilköy to- huza tslâh istasyonundan Sudana çayırı getirterek çiftçilere dağıt - tık. Bu çayırlar kurak yerler için çok faydalıdır. Hayvanlar için .. dNi l b B ” e lli P e A LAZ eeei ö AAT SA işleri — havzasından bir görünüş de bilhassa çok gidalıdır. Köylü nün kalkınmasına durmadan çalı- şıyoruz. » Meğön . » *& İ Tirenin, Küçük Menderes hav. zası içinde pamukçuluğun inkişa- fına en müsie yer olduğu anlaşıl. mıştır. İki senedenberi Nazilli pamuk ıslâh istasyonu mütehassıslarının Tirede yaptıkları — tecrübelerde dört nevi Amerikan pamuğunun iyi nümuneleri elde edilmiştir. Hafta içinde bu seneki dene - me pamuk tarlalarında tetkika: yapan mütehassıs Celâl Şevket tarlaları çok iyi ve civar ilçelerde kilerden daha iyi bulmuş, tarım işyarı Şükrüye bildirmiştir, Gelecek sene Tire ilçesinin pa: muk ziraat sahası daha ziyade ge nişltilecektir, Celâl SŞvket bano Küçük Menderes havzasında bi- pamuk çıkrığı fabrikasiyle be; yüz dönümlük bir sahada tohun ları çoğaltma istasyonu kurulaca- ğını söyledi. Bu fabrikada pamukların ilya- fı çekilecek ve tohumları pamuk çulara dağıtılacaktır. |Dünya güzelinin * peşinde.. ; Fahrünmame adlı eski Farisi — rebilmek ne yazık ki kabil olama- f luyor da beni bir kadıma benzeti- bunu|* T Durmuş Türkmenoğlu Nakleden: tarih (Haltice Sürevya) 1 ramanından alınmıstir. No.45 Maskeli Sultan: — Beni tanıyor musunuz diye sordu, Genç adma: Kd &e Ü A — Sesinizi birine benzetiyo- rum ama, Söylemiye cesaret edemiyorum, padişahım... Bir gün, bu fetha sebebiyet ve- ren dört kişiyi huzuruna çağırdı. Bu dört kişiyi, bütün halk, artık| pek uğurlu sayıyordu, Kendileri - ne yüksek bir mesned verileceği zannolunmuştu. Hattâ, Hurrem i- le Höngâm da huzura çağırılmış olmalarımı buna hamletti. Yalnız kaldıkları vakit, Hüma, Hurreme sordu: — Sen beni tanıyor musun? Ev- velce başka bir yerde görmüşlü - ğün var mıydı? Hurrem dedi ki: — Ey sultanım, Mübarek yü - zünde nikab olduğu için seni gö - Darmmı'm dı. Fakat, ben, seni ilk gördüğüm zamandanberi birine benzetirim! Öyle birine ki, söylemeğe hicap e- diyorum. Zira, hatırmıza şöyle bir fikir gelmiş olabilir: “Vay! Ben bu derece şecaatli, şahametli bir padişah olduğum halde, nasıl o - yor?,, “Evet, sultanım! Sizi, tanıdı - ğım ve pek hürmet ettiğim bir ka- dma benzetiyorum, Hüma, nikabı arkasından gü - lümsedi,. — Anlat bakayım... Hangi ka- dına? — Hani efendim,size Hümayun Şahın kızı Hüma Sultandan bah - setmiştim ya... Sesiniz onun sesine o kadar benziyor ki... İkinizi kar- deş telâkki etmemeğe imkân yok. O kız da, kız olmasına rağmen, şecaati, cesareti, pek erkekçeydi. Sakm kızmayınız, Bu münasebetle Hümayı o de - rece methetti, göklere çıkardı ki, anlattıklarını dinliyen Höngâm hayrette kaldı. Hüma da, bu söy - lenen sözlerden Ferruhu hatırla- yıp ağladı. Birdenbire maskesini çıkarıp, Hurreme: — Yüzüme bak! - dedi, Delikanlı bir çığlık kopardı: — Sen, sen ha... Genç kızın ayaklarma sarıldı. Dizlerini öpmeğe başladı. Sevinç gözyaşları döküyordu. Höngâm, bu halden hiç birşey anlamıyor: — Ne oluyorsunuz, yahu? Ne var?... - diye soruyordu. Hurrem, ona dönerek: — İşte bu, Hüma!... Sultanımız | | Hüma! - Jdiye haykırdı. Adamın havsalası almıyordu; Hüma; — Evet, ben de... - dedi, - Tâç, taht, herşey yerinde kalsın! Hiç - birini istemiyorum... Yalnız aşk .. Onun aşkı... Fakat Höngâm ile Hurrem: — Olmaz! » dediler, - Sen bu - rada kalacaksın, sultanım,., Bu tâç, bu taht bırakılmaz.., Sen, dev- letinin başında kaldığın takdir - de, biz, daha kuvvetli olur ve sev- gilini bulabiliriz! — Peki, benden size ne zarar var?., Gelsem -daha iyi değil mi?.. Devletin kuvveti filân yerinde kal sın.,, Onu bir ân evvel bulmak i - çin can atıyorum... ş Hurrem: — Sen burada, yüzünde nikab- la oturduğun için rahat edebili - yorsun... Yüzünden o nikabı çı - karsan, güzelliğin gene bin belâ doğuracak. Yabancı memleketler- de gezerken o halde dolaşmana imkân yoktur!.,. Mutlaka nikab - sız olackasın, ve işte o zaman, ba- şına gene binbir belâ gelecektir; ; Hüma, boynunu büktü: — Hakkın var, kardeşim... Ben burada oturayım, siz gidin, sevgi- limin izini araym... — Fakat.., Gözleri öte tarafa döndü. Bu “fakat,, r söyliyen deminden beri susan mahut başağa, yani Sultan Şahı Nisvanın lalasıydı. Hepsi birden Şahı Nisvana bak tılar. Mağmum bir halde oturu « yordu. Hümanın derhal rengi attı. — Haydi, çabuk vezirimi çağı- rın ! - diye emir verdi. Sonra, nikabımı gene yüzüne geçirdi, Vezir, çok geçmeden içeri gir « di. K (Devamı var), AKŞAMİPROSTASI İDARE EVİ İstanbul Ankara Caddesi Telgraf adresi; İSTANBULHABER Telefon Yazı: | 28872 : ldare: . 248570 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Senelik 1400 Kr. 2700 Kr, 6 aylık 730 ,, 14860 . 3 aylık 400 . 800 5 1 aylık 150 £, 300 £ İLÂN TARİFESİ Ticaret İlânlarının satırı 1 Resmi İlânların 10 k:.ırı.ııat':ı? Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us — Peki amma, nasıl oluyor?... Nasıl oluyor?... Sonra, ikisi birden sordu: Basıldığı yer (VAKIT) matbaası — Ferruh nerede?.., Nasıl olu- yor da sen buradasın ve o yanın- da yaok.., Genç kız başmdan geçen bütün macerayı anlattı — Gidelim... Onu bulalım... - diye sözünü bitirdi — Gidelim, bulalım, fakat sen de mi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: