25 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

25 Ağustos 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

avan ŞUNDAN BUNDAN > Kedilere yapan bi Ana şefkati içten gelen bir! duygudur ve inanılmaz şekillerde tezahürleri vardır. Ancak şurada göreceğiniz resim sizi gerçekten şaşırtacaktır, Fotoğrafı Amerikanın en bü - yük gazetelerinden birinin fotoğ-| rafçısı Birleşik Amerika Cumhu- | riyetlerinden İndiana'da Kolom- Kedilere annelik eden tavuk bos şehri civarındaki çiftlikte çek- miştir, Bu tablo ne bir fotoğrafçı hilasi, ne de çiftçinin bilkassa ter- tip ettiği bir sahnedir. Fotoğrafçı çiftliğe misafir in - miş, sabahleyin yumurta aramak için kümesleri dolaşırken bu hali görünce boynuna asılı olan fotoğ - raf malnesine yaptıstığı gibi resmi çekmiştir. Çiftçi bunun na- sıl olduğunu bir türlü izah ede - memiştir. (Fakat gazeteci bunun sebebini muhakkak öğrenmek is - tediğinden, oralarda bir yere giz-! lenmiş ve bütün gün bu acayip ai nalığı gözlemiştir. Sözü fotoğraf- çıya bırakıyoruz: “— Gözetlediğim yerde bir sa- at geçmemişti ki tavuğun bulun- duğu folluğa kocaman bir tekir kedi geldi. Bir iki defa miyavla - dı. Sesi duyan yavrular birer birer! tavuğun altından zıplıyarak ke-| dinin arkasından gittiler. Kocaman kedi yere uzandı, Sav) rularda memelerine saldırdılar. Belli ki asıl ana bu kedi idi. Yirmi dakika kâdar süren bu besleme- den sonra koca kedi yine mıyav- lıyarak folluğa doğru yürüdü ar-| kaşından da yavrular koştu, Hep-| si teker teker tavuğun altına sir. diler, Kedi oradan sıvışıp gitti ve bu hal bütün gün üç defa tekrar etti.! Demek ki bu kedi doğurduğu yavrulara dadılık işini tavuğa yap tırıyordu. Anlaşıldığına göre ta- vuk'da bu işe alışmıştı.,, Tuhaf balıklar Birinci defa olmak üzere esaret altma alınmış dört gözlü balıklar Nevyorkun tarihi tabii müzesinde geçen hafta teşhir edilmiştir. Bunlar adetleri olduğu veçhile| su yüzünde yüzerken bir çift göz- lerile suyun üstünü, öteki çiftle de suyun dibini görürler, Gözlerin müşebbek tabakalrı ayrı, fakat adeseleri birdir Dünyada bu dört gözlü balık-| lardan çok daha tuhaf balıklarda vardır, “Çamurda kayan, adr bir balık vaktinin en büyük kısmı- İ toprağın derinliklerine batmış o- İ duğu anlaşılmıştır. | metre kadar altında olan birinci ! havalandırmışlardır. dadılık r tavuk! nı karada geçirmekle beraber kuy ruğunu daima suda bulundurur. Çünkü kuyruğu vasıtasiyle soluk | alır. Hindistanm ise bit cam gibi şeffaftır. nmdan öbür yanı görülür, “X « şuar,, balığı denilen hay - van bir iskelet gibi yüzer, sade ke- miktir. Siyam'ın “Kavgacı balık. deni- len hayvanına bir ayna gösterdi - niz mi iş kötüleşir. Çünkü balık! aynada kendini görür görmez he-| men saldırarak şimşek hıziyle ca- ma çarpar, Ateş tapnağı Buharanın 1547 de yapılmış ve “Hortlak balığ,, 1! Bir ya-| lan Magoki - Attar camii çevresin- de kazılar yapılmaktadır, Camiin çevresindeki topraklar çok dik - katli bir muayeneden geçirildik - ten sonra şimdiki yapının daha eski iki bina üstüne kurulmuş ol- Camiin temellerinin bir buçuk yapı 9 uncu yahut 11 inci asra ait- tir. Şimdi duvarları meydana çı - karılan ikinci bina daha eskidir. Bu yapının temelleri on bir met - re derindedir. Duvarlar nakışlı ve gayet iyi bir halde bulunan altın yaldızlıdır. Bu ikinci yapının biçimi eski “Ateş tapnakları,, na benzemek - tedir. Bu ateş tanıpağı Buharanın ilk abidesi sanılmaktadır. Yapıl - makta olan kazılar Orta Asyanın| maddi kültürü hakkında geniş bil. giler verecektir. Uçurmaları uçak gibi kullanıyorlar Moskovada Amatör Tayyareci: ler Birliği yeni bir denemede bu- lunmuştur. Bunlar, yaptıkları ve çelik tellerle bir sıraya bağladık - ları on tane kocaman ucurmanın ensonuna içinde oturulabilecek bir sepet bağlamışlar ve bunun i-| çine de dokuz yaşında bir çocuk yerleştirerek, bu uçurma katlarını Katar, çocukla birlikte on met- re kadar yükselmiş, daha fazla ha valanmasına müsaade edilmemiş- tir. Bu yükseklikten çocuğu, sepete bağlı bir merdivenle aşağıya in - di.mişlerdir. Kibrit kutusunda telsiz telgraf ! Mskovetzki adlı onbeş yaşında bir mucit, telsiz telgrafının mini - cik ahizelerini yapmakta bir re - | kor tesis etmiştir. Bu çocuğun yaptığı ahizelerin bütün ağırlığı 70 gramdır ve be- her ahize 16 parçadan ibarettir. Bu tip ahizeler bir kibrit kutu: suna kolayca yerleştirilebilmek - tedir. Şimal kutbu böiğesine | Paraşşutla inildi Sovyetlerin Krasin buz kırıcı! gemisinin makinisti Viktor Ostru.! çenko şimal kutbu tarihinde ilk de! fa olmak üzere ( 800 metrelik bir yükseklikten sağ salim buzların! üstüne inmiştir, Paraşütçü uçak - tan atlamış ve rüzgârlar onu Şmit burnu civarına kadar götürmüş - tür, İ pıdaki Hançerli hamama gidecek İ cen caddenin iki tarafmdaki Çi- | - HAREE — Akşam T'ostas. 25 AĞUSTOS — 935 ÇiNGENELER ARASINDA No52 Yazan: Hayattan alınmış hakiki bir macera Osman Cemal Kaygısız Hamam ,traş,cami ve gelin alayla» rı için fenerler, meşaleler, askılar" buketler hazırlanıyor. Tornavida Hasanın Reha bey den bana getirdiği küçük bir pus- la üzerine Reha beyle © barıştık. Şimdi iki üç gündür gündüzleri mizi ve gecelerimizi Ayvansara - yın arkasındaki Lonca mahalle - sinin kahvelerinde geçiriyoruz. İki üç gündür burada öyle bi düğün hazırlığı var ki sanırsınız masallardaki peri padişahının kızı ile eski Hindistan hükümdarla rından birinin oğlu evlenecek.. Halbuki yaşlı.bir lavtacının oğ- lu genç kemancılardan biri ile es- ki bir zurnacının kızı evlenecek Aman yarabbim günlerden- Günler. ev- ler... beri o ne hazırlıktır o... denberi çeyiz namı altında den eve neler gidip geliyor, neler! Günlerdenberi çifte çifte hallaç- lar evlerde boyuna pamuk atıyor; boyuna yeni yeni yataklar, yor- ganlar, yastıklar dikiliyor; tahta- lar siliniryor, takım takım çama- şırlar yıkanıyor; duvarlar bada. nalanıyor; bakırlar kalaylanıyor ve birkaç yorganer, döşemeci us- tası hiç durmadan düğün olacak evdeki gelin ve misafir odalarını hazırlıyor; hamam, traş, cami, ve gelin alayları için fenerler, meşa- leler, askilar, büketler hazırlanı- yor. Bugün işte çarşamba olduğu i- gin gelin tarafı çalgılarla Eğri ka Onun için yüzden fazla kadın, ço- luk çocuk en şık elbiseleriyle ka- pıların önünde alayın kalkmasını bekliyorlar. İşte hamam alayının önünde çalacak çalgı takımı da kadınlı er kekli tam on bir kişi olarak Sulu. kuleden geldiler. Loncalılardan hiç bir çalgıcı bu alayın önünde çalmıyacak, onlar, sonra hamam da kendi aralarında çalıp söyliye- ceklermiş... İşte alay toplandı, Sulukuleden para ile getirilmiş olan on bir ki - şilik çalgı, banende ve çengi takı- mı bu yüz yüzelli kişilik alayın ö - nüne geçti, Çalgıcıların arkasına | önde iki tarafın kaynanaları arkada çok süslü gelin ve gelinin yanında görümceler, baldızlar, teyzeler, halalar, yengeler daha arkada da bütün davetliler oldu- ğu halde alay çalgı ile hareket et- ti. Artık hayhaylar, o hoyhoylar, maşallahlar, inşallahlar, ala ala -| heylerden Lonca sokakları güm - bür gümbür ötüyor, Loncdan Ya - tağan mahallesine ve oradan Eğ- rikapıya doğru bükülen daracık sokaklar binlerce seyirci ile dolu.. Arabacılar hamamı önünden ge -! gan evelrinin pencerelerinden a .l layın üzerine çiçekler, lavantalar, kolonyalar serpiliyor; eller çırpı - lıyor. Biz, Reha Beyle birlikte o -| ranın en kibar kahvesinin önün - deki peykelerin üstüne çıkmış bu hamam alayını seyrederken yarm gece güvey girecek olan cok yakı- şıklı ve esmer güzeli delikatilı ya - İ nımıza gelip: — Öpeyim beybaba! Diye Reha Beyin ellerini öpü - yor ve bana yerden kandilli bir te- menna ederek elimi sıkıyor. Zurnası koltuğunda olarak kar- $ı kahvenin peykesine bağdaş kurmuş olan ihtiyar zurnacı Şiş - ko Ahmet Ağa ağlıyarak güveyin| yaşlı babasına birşeyler anlatı -| yor. O ne ya? Şu üst baştaki pembe &vin penceresinden uzanan birkaç kadm başı geçen alayın üzerine limon sıkıyor ve arada bir bu sikı- lan limonlar dillerle yalanarak a- laya karşı tuhaf tuhf hareketler yapılıyor. © Bunu görünce Reha Bey kulağıma eğildi: — Bunlar,dedi, düğün yapan- lara karşı kontr parti kalanlar... Onun için şimdi bu alayı çekemi- yor ve onlara nispet vermek için böyle yapıyorlar. Ellerinde kâh alayın üzerine sıktıkları, kâh ken- di dilleriyle yaladıklarr bu limon- larla şunu demek istiyorlar: — Aman, aman, aman... Doğ- rusu! Bu alayınıza bayıldık... İ- çimize baygınlık geldi. Belki si - zin de gelmiştir. Onun için biz li- monu yalıyoruz ki bayılmıyalım ve sizin üzerinize de sıkıyoruz ki bayılmıyasınız... Reha Beye sordum: — Sakın bundan gene bir kav- ga çıkıp alayın tadı bozulmasm! — İmkânı yok... Onlar şimdi ne yaparlarsa yapsınlar; ötekiler cevap vermezler ki kavga olsun! & e iğ ie Reha Bayii selami göre| kadınların o günkü hamam alayı! en-aşağı yetmiş, seksen İirayapât| larmış ve cuma sabahı güvey ile birlikte erkeklerin yapacağı ha - mam alayı da gene şatafat ve mas raf cihetinden bundan aşağı kal - mazmış... Akşam Balattaki Selâtin mey - banelerden birinde kafalari bir hayli çektikten sonra gene Reha Beyle birlikte aynı kahveye gel - dik. Bu gece yatsıdan sonra burada- ki berber masasının önünde güvey ile arkadaşları tıraş olacaklar... Onun için kahvenin bir kenarın - daki berber masası ile aynası ve takımlar pırıl pırıl yanıyor. Yanan sade onlar mı? Kahvenin önünde yüzelli mumluk koskoca bir lüks lâmbasr... İçinde ayrıca büyük çapta dört beş petrol lâmbası... Berber masasının üstünde rengâ - renk fanuslu başka lâmbalar ve rengârenk mumlar... * Kahvenin bir köşesinde sekiz kişilik bir incesaz takımı durma - dan çalıyor. Bu gibi büyük dü - günlerde güveyi tıraş eden Bala- tın, Fenerin en meşhur berberle- rinden berber Tayyar ile kalfala- rı bep tertemiz, bembeyaz giyin- mişler, boyuna ellerindeki yepye- ni usturaları kılağlıyorlar. Bir ta-| rafta sacı (bahşiş, hediye) tepsi - leri... Ortadaki sapları bile gümüş ten olan bu tepsilerin etrafma çevrilen rengârenk kordeleden süsler sanki onları küçük çapta birer gelin odasından daha süslü gösteriyor. Güvey, tıraş sandalya" sına oturunca berber Tayyar ber berlerin piri Selman Pakin ruhunâ bir fatiha okuyup başlıyor güve“ yin saçlarmda makası şıkırdat mıya... Kalfalar da güveyin arka” daşlarını tiraşa koyuluyor. Ötede saz durmadan en hoş havaları ça“ lıyor, Böylelikle tıraş biter bitmef güvey hemen kalkıp o bahşiş tep" silerinin içine avuçlar dolusu bal şişlerini atıyor. Tabii arkasmdar tıraş olan bütün arkadaşları, ki bunlar en aşağı yirmi, yirmibef| kişidir; onlar da tıraştan sonrs! güveyi taklit ederek her iki tepsi” | ye ikişer, üçer, hattâ dörder, beşef lira bahşiş fırlatryorlar, Böylelik” le o gece tıraş töreninde (merasi" minde) çalan saz takımı ile ber * ber bir hayli para alıyorlar. O ge ce, elli Tiradan aşağı para topla * madığını söyliyen berber Tayyar bir aralık Reha Beyin kulağma « gilip diyor ki: — Ah, beybabacığım, nerede 9 eski düğünler; gecede yüz, yüf Yirmi lira para toplardık. Şimdi i se görüyorsun, topu topu elli, elli beş oskinin içindeyiz! Sonra ben Reha Beye soruyo * rum: — Peki amma, bu adamlar bi | i kadar parayı nereden buluyorla' ki düğünlerde «böyle avuç avuf serpiyorlar? Reha Bey gülüyor: — Nereden bulacaklar? Vüke lâ, vüzera konaklarından, ekâbif yalılarından, saraylardan... Bun * lar bu dediğim yerlere bir kın? gecesine, bir sünnet düğününe git" tiler miydi, o zaman paranın an#” sını ağlatırlar, Faraza sekiz kişi * lik bir saz takımı, Oo yahutaltı bir çengi takımı Boğaziçindeki €* kibar yalılardan birine elli liray* pazarlıkla giderler; fakat ge kafalar dumanlanıp da herk kendinden geçmeğe başladı miydi yalı sahiplerinden olsun; misafif” lerden olsun en aşağı üç yüz lir" bahşiş kaldırırlar. Ve senede h** takım en aşağı böyle on düğün ve kma gecesine gitse fena ms? Sonra piyasada çalarlar; orta hat li düğünlere giderler. Desene ki bunlar böyle hayda" kazanıp huya sarfederler. — Öyledir zavallılar... Eğe” bunlar dediğiniz gibi böyle BAY * dan kazandıklarını huya hari masalar şimdi bunların ber ” bi Beyoğlunda birör ikişer apart!” man sahibi olurlardı. Z Ertesi günkü gelin ve © günü” gecesi yapılan güvey alaylar! gün önceki hamam alayından oğammdilağ koptu. ayrı ayrı saz ve çengi takımları. İ duğu gibi düğün evi ahenkten kılıyordu. ıyı , (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: