16 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

16 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 YEETEŞRİN — WE. KADER — iaşe odin İNEK TEYZENİN MİRASI. ör 4v2/// dd rine haf. öldmden Kurtalan Sayi / de yetı;şe- sevinmedileri Daha fazla rahat ve daha ziyade randeman temini için, elektrikle suyu Ve- rilmiş MAVİ JİLET biçak- larını kullanınız. istanbul Posta T. T. Başmüdürlüğünden: | a bir kolaylık olmak üzere şehrimizin en kalabalık n Galatada köprü başmda Cenyo gazino - Saym halkımız: e işlek yerlerinden sayıla: nun evvelce işgal etti si haline konmuştur. Günün h de şimdilik dahili ve harici tel mizde tramvay cadde! 2 bina muntazaman bir posta ve telgraf şu - er saatında açık tutulacak olan bu $u-| Işraf ve adi ve teahhütlü mektub bul olunur. Havale, koli, abone ve Post restant işleri eskisi gibi ar- Yokaktaki mahalli posta ve telgraf Müdürlüğü binasında yapılır. ym halkımıza yine ayni kolaylıkları arzedilmek üzere, Pangaltı, iktaş, Fatih ve Beyazıt gibi mühim mevkilerdeki merkezleri - leri üzerinde en elverişli binalara nakledilmiş. ir. Bunlardan Pangaltı merkezi günün her santmda diğer üçü ise n gece yarısına kadar açık tut cakdır. Malü -| (6289 PARDAYANLAR recek olan hakikaten Fransuva döf Monmoransi mi? idi — Evet! — Kl ise, biliniz ki ba adam sev gilimin babasıdır. Yeleğimin cebinde| bulunan ve kalbimi yakan bir ndisine teslim etmem lâ - mektubu ona vermiyecek | büyük bir ihanet yapmış GM an Si Luizi en büyük bir| himayeden mahrum edeceğim, yl takdirde, yani mektubu verirsem © m. | dam benden nefret edecek ve ii e| benim için ebediyyen kaybolacaktır. —31— FRANSUVA DÖ MONMORANSİ Kolinyinin konağında gelişi güzel| beklenilen ve Navar kralının huzuru- na çıkarılan Fransuva dö Monmoran İ si kırk yaşlarında kedar görünüyor - du, İri yapılı, güçlü kuvvetli olmakla| beraber adaleleri çok idman görmüş olduğu için çelik gibi sert ve saçları eyazdı. Mi ihtiyarlık çağında olmıyan bu adamın saçlarının bembeyaz olma sı hayret veriyordu. Çünkü ri koyu kestane renginde (olduğu Eİ yüzünde de hiç bir kırışık görünmü - yordu. Donuk bakışlarında ise büyük| bir metanet okunuyordu. İ i « Bumunla beraber bu adamm dış| şp ünügünden anlaşrlan kuvvet ve gd in büyük bir zihin yorgunluğu i Imış olduğu da görülü - saklı mektubu ke zam, Eğer bu İle vaz sarsi yordu. Seneler 89 yavaş yavaş derin teesürü çtikçe, kalbinin acısı da geçmişse de bu acınm bütün varlığını kapla- Yansuva dö Monmo /| klerinden tatmadan hali vardı. Ber. Hakikaten F ranside dünya 76“ yaşıyan bir adâm 216 m O, esaretten kurtulup o mes'ut ve şen bir halde geri dönerek bugüne ka» dar ruhünu, kalbini ezen, hayatını ze“ hirliyen ve aşkınm, gençliğinin tatlı hatıralarını unutmadan ağırlığın ta- şıdığı felâkete uğradığı gündenberi yaşadığına İnanamıyordu. Zavallı; uzun bir yolculuktan dön- düğü zaman evinin yandığını ve aile . sinin mahvü perişan olduğunu gören ve ömrünün geri kalan kısmını uğra - mış olduğu felfiketin kahredici dar - besi altmda geçiren bir zavallı idi. Fransuva dö Monmoransi, kalple * rini bir şeye bağladıktan sonra bun » dan bir daha dönmiyenlerdendi, Jan dö Piyene karşı beslediği de - rin ve saf aşk duyguları dalma ayni şiddetle devam ediyordu. Fakat yal - nız şeklini değiştirmişti. Felâket gü - nündenberi Jani hergün nefretle dü - şünüyordu. Belki yüz kere onu görmek isteğin- de bulundu, Fakat her zaman bu ar - xusuna galip gelerek yeni harplere a- tılıyor ve bunlarda kendisini o hayiz bırakan düşüncelerden uzaklaştırı - yordu. Janın hayali, atının sağrısına bine- rek harplerde yanında ( bulunyor ve kendisiyle beraber toplantılara giri - yordu. Bir konuşma sırasında birden” bire durduğu ve gözlerini bir tarafa diktiği görülüyor ve o vakit hiç bir sey duymıyarak kendi kendisine bazı sözler söylediği oluyordu. Hanri dö Monmoransiyi opek az düşünüyordu. Yoksa onu af mı etmiş- ti? Şüphesiz etmemişti, Fakat, onu u- nutmağa çalışıyor ve buna kolaylık « la muvaffak oluyordu. Halbuki Tanı bir türlü aklından çıkaramıyordu. İbiliriz. | * NEOKALMINA | Grip - Nevralji- Baş ve Diş ağrıları - Artritizm - Romatizma PARDAYANLAK ". Oduncu bana dikaktle bakarak: — Şevketmaap, ben o kadar mes'ut olduğumun farkında değilim. Madem ki benim öyle olduğumu (söylüyor - sunuz, o halde bu saadet kimsenin be- ni mes'ut etmeğe uğraşmamasından doğuyor sanırım. Ben, bu ormanın; içinde herkesten uzak olarak (hayati geçiriyorum, Kimse benim ( varlığımı) bilmiyor, onun için angarye, vergi ve insanı isteğinin tersine olarak ies'ut eden şeylerden de benim haberim yok. Şevketmaap, kral olduğunuz zaman bu sözlerimi hatırlayınız! cevabımı verdi, Navar kralı sözlerini şöyle bitir - di; — İşte hunlar bir oduncunun ağ * zından çıkmıştır. Bundan da anlaşılır ki milleti mes'ut etmek için o kadar fazla uğraşmağa lüzum yoktur. Yal -| nız insanları rahat yaşatmak, her| türlü gürültüden uzak bulundurmak kâfidir. O zaman onlar kendi kendile-| rine saadetlerini hazırlarlar, Prens dö Konde: — Şevketmaap, hikâyeniz pek gü » zel, fakat bunu O tamamlamaklığıma müsaade ediniz! dedi, — Sizi dinliyoruz yeğenim. — Üç sene kadar oluyor. oJarnak muharebesinde babam Lui dö Burbo - nun yanında hücum (ediyordum. O - gün başıma gelen müthiş felâketi he -/ piniz bilirsiniz. Babam esir oldu ve| bizimkiler de beni uzakça bir yere #sürüklediler. Babamı © kurtarmak için tek başıma hücum etmek istediğim i - çin beni eğere bağladılar. Yaptığım İntizamsız hazı hareketler üzerine hay! yanım geri döndü, İşte o vakit en müti Miş bir manzara bütün uğursuzluğuy- la gözümün önünden geçti. Büyük bir — meşe ağacının altında bulunan baba * mı tamamen gördüm, Kolundan yara” lanmış olmalı ki bir cerrah tarafından kendisine pansıman yapılıyordu. Ba- bam ayakta durduğu gibi Dük Danju" nun süvarilerinden bir çoğu da orada idi. Birdenbire bu alçaklardan biri i- leriye atıldı. Bir pariltı gördüm. Bun- dan sonra bir tabanca sesi duyuldu. Babam da kafası parçalanarak yere yuvarlandı. Esir olduğu için düşman- ları tarafından korunması lâzımgelen babamı alçakçasına öldürmüştü - Genç Prens, bu hatıraların acısı altmda ezilmiş gibi bir saniye kadar sustu: — Ben bayılmışım. O vakit hattâ heniz bir çocuk değil feleğin eilvele * rini görmüş ihtiyar bir asker bile ol « saydım mazur görülürdüm. Fakat ba. yılmadan evvel askerlerimizden biri * sinin: — Prensi öldüren sefil Monteskiyo” dur! diye bağırdığını duydum. Dök » tüğüm göz yaşları, babamı taparca * sma sevdiğimden ileri gelmişti. Altı ay kadar düşündüm ve anladım ki pa- yıma büyük bir vazife düşmektedir. O vakit izin alarak Parise geldim, Navar kralı: — Ah, ahi. Bize bunları simdiye kadar söylememişti! dedi? — Öyle ise şimdi tam zamanı geldi, Bu fırsattan istifade ederek söylüyo * rum, Parise gelir gelmez Monteskiyo- nun, Dük Danjunun muhafız kuman- danı olduğunu öğrendim. Kendisine ettiğim bir rleayı memnuniyetle ka - bul eden dostlarımızdan birisinin e * rinde gizlenmiştim. Andelo söze karışarak : — Bu Menteksivonün ne olduğunu kimse bilmez. dedi. A, İLERİ ğ El

Bu sayıdan diğer sayfalar: