28 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

28 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| my kocalar d Nevyorkta oturan Iriandalı bir kadm ana yurdunu (o öğlemekten hastalanarak yataklara (o düşmüş olduğundan kocası yol ( parasmı temin etmek üzere kendisinin satı. lığa çıkarılmasını teklif etmiş ve bu kocaya asgari fiyat peşin para 1800 lira değer konmuştur. Ancak kadın bu satış © uzlaşmasına bir madde koymuştur: Genç kadm- lar müşteri olarak pazarlığa giri- şemiyeceklerdir. Koca satmak suretiyle (para elde etmek çok nadir hadiselerden dir. Fakat karılarm satıldığı şim- diye kadar çok görülmüş ve işitil- miştir, Geçen sene Nevyorkta bir adam genç karısmı 6250 liraya satmıştı. Başka bir adam da Berlinde tak- sitle ödenmek üzere sevgilisini ko. casından 180 liraya almıştı. Bu a-| dam taksitleri 160 liraya varmca-, ya kadar ödemiş. fakat sevgiliden | de bıkıp usandığından geriye ka. lan paraları vermiyerek (karıyı eski kocasma göndermiştir. Avrupa hatta İngilterede karr- İarı satmak işi düşünüllüğünden çok daha fazla ve sıksık yapıl maktadır. Bundan dört ay evel İngilterede pul tüccarlarından yaş İrca bir adam güzel karısını 780 li. raya satmağa muvafakat (etmiş ve yazılan konturatı (bir notere tasdik ettirmiştir. Para beş tak-| sitte ödenecekti. o Meseleyi polis! işidince hem alcı, hem satıcı hem de noteri tevkif ederek mahkeme- ye vermiştir. Yataklı tayyareler Amerikan hava seferleri 805ye- teleri uzun yolculuklar için Ame- rikada bir yıldan beridir yataklı tayareler kullanmakta ve bunlara| gösterilen rağbet günden güne artmaktadır. Yapılan istatistikle- re göre yataklı tayyarelerin şu bir senelik hizmetleri esnasında 8000 kişi bulutların üstünde uyumuş- lardır. Mezardan çıkarılan güzeller Kaliforniyada Osean parkta beş ton toprak altına doksan gün gömülü kaldıktan sonra açılan yir. mi yaşında Matmazel Glorya G - reyvs kendini bir iddia üzerine gömlümüştü. Bu doksan gün içinde gıdası yer vüzünden mezara açılmış olan bir delikten aşağıya sarkıtıldiğı gibi mezara radyo ve telefon gibi asri teçhizat da konmuştu. Matmazel Greyvs'i mezarından | otayldığı zarsan sıhhatı yerindey di, Yalnız güneş görmemezlikten Teni :0'muştu. Tohta yazı makinesi Bosnanm Saray kazasına yakın Silkirevtzime köyünden bir köylü baştan başa tahta olmak üzere bir yüz makinesi icat etmiştir. Bu köylü bundan başka gene baştam başa tahtadan olan bir sa- at yapmıştır ki hiç şaşmadan işle- mektedir, İliya Lutçiç adlı olan bu köylü, sabahtan akşama kadar tarlasım «| da çalışan bir çiftçidir ve ilki bakışta böyle icatlarla hiç bir mü- | nasebeti olmaması lâzım görünür. 'akat anadan doğma bir mucit 6- “İn fu adam çok beceriklidir. İ ŞUNDAN BUNDAN Satılık kadınlar ve | ç a varmış Habeşistanda yağmur bayramı 28 eylül günü Habeşistanda yağmur sonu bayramı kutlandı Bu, aynı zamanda dini ve süel bir bayramdır. İmparatorun önün - de askerleri bir geçit resmi yaptı» lar ve şefler, hükümdarları önün- den geçerken, meşhur Adova har bında kendilerinin veya babala » rının yaptıkları kahramanlıkları anlattılar, Şimdiki İmparator Haile Se - lasiye, Menelik'in yerine (geçtiği zaman tâç giyme bayramiyle bu yağmur sonu bayramı birleştiril » mişti, Törende bütün yabancı el- giler ve bu arada İtalya elçisi dük Daosta da bulunduğu için kabile şeflerine, İtalyan harb:rdan bah-i setmemeleri sıkı sıkıya tembih er dilmişti. Fakat coşan şeflerden bi ri bu emri unutarak Adovada ken di eliyle elliden fazla Italyan öl. dürmüş olduğunu herkesin önün- de söyledi. Çok şükür ki törende hazır bur lunan yabancılardan hiçbiri Ha- beş dilini bilmiyordu, ve dük Da- ost bu hâdiseden haberdar olmas dı. Gürültü yapmakla zengin olanlar Holivud'da görülegelmekte o » lan tuhaf birçok meslekler arasın - da gürültü yapmak mesleği de vardır . . yalnız gürültü yapmak işinden koca koca servetler kazanmakta- dırlar. Bunların adları beyaz per») dede hiç bir vakit görünmez ve stüdyo dışmda da kimse bunları bilmez; fakat bu adamlar olmasa, filmler pek züğürt kalırdı. Gürültü yapan bu grup, kapısı demir sürgülerle kapalı bir sosye- teye benzer; kuş #edalarını, ağ- Iyan çocukları, kişniyen atları, böğüren inekleri taklit etmek için bu sosyetenin eşiğinden kimse ge çip içeriye giremez. Harold Löyd'in yeni filminde boğmaca öğsürüğüne tutulmuş bir adamı taklit etmek için Mis Rubi Ray tutulmuştu. Bu kadm geçen yıla kadar büyük operanın şarkı- crlarındandı, fakat şimdi Holi- vudun en iyi kuş taklitçisi ve ıslık çalıcısıdır. Her gürültünün kendine mah- sus bir san'atkârı vardır ve bun- lar çok yüksek ücretlerle marifet- lerini satmaktadırlar. Lâstikten at nalı Asfalt yollarda o demirden at nalları artık uygun gelmediğinden İngiltere ve Almanyada demir ye- rine kavuçuk nal kullanılmağa baş lanmıştır. “mdi köylerden şehirlere yük arabalarını çeken atların hemen ekserisi lâstik nallıdır, Bilginlere imtiyazlar Moskovada toplanmış olan ar- sıluusal fizyoloji kongresine git - miş bilginlerin hepsi Moskova tramvay ve otobüslerine bedava binmektedirler. Bundan başka ara balara ön kapıdan binmek hakla. rı da vardır. Halbuki Sovyet Rüs- yada tramvay ve otobüslere önka- pıdan binmek yasaktır. HABER — Aksam Postast Olüm halinde vlenen kızın 9 acıklı macerası Yirmi senelik bir nikâh memuru hatıralarını anlatıyor Londranm Mayfair belediye daire- sinde yirmi yıl nikâh memurluğu yap-| muş olan J. W. Liekley bu hafta kendi isteğile tekaüde sevkedilerek memuri- yetinden çekilmiştir. Bu zat The Pe - ople gazetesinin aytarına penbe renkli kocaman bir inci tanesi göstererek de- miştir ki: d — Şimdi artık memuriyetten çekil- dikten sonra size beyanatta bulu - nabilirim. Bu inci bana Johor sultanı evlendiği gün hediye etmişti. Yirmi yıllık nikâh memurluğum esnasında aldığım yegâne incidir. Dünyada nikâh memurluğu kadar eğlenceli hiç bir iş yoktur. Her gün buraya gelip bitmez tükenmez tören ve gösterilere şahid olmak kadar zevk- H bir şey var mıdır? İşte bu hal bir nikâh memurunun en büyük mükâfa- tıdır. Prensesler ve dilentiler, milyoner- ler ve cebi delikler, çiçek satan kızlar hep bu küçük odada durmuşlardır. Vestminister dükü nikâh gününde Tekirdağ munllimlerinden bir kısmı Trakya genel ispekteri General Közum z Dirik ve vali Haşim İşcanla bir arada bana gümüş bir hokka takımı verdi. Onun arkasından da cebinde bir me - teliği bile olmıyan bir askerin nikâ - hımı kıydım ve nikâh ücretlerini ben kendi cebimden verdim. Size bir tezad daha söyliyeyim: Vestminister dükü nikâhı esnasında bu odayı sadece bir badem ağacı dalı ile süsletmişti. Re - ding Markisi ise odayı iğne başı kadar boş yer bırakmamak şartile en pahalı içek ve güllerle donattı. Gelinle güveyi (görmek için bütün koridor, merdiven hatta sokağı tıklım! tıkışık dolduran o kalabalık nikâhlar| kıydım: Böylelerinde nikâh odasına gi-! debilmek için polis bana yol açmak! mecburiyetinde (kalmıştı. Basit im Ml gm nn İsveçli prens Süğyard'ı hiç unutmam. Ben bütün nikâh töreni esnasında Ken. disine hep “devletli prens hazretleri;, diye hitab edip durmuştum. O, nihayet pasaportunu çıkararak bana uzattı, Üstünde “Bay Bernadotte,, ismi yazılı idi, bunu göstererek bana: “— İşte, dedi, bu benim adımdır, Büytik maliyeci Jimmi White'in ga- zetecileri nasıl aldatmış olduğu hiç gözümün önünden gitmez. Maliyeci o gün kendi otomobiline binmiyerek bir taksi ile gelmiş, nikâh dairesine bir iki sokak kala arabadan inmiş ve herham- gi bir seyirci gibi kalabalığın arasım- dan yürüyerek tanmmadan karşıma kadar gelmişti: 1913 denberi evlendirmiş olduğum 9000 kişi arasında bir vak'a vardır ki hatıramı fena halde üzer. Çok güzel bir kızın yürek parçalayıcı siması göz- lerimin önünden hiç gitmez. Kızcağız bir sedyede nikâh dairesine kadar ge- tirilmiş ve masanın Önüne yavaşça konmuştu. Zayıf eli kocası olacak iri yarı adamm avucunu Zorlukla tutma- ğa çabalıyordu. Göğsiline de kıpkırmızı ve güzel ko- kulu güllerden yapılmış birbuket ko- nulmuştu, Bu çiçekler hayatlarının en olgun neşelerile sanki İnsana gülüyor- Jardı. Kızın babası beni bir köşeye çeke - rek: — Onları evlendireceksiniz, dedi, zavallı kız ölmek üzere... O vakit bu sözlere karşı ne duydu - Zumu hiç unutmıyacağım, sedye üs - tüne serilikiza baktım Mütebessim, heyecanlı ve sevinç içinde idi. Güveyin yüzüne baktım, tunç renkli yüzünün kırışıkları arasından iki kocaman göz yaşı damlasınm yuvarlandığını gör « düm. Nikâh törenine başladım. Gözleri - mi bir bulut kaplamıştı, öntimdeki ki- tabı göremiyordum. Fakat töreni uzun yılların verdiği alışkanlıkla yaptım. Bana teşekkür ederek ayrıldılar, İki hafta sonra iri yarı güvey ger!| geldi. Odamda uzun uzadıya ağladı. Ne olduğunu söylemesini rica ettim, Göğsil hınçkırıklarla kalkıp inerken; — Onun ölümünü tescil ettirmek Için geldim. Dedi.... Halkta ve bilhassa köylülerimizde b Memleket mektupları Tekirdağında kültür ve ziraat işleri iTefecilerden kurtulan köylüler bu seneki mahsul vazıyetinden çok memnun ... Tekirdağ muhabirimiz yazıyor: Son yıllarda Tekirdağ ve çev - resindeki kültür. hareketleri çok feyizli sonuzlar vermeğe başla” mıştır, Halkta iyi bir okuma sev - gisi başlamış ve okullara karşı bü- yük bir ilgi uyanmıştır. 933 yılın. da ilimiz içindeki okullarda 9295 öğrenici (talebe) varken 934 - 935 ders yılında bu öğrenici mevcudu 12,100 eyükselmiştir ki bu da te - miz ve titiz bir isteğin belgesidir. meken büyük isteklerden biridir. Bu yıl yeniden yapılmağa baş lanılan Tekirdağının Ferhadanlı, Sarayın merkez, Bağçeağıl, Beyaz köy, Çayla, Çukuryurt, Çorlunun Muratlı, Aşağısırt, Kara Mehmet, Prmarbaşı, Paşaköy; Şarköyün Mü refte, Gaziköy, Hoşköy ve Erikli- ce köylerindeki 16 ilk okulun yapı işleri bitirilmiş ve bazıları açıla . rak derslere başlanmıştır. Köylümüzün kültür ışığma kar- şı gösterdiği bu derin ilgiyi takdir. İsanmak gerektir. Tekirdağınm 934 . 935 yılındaki kültür durumu şu suretle tesbit edilmiştir: Tekirdağ merkez bölgesinde: 23 okul, 64 öğretmen, 3204 öğrenici. Çörlü bölgesinde: 17 okul, 36! öğretmen, 1923 öğrenici, Saray bölgesinde: 20 okul, 34 öğretmen, 1955 öğrenici, | Hayrebolu bölgesinde: 26 okul, 36 öğretmen, 1868 öğrenici, Malkara bölgesinde: 25 okul, 38 öğretmen, 1850 öğrenici, Şarköy bölgesinde: 17 okul, 28 öğretmen, 1300 öğrenici vardır ki Tekirdağ ili içerisinde ceman 128 okul, 236 öğretmen, 12100 öğreni- ci olduğu anlaşılmaktadır. Kendi istekleri ve dilekleriyle Trakya köylerinin ince hisli halkr.! na karışarak onların kültür seviye lerini yükseltmeğe calıran genç. idealist ve enerjik öğretmenlerin bu şuurlu hareketlerini takdir et memek, hakikati öğrenmemekle birdir. Ne mutlu © öğretmenlere ki: En küçük köylere kadar giderek Yeşil Trakyarazın kıvan; verici, dir'ltüci havasını teneffüs ede ede yurd ve ulus ödevlerini candan bi d bağlılıkla yapmaktadırlar, ! larca yol aldıktan sonra Tekirdağı Ziraat 'şleri Tekirdağ Lwyesinde tarım (3i raat) işleriyle uğraşan köylü ve rençperler ilimiz nüfusunun 9490 nmı teşkil etmektedir. 5,630,000 . dönüm arazisi bulunan Tekirda » ğında heryıl 800000 dönüm kadar alım yapılır. Bu arazinin 958,975 dönümü ekime elverişli değildir ve 3,800,000 dönümü de mer'a olarak kullanılmaktadır ki bu yerlerde her türlü evcil hayvanlar otlatıl - maktadır. 3 etirimie yılarda Bedir « mahsulü alamıyan bir Kaç köy! bana: — Dedelerimiz bir çift öküzle anbarları doldururlardı. Fakat biz bir iki çift öküzle hiç durmadan çalıştığımız halde onlar kadar ka” « zanamıyoruz.,, demişlerdi, Bir kaç yıl evvel de bol ve bereketli mah. sullerinin para etmemesinden sır" * lanan bazı köylüler: “Ovaya ektik sel aldı, Bayıra ektik yel aldr. Üçüncü sene bereket oldu ama Onuda el aldı. Şimdi anbarlar boş kaldı, Allah kerim be yahu...,, Satırlarını sık sık tekrarlamak» * la birbirlerini teselli etmeğe çalr- şırlardı. Tarımsal varlığımızı alnının te» rine borçlu olduğumuz köylü il daşlar, artık tefeci tufeylilerin e linden kurtarılmıştır. Bu yıl ilimiz bölgesindeki mah- sul iyi bir feyzü bereket göstermiş» ve mahsulün değer fiatla satılmasi da köylülerimizin yüzünü güldür- müştür, Aylardanberi Tekirdağ borsa- sında hararetli bir alım satım faa- liyeti göze çarpmakta ve yabancı ülkelere yapılan zahire © ihracatı da devam etmektedir. — Kuşyemi, buğday ve arpa yüklü koca araba» lariyle köylerinden kalkarak saat: na gelen köylülerimiz nefesini bor sanm önünde almaktadır. Yüzler ce deve de hiç durmadan köyler» den kira ile hububat taşımaktadır. Her gün bircok maddi yorgunluk: larla çarpışan ve bin türlü mesak * katle pençeleşen, alnı ak,kalbi pak köylülerimiz sevinç içindedirler. A. Hil Yücebaşoğlu

Bu sayıdan diğer sayfalar: