12 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

12 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gri HALİDE EDİB 32 Yamak defoldu. Selim paşa, ar kası duvara dayalı, sinirden tır- naklarını kemiren çocuğu yukar- dan aşağı süzdü. Sarışın başm gururu, çilli, kırmızı yüzdeki s0 ğuk, mavi gözlerin kudreti hoşuna gitti: “Bahçıvan olacağına memur ol- mak ister misin?,, Nasıl olmak istemezdi? den: Için: “Şimdi oslarm hepsine gösterece ğim..,, diyordu. “Amcana söyle, aklıma getirsin, yazdırayım.,, tatil geçince seni Sultaniye Bu vak'a Bilâl uşakların iz'a- cından tamamen kurtard. Fuka bahçedeki işi bitince içi sıktuyor, sokak sokak dolaşıyor. Kendisine bir arkadaş arıyordu. Evvelâ Sinek'i Bakkalda cynı- yan çocuk kümesi etrafında dolaş mağa başladı. he: girdiği kalabalığa baş olmak arzu- sünü ve kabiliyetini gördükler! Gözlerinde, iarma al- ile, telâf sokaktan Fakat o! her gün . başlarına: geliyor, dişlerini, yum. nklarrii “Ben size gös- teririm;,, diyordu Artık o, Sinek» li Bakkalın köşesini döner dönmez| bütün çocuklar: Ben size gösteri rirn!,, geliyor, dı. Bilâl, İstanbul bakkalıyesini bu sergüzeştleri esaasında keşfetti içir. büyük çocuklar a mak istemedile: OKılığ fuzuyla alay ederek uzaklaştırmak istediler. inadından, kibirinden sıkıyor: diye bağırıyorlar Bir sabah İâvhanın yazılarını hece lemeğe çalışırksn gözü dükkünin Kü. fe küfe çavuş üzümleri, içleri kar: kırmızı, kabukları zümüt gib! karpuzlar, dilimlerinden bal akan! kavunlar, pencereye istif edilmiş| kuru yemişler.. içeriye dalıp ke çi boynuzu almak isten: Fakat önüne yayılan mallara ilişti. (Nakil, tercüme ve iktibos hakkı mahfuzdur.) | mağa cesaret birdenbire kapıya çıkan. elindek kocaman “sineklik,, ile yemişler- den sinek kovan bakkal kızdan ürktü, geri çekildi. Kız; başına beyaz bir tülbent örtmüş, fakat ar- kasmdan üç kumral örgünün şarı' sr açıkta, uçları belinde sallanıyor- du. Bakkal kızm yeşil mevceli, al tın gözleri Bilâle bakmadı bile. Mektebe giden bir kız çocuğu ka" filesine kâğıt, kalem, sakız vesai | re satiyordu. Kıyafeti; mektep çocuğu ala yından başka değildi, yalnız ba- cakları uzun, bası havada ve hep sinden daha toplu, dana etrafma hâkim.. Hem konuşuyor, hem za* yıt elleri Bilâlin gözlerini kamaş- tıran bir sür'atle paket yapıyor | arada ince kaşlarını kaldırıyor | yabancı kılıklı, yabancı şüzlü oğ lana gözleri ilişiyordu. Her halde çocuklar gittikten sonra hâlâ ye rinde kakılmış gibi duran ve göz- e ar lerinin içine bakan bu vilâyet ço- cuğundan bakkal kız hoşlanma» mıştı. Haşin bir sesle sordu: “Ulan adın ne7?,, “Bilâl..,, “Suratıma öküz gibi ns bed bed bakıyorsun? Çek arabarı...,, Bilâl sokaktan her vakitten da- ha ağır, daha kurumlu, uzun kol- larını sallıya sa'lıya çıktı. Kılığının, lâkırdısının istanbul dan başka olmasını ilk defa bü- tüm acılığı ile duyuyordu. İstan- buldan birdenbire nefret duyuyor, Manastırı mukaddes bir kıta gibi hatırlıyor ve bu kibirli şehire Ma nastırın ne mal çlduğunu göster- meğe kendi kendine yemin ediyor du. Bununla beraber ora bu kar da, acı veren sokakta yene her gür dolaşıyordu. Bakkal kızla, gözden göze bir birlerine ilânıharp etmış gibi ba- İkisi de kirbirinir konakla münasebetini bilmiyorlar. kışıyorlardı. | İ dr. r akşam üstü, Sabiha hanıma gül getirmek için bahçeye çıkan Rabia, Bilâlı fidanlıkta buldu. “Sen burada ve arıyorsun?,, Rabiayı orada görünce, şaşkın- lıktan parmağına batırdığı gül di- kenini emmeğe çalışan . Bilâl da ayni suali tekrar etti; “Sen ne arıyorsun?,, “Bayram ağa nerede? Hanıme fendi gül istiyor.,, Bakkal kızın <onak halkından: | muş gibi konuşuşu, Bayram ağanın yeğenini düşündürdü. Sakın, uşak- ların hayranlıkla bahsettikleri ha- fız kız bu olması! Gülleri kesti, lemet yaptı. Son- ra bir tek sarı vül kopardı, utan cından yüzü panrar gibi, kıza bak” edemiyerek, gülü| uzattı. Rabianın ilk bissi; gülü ayağr nım altında ezmek, Bilâlin suratma i kanların başkanı aet İniltiler çıkarı * fırlatmaktı. Fakat sarı püllerı © kadar severdi ki bilâihtiyar Bilâ. lin uzattığı gülü burnuna götürdü. kokladı.. Mülâyimleşen kir sesle: “Bizim sokağı bir daha gelir- sen, dükkâna uğra.. Ben de tana şeker veririm.,, dedi. XIV Tevfik, Kabasakal kıraathane. sinde perdesini kurdu, şam'asını! aktı, Fakat perdeye aksettirdiği| y Dae AYO re rasımdaki, yaprakların kivrmtıları & gölgeler seyircileri hem düşündü rüyor, hem güldürüyordu. Oyun eski oyundu ve her vakit padişahın ömrüne düa ile başlar, düa ile biterdi. Kâğıt kuklaların kıyafetlerinde de zâhiri bir tahav- vül yoktu. Fakat ruhları değiş. mişti. Meselâ “Mirasyedi,, o an” anevi aptal, züppe, küçükbey de- ğildi. Dalkavukları parasını alıp onu maskara etmiyorlardı. Tev- fiğin “Mirasyedi,, si becerikli ve kurnazdı. Parası hiç tükenmiyor* (Devamı var) Kaya Oğlu hayvanlaria ve Tablatla, vahşi birbirleriyle boğazlaşan insanların heyecanlı romanı * Artık Yaban Domuz oğlullarının kızı Kaya Oğlu ile birlikte yaşıyacak, karısı olacak, ona boyun eğecektir. Kaya Oğlu da el uzatanı Çiğdem büyük Kaya oğlu ile, Geyik oğlunu derin bir kuruntu ile gözden geçiriyordu, Kaya oğlunun ortadan yok edilmesiyle bu adamlar şimdi o- na korkulu varlıklar gibi görünüyor dü. Onlar birden değişebilirler, vah- şileşebilirlerdi. Güneş batmak üzereydi. Geyik oğ - Tu ayak sesleri işitti, Söyledi: — Kaya oğlu geliyor. Çahlıkların yavaş huşırtıları duyul du. Çiğdem birdenbire Papatyayı Ka- ya oğlunun yanında gördü. Ölçüsüz bir sevinçle göğsü doldu. Kardeşinin Üzerine saldırdı. Kaya oğlu söyledi: — Papatya ile Çiğdem Kaya oğlu ile birlikte gelecek. Kaya oğlu Kaplan oğlu ile dövüşürken ırmak kıyısında- ki sandalda kaçmağa hazır buluna - caklardır, Kaya oğlunun yenilmesi, ölmesi korkusu ile Çiğdem titredi. Şimdi dö- vüşü istemiyordu. Bunu söylemek ü - zereydi ki Kaplan oğlunun korkunç gölgesi gözleri önüne dikildi. Ses çı - karmadı. ON ALTINCI KISIM Sayısız yıldızlar birer birer söntü - yorlardı. Irmağın suları tatlı bir hı - sırtı ile akıyordu. Kaplan oğlu dur - madan dolaşıyordu. Bir yaban domu- zu gibi kızgın, bir yırtıcı canavar gibi vahşiydi.“GökrrmaklıTırm baskanı o - lamamasiyle kinden titriyordu. Onda" ki bu #stek bir yaban öküzünün başka- nı yere çarptığı gün doğmuştu. Baş - yordu. Onun hasta olduğu bu çağda Kap - lan oğlu yerine geçmişti. Sonra Aslan oğlu iyi olup da ayağa kalkınca suku. tu hayali çok acı olmuştu. Şakakla - rında beyaz teller beliren Aslan oğ - Tuna küçük ve hor görmeğe başlamış- tr, Ulusun kadınlarını düşman kaçır ea kayırıcıları çoğalmıştı. Sözü iyice geçiyordu. Fakat bu müttefikleri da - ha İstediği kadar çok değildi. Sonra Kaya oğlu yahancı kadın için onunla atışmak cüretini göstermiş ve bu hal| şimdi onun bütün muzafferiyetlerini hiçe indirmişti. Bunları düşünen savaşçı ölçüsüz bir kızgınlığın bütün varlığını kapla - dığını duyuyordu. Kıskançlık yüreği ni yakıp kavuruyordu. Kaya oğlunu | yok etmek istiyordu. Kızıl yarımadada ne Kaya oğlunu, ne de Çiğdemi bulamamıştı, Daha çok dayanamıyarak onları aramak Üzere yola çıktı... Kıyılarda veya sularda bulabilece. gini umuyordu. Bir gün doğumun - da kıyıdaki bir kayalıkta durdu. Top - rak renkli su sonhaharla yüklenmiş gibi gözüküyordu. Bir insafsız ve hi . lekâr ölüm sararmış yaprakları ağa lardan çekip koparıyor, kabukların a.) çerisindeki, böcekleri, sinekleri, tır - tılları, kurtları boğuyordu, Toprağın en içerilerine kadar giriyordu. Yalnız bu öldürmeler derin bir tatlılık per. desi ile örtülü idi. l Kaplan oğlu vahsi ve insafsız tabi. at gibi hiç aldırış etmeden bakıyordu. O da onun gibi hiç acımadan öldü - recekti, Yırtıcılar gibi silâheiz, elleri. le, kollarile, dişlerile parça parsa e - decekti, Arkasında beş adam vardı. Bunlar Aslan oğlunu devirdikleri | kan olacaklardı. Hepsi ırmağı arastı | rıyorlardı, Suların getirdiği ağaç kök lerinden, dallardan, yapraklardan başka bir şey göremiyorlardı. Kaplan oğlu Kaya oğlunun kızıl öldürecektir. adaya gelip gelmediklerini dü yordu. Bir sex duydu. Arkasına dö - nünce şaşkınlığı çok büyük oldu: Kaya oğlu gelmiş. Bir tepe üzerin. de duruyordu. Kargısı, Yaban Domuz oğullarından kalma tunç bir (baltası vardı. İri yapılı omuzunda asılı idi. Iri Kaplan oğlu aslanın kükreme - sini andıran bir sesle kükredi. Beş a- damı savaşçının yakınında bulunmak üzere yavaş yavaş ilerlediler. Kaya da Aslan oğlunun yanma verdiği a . damlarla, çocukla gözüktü. Kaplan oğlu sordu: — Çakallarım oğlu ne diye buraya geliyor? — Kaya oğlu ülkesinde başı dinç yaşamak istiyor. — Kaplan oğlu yabancı kızı isti - yor. — Onu yolu üzerinde bulan Kap - lan oğlu mudur? Ölümlerden kurta , ran Kaplan oğlu mudur? Kaplan oğlunun kızgınlıktan bütün gövdesi titremeğe başladı. Gözlerin - den ateşler saçılıyordu. Söyledi: — Kaya oğlu Kaplan oğlunun ö nünde aslandan titriyen bir geyiktir! Kaplan oğlu başkanların başkanı o - lataktır, Gökırmaklılar o önünde bo - yun eğeceklerdir. — Kaya oğlu Kaplan oğlunun ö münde miyecek, ona boyun eğmi yecekti Kayanın babası araya girdi: — Tek başma Yaban Domuz oğul - larmın konağına saldıran Kaplan oğ- Yu mudur? Yirmi kadın getiren Kap - lan oğlu mudur? On beş savaşçı öldü- ren Kaplan oğlu mudur? Kaya oğlu bir başkan olacaktır. İri adam kargisını savurdu. Kaya oğlunun okunu tuttuğunu görerek bir az uzaklaştı. Otların arasına girdi. A. | damları da arkasından geliyordu.. Bir| ok Kaya oğlunun tepesi üzerinde vız. | layınen Kaya oğlunun adamları da bir araya toplandı, Bütün topraklarda, sularda boğucu! ağır bir sessizlik vardı. Yırtıcılar do- laşmağa başlamıştı. Kaya oğlunun »«. | si yükseldi: | — Kaplan oğlu döyüşmek mi isti.| yor? Yoksa barışmak mı istiyor? Boğuk bir gülüş karşılık verdi: — Kaplan oğlu Kaya oğlunun ya boyun eğdiğini, ya öldüğünü istiyor. Yüksek otlar içerisinde sürünerek, kendilerini saklıyarak (yürüyen iki düşman biribirlerini göremiyorlardı. Kaya oğlu köpeği, kurdu ile bera - berdi. Arkada babası ile adamları sık| bir ağaçlıkta büzülerek bekliyorlar - di. Iki düşmanı otuz adım biribirin .! den ayırıyordu. Kaya oğlu yayını tu Iİ tuyordu. Altı oku vardı. Kaya ile öte.) ki savaşçılar da yirmiden fazla idi. İ Hepsi oklarını ona verdiler. Okunu fırlatmadan önce söyledi: — Kaya oğlu dövüşmeğe hazırdır! Miç bir karşılık verilmedi. Bir ok ıslık gibi bir ses çıkararak Kaplan oğ lunun: sr 1 atlar arasına gömül - dü, alayla güldü. Kaya oğlunun fırlattığı dördüncü okta kızgm bir kükreme duyuldu. Kap lan oğin otların arasında dikilmiş, or taya çıkmıştı. Kulağından kan ni du. Gözü kanlar içerisinde idi. kızmıştı. Yaralı bir kaplan gibi atri de, Kayaoğlu da bir ok fırlatarak or. İ tava çıktı. Ateşte sertleşti sile & » oğlunun başladı. Kargılar çarpıştı. Kaplan oğlu bü.| kaygısız, ndi kargısin tün hıziyle kargıyı savurdu. Kaya oğ-i lu yan bir sıçrayışla göğsüne sapl nacak kargıyı (o savuşturdu. sa kendisi saldırdı, Kargısı Kaplan lunun omuzunda asılı olan tof geldi. Kaplan oğlu çabuk çabuk öö laştı. Gülerek söyledi: — Kaplan oğlunun gövdesi bir yal öküzü gibi serttir. Kaya oğlu os kuyla öldürecektir. Kaya oğlunun yayını gerip (© fırlatacağı sanıldı, Yalnız genç adi derin bir ışık sarmıştı. Düşmanils! füs göğüse çarpışmak istiyordu. p madan yenecekti. d Kaplan oğlu kargısını Kaya nun karmna saplamak (Üzere 9! Kargı yana girdi, deriyi biraz kald dı. Kaya oğlu bütün o gücüyle koymağa başladı. i den çıkmıştı manının göğsüne sapladı. Kaplan! la sendeledi, topzunu yakaladı. Kaya oğlu topuzunu almıştı. Kaplan oğlu aldığı yara ilef korkunç olmuştu. Topuzu olen ziyle dönüyordu, Saldırdıkça kağ lığı çoğalıyordu. Kaya oğluna yanaşmıştı.. İnen tunç topuz K: oğlunun kafasını yardı. Yere y landı, Balta iik kere daha indi, İ damın yüzünü kül renkli ölüm lamıştı. İri gövde bir an titredi, zından gelen köpüklü bir konla makarışık sözler çıktı, sonra ca” kişme iri adamı ölümün derin çW larına yuvarladı.. Kaya ovaları çınlatan bir sesl€ kırdı: — Kaya oğlu Gökırmak adan” nm en güçlüsüdür! Savaşçıların arkasmdan dotrnğj len Tavşanoğlunu incecik sevi W kırdı: ei Ka ya oğlu ndamların < aiii mafg jim bek bütün varlığı derin bir üşüme il? riyordu. Sanki kışm dondurucu Zukları bulutlar arasından yer€ mişti, Kaya oğlunun yenilerek yer İ yuvarlandığı, öteki iri gövdenin disine doğru koştuğu, korkunç © lerile sırıttığı gözlerinin önüne yordu. Her yere kulak kabartıy“ Yol çok uzaktı. Yalnız ırmağı” tüp tükenmiyen gürültüsünü, 9 dalların çıtırdaklarımı, küç : lökların kaynaşmalarını, sık mırıltılarımı işitiyordu. Pap9”. dönüyor, ayni korku, ayni dehsefi İ rinde görüyordu. Sonra ayak sesleri işitildi. Gİ artık, duramıyarak sandaldan Sazlıklara doğru yürüdü... Birde” gözleri karardı. Vahşi bir çığlık N dı. Bacakları büküldü. Kaya oğl! nı kaldırdı. GözY” nü ona uzattı, Seri” den bayılmıştı. Arkadan geler” söyledi: ül — Topuz Kaplan oğluna öld Kaya oğlu genç kızı tutar? dırmıştı, Sanki genç kızla ber? e mazı, ormanları, ovaları, çayır! her yeri, bütün zorlukları, leri beraber tutuyordu. Kaya soylarının türesi üzerin” ledi: 1 > vi yar — Yaban Domuz oğullarının.” yat ya oğlu ile birlikte yaya ay olacak, ona boyun eğecektir- air Yu da ona el uzatarı öldürece Birr!

Bu sayıdan diğer sayfalar: