12 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

12 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MAKEDONYA İhtilali Komitesi Balkanları ölüm tuzağı ve pusu yeri haline getirmiş olan teşkilâtın iç yüzü Tefrika No; Yazan: Stoyarı Kristof z3 İkinci katta, perdeleri aşağıya kadar çekilmiş küçücük bir odada sırtında gecelik entarisile Şanda .! noffu buldum. Yüzü bir cadı gibi| sapsarı idi, Uzamış tıraşı, yüzünü| diş fırçası telleri kadar sert ve di. ken diken sakallar kaplamıştı. Ta ranmamış kıvırcık saçlarınm da - ğmıklığı başma çirkin bir manza- ra veriyordu. Önündeki masada deste deste vesikalar duruyordu! hemen bunlara sarılarak Mihailof. fun ne kadar suçlu olduğumu is - bata girişti. Mihailoffun suçlu veyahut suç. ! suz olduğumu isbatlan ne çıkaca- ğını bilmiyordum. O boyuna söy-| ledi. Mihailoffa bir diktatör, bir katil, Makedonya hareketini in - hisar altıma almak isteyen bir ha. Tis sıfatlarını verdi. Ara bulmak için girişmiş oldu- ğum teşebbüsün ne kadar boş ol . duğunu adamakıllı anladım. Ken di kendilerini sürgüne mahküm e- derek hayattan uzaklaşmış olan bu iki adama da ayrı ayrı acıdım. Burlar gelecek altı yıl zarfında Bulgaristanı ve bilhassa Sofya s0-| kaklarını bir salhaneye çevirdi - ler. Halk artık Sofya sokaklarında enmiyetle dolaşamaz oldu. Çünkü her an Makedonyalıların attığı ser seri kurşun yemek ihtimali vardı. Bu lüzumsuz kardeş kavgasında kaç kişinin öldürülmüş olduğunun sayısmı tutmadım. * Mihailoffçuların belli başlı simalar arasında Proto-| göroff ne geçmiş olan Vassil Pundeff adlı bir gazeteci ile Vm- ron'n dış işleri komitesi üyelerin- den Yorgi Bazdaroffla Naum Te-| malevski vardır. Naum Tomaleşski 19390 yılında | Sofyada Valdo Yorgiyeff Çemo- zevski tarafından, yani conralar;| Marsilyada kral Aleksandrla Fran sa dış işleri bakanı Louis Bart . hou'ya karşı suikastı yapan adam tarafımdan öldürülmüştü. İvan Mihailoff dış işleri komi- tesinde üçüncü üye olan Kiril Par- Hçeffle mc-:ez komitesinin ü cü üyesi, Yorgi Pop . Hristoff'un ailelerini Sofyadan kaçırarak ker di küçük krallığındaki dağlara kaldırttı. Sonra da bu iki kişiye Vmroya karşı artık muhalefette bulunmı - yacaklarına ve Makedonya ihtilâ| | hareketine birdaha burunlarını sol#mıyace larına dair bir beyan | name yazıp imzalamalarını teklif etti, Bunlar ailelerini kurtarmak için söylenilen beyannameyi ver- diler; şimdi Bulgaristanda barış içinde yaşıyorlar. Fakat Şandanoff'la arkasında- ki sürü çete, muharebelerine de - vam etti, Mihailoffçular da ikinci derecede ehemmiyetli birçok kişi- leri öldürdükten saonrn Yordan Yorkoff'la Simon Eltimoffa do - kununca teşkilâtın can evine pek yaklaşmış oldular, Yordan Yorgoff öldürüldüğü zaman bütün ihtikil bölgesinin ge- nel valisi ve Mihailoffun baş mu- avini idi, Bu adam komteci olma. dan evvel Viyanada hukuk fakül- tesini bitirmiş ve zengin bir kükür öldürdüğü sahibi idi. Mihaloff muski merak. lsı bir adamdı fakat Yorgoff'un musikiye karşı müthiş bir zâafı vardı. Makedonya köyleri arasmda do laşırken hiç işitilmemiş bir takım halk şarkılarile karşılaşmış ve bun! lardan çok zengin bir repertuvar toplamıştı. Bunlardan bazılarını bana da yazmağa söz vermişti. Fakat vakitsiz ölümü bu sözünü yerine getirmeğe fırsat bırakma - dı. Yorgoff ince, nazik veçok lâ - tufkâr yürekli bir adamdı. Onu bu dehşet ve ölüm muhitlerinde görmek insana gerçekten acı ve - riyordu. Simon Eftimoff ise Makedon- ya ihtilâl hareketinin nazariyat - çısı olarak Hristo Matoff'ur yeri- ni almıştı. Bu adam çok muktedir bir yazıcı, ayni zamanda da müs- teid bir gazeteci idi. Makedonya meselesi hakkında çok parlak bir takım mütalealar neşrederek Alek sadroffun nazarı dikkatini çektiği zaman kendisi bir tütün şirketinin direktörü idi. Daha 1922 yılında ancak yirmi beş yaşına iken, Makedonyalıla- rin milliyetçi nazariyelerini müda. fan etmiş ve Bolşevizmi ileriye süren komünist kahramanı Yorgi Dimitroff'la yaptığı kalem müna- kaşalarııda parlak muvaffakiyet . ler kazanmıştı. Eftimoff, Make - donya meselelerini Avrupa mer - kezlerinde müdafaa etmek ve an- latmak için tütün şirketindeki ra- bat ve hayli irad getiren memuri- yelini bırakmıştı. Cenevrede bir kaç yıl “La Macedoine,, gazetesi- ni çıkardı, 1933 yılında Mihailoff onu Sofyadaki gündelik Mekedon ya gazetesinin baş muharrirliğini yaptırmak için geriye çağırdı. Bu gazete Bulgaristandaki Makedon. ya muhacirlerinin organlarmdan biri idi, Mihailoff onu ölüme ça - ğırmıştı, Sofyaya döndüğünden az sonra bir gün Simon kral Borisin sarayı ile Ünyon Palas oteli arasındaki küçük meydanda kaldırımlar üş «| tünde hızlı hızlı yürüyordu. Meydanın Cenubu şarki köşe - sinde, kral Borisin sarayının tam karşısında tramvay bekliyen halk için yapılmış tahta bir sundurma vardır. Küçük boylu Makedonyalı yazıcı meydanda karşıdan karşıya | geçerken, tramvay bekliyen halk arasnda Sandanoff'un avcı elbi- seleri giymiş #ki adamı da vardı. Bunlar bir avcılığa çıka: : imiş gibi ellerinde uzun birer tüfek ta- şıyorlardı. Gözetledikleri av orada idi. Mihailoffçu muharrir sundur- manın önünden geçti. Bir dakika sonra tramvay yolu üstünde ten * deledi ve iki adım atarak şehir parkınm kenarındaki yaya kaldı- rımı üstüne cansız olarak yüzüko yun düştü. Orun cenaze alayına tam yüz bin kişi iştirak etti. Katillerden birisi polis tarafın- dan öldürüldü. İkincisi diri diri fakat yaralı olarak yakalandı. Has tahaneye götürüldü ve yaralarının tehlikeli olmadığı anlaşıldı. Bir gece geç vakit hastabakıcı hemşi- relerden birisi, hastanm nasıl ol- duğunu görmek icin yalağına ya- naştı. Yaralı adamın üstüne iğildi- ik —0— Polis hafiyesi Cim, © akşam “Vinter Garden,, nin büyük ka - pısı önünde, paltosunun yakasını kaldırmış, aşağı yukarı dolaşıyor. du, Hava yağmurluydu. Elektrik lâmbalarınn ortalığa yaptığı renk li ışıklar göz kamaştıracak kadar! parlaktır. “Vinter Garden,, akşam üstü yediden ona kadar çok kalabalık olur ve buraya kibar hırsızlardan bir çokları devam ederdi. | Cim, bu hırsızlardan birini bek liyordu. Birdenbire yanma iri boylu, sa kallı bir adam yaklaştı: — İş üstünde misiniz, Mister Cim? Polis hafiyesi, sakallı adamı ta nryamadı. — Bir arkadaşımı bekliyorum.. Fakat, sizi tanımak isterim! Diyerek dikkatle yüzüne baktı Sakallı adam, yavaşça Cimin kulağma iğildi: — Arslan Turgud... Neclânm nişanlısı, Cim şaşalanııştı. Sakallı adam şu sözleri heye - canla ilâve etti: — Dündenberi bir haydudun peşindeyim., Kendisinden çok şüp helendiğim için takib ediyorum. Cim kaşlarını çatarak mırri - dandı: — Şüphelendiğiniz adamı ilk önce bize göstermeliydiniz! Bu iş, zabıtanın vazifesidir, dostum! Sakallı adam gülümsedi: — Ben de memleketimde sizin kadar tanınmış bir zabıta memu - Almanyada Dresden civarında bir köp rü üzerinden tren geçmekte iken böyle çökmüş ve bir çok kişiler ölümden kurtulmuştur. ği vakit kolunun içine saklamış olduğu bir tabancayı çekerek bü tün kurşunları onun yürğine bo - şalttı. Kadın polise verdiği ifaded> Makedonyada doğmuş olduğunu| ruyum. Türkiyeden buraya kadar boşuna gelmedim ya..?! — Fakat bunu gekliğiniz gün - denberi bize neden söylemediniz? Demek siz de bizdensiniz, öyle mi? — Şüphe yok. Bu meslek aşkı değil midir ki, beni İstanbuldan Amerikaya sevketti. — Makyajdaki maharetinize hiç diyecek yok, bana admızı ver- meseydiniz, sizi hiç de tanıyamı- yacaktım. Piposunu yakarak, etrafa şöyle bir göz attıktan sonra: — İyi ki buluştuk, azizim! de- di. Bir kaç dakika ayakta konuşa- lim da, herkes bizden şüphelenme sin. Demek bir hayduttan şüphe - lendiniz ha...? — Evet... Yanmdaki arkadaşı- na bizim paranm bulunduğu ban- kadan merakla bahsediyordu. Pe- şini takib ettim.. Buraya girdi. Ve sık sık arkasma bakıyordu. — O halde şüpheniz boş değil! Bu adamı takib ediniz..! Ben de işimi erken bitirirsem, sizi burada bulurum, Sakallı adam cebinden bir Şark cigarası çikarıp yaktı: — Sizde yeni bir haber yek mu? — Haym. Yarın limandaki ya - tm dümencisini tevkif edeceğiz. Başka bir şey yek. — Dümenciden şüphelendiniz mi? — Cinayet gecesi Hopkinsi öl. dürürlerken, dümenci gemide ka- marasında yatıyormuş. — Yatabilir ya..! — Fakat, bir geminin salonun. ve Etimoff katilini öldürmek için Vmrodan emir aldığını söyledi. Vmro habercilerinin bu emri ken- dişine tekliğ ederken tabancayı da vermiş olduklarını ilâve etti, (Devamı var) | * ustasına, geldiğini haber vx » SONTEŞRİN — W 0 e « ie Vinter Ören önünde hırsızları bekliyei Cim, birdenbire sakallı bir adamla karşılaşındâ 7 .şaşaladı.. Bu adam acaba Aslan Turğut muydu da adam öldürülür de dü ? bu cinayetten haberi olmaz - — O halde bunu şimdiye ks" tevkif etmemeniz affolunur lardan değil doğrusu! — Meydanda yoktu. İşte” yınca gemiye gelmiş. k — Gemiye mi gelmiş dedin” — Evet. Eşyalarını Kendisi bekâr bir adammış, o, — Çok âlâ! Umarım ki vi dam, Neclânın izini meydana $' karacak beyanatta bulunur. — Ben de öyle umuyorur. x tum ! Şimdi bilseniz içimde 98 yük bir sevinç var! — Sevinç mi..? # — Evet. Sizim de bir zabit* p muru oluşunuza çok sevindi gece Tomsonu görünce, herşeyi” önce bunu müjdeliyeceğim. 4 — Memnun olur mu m — Şüphe yok! Bu işte fi bir meslektaş sıfatile ve beraber çalışacağınız için, ri o da benim kadar o caktır. Nevyorkta ilk defs in Türk polisile dost olduğum kendimi bahtiyar sayarım. — O hakle şimdi ayrıl” Ayakta fazla duruyarmızdari SE heye düşenler olabilir. Gece dende görüşemezsek, yarı yemeğine sizi Kaliforniya ad de beklerim. — Ak. Çok teşekktir si dostum ! Vakit bulursam, g€ çalışacağım. Ayrıldılar.. Sakallı adam “Vinter Gerdi nin büyük kapısmdan içeriy€ dı. & Cim elektrik ışığı altmde pe rar kendi kendine dolaşmağ ladı. , Yağmur kısa fasrlalarla yi makta devam ediyordu. “Vinter Garden,, e giren *, kallı adam biraz sonra, sk arka kapısından sakalsız ola” kıp gitmişti. 4» Cim o gece beklediği Z bulamayınca, polis müdür: döndü. “Vinter Garden, de ondan sonra kalabalık kibar hırsızlarla şüpheli # deri" birer birer çekilmeğe başla! eri Cim ilk önce kapıdan İ€ göz gezdirdi. Patenle m lerden başka kimseyi, hatt# pi lan Turgudu bile göremedi olmazsa onu görseydi.. Yaz pır dip oturacak ve bir çay iç satını bulacaktı. şe Odasına geldiği ri Za dan sırsıklam olmuştu. EA — Kimseyi tutamadım” il niz hoşunuza gidecek yeni keşfettim; İstanbuldan gr lan Turgul, Türk zabıta supmuş.. Yeni bir iz üzre rürken karşılaştık. Bize ? çe dokunacağını umuyorum > öyle muvaffakiyetli bir yapmış ki.. Onu, dokuz âY da taşıran anası bile ği yamazdı! (Devami

Bu sayıdan diğer sayfalar: