1 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

1 Şubat 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hırsız Küçük köşke girmek o kadar Hırsız derakap seğirtii. Kalın kolay ölmüştü ki, hırsız, nedeni kadife perdelerden birinin arkası- bu işi bu kadar geciktirmiş oldu- ğunu kendi kendine seruyordu Zahmetsizce salonu buldu. Bütün odaların kapıları ardına kadar a- Sıktı. Maymuncuk istimaline bile hacst kalmıyacaktı. Köşkte kimsenin bulunmadığı- * biliyordu. Madam Kassar'ın! kısa boylu, yusyuvarlak hizmetçi-| “İş bu gece izinli idi. Hırsız, bü-| tün kapıları ihtimamla kapadı. A- Sık kapılardan hoşlanmazdı. Ma- dam Kassarın sayfiyesini baştan Aşağıya kadar kolaçan edecek; Yükte hafif, pahada ağır ne var. Me yoksa, hepsini arak'!ıyacaktı. Salona şöyle bir, baştan sav - ma baktı. Madamın kıymetli eş- Yası her halde burada olamazdı Ya., Bazan karanlıkta el yordamiy- le dolaşıyor; bazan cep fenerini Yakıyordu. Bir defasında, fenerin ?iyası, masanın üzerinde (duran! genç ve güzel bir kadın resmini aydınlattı. Hırsız, gülerek: İ iyyen sevmezdi. na saklandı. Fena halde canı sıkılmıştı. © Hiddetlenmişti. Kocakarının on ikiden evvel ga- zinodan avdet ettiği asla vaki ol- mazdı. Perdenin aralığından, o- nun, odada dolaştığını görüyor- du. Madam Kassar artık bir zabit gibi dimdik yürümek külfetine katlanmıyordu. Kendini koyuver - mişti. Bir genç kız şapkasına ben - ziyen şapkasını, başından kemali dikkatle çıkardı. Hırsız, bu şap- kanın altındaki saçların takma ol- duğunu farkediyordu Dekolte el-| bise, ayaklarının dibine düştü. Kassar, bol dantelâlı bir gecelik! giydi. Boyalı suratiyle, ve bol en- tarisiyle dişi bir palyaçoya dön müştü. Hırsız, diş gıcırdatıyor- du. Yumruklarmı sıkarak: — Şimdi ne yapmalı? Buradan nasıl tüymeli? diye düşündü. Gürültüyü ve kan dökmeği kat'- Geçen her da- kika onu daha ziyade asabileşti- riyordu. Fakat Madam Kassar, onu sr — Madam Kassarın gençlik za- Manından kalma resmi! - dedi - mma da değişmiş ha.. Ön beş gündenberi, bu sayfiye mahallinde gayet muntazam bir “âyat sürüyordu. Ağır ve kibar bir irüyüşle gazinoda görünüyor; ve Plâjda banyo yapmak üzere bu- tüya gelenleri, çaktırmadan, tet- ediyordu. Herkesin ns zaman Marsi, bulunduğunu, en fazla kim leri gezdiğini; ve nihayet, yat- e üzere, saat kaçta evine çekil- ğini öğrenmişti. Buna rağmen Yidiye kadar £ tırtıklayabildiği *eyler pek ehemmiyetsiz addedilse “zadır: On beş gündür, vurduğu Vurgun, bir altın tabaka ile bir yü- “üğe ve içinde yüz frank bulunan bir cüzdana inhisar etmişti. Hal- ii burada gecirdiği kibar haya- hisbetle; bunlar, elbette pek e- iyetsiz şeylerdi. Şimdi bütün i Madam kassar isimli acu - evindeydi. Ne alelâcaip kocakarıydı. bu, Yarabbi! Yüzünü kat kat, katmer » allı penbeli, morlu beyaz- boyar; tendürüst zabitler gibi ik yürümeğe yeltenirdi. 'Ta- iş takıştırdığı mücevheratın en- & *eyler olduğu nazarı itibara ğe hırsızın bu gece işi İş, ÜL gümüştü!! Fakat bu evdeki kıymetli eğ- tele, »sreden bulacaktı? İşte me- Har İşte... yi Bümüş çekmece! Pate 2 çekmeceyi açtı. İçini ka- mi Eline kötü bir köstek geç- ali, ge beğenmiyerek bir köşeye Virg, bilezik buldu. Evirdi; çe- diygz, ultındandı bu! Cebine in- Fakaş tam bu sırada parmaklı- Bicirdadığını ve sonra, 30- di ia Isının. anahtarla açıldğırı Yak Merdivende ağır ağır a- sesleri işitildi işitildi, kıntısından kurtarmak ister gibi, başını perdeden yana çevirerek biran, baktı, baktı... Sonra, kara- rınt vermiş gibi, hırsızın saklan- dığı yere doğru yürüyüp perdeyi açtı. Açmasiyle iki üç adım gerile- mesi bir oldu. Kadit ellerini yü- züne kapatarak karyolasma da- yandı. Hırsız, ilk önce, bu müsait fır- sattan bilistifade kaçmayı düşün- dü. Lâkin ihtiyar kadının gayet tatlı ve niyazkâr bir sesle: — Nasıl?.. Aman yarabbi! Bu- nu nasıl yaptınız? demesi üzerine duraladı. Kemali heyretle acuzeye bakı- yordu. Acuze devam etti: — Biliyordum... oAnlamıştım.. Sizi ilk gördüğüm gündenberi an- lamiştım bunu.. Fakat bu kadar, bu kada: büyük bir maceraya a- ulacağınıza asla kail olamazdım. Her gün, gazinoda, nazarlarım si- zi arıyordu.. Beni adım adım a kip ettiğinizin farkında idim.. Ve ben de sizi adım adım takip edi- yordum... Esasen gazinoya mun- tazaman gelmemin : sebebi de siz- diniz.. Bu akşam, sizi orada gör- meyince asla duramadım. Kede- rimden eve döndüm. İçimde bir hissi kablelvuku vardı.. Önüme çıkarak bana ilânraşk etmenizi bekliyordum... Yolda size rasla - mayınca öyle mahzun olmuştum ki... Lâkin şimdi mesudum... De- mek ki aşıkınız, size duvarlar aştı racak, kapılara maymuncuk uy- duracak kadar büyük, öylemi?.. O halde hiç bir itirazım yok... E- vet, hiç bir itirazım yok.... Sizin o- sİacağım! Vakıa meşhur misaldir: “Ya- vuz hırsız ev sahibini bastırır!,, derler. Lâkin bazan öyle acar ev sahipleri vardır ki usta hırsızları da bastırır. Bu cihet yavuz hırsız- ların kulağına küpe olsun. NAKILI: (Hikâyeci) | — © Yazan: Murad Sertoğiu Sihirbaz konuştu : — Size bir mum vereyim. Bu mumun yanmakta olduğu odada uyuyan öir insan bir daha uyanamaz! Gaçen kısımların hüliâsası | Kardinal Rodrik os) bir rahibi zehirliyerek öl- dürüyor. Papayı zehirliyen de odur. Fakat Papa kur- tuluyor... Bu suretle aradan iki gün geç- mişti. Bu müddet zarfında Vatka- nm hekim başısı Fariyani bir da- kika bile uyumadan durmaksızın dairesinde kardinal Rodrik Borji- yanın öldürdüğü rahip yamağına dimağında hazırlamış olduğu son cümleyi söyletmek için tertibat al- makla uğraşmıştı. O gün bir ara Rodrik Borjiyaya da yaklaşmış, ve kulağına yavaş bir sesle: — Bu gece yarısından iki saat sonra lütfen dairemde bulununuz. Zavallı rahip bize katili buldura- cak olan son müthiş cümleyi söy- liyecek, demişti, Borjiya bu sözleri bir mahkeme- de idam hükmünün okunduğunu dinler gibi dinledi. Fakat büyük bir iktidar sarfederek duyduğu he- yecan ve endişeyi hiç belli etmedi. Yalnızca: — Allah bu sayinizi elbette mü- kâfatsız birakmıyacaktır, Senyör Fariyani! cevabını verdi. Fakat hekim başıdan ayrıldık- tan sonra hemen Vatikandan çık- tı. Bir araba tutarak evine vardı. Odasına çıktı. Aradan on dakika geçmemişti ki tamamiyle kıyafeti- ni değiştirmiş olarak evinden dı- şarı çıktı. Yolda bir araba durdu- rarak bindi. Eliyle lâalettayin *'r istikamet işaret ederek bindi. Yirmi dakika kadar böyle git- tikten sonra arabayı durdurdu Pa. rasını verek indi. Bu sefer başka bir arabaya binerek başka bir is- tikamette yoluna devam etti. Böy- lelikle izini kaybettirmek istediği anlaşılıyordu. Borjiya böylece epey döolaştık- tan sonra iki katlı bir evin önüne gelmiş bulunuyordu. Kapıyı çaldi. İ Uzun müddet cevap gelmedi. Bir- kaç defa daha çaldı. Nihayet ka- pınnı yan tarafında küçük pence- remsi bir delik açıldı. Korkunç bakışlı bir adam: — Hey, ne arıyorsun burada? Bu evde kimse oturmaz, haydi bas git! diye söylendi. Fakat Borjiya bu sözlere kat'- iyyen aldırmadan: — Mızrak! Kelimesini söyledi. Korkunç bakışlı kapıcı bu cüm- leyi duyar duymaz hemen wfak pencereyi kapadı. Biraz sonra a- ğır zincir şakırtıları duyuldu. Ve kapı güçlükle aralandı. Borjiya etrafa seri bir göz gez- dirip kimse tarafından takip edil mediğine emin olduktan sonra hemen içeri daldı. Alışkan adım- larla ileriye doğru yürüdü. Fakat merdivenlerden yukarıya çıkacağı halde çıkmayıp, sol tarafa saptı ve merdiven altı gibi bir yere girerek! dar bir merdivenden aşağıya doğ- ru inmeğe başladı. Bu suretle ancak Lasamak kadar indik- ten sonra tek bir mumla aydınlan- mış ufak bir odaya vardı. Bu odada kendisini karşılıyan ihtiyar, saçı sakalına karışmış bir adam onu hemen tanıdı. Mu. mu eline alarak duvarın içinde o- yulmuş bir yola girdi. Borjiya kendisini takip ediyordu. Böylece bir müddet ilerledikter. sonra da- ha genişçe bir odaya girdiler. Bu oda o devirlerde pek çok yerler- de tesadüf edilen simyager vani altın imal etmeğe çalışan imalât- hanelerin birine pek benziyordu. Bir köşede bir ocak yanıyordu sağda solda içinde türlü türlü mad- deler dolu şişeler ve potalar do- luydu. İhtiyar adam Borjiyaya o- turacak bir yer gösterdikten sonra karşısına geçerek yere çöktü. Ve bozuk bir italyanca ile mırıldan- dr: — Emrinizi bekliyorum. Borjiya düşünceliydi: — Bu sefer tehlikedeyim. Bana öyle bir zehir vereceksin ki yanı: na yoklaşamıyacağım bir insan. uzaktan öldürebileyim. İbtiyar sihirbaz gözlerini yuma- rak bir müddet düşündü. Sonra ayni bozuk şive ile cevap verdi: — Bir dua kitabım. var. İnsan bunu okumak için parmaklarını tükürükler ve her nedense biraz güç açılan sayfalarını çevirecek o- lursa iki saat sonra canını melek lere verir. — İyi, fakat kâfi değil. Kitabı okumak istemez, ve yalııt iş işten! geçtikten sonra okumağa kalkı-| şırsa fayda vermez. yandığı bir odada uykuya dalan bir daha uyanmaz. — Bu mumlardan birkaç tane isterim. Fakat bu iş için kullanmı- yacağım. Başka bir şey bul! — Koklanması ve yenmesi der- hal ölüm getiren güzel çiçekler ve meyvalar var. — Bajka? — Bir de güzel tesbih hazırlar dım. Bu tesbihlerden bir tanesinin kenarında gayet nice bir sivrilik var. Bu tesbihi çeken bir kimse buna kat'iyyen dikkat edemez. Ve bu sivrilik derisini çizer çizmez... — Kâfi, anladım. Bu tesbihi be- ğeniyorum. Bana bu tesbihi ve üç dört tane de mumu bir paket ya- parak ver. İki dakika sonra paket hazır dı. Borjiya sordu: ç — O bahsettiğin şeyi hazırlı- yor musun? — Evet, muhterem senyör Sim- di tecrübelerini yapıyorum İki ay sonra size takdim edeceğim — Bahsettiğin vasıflar tarıami, le içinde mevcut olacak, deği' mi? — Evet senyör. Her hangi bir kimseye verilince tar sekiz sün sonra onu öldürecek. Ve bu ölüm tabii ölümden farksız olcak. Simdiye kadar iki tecriike yaptım. Bana gönderdiğiniz adam'ard: biri bu zehiri şarap içinde | ten üç gün sonra öldü. Bunuv üze. rine şiddetini daha ziyade hafif- lettim. (Devamı var) Birinciye iki lira, ikinciye bir iira üçüncüye bir kolonya 4 üncüden iki yüzüncüye kadarda muhtelif hediyeler Ben öyle on harfli hir şehir adı- | yım ki, 8, 7, 10 ve 4 üncü harfle.| rim bir meyveyi; 9, 10,3 ve 6G mer) harflerim dünyada her işi başa - rabilecek kuvveti; 4, 7, 6 ve 9 un- cu harflerim bazı hükümetlerde en büyük reisi; 8 ve 1 inci harfle. rim yamayı veya bir şeye ilâve edilen parçayı; 1, 6, 5 ve 8 inci harflermm eskiden şehirleri düş mana karşı müdafa için yapılan binayı; 4,6 ve 7 inci harflerim kışm yağan şeyi; 1,2 ve 7 inci harflerim şehir dışındaki açık- lığı; 2, 3, 6 ve4 ürcü harf- lerim uzağı; 4, 10, 2, 7 ve 6 mcı harflerim oturulan yerin aylık ücretini; 6, 3 ve 2 inci harf- lerim faydalı bir böceği; 8 ve 9 uncu harflerim şu yazıları yazdı » ğım vasrtayı kullanan şeyi; 4 tün- cü, 2 inci ve beşinci harflerim de hayvanların tirtlarında bulunan şeyleri ifade eder. Ben hangi şe - hirim, HABER AKSAM #OSTASI “DARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgraf ağresi ; istarınul HABER Yazı işleri telofon - 2AKTZ igörevenân ABONE ŞARTLARI Ermek TARİFESİ arının Sitte 12.80 Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Büsıldığı ger (VAKİT) matbaası HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kaponu 1—2- 936

Bu sayıdan diğer sayfalar: