7 Ağustos 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

7 Ağustos 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m Postasr Gi Beeg Rl e ag a Hüseyin sağ elile sol kolundaki yarayı tutarak ilerliyordu Sortra ellerini sakinane bir o tavırla yüzünden indirdi. İbni Ömerle Eymen korku içinde neticeyi bekliyorlardı. Ht seyin ağır ağır elini kılıcına götürdü: » Sen de kılıcını çek İbni oOÖmer! Vuruşmamız lâzım seninle! (o Ben nı” sıl olsa öleceğim! Fakat sen de benimle beraber geleceksin! Topraklar kanları” mıza susamıştır. Haydi! Haydi diyorum sana? İş tehlike hududunu çoktan aşmıştı. Can işi idi bu.. İbni Ömer de bir hamle de kılıcını çekti. Bütün ümidi Hüseyi- nin ölmesinde idi, Eğer Hüseyini öldü” rürse ancak üçünün arasında malüm ©" lan Mu sır da onunla birlikte ölecekti Derhal bütün soğuk kanlılığını top- Yağı, Şimdi bütün zekflarmı, bütün kur” nazlığını ve iblisliğini kılıcınm ucuna toplamıştı. Kılıçlar biribirlerine çok sert çarp” tı. Şimdi biribirlerinin etrafında dönü yorlar, yekdiğerlerine öldürücü bir dar be vürmak, biribirlerinin kalblerini deş”; mek, boğazların: parçalamak ve barsak” Jarmı deşmek için çarpışıyorlardı. Birdenbire Hüseyinin ayağı kaydı. Dizümü yere düştü. İbni Ömer bunu görür görmez hemen ileri atılarak kıl” cm: Hüseyinin kalbine saplamak üzere hamle etti, Eymen, bu manzara karşısında: ay? diye bağırarak gözlerini yumdu. Fakat tahmin ettiği şey olmadı. Hüse” yin son bir gayretle kendini sağa fırlat“ tı, Ve kılıç kalbine saplanacağı (o yerde sol koluna battı. İbni Ömer kılıcını tam hedeline sokmak için çektiği sırada bir çekirge çevikliğile ayağa fırlıyarak İb- ni Ömere saldırdı. Şimdi manzara büsbütün müthiş or muştu. Hüseyinin sol kolundan (sızan kanlar parmaklarının ucundan yere dam lıyordu. Ay ışığında bu Oo kırmızı kan simsiyah görünüyordu. Hüseyin kılıcına iki geniş kavis çiz“ Girdikten sonra? — Al! diye kısa bir sayha kopardı. $- ki kılıç şimşekler çıkararak çarpıştı. Artık İbni Ömerin elinde sadece kir” Gin sapı duruyordu. Kavga bitmişti, Şimdi yalnızca Hü- seyinin İbni Ömerin kalbini delmesi kalmıştı. İbi Ömer bu hâle gelince başına gelen felâketi anladı. Ve çöker gibi yes| re yığıldı. Her an soğuk bir demirin göğsüne girmesini bekliyordu. Fakat bu olmadı, İbni Ömerin bu korkunç çarpışmadan sonraki halini gören Eymen bir anda kendisini sev- gilisinin üstüne &ttı: — Önce beni öldür Hüseyin! Ondan sonra İbni Ömeri. Hüseyin duraladı: — Demek onu o kadar seviyorsun. — Açıkça söylüyorum. Evet! — O da seni seviyor mu? Bu silal Hüseyinin ağzmdan müşah. has bir ıstırap gibi çıktı. Bu sırada “Hatralarını anlatan # EFDAS TALAT Ben onları Âziz Hüdaiye teslim edecektim, şimdi ise Entellicens servisin iki tilkisiyle karşılaştım! İ “ün bu maceralar olup biterken be” nim Krokerdeki daktilorlarla olan mir nasebetlerim arızasız bir şekilde devam ediyordu. Kızların ikisini © de güzelce sağ eliyle de sol kolunda hâlâ kan be-| idare ediyordum. Het akşem onlardı ganan yarasını tutmuştu. Mütemadiyen | yalnız Balların mubaberatını değil, Kre kan zayi etmesinden dolayı gittikçel kerden yazılan gizli açık bütün yazıla” zayıfladığı ve eridiği güzle sezilir gibi belli oluyordu. Eymen cevap verdi: — Evet seviyor.. Bize acı, bize mer- hamet et, Hüseyin! Beni boşa, biz İbni Ömerle evlenelim. Saadetimize mani olma! — İbni Ömerle evlenmek ha? — Ne yapayım? Seni sevmiyorum. »-, mektupların, raporların suretlerini “yor ve bunları bizim teşkilâta yetişti riyordum. Bu suretle karşımızdakilerin İş'erini takibe fırsat bulabiliyorduk. Bizim İstihbarat dairesi o zamanlar,€3 ki Emniyet sandığının Cağaloğlundaki binasının yanında bulunan ve resmef Hilâliabmer merkezi olan (o binanın en üst katında bulunuyordu. O gece raporların o müsveddelerin! Sana karşı duyduğum hislerimde aldan-| koltuğumun altına saklayarak, saat do” migrm. Şimdi Hüseyin Adeta sayıklıyordu: — Beni #evmiyor, İbni Ömeri 8e»| viyor, Evlenecekler... Saadet... Ben ma- »i oluyorum, Onu boşamalı imişim... Pek âlâ! Ne yapalım? O, beni istemi- yor... Beni bir sahtekâra, bir müralye, bir yılana tercih ediyor... Güzel! Kılıç Hüseyinin parmaklarmdan kuza doğru Aziz Hüdai ile temas etmek üzere yola çıktım. LEDİ DUSMUNTLA BIR KARŞILAŞMA 'Tünele girdim. Bu yer de bana gar Hba uğurusz geliyor. Az daha burada Çerkes Ragıbın eliyle © (hatmi enfas) yere düştü. Onları sanki artık görmi.| eyliyecektik. Nasıl olduysa kurtulduk. yordu. Rüyada imiş gibi geniş, fakat yavaş adımlarla uzaklaşmağa başla- dilmez derecede büyük bir sevinç hissi setti. Hemen ayağa kalktı, Eymeni bir yana itti, Hüseyinin yerde duran kılı. Bu sefer de hiç aklıma gelmiyen bir aksilik oldu. Ben aşağıdan gelecek tünel araba- sını bekliyordum. Malüm ya, o zaman tünel bir taraftan işlerdi, şimdiki gibi çift değildi. Arabalar geldi. Kapılar a- çıldı. Halk çıkmağa başladı. Bir de ne göreyim: Kabitan Benet kolunda bi- zim meşhur Leri Dusmund bana doğru emı kavradı ve Hüseyinin arkasından) yürüyorlar. Bu esrarengiz kadını, bu yürümeğe başladı. bir gecelik sevgiliyi, bu korkunç casusu Fakat Eymen kolundan tutarak o-| daha doğru bir tabirle bu dişi kaplanı nu durdurdu: — Nereye? — Hüseyini öldürmeğe, — Ne dedin? — Onun artık kılıc: yok. Bir ham- Jeden. Eymen garip garip İbni Ömerin görünce o kadar şaşrdım ki, olduğum yerde donup kaldım. Zaten tesadüf J anl olmuştu. Bir yere saklanmağa va. kit bulamamıştım. Yüz yüze gelince derhal eğilerek Ledi Dusmundun elini öptüm. Kabiten Beneti de hürmetle ge- lâmladım. Ikisi de beni güler yüzle karşıladı. Frielicem# 'BirTURK gözlerine baktı, İbni Ömer bu bakış-| Jar, Bu tesadüften memnun oldukları larm manasını anladı. Bir ar iki his) anlaşılıyordu. Hele Ledi Dusmundun arasında bir tereddüt devresi geçirdi.) gözlerinin içi gülüyordu. Casus kadın, Fakat neticede Hüseyin! öldürdüğü tak| beni ilk olarak gördüğü zaman şöyle dirde Eymeni de kaybedeceğini anla-| bir duraladı. Fakat sonra kendisini top dı ki, bu, onun hiç işine gelmiyordu. Lâkayt bir tavırla kılıcı tekrar yes re attı. (Devamı var) Say Bu sözleri söylerken kızarmadı, u- tanmadı, aralarmds gizlenecek kirli bir! his yoktu kil, Dinleyen memurlar taaccüple ba- kıştılar, ya b kadın son derece irzsiğ yahut da hakikaten çok temiz! Zeyninin perişanlığı arasında bu cümleler Celâli büarütün sarstı, gözle. Tİ nefratle açıldı, hışımla yerinden fır. İhyarsk Ahmedin boğazına sarıldı: — Vay hain, vay ırz düsmanı. de- mek sendin ha? Delikanlı sükünia mukabele etti: — Hayır, ben ieğilim!. Şadiyeye olan aşkım 6 kadar saf, o kadar nezih- tir *© ön ufak bir hareketimle bile o nu kendisine belli elmemişimdir. Eli &- lime dokunmak şöyle dursun, yan göz- le bile bakmamışımdır. Bunu sana na musum, vicdanım üstilne yemin edi. rim. Ona alçakça tecaviiz edeni bilsey- dim, emin ol ki onu çoktan gebertmiş. tim. uyarak işi 8di bir tesadüf şekline sok- tu. Bu tedbirli hareketi bittabi Kapiten Benete karşı idi. Çünkü istihbarat &. mirleri hislerine çabuk esir olan ele- manlardan pek hoşlanmazlar. Ledi Dus — Haydi, efendim, hazıvlanm. $izi| karıkola götüreceğiz. » dedi İ Ahmet isyanla bağırdı: İ » Beyler, emin olun, bâta ediyor- sunu. Bu kadm son derece haksız bir mua'oeleye maruz beliyor. Celâl! da bir an içinde kendini top- ladı, kısık bir sesle — Şadiye, kendini mildafaa çtse- ne... Söyliyecek bir gey bulamıyor mu- sun? — Ne diyeyim.. Bir şey bilmiyo- rum ki... Bir musıma içinde boğul. duru kaldım... Nedir... Ne oldu?... İşte bunu keşfeden beni kurtarmış olur! Çelâl elini yüzüne kapadı, hıçkıra Stsi titriyordu, halinde büyük bir) hıçlıra ağlamağa haşladı, Ahmet bü- meyusiyet vardı. Celâlin omuzunu ok- şadı «- Kardeşim, sana karşı hiç bir za. man ne kin, no nefvut hissi duymuşum- dur. Saadetine gıbta ederdim fakat iyi bil ki haset değil: Bugün teessürüne bütün kalbimle iştirak ediyorum, yük bir itimadı nefisle cevep verdi: — Ben seni kurtaracağım... Mutlak mutlek bu İşi halledeceğim! Şudiye teşekkiir etti, sonra koları. nı açarak yavrularını sardı: — Evlâtlarım, şekerlerim... Beni u- zun saman görmezseniz sakın unutma- Celâl bitkin bir halde gene koltuğa| yn... Büyüdüğünüz zaman aklınıza bu çöktü. Boş gözlerini bir noktaya dikti kalir. Müddelumumi genç kadına hita- ben: sözlerim gölsm... Anneniz bir ifüra kurbanı gidiyor. Al'ah büytiktür... Ona dua edin, elbet bir gin doğru meydana gikar! Uslu oturun, habanızı dinleyin. munt da mesleğinde bir Detat, bir şef) ti. Fakat her hangi bir dedikodu ile entellicens servis nezdindeki nüfuz ve itibarmın tezelzüle uğramasını Ubittabi istiyemezdi. Kapitan Benet elile, dışarı gıkarak kendilerine mülâki olmamı işa ret etti, Hay aksi şeytan! işimden ka İıyorum, Sonra vaziyet de tehlikeli, — Ceplerim, koynum gizli evrak dolu... Bir yakalarırsam hapı yuttum demek. tir. Aşırdığım kâğıtlardan bir tanesi İngilizlerin eline geçerse işi müdafsaya mugalataya dökmeden o vasiyetnameyi yazıp geçip gitmeli. Halbuki ben bunları vakit geçirme den Aziz Hüdaiye götürüp teslim ede- cektim. Şimdi ise, entellicens servisin iki meşhur tilkisile karşı karşıya gel- miştim. Onların yoluma mani olarak beni yanlarına çağırmalarına hayli telâş landım, Acaba? Bir şeyden şüphelendi ler de beni ikram ve iltifatla bir yere götürüp faka mı bastıracaklar? O hal- de yanlarına gitmemeli arabaya atlayıp sıvışmalı.... Sonra neden gelmedin derlerse, “İşa retinizi anlamadım,, der çıkarım. Başı mı çevirerek onlara baktım. Maksadım onlar görmeden vagona atlamaktı, Hay allah belâsmı versin. Kapitan Benet kapıda durmuş bana bakıyor; benim baktığımı da görünce elini tekrar sal- ladı. Şimdi vagona binmek gözgöre kaç maktır, (o Hem nereye kaçacaksın? Na sıl olsa yakalarlar. Naçar onlara ilti. hak etmeli... Geri döndüm. Şimdi Beyoğlunda tü nelin karşısında bir fotoğraf mağazası olan büyük dükkânm önünde onlara yetiştim. Durmuş beni. bekliyorlardı Heyecanım azami haddini bulmuştu. Ledi Dusmund, Sirkeci garında veda ederken bile sevdalı halini terkedemiyen bu kadın — müthiş değişmişti. Nerede 6 hayal ve aşk dolu dişi, nerede bu cid di, mütehakkim ve kudretli kadm... A- rada karlı dağlar var. Tabii, ben de buna uygun şekilde kendisine mühatap oluyordum. Benet konuşuyor: — Nasılem bakalım aziz dostum, bizi çoktanberi aramıyorsun. — İşler o kadar fazla ki sizi ziyaret edemiyorum. — İnsan isterse biraz vakit bulabi. Tir. — Kabahatliyim kapitan? Benim için size fena diyenlere inanma» ym. Kimseyi kırmayın, namusunuzia terbıyeli birer han.m olarak yetişin. Merbsmetli olun. Muhtaca daima yar- dım edin. Söylediklerimi anlıyor mu- Bunur? ıkısi birden ağiıvarak: — Anne... Peki, sözünü dinliyeceğiz. amme, sen bizi birakma, gitme... Kadın çocuklarını teskin etmeğe galızyor, saçlarını okguyor, penbe ya- nak'arından sızan yaşları dudaklariyle! siliyür, fakat ne katar metanetini mu hafaze etmek istese gene dayanamıyor, içi yanarak: — Evlâtlarım, acaba bir daha $iz- leri göremiyecek miyim? - diye inliyor düşüp bayılıyor. Ayrıldıktan sonra, şaşkın şaşkın ba- kmıyor, memurları, jandarmalar gö rünss aklı başına geliyor, yavrular nelerins sarılmış, küçücük eleriy'!e el- bises.ni tutmuşlar, yuzaruk'larını srmsi- kı sıkıyorlar, hem vağırışıyorlar; - Anne, anne! Gitme, gitme! Sen bizle annemizsin, biz seni birakme- yiz... Aüücüila Almaym... Almaşız.., Pu hakikaten y'irekler acısı bir! ma'tızsra, seyrederuerin de gayri ihtisi yari gözleri doluyor, Bu perişan ka- — Yok canım! Biz arkadaşız. (Devamı iü < eri Yazan: YHSAN * — Teşekkür ederim. Ledi Dusmund bugün Lopdaağ geldi. aöl — Öyle mi, ben de geleli epi yl da bana bir kere olsun bir iltifat ti göndermediler diye üzülüye! Casus kadın atıldı; — Haksızsınız. Bugün geldik şimdi size geliyorduk. Benet sordu: w — Kolonel Ballar yerinde mi? Dusmunt kendisile görüşmek is — Ben çıktığım zaman orada — Bir yere çıkmış ise bile iyi meyi itiyat edindiği o yerleri niz değil mi? — Evet bilirim. — O halde bizirie beraber Kr kadar geliniz. g Emir emirdir. Hele Benet gisi herifin sözleri... Benet bir dakika © dostken, bir dakika sonra yaban yarım dakika sonra da düşman adamlardandır. Kendisini takip j mahkâmüm, Beraber yürümeğe başladık. kendime düşünüyorum. Bu esrart” mahlükun Londradan ani bir gelişinin her halde mühim bir var, Sonra kölonel Ballari — böyle vakit ziyaret etmeleri de hayli dar. Sonra İstihbarat emrinde dar otomobil varken neden yayi yorlar. O halde kimseye görünmö., miyorlar, Hattâ, en yakın via dan , memurlarından ve şoförle” saklamak istedikleri bir vaziyet Bunları hep öğrenmeliyim. bunları düşünürken Ledi D nmma yaklaşıyor: — Afdal Bey, size bir şey ceğim. — Buyurun. — Ben İstanbula ansızın Belki yine ani olarak (gideceği kısa seyahatten bizim vi mahfellerinin bile kaberdar B istemiyorum. Binaenaleyh bu şi de gizli tutmanızı rie» ederim. — Emredersiniz Madam. Demek ki düşündüklerim kıyor. (İşin içinde'bir şeyler ni, o benim oltaya iyi avlar vef” ta... ge) 7 din... Hışkıran çocuklar, çök” rap olmuş erkek! Bu işi kısa kesmek en hs ri bey yavaşça Ahmet beye bir söyledi, delikanlı: — Peki, hakkınız var. Diyerek Şadiyeye yaklaştı” — Kardeşim, çocukları #459 5 FİİL TELA SALI LEĞEN LEE EEE Zİ SİLİS SİSE İLE >E # so £ ağlıyan bir sesle karısına:

Bu sayıdan diğer sayfalar: