3 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

3 Ekim 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D Güzeldi ünyanın en çok resmi çekilen kızı r, 5 Londra hususi muhabirimizin mek. tabu). Fotoğrafı en çok çekilen kızın nere- de olabileceğini sanıyorsunuz? Holi. vutta mı? Hayır hiç de değil Bu kız Londradadır; adı da Mis Sibil Jong dür. i Sibil 23 yaşındadır ve meşhur Anita Uuzun “Erkekler sarışmları sever, dediği gibi saçları mısır püskülü kadar sarıdır. Kız herhalde çok fotojenik ol- madı ki, ayrı ayrı 20.000 den fazla poz- Ya çektirdiği resimler bi aktadır. Bu 20.000 resim Bon dört sone zarlmda günde ön dört resim çekilerek meydana gelmiştir. Bir mecmua alınız; orada Sibilin resmini görürsünüz, spor elbiselrelle başa giyilen bir şapkanm altında da onu göreceksiniz, Tekrar bakmız elden ayaktan düşmüş yaşlı annesine yemek hazırlayan gu kız Sibildir; netekim ko- Gasmm sigarasını Yâkması için bir kibrit çakmış olan genç gelin de Sibil dir. Çukulata kutuları üstünde, büyük afişlerde Sibilin yüzü gözünüze çar. par. Dünyanm her tarafıma dağılan bu! resimlerde tuhafı şudur ki Sihil ayrı Ayrı genç kızları andırmaktadır. Bunların nesil olduğunu Sibil an. Jatir; Bu işe tesadüfen sarılmıştır. Dört #ene evvel Londrada arkadaşlarından birinin model olarak çalıştığı büyük bir terzi mağazasma gitmişti. SIbil açmış etrafına hayran hay- ran bakarken arkadaşı sordu: — Bü Yüzün ve endammla niçin sen de bizim işe girmiyorsun kardeş? Sibil o güne kadar böyle bir şey dü- şünmemitşi. Arkadaşı onu mağazanın müdürüne takdim etti, Kerdisine he- Ben bir mankenliik işi verildi, Sibil ize başladı. Fakat, bu ancak iki hafta. #adar siirebildi, Bir gün bir firmanm fotoğraflı ilânlarma poz veren kızı hastalanmıştı. Onun yerine geçmesi Sibile söylendi. İlânlarmda Süzel kız İotoğrafları kullanmakta olan firma bu resmi görünce aynı zamanda tica- Tet reklâmları işile uğraşan fotoğraf. gılar da Sibilin farkma varmea, kızca Elzm evindeki telefon zili durmadan çalmağa başladı. Şimdi ekseriya gece yarılarına ka. dar çalıştığı gibi sabahları da saat beş te uyandırılarak muhtelif fotoğrafçı stüdyolarma gitmeğe mecburdur. Yeni yaratmış oldukları fasun ve modaları ilân etmek içi: İralar, diktikleri elbiselerle Sibi lerini çıkartırlar, Sihilin bütün meziyeti sadece muh. teşem yüzlü, düzgün derili ve güzel ol. mak değildir o fotoğraf makinesi 5 hiç kıpırdamaksızın dur. makla beraber aynı zamanda aktörlük Yapmak mecburiyetindedir de, Bakm kendisi ne diyor; — Dünyanın her memleketinden İz- teklif eden yüzlerce mektup alı- dünyanın en , ifade etmektedir, Acaba bu ayrı ayrı şık giyine- nidir, fakat arkadaşı yoktur 4 — Meşhur bir tuvalet suyu için poz duran Sibil Jona. 2 — Bir makyaj firması dilânlarında. $ — Bir anneden ödünç alınan yavru ile çopuklara mah- sus gıda igin resmini çektirirken. yorum. Bu mektubu yazanlar beni asıl hakiki hüviyetimle nasıl tanıdılar diye şaşar dururum, Çünkü şimdiye kadar çekilmiş fotoğraflarım ayrı birer yüz! şahsiyetlerden hangisi benim? Sibilin fevkalâde zengin bir elbise dolabı vardır. Çünkü aldığı Ücretten başka elbise mağazaları ilân için giy- dirdikleri elbise ve çamaşırları da ken disine hediye ederler. Hele ayrı ayrı pozlar için kullandığı pudra, krem yi mükyaj takimlari büytik bir parfümeri dükkânmı dolduracak kadar çoktur. Çalışma saatlerinden çok sonralara kadar fotoğrafçı stüdyolarında kal- makla beraber Sibil yüzmek, golf ve tenis oynamak gibi iyi sporlarla sağ- hığmı ve endamınm güzelliğini muha- faza etmektedir, Bu kız her geyden ev- vel gözlerinin parlak ışığını muhafa- zaya ve derisinde hiçbir leke ile sivilce bulundurmamağa mecburdur. İspirto- Yu içkiler ona yasaktır. Bütün yağlı yemeklere elini bile sürmez, Sibil ilk işe başladığı zaman her po- zu için bizim paramızla iki buçuk Hira kadar ücret alırdı. Şimdi ise aldığı üc- ret her poz İçin 15 liradır. Yukarıda dediğimiz gibi üstü başı için hiçbir masraf yapmaz. Hem de elbiseleri gü- nün en son modâsma göredir. Bütün bu zenginlik ve evrensel şöh- rete rağmen Sibil annesile beraber sessiz sedasız ve uslu uslu yaşayan biri kızcağızdır. Bakm kendisi ne diyor: — Çenemin altında ikinci bir çene peydahlanacağı ve yüzümde kırışıkla- rın görüneceği günü hiç düşünmiyo- rum bile. O güne daha çok var; neden şimdiden üzüleyim. İşte ihtiyarlığım- da sıkıntı çekmemek için şimdiden ted birli davranıyorum. Fakat en çok ca- nrmı sıkan gey Londrada yapayalnız ve arkağaşsız bir kız olmaklığımdır. Güzel olmakla beraber kurumlu deği- lim. Londranm en şık giyinen kızıyım fakat kimseye hor bakmam, Buna rağ- men kızlar benimle arkadaş olmağa hiç yanaşmıyorlar. Hele erkek arka- daşlarile beni tanıştırmak istemiyor- lar; çünkü onları ellerinden çelacağı- mı sanıyorlar; ne boş kuruntu! Hani bir söz vardır: “Elimi sallasam ellisi. başımı sallasam tellisi,, derler, ben de öyle; istersem binlerce erkek arkadaş! bulurum. Fakat erkekler ne tuhaf dü. şüncelidir, Güzel bir kızla aşktan bag- ka bir şey için arkadaşlık yaprlabilece- ğini akıllarma sığdıramıyorlar bir türlü. Bunlar sadece iyi arkadaş olu- mıyorlar vesselâm. Tanıdığım bütün kızlar beni öyle aptalca kıskanıyorlar ki, hiçbir gezin- ti ve eğlentilerine davet etmiyorlar. Görüyorsunuz ya dünyanm en çok fo- toğrafı çekilen kızı olmak, pek de öyle zarmettiğiniz gibi her tarafı güllük, gülüstanlık yapmıyormuş. Babası nı öldürdü, anasını sevdi, kızına tazminat verdi Talih bu mudur? Romanyanın bir köyünde hizmetçilik eden bir genç kız, hiç ummadığı bir şekilde 19.00 (Bükreş hususi muhabirimizin mek, tubu:) Bükreşin 300 kilometre kadar şimal şarkisindeki Osorhel köylnde şimdi 20 yaşındaki Jüliya Dimirriyu'nun başma konan Zümrüt Anka kuşunun hikâyesi anlatılıp durmaktadır. Kızcağız daha beş yaşımda küçücük ! bir çocuk iken annesi ölmüş ve zengin komşulara boğaz (tokluğuna evlatlık olarak verilmişti. Geçen gün posta mü- vezzi genç kıza üstünde yabancı pul o Jan bir zarf getirdi. Kız mektubu açıp okuduktan sonra bulunduğu yerin zen gin kızı olduğunu öğrenerek hayret için- de kaldı. Jülyanın hanımı, genç kıza yetim kalmasma sebebiyet vecen faciayı biç anlatmamıştı. Şimdi İse bu kızın bizim pâramızla 19.000 lira tutan bir servete nasıl konduğunu anlatmak için aslında hiç de hoş olmıyan hikâyeyi anlatmak icap ediyordu ve anlattı: Jülia Dimitriyu'nun hikâyesi bun » dan 20 dene evvel , kendisi daha ku, cakta küçücük bir bebek iken başlamış: tı. Ve bu öyle bir hikâyedir ki masal. lara taş çıkartır. Genç bir çiftçi olan ölen Dimitriyu,, pek nadir olarak gittiği köy meyhanesi- ne o gece, çocukluk arkadaşı Mork Nikol ile birlikte gitmişti. Nikol köyün en güzel kızına nişanlanmıştı; Bu sevi- necek hadiseyi de meyhanede kutlulu- yordu. Şarap *işeleri biribirini takip edin. cesiki arkadaş kör kütük sarhoş olmuş Jardı.. Julla'nın babası yani Öcen Dimtri- yu, biraz ayılır gibi olunca arkadaşma, karısı ile kızını bekletmenin doğru ok muyacağın: söyliyerek gitmeğe davran- mıştı, Sarhoş Nikol ise böyle en mesut zamanında kendisini ( birakıp gitmiye kalkmasına fena halde içerlemiş ve Di- mitriyu karısından şüphesi olduğu için mi gitmek istediğini sormuştu. Bu söz can ciğer iki arkadaş arasm- da hararetli münakaşaya yol açmış Di- mitriyu da Nikolun suratma zorlu bir şamar aşk etmişti. Nikol da tabancasını çekmiş ve en İyi arkadaşını tâ kalbinin ortasından vurmuştu. ” Bu hikâye şimdi yaşını başını ala- rak büyümüş olan Jüliya'nın gözlerinde yep yeni bir hadise gibi canlanmıştı. Ni tekim hikâyenin Sonunu da büyük bir merakla dinledi : Mark Nikol ayılıp da en iyi arka- daşını öldürmüş olduğunu © anlayınca kendini müdafaa için bir teşebbüste bu- lunmadı. Hayatını sonuna kadar hapsa- nede geçirmeğe karar verdi, Fakat va- kayı görmüş olan bir takım şahitler bu nun önüne geçtiler. Cinayetin sarhoş İuk neticesi olduğuna kanaat (getiren mahkeme Nikolu yalnız beş seneye mahküm etti, Hapishaneden çıkar çıkmaz öldür- düğü arkadaşınm çiftliğine koştu. Fa- kat, ölünün dul karısı onu görmek bile İstemedi. Her nâsılsa küçük beş yaşın- daki Jüliya ile konuşmağa O muvaffaki oldu, Kız ondan, © da kızdan höoşlan- dı. Araya giren vasıtalar Nikolla gö- rüşmiye razı etti,Nikol en iyi arkadaşmı öldürmekte hiç bir kastı olamıyacağını ağlıya ağlıya ve göğsünü yumruklıya yumruklıya anlattı. Bütün suçu, şarap tanrısı Baklis'ün ormuzlarma yükletti. Bu cinayetin acısı kalbinden biç bir vakit çıkaramıyacağını yana yakıla söy- ledi ve kadını inandırdı. Sözün kısası, Nikol dul kadına âşık oldu; Evlenmeği teklif etti kadın da buna razı oldu. Fakat, bunlar evle- nemediler; Çünkü Romanyada eski hir kanunun hükümlerine göre, bir erkek öldürdüğü adamın dul karısiyle evle- nemer. Aşıklar'bu kânuna karşı koya- madılar, Nikol bütün mal ve mülkünü; O Türk lirası Li son fotoğrafı Babasmı öldüren adamdan 19000 satarak, gemiye bindiği gibi cenubi Amerikanın yolunu tuttu ve madam Dimitriyu ile kızma, darma dagm etti- ğı yaşayışlarını tazmin edeceğine öair söz verdi, İ Madam Dimitriyu ile geçirdiği bü | tün aşk günlerinde Nikol küçük kıza karşı övey baba rolü oynamıştı, Çift- fik evini ziyaret ettiği Oher gün ona hediyeler getirmiş, kendisiyle saatlerce oynamıştı. Çocuğa bu adamın kendi babasm: öldürmüş olduğu hiç bir vakit söylen - memişti, Nikolun gitmesinden az sonra ma- dam Dimitriyu da öldü. (Kocasından kalmış olan parayı hep harcadığı için komşular Jüliya'yı evlâdik aldılar. Ni- koldan hiç bir haber alınmamıştı. Jü Bya da vüyüdükçe onu unutmuştu. Geçen hafta posta müvezziinin ge- tirdiği mektup Brezilya'am bir maden| şehrinden gönderilmişti. Ayni mektu -| bun içinde köyün Noterire yazılış bir teskere de vardı. Bunda bizim para muzla 19000 Jira tutan bir paranın Cenu- bi Amerikadan gelir gelmez genç kadı- na verilmesini rica ediyordu. İ aldı Tolga yirmi sene >evelki resmi, lira alan Jüliya Dimitriyu Mektubun bura gazetelerinde çıkân şekli budur: “—Sevgili Jüliyam seni ve annemi bir daha görebilmek benim için en bü- yük sevinç olacak, faxsı paramı bu W- zun yolculukta harcamık istemiyorum. Şimdi ihtiyar ve bitkin bir haldeyim bi ricik arzum; göndermekte olduğum pa ranın seni mesut edebilmesidir. Benim için hiç tasaya düşmemeni rica ederim. Son günlerime kadar benim mütevar ihtiyaçlarımı giderecek param var Ve ben ölürken (geriye kalacak olanların da sana gönderilmesi için vasiyetname mi şimdiden yazdım. Babanla ailene karşı işlediğim büyük günahın hatıfa- sı beni son güne kadar Üzecektir. Göz“ lerinden öperim.,, Bir facia reticesinı: hizmetçilikie hayatını kazanmıya mecbur olmaktan hiç bir vakit şikâyet etmiyen Jüliyanmı başına, şimdi böyle bir tali konmasına herkes sevimnektedir. Daha şimdiden bir düzine delikanlı operva” ne gibi onun etrafında 4o'aşmaktadırlar. Fakat Jüliya hiç birisine iltifat etmes mektedir. İstikbâl için bir plân taasr lamadan Romanyayı baştan başa gez * mek arzusundadır. kuşunum Ikinci Edison Adı ile tanılan muhteri hayatını anlatıyor: " Gazete satarak hayatımı kendimi kendi Amerikanın elektrik yıttebeame | olan kırk yaşında Villiyam Dubiller| ihtira beratlarından milyonlarca lira kazanmış ve 2 inci Edison unvanı a)- mağı haketmiş bir muhteridir. Büyük harpte deniz altı gemilerinin nerede olduğunu bildiren makineyi © icat etti, ilk portatif X şuaı makinesi- ni buldu, telsiz telgraf cihazmda kul lanılan ilk kondesatörü o yaptı ve tay- yarede telsiz telgraf kullanmasını © mümkün kıldı. Bir iki hafta istirahat etmek üzere geçenlerde İngiltzreye giden Mister Dublier gazetecilere: — İşe nasıl mı başlamış olduğumu| soruyorsunuz? Gayet basit bit tarsda:| Sokaklarda gazete satmakla hayatımı kazanmağa başladın. Daha o de bile elektrik işlerine çok vardı. Komşu evlerinde y ları düzeltir bozulan k pardım. On iki yaşında iken h elektrikli bir irsdat zili a, karşı est ettim. Dö- kazandım, yetiştirdim ,, şemedeki çivileri kapı tokmağına rap” tetmek suretile geceleyin eve girilme” sini imkânsız bir hale soktum. Çünkü kapının tokmağına i uzatanı elek trik cereyanı çarpar: Bir gece dışarıdan duyduğumuz çığ* lklarla uyandık bir hırsız kapmığ tokmağına elini uzatınca elektrik ces rTeyanma yakalanmış oradan bir türlü kendini kurtaramıyordu. Herifi yetis şen polisler yâkalayıp götürdüler, Tam altı sene müddetle her gün 18 saat çalışarak/ beni istihdam etmekte olan telefon kumpanyasınn »mcy pargi tasarruf edebilecek usuller buldum. On sekiz yaşına vardığım zamaşi meşhur banker ve borsa a'anlarınığ kullandıkları hususi uzun ate Jarmım idare memüru olim fon kumpanyasında itibarım m şubede çalışm şlerdi. İşte bu kumpanya* da birçok tecrilbelerle faydalı dersleri n elefon bana İste Yyazmı verim bir mektebe gitmedim. Kendim! arak kendi kendimi yetiştirdim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: