8 Ekim 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

8 Ekim 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

k Miki Afrikada haydutlar peşinde; 7 BEN DE NE Wi YAMAN PoLis li YAFİYESİ ZE İNDİRE LL İMİŞİM...? BİLSEM... Profesör K. KIŞ YAKLAŞIYOR | pp İm srrmmma | GALATADA irektörlüğünden: An hü Ky m. N 1 — Kayıtlara devam ai ele er maa e hac a İD K Ss E E; Ss Y O Tİ İ 2 — 7 inci, 10 uncu ve 1l inci sınıflara nehari talebe için thtisis muhaseböleri, (şirket, sanayi N yer yoktur. | sirant, banka) 176 .. k 35 — betiynlare kayıt şartlarını bildiren tarifname gönderi (| evt mu hep 1“ kem, Te Büyü e se o Logaritma cetvelleri (yeni rakam) w Şehzadebaşı polis karakolu arkasında. Telefon 22354 g b ea a ti mağazasında sapları) 100 maili Başlıca artış yeri; Ikbal kitapevi Elbiseye dair ihtiyacınızı en ucuz fiatlarla alabilirsiniz KIRALIK APARTIMAN DAİRELERİ Mercanda bir tarafi Örücüler soku Türk Hava Kurumu Pardesüler Ingiliz biçimi 13 zu » Oo Empermeablize Gabardin 17 */> ğı bir tarafı Eminpaşa sokağı köşe ” | Büyük Piyangosu , | başımda her tarafa yakın Mere «İ$ Muşambalar her renkte i'z İ Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir Piri dAk YY Kostümler > S 151/2 © 6 ıncı keşide 71 Birinci teşrin 936 dadır. | sır. Kapıcıya müracaat. m e di Vi » e Sli : m ocu ei aları 2 “gi © Büyük ikramiya: 200.000 Liradır. (Dans Dersleri —mnsifğ Kon 10/2 7 | i ve münferiden (asri dans dersleri) Ayrıca: 30.000, 20.000, 15.000, 12.000, 10.090 liralık ikramiyelerle (50.000) liralık iki adet mükâfat vardır Beyoğlu, Karlman karşısında eski Po- lohya Nur Ziya sokak No; 3. Müracaat! saatleri: (12 < 14) (17 - 20) PROFE- SÖR PANOSYAN. Yalnız Ekselsyor Galatade A yy | mw LERE en mn a 328 MAĞLUP FAUSTA anlarda hafif bir titreme geçirir, Par- dayana hafifçe titriyordu, Şövalyeye iyice yaklaşmış olan han & yanındakilere hafifçe: — Uyuyor, tam vaktidir! dedi. Pardayan kendi kendine: — Acaba gelen vakit nedir? diye soruyordu, Birden gözüne otelcinin elinde bıçağa benzer bir şey ve uşak- larda da ip demetleri olduğu çarptı. Herif elindeki bıçağı havaya kaldır- mış ve vuracak vaziyet almıştı ki, Par- dayan yıldırım gibi fırlayarak ve kah- kaha ile gülerek bağırdı: — Beni bağlayıp kanımı mı alacak- miz! Aynı anda Iki uşak suratlarına ye- dikleri birer yumrukla yere yüvarlan- muşlardı. Vaziyetin tehlikeli olduğunu gören hancı diz üstü çökerek yalvar- mağa başladı, — Affedin efendim, hepsini anlata- cağım! — Neyi anlatacaksın, beni soymak istemiyor muydun? Hancı çekinmeden: — Hayır efendim, dedi. Sizi öldür- mek istiyordum. — Anlıyorum, fakat çalmak için değil mi? — Vakıa bir sebep de bu idi ama, asıl sebep bize talimat veren asilzade- nin emrine itaat etmekti. — Ha! Bakım iş şimdi çatallaştı. Haydi bakalım siz çekilin! Bakın, gırtlağınız kesilmiş gibi burnunuzdan kan geliyor, Biraz ustanızla görüşece- ğim, Gtsici yerden kalkarak yalvarır gi- Bi bir sesle: — Bana bir fenalık yapmayacaksı- »ız, değil mi? dedi — Doğru söylersen yapmam. Ama, bir de yalan söylediğini anlarsam, ge- tirttiğin iplerle seni şuraya bağlar ve beni öldürmek için taşıdığın bıçakla da kulaklarını keserim. Haydi baka- lem, şimdi sönmekte olan şu lâmbayı yak ve birkaç şişe şarap getir, Otelci Şövalyenin emrini derhal ye- rine getirdi, Pardayan kadehini doldu rarak: — Haydi, anlat bakalım! dedi, — Bundan beş saat kadar evvel, si- zin sorduğunuz şekilde bir asilzade gelerek bu odada oturdu .Benimle şa- rap içmeğe başladı, sonra sizin şekli. nizi tarif ederek, muhakkak buraya geleceğinizi ve kendisini soracağını söyledi. Eğer gelirse 8i7e, onün Tur tarafına gittiğini söylememi ve halbu- ki kendisinin Bojansiye gideceğini ve ayrıca sizi on beş gür yerinizden kal- kamıyacak kadar yaralamaklığımı ten bih ederek beş lira verdi ve çıkıp git- ti. Pardayan bunları dinledikten sonra kendisine bir yatak hazırlamasını ve şafak sökerken de uyandırmasını söy- ledi. Otelci hürmetle eğilerek çıktı, on dakika sonra geri geldiği zaman yata- ğın hazır olduğunu bildiriyordu. Şö- valye gösterilen odaya gitti, oldukça temizdi. Herif, kapınm arkasında büyük bir sürgü olduğunu söyleyince, Parda- yan: — Bu ne için? dedi, Eğer kapıyı ka- parsam beni sabahleyin nasıl uyandı- rırsın? Otelei bu sözleri işitince hayretle kendi kendine; — Ama da cesur adam! diye düşün- MAĞLUP FAUSTA a7 MC —. dü. Kendisinden intikam alacağımı bile düşünmüyor. Gerçi Şövalyenin bu hareketi bir ihtiyatsızlıktı. Fakat o, insanları öyle tanıyordu ki.. Adam bu söz üzerine) yapacağı sulkastlen vazgeçtiği gibi sabaha kadar da kapının önünde nö- bet bekliyerek diğer iki arkadaşının Şövalyeye bir şey yapmamasına dik. kat etti, Sabahın saat yedisinde Şövalye ya- taktan kalktı, Hareket etmeden evvel otelciye bir'ders vermek için: — Birkaç para için tanımadığın bir adamı öldürmek doğru mu? dedi. — Öyle ama monsenyör, bir taraf- tan protestanlar, diğer taraftan ka- tolikler bizde geyinecek hal bırakma- dılar ki!,, Yaşamak için her şeyi yap- mağa razi oluyoruz. — Şu lirayı al, bahşışın olsun, Fa- kat şunu da unutma ki bir adamın ha- yatı ona biçilen fiyattan daha kıymet- lidir, Onun için iş gördüğün adamlara dikkat et, daha fazla kazanırsın! Pardayan bunları söyledikten sonra ayrıldı, kendisine gösterilen dağ yo- Jundan ilerliyerek iki saat sonra neh- rin kenarına geldi. Karşıdan Bojansi görünüyordu. Biraz sonra bir ağaç yığının ara- sından geçiyordu. Birdenbire sağ ta- raftan gelen bir kurşun yanındaki ağacın dallarından birisini kırdı. Par- dayan hemen hayvanmdan atlayarak ormana daldı ve kendisinden yirmi adım kadar İleride barut du- manları vardı. Her tarafı aradı ise de kimseyi bulmak kabil olmadı, Acaba bu kurşunu stan kimdi? Yolları kir- leten eşkiyalardan birimi, yoksa Par- dayanın handan sağ kurtulması ihti- halini düşünen Moröverin bir adamı mı? Şövalye bir şey anlamayınca tek- rar hayvana atlayarak dört nalla Ro- jansinin karşısına geldi. Orada nehri geçmek için geniş bir sal vardı. Par- dayan salcıya Moröveri tarif ederek böyle bir adamın gecip geçmediğini sorduysa da herif, görmediğini ve yalnız bir gün evvel bir adamın salma bindiğini ve? — O sağ taraftan gitmiş ise, ben de sol taraftan giderim, diyerek hayvas nile karşı tarafa geçtiğini söyledi. Şövalye, tam nehrin ortasında iken, saleının yaptığı fena bir manevra yü» zünden hayvanile beraber nehre fırla» mış ve hemen kendisini toplayarak ayaklarını dizginden kurtarmak ve alın yelesini tutarak sahile doğru yüz meğe başlamıştı, Bu esnada karşı taraftan silâh birden patladı. crkan kurşunlardan biri, beyzirin alnına ve- lerek onu öldürdü. Şövalye hemen nehre dalarak cereyanm tesirile elli adım kadar ötede tekrar suyun Yürü ne çıktı, epeyce uğraştıktan sonra *a- hile varmağa muvaffak oldu. Hemen yere vatarak etrafı gözetlemeğe bas- Tadı. Ortada kimse yoktu. Bu, şüphesiz. ki kendisine yapılmış bir suikasiti. Hatta sandalcının vaka esnasında hiç aldırış etmeyişi bu işe dahil olduğunu gösteriyordu. Şövalye yumruklarını sıkarak bu herifin cezasını vermeğ* kararlaştırdı, İleri yürüyerek ilk rast geldiği bir köylü kulübesinde ateş yaktırarak elbiselerini kuruttu. Talk imde ara sıra banyo yapmak varmış, diye söyleniyordu. İyice ısındıktan sonra kuvvetini toplamak için pek meşher olan Pojansi şarabından bir şişe iemeği İhmal etmiyerek dışarı fırladı,

Bu sayıdan diğer sayfalar: