6 Kasım 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

6 Kasım 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Gordon Casseriy HABER — Akşam postası ÇGOLUN Türkçeye çeviren? A4. E. Fas görülecek bir yerdir Harunürreşid burasını görseydi yadırgayacağı bir şey bulamazdı; yalnız konservelerle elektrik müstesna Cadde darala darala ancak üç met- re genişliğinde daracık bir çıkmaz s0. kak halini alır; üstü tahtadan yapı). mış kafeslerle örtülüdür ve duvarları sarmaşıklarla kaplıdır. Yazın bunla” rım yeşil yaprakları ortalığa güzel bir! gölge ve serinlik verir. Sokağın iki yanında işportalar de. zilmiştir. Çünkü burası meşhur Suk. ların başlangıcıdır. Suk çarşı demek” tir. Fakat'Tunusta olduğu gibi bura. da da çarşı sokak dükkünlarından iba rettir ve şark şehirlerinde ayni eşyayı satın dükkânların (hepsi ayni yerde grup halinde toplanırlar. İşte böylece Suk Elattarin denilen çarşı levanta satıcıları sokağıdır ki, bunlar güzel kokulardan başka türbe. lerin ve mihrapların önünde < yakı! mak için süslü ve yaldızlı mumlar sa. tarlar. Suk Elhayyatin denilen ter- ziler çarşısında iğne ve iplik şövalye! leri, burnuz, jelab adı verilen kolsuz yünlü aba, şalvar ve diğer üst baş d:. kerler. Akşam olunca dükkâncılar kepenk lerini kaldırarak kilitlerler, akşam ye- meklerini yemek için bir lokantaya gi- derler ve tavşan Inine benziyen dara. cik höcrelerindeki hasır yataklarına uzanmadan evvel, bir kahvenin önün. de oturarak alaturka şekerli kahvele- rini içerler. Fas dükkânları yerden bir metre kadar yüksek ve İki metre irtifamda dört köşe birer deliktir. Burada tez. gih yoktur; çünkü dört köşe deliğin dibi arka duvara dayanır ve bunun üstünde satrcr oturur; bütün malları çevresine yayılmış, duvarlara asılmış yahut külüstür raflara yerleştirilmiş. #ir. Dükkâncı dipte bir put gibi bağ-| daş kurarak oturmuş bekler, müşteri.| Teri davet etmeği aklından bile geçir. mez; gözlerini dikerek gelip geçenleri! seyreder. Çarşılardan gelip geçenler de ne kadar merak ve alâka ile gözetilecek insanlardır. Yırtık pırtık elbiselere sarılmış kaba suratlı ve sakalk insanlar; be- yaz entari üstüne siyah abalariyle pek! süslü görünen, kukuletelerini başları. na çekmiş, yumuşak (yüzlü ve kadın Zibi nazlı talebeler , kolalı beyaz en. tarilere bürünmüş, sırma işlemeli ba- buçlara soktukları yalın ayaklariyle geçen yüzleri peçeli kadmlar. Tepele. rinde bir tutam saç kalmak şartiyle! başları ustura İle traş edilmiş çocuk. lar; bellerine kadar uzanan tek örgü- :4 saçlariyle küçük kızlar. Pişmiş kei. le gibi sırıtan zenciler ve güzel yüzlü be5sriler. Ağır yiikler altında iki büklüm kırılan hamallar; karz takke- li gaarlin pardesülü ve kartal bı. runlu yahudiler; elindeki (o asasının yardımile kalaalık arasında kendi. sine yol bulmağa (uğraşan kör bir dilenci, Bütün bunlar yalın ayak yahut) babuçlarla sokaktan aşağıya akmakta| dır. Herkes de sessizdir. Aksi istika- metten gelip de aşağıya (doğru inen bir insan ırmağı arasından kendine yol açmağa uğraşanların bile ağzın- dan yüksek bir ses işitilmez. Sessizliğ: tulümile su satmak istiyen sakanın çaldığı zil şangırtısı yahut yüklü hay- vanları sürenlerin varda demek olan Balek feryatları bozar. Fakat yağli: tenekeler yükseltilmiş kendileri de sırtlarındaki tenekelerden daha yağlı ve pis eşekler geçerken (Varda!) diye bağırmağa hiç hacet yok. Çünkü bun- lar yağ satmaktadırlar. Halk yağa bulaşmamak için derhal yol açar. BİNBİR GECE MASALLARI VE KONSERVE YEMEKLER Bütün manzara sanki binbir gece masallarından alınmıştır. Eğer Haru. nürreşit gelip de Fas çarşılarında otu racak olsaydı İsveç kibritleriyle kon- serve kutularından başka kendisin» hiç bir şey yabaner gelmezdi Burada Harunürreşidin yadırgayacağı bir şey daha var: Bir el dokunmasiyle yanan ve ortalığı kendi sarayındaki mumlar. dan daha fazla aydınlatan fenerler; Çünkü bütün Fasta ve hatta bu salaş. larda bile elektrik (o vardır! 1920 de şehrin hemen dışında büyük bir elektrik fabrikası kuruldu. Dere- hin sularından istifade eden bu mer- kez 40 kilometrelik mesafeyi elektrix le tenvir ettiği gibi şehrin içinde ve civarında da birkaç fabrikaya elektrik. vermektedir. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse elektrik Fasa hiç de ya- kışmayan bir şeydir. Ben Kantonun dar sokaklarını, Pe- ipingin geniş caddelerini Kahire ve İstanbulun kapalı çarşılarını, Cezay'- Tin merdivenli yokuşlarmı ve Tunu- sun duvarlarla örülmüş yollarını gördüm. Fakat, Atlantik Okyanusura bu kadar yakınolan Fas bunları hepsinden daha şarklı bir şehirdir. Buranın karma karışık ve dolambaçlı sokaklarında şimdi bile dört beş gün dolaşır ve beyaz bir adama tesadüf etmeyebilirsiniz. Hayır beyaz sözünü kullanmakla yanıldım, magribileria birçoğu bilhassa Berberi ırkından olanlar bembeyazdırlar. Bunlar ce- nubi Avrupalılardan, birçok Fransız. Ta İngilizlerden daha ak tenlidirler, Bundan birkaç sene evvel bu kala balık çarşı ve pazarlarda magribi, ya- hudi ve zenciden başkasına tesadüf etmek o kadar nadirdi ki, dükkânlar. dan birine bağdaş kurarak deri kaplı ve altın savatlı bir kitap yahut bir parça dantelâ için pazarlık yapmaktı olam mavi, yahut haki üniformalı bir Fransız zabitini görmek âdeta ir! sürprizdi Hele bir Avrupalı kızın düx | HE kânlardan birinin önünde durarak! kendisine gösterilen parlak ipek ku- maşları parmaklaçile ovaladığına büs bütün az rastlanırdı. Çünkü böyle bir kız bu acaip sehrin göbeğinde tek ba- şına kalmış olurdu. Hem de şehir kem- disi için pek de emniyetli bir muhit teşkil edemezdi. Şimdi ise dünyayı görmek hevesine kapılan meraklılar yavaş yavaş buraya da akın etmeğe başladılar. Yabancı kadınlar şimdi Fasın ala- ca karanlık ve daracık sokaklarında gezip dolaşabilirler. Halbuki bundan on, on iki sene evvel aynı sokaklarda zabit, asker ve sivil Fransız çocukları zalimane bir surette öldürülürdü. Fransızlar inzibat yerlilere fazla eza ve cefa yapmaksızın tesise muvaffak oldular. Zaten zulum ve adaletsizlik. le bir iş beceremezlerdi. Müstevliler Faslıların adetlerine ve dini an'anelerine saygı göstermek tedirler. Camilerine hiçbir hristiyan giremez. Hiçbir yabaner seyyah onla- rin çok züzel olan dini medreseleriyi ziyaret edemez ve bu yasağı Fransız valii umumisi emretmiştir. Çünkü pa- tavatsır seyyahlardan bazıları mana- sız hareketlerile buralara saygısızlık göstermişlerdir. GÜVERCİNLİK KAPISINA BENZE- YEN SALAŞLARDA ACAİP EŞYA Sırma işlemeli kadın kuşakları sa- twmlarm dükkânları var Bunlar Ka. dife üstüne altın telerle İşlenmiş altı yahut 7 santimetre eninde gayet gü- zel kemerlerdir. Deri işleri satan dük- kânlar var: Büyük, dört köşe kırmız: heybeler; bunlar büyük sarı halka larla semerlere yahut omuzlara ası- Im. Üstleri renkli ipliklerle işlenmiş kenarları saçaklı büyük torbalar; para keseleri, kâğıt cüzdanları, bunların hepsi üç dört katlı ve gayet güzel re- sim ve nakışlarla süslü. Fakat bu deri eşyanın hemen hepsi kokarca dediğ!. miz hayvan gibi kokarlar! Terlik ve yemeni çarşısında altın, gümüş sırmalarla gayet güzel işlen: miş, ökçe bapuçlarımın enva! var, Bu şark ayakkabıları o kadar çabuk es- kir ki, herhalde zengin bir ticarete yol açmaktadır. Gerek perakende ge- rekse toptaner bapuç dükkânlarınm önlerini dalma müşterilerle tıklım tıklım görürsünüz. (Devamı var) 8 İkinciteşrin — 1036 Küçük şekercile!l himaye istiyorlaı Büyük şekerleme fabrikaları! rekabeti ile ezildiklerini söylüy (Baş tarafı 1 incide) bü kongreden büyük faydalar ve hima- yeler temin edileceğine kanidir. Birkaç gündenberi memleket esnaf teşekkülleri Ankara köngresine hazır- lıklar yapmakla meşguldür,. Ayakkabıcılar cemiyeti, ayakkabıcı esnafının dilekleri hakkında bir rapor hazırlamaktadır. Raporu yazmak için idare heyeti iki gündenberi ayakkabıcı esnalınm şikâyetlerini odinlemektedir. Diğer taraftan marangozlar cemiyeti de kendi sahalarına ait meseleleri tetkik etmekle meşguldür. Mamul şekerciler ve şekerlemeciler cemiyeti de, kongreye hazırlık yapmak için bir rapor Bazırlıyacaktır. Bu cemi- yete küçük esnaf mevkiinde kalan kü- çük şekerlemeci imalâthanelerile bera - ber büyük çikolata ve şekerlemeci fab- rikaları da dahildir. Bu — itibarla, ayn: cemiyet içinde bunlar, rakip olan öbürle rile mücadele eden anasır halinde top- lanmıştır. Kongrede şekerlemeciler na- muna intihap edilen murahhasların, kü- çük şekerlemecilerin de haklarını mü- dafaa etmesi çok arzu edilmektedir. Ba- zı küçük esnaf bundan şüphe etmekte- dir. Kendisi ile görüştüğümüz, küçük bir şekerci, büyük fabrikalara rekabet edemediğinden behsetmektedir. Bu zat diyor ki: — Büyük şekeleme fabrikaları ara- larmda anlaşarak piyasayı tutmuşlar- dır. Siz buna tröst veyahud da birlik deyiniz. Birliğe mensup olan fabrikalar bütün Anadoluyu elde etmiştir. Bu va- ziyet karşısımda şekercilik işi, (birkaç fabrikanın eline geçmiştir. Bu fabrika- lar teşviki sanayi kanunile himaye edil- diği için vergiden muaftırlar. Bu şerait altında kıyıda bucakta kalan küçük şe- kerci imalâthanelerinin rekabet etmesi- ne imkân kalmamıştır. Bir şekercinm Yadesime göre, Yade kâda yapılan şekerlemelerle, elle yapı- lan şekerler arasmda büyük fark vardır. Fabrikalar yüzünden, © yerli şeker- lerin hiçbir hususiyeti kalmadı, halbu- ki şark şekerciliği denildiği zaman ma- hir ustalarm eliyle yapılan (o şekerler hatıra gelirdi. Maamafih ağzının tadını bilen müşteriler, bu gibi dükkânlardan alış veriş etmeğe devam etmektedirler. Fakat halkın ekserisi, bunu — bilmediği için, fabrika mamulâç şekerleri saun almaktadır. Bunlarm çoğu OGifkördan yaplıdığı için şark şekerlerindeki seti de ihtiva etmezler, Bu gidişle ve elle şeker (o YAİ bu yüzden şark şekeri şerefini | malâthanelerin kapanmak ihtimal tur. Büyük şöhret yapan birka$ daha senelerce yaşayabilir, fakat yapamıyan küçük imalâthaneleri! ziyeti tehlikelidir. Bu sırada, hükümetimizin bizi * şüneceğine çok emin bulunuyorü Sinekler belki uçmıyor Fakat tramvay?! vapurdan istifa! ediyor Bu sabahki gazetelerden biri günlerde şehrin bazı yerlerinde | ve tifo vukuatının çoğaldığını” vermektedir. Sıtmanın bilhass? mmtakasında, tifonun Kadıköf, dara gene Şişli mıntakasında çi ğı ilâve olunuyor. Şimdiye kadı tarafmda hiç görülmemiş olan | yukuatmm sineklerden ileri # muhakkak görülüyor. Belediyenin şimdi Mecidiyeköl tuğla harmanları arkasına göl Fü çöplerin üzerine kireç dökül olmasma rağmen sineklerin İf kabil olmamaktadır. Bilâkis $i9 havalar lodos gittiğinden gittiK9| Zalmaktadırlar. Son güulerde Üsirüdurdnn da * yetler başlamıştır. Üsküdara denlerin dahi müsait havz cer&i rından istifade eden Mecidiyeki nekleri olduğu anlaşılmaktadır. Vİ 'dardn oturan muhim bir za8“i ye müracaatla bü hali protesto “j tir. Sinek belâsmı şehrin başmaâ ” lat eden son Frankl'turt çöp kop& deki belediye heyeti sineklerin “İl lometrodan fazla uçamıyacağın! da duymuş ve belediyeye de bir la bildirmiştir. Waksi Mecid tramvaylarından istifade eden ” bul sinekleri şehrin her tarafi mekte hattâ vapurla diğer sabi) geçmektedirler. İ EHLİ SALIP MUHAREBELEF TURKÇE SUZLU harikalar filmi iPEK Sinemasında Yalnız daha 3 gün gösterilere” Pazartesi matinelerde yeni filme başlanacaktır. >» Bu akşam TÜ RK Sinemasında En güzel bir Fransız Opereti olan ŞAHANE VALSLER Musiki, dans ve neşe filminin ilk büyük iraesidir. Baş rollerde Henry Garat — Rene Sen Sir Miki Afrikada haydutlar peşinde EZ M. LER DEVAM EDİYOR YELTUTMASI ÖYLE OLMAZ İ, KALKSANA.- NE BİÇİM ASKER- Bu filmin bütün şarkılarmı herkes terenniim edecektir. Yerlerinizi evvelden aldırınız. Telefon: 40690 RO

Bu sayıdan diğer sayfalar: