17 Şubat 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

17 Şubat 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika numarası —275-— YAZAN: Edgar Wallace olarak arlatlığım bir hikâyeyi size söylemiş. Sesin bir daha tekerrür etmesi için bekle diler- Fakat tekerrtir eteği. Fiflr yeri gös) tererelz Botlu: —Altmda e var? —“Hiç. Mahzenler, alm aitındadır. Vat Üle-orada bir merdiven de varmış, kapattıre Gm: Fıtar kütüphaneden çıktı ve bizzat giderek! mahgenleri muayene etti. Bir gey yoktu. Mah! enler hakikaten halin altında ie Bellâmi Bin tarif ettiği merdiveni de gördü... Sonra! plânı açtı. -Plina nazaran kütüphanenin e)! tında hir'çey yoktu, fakat bü plâna itimat eaiz miydi? Filter bunlarla yeeygulki daha igitti. Başmı kaldrrıp baktı. Tavanda! #tyah bir boru vardı ve 761 bu borudan geli) yotdu. Bekledi. Bes tekerriir etmedi. Bu boru Kalorifer borumu idi ve nihayet | Bellaminin izahat belki de doğruydu, Yuka © çiksnen| Raliami müstehzi, sordü: İ Borular avını öğrenebildiniz wi? Her halde, bu terlisnı yapan adam nezdinde tesi gebbüşe geçerek oni bapse mahküm ettirir geniz iyi oltir. Yiter gülümsedi: Adamlarma; işaret etti. Çiktitar. Kenğiat 42 ayrılırken Belişmi! — Pir say unuttumuz, dedi. — Zannetmiyorum. Ayı #8 alınmadan gidiyorzunuz Ve Belam; cebinden bir banknot çıkararak masanm Üzerine atir iter map'üp olmuştu Fakat hiç bozmadan, derin bir reverans yep b — Teşekktir ederim, inğeyö, Diye verilen pariyı alıp çıktı, Titeğ doğruca Vâlerinin evina Onu gürürce: — Valeri, dedi, kövulünm., > Fürkma imz vardı? © — Hâyır. Ben bir araştırma yaptım. Hire At hir şey elde eğemedik. Poğn mllöüriyesi tahârri emri istemiletim.. Bu sabah) geldi. Hakat Boşuna!, Artık yeşli © hayaleti bir daha yakmdan Föremiyeceğim. Vüleri heyecani: bir Besle sordu: ; 3 Orm yakmdam görmediniz mi? Tiler hayretle cevap verdi: — Ne mfinasebet? Sizin şüto o bahçesine! geldiğiniz gece herhalde orada idi ama, ben) görmetim. Nami ohüyor da Fiter inkâr ediyordu, — Cim, senden bir gey soracağım. Beiki| vazife font olarak yapmışımdır Yeçli hayalet kıyafetine girdiğini benden ne diye saldıyor! sun? | Cim hayretler içindeydi: — Asis, de, böyle Mir fikir dilo geçmedi. — Peki ama, demin, artık yeşil hayaleti bir daha yakından göremiyeceğim dedin. Beni kucağına alıp getirdiğin gece bunu gör modin mi? — Hayır. Ne demek Wtediğini de pekdir anlayamıyorum. Bellami Üzerinize köpekleri. ni saldımdığı göce, ben kendi / hesabıma bir tahkikatin. meşrüldüm. Şatomun otratmdek| arısiye derece sokuyor, hararet oGerecesini tesbite çalışıyordum. Bu iş size belki gülünç gelir ama, bayatımda yaptığım en ciddi işler) den biridir. Sizin tehlikede olduğunuzu gö- rünce işimi bıraktım ve size yarârm için koz! tum. —Demek 'ürkartıdan ayak #ilerini düydır) Kum kimse sizdiniz. — Öyte olacak, Fukat sizi kaybettim. Sor Tâ tekrar bulduğum şaman siz yerde yatıyor dunuz, yanınızda da bir ölü köpek vardı. © dakikala köpeğin mami öldüğünü bila fark. etmeğim., İlk işimi ibi emniyet alına alınnk oldu. Sizi küenkiağrm. Duvara merdiven “das yadığınızı tahmin ederek terledimi. Merdivee) m buldum. Çıkasyirm, Sizi salona getirdim O esonda kol düğmem koptu. Aradım bulss| madım. Sonra Ölüm. Genç kır YahAİ bir nefes aldı? — Demek; dedi, yeşil hayalet siz değiisinir. yar, ben işinden koğulmuş “bin baş »nev derdi olan bir poiisim, Fakat kaynlet değilim. di hiçtir şey Bulmadinız iz? — Yok. Piter biraz sonra köyün oteline gitti, Oto mekili biraz ileride bir gurajda idi. . Piter, şntodaz kaçamak yaptığı zamanlar İmmun 1a LomdFaya gidiyordu. Savini ocâ © yardım ediyordu. Fer Bellâmi arayacak olsa, ki. Up, onun izin günü olduğunu söyliyecek, gal lodz olmayışının sebebini böylece İzah cde- cekti, Çöy günü gâloda idi. Gazeteci de N raber olduğu için görünmemişl, Fakat Evl )seinin Vüleri ile yalnız Kk: derhal brtaya çikmiry ve tam dahnle etmişti, Fiter bir teh enin Valeri için Smik * tahmin cdi gltrdişte, akımdan raştırma yapmağa kurar verdi. CON “VUD ANLATIYOR Aldığı bir telgraf Üzerine Con Vud derhal Londroya gelmiş ve polis müdüriyetine mü Tarsat etmişti Çim Fiter e Con Vud ik defa olara İomtyvorlardı. Valla biribirleris) ni Kartton otelinde yemekte mâ, takdim. editmemiğlerdi; Fiter - Sire yorucu bir seyent (o yaptırmak iy Ren masraflar» nızı tesviye Yalnız Kiymati mega Jenizden ayrıt d te şekilde tatınin edehilereyimizi Alimtyorum. Con VA, güldü, . iğ — Eğer aldrerniyorsun. Spik Hofland el Java karşı mülabteti ve Kendisine inhmemi > ÇEVİREN; je Herhalde Relisini hakkında melimat almak çin beni çağırtımız? — Evet, Bilhassa Bellaminin öldürdüğünü) söylediğiniz çoruk Bakiemda bana malimat vermenizi rica edeceğim. Con Vud kendisine — gösterilen olürmustu. Gözleri uzaklarda: — Çoeük, dedi, evet, Fakat rim Koltuğa Bu pek eski ve unutulmuş bir hikâye, Yalnız ben ve belki Abel Bellami hatim. Ham bu mesele doğrudan doğruya Amerika iistni adar eder, rsösyü Fiter, (o yani) e kâfi dereenda delil verebilsem hile, İns is Kanunlarının müdahale © edebileceğini! zannetmiyorum. o Eellami öyle bir adamdır) Yi servetini, iradesine sed çekmek istiyone rl mahı için kullanır. Orüm en küçtik , onda müthiş bir cana irir ve derhal o harekete nmez. Bu Bis * GDlşmarlarmı! doğrudan düğruya değil, çoculdarr tarnfım*| dan vurmak. Ben şahsan, onun, gayet basit,| hatti hayali sebeplerden iki kişiye Terirşı Hu) tarsdn hareket ettiğini bitirim. Ririainin ço cukları büyükçe idi, İkincisinin çocuğu daha| bebekti. Bir gün bu çöcük kayboldu. Bab& i6'1 olacaktı. Anne kederinden ne yapacağını) bilmiyordu, Öyle ennnediyorum Xi, Abel De anne arnamıla, görüşmeler oldu. Fakat baba) tım bundan haberi yoktu. Çocuk dadıst fe) çıkmıştı. Dadı eve eli boz döndü, Pir mriea* Gaşt Ja konuşmak üzere bir dakika dusrmtaş, | çocuk arahasinda uyuyormuş, bir de bekmığ| ki çöcniz.yole, Ru hidiseden on-bay gin sin! ra River Bend fstmli bir yerde, bir tren benz | 31 oldu. Bir çok kişiler öldüler, Tren enkazı| çocuk Patiği bulundu, ve taba ıma ait olduğunn tanıdı. Kurtü| lanlardan Birkaç kişi; tema, kucağında Bir) çocukla bir kadinim bisidiğini © görmüşlerdi! Fakat kimdi. Bulamamadı. O zaman, çocuğu| kağtrânl arı bu kâzaya kurban gittiklerine| hülemediildi, (Detame var) Macera ve aşk romanı Geçen kısımlarm hülâsası: Üçüncü Murad, yeni gözdesi Vene- dikli kontesle öpüşürken bir sürprizle| karşılaşıyor. a — Hahgisi ne? — Bu... — Öpüşmek.. — Tühaf şey... Böylesini hiç bilmi- yordum... —A.. A... Nas! bilmezsin? — Öpüşmek bu ha? — Aman padişahım... Tabli öpüş! mek... — Neröden çıktı7... Kim icat etti”. Benim hildiğim böyle öpüşülmez. — Ya nasıl öpüşülür? — Dudağını yanağına koyarsın, Ö- persin, Öteki durur... Ömrümde belki| beş bin kızla, kadınla yattım kalktım,! senin gibisine raslamadım... İki taraf da biribirini öpsün ?.. Dudak dudağs... İşitilmemiş şey... Hakikaten de, Türklerin eski nesil- lerde öpüşmesi, #evgiliyi yanaktan, gordandan öpmekten ibaretti. Halk a- rasında, dudâk dudağa öpüşmek, an - cak bu son nesil esnasında, hele Rusla rın Vrangel bozgunile İstanbula gel - mesi üzerine taammilm etmiştir. Eski Yazan: Edgar Rice Burroughs sawbâkire değil miydim?,, diyerek Padi şahı kandı r eti liği 2 ki lg sıl “Padişahım benden niçin böyle şüpheleniyor” sun? Senin koynuna girdiğim vakit tamamile nesil bunu bilmezdi. Belki de, dişlerin) lığmda ve çâpkınlığında devem ©“ © zaman ekseriya bakımsız olmasi Cenab Şehabeddinin “Çifte buse” de- diği bu şekle mâni olurdu (*). İ Padişah: : — İşitilmemiş... Görülmemiş şey.. - diye hayret etti... Haydi bir daha ba- kalım... — Bir daha... Öpüşüyorlardı... “Çifte buseyle yek- dehan” oluyorlardı... Üçüncü Murad, tatir bir yemek yemiş obur bir çocuk Bibi neşe ve memnuniyet içinde yala- niyordu. — Kız... Sen ne müthişsin! - dedi. - Bu usulü nereden öğrendin? — Venedikte... — Nasıl, Venedikte mi?... Peki ama, benim ilk karım Safiye de Venedikli idi ama, o, böyle bir sey bilmiyordu. Kontes, çapkın çapkm güz kırptı: — ©. bilmiyebilir... Fakat ben... Ha, ha, hah! Ben... Ben, orun gibi miyim ya”... Ben ber şeyi bilirim... Padişah, yerinden sıçradı. Asabiyet- le; — Nasıl?... Mehcemal, onun birdenbire değişti- Zinin farkına varamıyarak, şımarık- Insan yüreğile, pars yüreği ara- sındaki o esrarlı elektrik bataryası işlemeğe başlamıştı - Tarzan yaklaştıkça canavar bü-| yük dişlerimi göstererek döndü. Bir yandan da kendini kurtarmak için delicesine ( çabalıyordu. Hayvanın üstüne devrilen çok ağır ağaç kütü- ğü ve ayaklarını saran birçok “ince dallar, bir yana okımıldanmasma meydan bırakmıyordu. Maymunların Tarzanı, böyle fe- na bir tuzağa tutulan parsın önünde durarak yayma bir ok koydu. Onu orada açlıktan ve iziyetle ölmeğe br rakmaktan sa, bir ayak evvel öldür mek istiyordu. Fakat tam yayı çekip okunu atacağı sırada, birdenbire ka- Yarını değiştirdi. Bu güzel, güçlü hayvana hem canmı, hem de hürriyetini bağışla” mak yaban adamı için imkân dahi- inde olduğu halde, neden canını &- lacaktı? Tarzan, parsın kuvvetle çabala” yışından hayvanım ne bel kemiğinin ne de kol ve ayaklarınm kırılmamış olduğunu anlamıştı. Yanmı gevşetti. Okunu ok kese sine koydu ve yayını sırma astı, $onra parsa daha çok yaklaşarak üs- tüne doğru eğildi. Tarzan bu esnada, büyük bir kâdinin keyfi gelince çıkardığı, hepi” mizin bildiğimiz sesleri andırır, bir takım yumuşak sesler taklit ediyor du. 'Tarzan bunun cinsinden olan kaplanların da keyifli oldukları ve dostluk göstermek istedikleri zaman larda böyle sesler çıkardıklarını ço cukluğundanberi biliyordu. Onun için, bununla parsa iyilik ve arke- daşhk “icin “yaklaşmakta olduğunu önlatabilmek düşüncesine kapılmış, bünü denemek istemişti. Maymun Term öğlu bu sesi o kadar iyi benzet- töişti ki, pars ona karşı öfke ile hıri- manmasmı, dişlerini göstermesini bıraktı. Keskin gözleriyle bakmağa| başladı: Tarzanm, ağır ağaç dallarını kal drrabilmesi : için parsın © amansız, korkunç pençelerine. o trnaklarma yaklaşması lâzımdı. Tuzak şeklinde ki kütüğü ve dalları kaldırınca, Tar- zan Yırtıcı canavarın önünde - kala- caktı. Ancak maymunların : oğlu Tarzanın parstan deği! ya, şeytanlar dan bile korkusu yoktu. Delikanlı düşündüğünü yerine getirebilmek için çabucak işe girişti. Parsin o arkadaşça iyilik mırıltılarını tekrarlıyarak dalların tâ yanma -s0- kuldu. : Pars gözlerini adama dikmiş- ti. Anlamak istiyor gibiydi. Sarı par lak gözlerinde, büyük ve ateşli bir sorgu vardı... Böyle vakitlerde en azgın, insana' alışması en imkânsız. sanılan canavar. larla nsanlarm gönüller arasında kar| şılıklı anlaşmalar bulunduğunu kim) inkâr edebilir? Parsm uzun dişleri ye! niden ortaya çıktı. Fakat Lİ kutmaktan ziyade, ihtiyaç vukuunda! hemen kendini koruyabilmek için) yapıyordu. İnsan yüreğiyle, Pars yüreği ara sındaki o esrarli elektrik LE Bien iş lemeğe başlamıştı. ka | Tarzan geniş omuzunu büyük a-! ğaç gövdesinin altına yerleştirirken! ! ötedeidi. Bununla beraber o büyük çıplak bacağı ister istemezz parsın ipek gibi yumuşak tüylerle kaplı böğ tüne dayanmıştı; İnsanla canavar biribiriyle bir leşmiş gibiydi. Kocaman kütük, her yandan w zanmış karışık daları ve çatallariğle parsı üstünde ağır ağır kalktı. Hayvan o kötü ve ağır tuzağm kalktığmı görünce yılan gibi bir krv- ranışla süzülüp çıktı, Tarzan ağacı omuzundan yere bıraktı. , O zaman iki orman yabenisi biri birinin yüzüne bakmak için döndü ler: Tarzan, bü azgin orman cana! varını ölümden kurtarmakla canımı! kanlı bir teblikeye koyduğunu pek! iyi biliyordu. Eğer pars, ağacın altm-| dan kurtulor kurtulmaz azgın bir kükreyişle üstüne saldırsaydı buna hiç şaşmıyacaktı. Fakat o pars böyle bir şey yapmadı! Tarzanın üstüne atılacak yerde, birkac adım ötede duran kendisini büyük ağacm dallarından kurtaran delikanlıya bakıyordu. Ayaklarımı dallardan kurtaran Tarzan kendisinden ancak iki adım atikliği ile, yakmdaki bir ağaca tır | takınarak: — Aman, padişahım... Beni ardi” kir pepe Bu ka pt — Bilirim işte... — Nereden ?.. Nereden na? Şakalaşarak ve elleriyle, riyle, gözleriyle, burnuyla mik jestler yaparak: — Söylemem... Öğrendim... Padişah birdenbire küplere komik er — Nasıl söylemezsin... Nede lemezsin?... Ferman ediyorum liyeceksin... Ah, söyle!... Kim öğretti sana bunu... mi?... Başka erkekle de mi Onlar her cihetçe kol beyaz gül olmalıdır... Yoksa tahammülüm yoktur... ğım bir kız başka bir erkeği biliyorlardı da... Öyleyse da seni bana getirdiler... alıştım da... Gönlüm çekti de- kamıyacağım... Koğamı nunu cellâtlara kestirtemiyeceği” Çabuk sö Başka ek öyle ÖR Bilmiyor musun ki, ben ği ilen diyorum 9 parmak” ko” sg za gf Koy de tanımasma asla göz yumamam-» Faket dit Fakat... Tahammülüm yok öğrenir fer, başka bir erkekten bunu ğin aklıma gelecek... Mehcemal! — Ffendim... — Nereden öğrendin bunu? — Sorma... Artık, İtalyan kıs du, Eliyle, burnuyla, Mikler yapamıyordu. : taşa vurduğunu anlar gibi Sarhoşluğu dağılmış, “ Vaktiyle Hacı Mustafanın ken aldığı derslerden bunun 79 olduğumu pek âlâ Padişah, hâlâ ayak di — Söyle... kim öğretti. Kontes, bütün zekâsı! yarak cevap verdi. — Ben çok günhkürmü Hayatımda büyük ayıplar Y8! Üçüncü Murad, kıskançlık rini büsbütün faltası gibi kızı bileğinden yakaladı: — Mehcemal! — Efendim... — Söyle... — Neyi... — Günahmı... Günahım 4018 le, ne vakit... Hıristiyan bir miydi?.. Aman yarabbi gil Kontes, kurnazlığını kille toplamıştı. Ağlamak lâyık olmak için ben size n€ Koynunuza bakire olarak mi?.. Bunun ispatını siz de niz mi?... Padişah: — Sahi, sahi!,., - diye fes aldı. (*) Merhum şair yekdehan olduk” mısra bu sevişme geklini rahat gairane nlatmaşt, ve yak ek SAS U rete düşürmüştü. manmağa kolkısabilirli. Pars ne kar|Şererermesemmsr memmssosanan Pek yakında dar tetik olursa olsun maymun ada- mın sıçrıyacağı yere onun kadar sıç“ rıyamazdı. Tarzan bunu yapmadı. Tuhaf bir duygu, belki de korku" ya karşı meydan okumak isteği, bil. âkis kendisini parsa daha ziyade yak- laşmıya sevkediyordu. Bununla par- sm, kendisine yapılan büyük bir iyi-) liğe nasıl mukabele edeceğini anlıya” caktı, N (Devami var) PapaS Osman Osmanlı bir papas Bu meraklı mevzu da bir yazı başlıyor. b. Çıldıracığı”* şakalaşan si Ve tta olmuştu”; EE örünmüst bütün dehşetiyle gözüne BÜ daye derleyip padişahı” pi * t pir 1 a arık Sr te gas v ” N »

Bu sayıdan diğer sayfalar: