17 Mart 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

17 Mart 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mn, | , Istanbul Eğleniyor ! ' Mahalle kahvesinde “Beyazıttan inerken tuttu polis kolumu,, Şarkısı gramofonda tekrarlanırken domino part iy le kahvesi denince şair Meh. 1) Ski hatırlamamağa imkân var ag , © Kenar mahalle kahvesinde kal- â okkalı kahvemi içerken ğa Yolunu ölüme çevirmiş has- Skar halsizliği ve belki de ruhuna kiy Ümitsizliği içinde gazetelerde çı. sie teaimleriyle “safahat,, m en kay, Parçalarından biri olan “mahal ki; ESİ,, eserini kafamda; rüzgârlı Kanla kurulmuş mahye gibi biri. şan, yarı aydınlık, yarı sö- Mera kendileri arasından. tefek DÖE slyorum haç dört gün İstabul içinde “ma. ng ves, denince gözümüzün MN emacık bütün teferruatı ve İğ İşte (bir mahalle kahvesidir) Bu ğimiz bir kahve arıyorum. karakteristik kahvenin elimdeki de Akifin “mahalle kahvesi,, in- in bir şeyi değildir. İstiyorum : muhtarı, mahalle eşrafı ile ire, bütün hususiyetlerini tebarüz atm €ski zaman kahvesi bulayım. tir, m ki biraz da kafalarını bugüne Bey bu asır telâkkileriyle âyar ede- di Sakei tip İstanbullunun eğlence. Yay geçirmesini tesbit edeyim. yg ten ilâve edeyim ki artık İs İçinde alaturka bir mahalle kah- | a, Palmak İstanbulun et, tramvay, ça. İç “dine çare bulmaktan daha güç- | ay Akifin “mahalle kahvesi, #ıkilerin kafalarında yavaş yavaş Sönen hatıra vitrinlerinde teş- ilmeğe bırakılmış müzelik bir nes. Baglan bulmak kısmet oldu. Vakıa <Ö İle gazino arası bir kıra. Set, daha çok yaraşan bir âdet gra- Maş, 16 istakbil kâğıdı yok değildi. ği Gelikanlıların büyüklere hür- “üç Oynamadıkları iskambil ile,kahve İş ğı gramofonu bugün bam | Ya, telâkkizer ayıp ve günah addetmi- b içindir ki eskiden imamla, ti, ağzına çevrilmiş yüzler şimdi iy Eramofona ve oyuna dönük. diğer bir kısım teferruat Key Mdenizin bir okkal: kahvesini iç- e olduğum Mehmet Hep | hayalimde yaşıyan “mahalle İsmini almağa lâyik bir yer. İş Va 3 Girdiğim zaman yirmi beş mum, Önay #lektrik lambasının donuk igi- al kişi seçmiştim. Gözüm kahve doğru İkeri girince lâflarını kestiler. iy, linea va h bağdaş kurmuş gazete okuyan Mini Adamcağız elindeki gazeteyi Mag Sİ Üzerine indird. Kulaktan | | “ay #lüğünün üstünden derin derin Sonra bu bakışla kanaat Ka liğini çıkardı, Ayrıca gittikçe koyulaşan karan- | orada iki kişi daha gör. 1 4 buy bir de gözlüksüz baktı. Hep- bi yorlardı #aten.. Sonra bak:ş. taa Ma gözlerinde toplandı. İonya Ştrlar, gene beni süzdüler, May; « La EF, ye zat gözlüğünü taktı, Ağzında tükrükliyerek gaze. | İlanı çevirdi. Diğerleri de Bağ halime bıraktılar. 1 a gündeki pikede uyukla- kuyruğunu kabarta ka- Mane #irünen, tekir kedinin | De Uyandı. Uçları ağza g'ren Li Durdu. Elinin tersiyle göz. Kak hr beni gördü. Ni özle masanın üze:indeki lerini, tütün döküntüler'ni te- | Sordu; Ni, Miersiniz beyim?. k Satar, NA Okkalı bir kahve yap. Hi oy Wi karanlığında başlarmış bir İk, SAR süren yorgunluğu için Kendini eitrütliverei.. teak — vi S Yİ ” & Pe Ye ocağına doğru yürüdü. Tekir kedi de peşini bırakmıyordu. g idir Şimdi önümde kallavi fincanla, ok. kali bir kahve duruyor. Mehmet Heper in hakikaten pek nefis pişirdiği bu kah- vesi şekeri katar kahveyi yudumlarken etrafı gözden geçiriyordum. Dıvarda üç tane levha var. Birinin camı kirik: Elkâsibühabibullak Men Sabere Zafer Üçüncüsü nefis bir beyit: Ger dünyada bulmak istersen kadrü cemil Ne vasi ol, ne kefil ol ne vekil, Kahve ocağının yanıbaşındaki ma - sada büyük borulu ve içi türlü renklerle boyalı eski usul bir gramofon var. Onun yanında iki tavla duruyor. Tezgâhm üstündeki rafta da soluk kadifeli üç a. det nargile.. İkram etmek için olacak kahveci gramofonun büyük kolunu tıpkı bir oto- mobil kurar gibi çevirdi. Kolunun ter- siyle plâğı sildi. İğne plâğa değer değmez tarihi ve salhurde makine insanm kulağını bur. ğulayan bir sesle ötmeğe başladı: Ey gönce açıl zevkini sür faslı baharın... Aman yarabbi, bu kam'nnemin za- | manmdan kalma plâğı da nereden bul | muşlar? Üç dakika zavallı tarihi makine dik bir yökuş çılkmağa uğraşan bir bey- İ gir gibi hırladı durdu. İkinci plâk da şataraban peşrevinin | meşhur şarkısı: Yarın gidelim Çamlıcaya canım efendim., Plâk yarısına gelmemişti ki gazete İ okuyan takyeli zat başını kaldırdı: — Canımı şimdi gramofon çalmanın Sırası mu?, Kahveci doğruldu, Benim yüzüme bakıyordu. — Eğer benim için çalıyorsan zah « met etmedim. Rahatsız OO olmasınlar. Takyeli zat şal, haydar! yakalı hırkasını kavuşturarak bana döndü. — Ezan okunuyor efendim de. Ha- kikaten kahvenin karşısındaki camiden ezan sesi geliyordu. Kahveci gramo. fonu durdurdu. İhtiyarlar yerlerinde: — Azizallah!.. diye sallandılar, Bir dakika süren sessizliği ancak camiye namaza giden iki kişinin ayak sesleri bozdu. Takyeli zat uzun çu- buğuna bir sigara taktı, nargilesini de Rümbürdettikten sonra karşısında bir kâğıdı dizine dayamış mütemadiyen tükrüklediği kalemle bir şeyler yaz. mağa uğraşan zayıf, kara kuru, sey- rek sakallı bir adama: — Ne o hazret , dedi. Senin işten bir haber var mı?.. — Hayır, dedi, kara kuru zat, hayır Hüsameddin (efendi) istidayı vereli bu- gün, perşembeden perşembeye sekiz cuma dokuz, cumartesi on, pazar on bir, pazartesi on, iki, salı on üç. Tam on üç gün oldu.. Hâlâ bir ses szda yok. — Olur inşaallah.. — İnsallah Hilag nd ileri de başlamıştı Dinwbulda eski tip mahalle kuhvesi pek kalmadı. Şimdikiler ya büy'e “sabahçı kahvesi,, veya “kıraathane,, dir. Sustular. Zayıf kara kuru adım. cağız gene kalemini tükrükliyerek ba- şırı önüne eğdi. “Hüsamettin (efendi),, denilen zat anlaşılan muhakkak lâf açmak istiyor» du. Bu sefer kahve ocağının dibindeki kambura döndü: — Muhasebe mümeyyizi Âdil (bey) in evini bugün kiracılar gezmişler, Be, gendiler mi?.. — Beğendiler ama fiyatta uyuşama- dılar. Sonra Miralay (beylerin) alt katı nı tuttular, Lâf gene kesildi. Bu seferki sükü. tu da kapının açılışı bozdu. Biri genç- ce diğeri yaşlı rençpeç kılıklı iki kişi girdi İçeriye., Hüsamettin efendiye selâm verdiler. Kahve ocağına yakın bir masaya otur- dular, . /— Merhaba! ğ “5. Merhabah, * — Merhabat.. Herkes ayrı ayrı temenna etti On- lar İn mukabele ettiler. — Hafız ağabey şu kâğıtları verse no Kahveci ele alınacak hali kalmamış bir deste iskambili önlerine bıraktı. Bi- raz sonra da Yenicamide İşportalarda satılan renkli lokumlardan iki danesini bir tabak içinde masaya sürdü. Mi, Namazdan çıkmış olacaklar. Evvelâ demin çıkan iki ihtiyar sonra mahalle bekçisi, daha sonra camiin meyzini ile imamı geldiler, Gene âynı merasim ya. pildr. Cümleye merhaba dendi. Nar- gileler tıkırdamağa başladı. İmam hakikaten enteresan bir adam. Merhum Sallagöbek imam gibi ense ve göbek yerinde. Nargilesiri içerken: — Daâiniz dedi, bugün cerideyi mü . telca edemedim. Azaba ahvali siyasiye ne sularda?. Muhatabı yazma mendili ile burunu- nu silerken cevap verdi: — İspanyollar döğüşüyorlar gene.. — E.. Ne olacak, kıyamete yakm cenabı vacibülvücui kefereyi biribirine düşürecek., Bu kerameti masanın etrafındakiler başlarını ağır ağır sallıyarak tasdik et- tiler. — Almanya müstemlekelerini isti. yormuşt!.. — Aman biribirlerinin başlarmı ye- sinler de bize dokunmasınlar.. — Haydi artık ne duruyoruz? baş» yakm m?.. — Hafız şu dominaları ver bakalım, — Dört kişi masanın etrafına sokul. dular. Dominaların şıkırdısı revam e» derken gramofon da başlamıştı ça'ma- ğa: Bayazıttan inerken tuttu da polis kolumu!. İmam gazeteyi okumağa hazırlanır. ken çayını içen bekçiye seslendi: — Haydar (ağa) çayını iç de sen de şu hafızla bir karşılıklı geç bakalım. Dün akşam dubaran pek boldu. Nusret Safa COSKUN Teşkilâtı Kanunu müzakereleri Türkiye devleti, cumhuriyetçi, milli./ yetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçı. dır. Resmi dili Türkçedir. Makarri An. kara şehridir. BAŞKAN — Madde hakkında müta: lea var mı?.. Söz Şerif İldenindir. ŞERİF İLDEN (Kastamohi) — Mü. sande ederseniz buradan söyliyeyim en. cürenden bir kelime soracağım. Moddede resmi dili Türkçedir deni. iyor. Bu resmi kelimesine lüzum var mı? TEŞKİLATI ESASİYE ENCÜMENİ MAZBATA MUHARRİRİ KENAN ORER (Manisa) — Teklifte buna dair bir şey yoktu eski maddede vardı, biz de öynen muhafaza ettik. İF İLDEN (Kastamoni) — O halde bu kelimenin tayyımı teklif ede- rim, BAŞKAN — Teşkilâtı esasiye kanu. nunun, eski madesinde vardır, Bu yalnız sizin teklifiniz ve kanaatinizle değişti. rilemez. Bunun nasıl değiştirilezeğini yine aynı kanun göstermiştir. ŞÜKRÜ YAŞIN (Çanakkale) — Benim sözüm esasa taallük eden bir şey değildir. Maddenin yazılış - tarzına ai tir. Teşkilâtıesasiye (o Kanunu birinci madesinde Türkiye bir Cümhuriyet ol- duğuna dair olan birinci maddenin hiç bir veçhile tadil, tağyirinin teklif dehi edilemiyeceğini tasrih diyor. Yari bu hükümle birinci madde, bir ebediyet ik- tisap ediyor ve bu ebediyeti de Teşkilâ- tresasiye Kanunu tekeffül etmiş bulu - nuyor. Halbuki şimdi teklif edilen ikin- ci maddenin tadiline (Türkiye devleti Cümhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devlet- si, lâik ve inkılâpçı olup resmi dili türk- şe, makarrı Ankara şehridir deniliyor. Devlet şeklincin Cümhuriyet oludu - ğu kabul edildikten sonra (onun esas vasfını, daha doğrusu şartı aslının Teş- kilâtresasiye kanunu ile kendisine ve »| rilmiş iken bu vasfın Cümhuriyetçilik - ten başka bir şey olmasına imkân yok - tur. Burada o Cümhuriyetgi kelimesini zikretmek veyahut Teşkilâtresasiyenin ebediyetini temin etmediği bir madde - ye bu vasfı sokmak, evvelki hi'kümle ahenkdar olmaz. Onun için diyorum ki Cümhuriyet idaresinin o Cümhuriyetçi olması gayet tabii bir (o esas olacağına göre, bunu burada zikretmektense mad deyi şu suretle yazmak meksadı temin eder. (Türkiye Cümhuriyeti milliyetçi, halkçı © devletçi, lâik. ve inkilâpesdir. Resmi dili türkçelir. Makarrı Ankara şehridir.) Bu şeklin kabulünü teklif &- diyorum. TEŞKİLATIESASİYE ENCÜME - Nİ M. M. KENAN ORER (Manisa) — — Teşi esasiye o Kanunun 102 nci maddesinin sarahati karşısında bu va - sıfların kanunun birinci maddesine ilâ - vesi doğru olmadığı için bu altı umde - nin ikinci maddeye tamamen sıralanma- sını muvafık gördük bu itibarla Cüm - huriyetçi vasfını da bu maddede tekrar. ladık, Aksi takdirde bu ana prensiple - rin yalnız beş maddesi, esas Teşkilât Kanunumuza geçmiş şeklinde buluna - caktır ki bunun doğru olmıyacağına ka- ni olduk. (Doğru sesleri) GL, REFET BELE (İstanbul) — Kürsü alışkanlığını kaybetmiş olmek - Tığım dolayısile demin arzedilecek bir şeyi unutum. Fakat bu maddeden isti - fade ederek bunu da söyliyezeğim. E - sasen temas edeceğim en mühim şev de bu idi, Devletçilik ve aksamı olmak ürere dier beş'umde maddeye yeni k lâve ediliyor. Bunların teyit kuvveti ndir? Arkadaşlar pek iyi izah ettiler; bun- dan sonra hükümetin programı devlete mal edilecektir. Fakat şimdiye kadar, devlete mal edilen bu umdelerden yel - mz bir tanesi verdı: Cümhuriyetçilik, Onun da bir müeyyidesi mevcuttu: En son mağicnin son fıkrası: 102 nci mad- de olan bu son madde, işbu kanunun, şekli devletin cümhuriyet olduğuna dair olan, birinci maddesinin tadili ve tağ - yiri hiçbir suretle teklif dahi edilemez der. Yarın bir liberal, ekonomik ve siya- si herhangibir Meral çıkıp bunun Üze- rinde propaganda yapamaz mı? (yapa- maz #eleri) Esasiye Teşkilâtresasiye OK madednin tadil ve tığ; unundaki bu ri için taraftar tedarikine çalışamaz mı? Nasıl ki biz bugün Teşkilâttesasiyenin bu madde - sinin tadil ve tağ; i teklif ettik. Fa- kat bugün hiç birimiz çıkıp da cümhu- riyetin tadi'ini teklif edemezdik. Eğer bir kimse r beş &mdenin böyle bir müsypidesi yoktur diye bu hususta e - linde silâh olârak kuvv isterse bunu, bu cürmü lar tedip ve Ğoğruya * girişmek n dolayı ya - tile yaparsa buna mari olabilecek mi « yiz? Fakat bunier cümhüriyetin yanm- da diğer bir teklifte bulunamaz. Bu - gün olduğu gibi kalırsa, efkâr: hazırla- mak hal'kma herkes malik olur. Binaen aleyh bu meseleyi Rırkanın nazart dikka tine arzederim. ALİ RIZA TÜREL (Konya) — Teşkilâtresasiye Kanunundaki hüküm - leri müeyyidesi yine Teşkilâtıesasiye Kanununun 103 üncü maddesindeki ü- mümi zabıta hükmüdür. RECEP PEKER (Kütahya) — Ce- za Kanunu da var. ALİ RIZA TÜREL (Devamla) — 103 üncü madde mucibince bu kanunun hiç bir madesi hiç bir sebep ve bahane ile ihmal veya tatil olunamaz. Hiçbir kanun Teşkilâtresasiye kanununun mu- âyyen eşkâl haricinde tadil ve tağyir e- dilmesinin önüne geçilir. Bu umumi bir müeyyidedir. Bunun (o haricinde cezai müeyyideler de vardır. Ceza Kanunu »- muzun son tadil edilen 146 nc: mad - desinin aldığı şekle göre, Teşkilâtresa- siye Kanununa muhalif bazı hareketler ceza müeyyidesi altına girmiştir. O maddede gösterilen şeralt tamamen ta- hakkuk edemezse, ne olacak? Yani Ce- za Kanunu malüm olduğu veçhile kı - yas yolile tatbik olunamıyan kanunlar. dandır. Bu kanunun gösterdiği; bütün şerait tahakkuk etmelidir ki o hâdise ve. o İaaliyet cürüm olsun. O tahakkuk et- mezse ne < :aktır? O takdirde vaziyet, kendi kanaatimce şöyle tetkik edilme - idir. Teşkilâtresasiye Kanununun bütün maddeleri cezai müeyyide altında değil dir. Amma bu kanunun muta olması da lâzımdır. O hâlde devlet, hükümet bu kanuna aykırı olan bütün fesliyetleri menetmek salâhiyetini haizdir. Şu hak de, benim şahsi kaâatime göre, Teşki - lâttesasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir tebdil veya ilgaya ve bu kanunla teşekkili etmiş olan büyük Milet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e ceb'en teşebbüs e - denler Ceza Kanununun bu müeyyides * si altına girdiği gibi, (kanunun ikinci fıkrasnıdn da, bu hareketleri neşriyat suretinde meydanlarda halkı toplıyarak tahrik etmek suretile başkalarını bu hareketleri yapmağa teşvik edenler d3 ayni ceza müeyyidesi altındadır. Bir de bundan maada 171 inci maddede bu iş- leri yapmak için olan ittifak halini der- piş ederken o vaziyette de oldukça ağır bir hüküm vardır. Bunun haricinde ce- zat müeyyideyi haiz olmıyan hareketler bizatihi Teşkilâtıcsasiyenin müeyyide - si altında ölmak dolayısile, hükümet ta- ralından menedilmek iktiza eder. BAŞKAN — Bay Şük:ü Yaşın, tak- ririnizi reye arzedeyim mi? ŞÜKRÜ YAŞIN (Çanakkale) — E- vet | 'T. B. M. M. Yüksek Reisliğine Teşkilâtıcrasiye Kanununun birin - ci maddesinde (Türkiye devleti bir Cümhuriyettir) denmesine ve işbu mağ- denin tadil ve tağyirinin hiçbir suret « le teklif dahi edilemiyeceği mezkür ka- nunun 102 nci madesinde zikrolunma- sına binaen artık tadili (o teklif olunan maddede: Türkiye devleti Cümhuriyet- idir demeye lüzum yoktur. Çünkü cüm- huriyetin en birinci ve en esaslı vasir Cümhüuriyetçi olmaktır. Maddenin aşağıda yazı şekilde ya « zılmasını teklif eylerim. 5/2/1937 Çanakale ŞUKRU YAŞIN e)

Bu sayıdan diğer sayfalar: