19 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

19 Mayıs 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sırtı yere gelmiyen adam ! Yazan: Nizamettin Nazif M mamıştı. Düşman karşısmda imparatorluğun bütün yelkenleri su: ya indirdiği gün, sırtı yere gelmemiş adam arıyan 1919 gençliği, Türk haritasmm üstünde yalnız onun endammı gördü: Mustafa Kemal ümidimizdi. Samsunda Osmanlı apoletlerini umuzlarmdan koparıp attığı gün, Osmanlı ordusu kalmadı. Erzurumda, Sıvasta konuştuğu gün Osmanlılık ve Ankarada konuştuğu gün taht ile taç kalmadı. Sakaryada, Dumlupmar- da yumruğunu indirdiği gündenberi ise Türk topraklarında taliini dene- USTAFA KEMAL üç kıt'a üstünde harp etmiş ve biç mağlüp ol | HABER — Aksam postası 313 Osmanlı - Yunan seferinde Yenişehir'i bir süvari bölüğü işgal etti Yazan: Sadık Duman (Emekli Kurmay Binbaşı; 5 — meğe cür'et edecek bir emperyalizm görülemiyor. Müstakil Türkiye, umumi harp sonunda sırtı yere gelmemiş olan ada- mm, 1923 de sırtı yere getirilemiyeceğini anlıyarak dünyanın “Pes!,, deyişi- ni ispat eden ölmez vesikadır: Gazi, Türkün mücadelesi, Türkün zaferi ve Türkün talii oldu. Ona, o zaman inandık. Sonra neler neler olmadı ve neyin i nde o muzaffer olmadı? Ata. türk, mümtazlığnı en ulaşılmaz, en ibtişamk ruh, adale ve zekâ rekorla riyle tanıtan bizim © büyüğümüzdür ki biz ona “sırtı yere gelmiyecek olan adam,, diye hayran oluruz. Ve... Türk, köy, kasaba ve şehirlerinin yüzlerce alanında spor bayramı yapan yü: gencin ona inanmasiyle, onu sevmesiyle, onu duyma- » siyle mağruruz. Zira biz ona ilk inanan, onu ilk seven ve duyan nesilde. niz. Atatürk bizim gururumuzdur. İşbu 1937 milâdinin 19 mayıs çar- şamba günü dünyaya bu gururla mağrur olarak göğsümüzü kabartıyor, ha- diselere emniyetle bakıyoruz. Her taraftaki gümbürdeyiş, her taraftaki sarsıntı ve ateş bize vız geliyor. Ekonomi mmm Nizamettin NAZİF * Türk ihracat vaziye- | tinde endişe yoktur Yazan: A. Faik Güneri LMANYA ile yeni anlaşmanın yapılmasından evvel (o malüm vaziyetin hasıl olması, Sovyet Rusyanın mübayaatı hafifletmesi ne taraftan ve ne gözle mütalea edilirse edilsin — bir- denbire değilse bile mühim bir ei de — ihraç piyasamızdan iki ehemmi yetli müşterinin kaybolması deme! Acaba bu ne tesir yapacaktı? Son sene- lerde düzgün ve sağlam bir ticaret po- Jitikası takip eden memleketimiz bun- aşıracak mıydı? Satılmayan mal- lde iktisadi ve arkasmdan mali bir buhran m: doğuracaktı? Mesele mü- bimdi; suallerin cevaplarını da o nisbet te korkunç tahmin edenler vardı. Her şeyi gösteren ozaman bunuda gösterdi. Haftalar, aylar geçiyor, fakat ihracatımız geçen seneki bu (aylardan fazla veya beş aşağı yahut yukarısı ile ayni, Almanya ile üç temmuzda yeni tica- ret anlaşması müzakereleri başlayagör- sin, Sovyetler “ne kadar alsak, ne vakit alsak,, diye düşünedursun dünya pazar- Tarrna bir defa elini atmış olan o Türk ihracatçısı, yabancı ağızlara, anlayışlı gözlere kendini tanıtan Türk matar ye- ni müşteriler bulmakta gecikmedi. Gün | den güne genişliyen Çekoslovakyanın alıcılığı, İngiliz, Fransız, Amerika pa- zarlaçı derhal boşluğu kapatıyordu. Bı na bir de kardeş Hatay katıldı. Karınca kaderince 'Türk ihracat ticaretine onun | da tuzu eklendi. Bugün yapak, yarın | tiftik derken o da karşılıklı mübadelede yer alıyor. Türk ihracatçısı; malmın yüzde 60- 70 ni alan iyi para veren fakat Türkiye- de de en iyi müşteriyi bulan Almanya ile çok iyi işler yapılacağından emin bu- Tunmaktadır. Herhalde o bugünkü dur- gunluğu yarının hararetli muameleleri telâfi edecektir. Türk ihracatçısı; bugün kan gövdeyi götürmesine ve aldığının bedelini vere- memesine rağmen dünün iyi müşterisi İspanyanın, yarın da iyi bir müşteri o- lacağıha emin bir gözle bakmaktadır. Türk ihracatçısı şunun da lüzumuna kanidir ki, daha yeni daha geniş müşte riler bulmak zarureti vardır. Bu zarure ti son hâdiseler bir kere daha isbat et- miş ve ortaya koymuştur. Çeköslevakya, İngiltere, Fransa, A- merika, komşu Suriye ve Balkar bükü- metlerile karşılıklı — ticaretimiziri önü- müsdeki ihraç mevsiminde arttırılması için hükümetin icap eden tedbirleri a- Jacağı muhakkaktır. Bunları evvelki gün şehrimize gelen lar ve şimdi Ankaraya gitmekte bulunan Yetisat vekili Celâl Bayar ihracat tacir- erine Akay vapurunun hususi mevkiin de kat'i bir lisanla söyledi ve kulağımız Ja işittik. Yakın komşularımızda ve bazı Avrupa memleketlerinde ticaret mümes sillikleri ihdası için 1937 senesi bütçe- sine konulmuş olan tahsisat hiç şüphe- siz boşa gitmiyec Önümüzdeki ih- taç mevsimindö t vet muv, si, alınmakta olan ve almâcak tedbi rin müsbet neticelerinin en iyi makesi olacaktır. İktisat vekili ile görüşen ihracatçılar şimdi vaziyetten emin ve korkusuzdur- lar. Plânir Türk iktisadiyatının düzenli bir şekilde gittiğini biliyor ve bunu gö- rerek hareket ediyorlar. Bugünün müş- terileri elde kalan küçük stokları da © ditmek tzeredirler. Beynelmilel ticaret âleminin cilveleri ne olursa olsun Türk iktisadiyatı çizilen © yolda ve herşeye rağmen yürüyor. A.F. GÜNERİ Amerika Cumhur Reisi Ruzveltin - yazdığı zabıta romanı Pek yakında HABER'de İ amm 10080000001 0 27 SENE EVVEL MİZAH — Alçaklar! Mürteciler! Hamiyet- | sizler! — Elâleme neden böyle küjrediyor. sun? — Senin aklın ermez. Başkalarına böyle demessm hamiyetli olduğumu | ticenin aksini verdi, Ve herkes nasıl bilecek? — Cem'den — Madi Rıza Paşa Yunan istihkdâmlarına ateş açan bataryalara kumanda ederken Ceneral Makri Milona geçidindeki ta. | için mümkün idi. Halbuki onlar bütün burları geri püskürterek Alasonyaya doğru tecavüze başladı. Bu esnada Memduh paşa fırkasından bir livanm karşı durmasiyle düşman Milonadan def ve tardedildi. Ayni zamanda Hak. kı paşa 10 taburla buraya celbolundu. Neticel esasiye (omerede kazanılırsa kuvveti oraya cemetmek pek muva- fik olduğundan Hakkı Paşa kuvveti. nin celbi şayanı takdirdi. Hakkı Paşa kuvveti dördüncü fir- kanın.bir Jivasiyle atkviye olunarak aitmer fırkanın kerğisinde bulunan (Kuklamanos) müfrezesinin battr”ri. calını tehdit ile mezkür fırkanın yo. lunu açmağa memur edildi. Müşarlini- leyhin hareketi üzerine Kaklamanos vakit ve zamanile çekilmekle hattı fi- câtini kurtarmış ve 10 nisanda (De. liler) de bir cephe muharebösi Yukua gelmiştir. Hakkı paşa bu muharebeyi icra e- derken 20 taburu vardı. Gerçi düşman hakikat halde noktai mezkürede da. ha zayıf idiyse de ihtiyatlarını bu ci. hete sevketmesi ihtimalden bait değil- di, Bunun için Hamdi ps$a fırkasının Hakkı paşaya kendiliğinden imdat et- mesi lâzım olduğu gibi ölğer fırkala. rm dahi önündeki düşmana taarruz ile (Deliler) e imdat etmelerini me- neylemeleri muktazi idi. Bir ordunun herhangi bir kısmı mubörebeye tutu. şur tutuşmaz, aksamı Sâiresinin ya doğrudan doğruya meydanı muharebe ye koşmak veya düşmanım imdatları. nm muharebeye iştirakini menetmek suretiyle müavenet ötmeleri kat'i ve lâyetegayyer bir kanundur. Fakat buna riayet olunmadı. Düşmanm ta- arruzu hakikiyi Miolna sırtlarından icra eylemesi dolayısiyle biz de kuv- vetlerimizi oraya tahşit eylemiş ve 0. radr düşmanı defetmiş olduğumuz- dan yine oradan düşman toprağına doğru tasrruz devam etti. Binsena. leyh plânda fikri esasi taarruzun sağ cenahımızla Beydeğirmeni ve Klamas taraflarından İcrası merkezindeyken bidayette n müdafaa tertibatı ve v. rıweaereyanı beklediğimiz ne. bu katetmek, tice ihraz eylemek müm- nn haltı ricatını kat'i bir kün ole muharebsti bununla hitam buldu. Bu muharebelerde Yunanlılar türs- f n hareketler baştan aşa. asi vaziyet harbe başla- mak ativeni onların kararına bı. rakmıştı, İhtiyar ellerinde idi. Nere- den ve ne zaman isterlerse hareket bilöeeklerdi. Biz onlara tabi olacak idik. Şu halde istedikleri gibi isabetli bir karara ulaşmak taarruz edecekleri yere çok kuvvet cemeylemek kendileri suretle | Mavro Mihali fırkasını atıl bir suret- te terkettikleri gibi Makri fırkasınm bir Uvasını da parçalamışlar ve haki- ki taarruzlarını yaptıkları Mlonadetin bir liva bulundurmuşlardır ki bundan büyük hata olamaz. Diyebilirim ki Yunanlılar bu hareketlerile muzaffe- riyet ve muvaffakiyeti adeta bize ken di ellerle bahşettiler. (Deliler) mu- harebesinde onlar da sağ cenahlarını münferit bıraktılar. Deliler mağlübi- yetinden sonra Yunanlıların Stratetik vaziyetleri cidden tehlikeli idi. Çünkü cepheleri gayet uzun olduğu gibi sağ cenahları dı yekdiğerini müteakip du- çar olduğu mağtübiyetlerle rahnedar| idi. Binaenaleyh prens Konstantin askeri toplamak üzere Yenişehire çe- kilmek emrini verdi. (Devamı var) Evlerden kafesler Polisçe kaldırtılıyor Şehrimizin bazı semtlerinde elân ey- lerde kafesler durmaktadır. e Bu halin ortadan kalkması için alâkadar makam- lar Emniyet müdürlüğüne emir Ver- mişlerdir. Dünden itibaren polisler bu (şekilde kafesli evleri gezerek derhal © bunların kaldırılması İçin tenbihat yapmışlardır. 19 MAYIS — 1937 a HK. ; / : — : . Bir şair Veznin ehemmiyeti yoktur; aruzik hece vezni ile de, serbest nazımla Öğ > yazılır... Bunu defalar söyledik, hiç şüphesiz bundüf sonra da tekrar edeceğiz. Çünkü döğrü” dur. Fakat itiraf edelim İki bu ihtiras gönlümüzle değil, ancak kafamızla bit” lerine kapılmak istemiyen kafamızla ef" diğimiz hakikatlerdendir. Onu ta mizden tasdik etmeyiz ve ya aruzla. Yö hece vezni ile veya serbest nazımla sÖY” lenmiş şiirleri ötekilere terçih edefiz. Aruzla söylenmiş manzumeleri sev&* rimi Divan şairleri, Yahya Kemal, Ab“ met Haşim, Hece vezni ile söylemişle” arasında çok hoğtma gidenler vardif” Fakat ne yalan © söyliyeyim? Serbest nazma karşı bir zaafım vardır. Onlari hepsi güzel mi? Öyle şey olur mu? Hat tâ büsbütün manasız ve Jüzumsuz olan" larını gösterebiliriz. Ama, nasıl anlat” yım? Onu kendime daha yakın buluy©” rum, Bir genç şairin aruzla veya hece vezni ile değersiz, basma kalıb mışralâf söylemesine üzülmüyorum; halbuki bif Şairin serbest nazımla kötü bir şiir söy” lemesi gücüme gidiyor. Bilmem nede” dir? Bunu âdeta şahsi bir mesele say” yorum, Serbest nazmın şairlere, hiç olmazsi bazılarma, iyiliği de dokunuyor: Aru#” la veya hece vezni İle eski sözleri eski bir eda ile tekrar ettikleri halde serbef* nazımla söyleyince yeni sözler aramak ihtiyacını o duyuyorlar. Önümde ye! şıkmuş bir şiir kitabı var: Yoleuluk, ys” zan O. Ferda Güley. Aruzla da, hece 18 de, serbest nazımla da şürleri var. Hep” sirden misaller alalım: Aruz — “Yorgun, mütevekkil giği* yor bir yere kervan, — Bin derdi sü rükler gibi yorgun... nere kervan? — Ah sanki o beyhude yolun yolcusu bif yol, — Yâdelleri elleri ekler çok uzak ellere kervan.,, Hece — “Bir veremli kız gibi sararıp solar birgün, — Nasırlı ellerini uzatif ona toprak: — Yolcu gider... ve sanki sulara hasta, ölgüri, — Birer veda bu” sesi düşen her sarı yaprak suzi Dane AR. a. vezinlerle yazılmış bundan iyi parçalaff da var; fakat bir de şu parçayı okuyun? “Yarı gör, yarı düşün, — O meyvalart* — Zayıl ve âciz bir toprakta yüksek miş, — Büyük ve kuvvetli bir kiraz 8 dacının, — Dallarında bekliyen, — © tatlı ve kizil meyvaları düşün! — Ha” yat niçin kızıl, ölüm niçin sarı? — O" danı gökyüzüne ekleyen, — Penceren” le bahçene bak!,,. d Bunlar daha taze, daha güzel deği mi? i O. Ferda Gülley... Bu adı o yeni işit tim. Kitabı bazan sinirlenerek, bazâ9 lâkaydi ile, fakat o bazan da alâka 1 okudum. Siz de okuyun. O, Ferda Gü” ley, belki bir gün çok seveceğimiz bif şair olur. Şimdi kendini arıyor v€ Bazan bizi büyük ümitlere ( döşürece” sözler buluyor. v.s. e Mta Nurullah ATAÇ am ama aaa Yorgun başın vereceği iş 8 Olur. Ayni geylerle uğraşmak kadar insanı yoran Jüzden okuyucularımız hergünün ağır düşüncelerinden ayırmak, kendilerini başka Alemlerde oyalamak istiyorur. İşinizde yorulduğumuz sami" aşağıdaki sünllerin cevapların bulmaya çalışın. Göreceksiniz ki siz ba bulunmaz. Bu ten sonra tamamile hissedeceksiniz. Suallerimizin bir kısmına o pars " rr si mey kAfatları da vereceğiz. Böylelikle beri eğlenmiş, her mükâfatlanmış olacnkamığ Garip bir darp YE fki adet bulabilir Peisiniz ii bunlü ri biribirile darbettiğiniz Zâman elde sösceğiniz kazdı darp, bu mdetleri ters çevi reruk darbettiğiniz zaman: elde edeceğiniz hasılı darp ilk hasıtı darbırida temamile tersi olsun, Darbedeceğiniz adetlerden bişi tek © Vursa onun tersi de şüphesiz İl ayni adettir. Bir, ayni neticeyi veren Üç darba rasta dre, Acaba bunları siz de bulabilir misiniz? Bu sanli mükâfaliıdif. Doğru — hailedenier den dört kişiye muhtelif hediyeler verilecek tir. ap'arın ( Arap'siç:) kaydile 25 msys tarihine kadar idüreltemize - gönderilmesi lazımdır. Hal gekdini gene 25 inayız saribii nüshamızda bulacaksmız. Şekerlemeler Ahmet, kutudaki şekerlerin üçte yemişti. İyi düşünürseniz. (calan yarım) demek, umumi yekünun demektir. birini miktarın üçte biri Papağan ve terazi Papağanın tünekten fırladığı anda, nb kolu kafesin bulunduğu tarafa Meyleder. Fakat papağan kafesinde başladığı zaman, üst tarafındaki havanın ”* Parağı aksglâme! papağanın sikletine mi Vİ bir tazyikle kafesin alt kısmına çarpa ie sopra terazi gene tam muvazepesi” Bilmeceli ata sözleri k mal göz çıkarmaz 7 meri vve kendin ra başka” Raliedenierden muhtelif hediyeler xazaa” dört kişi yunlardır: İ — Mustafa Kemal Gürer Haydarp9f* Mecai 1467, 2 — Kemal Tekmen Orhanli di 3 — Güler Çittehavuzlar 238, 4 — M il Kasımpaşa Bahriye caddesi 71.

Bu sayıdan diğer sayfalar: