May 22, 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

May 22, 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

«kimseden zevk almıyorum?,, 22 MAYIS 1937 Benim görüşüm: Ankarada ahbap bolluğu Bir hatıranızı falan anlatırken merhum paşalardan bahsedecek o - lursanız, ailesi ya dava açıyor, yahut ta “öyle değildi, böyleydi,, diye u - zun uzadıya tekzip, tashih gönderi» yor. Onun için, isim yerine üç yıldız kullanacağım. (**9) Paşa, doksanıma yaklaşmış, bunamıştı. Tabiatiyle, şimdiki dev- rin bir tek insanından bile zevk al- mıyor, dimağı hep eski tanıdıklarla meşgul oluyordu. Nihayet, geçen » lerde, yani İrtihalinden birkaç gün evvel bunaklığı son dereceye var - dırıp sordu: — Kuzum bizim Gazi Paşa görünmüyor. Nerelerde aca - ba? Gülünç, fakat hazin bir haleti ru- hiye: Bu koskoca dünyada, bu iki mil yar adam arasında bir “tek adamla bile anlaşamayıp kaynaşamamak... . . Osman Fakat ben de aşağı yukarı ayni derecede feci bir ahbap kıtlığına uğ- Tamıştım. Bundan beş on sene evvel, canım ne zaman sıkılsa, İHaciyvatın söy - lediği gibi “bir yârı kafadar,, ara- mak üzere sokağa çıkardım. Sultan- ahmet, Beyoğlu, Şehzadebaşı, Ka - drköy vapuru gibi yerlere o yahut nakil vasıtalarına şöyle bir baş vur- mak kâfi gelirdi. Artık eski bir mek- tep arkadaşı mı olur, edebiyat me - raklısı mı olur, o gün'için Allah ne kısmet ettiyse, mutlaka sevimli bir yüze rastladım. Tatlı tarafından a- çar, konuşur, gezer, eğlenirdik. Fakat gel zaman git zaman bu aşinalara rastlıyamaz olur. Saatlerce © kapı senin bu kapı benim dolaşı- yorum. Yok, yok, kimse yok. “— Acaba bu dünya yüzünde tanıdıklarım mı eksildi? Yoksa ben mi insandan hoşlanmaz oldum da, diye tereddütte kalıyordum. Ölen birarkadaşımını hayali göz. lerimin o önünde hasretle canlansa büsbütün vehme kapılırdım; aklıma derhal ("*<) paşa gelirdi: “— Acaba ben de onun gibi mi oldum ?..,, derdim. »... Vaktaki bu sefer Ankaraya git- üm, vaziyet birdenbire değişiver- di Her sokak dönemecinde: — Vaaany! -— Sen misin yahu? — Sen de mi büradasm? man toplanalım... Bizim Hasan, Ali, Veli ile sabah | akşam beraberiz... i Çocukluk arkadaşları, mektep arkadaşları, ilk meslek arkadaşları, seyahat arkadaşlrı, çılgın gençlik ar- İbdaşlari bep Havada > “Hemde; nâ kesif bir iisbette.. Hektar “başına beş on tanesi isabet etti. Rahat bir nefes aldım: — Ölmemisiz yahu.. Biz de var- muşız yahu... Oh... Ankarada kaldığım altı gün zar- fında eş dost arasmda öyle zevkli, öyle tatlı sohbetli zamanlar geçirdim ki, gençliğim aklıma geldi. Ve anla- dım: Bizimkilerin hepsi, hepsi An- araya taşmış meğer.. İstanbulda- kilometre başma pek seyrek isabet düşüyor.. Onun için orada çatlar dım, sıkılırdım... Ankarada ise, tam manasiyle bir manevi kesafet... Ve zannederim ki, bu yalnız benim için değil... Hükümet merkezimizi şim- diye kadar görmemiş olanlar oraya gidince bildikleriyle ne derece mes ön olduğunu üp şaşacaklardır. Ala emmi Esnaf dipanseri dün açıldı | İstanbuldaki esnaf cemiyetleri tarafından kurulan esnaf disparseri dün merasimle açılmıştır. Merasim-. da vali Muhittin Üstündağ, iktisa- di maahfil erkânı ve yüzlerce esnaf lunmuş, nutuklar söylenmiş ve m Üsat resmi vali tarafından yapıl miştar, Dün ayni zamanda esnaf müra- Saat bürosu da açılmıştır. Haber tetkik heyeti Kusımpaşada pazarın pisiij Istanbul konuşuyor ! Bakımsızlığın, Sıhhi lâkaydinin, sefaletin saltana 44000 Her yıl tifoya 11 kurban ve Coğrafyacılar klişe gözlerle konu - şurlar. Faraza: ş — Roma neresidir?» Se i ap verirler? Dediniz mi, şöyle <€“ ii — İtalya krallığının paytahtıdır. Ti- ber nehri kenarında yâindi — Ya, Pari 420 Diy hemen cevabi yaptırırlar: — Fransa Cümhuriyetinin merke - sidir, Sen nehri kıyısında kâindir. Binaenaleyh K m Tile bir goğralyacı get eap vermek lâzsmgelirse gu büyük facia - ya tahammül etmek icap eder: © — Kasımpaşa ölüm gerizi kenarın- da küindir. Bakımsızlığın, sıhhi likay- dinin, sefaletin saltanat merkezidir. Evet, Kasımpaşa için, kısa konuş * eniz verilecek cevap ancak et olabilir. imdi sizi bu Kasımpaşadâ, ir, eresidir?. mam ister bundan ibar ses anpaşallarla konuşa konuşa dolaş- VT Kasımpaşa ki, Türk denizcilik e adını karıştırmış ve denizlerde ük bir debdebe ile hüküm sürdü » gümüz günlere sayısız kahramanlar bahşetmiştir * |, , çi havuzlara Şişhaneyi bağlıyan dik ip Oduncuları ve eski “EF - 2 en mektebini geçince PS ve ki burnumu yaktı.. Sigara alir ği bakkala sordum? — Bu ne? Kuzum.. © Ne olacak? Geriz kokuyor. - de- di - Amma bu bir şey mi? Buraya 19 dos hi alarda ayağıma uğrarsa © 14“ man bu gerisin ne musibet bir belâ ol duğunu anlarsı “Tiksinerek Y mma idi. İstanbulun bir dolaşan bir “Pazar, » Su de Kasımpaşanın göbeğinde uruyor? ç i a 44,000 kişinin yaşadığı Kasımpa şada bir “hâl, yoktur. a Dar, pis, yampırı ve taşları iri amiş sokaklardan bir karakolun öurüne u laştığım zaman irkilerek durdum: L Havada ağır bir koku vardı. Sine! lut bulut dolaşıyordu. İğne atsan Dehşetli bir kalabalık... kryor. Bir mey » uzun iki 50- taz. ola düzüldüm. Dün cu- çok semtlerin! “ cuma günleri çadır ler bul yere düşmez. Her ağızdan bir ses gt dan ve bu me Ye ik göçebe çergiler 4 İS re bastık, ya vıcık vasi çamu- topuklarınızâ kadar ince ya- bir toza batıyorsunuA. idi ki Cenup hu n birinde - ça, yahut pışkan, yağ! Bana bir an öyle ge dudamuzun kasabalarında: yim. i Eskiden Mardine ğ leri, Anezler Şammerler, gelirler, trpkı böyle çadır kuzarlardı. , Pazarın öyle vahşi öyle geri göçebe çöl aşiret- ve bir sh Pazarın karmakarışık hel Pazar yerinden başka bir manzara v Pasarın çorba i halini düzellim için teftiş yapan kamissi »k eski ol - manzâras! var ki binasının ç Tabakane karakolu gö- masına rağmen züme vahşi kabilelerin istilâsma uğra- mış bir toprakta muhasara edilmiş bir “medeniyet, gibi göründü. Satıcıların ve müşterilerin yüzlerini tetkik ede ede başa dolaştım. Bu esnafın yüzde yet- mişi Musevi vatandaşlardan... Erik, kiraz, marul et, pastırma, tâ ze peynir, yoğurt, enginarlar, zerze pazarı vatlar, baharat, şeker, fasulye, pirinç, velhasıl bakkalların smanavların sattık» ları bütün maddeler bu toz ve çamur bir baştan bir | rden ve gerizden t sürdüğü yer... kişinin hayatını tehdit eden bir pazar! ren bir mahalle!.. Yazan: Haberci İ yerine geldi. Şemsiye indirildi. inden bir gö şikâyet edenlerle konuşuyor... Kasımpaşa (1) inülş ovasında bep açıkta. satılıyor » En ufak bir sıhhi dikkat yok.. Ga - riptir ki halkta da şikâyet yok. Us - ayli temiz genç kız » üşlü baylar, leri başları bir lar, kadınlar, efendi yürüş gayet tabil bir iş yapıyorlarmış gibi n lerle küfelerdeh birer lar, pazar): ve pazarın dırları bünkmeli bir faaliyet mikrop yuvasının bütün çi içinde... Esnaf bu bütün çeşitlerinden tartıp tartıp yuttu- rwvor. Gözüm karakola daldı. Acaba belediye burasını hiç miirakabe etmi * yor muydu? . Derken bir komiser muavini ile bir rozmurun ve bir sivilin bulunduğum ta- rafa doğru gelmeliğe oldukların: gör - düm. Komisere yaklaşıp pazar hakkın da ne düşündüğünü öğrenmiye karar verdimi Fakat yine o anda komiserin pazarı teftişe çıktığını sezer gibi oldum. Ken disine çaktırmadan tak'be » başla Bakalım 44000 kişiye mikrop satan pâ- ! zarda memurumuz ne gibi: eksiklikler | görebilecekti! Ko- vei- Teftiş yarım saat kadar sürdü. mİser, çamur içindeki enginarın şüşen sineklerin birer arı kovanı man zarası veren pis kiraz küfelerinin ya - geçti. Yalnız ileride, taze peynir satan bir | sine itiraz eti mind bir şey söylemeden adamm şem Bu adâm, diğer esnaf gibi tente ge- veceği. » laki büyük ;emsiy rin bir aynini getirmiş ve peynirlerin üstüne açmıştı. Meğer bu memnu im's Tabii komiserin verdiği emir derhal Bun - £ geniş adımlarla | çarşıdan uzaklaştı: Teftiş bitm dan sonra da kom itin | Gördüğüm halden memnuniyetsizli- ğimi yüksek sesle arkadaşıma söyler - ken yanımda temiz kıyafetli bir genç CUMHURİYET Tramvay Şirketi ve eski Fransız harbiye nezareti Abidin Daver, tramvai; pencereleri. nin bugün seakları vağman hâlâ a- çelmazc , tramvayların form gibi duğunu ve pencereleri açması i edildi) a te: herhangi kondükrötden rica zaman: ketten emir atmadık. Açama. yız.., cevabiy karşılaşıldığını yaza. rak enteresan bir hatırasını anlatıyor: Böyle bir garibeye bir defa da Av. rupada rasgelmiştim. Umumi herb- den evvel, bir yaz Paristeydim: Hava, mütemadiyen, soğuk ve yağmurlu gidiyordu. Fransız askerleri hep pal. tosuz geziyorlardı. Derken eylül gel. di; hava da birdenbire ısındı; sıcak- lar, çekilmez bir hal aldı. Baktım as- kerler, kan ter İçinde, palto ile gezi. yorlar. O zaman, Saint.Cyr (Sen Sir) Harbiye mektebinde tanıdığım bir 'Türk talebe vardı. Tesadüfen ona ras- geldim. Konuşurken askerlerin soğuk. ta ve yağmurda paltosuz gezdikleri halde, sıcakta palto giymelerinin 80. bebini sordum. Şu cevabı verdi; — Burada, asker paltosunu muay- yen tarihlerde Harbiye Nazırının em- riyle giyip çıkarır, Yaz gelince, palto. suz gezilir; hava soğuk olsa da. Son. bahar gelince, paltolar giyilir; sıcak” lar devaw etse de, Acaba, bizim Tramvay şirketi de, umumi harpten evvelki Fransız har, biye nezaretinden mi ders almış der. siniz? KURUN'da. Deli elinde silâh Hasan Kumçay, Bakırköy tımar- hanesinde delilerden birinin, diğer de- liyi yedi kurşunlu bir yevolverle öl. dürdüğü hâdisesini ele alarak şunu yazıyor? Bir delinin diğer bir deliyi eline rasgele geçirdiği bir sopa, yahut de. mir parçası ile vürarak öldürmesi gâ şılacak bir şey değildik. Şüşflağak Şey, tımarhanede tedâvi ve nezaret altın. da bulunan bir delinin elinde yedi kur $unlu bir revolver bulunması ve ecina. yeti bu silâhla yapmış olmasıdır. Di- ğer bir şaşılacak şey de, vakadan son- ra bu silâhm, katil olan deli eline na. sıl geçtiğinin bir türlü anlaşılamama. sıdır. Vakadan sonra deliye sormuşlar, bu silâhı nereden buldun, demişler: bah- cede dolaşırken yerde beş kuruş bul. dum; alarak ceb'me koydum kabilin. den basit bir cevap vermiş, Bir cevab kl kimseye kanaat vermiyor; hâdise- nin garabeti karşısında insan hayret- te kalıyor, Onun için zihinler bu tür. lü delilerin akıllı olmasından şüpheye düşüyor, yahut timarhanedeki delile rin elina silâh veren akıllılar mi var gibi ihtimaller hatıra geliyor. Herhalde tımarhanedeki bir deli e. line böyle bir silâhm nasıl geçmiş ol. duğu bir meseledir. Dikkatli bir tah- kikatla bu işin iç vüzünü aramağa mut Jak bir lüzum vardır. belir kendisini bana şöyle takdim et- — Ben bu pazarın mümessili Yusuf Hıtay'ım, Pazarımızı beğenmediniz ga» liba...... HABERCİ (Devamı 7 incide) Dikkat! — e a Mahallelerinizde gördüğünüz bütün eksiklikleri, bütün şikâyet. lerini ti, yapılmasını istediğiniz şeyleri, canmızı sıkan hâdiseleri her saat, ister KP telefonla ve isterseniz matbaamıza gel bize bildiriniz. Ma Mubharririmiz, fotoğrafçıları - mız ayağınıza kadar gelip söy. lediklerinizi inceliyecek, şikâyet . lerinize veya temennilerinize ga- zetemiz terciiman olacaktır. ——— Yarın İnsanı dünyaya geldiğine de ge- leceğine de pişman ederi geriz...

Bu sayıdan diğer sayfalar: