16 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

16 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ka A * Haa < A S a GA A SAA ; ih Yorsun ya cenabı l Düyüün alarenı işitti. Her b Bükkı ablası Hadiye'ye asttir. EîLî*fın:ıeğe başladı; ğ bizi ü::fük_ınlim ah!... Bu ak- Yürüy ek için bütün çarelere d__hı y'ğ“"'ml... Bu akşam — sen Oğlanı OÜZ Yapıver ne olur. koca S Mami s::_)"'. hayır yalnız yapa- C"*'ki “d;'lı_t Yapacağım., Oradaki.. Na 'k_ı gibi.. Öyle istiyorum. NULN.( vkalâde üzüntülü bir Söreme Ya bakarak: dim “k'uvurıuıı ya, dedi. Söyle- h.e. -.'!d__f*d_ü' doğru? Bu çocukta bir hâki 'Sini yaptırmak için müthiş İMiyet var, tü c"'i kadın Müsamahakâr tebes. h Dilu:.: tirerek biraz sert bir tavır: "-Wyı:.v,:. sam Dikmen.. Şim: Üzel Gi k'bj :u",l Uyur, Hadi şimdi sen mat edi ü tü f ç üğe g” Babanın gu dakikada kü. K A.:,z Beçiremiyeceğini b'metmiı;. Ne dedi ki: Guy, Hadi bakçli g——'!n vosla, ÂAnnesini ve babasr. rçocuk söz dinler. çq:'k'dfue duant yap bakalım... X 0) liyordu: beaber ç Maz... Olmaz... Babamla Anı Yapacağım Keğp) Ve ile baba tocuğun odasına Fiğıj, © Sirada dadı yavaşça çekil. Su daki h%h;::;ı:“d' her üçü yalnız bu- Ka Mı:nân bulı_mm_.ıdığı sıralarda ı%llı. : Vayı şimdi küçük büyük :&Ni U ı:l:::ıxıpm.k istiyordu. hığ:ıkncukh.."l!' ıîık:;ılıiı!b" aa 'i karısınt daima lediğini ı;%:'_mig olmıyacak rııı:âlâdmd,"'“ dı.k hemen kararımı v:l:dıu I&q—;oylx_e Neclânın merhame. g“"m etimiş olacak ve onun kal. .k_".zdı uşatmış ;l;:ıbku... Bu adetâ » Cünli i bit şey olacak. SÜTmmmn & hakayıt kalamiyacak Bugüdek £ Hbrik lğl?:'ı? fikri - hattâ Lem'iyi Yarğış * daima sert bir çocuk ruhu | bi ş:uh;l:' düamızı tekrar yap- Şaniamnz Cağız| seninle beraber ASA ol Süphesiz Benirale! Anhen bu. Ü tpara v'%idefdıvo!dlduğu gi İ ü taz müşell h_lvı E“'")'Zl gözlerini Neclâ- | e D R Ben, E—ll:ı::u aîıîâ-ök Bakayım Dik. | Üne Üçüğün z İ bukleli başı üze- Şck:ı.""",."m..mbu hal. | kiıhh'—k b? Neclâya dikerek ağır U T sedle söylemeye baş AA beni; önemi teki M büyük allahım... .enh“inden bana Mı:et Uzun onu bi lla £ bi Nıcu:;_"' büyük dileği budur. vkyğı::n.% iyeti üzerinde Ö SEĞİ artık tin — nasıl müessir 'ü'i m'h,—y'i ihül;hmiılı. edilebilir. İ 'ari olarak inci ta- ı.:"ı"bü"’)"k ldu, Bin'l:ınlıire o . yük . .:ı"_:::_î" heyecana tutülmüş. Kanan — hıçkırıkla l::' çoı_—.,hl IÇi hemen oâ;dın;: İ L:nşiı uuuyf“"llı Ve yorganı ör- Mi hak ü (âğ:huk Uyu bakayım yav. | Dikmeni ,Posta kutusuna hğ:î:_'hvle bir kart yaz Yazan: Naciye İzzel Kanser kurbanıt -0—- kucakladı. Neclânm ağladığını gör- müş bütün varlığı heyecanla alt üst olmuştu, Odadan çıktı. Koridorda - biraz durarak etrafı dinledi , Genç kadın şüphasiz yemek sa- lonuna dönmer.işti. Kenli adasına girmiş olacaktı . Biraz teretldüt etti. Eli yavaşça kapının mandalıma dokundu — Neclâl.. Gölgelerle dolu odada güzel bir mehtabmm gümüş z.yıılıyı bir çizgi gi bi uzanmıştı. Neclâ alçak bir divanda uzan. mış, bası kızlantlar arasına —gömül. müştü. Hıçkırarak ağlıyordu: —— Hayır Neclâ! Hayır ağlama... Rica ederim... Artık bütün bu izdi- rap ve elemleri unut... Sana karşı çok büyük hâtâda bulundum... Beni affet Neclâ... Sana bunların hepsini unutturacağıma emin ol. Genç kadını kolları arasına ala- rak kalbi üzerinde sıkıştırdı. Neclâ onun kalbinin ne kadar hızlı hızlı çarptığını hissediyordu. Bu çarpan erkek kalbi bütün elemlerini ve kin- lerini unutturdu. : — Benim de hatam vardı Lem' il Gitmiyecektim. Bir anne çocuğu: nun babasını birakıp - gitmiyecekti. Bir kadın kocasımı bırakıp yuvadan ayrılmıyacaktı... Ben de sana çok e- ziyet ettim Lem'i. Ve bundan ben de çok bedbaht oldum. — Ah sevgili Neclâm!O kadar haksızcasına, o kadar körcesine ha. reket ettim ki!... Sana karşt göster: diğim şiddet çok insafsızcasınaydi. Fakat bir mâzeretim vardı: Serhoştum. Serhoşluğun biraz kıskanç adama neler yaptırabilece- ğini sen anlıyamazsın. — Bu huydan sizi vaz geçirme. ye uğrasacaktım... İçkinin fenalığı- nı size isbat edecektim... Zevcelik vazifelerimde kusur ettim. — Böyle söyleme Neclâ... Be- nim mini mini güzel perim... Ben bü tün hatalarımı o kadar iyi anladım kil... Senin gittiğin gündenberi ağ- zıma bir kadeh bile rakt koymadım... Artık içmiyorüm sevgili Neclâcığım.. Artık senin için bu hususta korku- cak hiç bir şey yok... Sana bütün ma ziyi unutturacağım yeniden buldu- ğum sevgilim..... ” .« * İsmail hâlâ yemeği yarıda bıra- kıp giden efendilerini bekliyordu. Fakat onlar bir türlü gelemiyorlardı. Sanki hakkmna tecavüz edilmiş gibi l;'r tavurla kendi kendine söyleniyor u: — Hâlâ gelmediler. Bu münaşe: betsizliği daha bu eve geldim geleli ilk defa olarak görüyorum .Beyefen dinin ne annesi, ne babası ve ne de dedeşi böyle yolsuz bir işte bulun: Marm “ardı, Aradan - bizaz daha vakit geçti. İhtiyar adam hâlâ meydanda kimse- yi göremediği için tekrar söylenme- ye başladı: — Safrayı kaldıranın mı ne ya: payım bilmiyorum ki!... — Şaşırdım kaldım?.. Acaba gelmiyecekler mi? Yemek yemekteu vaz mı geçtiler. Hey allahım ne günlere kal: dık?.... İşte zamane çocukları ne o- lacakl...... Şah İsmail — Yavuza bir mektup yazdı Sefir mektup okunur okunmaz Osmanlı Türkderi devri tarihinin en meş. bur harplerindea biri de Çaklıran seteridir. Bu harptea geöçen sane gene bu sütunlarda bahaetmiştik. (23 ağustos M14) Buğgün, bu sütunlarda bu barbe takaddüm eden günlerde Yavuzla Şah Tsmâll arasindâ ki muhaberelerden bahsedeceğir. 1414 yür temmuzunda Ö20 sene evvel bu gün Şah İsmall Selime bir mektup gönderdi. Mektubun meali şöyleydi: —” BSeni harbe teşvik eden sebebier neler dir. Mektubundaki süreti ifade bir padişaha yakışmıyacak şekilde yazılmıştır. Bu mektu. bun şüphesiz afyon ile sarboş kâtipler ta râfından yazılmıştır. Onun için setirin şah kulu ile sana bir kulu afyon gönderiyorum. tradel NâAhiyenin az zamanda tezahür edeçe gini ilüve edebilirim. Ru matırtarı Tafahanda bir av esnarında yazıyorum. Dostane bir ce. vap almadığım takdirde harbe hâzırım... BSelim bu mektubu okuyunca o kadar hid. Getlendi ki Sah İamallin sefirinin derhal par gçalanmasını emretti. Birkaç dakika — sonra stlir parça'nnmıştı. , Yavuz düha önce kendisi de birkaç mek. tup ve hediye göndermişti. — Selim. şah İs mall bir şeyh zürriyetinden olduğu için bir hırka, bir asa, misvak ile kuşaktan tertip &. dilmiş bir seyh elhleesi göndermek suratile istihaa etmişti. Şah kulu, parçalandıktan sonra herekete Gevam odildi. Bu hareket, hiç bir günahi ol. mayan Hemdem paşanın başını — yakmıştı. Hemdem paşa, vesirlerin teşviki ile padişa. ha seferin tehilkeli — olduğunu — söylemeğe cesaret etmiş ve tabil hiçtir güçlük dinle. memeğe azmetmiş olan Yavuzun hiddeti ile başınt satıra kaptırmıştı. Yavuz, Şalı İamaile tekrar — mektup yaz mak istiyordu. Fukat ah famali gönderece. &i sefirterin öldürüleşeğinden — korkarak a. dam göndermiyordu. Bu esnada Şah lamal. lin askerlerinden ikisi yakalanmıştı Yavuz uzun bir meklup yazarak askerlere — verd. Her ikisini Ge serboşt, Şaha gönderdi. Mektupta şöyle diyordu: “İsmall Baha. dir, sen benim hudüdüu memalikim Üzerinde görünmekle bana meydan okudun. İşte ben geldim. Ha'talarda yürümekte olduğum hal de ne senden, ne aakerinden bir eser yoktür. Ölü müsün, yoksa sağmısın büemem: Hile ve hud'adan başka bir gey biümezsin? Eğer korkuyorsan bir tabib getir ki seni tedavi etsin. Ban! çok korkutmamış olmak içindir ki güzlde askerinden kırk binini Kayseride bıraklam. Düşman hakkında işte bu kadar Atefet gösterilir. Lükin kendini — gizlemekte devam edecek olursan erkek — sayılmazsın. Nasihatime ittiba et. Miğfer yerine — kadın örtüsü ve zırh yerine şemaistper giyerek ar. zuyü hükümetten vasgeç.. Selim bu çok uzun olan mektubuna hir de kadın elbisesi âye ediyordu. İşte bu kadar cesaretle ilerliyen — Setim, hurşeye Tağmen düşmanıni Mağtüp etmefe azmetmişti. Bu azminin nekadar kuvyetli ol, duğuna delil de o derece küvvetiidir. Yeniçeriler, fetlemenin tahammülsüz ol. duğünü İzhar oderak geri Gönmek istedik'eri vAkİt de şöyle demleti: — Bana böyle mi hizmet etmek Yatiyorsu. nuz? İtmat iliraz mt demektir? — Aranızda Kim haremini, çocuklarını gürmek istiyorsa buradan Çıksın, ayrılam, Ben buraya geri dönmek için gelmedim, korkaklar — benim arkanıdan relmek istiyenlerden, bana hizmet için kıliç kuşanmış ve tirkeş takamış olan'ar BAan Şimdi ayrılsın, Ben kararımdan hiçbir vakit dönmem.., çe Tets Çaldıran seferi büyle bir azmin mah. suülüdür, KURUN döktoru Necaetin Atasayu » Her gün 16,30 dan 20 ye kadal Vâlelide Tayyare apartımanlarında dalre 2 numara 3 de hastalarını kabul eder Cumartesi günleri 14 den 20 ye kadar Duavene parasızdır. Ton Ton Amca Aşık Tahmindeki hatanın cezası... Bir saat üç çeyrek sürecek bir yo- lumuz vardı, Buğaz içi vapurunda, iki arkadaş, yanyana oturuyorduk. Sıkıldık ve esnemeğe başladık: — Hayyyyhf.. — Hamvuuuffh.. — Yavuufhfl.. — Yımnahhit.. — OL. — Esnek esnek getirir.. köstek getirir.. - dedim. Birer defa daha esnedik.. , — Yahu.. Konuşacak bir şeyimiz de kalmadı birader.. —Evet.. Öyle. Zaten - seninle mektep arkadaşıyız.. Eskiden de mahalle arkadaşı idik.. — Otuz küsur senedir. konuşa konuşa bütün lâfları bitirmişiz, de- sen e.. — Bitirmişiz, zahir.. — Eğer uzun yıllar birbirimizden ayrı yaşazaydık konuşacak bir mev- zumuz olurdu. Halbuki hep de be raberiz havuuuhf. — Of.. Esneyip durma Allah rı- zası için boyuna.. Beni de esnetiyor- sun.. Yavuvvffhi.. —Bari birer gazete alsaydık. . — Evet.. Baş makaleleri, yahut siyasi iemalleri okurduk da biraz uyşumuı açılırdı. eğlenirdik, değil mı?,. — Hawvufffhi. — Yaauuhhf!... Birdenbire: —Dur, Cemal! . dedim . Arkadaşımın esnemesi yarı kaldı. — Ne 02 . dedi. —Kolayını buldum.. — Nenin? — Nenin olacak? Esnememe.: Esnek nin... — Nasıl o çare? — Anlatayım! ... Ve anlattım: — Azizim, ben ötedenberi, böy- le kalabalık yerlerde bir usule müra- caat ederim. Ne zaman yanımda dertleşecek veya şakalaşacak bir ar- kadaş olmazsa... -Yahut arkadaşım senin gibi hödüğün biri olürsa... * yahut ne zaman kitabım gâzetem olmazsa başlarım hayat ki- tabını okumağa... — Hayat ansiklapedisini mi? — Yok efendim... Hayat kitabı nr.... Yani “kitabı hayatı,, eski tabi. ri veçbile... . — Nasıl şey bu?... — Karşımdaki insanlar hakkın- da bir sürü tahminlerde bulunuyo- rum... — Ne gibi? — İşte şöyle meselâ... Şu sakallı adama bak... Eski mütekait paşalar. dan olduğu belli değil mi?.. Gümüş saplı bastonuna dayanmış... Kibar kibar oturuyor. Yanmda da karısı... — Evet,... öyle.... iyi tahmin et tin.. - diye arkadaşrm güldü. Ve beni tekzip etmek istercesi: ne seslendi: — Nasılsın Artin efendi? — He eyiyiz deyelim de eyi ola- lım.. Bu zamanda insan eyi olur?... Bedestenden sinek uçmoocor! — Madam... Siz nasılsınız? — Biz de kıyakız... Bizim olgan ğ FY Amerikada bir protestant kız. ilân sevisimiş. Evlenooorlarmış.. Büsbü. tün kıyak olduk... He anloorsun? — Vah vah madam.. - diye ka- dını bir müddet teselli ettikten son- ra, Cemal, bana döndü: — Tahminlerindeki isabetlerin derecesini şimdi anlıryorsun ya... — Eet.. Bilememişim.. - diye ac- — Evet.. Milmemişim.. .. diye ac Peki sen?... Sen tahmin et bakalım... $ MA b Vapur, Yeniköye gelmişti. Yolcuların ekserisi inmişti. Kar- şımızda, elli yaşlarında kadar - şiş- man, kalm bacaklı, hayli çirkin, Fa- kat iyi yüzlü bir kadıncağız oturu- yordu. Yanında paketleri vardı. Arkadaşım onun hakkında şöye tahlillere başladı: — İşte meselâ şu... İyi bir aile kadımı.. Gayet münis... İstanbula in- miş, torunlarına hediyeler - götürü- yor... Şu pakettekiler de — gelinine.. Çünkü iyi bir kaynanadır... Evinde hiç dırıltı zırıltı etmez.. Ne - fikirde- SİN Pai — Ben demin yanılmıştım.. Se- nin doğru düşündüğünü sanryorum! Hakkm var... İyi kaynania olacak... Kadın gözlerini bize çevirdi; bir kaşını aşağı indirip öbürünü yukarı kaldırarak: — Ne dediniz, ne dediniz?.. Aman. Bu tahminimizdede mi yanılmış. tık?... Bu bakış!... Bu çevrilen göz- lerin, bu devrilen gözlerin bakışı!., İyi kalpli bir kadma ait olabilir miy« dibu hain, bu anaar, bu yamyam bakışlar?... . Yoksa, kaynana dediğimizi mi işitmişti?.. Bunu fena manaya mı almıştı?... « riss Kafamızda daha fazla muhake- me yürütmemize imkân kalmadı... Zira, beyni balâmız budur diyerek, ikimiz de birer şemsiye yedik... — Ulan çapkınlar... Ulan kera- talar... Ben sizin ağzınıza göre ka- şık miyim?... Körpe kızı gördünüz de karşınızda yeşilleniyor musunuz? Güverteye fırladık.. Artık ikimiz de de esnemekten falan eser kalma- dığını tahmin etmişsinizdir.., .. * İki ahbabımın başından geçen bu vakaya ne dersiniz? (Vâ-Nâ) Kadınlar için eee eee ee e Beyaz keten dantelli ceket... Lâci « vert bir eteklik üzerine giyiliyor. Oı_ tarafı dalgalı bir urgandi ile söslenmek. tedir. Üzerine kenarı sıçan diyli bir ha- sır şapka giyilecektir. SAFO A. Dode - H. Rifat Sayfiyede okunacak güzel bir roman VAKIT Kitabevi , 100 kuruş

Bu sayıdan diğer sayfalar: