5 Kasım 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

5 Kasım 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Berlinde uykusuz geçen bir gecenin sabahında Talât Paşayı takibe başladım Zakaryan: — Evet. Buna biz de hayız: duk. Arkadaşları Talât paşayı ihtiyata davet etmişlerdi, fakat o aldırış etme- miş ve “birisini öldürmeğe karar veren adam gider onu muhakkak bulur,, söz- leriyle mukabele etnüştir... Bu vözler- den Tüalât paşanın başına geleceğinden haberdar olduğu anlaşılmaktadır... Ta- lât paşanın etrafındakiler paşadan faz- le ihtiyatla hareket ediyorlar. Nitekim paşanın haberi yoökken gizlke uzaktan ona yelskat etmekteditler.. .Bunlar â- deta Talüt paşanın muhafızları gibi ha- reket ediyorlar... Ben: — Verdiğiniz. malümata teşekkür ederim... Kırk sekiz saatlik hastalık müddetini ikmal eder etmez, Talât paşa ile şahsaen meşgul olacağım.. Bir hâfta kadar muntaraman onu gece gündüz takip ettikten sonra Güşüncele zimi size mufsasal surette söyler, nc ya- pezağımızı ona göre karaclaştırırız. Bu teklifim kabul edi!di. Vakit hayli ilerlemiş olduğundan, reis Zakaryan celseye nihayet verdiğini bldirdi. Bizaz sanra evde Apalyanla yalnız kalmıştık. Talât peaşayı masıl takip ettim Bezlinde geçirdiğim ilk geceyi haya- tıram sonuna kadar unutmayaağım. Bu satırları yazdığım dakikada bile. aradan bu kadar zaman geçtiği halde elân bu gecenin heyecanını yaşadığımı hissedi- yorum. Apelyan beni yalnız bıralıp oda gına çekilince, uzun müddet yı kalkamadıra. Birar evvel dört kemiteci | arkadaşla beraber yaptları müzakereleri hatıtlıyor ve garip düşüncelere dalıyor Gum. Aylardarberi devam eden prog- yanilı bir faaliyetten sonra, nihayet ba- “nü'verilen” vazifeği ifa etmek Üzere Berfine, yani Talât paşanın bulunduğu şehre gelmiş bllunuyordum. Bu dakika da Talât paşanın iri vücudu gözümün önünde tecessüm ediyor ve Cenevrede- ki keomitezilik mektebinde her gün de- virdiğim mücessem Talât paşalar oda- mt dolduruyordu. Her tarafta ceki Osmarilı imparator- Tuğu sadrığzamımı görür gibi oluyor dum. Tabancamı çekerek birini öldürü yor, fakat arkasından yeni bir Talât paşanın meydana çıktığını hayretle gö- Tüyordum. Bu mücadelerin ne kadar zaman sürdüğünü bilmiyorum, fakat kan ter içerisinde kaldığımı ve kendimi kayb- edecek dereceye geldiğimi elân hatırlı- vedilen işin zannettilderi kadar kolay bir iş almadığını görüyordum. Reis Zakar yanm dilinin &itında çok şeyler bulun- Guğu mubakkaktı, Bilhassa firar plâ- nanm akamete maruz kalması ihtimaline binaen şimdiden öteberide bayılmaktan baksetmesi cinayetten sonra heni kaç:- rabileceklerine emin olmadığına delâlet etmiyor mu idi? Kendisimi benüz tan- dığırm için bittabi sözlerine itiraz etmek istememiştim. Fakat vaziyeti bizzat tet kik ettikten sonra doğrudan doğruya Cenevre ile muhabereye karar vermiş- tim. Bu düşünceler arasında bütün ge- ceyi mykusuz geçirdim. Sabakleyin erkenden Apelyan oda- ma girerek geceyi nasıl geçirdiğimi sor du. İyi uyuyamadığımı söyleyince: — Yer değiştirdin de ondan, ben de öyle olurum dedi. Bicaz sonra ev sahibi kadının getirdiği sütlü kahveleri içe- rek sokağa çıktik. Arkadaşımdan evvelâ Talât paşanın otunduğu evi bana göstermesini rica et- tim. Apelyan koluma girerek yavaş xes Je gurları söyledi: “— Sözlerime iyi dikkat et.. Bizim evin bulunduğu sokağın adı Augabur- ger sokağıdır. Şimdi buradan Joachims tal sakağına geçeceğiz..., Dikkat edi- yor musunuz, bu sokaktan sapınca Fa- sanen sokağına girdbeğiz. —- Aradığımız sokak daha çok uzak- ta mı? — Fesanen sokağından sola dönünce Talât paşanın oturduğu Hazdenberg sokağına gireceğiz.. Üşte oraya geldik.. — Kaç numarada oturuyer? — Sağda, 4 numaralı evde. 'Talât paşanın evine yaklaştıkça kal- bim heyecanla atmaya başlamıştı. Eski sadrıâzamın evi oldukça büyük bir eve di. Nazarı dikkati celbetmemek için dur madan bu evin önünden geçtik. Ve so- kağm sonuma kadar gittikten sonra geri dönerek bu sefer de karşı kaldırımdan ve geldiğimizden yoldan evimize Gön- dük. Augebarger sokağına girince Apel | yan bana sordu: — Yolu öğrendin mi? — Öğrendim. — Yalnız başına bizim evden oraya gideb'lir misin? — Tabil. — Şimdi ne yapacağız? — Arkadaş Zakaryamın — tavsiyesi ürerine 48 saat hastalanmak İap edi- yot. —O halde eve girelim.. Ben madama serün bördenbire hastalandığını söyle Tim.. -— Sen sonra nerrye -- Saat 11 de sefarcthaneye işimin başına gideceğim.. Öğleyin gelr seni bulurum. »— Öğleden sonra da işe gidecek mi- sin? -- Hayır öğleden senra serbestim. —- Öyle ine ben evde beklerim.. Ge- lirleen bana birkaç gazcte getir.. Sokakta cereyan eden bu mubavere den sonra eve girdik. Arkadağım Apelyan kapıyı açan ev sahibi Stellbauma birdenbire hastalan- dığımı ve odamda istirahat edeceğimi söytedi. Madam hastalığımın mahiyetini sorduktan sonra dedi ki: “—— Ben de karakola kadar zahmet edip beyannamesliri venmedini rica ede tektim.. Ne ise geçmiz olsun, ©o işi de artık yarın yaparız.. Arkadaştm Apelyan cevap verdi: '— Bizim de niyetimiz öyle idi, fa- kat olmadı ne yapairm?. Esasen vakti- miz de var öyle değil mi? — Evet, müddet 48 saattir. — İnşallah yarın arkadaşımın hiçbhir ? | yeyi kalmaz.. İyi olmadığı takdirde de | kimse bir şey diyemez; fakat hastalığı bir şey değil. Seyahat yorgunluğu, bu gün istirahat edince yarın sabaha sa- pasağlam kalkar.. * — Arkadaşınızın bir yeye — ihtiyacı var modır? Bir çay piyireyim mi? Apelyan ev sahihinia sualini bana tekrar ederek cevap verdi: — Teşekkür ediyor, gimdilik bir şey istemiyor.. Uykusu varmış.. Yatacak. Bu muhavereden sonra arkadaşım beni odama götürdü. Bütün geceyi y kusuz geçirdiğim için hakikaten uykuya istiyatırm vardı. Odaya girer girmez dtr hal yatağıma uzandım. Arkadaşım öğle | yemeğinde dönmek üzere sefaretteki varifesi başına gitti. Yalnız kaldığım odada yine derin düşüncelere dâlmıştım. Biraz evvel gör &lğüm Talât paşarım evi oldukça kala- balık 'bir caddeye bakıyordu. Bundan başka civar sokaklarda büsbütün tenha değüldi. Bu şerait aitında Hardenberg sokağında birisini ölddnnı;â;lü! _;lı yakalanacağı mühakkaktı. leyin erkenden sokaklar tenba Blurdu. Fakat Talât paşanın o kadar erkenden sokağa çıkıp çıkmadığı katiyetle belli değildi. Ekseriygısaat ona doğru soka- ga çıktığı ve küğük bir gezinti yaptık- tan sonra bazı ittihatçıları ziyaret ede- rek evine döndüğü tesbit edilmişti. An- cak ayırı ayrı arkadaşlar tarafındar ve- rilen raporlar birbizini tutmadı ğından, vaziyeti bizzat tetkik etmeden kati bir karar vermek doğru olmayacaktı. Gün düz gözile ve herkesin önünde bir gu- kast tertip ederek 'bile bile hayatımı tehlikeye atmaktansa, Talât paşayı ge- teleyin, evinde öldürmeği düşünüyor, fakat bir türlü bir karar veremiyordum. Öğleyin Apelyan dönünce, bu düşün celerimi anlattım. — Sen deli misin? Evinde oturan bir adamı sokaktan öldürmek kabil midir? Herhangi bir aksilik Talât paşayı ebe- werilmeğe başlandı. Birkaç ay mîâ “Haırsız - Polis, oyunları oyıla maktan bıktım usandım ! Genç ve güzel yıldız, sinema direktörlerinin kendi$ Ganagster filmlerinde rol vermesine pek sinirleni Esmer Röşel Hudsona, sanat hayatm dan bahsediline:, hiç de memnun gö- rünmez, Halbuki milyonlarca, genç kız we kadının kıskançlığım tahrik edecek kadar parlak bir şöhrete sahiptir. Filhakika, bu çok güzel kız, 12 yaşın danberi, ailesine bakmak mecburiyetin de kaldıktan ve birçok sıkıntılara katlan dıktan sonra, kabiliyeti ve enerjisi saye sizde, en dazla para kazanan ve en bü- yük şöhüete kavuşan yıldızlardan biri olmuştur. Roşel Hudson, sinemdaki ilk kontu- iTatını 14 yaşmdayken yapmağa muvaf- fak olmuş ve evvelâ, “harika bir çocuk,, telâkki edilmişti. Gayet güzel hir yüzü ve aynı darecede gürel bir sesi vardı. Fakat buzlar, onun büşük bir muvaf- gök genç aktris unutıddu. Üç senede Aancak, ehemmiyetsiz Üç Ha çevindi. Bu, en muarnid insariların 'hile, ceseret lerini kıracak bir haldi, fakat Raşel Hudson harikulâde hir irade ve azimle | sarar etti we kısa hir müddet sonm da bunun mükâfatını gördü: Kendisinr, Şarikik bir filmde mühim bir rel verildi. Bunda gösterdiği muvaffakiyet üzerine ikânci ve üçüncü bir film daha çevirdi. Bilhansa bu filmde söylediği şarkı. krsa bir zaman içinde Amerikanım €en çok sevilen ve en fazla söyienen şarkısı ha- line geldiği için, güzel aktrisin şöhreti de birdenbire büyüdü. Birçok firmalar değiştirdikten sonra küçük yddıza en büyük filmlerde Tcl sonra Roşel Hudson resmen “sslder. alarak âlân ediliyordu.. Bunun Üzerine, kendi- sine, sağdan soldan birçok — teklifler "yağmağa başladı. Hulâsa, güzel ve genç yıldızın artık hiçbir. geyden gikâyet etmemesi İlzımdı. Halbuki yukarıda da söylemiş olduğumuz vechile, o hâlâ memnun değildir. Bunun scbebi, kendi- sine verilen rolleri beğenmemesidir. Henüz mahiyeti anlaşılmayanı hir se- bepten dolayı, Roşel Hudsonun direk- görleri, kendisine ancak “gangster,, | diyen elimlzden kaçırabilir.. dedi. — Orası öyle, fakat bugün dolaştığı- z caddelere gündüz gözile rmikast yapılabileceğine aklım pek kesmiyor. — Suikastin bu sabak gezdiğimiz so- kaklarda yapılması şart değil ya.. Talât Paşanın her sabah bir gezinti yaptığına Böte, herhalde ona tenha bir sokakta da tesadüf edeceğiz.. — Hiç zannetmiyorum.. — Hele sen bir defa kendisini birzat takip et, oadan sonra buciheti görüşü- Tüz, Herhalde işi tesadüfe terk edeme- yiz. Talât paşayr bir kuzgunda öldür mek ve öldüğünden emin olmadıkça ya- nından ayrılmamak lâzım geldiğine dair mütcaddit defalar kati talimat aldık. — Hakkın var, uzaktan atdan bir kurşunla sadece yaralanması ihtimali de vatdır. — Değil mi? Bir defa suikaste maruz Kaldıktan sonra gayet tabii olarak daha ihtiyatlı hareket edecek, hatta polisin yardımın: da istiyecektir. Şimdiye ka- dar Talât paşayı müdafaa için hiçhir etmiş olacağız. — ÜÖyle ise gimdilik bu ciheti yapa- Cağımız takibatın neticesine hırakalım. — Evet, esasen ben sana mühüm bir haber verecektim. — Hayrala. Yeni bir şey mü var? yifre ile bizi haberdar etti. — Demek onun da işini bitirmek 1â- zim gelecek. (Devamı var) iat v tım artık. Meselâ sokakta yif“::; otomubîîîn Tüstiği patladı mir, ; tiyari ellerimi bavaya kıldl Çünkü hücuma maruz Kalmaği y alıştım.. Bu nevi roller, esasen tabiatlarıma da katiyen UyBt0 Bunlar da bususi bir meharet #” ğimi de hiç zannetmiyorum. S0 namak istediğim o kadar rol VAf Iar da çok daha fazla muvaffak ? ma eminim. Vakıa çok para ama, sanatkârlık da, nihaytt N meselesidir ve bana verilen katiyen zevk duymuyorum. filmlerinde rol veriyorlar. Halbuki, bu roller, güzel yıldız: fena halde kızdır- maktadır. Bundan bir müddet evvel hir dostuna, gu beyanatta bulunmuştur: “Hırsız polis oyunu oynamaktan bık ASTANBUL:! 1840 plükla dGans musikisi, 19 yüyano wolo, Cemal Reşit tarafından, 13.30 Trafiyo fonlik dram Şazi, 20 Cema! Kâmll ve arkadaşları tarafından Türk Tmesikisi ve hai şarkıları, 20,30 Ömer Hıza tarafından arapça söylev, 2045 Nedime ve arkadaşları — tarafından "Türk musikisi ve halk şarktları (suat ayarı) 21,15 orkestra, 22,15 Ajans ve bansa baber. Terf ve ertesi günün pragramı, 22,30 plâkin sololar, opera ve öperet purçaları, 23 son. KEE —Bugünden itibaren Asrî Sinemad” Halkımızın sevdiği arti! HARRY BA DAKELLE"DARRİEÖ en büyük Fransız fi TARAS BULBA we ayrıca macera meraklılafi JOANBROWN-.IM Hl)cmı TA BUK” BÜKREŞ: 18 Dimitresku orkastrası, tazafından Ru. men havaları, 20 Plliik, 20,35 operadan nakdi, BUDAPEŞTE: 1P Budapeşte konser arkestrası, MN,80 si. gan orkastrası, ve garkılar, 2230 küçük or. kestra, 28440 tadyo orkestrası, BERLİN! 2010 dant ve Bafif müzik, plfikdarı, 2i film | müzigi plakları, 21,40 Tadyo orkestrası, 2330 bafif zelmik, büyük ve mvı!!ı VARŞOVA: haydutluk filmi 2040 müzük, ZL10 varşova farmenik or. hkestrası koneeri, Dönyanın €n büyük viyolonisti N MiSCHA ELMA dün şehrimize gelmiştir. Yegâne Viyolon Resitalin! 8 İkinci Teşrin pazartesi akşamı SARA. Y Sinemasınd? Verecektir. Biletler şimdiden satılmaktadır. Dördüncü Vakıf Han Altında Borsa Kıraathanesinde: ” SLIİM MUSİKİ HEYETİNDEN BAHRt1 ve ARKADAŞLARI Ve ayrıca büyük ustat Heranti! Ramazan gecelerinlle her dinleyeceksiniz. Cay, kahve 285 Kuruş.

Bu sayıdan diğer sayfalar: