17 Ocak 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

17 Ocak 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yakin yurt telkikleri : 2 Kızkulesi Vapurla Üsküdara, Boğaz içine, Kadıköy ve Adalara gi- denler muhakkak #urette deniz ortasında düran bu kuleyi gör- müşlerdir . Bilmem siz de kulenin ne za- man yapıldığını ve ne işe ya- radığını öğrenmek “merakına düştünür mü? Deniz ortasında bulunan bu kuleye Kızkulesi derler. Taş- tan yapılmıştır. Etrafında gör düğünüz küçük tahtadan ev- cikler de Kule bekçilerinin e- vidir. Kulenin en tepesinde bir fener vatdır. Bu fener gece hiç sönmeden sabaha kadar yanar, gelip geçen deniz nakil vası - talarıma kılavuzluk eder. Kızkulesine en yakım yer Üsküdardır. Arasındaki açıklık ta 300 metreden fazladır. Kü- le bir kaya üzerindedir. Söy - lendiğine göre burası eski Bi- zanslılardan Manoel Komenoş adırida birisi taralından yaptı- rılmıştır, ve yeni okullardıi' A İstanbul 1453 yılında Türk- lerine'eline geçtiği vakit — bu- rası pek harap bir haldeydi. Haraplığını gidermek için ©o zaman burası tahtadan - olarak yaptırıldı. —Fakat — sonrâlafı, 1133 yılında, fâtanbulda bulu- nan Osmanlı — imparatorların- dan Üçüncü Ahmet tarafından bugün gördüğünüz gibi taştan olarak yaptırılmıştır. Bizanslıların #amanında bü kule ile Sarayburnu arasında büyük bir zincir gerilirmiş. Zincirden karşı tarafa geçmek istiyen gemilerden vergi âalmır- mış. Vergiyi vermiyen gemi bir yandan öbür yana bırakılmaz- mış. Kule, estkiden Dalmas kulesi adını da taşırdı. Dalmas bir Yu- nan generalinin karısıdır. Me- zarı kulenin bulunduğu yerde olduğu için buna Dalmas kult. si diyorlardı. Fakat biz. bunu Kızkulesi olarak tanıyorüz, Ve Öyle belleyelim., Varafık Saglıkduşuncelerı Akşam hava çok soğuktu. Okuldan eve - gelip te odaya girdiğim zaman babamı soba karşısında gördüm. Oda sıcak- tı. Annem, iki erkek, bir - kız- kardeşim, birer tarafa otur. muşlardı. Odanım bir kaç sa- attenberi havalandırılmamış ol duğunu daha içeriye girer.gir mez anladım. Babama dedim kiz — Burası hem çok sıcak, hem de havası ağır.. İzin verirseniz, pencereyi bir ilâ dakikalık AÇa- hm. Babam dikkatle yüzüme bak- t&ı: İ — Sen deli misin? Bü har da pencere açılır mı? Hepimizi hasta edeceksin!, Cevap verdim: — Hiyır, baha, havâfim de- Bişmesi lâzımdır. Siz — burada saatlerce kapalı kalmış, beş kişinin nefesiyle odanın hava- sınr zehirlemişsiniz.. - Bundan başka bu kadar sıcak ta iyi bir şey değildir. Borada; bu kadar sıcağa alışanlardan biri odadan dışarıya çıkınca, bu sıcağı di- şarıda bulamaz, hemen nezle olur.. MiYAV MiYAV —MİYAV MİYAV MİYAV!. —AH BU PAMUK NE AÇ GÖZLÜ ŞEY. MAK BİLMEZ. ANNEM SANA CİĞER VERMEDİ Mİ? — MİYAV MİYAV MİYAV. — DUR GÜZELPAMUĞUM, KARNIMI DOYURAYIM BANA DA VERECEĞİM DUR. —MİYAV. —ALAMAANNEM GÖRMESİN. DÜN SÜTÜ DÖKTÜN BANA ÇOK. KIZGIN. — MİYAV MİYAV.. — Siz okulda böyle ni* ya- parsınız?. — Tabif havayı değiştiririz. Bakın ben soğuktan korkuyor muyum? Vücudum alışmış. A- cada nezle olüyorsam, sebep bu odanın çok sıcak oluşudur, Babam hafif hafif güldükten sonra dedi ki: — Oğlum, hâklısın. Bizim zamanımızdaki okulları bir gör- seydin! Kış geldi mi pencere- lerin üe kâdar aralıkları var- sa kâğıtla kapanıtdı. O kadar odun atılırdı-ki sobanım saçları kıpkırmızı olurdu. Sınifin pen. cereleri hiç . açılmazdı.. Ağıı- dan başlarımız zonklardı.. Bu ağrıyı soğuk almaktan - sanır- dık. Odanın içerisi kokardı. Amma hiz buna alıştığımız için şikâyet etmek aklımıza bile gelmezdi. Dışarıya çıkınca, içi- mizde kâlıyı fahilâlar, üstümüz- de kalın paltolar olduğu halde gene tirtir titrerdik.. Hele, he- Te amıfta palto çıkarmıyanları- mızda pek çoktu.. Babamin “sözünü kestim: — İşte bunuti İçin, dedim, biz gıbhatli, çevik, çalışkari ©- luyoruz.O zamanın - çocukları, hasta, uyuşuk ve tembeldiler. HİÇç noı — HAYDİ NAZLANMA. YE.. ŞİMDİ A.W GELECEK,. l Oyunlar İ Hokos Pokosun cicoz oyunu Benim adım afacandır. Fa- kât Hoskopos da derler. O ne demek mi diyorsunu?, Bae kımnız size anlatayım: Ben, bir çok oyunlar bill. rim, Bu oyunları her zaman ev- de kardeşlerime, okulda da ar- kadaşlarıma öğrettim. Onlar bu oyunları öğrenirken, Ho- kospokos kelimesini çok kul- landığım için, beni hep bu ke- lime İle çağırırlar, nerode gör- seler: — Canım Hokospokos, gel bize, oyun öğret! Diye yalvarırlar. Onlara öğrettiğim gibi, sire gde arada sırada türlü oyunlar tğrteceğim. Bunları kolayca öğrenmek için beni dikkatle dinlemeniz lâzımdır. da bile oynayabileceğiniz bir oyun öğceteceğim.. Bu oyunun 4 Cicoz oyunu derler. Na- sıl, kelime boş değil mi? O hâlde dinleyiniz: Çoğuklar evvelâ bir halka o- lur ve büyük bir ip bulurlar. Bu ip sicim şeklindedir. İpin bir ucundan (yüzük, halka) gi- bi bir-şey geçirilir. İpin iki - cu bitleştirilir, ortâya da bir e- be geçer. Bu iş tamamlandıktan sonra herkes ipin etrafında bir yüvarlak olür. ipi avuçları içe- ritine alır, Avuçlar içerisinde kalan halka, gayet çabuk ola- rak, ebeye göstermeden avüç- tan avuca dolaştırılır. Halka do laşırken, şöyle bir terane tut- turulur; Haniya Cico İşte Cicoz Al Cicozu * Ver Cicozu, Ebe, ipin içinde ve avuçla- yın arasında kalan halkayı bul- maya çalışır, Ebe halkayı kimde bulursa bu sefer ebe © olur.. Oyun böylece devam eder. Nasıl güzel değil mi? men bir deneyin bakalım. He- e- Bugün, evlerinizde kış gece- «7i eğlencelerinde, battğ akula Orta Avrupa uluslarından olan Almanyada hayat günün yirmi dört saati içerisinde bü- yük bir düzenle göçer.. Alman- lar keder, düşünce nedir bil- mezler, Daima çalıştıkları ve hareket balinde olduklarından bunlara vakit bulamazlar. Onlarda oyun ve eğlence, din- lenme zamanlarının büyük bir kısmını doldurur. Şarkıyı çok severler. Beş on Alman bir a« râaya geldi mi hep birden şarkı- ya başlarlar, dans etmek ister- ler. Portakal Kiş mevsiminin en güzel ye- mişlerinden biri de portakaldır. Portakalın vücuttaki faydaları çok önemlidir. İnsanın vücudundaki kumla- rı azaltır. Bundan başka mide- yi düzeltmeğe de yarar. İçinde Vitamini bulunduğu için her- kes portakalı çok miktarda ye- melidir. Portakal, memleketimizin kış mevsiminde yetiştirdiği en çok ve en güzel yemişlerinden biridir. Anadolunun muhtelif yerle- rinde portakal yetiştirilir. A- - dana yakmında Dörtyol deni- Jen yerde yetiştirilen portakal. Tarımız bütün dünyaca tanm- mıştır. Her yıl yabancı memleketle. re milyonlarca portakal satıl. maktadır. Bu yıl da 200 milyon portakal elde edilecektir. Siz de bu lezzetli meyvayı çok mik- tarda — yeyiniz.. Vücudunuzu faydalandırmış olufsunuz, dan hiç eksik olmu- yan türlü sazlariyle hemen o- racıkta bir orkestra kurarlar ve türlü oyunlar aoynamağa, hoplayıp, sıçramağa başlarlar, İlkbahar ve yaz mevsimlerinde Alman şehirlerinde çiçek işle- rTine çok önem verilir. Hemen her ev, balkonuna varıncıya ka- dar çiçeklerle süslenir. Büyük işçi mahallelerinde bile geniş giçek bahçelerine - rastlanır. Halk, çocuk, herkes işlerini bhitirdikten sonra burada eğle- nir. Yerli — halk eğlence için Vansce sahillerini daha güzel bulurlar, Gölde eğlenirler, yü- zetler, ilrca eğlen- Almanyada spor başi e z aeti HELUUUUUUURUYEUEAYERRRAAUUREURERRENR YS U Çoeocuk sağlığı [ Canlılık, neşe yüzünde, ! Vücudu kuvvatli, çavik; Istanbuldâ saat 12 iken Ankarada: 12,10. Adanada: 12,25. Antalyada: 12,07. Beya- zıtta: 13,00. Bursada: 12,01. Çanakkalede: 11,49. Çorumda: 12,24. Denizlide: 12,01. Diyars bakırda (Diyarbekir): 12,44. Edirnede: 11,50, Erzurumda: 12,40, Eakişehirde: 12,07. Ga- ziantepte: - 12,32: Gümüşhane- celerden birini teşkil eder. Ş& hirlerde büyük yüzme havu$ ” 1 sahaları vardır. Hâf” ta tatilini geçirmek üzere HÜ eğlence yerlerine bütün — ailt hâlkı birden gider, 'Tablati seven gençler kik çük küçük gruplar halinde EE” zilere çıkarlar, Saatlerce yi yüş yaparlar « Büyük şehirlerin etrafmdâ işçilerin iş saatlerinden gidip çalışmaları için küş küçük bahçeler ayrılmıştır. P' ları ucuzca kiralayan işçi, boş vaktini temiz havada £' rir, hem de evinin sebre, va ihtiyaçlarını temin etmit lur, ları, oyı Fışkıracak her yerinden Çocukluğun taze kanı $ Sağlığı yok, rengi uçuk Bir yavru nasıl sevilir? Zeki, sağlam, şen bir. çocük No sevimili, ne güzeldir?. te: 12304, Kastamanuda: Konyada: 12,14. 12,271 Müşta : 12,50. 12,30. Bivasta: 12,32. .N,#' 12,30. Trabzonda: 1248 ı,;ı. da: 12,56. Yozgatta: Zonguldakta: 12,12, de; 12,441, ınıuıe-nso.!-;; ,U

Bu sayıdan diğer sayfalar: