11 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

11 Nisan 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 NİSAN — 1038 makyaj Danyel Daryöye ya veriliyor; yıldızla boyaya tâbi olduğun Makyaj bir sanattır ! Sinema makyaljcıları neler anlatıyorlar ? Bil filmin, seyredenler — üzerinde bırakacağı tesire — yardım eden her unsur bugün inceden inceye, tetkik ediliyor. Hiçbir nokta İhmal olun- muyor. Her şeye lâyık olduğu ehem- miyet veriliyor. Bir sinema eseri da- ima bir çok sanatkârların elele ça- lışimasile doğar. Sinema bir çok gü- zel sanatleri bir araya toplar. Mu- harrir fikir verir, vakayı anlatır; bestekâr filmin tosirini — bestelerile kuvvetlendirir, ressam vakayı mühl- tesokan — dekorları çizer; — aktör müharririn yarattığı şahıslara caD werir; makyafjer oyunu tamsli eda- ceklerin yüzlerine vakanın icap et- tirdiği manayı kor; filmi çeken bü- tün bunları film üzerinde teshit e- der; ges mühendisi sözlerin ve musl- kinin iyi anlaşılmasından mesuldür; nihayet rejlsör bütün bu saydığımız sanatkArları harekete getirir. O, her çalgıdan — anlıyan, yanlış — sealeri derhal farkeden bir örkestra şefi Bİ- H'dir ve filmin dimafıdır. l defta mukyajcı kul anan s.ülyo 'Yakın zamanlara kadar artletler kendi konüllerine boyanır!ardı. Na- diren stüdyolarda birer berber bu- lunurdu. Bunlar sanatkârın saçları ve yüzlerile çöyle böyle meşgul olur- bire atkârı olan mukayese edemeyiz. İlk dafa olarak müstakil makyajci kullanan stüdyo, Paristeki Albatroş stüdyosudur. Jx kullanılan makyaj el de Malzef teminde bir Rustur, Bu gün İse her etüdyonun bir çok mak yajciları vardır. Meşhur yıldızların makyajciları bu sanat yüzünden pek büyük parâ kazanan kimselerdir, Amerikaya gİ- den Frahsız yıldızı Danyel Dariyik pün her bir makyajı İçin, makyajci stülyodan 1500 dolar alır. Yıldızlar da muvaffakiyotlerinin seslerinden, lstidatlarından ziyade yüzlerindeki boyaya tabi olduğunu bildikleri için makyaj — meselesine gok itina ederler , Şu halde sinemada en fazla mov. ki sahibi olan adamlardan birisi de makyajcıdır. 'Tanınmış sinema — mecmuaların. den birisi müteaddit muharrirlerini €en meşhur makyajcılarla görüştür: müş, onların makyaj hakkında fikir. lerin! sormuştur. Bu meemuanın muü harrirlerinden birisi — Pariste Pate stüdyolarının — meşhur makyajcısi Şakatuni ile görüşmüştür. Sanatkâr, muharriri iş odasında kabul etmiş- tir. Bu olayı pudra, düzgün vazelin, kolonya kokularının biribirine ka- rışmasından doğan tatlı ve bayıltıcı bir koku dolduruyordu. Çok kuvvet. H elektrik ampullerile aydınlatıl. mış bir masa Üzerinde her renk düz. günlerle dolu binlerce — kutu ve tüp fırcalar, $işeler duruyordu. Bu masa tıpkı bir ressamın — palenine benzi. yordu. Şakatun! vaktile meşhur bir sine- ma aktörü idi. Fakat sesli film çıkın. ca bu sanatten vazgeçmeğe mecbur oldu. Çünkü fransızcayı pek belli bir senebi tolâffuzile konuşuyordu. Be- kidenberi makyaj işile meşgul oldu- ğundan bu iİşi kendisine meslek itti. haz etmeğe ve bu — sanatte ihtisas Kkesbetmefte enlışti;. arzusunda da muvaffak oldu. İşte bu meşhur makyafcı, odasın. da enine boyuna gezinerek, Fransız muharririle şunları konuştu: Makyaj yüzün kusu larını ortadan kaldırır — Makyaj sanatkârım muvaffaki- yeti için İlk şarttır. Size bunun açık bir mizalini aöyliyeyim. — Sinemaya gittiğiniz vakalit evvelâ günlük ha vadisi gösteren sinema gazetelerini seyredersiniz. Bu günlük parçalarda güzel bir kadına — rastgelemezsiniz. Belki bu kadımların içinde çok güzel. leri vardır. Fakat içini bilen bir mak M yA larla — A ea nları bir d SIZ görmeli 2 Aya imambayıldı pılacak bir makyaj için 1500 dolar r, muvaffakiyetlerinin yüzlerindeki V HABER — Akşam postası € —— —— - " Şehirden röporlajlar Osman Cema l gönderiyorlar ! Profesör (Pikar) bir balonla - atmosferi geçip stratosfere çıkacakmış. Kapkalın camdan bir. kutu azınanile denizlerin dibino inerek oralarda bir takım —Gazetelerden— u bilir ve makyajlarına itina ederler * Edvlg Föyyer, bor yandığını gös. termemeye — çöli- şarak en çok bo- yanan — artisttir. Anni Verna, bu güzelliğini bir as da makiyajcısının meharetine borc. ludür. Si ne ma Jinden gı—cmndiklcyt için rdesinde güzel ııbrünu'ı;e: $ , Eğer büyük görünmek icap :ıî: film parçasında Marlen Ditrih veya Grota Garboyu makyajsız ola. rak filmo çoekerseniz ontarı bir daha perdede görmek uıemlyaı-rçluııdcn aminim. Makyaj yüzlerin ifadesini manalandırıyor. güzelliği ışıuydanıı çıkarıyor, hattâ yüzün kusurların: dan kaldırıyor. o"l;lllrılulz,ll sİnemâ ınlıtler'l"n:: makyAldan C TÜi yenilecekimiz boyanır.. Bu astar K k renkler ekseri boya için kullanılan re yi 21, yahud da pori ya ya koyu kırmnf. y BT arak kal rengidir. Makyajcınl dikkat edeoegıııîy; h;u“r:ır:c:î: ın rengi olmalıdır. jkcn gözlerin, saçların rengi, hıın:ıı:: ve ağzın biçimi nazarı dikkato & yajcının el sinema po! lıdır. ınıBon daima bu astar lbây;â'ı:xlı_ koyu renklerle ynııııı:ı)ıüııhı Hati rim. O vakit film çeken çalışır, ışıkların ayarı daha kolay yi in altı — Yüzü buruşuk, gözlerini mor dalrelerle gşevı'ııııırl:mnıı'ı-r artiste irseniz ne yapü! ":t'xsııık kolay.. Buruşuk Go?:: hafit kırmızı boya tabakasile dol rurum, bakınız... * Şakatuni duvardan siyah hııı:e':l:. kavva kopardı. Bu mulıvvkı' a de muhtelif renkte — kücü ne' Ve vardı. Çok açık Sari, daha kı’rmm. rı, portakal, penbe, ı-ılıııık ea Her rengin üstünde bu Ten :ww a toğrafla alınmış resimleri yal mıştı: ı:' Bu levhaya bakınca yüze ıurı; eağım aatar boyanın fotoğrafta ııııı tesir hasıl edeceğini derhal u;hk"hı; Bu bana kullanacağım ronk ha da iyi bir fikle verir , yada film çevirdi. Bu en Iyi boyanan Kale dışarısındaki yazlık kahve- en birinin bahçesinde, bir pazar G, öğleden sonra: Bayan Hayriye — — “Yukarıdan hızla geçen İki uçağı süzdükten son- ra, yanındakilere,, duydunuz mu a- yol, Fransız mı, Alaman mı, İngiliz mi, birisi yakında bir tayyareye bi nip aya kadar çıkacak! Bayan Nocmiye — A., A... Daha ne ler! Çıldırmış mt bu berit, hiç tayya- reylo aya çıkılır mı imiş? Hayriye — Bütün gazeleler yazmış kardeş, çıkacakmış işte! Neocmiye — Çıkıp da ne yapacak- miş orada sanki? Hayriye — Ruhlarla görüşüp gene buraya dönecekmiş! Neemiye — Hangi ruhlarla? Hayriye — Ölenlerin buradan ora- ya giden ruhlarile! Bayati Soher — Ay, burada ölon- lerin ruhları aya mı gidermiş? Hayriye — İyi ruhlar aya gider, orada keyiflerine bakarmış, ruhlar da güneşe gidip ta kıyamete kadar orada çayır çayır yanarmış! gü metli büyük babamın ruhu ayda ola- cak! R Hayriye — Bakalım, senin büyük babanm ruhu iyi bir ruh muydu? Seher — Asa.. Ne söylüyorsun hemşire, benim rahmetli büyük ba- bam ayağını abdestsiz yere basmaz- dı! Necmiyo — Öyle ise bizim rah- metli kaynananın ruhu da güneşte olmalı! Hayriye — Neden? Nocmiye — Nodeni var mı kardeş, hepiniz de pekâlâ bilirsiniz, o sağ- ken şu dari dünyada onun elinden çoktiğim kalmamıştı! Seher — Acaba bu dediğiniz adam oradaki ruhlarla — görüşmek üzore ne zaman aya gidecekmiş? Hayriye — Galiba, bu önümüzdeki yaz, patlrcan mevsiminde! d Seher — Ah, no olur, şu adamla bir tanışaydım! Hayriye — Tanışıp da ne yapacak. sın? Seher — Hazır patlıcan — zamanı gideceğine göre rahmetli büyük ba- bacığıma buradan bir tenctere patlı. can dolması gönderirdim. Zavallı a- damcağız, sağlığında patlıcan dol- t nekadar da severdi! Neemiyo — Bonim rahmetli ha. minnem de İmambayıldıya pek ba- yılırdı. Adamcağız, giderken İstan- bula da uğrasa da ben de bir kola- yını bulup ona bir kayık tabağı, bol yağlı imamnbayıldı yollayıp zavallı- nn gönlünü alsam! Baska bir masadan bunları dinle- mekte olan altmışlık bayan Peruz: — Kime günderiyorsunuz, bu pat hean dolmalarile imam bayıldıları bakayım? . Seher — Ben rahmetli büyük ba- Ş natkârdı. Yüzünü öyle değiştirebi- yordu ki samim! arkadaşları kendi. sini tanıyamıyorlardı. Bu ietida geli filmlerde öyna- ak zarureti kargısında kalın: hayatını geniş geniş kazanması- na yaradı. O da kendisile görüşen gazetociyo şunları söyledi! — Bon sanatkârın gizli güzellikle- rini meydana çıkarmajğa, onu değiş- tirmeğe, ve şahsiyeleştirmeğe çalışı. rım. Umumli ve herkese — benziyen güzellik, bir yüzün orijinal vasıf ve ifadelerini! yok eder, Moselâ — şakaklara doğru çekik kaşlar bugün modadır. Fakat bu mo. danın her kadına yakışaecağını zan. netmek hatalı olur, her kadın kaşla. rint çehresinin şekline uygun olarak yapmalıdır. Aksi takdirde suniliğe düşer. Bir yüz tabilliği noe kadar mu- hafaza ederee kusurları olsa bile ge- ne fotojenikdir. Erkeklerin makyalji basittir. Hattâ esmer veya güneşte yanmış örkek astar makyajı yapma- dan da film çevlrebilirler. — Fazla makyaj onları kadınlaştırır, karak- terlerini bozar, Ben bilhassa kadın makyajı yapa- rım. Simon Simon'nun reklâm film- leri Amerikaya gönderileceği zamman artistin makyajını ben — yapmiştım. Danyel Dariyö, Edvit Föyyari Merl Oberonu ben boyadım, — İvi bir makyajcı olmak için ne- lâzımdır? eseli olmak, renkler ve hoya- lar hakkında duygusu olmak, biraz da teşrih bilmek... Makyajeı kimya bilmeğe de mec. burdur. Hattâ toşrihten ve doktör- luktan bir purçu haberi — olmalıdır. Moselâ bir film asnasında yıldız rol icabı intihar ediyor. Tabif yüzü eski boyayı muhafaza edemez. Halbuki muhtelif xebirlerin cilt üzerine ver. diği renkler başka — başkadır. Öyle gehirler vardır ki alında — ve yüzda siyah lekeler bırakır, Yüzü glş!run ve kızartan zehirler de vardır. Şu hal. de makyajcı, sanatkârm ngl ze- birle öldüğünü ve bu zehirin tosirle- rint! bilmek mecburiyetindedir. Sanatimiz bizi etnografyadan, re- simden, heykoltraşlıktan da anlama- ga sevkeder, Bir tek kelime ile mak- yaze, sağlam ve vmum! malümata sahip olmalıdır. yi makyajcılar yeryüzünde pek azdır. Meselâ İtalyada iyi makyajğıu yoktur ve hattâ 'Trakonova filmini çeviren artistlerin makyajını yap- mak için beni çağırdılar. Bu film ta. mamen çevrilinceye kadar orada kal drm. Bu vefile ile İtalyanın çok & gin müzolerini — ge hakkında çok faydalı dim. Sonra da “büyük t stüdyosunun Verdinin hayatına dalr çevireceği filme alınacak mak- yajel için açılan müsabaka İmtiha- nına girdim ve kazandım. Yakında tokrar İtalayya gideceğim. Bor's dö Fast ne dıyor ? Sessiz film devrinde çevrilen Vol- ga Volza filmi herkesin hatırında. dır. Burada — Boris dö Fast başrolü oynamıştı. Bu çok — muvaffakiyetli temsilden sonra onu Holivuda ça- gırdılar. Orada Con Barrimor ile be- raber meşhur Fırtına filmini çevir. di. Senelerce Holivudda kaldı. Sonra Avrupaya döndü, Fransa va Alman- ı yeni keşiflerde bulunacakmış... fena | Seher — Demek şimdi, benim rah- | bama! Necmiyo — Ban do rahmetli bü- yük anneme! Peruz — (Taaccüble) irahmetlik lere bunlart neylen gönderorsunuz, yoksam amelikalılar dünya ile ret arasında yeni bir ekspros p: icatladılar? - Hayriye — Bunlar ahretten değil, aydan bahsediyorlar, aydan? Peruz — Hangi aydan, nisandan, yoksam mayıstan? Hayriye — Yok hazirandan... Ya- ni senin anlayacaftın, gökyüzündeki aydan! Peruz — Ne olmuş ki gökyüzünde- ki aya, yokgam burada, pandispanya da! olduğu gibi orada da insanlar İki taraf olup biribirlerine ml gir- mişler? Bu aralık bayan Nocmiyenin ço- cuğu tutturur: — Anne ben pandis panya isterim! Necmiye — Otur, outrduğun yer- de, şimdi ben sana — pandispanyayı nereden bulayım ? Peruz — Desenize — bakayım, ne varmış gökyüzündeki ayda? Hayriye — Avrupalılardan birisi bu yaz aya çıkacakmış da... Peruz — Neylen çıkacakmış, mer- divenlen? Seher — Yok, iskele kurup da çı- kacakmış! Peruz — Belediyeden ruhsatiye talmıştır? Seher — Haydi oradan bunak sen de! Hiç aya mordivenle, İskole ile çıkılır mı? Tayyare ile çıkacakmış, tayyare ile? Peruz — Çıkıp da ne halt edecek- miş, bu koskocaman dünya sanki dar gelmiş kendisino? Hayriye — (Alay için) adamcağız, oğluna oradan kız arıyacakmış! Peruz — Buradaki kızların suyu çıkmıştır sanki? Seher — Yalan, yalan, Peruz tey- ze! Adameağız oraya ruhlarla görüş- moğe gidecekmiş! Peruz — Hangi ruhlarla, tuzruh larile, yoksam Lokman ruhlarile? Seher — Hayır canım, — İnsan öl- dükten sonra buradan oraya gidon ruhlarla! Peruz — Ay, insanlar burada Öl. dükten sonra, rubları oraya gider- miş? Hayriye — İyi insanla: gld;"nxsl rınki oraya eruze- Demek siz bu yaz patlı. can dolmaları ile lmımbı)'îmııî:ıtg— radaki hrsim, akrabalarınızın ruhla- rıma göndereceksiniz! Neocmiye — Evet, öyle! Peruz — Dozenize ki eskiden pat Ircan dolmaları, fmambayıldılar, pey nlrllmyıllıııieıqua Kâhtaneye, Çıı:ıııcı- ya gi rdi. Bundan s't;,llerck : Bonra isem aya tekiler — (Ha vi (Hop birden) öyle za- Peruz — Öyleyise işimiz iş! Bir kaç yıla varmaz, cumartesi tksamı bursdan nevnleyi düzüp gramofonu da aldık miydi, atlar tayyareye, Aya, pazartosi sabahı da döneriz geriye! Hasene — Öyle yapacağımıza, ya- zın birkaç ay, oraya hava tebdiline gider, kalırız! Peruz — Oraya gidecefimize, biz bu yaz, şöyle cünbür comaat, Bakır- köye, hava tebdiline gitsek nasıl olur? Çocuk — Yaa.. Ben Bakırköye git. mem? Peçuz — Neden rum? Çocuk — Orada deliler varmış! — Peruz — Orada deliler var da san Xim bunun burasında akıllılar var. Demindenberi burada edilen lâflar sankim akıllı işidir? Senin anacığın buradan aya İmambayıldı gönderme &e kalkorsa buna hay Mazhar Os- man tmüsnado oder? Nocmiye — Bay — Mazhar Osman müsando etmezse biz de gider, Bay Fatinden izin alırız! Peruz — Haaa. Bak, o başka,. O- na akan sular durur, Bay Fatin mü- saade ettikten sonra, buradan aya, değil bir tabak imamhbhayıldı. Rar- yambasanın bütün patlıcanlarını gön derirsiniz.. Btraftan bir kahkahadır — kopar, eller şakırdar ve gürültü kesilip de #yni konusma tekrar başlarkon kah veci Bay Ahmet berikllere sestenir: — Eh artık yeter, sİz srranızı sav. dımız, şimdi herkes radyoda biraz da Hazımı, Vasfiyi, Halideyi dinli. yocekler,! Osman Cemal KAYGILI Bitmezsin yav-

Bu sayıdan diğer sayfalar: