6 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

6 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAA S SAA İ OGmayıs — icsa ——— ——— -— — HABER'in zabıta romanmı Yedi postlu Hayvan otelinde maskeli bir balo — 19 — Biraz sonra, açık bir meydanlıkta girin bir bina gözüme ilişti. Daktilo, arabayı, sıra ile dizilmiş otomobillerin arkasında durdurttu. İndi ve binaya ımiı Kapıdaki bir tabelâda (Yedi post- u hayvan öteli) adını okudum, öte- | hrı ön taraft ormanlığa, bar tarafı Agay Kimanına nazırdı. Nazarı dikkati celp etmetlen bara so- kuldum. Belli etmeden etrafı süzdüm. Lord Seamor, bir salonda hararetli bir ping pong partisine dalmıştı. Barın tenha bir köşesinde, Penel—ı peyi gözetliyebilecek bir yere oturdum. Lord yeğeninin kayboluşundan hiç de | müteessir görünmüyordu. Otomobilime baktıkça, onu sattı- ğema üzülüyordum. Bir aralık aklıma bir muziplik geldi. Otelin “Yedi post- ta hayvan” başlığını taşryan — küğıtla- rından birini alarak, yazımı değiştir- mek suüretile yunları yazdım: “Bay Lord; incileri bulmak için böyle canrm bir makineyi harap etmek faydasızdır. Sizden evvel polis ara- bada araştırma yapmış ve hiç bir ip ucu elde edememiştir. Size, bu arabay- la zevk sürmenizi ve 'beyhude yere harap etmeğe çalışmamanızı — tavsiye ederim.” 'Altına Bay karnmaval imzasını köy- dum. Hiç şüphesiz Lord Seamor bu kâğıdı okuyunca küplere binecekti. İçtiğim içkinin bedelini vererek dı- şarı çıktım. Penelpeye doğru — gittim. Kimsenin görmediğine kanaat geti! €e, mektubu câma yapıştırdım ve uzak- Taştım. Arabama bindim ve beklemeğe baş- W&ı—mw penceresindeki — mektubu İik gören Lord oldu. Ve, hiddetinden kıpkırmızı kesildi. 'Tekrar bara döndüler. Tavırlarından ve giyinişinden bar sahibi olduğu an- laşılan bir adamla telâşlı telâşlı konuş- mağa başladılar, Görülmemek için, a- rabamda iki büklüm olmuştum. Biraz sonra Lord ve kaptan otomo- bile binerek uzaklaştılar. Bunun üzeri- ne, bara girdim ve bir köşeye çekile- rek garsonun gelmesini bekledim. Bar sahibi bizzat geldi. Bu, sivri keçi sa- kattı bir adamdı. Yüzünün — rengi bir balmumu kadar sarıydı. — Meyva istiyorum! Dedim ve kendisinden bir oda rica ettim, maksadım otelini gezmekti. Fa- kat otel sahibi, kira ile oda verilmedi- ği için özür diledi: — Odalarımızın hepsi de yazlığa çıkmış olanlar tarafından — kiralanmış- tir. Çaresiz! Bay Karnavalın — sığındığı ve herkesin görebildiği bu oteli gez- meden ayrılmak mecburiyetinde — kal- € dim. * Nise dönünce ilk işim garaj sahibi- ni bulmak oldu. Penelope'nin satış be- delini aldım ve bir bankaya yatırmak Üzere yürüyerek yola çıktım. Şebir, karnaval haftası münascbetile çalkanı- yordu. Otomobille sokaklardan geç- mek imkânsızdı. Buz dolapları satan bir mağazanın vitrinlerini görünce kafamda bir şim- şek çaktı. İçeri girdim. Kendimi, buz dolabı alacak bir otel sahibi olarak takdim et- tim. Satrcı, büyük bir nezaketle, ince- den inceye dolapların kullanış tarzla- rını anlattı. Başka bir zaman uğrıya- cağımı söyliyerek ve mağaza saticisi- gn uzattığı adres İkartınt ee$ime yer- leştirerek ayrıldım. Buz dolabı satıcısı « fatile “Yed! post lu hayvan,, oteline sokulan'eceğimi sa- nryordum. Kan'a dönmeden evvel Umanın — tıh- | tımında bir gezinti yaptım. Sonra, Na- | polyon bulvarına uğrıyarak — Korsikalı | dostumu buldum. Lulgi, “Karnaval,, ismini işitince iki büklüm olmuştu. Usulca kulağıma yak- laştı ve bir şeyler bildiğini, bir gün sonra telefonla anlatacağını söyledi. Frigo müessesesini gezdikten sonra, bir *buz doladı,, tüccarı olup — çıktım işin içinden... Ertesi sabah, "Yedi postlu hayvan,, oteline gittim. Otomobilimi bir kenara yerleşlirdim. tçinde buz dolabı katalokları — bulu- nan çantayı berabetime — alarak bara girdim. 'Temizlikle uğraşan garsonlardan bi- rini 1âfa tuttum, — Havalar pek iyi gidiyor. dedim. Havaların güzel gidişi, buz dolabı alk mak istiyen halkın müessesemize — te- hacümünü mutcip oluyor. Sizin sağut- ma dolaplarınız var mü? — Hayır, Bayım... Buz yapan ulak bir makinem'z var, Fakat pek kaba bir şey... Kilerde işletiyorur. Bunun kâfi olmadığı muhakkak... Amma, patronu- muz pek cimri... — Patron kaçta uyamır? — Geceleri fazla dansettiği için yorgun düşüyor... Saat ondan evvel kalkamaz... — Kalktığı zaman kendisine kartı- mu vermenizi ve gösterilecek bir nü- münem olduğunu söylemenizi rica ede- Bir gün evvel mağaza sahibinin ba. na verdiği kartı uzattım. — Burada beklediğim müddetçe &ş- çı ile konuşmak faydalı olurdu, de- düm, mutbak ne tarafta? Garsonun tarifiyle, koridorlardan ge- ;ereı yuıümeğe bı;mdm Etrafın kir- teşçıyı selâmladım ve bir dostmuş gibi samimiyetle elini sıktım. Katalokları gösterdim: — Biliyorum, dedi, fevkalâde.. Ve, zannederim ki fiatları da pek yüksek değil.. Ucuz verecek olursanız bir ta- ne almak için patronu kandırmaya çı- lışırım... — On üç bin franga verebilirim... Bunun yüzde on beşini de size bırakı- ram.,. Dolap nereye konulacak? Bir senedenberi Brezilyada — bilhassa Bahya ve Pernambuko civarında yeni bir mezhep türemiştir. Bu mezhebe giren isanların mabudu bembeyaz — bir attır. Bu mabuda Transebin ismini veriyorlar. Bu dinin peygamberi de Joze Lorenko isminde bir Brezilyalıdır. Bu dinin ma- budu olan at, din mensuplarından birisi ölünce onu derhal sağrısına — alıyor ve doğru cennete götürüyormuş! Yeni mezhep çok kısa bir zamanda i- narılmıyacak kadar taammüm etmiş ve Brezilya hükümetini — endişeye düşür: müştür. Hükümet atr ve Jorzeyi yakala- mak için kuvvet göndermeğe — mecbur olmuştur. At yakalanmış ve öldürülmüstür. Fa- kat Joze kaçmağa muvaffak — olmuştur. Büu adam şimdi Brezilyanın sık orman- larma iltica etmis. orada taraftarlarmı çoğultmakla meşgulmüş. Yüzünü aka çıkarmak ısteııen ]aponııa 'Japon nüfusu HER YIL 1Tmilyon artıyor 50 milyon Japon, Honşu adasında konserve kutusuna istif edilmiş balık gibi yaşıyor “Nüfus artışını durduramıyoruz; muha- cerete imkân yok; ziraate yarar toprak bizi beslemiye kâfi gelmiyor., diyorlar Uzak şark hâdiselerinin, yıllardanbeit cihana verdiği ıstırap malümdur. Asır- ların elile işlene işlene, her biri birer güzel san'at müzesi halini âlmış nice nicte Çin şehirleri yakılıyor, yıkılıyor; korkunç bir harbin her yirmi dört saati on binlerce insanın ökümüne se- bep oluyor, 400 milyon Çinlinin yaşa- dığı topraklarda bir an emniyet ve hu zur teessüs edemiyor, Pasilik'in bütün kıyıları endişe içinde. Uzak şarkın bu karma karışık — hali dünyanın her tarafında müuhtelif fena tesirler yapıyor. Rusya gibi büyük bir pazarı kaybettikten sonra Çin pazarla» rından istifade imkânlarını da kaybe- den Avrupa metropolleri, içinden çıkıl- mast imkânsız buhranlara saplanıyor. Pasifik hakimiyetini ele geçirmek isti- yen Japonyanın karşısında, söz - dinle- tebilir bir siyasi kudret olmak —eme- Hle, büyük devletler deniz - silâhlarını arttırıyor. Japonyanın — Avrupadaki müttefikleri uzak şecktaki emniyetsir liği istismar ederek sulhu tehlikeye so- kan hareketlere giriştikçe Japonya daha atılgan bir tavır takımnıyor ve.. kan gövdeyi götürüyor. Her milli emelin sulhu bozmadan ve meşru yollarla tahakkuk — ettirilebile- ceğine inanan insanlar, pek tabil olarak bu hali bir türlü havsalalarına sığdıra- - mıyorlar, uzak garktakf katliamlardan tedehhüş ediyorlar. Azap çeken Çin mağdur Çin hergün, bu nevi insanla- rın gözlerine bir parça daha sempatik gözüküyor. — Konfuçiyus'un — mağdur diyar:, muosır medeniyetin ortasında yarı ilâhi bir hüviyet ve mana kazanı- ”;ıpımyı ile Çin arasında bir kaç yıl evvel, başlamış olan ve yarr müstakil bir Mançukuo devletinin doğmasile ni- hayetlendiğini hatırladığımız diğer bir hâdise (1) de de umumun sempatisini kazanmış olan taraf yine Çin olmuştu. O zaman da, trpkr bugünkü gibi, uzak şarkın büyük ve tarihi devletine saldı- ran Japon ordusunun her yaylım ateşi, | dünyanım bütün medeni merkezlerin- de isyanlı homurdanmalarla karşılan- mişti. Acaba Japonya, dünya efkârı umumi- İ| vyesini bu derece hiçe saymakta ne zama- na kadar devam edecek? Bu tuale Japonlar galiba artık cevap vermek, dünya efkârr - umumiyelerine hesap vermek lüzumunu hissetmeğe baş- lamış olacaklar, Zira, dünyadaki bütün memleketlere mensup propaganda mer- kezlerinin dünyadaki bütün gazete ida- rehanelerine tomar tomar — propaganda eseri gönderdikleri bir devirde, siyasi ve âsker? faaliyetleri etrafında — efkârı umumiyelere en ufak bir izahta bulun- mağa dahi lüzum görmemiş olan Japon- ya, son günlerde bize iki — risale ve bir kitap göndermiş bulunuyor. Bunlardan birini, yani “Çin - Japon işi ve Japonyanın temel meseleleri,, adı- nı taşıyanını dikkatle okudum. Hülâsa- SI şu: Japon imparatorluğunda nüfus her yıl bir milyon artmaktadır. Bugün 71 mil- yon Japon 302550 kilametre murabbat araziye sıkışmıştır. Japonya, — Çinden, Hindistandan, Sovyetlerler birliği ve şi- malt Amerikadan sonra — gelen altıncı “çok nüfuslu devlet,.tir. Bu nüfusun 50 milyonu, ancak 230530 — kilometre mu- rahbar mesahasında olan Honşu adasın- da, könterve kutusuna istif edilmiş balık gibi vyasamaktadır. SimaliAmerika birle- şikleri dahil devletlerden Montananın mesahaer hütün Taponvanın mesahasın- Japonya diğer memleketlerden neler alır ve onlara neler sevkeder? Japonların ildiasınca bütün dünyada muhaceret kapıları hapanmıştır. (faa. la nüfusumusu ne yapalım?) diyorlar. Gaponların gönderdikleri propağan- da risalelerinden alınmıştır.) dan 170 kilometre murabbar fazla oldu- ğu halde nüfusu ancak 531,000 kişiden ibarettir. Nüfusumuz, her yıl bir milyon arttığına göre, 1950 yılında 83 milyonu bulacaktır. Bu demektir ki gelen her yıl Japon devleti bir milyon fazla karın doyurmağa ve ber yıl 250.000 yetişmiş gence iş temin etmeğe mecbur olmakta- dır. Japonyanım 382550 kilametre mu- rabbar arazisi, baştan başa — işlenebilir topraklardan müzekkeptir — sanılmasın. Japonya dünyanın arık toprağı en bol memleketidir. Bizde ekin verebilecek top rağın beher murahba kilömetresine 1062 Götürün beni... Çok tstrrap çekilorum! watandaş isavet etmektedir. Çok nüfuslu bir memleket olan Çinde ekin verebilir toprağın beher murabba — kilometresine ancak 530 insan isabet etmektedir. Bu vaziyet karşısında ne yapmalı? Son yıl- Tarda Japon devlet adamlarını büyük bir telâşa düştüler ve bu işi dikkatle ele al- dılar, Akla gelen çareler şunlar oldu: 1 — Doğumu kontrol etmek, İşi Malt- hus nazariyesine uydurmağa çabalamak. 2 — Muhaceret imkânlarını aramak. 8 — Ziral istihsali arttırmak. 4 — Endüstriyi ve ticareti inkişaf et. tirmek. Malthus nazariyesini tatbik etmekle acele ihtiyaçlara cevap vermek —imkânı İkinci çare. Yani, muhaceret imkânla- rını aramak. Bu mesele de şöyle incelen. di, 1875 den 1920 ye kadar — geçen yıl içinde Japonya Kuril — adalarımı, Liyu Kiyu adalarını, Formoz ve Peskador a- dalarını, Kore devletini Sahalinin yarı- sını almış ve büyük — harpten sonra da Karolin, Marşal, Mariyan ve Pelev a- daları üzerinde kendisine Manda veril- mişti. Hemen söyliyelim ki - hükümetin çok cömert yardımlarına rağmen bu top raklar fazla halkımızı cezbedecek birer muhaceret mintakası halini alamadılar. Zira buralarda iklim fevkalâde fenadır ve yerli halk o kadar ucuza - çalışmaktadır ki Japonlar burada tutunamamaktadır. Bu tarihlerde bir kısım Japonlar muhte- lif memleketlere hicret edebiliyordu. Der ken bu kapılar da birer birer kapanıyer- diler. Avustralya ve Yeni Zelândaya 1901 denberi, Kanadaya 1927 denberi ve Amerika ile Meksikaya 1936 — danberi Japon muhacir kabul — edilmemektedir. Guatmala, Küba, Peru, Şili, Venezüella, Brezilya, Filipin, Yeni Gine, Malezya, cenubi Afrika, Yeni Kaledünya, Holan- da ve Britanya müstemlekelerine tek Ja- pon muhacir sokulmamaktadır. Halbu- ki 1898 den 1917 yekadar Amerika 324.500 kilemetre murabbar — fazla top- rak elde etmiştir. Fransanın 1881 den 1923 e kadar ele — geçirdiği topraklar 3,379,000 kilometre murabbatdır. Büyük Britanya ise 1888 den 1920 ye kadar ge- çen zaman içinde tam 4.243,92? murab. ba kilornetre genişlemiştir. Nüfus artışını durduramayınca, zira- &te yarar toprak Japanları — beslemeğe kâfi gelmeyince, muhacerete imkân bu- lamayınca, yaşamak için — başvurulacak tek çare endüstri ve — ticaretten ibaret kalıyor. Endüstri için lâzımgelen iptidat maddenin çoğunu başkalarından almağa mecburuz, Demirimiz Çinden ve Hindis- tandan geliyor. Petrolu ve odunu Ameri- kadan alıyoruz. Kauçuk Holanda müs- temlekelerinden geliyor. — Avustralya ve cenubf Afrikadan Yün alıyoruz. Buğda- yımızı Çinden Avustralyadan, pamuğu Mısırdan ve Hindistandan sebze ve ye- müişi İsveçten getirtiyoruz.., (Bitmedi) (1)Yani buz gibi bir harp. Eski radyo olamıyacağı meydandır. Zira ön on beş Makine ve parçalarını almak veya yıl içinde doyurulacak ve kendilerine iş Evinde tamiratı yaptırmak istiyenler temin edilecek vatandaşlar zaten doğmuş | Lümbası,modelini açık adreslerile birlikte bulunuyorlar. Bunların — kimi beşikte, İstansul (743) posta — kutusu adresine kimi emeklemekte, kimi de ilk mektep- | yazmalar lerdndir

Bu sayıdan diğer sayfalar: