25 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

25 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 MAYIS — 198 HABER — Aksam —— ——- — v4 - -r eğn: değilmi! Nizamlar her- kes için aynıdır İstanbul belediyesinin gürültü #le mücadele yolunda verdiği kat'i bir ka- rarla, İstanbuldaki bütün bususi ve taksi otomobillerinin, şehir içinde klakson çalmaları yasak edilmişti. O zamandanberi zabıta bu iş üzerinde çok titiz bir kontrol kurdu. Nizamla- rın aksine hareket edenler de amansız ozalara çarptırıldı ve bu sayede hu. snsi ve taksi otomobillerinin klakson çalmasının önüne kat'iyetle geçildi. İstanbullular bu işten memnun mu değil mi bilmiyoruz. Yalnız herkesin sinirine dokunan bir nokta var ki, bu. rada ona temas etmek istiyoruz. Klâkson çalmak nizamı ortaya ko- nunca, bu İşten ancak imdadı sıhhi, Wfsiye ve askeri nakil vasıtalarının istima edilmesi icab ediyordu ve di- Eer bütün vesaiti nakliyenin nizama tAbi olmaları lâzımdı. Halbuki, bugün bazı otomobillerin bâlâ ve halâ klakson çalıp durdukla. rmı ve kendilerini nizamlara itaat et. memek için garib bir imtiyaz sahibi sandıklarını hayretle görüyoruz. Hat- tA resm! plâka numarası taşıyan bazı kamyonlar bile serbest serbest klâk- son çalmaktadırlar, Nizam. ve kanunlar herkes için ayni olduğuna göre bu otomobillerin nasıl Klâkson çalmamak nizamı ortaya ko. klâkson çalıp durduklarına hayret et- memek kabil olmuyor. Bu akşamki büyük slaturka konser Bu akşam Fransız tiyatrosunda pro. gramı çok zengin tutulmuş bir alalur. ka konser verilecektir. Fatih haikevi nin tertip etmiş olduğu bu eşsiz kon- #eri ayni evin sanat gefi ve memiske, timizin en gözde musiki sanatkârla - rından Mes'ut Cemil idare edecektir. Bu gece saat 21 de başlıyacak olan bu konserde on yedinci, on sekizinci asır. ların en büyük sanatkârlarınm eserle. Tİ çalmacaktır ki, zamanlarına göre - gerçekten birer sanat harikası olan "xi “i88erler arasında Eyüblü Bekir ağanm (Mahur beste) si, Itrinin (Segâh se. mai) si İbrahim ağanm (Hicaz semai) si, Aşık Mustafa çavuşum (Hisar pu. selek şarkı) er, Tab'i Efendinin (Hü- seyn! semaisi) ve gene Itrinin (Kâr)ı gibi en yüksek parçalarla Anadolu ve Rumei! halk türkülerinin en seçmeleri vardır. Konserin icra heyeti arasmda Kemal Niyazi, Nuri Halil, Cevdet Ko. zan ve Mes'ut Cemil gibi memlekelin en Üstad sanatkârları bulunacaktır. Yangınlarda seyriseferin kesilme- mesi için... Şehrin muhtelif yerlerinde vukua gelen yangınlar esnasında nakil vası- talarmın itfaiye hortumları üzerinden geçmeleri için yaptırılan köprücükler muvafık netice verdiğinden, belediye bu köprücüklerden çok miktarda yap. tırmış ve bütün itfaiye gruplarma da. Zıtılmıştır. Bundan #onra hortumlar dolayısiyle nakil vasıtaları yolların « dan kalmıyacaklardır. İtfaiye, husu « si işaretlerle, yangm vukuunda bu ge. çit yerlerini gösterecektir. Tramvayların geçmesi için çâre ol- modığmdan kat'i bir Hizum hileli. madıkça hortumlar tramvay enddeleri Üzerinden geçirilmiyecektir. Doktor Müştak vefat elli Darülfünün fen fakültesi sabık Arzi- yat müderrislerinden Doktor Müştak dün vefat etmiştir. Cenazesi bug'in kaldırılacaktır. Mer- hüm 1264 te Sofyada doğmuş, Kuleli K sesini bitirdikten sonra Harbiye mekte- bine devam etmiş, bilâhara askeri tıbbi- Yeye geçmiş. yüzbaşılıkla mektebden çıkmıştır. 1305 te kaymakamlıktan te- kalit olmuştur. Sonra Üniversite Arz Yat profesörlüğüne tayin edilmiştir. öğr iş arayor İyi tahsil görmüş, türkçe, almanca, ingilizce ve italyanca bilen Sir bayan daktilo olarak iş arıyor. MESELE) Çürük binaları Kendi kendine yıkılmadan Biz yıkmalıyız Her gün vatandaşların hayatını tehlikeye sokan bu işle ciddi olarak meşgul olmamız lâzımdır Dünyanm en es ki şehirlerinden bi ri olan İstanbul - de, bir sürü eski ve viran evier bu. lunması kadar ta- bil bir şey ola. maz. Hele eskiden bütün evlerin, ah- şab olarak yapıl . ması, bu günkü bir yığın harab binalarm temeli - ni kurmuştur. İstanbulun cs. ki mahallelerind e şöyle bir dolaşsa- nız, mühendislik ve mimarlıkla kiç bir alâkanız olma. dığı halde en ufak bir sebebden, derhal yıkılmaya smade duran yüzlerce, binlerce binayla kar. şt kargıya gelmeniz işten bile değildir. İstanbul modern bir şehir olduğuna göre, bu köhne binaların şehrin zars- fetini bozduğunu, bazı semtlere adetâ birer harabe hissi verdiğini mevzu - bahs edecek değiliz Fakat artık ömrü kalmamış binala- rm bizler için canrmızla alikadar bir zararı vardır ki bu nokta üzerinde büyük bir titizlik göstermemiz icab 6- der, Çünkü her vatandaşm hayatı mu . kaddestir. Hattâ bir vatandaş kendi hayatmı korumasını bilmezse, kanun. Tar onu buna mecbur eder... Gün geçmiyor ki, şehrin muhtelif yerlerinden, yeni yeni felâket haber. ler! almıyalım... Gazetelerimizde sik srk okuyorsu - nuz: Şu mahallede bilmem kaç ev çök - kılıfını hazırlıyamamış.. B İNBAŞI Branfil isminde bir İngilizin Londra ve | yakınlarında bir tuğla fabrikası vardı. Bu fabrika (| uzun zamandanberi işlemiyordu. Fabrika, bacasiyle tâ uzaklardan dikkati yüksekliğindekı upuzun çeken koca bir bina gibi görünüyordu. Binbaşı fabrikasm. dan çok uzakta, İngilterenin şimalinde oturuyordu. Fabrikada bekçi yoktu. Bir gün orada dolaşan Şayer isminde 25 yaşmda bir Birkaç gin evvel Balatta çöken evlerin enkazı. müş, ve altında kalanlardan gu kadarı ölüp, şu kadarı da yaralanmış. Filânca yerde, eski bir duvar yıkıl- mış, altmda oynıyan birkaç zavallı çocuk bir kaza neticesinde can vermiş. ler ve ilâh. ilâh. Filhakika, çökme büdiseleri bazan da insanca telefât vermeden atlatılı . yor ama, bu ancak tesadüflere bağlı bir iş, Geçen gün telefon çaldı, heyecanlı bir ses Balatta iki üç evin birden çök- tüğünü haber verdi. Daha bir iki ay evvel, ayni semtte vukua gelen faciayı hatırlıyarak tüy: lerim diken diken oldu. Yerimden bir ok gibi fırlıyarak bir otomobile atla- yıp vaka mahalline gittim, Polislerin kordon altıma aldıkları bir sokak için. de hakiketen iki kocaman ev, tama - men çökmüş ve bir saat evvel göke doğru yükselen binalar, şimdi birer en kaz olmuşlardı. Minareyi çalmış, fakat otuz metre | oğlu ile beraber Aralarmda hafif — Eyvah, kim. bilir yine kaç can gitti diye düşün - düm. Fakat bere- ket ki bu telâşim boşuna çıktı. Po. islerden aldığım izahattan açık göz bir memurun te « yakkuzu sayesin . de evler yıkılma - dan birkaç daki - ka evvel tahliye ettirildiğini ve İn. sanca zayiatm Ö. nü alındığını öğ - *rendim. Fakat yine öğ. rendim ki, eğer vaka gece olsay - mus, bu enkazm al tında en az 10-12 can kalacağına hiç şüphe edilemez. miş, Şimdi düşünüyorum. İstanbulda bi. ribiri peşi srra evler çöküp dururken, ve bir yığm insanın hayatı heran tehlike içinde bulunurken, belediye niçin hurda ve köhne binaları si. kı bir kontrol altımdan geçirmiyor. Bu zor bir iş değildir. Sekiz on mühendisi bir müddet bu iş için seferber etmek, yıkılmak teh- likesini gösteren binaların tesbiti için kâfidir sanırım. İşin alt tarafı ise kolaydır. Çürük binalarda ötürulmast kat'iyyetle-me - nedilir. i Mal sahipleri, çökmek üzere olan ev. lerini elleriyle yıkmıya mecbur eğilir ve hen şehir bir yığın harabeden kur- tuhur, hem de binlerce vatandaş, ha. yatı tehlikeden... Çürük binaların kontrolu işi, eid. den üzerinde durmaya değer bir gehir meselesidir, HABERCİ “Bir köpek havladı, üç kişi öldü... OMANYADA Bonsida civarmda zengin bir köylü, oğlu ve karısıyla beraber evinin önündeki tahta İ kanape üzerine oturmuştu. O sırada, bir köylü karısı ve evin önünden geçiyordu. Köpek yabancı. ları görünce havladı. Bu havlayış geçenlerin canmı sıktı, tertip kavga başladı. Nihayet ev sahibi bir kazma yakaladı. Köylüyü, karısını ve oğlunu birer kaz- mada öldürdü. seyyar satıcı fabrikanm bahçe kapısmı açık buldu. İçeriye girdi. Bir iki ufaktefek eşya alıp götürdü. Sattı. Bu iş de- Mkanlıya çok tatlı gelmiş olacak ki her gün bu ziyaretler Tiki tekerrür elti, Fabrikanın içersinde sökülebilecek ne varsa birer birer söküldü ve satıldı. başka işe yarar hiçbib goy kalmamıştı. muayene etti. Bacadeki tuğladan İstifade etmeye karar verdi. Bacanm etrsfma fabrikadan söktüğü tahtalarla bir iskele kurdu. Bu suretle bacanın tâ tepesine kadar çi- kabildi ve oradan bacayı sökmeye koyuldu. Üç ay zarfm. da bu işi tamamiyle bitirdi. Bacanın tuğlaları delikanlı. ya iki yüz elli lira kadar bir para temin etmişti. Bu sıra- 44 binbaşı hiçbir geyden haberi olmadan İngilterenin şi- mealindeki evinde rahat rahat oturuyordu. Bir gün binba. şmm eski dostlarmdan biri bu civardan geçiyordu. Fabri. kanm eski khelıni bilen adam bu yeni manzara karşısmda şaşırdı, kaldı. Sahibine haber verdi. Sahibi de polise mlira- cant etti, Hırsızm bulunması, sa bir zaman meselesi oldu. mahkemeye verilmesi, ve suçunun “Haber) de (L. B.) rümusuna yazı! . İssbit olarak üç sene hapis cezasına mahküm edilmesi kı- Artık fabrikada bacadan Delikanlı bacayı mesele çıkmıştı. tedi. rinden beklenen lere süt veren kediler ANİMARKA'da Kopenhag civarmda tilki yetiştir- mek Üzere yapılmış çiftlikler vardır. Bu çiftlikle- rin birisinde geçenlerde bir günde 90 tane tilki yavrusu doğdu. Anneleri ilk günlerde yavrulara baktılar, süd verdiler. Fakat sonra anlaşılmıyan sebebler yüzünden ana tilkilere bir vahşet arız oldu. Yavrularmı boğmaya başla. dılar. Çiftlik sahibi telâş düştü. Ve yavruları anaların. dan ayırmağa mecbur oldu. Fakat ortaya çok mühim bir Bu yavruları nasıl besliyeceklerdi? çift- lik sahibi radyo İle civar gehirlerden yavrulu dişi kedi is- Çiftliğe her taraftan kedi yağdı. Bu kediler kendile, vazifeyi mükemmel bir surette yaptılar! ve tilki yavrularmı ölümden kurtardılar. Danimarka gazeteleri, tilkilerle kedilerin hakiki ana ve evlât gibi seviştiklerini yazıyorlar, a MA e Şehirden röportajlar . Yenibahçe nasıl yerdir? Yazan : Osman Cemal Kaygılı Bundan beş, on gün önce gâzeteler- de yine Yenibahçenin dedikodusu ol. du. Darılmasınlar ama, bazı arkadaş. lar, ne isterler şu zavallı Yenibahçe- den anlamam ki! Yenibahçe uzakmış! Nereye uzak acaba? İzmire mi, Kastamonuya ror, 'Edirneye mi, yoksa Erzuruma mi? Evet, Yenibahçe buralara biraz u- zak, fakat orada yapılacak stadvom bir İstanbul stadyomu olacağma göre orası İstanbul şehrinin tam göbeği de. mektir, Oraya nakil vesitası yokmuş! BİA. kis, İstanbulda o semt kadar nakil va» sıtası bol yer pek azdır. 1 — Sirkeci . 'Topkapı tramvayla. TL. 2 - Sirkeci - Edirnekapı tramvay- ları. 3 — Sirkeci - Topkapı otobüsleri, 4 — Sirkeci , Rami otobüsleri... Bu dört nakil vasıtasının geçtikle- ri, uğradıkları durak yerlerinden me. selâ Çapadan, yahut Şehremininden 'Yenibahçe, en çok dört, beş dakikalık bir yerdir. Acıçeşme ile Edirnekapı. dansa orası sürsün sürsün, on, on iki dakika ya sürer, ya sürmez. Hem bun- lar şimdi işlemekte olan nakil vasıta- larıdır; yarın oraya stadyom kurul- duktan sonra Çapadan, Şehremininden dört beş yüz metrelik bir hatla tram. vay, stadyomun kapısına kadar gele- bileceği gibi, oyun günleri, Acıçeşme, yahut Edirnekapıdan stada kadar bir gok otobüsler de pek âlâ işliyebilir. Hattâ Şişli, Beyoğlu halkmı doğrudan doğruya Yenibahçeye kadar götür . mek için Şişli . Fatih otobüsleri ayni günler, seferlerini pek âlâ Yenibahçe- ye kadar da yapabilirler. Yenibahçe için bazılarının ileriye sürmek istedik. leri bu uzaklık, bu vasıtasızlık sözle- ri pek boşuna birer behanedir. Gelelim araların bugün birer yangın yeri, birer harabe olması meselesine: Yenibahçenin civarında birçok ge. niş yangm yerleri ve belki bazı hara- böler vardır. Fakat Yenibaliçenin ken. disi tâ ötedenberi ne yangın yeridir, ne de harabe. Ben kendimi bildim bi. leli Yenibahçe denilen yer baştanbaşa çayırlık, bostanlık bir yerdir. Burada vaktiyle adlarına Yenibahçe ve hasta- ne çayırları denilen iki büyük çayır vardı ki, o zamanlar bu iki büyük çe- yir İstanbulun en hatırı sayılan mesi- re yerlerindendi. İstanbul delikanlıla. rınm binlercesi yazın her cuma bu çayırlarda toplanıp oyunlarını oynar- lar, o zamanların birçok iğmanları maçları buralarda yapılır, mektepler seyre, gezmeye buralara gelirler, bir. - gok aileler bahar ve yaz safalarını bu. ralarda yaparlardı. Hattâ o vakitler Yenibahçedeki Kahal bağı denilen yer de tiyatrolar, canbazhaneler, saz ve söz yerleri, yazlık gazinolar kurulur, tatil günleri buralar fevkalâde birer eğlence yeri olurdu. Kahal bağı deni- len bu yerin Topkapı tarafma düşen yüksek sırtları ise o zaman İstanbulun bir çeşit sayfiyesi sayılır, birçok var- İrkir aileler yazları bu seyfiyede ge. girirlerdi. Sonraları, nedense gözden düşen Ye- nibahçe tenhalaştıkça tenhalaştı, ni. hayet o canım çayırlar, o spor, oyun, eğlence yerleri birer bostan halini al. dı. Fakat, yarın stadyonı orâya kuru" Iunca Yenibahçe eski şerefinin belki yüz mislini birden bulacak ve bu su- retle civardaki geniş yangın yerleri ile bazı hareketler de o zaman kendili- ğinden birer mamureye dönecekler- dir, Bazıları da (Sulukule) denilen yerin oraya pek yakın olmasını mahzurlu görüyorlar. Sulukule denilen yer ne. dir sanki? Burası atla deve değil ki, o Tanın nasıl kaldırılacağı dilşünülsün! Topu topu altmış, yetmiş kulübe ile iki üç ev ve dükkândan ibaret olan bu yerin kaldırılması azami bir haftalık bir iş bile değildir. Stadyomun Yenibahçeye yapılması İstanbulumuzun asıl göbeği sayılan o semti ihya edecek ve stad oraya ku- rulduktan bir iki yil #onra 6 elvar, şehrin en mamur bir yeri olacak, bu yüzden o civardaki birçok fakir insa, Ma” Devamı & inefde Osman Cemal KAYGILI

Bu sayıdan diğer sayfalar: