18 Temmuz 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

18 Temmuz 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Aksam postası ALINIR 1 SSEYLANE A Yazan: Ş. Rober Düma —i2 Çeviren: F. K. Senin için Kolonya'dan getirdiğim şu kelepçeyi bileğine takacaksın! — Kabul sevgilim. Fakat bir şartir, | yoksa razı olmam. — Nedir o şart? — Salçayı hazırlarken bileğine, senin için Kolonyadan getirdiğim şu kelençe- | yi takacaksın! Benua karyoladan uzanarak cek cebinden Dorote için almış olduğ tm bileziğin kutusunu çıkardı. Dorote merakla paketi açtı, herhalde o değer- de bir hediye beklemiyordu ki altın bile- siği görünee sevinçle haykırdı bilezikle süslü koluyla deliksnlıyı du - daklarına doğru çekti. Ertesi günü, Benua, randevusuna tam | askerce, dakikası daklkasma gitti, Arka kapıdan, kimsenin dikkatin! çekmeksi - sin içeri girmiş, doğruca Dorotenin oda- sma geçmişti. Ayak sesleri duyulmuş 0- lacaktr ki yan odada telgraf tıkırtı birden kesildi ve koşarak gelen Dorote boynuna sarıldı. — Merak etme, içerde kimse yok. Sonra Genç kz güldü: — Çocuksun #evgilim. Herkes onu aj. tm kaplama sanıyor. Behim gibi fakir bir postacı kızm hakiki altmdan böyle bir mücevher taşımasma kim ihtimal ve. rebilir? Komik tavırlar alsrak Bonuaya, pili- cin pişmesine rası! bakacağmı tarif etti, — Yakmamağa dikkat et, D rültü yapayım da deme... Veber telg İsrı götürdü, neredeyse gelir. Uslu dur sevimli ahçı! Bir öpücüğü mütsakip telgraf maki - nesinin başma döndü. | ter misin Saat on ikiye doğru Benna, telgrafha. nede Doroteden başka birinin dolaştığı. ni hissetti. Gelen söyleniyordu: — Of yoruldum. Ne de sıcak hava! Fabrikadan buraya da epey yol hani; geç kalmaktan da korkuyordum. — Ben de öğle tatili için büroyu ka- patmak Uzereydim. Zamanmda yetiş - timiz. — Matmazel Şmit, korkarım ki öğle yemeğine geç kalacaksmız. Çünkü size €pey iş getirdim. On telgraf... Fukat hep ayni metin, yalniz adresler değişiyor. Benua snabtar deliğinden gözetledi, Dorote ile konuşan Şafingen fabrikası, nın daima postahaneye gelen memuruy- du. — Allahawmarladık matmazel, Fabrikanm memuru gi Biraz tonra da dışardan Otto Veberin sesi duyuldu: — Matmazel, ben dışarıya "kapalı - dir,, levhasmı takıyorum. Siz içerden ka- meliyebilirsiniz. Şimdil ısmarladık. Ben saat ikiden sonra geli - | rim, Ayak sesleri uzaklaştı. »anede yalnız kal: n sürmeledi. Dorote ka- nra Benün « nma geldi. Somurtkandı le aksi tesadüf! diye #öylendi. On | beklete- | tane birden telgraf geldi. Seni ceğim, Piliç de ateşte Yanacak sinirlenme, Ban sana yardım ederim. İs- ada kalıp ye- ben de bu esna- ları çekeyim. olur mu? , Telgraflar Mors masâ- | golrayı hazırla; sında manipülatörün yanında duruyor. Teşekkür ede Yüzbaşı telgraf odat sevgilim. a girdi. Maki- | nenin başma geçip oturdu ve telgraila | ra baktı. Filhakika metin hepsinde bir- di. “Beklenilen davet olsa gerek” diye Benua titredi. Okudu: “Evvelki mektupta bildirilen tecrü- belerin târihi yarındır. Fabrikada 48 saat kalmacaktır. bekliyoruz. Merzel- berg garında saat onda otobüs bekli- yecektir. Bu telgrafı saklaymız.” Şafingen A. G. Adresleri tetkik etti, keşfi finanse €- den bankaların ri hakkında fran- İ graf cebine koy ga yiyebi İ sana canını $i siz Casusluk teşkilâtı oldukça doğru ma- lümat elde e Altı ismi esasen , Diğerlerini bir yere “ötElip eediasi Zöydu Sonra telgrafla- Tr çekmeğe başladı; Dorote içerden seslendi: — Nasıl, işler yolunda mı? emmeli Benua, telgrafların dokuzunu çekti, inigsbergde bir bankaya gönderilen onuncu telgrafa gelince durdu. #n uzak noktasına lâzem retleyip sonra ötekilerin arası- na koydu. Boş bir telgraf kâğıdı alarak yazi makinesine koydu ve alelöcele tel grafı kopye etti, Adresi de yazdı. Her Öjen Skorl Skorl ve şürekâsı bankası direktörü Königsberg numaral Dorote seslendi: — Telgrafları bitirdin mi? Makine- de ne yazıyorsun? —Telgraflar bitti. Akirma roman için MZ ANAN KE LE EŞ GN EREN X- Dukter da, ebe de Rene lediler; şimdi çocuğu emzirm. başladı, artık hiçbir tehlike olma çocuk da memeye çabuk dığını söy» alıştı; sütü bol, tabiat Rene'ye her türlü meziyeti vermiş. Babam- ia ben de artık sevincimizden başka bir şoy düşünmüyoruz. Madam, bu sevinç o kadar vetli ki, bütün eve o kadar hayat veriyor ki » ik, o kadar tl, o kadar kuv- sevgili karımm ha- k Allaha» ( bir fikir geldi de onu not ettim. — Şimdi romanın sırası mı? Haydi gel yemek hazır, — Geliyorum. Benua, sahte telgrafın üzerine vur duğu postahane damğasımın gür şünü bastısmak i bir iskemle devirdi. Damğayı okunmiyacak şekilde biraz çe utmadı. Sonra tel Dorotenin yanına virerek basmağı da gitti. — İşte geldim sevgilir iz. İşini yaptım emeği rahat — Te £ Yemek ievkaltide £ neşeli geçti. Doro- te iki şişe eski şarap da tedarik etmişti. Yemeğin sonunda kahvelerini içer- lerken Benwa birden ciddileşerek Do roteyi dizlerine çekti: — Yavrucuğum, diye söze başladı, acak bir haber verece- ğim. Sakın ağlıyayım falân deme. Da- ha evvel söylemedim, çünkü yemekte keyfini kaçırmak istemiyordum. Dinle. Dorotenin gözleri derhal dolu dolu oldu, Benva devam etti: — Evvelki gün ziyaretine gittiğim ha İdim, biliyorsun ki, ağır hasta.. Ayrılır. ken bugün tekrar döneceğimi kendisine waddetmeğe mecbur oldum. Bugün hare ket etmem lâzım.Orada mümkün oldu ğu kadar az kalacağım. Her halde iki günden fazla değil.. Cumartesi akşamı döneseğim. Dorote, sessizce ağlamağa başlamış- tr. Benua onu teselliye, iknaa çalıştı: — Üzülme cicim, bir hastaya veril söz mukaddestir, tutmak lâzım, Gitme- . İli gün sonra mhakkak dönece- (Devamı var) ŞAPKA MODASI — Sinemaya giderken o tiçin yanınıza makası alıyorsunuz? — Filmi görebilmek için! RX. KE YE YY YAŞ Ş az Sağlamgöz, lokantanın kapısınd0” süzüldü: Yüzü gözü kan içindeyd” 49 Nagar bu sözlerime âşırı hiddetlendi. Muvaffakıyetli işlerinden bahsetti. Eşkıyayı tutacağını mağrura. ne iddia etti. Cevap bile vermedim sözlerine... Lo- kantadaki araştırmalarıma devam ettim, Beş dakikada bir pencereye yaklaşıyor, etrafı gözlüyor, Sağlamgözün geri dö nüp dönmediğine bak ordum. Araştırmalarımı kten sonra a- şağı indim, Gözüme çarpan ilk şey, Na. garla muavininin lokantadan çıkmıya hazirlandıklarını görmek oldu. dum: — Nereye gidiyorsunuz?. Nagar azametle cevap verdi. — Kimseye hesap vermeğe mecbur değilim. İstediğim yere gider istediğim gibi takibat yapabilirim. Yalnız şu ke- darını söyliyeyim ki, eşkıyaların izini sizden evvel keşfedecek, sizden evvel kollarını bağlayacağım. Buna emin olu- nuz. — İstediğinizi yapabilirsiniz. Fakat şurasmı size hatırlatmak isterim ki; şimdi dışarı çıkmak tehlikelidir. Eşkıya belki lokantanın etr a omöbetçiler koymuştur. Çıkmasanız iyi bir hareket yapmış olursunuz. — Siz öyle yapımız. Korkmakta hak- ksınız, Fakat ben sizin gibi korkmuyo- ve işte gidiyorum . Sözlerini bitirdikten sonra, lokanta- nın kapısından fırladı, gitti. Muavini de onu takip etti, Sağlam gözün görünmemesinden gok endişe ediyordum. Aklımdan bin b timal geçiyor ve her ihtimalin sonunda yüreğim sızlıyordu. Her ihti- malin arkasında korkunç bir baya! gö- zümün önüne dikiliyordu: Ölüm! Bu feci âkıbet, sağlam gözün başına gelmiş miydi? Zalim ve iskelet elleriyle ölüm, © nun boğazını sıkmış mıydı? Bu kötü düşünceler içimde kıvranıp üzülürken, lokantanın kapısından bir hayal süzüldü; Yüzü gözü, üstü başı kan içinde bir hayal: Sağlam göz! Takatsiz bir haldeydi. Hemen koş- tum, elinden tuttum. Yukarıya çıkar- dım, yüzünü gözünü sildim. Tehlikeli bir vaziyeti yoktu. Vücudunda ne bir tabanca yarası ve ne de bir bıçak dar besi vardı. Yalnız düşmüş, ötesi berisi yırtılmış, başı yarılmıştı. Yüzünün, gö- zünün kanlı olması bundan ileri geli- yordu. Bir saat kadar uyuduktan sonra ba gından geçeni anlattı: çok sevdiğim belli olmiyacak... çocuğumu sana tercih ettiğimi görürsen bilmem n€ derece | Sor- | yep — Buradan çıkan iki adamı, #çj mi göstermeksizin takip ettim. görselerdi, tereddütsüz salar ya karar vermiştim. Gece çok s uktı, Hayallerini bile göremiyor, # cak seslerinden önümde sık adımlarla yollarına deva lerini anlıyordum. Böylece yarım saat takip etti” kat bir zaman geldi ki, kanaşsa, kestiler. Ne onları görebiliyor, "e Iâflarını işitiyordum. Bulunduğu” re çömeldim, dinlemeğe başladı di Baktım olacak gibi değil, he”, kaçıracağım. Belki de kâçırdım. den kesi ileri değ” yürüdüm. Kimseler yok!.. w Biraz daha yürüdüm, elli met£€ dar daha yürüdüm: Gene kimseler yok! ii Anladım, herifler bir iz bırak ortadan kaybolmuşlardı. “Tekrar maya başladım. Yürürken ayakli” bir şey ilişti. Şöyle bir yokladım yet sek, dikenli bir çitti bul. şi İki adamın oracıkta ortadan F#' malarına imkân yoktu, Bunlari” si boyunca yollarına devam etmiş © larına ve gittikleri yerin pek uz8$ lunmadığına hükmettim, yalnız # e? meldiğim yı madığım nokta şuydu: Sağa mı, yoksa sola mı gitmif herifler?.. Hangi tarafa gitmiş olurlarsa o lar, nihayet arkadaşlarile berab#” yi radan geçeceklerini düşünerek, * noktada beklemeğe karar verdi. Kararım isabetli çıktı. Biras yanıbaşımda bir kaç kişinin korf larını işittim. Biri diyordu ki! — Sende mi geldin, Hoveri — Evet, gelenler benimle 9 kişi oldu. Mağarada altı kişi kAĞ'y Hever adını işitince gözlerim $ gibi açıldı. Bu adam yaman Dİ" r katildi. Kaç kerely zetelerde resmini görmüştüm. YA 8 ları cinayetlerin tafsilâtını okumUf” Bir kaç yıl evvel Nevyorkta İf” bir cinayetten dolayı yakalan" kürek cezasına mahküm leme kin, mahkümiyetinden sonra, bsİ neye götürülürken jandarmalar" den kaçmış, bir daha Nevyorkt# işitilmemişti. / Lokantaya doğru giden eyi #ız, tenha bir yerde kendilerini yi cek bir kimse bulunmasına -g vermediklerinden yüksek sesle * şuyorlar, bu da benim gönle takip etmek vazifemi kolayiaf” yi Ders du € sız, müthiş yorum :Orada belki bizim de bir çocuğumuz olur. Ben -— o mak İstiyorüm... Gerçi o zaman çacuğumu mu, seni Her hangi bir maki p yılaf ? Medea(1) büsbütün de haksızdı denemez: Eski Yun doğru şeyler söylemiş, çok şeyleri anlamış. yatını o kadar değiştirdi Ici saadetiniz için yakmda sizin snne olma- mızı temenni ederim. Rene bir dai kabule lâyık bir hale ge tişamla değilse de kai Bizim için düşündüklerinizi Rene bana söylemişti. Bu fırsat- tan istifade ile size teşekkürlerimi takdim ederim; zaten şim- muhterem mek için çalıştı; buray 8 bir muhabbetle teşrifinizde ih. anacaksınız. di tam da zamanı. Oğlumun doğması, babama, ihtiyarların pek güçlükle razı oldukları bazı fedak larr kabul ettirdi: den iki toprak aldı. La Krompad şimdi yılda otuz bin frank getiren bir malikâne oldu.Babâm, onu bir meşruta haline getir- yeni- msm İçin kralın mü msktubunuzda bahs: bulunursanız vaftiz oğ lursunuz. i rica edecek, siz de onn için geçen çalışmak Tütfunda ttarmız etmiş O- Meclisin içtima dı rinde Rene'nin sizinle beraber olma- sını “temin edebilmek için ben de nasihatlarmıza uyacağım kendisinde hususi kabiliyetler bulunan bir adam olmak için gü şümün yettiği kadar gayret ediyorum. Fakat, benim besaretimi küçük Arman'ımın sizin bimayenizde olduğunu bilmek arttı racaktır; Burayı teşrif edip ilk oğlum için gürel ve dilber, kal bi gibi zekisr da bi &de ediyorsunuz, d peri olacağınızı ümid etmeme risa- mi madam? Nurullah ATAÇ —10— Minnettarlık ve hürmet hislerini nasıl tarif edeceğini bi- İemiyen naçiz bendeleri Çeviren: Lui dö VEstorad XXX Luiz dö Makumer'den Rene dö VEstorad'a İkincikânun 1826 Makumer demin beni uyandırıp kocanızdan gelen mektu- di, meleğim. Sözüme bir Evet demekle başlıyalım. Şant- gideceğiz. Seyahat etmek, seni görmek, ilk çocuğunun vaftiz annesi olmak benim için zevk üstüne zevk olacak fakat esya de vaftiz babası olmasını plöre nisan nihayetine doğru isterim. başka her hız ye benim aramda böyle dini bir bağ bulunmasına tahammül edemem. Bunu kendisine söyle diğim zaman yüsünde beliren ilâdeyi görmüş olsaydın o melek gibi adamın ne kadar çok sevdiğini anlardm. Felipe dedim, La Krampad'a beraber gideceğimize pek sevini- Gülmeğe başladı. Demek ki Meralciğim, sen & ği ni görmeden meyvesini tattın, ben ise o çiçeği biliY“”.Ü i görmedim. Talilerimiz, biribirinin aksi oni vam ediyor. Amma biz oldukça Gilosofuz, bir gün ban? iğ hikmetini uruz. Ben daha on aylık gelinim; İÜ İri ki benüz vaktimi kaybetmiş sayılmam. Biz burada, bütün bahtiyar insanlar gibi, eğlen©* 7 İu, fakat tam bir hayat sürüyoruz. Günler bize dalma © geliyor. Benim kadın oluverdiğimi gören kibarlar âl” ne dö Makumer'i Luiz dö Şeliyö'den daha gürel bpuldö lü bahtiyar eden aşk, yüzü de daha sevimli kılıyor. İl Wi nun güzel bir don gününde, parlak bir güneş altında şi nin ağaçlarından yıldız yıldız beyaz salkımlar a gi Felipe ile beni arabamızda, bütün parisliler önünden ha bir sene evvel ayrı ayrı dolaştığımız yerlerde şiröi # gezerken aklıma binler:e düşünce üşüşüyor ve #Ü” mektubunda söylediğin gibi, saadetime bu kadar gü“ lahın gücüne gidecek diye korkuyorum. (Deva ,İ ei (1) Medea, kendisine ihanet eden kocasından mâk için çocuklarını kendi elile boğmuştur. Buradt çocuklarımı kocasından kmkandığını söylemek istiyor”

Bu sayıdan diğer sayfalar: