1 Ağustos 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

1 Ağustos 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İh mz Geni bir zat, neşe ve gurur Mi, “ğlundan bahsediyordu, söyl! San Üüm nineni ne kadar seversin? © mi oda kadar, dedi, Oğlum beni İİ Oğlan Seversin? ev kadar babacığım, ai anneni ne kadar seversini?.. düşündü, sokakların tavanı verim onu! dedi. kelimesini bilmiyen, fakat Mek, he mn duymuş olan bu yav» kiki ide babanın elinde muhak- Bn zet olacaktır. yıl evveldi, Gülçemal va. İDE dar işliyordu, azn ve in bir orta okul na tüğtüm tahmin ettiğim bir iköy vapurunda (o arkadaşile a, ile konuşuyordu.; mat. Wrum,. diyordu. Koca koca Meda birer (Obacaları ikişer da la Gülcemalin ne diye iki ön dört direği var! #ncâk münevver bir aile muhi. me bilen umum! kültürünün — ila Amerikaya da gitmiş.. O ve ilir, daha komik olmuştur! di. yordu, in” pe evveldi. Gene ayni çocuk, limandaki vapur Sa birdenbire yerinden fır- Pa babasının dindeki gazeteyi ka- aki, Anandar geçtiğimiz bir gilebin Mek, dairesinden boşalan suları göste- ea anladım babacığım denizin m geliyormuş! Dayi e Ah yavrucuk! riyaset ettiği klâsik ipi konserine yakın akrabam. Socakla gitmiştim. İtrinin nefis emen allcışlanırken, bu sev. kulaklarını tıkamış, bana sor. ELİE mm Niçin alkış- güzel sesler ma gene Kadı- karşıma gerç hir İtalyan er iki çocuğu geçti Şecuklardan büyüğünün elinde Yazılmış, bol resimli, renk» ime sd enfes bir İtal Çocuk, gözümün önün. a Ni satırda okudu ve a, ballandıra ballardıra, hattâ bir oca tan takmarak anlatmağa . Urum! kültürüne çok iğ alime Romanalarımız, rini ve hattâ prole İ cihan sanat cereyanlar EE n amm kültürü üzerin. len, onlar tarih bilgilerini, ka lan bir sanat çerçive. Yermeliyiz, Reşat Ekrem KOÇU hizmetçi aranıyor orak, em Pir alla yanında ev işlerinde nir. hap Yaşlı kimsesiz bir kadın nda iğ TA caddesinde Orhanbey Vin servisine müracaat. Mi Fİ Mi Yar $. Befi kani Mayzihnne nakli Ba Mn u Ağustos memiş derecede pahalıdır. Komşumuz Yunanistanda ve daha bircok memleketlerde halk plâjlara 5 - 6 kuruşa girebi!.yor. Plâj Jiyatlârıni ucuzlatmak i için biz ne e yapmalıyız ? Plâj ve deniz. insan lar için yalnız bir zevk işi değil, bü - yök bir sıhhat işi- dirde.. Hele biz İstanbul » lular gibi, yaşıma şeralti çok — gayri sıhhi bir şehirde o. turan insanlar, de » niz ve pliâja ne ka. dar düşkün olsak yeridir. (o Sıcağın bunaltıcı saatle - rinde serinlemek, gayri sıhhi evleri » mizden, yazıhane » lerimizden, dük kânlarımızdan kur- tulup biraz da gü. neşin hayat verici | şualarından İstifade Boş zamanlarını plâjlarda geçirmek istiyen vatandaşların adedi bugün plâja gitmekte olan vatandaşların oâdedinden belki on kere fazladır. Diğer kısım bü- tün arzusuna rağmen plâjların yanına bile sokulamıyor. Çünkü plâj, bizde en pahalı yerlerden biri olmuştur, Şöyle Filoryaya girip hiçbir yerde o. turup yiyip içmeden, (yalnız bir denize girip geri dönmek bugün bir liranın Xa- pısıdır, Şehrin en yakm, plâjına 50 ku- ruş sarfetmeden gidip gelemezsiniz. Hele plöjda ve pilâj civarında şöyle birde yemek yemeğe veya (kahvaltı etmeye kalktınız mu, işiniz tamamdır! Günde hir lira plâj parası harcay: acak babayiğit içimizde pek #z bulunduğu &- çin, plâja girenlerin adedi de şehrin nü- fusuna nisbetle çok az oluyor, Hele 5.6 kişilik bir (ailenin plâja gi- dişini düşününüz aile sahibinin haline a- cımamak elinizden gelmez... Halbuki, geçenlerde Yumanistana git- miştim.... Pireden Kalipadaya kadar w zanan sahiline dizilmiş yarım düzüneden fazla plâjlarını dolaştım. Bizimkilerden katkat konforlu, olan bu yerlerde gördü. Büm ucuzluk karşısında hayertten dona kaldım . (5) drahmi yani bizim paramızla (67 kuruşa giriyor, ve bundan başka da Şarlman' im tacını Berlin kabul etmiyor VUSTURYA Almanya tarafından ilhak edildiği zaman, Viyanada hir müzede bulunan Şarlmanm tarihi tacının Berline nakledilmesine karar verilmişti, “Parisuar” gazetesinin yazdığına göre, tacın Berline nak- linden bugün vazgeçilmiştir. Çünkü, bu iş için Berlinden gelen müzeler müdürü, tacın üzerinde Süleyman peygamberin ka- bartma resminin bulunduğu ve altında da ieminin yazılı oldu, e > Filorya plâjndan bir görünüş on para harcamaz, isterse üstelik bir ma- yo temin ediyor. Denizden sonra da iyi su ile duşunu alıyor. Hattâ isterse (kendisine sabun da veriyorlar, Falero, Elenikon, Klifado, Vulermeni plâjları hep bu usulü tutmuşlar.. Fakat kalabalıktan da iğn eatsalar yere düş. müyor, Yalnız ecnebilerin ve aristokrat kısmen geldiği Eden isminde lüks bir plâj daha var ki, burada (fiyatlar, çok yüksek! Çok yüksek diyorum ama, bu ancak Yunanlılara göre bir kelime, bizim plâjla rın en lüksünden daba temiz ve güzel olan bu plâja bizim en kötü plâjdan da- ha ucuza girebilirsiniz. "Herşey dahil bir kişi için alman para (25) rahmi, yani bizim paramızla (30-35) kuruş, Filhakika burada, iki üç kişilik karyo. lalı, falan mükellef odalar var ama, bun ların da fiyatı 100-150 kuruş içinde: İşin güzel bir tarafı daha var, Atina ve Pire- den yani şehirden oldukça uzak yerlerde bulunan plâjlara halk otobüslerle gidip geliyor., Otobüs fiyatlarının en kabada. yısı ise 5.6 kuruş içinde, Bu vaziyetle bizim halimizi karşılaştı- rırsak, acı hakikati derhal anlarız. Halk, dünyanın hiç bir yerinde denize girmek için bizim kadar çok para (harcamağı mecbur edilemez de. O kadar ki, Paris, Berlin, Peşte Vi- şuydu: İ ğunu görmştür, Yahudi ırkının büyüklerinden biri olan Süley- Mehmet Nuri yazıhane. İmanın resminin bulunduğu bir tacı Almanyaya götürmek mü» a E hanından, Voyvoda hanı | nasib görülmemiş ve olduğu yerde bırakılmasına karar veril» yy oc lg mmm BOYuneğmeyen zürafa gey Kostorfin hayvanat bahçesi, İngiltere. deki Klifton hayvanat bahçesinden bir zürafa satınal- mıştır. Jorj ismi verilen bu hayvan İskoşyaya girecek ilk zürafadır. Hayvan bir kamyon içersinde İskoçyaya getirilir- kon, kamyon ancak 4 metre yüksekliğinde olan bir köprünün altından geçmek mecburiyetinde kalmıştır. Uzun boyunlu hayvan kamyondan indirilmiş ve köprünün altından geçiril. Fakat mağrur heyvan, güzel boynunu eğ. | meğe bir türlü razı olmamış, biliriz başnu bir kat daha dik” leştirmiştir. Beraberindeki adamlar bir merdivene çikarak hayvana zorla boyun eğdirmek istemişlerdir. Fakat nafile! Şimdi zürafayı tekrar Kllftonn götürmek icab ediyor; hay- van oradan Bristol yoluyla İskoçyaya götürülecektir. Bristol yolunda küprü yoktur. Bristolde hayvanı gemiye bindirecek» | İler ve oradan İskocvava götireseklerdie, mek istenmiştir. IıMlâas eden mücevher mi, kuyumcu mu? ENELERCE meraklı bir davanın kahramanı olarak mahkemelerde görülmüş olan büyük bir Parisli ku- yumcu ölmüş vo onunla da bu yılan hikâyesi kapanmıştır: M. Vel ismindeki bu kuyumcu bir gün Parisin sanst ve maliye mahafilinde bir fırlma koparmıştı. İlân ettiği hakikat yana gibi şehirler ta bit deniz nimetin - den mahrum olduk. Jarı için milyonlar sarfile suni havuz Yar ve plâjlar yap - muşlardır, Buralar da dahi banyo fi- “yatları, bizimkiler - den çok aşağıdır. Hem insan düşü - nüyor. Plâjlara bu “kadar yksek fiyat konması için ne 98 beb gösterilebilir. Denizin sermayesi nedir ki, Hiçdiyeceksl niz. Haklaktende hüçdir. Birkaç tahta baraka, iki tiç müstahdem den ibaret masrafı, hafta arası bir gü- nün hasılatı kapamağa kâfidir. Fakat belediyenin çok yanlış bir siya. set yüzünden, bizde plâjcılık büyük ser. mayi bir iş haline gelmiştir. Meselâ Fi- Joryada plâj tutmaz için, belediyede 25-30 bin Tira senelik kira vermek lâzım dır ki, bu da bugünkü plâj fiyatlarında. ki yüksekliğin en tabit bir âmili olmak, tadır. Plâjcı 25 bin liralık sermayesini üç dört ay içinde çıkartıp üstelik bir de kâr etmek için, haklı olarak her çareye beş vurmakta, ve plâj fiyatlarında da ister istemez âzami bir tarife tatbik edilmek- tedir. ii. VE Mİ Um ver, ği Yerleri bizeat belediyeler işletirler.. Hal. kın sıhhati ile alâkalı olan bu işten para kazanmak şöyle dursun, çok zaman da cepten eklsmeğe hiçbir mahzur görmez. ler. Taki, plâj fiyatları sudan ucuz bir hale gelmiş olsun ve halk buraya (kesesine *yıkım olmadan, her İstediği odakikada rahat rahat gelebilsi: Bizim belediyenin bol bütçesi içinde plâjlardan temin edilen tahsisat o kadar devede kulak kalır ki, belediyemizin bir an evvel bundan sarfımazar edip, İstan- bulluları ucuz plâja kavuşturmağa çalış- masını beklememiz icap eder. HEBERCİ Volterin meşhur hoykeltraş Hudon tarafından yapılan bir alçı heykeli mozaddan bir İri franka (kırk, elli kuruşa) alm- miş, fakat sonradan meşhur bir zengine 800.000 franga (40 - * ar: Kendisine: 50 bin-liraya) satılmıştı... Bu bir fhtikâr mıydı? hayır. Çünkü heykelin asıl kiymeti esasen bu kadar yüksekti. Fakat, suç, onu kırk, elli kuruşa #stan müzayede komitesindeydi.., Lâkin, kuyumcunun bu hakikati böyle ortaya çıkarması “müzayede komitesinin kiymet takdirindeki hürriyetine haka- ret,, sayılmış ve M, Val mahkemeye verilmişti, O sıralarda kuyumcunun tcarethanesi de iflâs etmiş ve 8, damcağız bir de bu yüzden mahkemeye sevkolunmuştu. M, Vel'ın mahkemede bir sözlü vardır ki dalma hatırinte- — İflâsınıza sebeb nedir? diye sorulduğu zaman kuyumcu şu coyabı vermiştir: — İlla edan ben değilim. mücevher İflda etti, Leyl Çerem Versay muahedesi bâtıraları : 22 Okyanustan Karadenize Siberyadan Adriyatiğe kadar Harp En büyük müşkülât bir srezide hangı williyetin ekseriyet teşkil ettiğini ta - yin etmekti, 1910 da imperstorluk hü- kümeti tarafmdan yapılan sayıma göre, Siavlar, bütün Avusturya - Macaristan nüfusunun yarısından biraz fazlasını teş. kil ediyordu; Almanlar dörtte birinden biraz fazlaydılar; Macarlar beşte bir, Ro menler de on yedide bir nispetinde bu- tanuyorlardı. Fakat, bu ırklardan herbiri bazı art- zide oralara Slav, Çek, Alman, Macar ve Romen mahiyeti verecek gekilâs ek- seriyet teşkil ettiği helde bazı yerler de vardı ki, oralarda mubtelif unsurlar bi- ribirine çok karışmış bir şekilde bulunu- yordu, hangisinin ekseriyeti teşkil etti- ğini tayin imkünsizdi. Nüfusundakl irk ekseriyeti vazıh bir şekilde tesbit olu- nan mıntakaların ortasında bile bazan öyle yerlere tesadüf ediliyordu ki, ta - mamiyle biribirinden farklı unsurlardan müteşekkildi. İstatistikler de birlbiriyle o kadar bü- yük bir İhtilâf gösteriyordu ki! herbiri kendi arzusuna göre unsurları olduğun . dan sz veys çok işaret ediyordu. Hep- sinğe: kasden hata yapıldığına kani ol - muştum. Bir an geldi ki Romanyayla Yugoslev- ya hemen hemen çarpışmak Üzere bu - Munuyorlardı., İki, ordu biribirine kargı i- lerliyordu. İkişl de, konferans hudutları tesbit etmeden evvel mümin olduğu kadar arazi işgal etmeye çalışıyordu. Paris yüksek divana, kan dökülme- ine sebeb olacak bir büdisenin çıkmak zere olduğu haber verilmişti. Bunun Üzerine Paris divanı biribirine karşı iler- Wiyen Yugoslav ve Romen ordularının or tasıma iki Fransiz ordusu göndermeye ka rar verdi, Bu suretle ik! rakib arasına bir perde çekilecekti. Nüfusları katiyetle tesbit edilemiyen yerlerde reylim yapmak için vakit ol- #aydı, vaziyet derhal düzettilebilirdi. Fakat, reyiâmda serbestiyi temin etmek ve tazyiklere mâni olmak için her mm, takayı #tilâ? devletlerinin askerleri ta- rafından işgal altına almak lizımgele - cekti ki bu da bir zaman meselesiydi. Diğer taraftan, en aşağı 50 yerde reyi- Am yapmak lâzımdı. Onun İçin, reylâma İmkân görülemiyordu. Yalnız hir Iki yerde reylâm yapılmış v6 ssayiş İyi bir şekilde temin edilmiş- *i, çünkü az olduğu için itlâf devleti kuvvetleri onlar üzerine temerküz et - miş bulunuyordu, Fakat bu reylimiar çok uzun ve o yerleden bir ikisi - mese- M Silezya - itilâ* devletleri arasmda ba, 21 ibtilâflara sebebiyet verdi. Bundan başka, Büyük Okyanusdan Karadenize ve Baltığa, Siberyanın, buz- Tu nehirlerinden Adriyatiğin güneşli sa- hillerine kadar uzanan geniş harb sa- hasmdan gelen çarpışma haberleri mü- temadiyen müzakereleri yarıda bırakı - yordu. Şiberyada ve eenubi Rusyada Kıztilar- la Boyazlar arasında cereyan eden hâdi- seler honüz kimsenin unulamıyacağı kadar korkunçtur. Şeytan orada birçok zamanımı kaybetmiştir. Fakat büyük harbler Rusyadan ziyade bizim yanımızda oluyordu. Cenubi Avru, pada istiklâle kavuşan unsurlar, ölmüş İmparatorlukların mallarmı kapışmak m trasiyle biribirlerinin boğazma sarıl - mışlardı. Lehlerle Çekler Tegende çar- Pısıyorlardı, Yine Çeklerle Ukraynalılar Galiçyada muharebe halindeydiler, Ro - menlerle Sirplar da Macaristanla Avus. turyayr parçalamakla mesguldüler... (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: