11 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

11 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haber'in tarihi Romanı: 82 Abdürrahman iki cami HABER — Alişam Postası — ———— meş “ a A aşalalaişlal Ikimim Yazan: arasında EE kalmıştı. Mutlaka birinden birini feda etmek lâzımdı — Bilmem ama, Abdürrahman, den birini feda etmek Jâzmdı, Ve Derim duyduğum, her erkek her)| Abdürrahman gibi buraya memle , Xadma öner böyle söylermiş. ket vazifesi, vatan endişesiyle me- — Sultanmı, biraz yaklaş, Biraz | muren gelen bir adam için yapıla” daha yaklaş, ver bana elini bak! (| cak gey, kadını feda etmekti, İçin. Filhakika henüz denizde urun bir | den bu hususta verdiği kararı bir. yüzmeden çikan adam gibi soluya-! kaç dakika sonra yine içinden bo. rak bir kalb atışı duyuluyordu: #uyor: Cemile, tatlı tatlı gülerek Kara; — Yapamıyacağım, yapamıyaca- Abdürralımanın yatağı başıma otur» | ğım! diya söyleniyordu. du. Ve hakikaten (Ooo yapamıyacaklı. — Söyle Abdürrabman, bönimle i Cemileyi çok seviyordu, Cemilenin bütün hayatımca geçinebilir misin ?İde onu çok sevdiğine emindi. Bir — Bü da sual, mi Cemile? Senin | genç kızm, hele Beyşehir hâkimi dizin dibinde ölmekten bile Obuzur | gibi bir devletlümim kizr Kendini bir duyarım, hamilede bir erkeğe tevdi edebil - — Ben de Abdürrahman, mek için bittebi onu yalnız sevme. Abdürrahman elini Cetilenin o,İsi Hizmgelirdi, bunda başka hiçbir muzuna koydu ve küvvetle göğsüne | türlü sebeb olamazdı, doğru çekti, Yalnız bir taraftan, hâkimin Ka. Bu hareket, Cemilenin kısa birİra Abdürrahmanı kendisine mün - müdafaaşmı takip etti, ama, hani | kst edebilmek için böyle bir hileye istomem yan cebime koy, besabı, | teşebbüs etmeni de düşünülebilimdi Abdürrahmanı iterken ona sokul « (ama, nihayet kizin kalbini gırpmdı. du, kollarından ayrıknak isterken kollariyle sardı, Abdürrabman samimiydi. Zaten İ mestolmus bir halde titreten de bu bu sarmaşdelaş onun iradesila ol , İhile ve desise olamaz ya” muş değildi. Kendini kaybetmiş bir | Cemilenin, Abdürrhmanı samimi saral gibi ne yaptığımı bilmeksizin |'bir şekilde sevdiğinde şüphe yoktu. Cemileyi hırpalamıştı. Abdürrahman tereddüdüre şifa VW konuşurken biribirlerine vaa- | verecek bir çare bulmuş değildi ve dettiler: işte sabah oluyor, — Evlenecağiz. Kalktı, giyindi, dbisesinder her İşte bu abdinşma, Kaza Abdür - rulunnar Üzerine aldığı vazifede bü yük bir müşkülâta ve tereddüde düşürmüştü. Bu hâdise bitti, Ce . mile memnun, Abdürrahmen mem. nun ayrıldılar, Fakat iş bununla | olması gibi bir tesir altindeydı. bitmiyor. İ Hazırlandı, hâkime veda etmek Sabah olunca Abdürrahmanın hi- İ için çıktı. Daha şimdiden #akaklar- loli ve desiseli plânı tahakkuk et. !da haykırmalar, naralar, “harb 5s. tirmek işi de başlıyor, teri», Karayı ieteriz!,, sesleri düyu- Abdürrahıman geri kalan geceyi İluyor. Nal şakırtıları işitiliyor. bir azab içinde geçirdi, Ne yapa. | Abdürrabhman boynu bükük yü . caktı?Yarın askeri başına toplayıp | rürken bir el omuzuna hafifçe'de - hünkir Muradis savaşa cıkmak, fa, | kundu: kat bu yolla Beyşehirlileri imha) — Kara! ettirmek, Cemlleyi de ebediyyen| Kara Abdürrahman, siyah elbi . kaybetmek olacaktr. Filhakika bün- | seleri içinde büsbütün tatlılaşmış kâr orduları Beyşehirs girdikten | ve güzelleşmiş Cemileyi görünce Böğra pek âlâ çebren ve kahron Ce- | saşaladı. Onu bu saatte, ve msağı mileyi alabilirdi, ama, bu tarz onu | yukarı teşyi eder gibi bir vaziyette tatmin edemezdi. O Cemileyi değil, | göreceğini asla aklına getirmemiş- Cemilenin kalbini ve samimi hüvl | U. Telâşia sordu: yelini istiyordu. i — Ne arıyorsun burada Cemile? i Abdürrahman böylece iki çami| — Ne ararım ki Kara, rasında kalmıştı. Mutlaka birin. o — Benimi? birine elini atarken sanki bir kuv- vet o ell geti Hiyordu, Abdirrah. mana bir hissikableieekü hâkimdi, O bu giyinişin, hürnkürm sevgilisi Kara Abdürrahmanm son giyinişi A VE Er DE YY 0 > GE EEE 3 DG 0 EY ER ENER Sözlerimi sonuna kadar dinliyen annem fikrini bildirdi: — Anlattıklarma göre, Melike iyi ter biye görmüş bir kız olacak, Sade hürri- yetini çok Şeviyor.” N Hararetle bu fikri tasdik ettim: Istanbula dönüşüm, bu şehirden ayrılır şımdan daha hazin oldu. Birkaç ay evvel içerimde yanan heyecan ateşi söndü. Kal bimin en derin yerinde kapanması güç bir yara var., Eşyamı atölyeme bıraktıktan sonra doğ- dan, yüzünü #ararlan, onu Abdür- | rahmanm kolları arasında lezzetle, — Herhalde bir keşif değil bu. Ejbette seni, Bugün şavaşa gidiyor. sun, ya sağlık, ya ölüm. Her ikisi de hesaba dahil, Sana yemin ©de- rim ki Kara, ölürsen ben de arkan, ! dün ölürüm. Sağ dön olur mu? Çemile otrafma bakındı ve ya - yaşça söyledi; — Sevgili Akdürrahman, bu iş ten sans nöydi? Niçin başına geç- tin? Hünkâr Murad bildiğin gibi değildir. Bütün dünyanın efsanele, rine karışan bu hünkâr, bü hünkâr-| lar bizim gibi âcizleri bir bamlede mahvedebilirler. — İyi, ama, güzelim, böyle bir tesadüf olmasaydı seni nereden gö, recektim? ii Bu da doğruydu, Fakat Cemile- nin de dediği doğruydu. Nihayet bü hileyle işe girdiği anlaşıldıktan son ra bir daha Cemileyle yüz yüze ge. demiyeceği de doğruydu. Camilenin gözlerinde birkaç dam- — Ağlama, Cemile!: dedi, Baka. um, elbette kendimizi pek ucuza mal etmeyir. Ayrıldılar, Ayrıldılar ama, şimâ! Abdürrahman ne yapacaktı? Bu la yaş şörünes, boynuna sarıldı ve: | rl çekmek ne mümkündü? Çekme. fe çalışmak kendisi için de bir teh- İlike olabilirdi. Kara Abdürrahman bütün çaresizliklere rağmen bir ça. re bulmak mecburiyetindeydi, Ce - mileyi son gördüğü zaman yine ve bir kere deha anlamıştı ki bu sev, xi az buz şey değildi, Şimdi bile geri dönüp Cemilenin dizi dibinde oturmağı ve oradan Yıllarca hiç ayrılmamağı düşünüyordu. Fakat bu, isyan edenlere isyan etmek ©- lurdu, Dedik a, Abdürrahman bir çikmaza düşmüştü ve küçük aklı ile bir çare bulmasma da imkin yoktu, Halk, oAbdürrahmanı görünce haykırdılar! — Yaşa Kara, Seri bekliyoruz. Hapimiz, her zamankinden kavi - yit, i Bütün bu insanlar Kara Abdür- rahmanm bi hileşine kurban gide. csklerdi. Onlar bunu bilmiyebilir « ler, fakat Abâdlirrahman biliyordu, ve bu onun vicdanını eziyordu. Kal, dı ki bu millet Cemilenin milletiy- di, ç Yazan: Asaf Belgs Elyevm Eskişehir Sıhhiye müdürü yendi. Çünkü bazı Abdülhamid olan doktor Nazmi o vakitler Kizan" m zo si o rolünde gön” lunduğundan mektuplar Esat | de: e vi er pr pa ml lil 1594-05-96 senelerinde İstanbuld& z 'İtazyikin pek fazlalaştığı, her gü? di) v bir çok mekteblinin — sürüldüğü İttihad ve Terakkinin bir şubesi d yz e iv ievirlerde Şam ve havalisine g*“ de o vakitler Samatyada ve reis de | ten #ürgünleri cemiyet hemen bi- Merkezefendi dergâhı meşayihinden | mayesine alır, içe yarayacaklar! Şeyh Naili emiri cemiyet | istihdem eder ve bazılarının AY“ gitgide genişledi ve bir müddet #On / rupaya kaçmalarını kolaylaştırı"” ra Harbiye mektebinde, tıbbiye, mül | dı. sasi kiye, mühendis ve nümünei terakki | o Cemiyette polis, zabit, e mekteplerinde, hatti Babrâli ve Ha- ağ ve her sınıf halktan #” Pie Beler za gre ta n .İ Esat efendi, işsiz zamanlarınd* Bir aralık Nümünel Terakki|p tirtekij i müşirleri? mektebi müdürü Nadir bey bu ca, Gilinik ve simiimle uğr” miyeti mabeyne ihbar ettiğinden! şarak halkın hakkını korumağ? mensupları bin bir işkenceden şalışır, ayni zamanda zarif isti sonra tamamen sürülmüğlerdi.! gazeminleri varatırdı. Haci Ahmed bey de 1893 de Fİ-| . gameBcrut demiryolu yapılı” m eee edilmişler, diğerleri de yine nefi| kıymetlerinden çok düşük bedel” yolu ile çil yavrusu gibi dağıti-|ler takdir ettirmişti. İstihkak #" muşlardı. babinın şirket aleyhine açtıkla" Bağlad kumandaalzili iii G4 edilmiş iie mz | Iununca yaveri Şevket beyle bera»! bu davayı yirmi bin liraya deruk” ber cemiyeti aynen te etmiştir. teşkil etmiş ve başka ellerle Trab, |“ Esat efendi de tehdid eğik m ine rd le yaka o bunlara aldırış etmiy*” ic! miştir, rek: Bu cemiyetler son derece gizli. — Beni nihayet buradan bif idi, O kadar ki her aza ancak €8*| ka bir yere gönderirler gmm* miyelin proğramı ve emirlerini |ben de paşa hazretlerine aldığı kendisine tebliğ edenden başks | parayı hazmettirmem. diye © | grg b e azü” yağ olar, Ben avukatlıkla #* arası miye- | çiniyorum. pi tin fedsileri de mevewddu. Bunlar) Esat efendi davalarına devi” gazete tevziatı, posta ni edince vali kendisine beş bin Jir* firarileri götürmek gibi tehilkeb teklif etmis, o bunu da kabul &* | iglerde çalışırlardı. miyerek şöyle cevap gönd Abdürrahman o gün hünkâra ha. ber göndermek mecburiyetindeydi. tahrik edilen halkı bir savaştarı ge- Çapraz eğlence Soldan sağa? 1 — Odalarda, pencerelerde gördü ğümüz bir bevi hayvan örmesi ağ, 2 — Yaş olmıyan üzüm, 3 — Ümit an- (lamı, 4 — Alın ayağının alla konan demir - fazla, 5 — Çoğun aksi - çıks ma, & — Mısırlıların göneş mabudu - bir nevi güzel deniz vasıtası » çok gü zel, 7 — Gece semanın cü büyüğü - alâmeiler, $ — İkiden küçük “ayma #asına bir edat, 9—Ne kara,ne beyaz bir Türk bayfı, 10 — Yalnız (birinci boşlukta iki barf olacaktır) — meys yelerden yapılan koyu komposto, (Devamı var) Yukardan aşağı 1 « Öküzle işliyen bir vasıl, 2 — Gayrimüslimlerden bir sınıf * kayıp 3 — Bevil - kaldırıma, 4 — Bir kasa- bamız, 5 — Herkes manasına İki ke- limeden mürekkep bir tabir, dö — E- zİyet - bir nevi tabanca ismi, 7 — Yür adamın babası, anası, doğumu ve siresi » ariyet verme, 8 — Kör - bü- tön, 9 — Bir türk harfi - doğurlan, 10 — Hafif sınmak “tutma vasılamız 123456789 UGayan DEN © İdan himaye altına alınırdı. Fakat, Her aza ayda muayyen bir mik-| tir: «İ dar aidat öder, bunlarla cemiye-| — Ben müekkillerimi s8f*| tin Avrupadaki ve dahildeki men- | mam? suplarından omuhtaç olanlara! İste bu sıralardabirgün erke? yardımda bulunulurdu. Aidat dal- |den derse giderken (müftiğen f | ürşide verilerek | kıh dersi alırdı.) yolda gi bir ka amâ dilenci kendisine X Cemiyetin mühürü ve esami def | muziplik yapmak fırsatını Vİ | teri pek emin ellerde bulunuyor. | Mİ3, Esat efendi bunlara: i İdu, mahzenlere gömülerek sakla-| — Ne duruyorsunuz? dem”. nird. Ür. Vali paşa vefat etti, BÖLÜN Muhabereler daima ecnebi pas: | fikera konağu gittiler. Haydi taları ile yapılırdı. de yetişin. | Bu teşkilât o kadar ileri gitmiş | Bir i iği büyü & ki vali ve müşir le Abdülha: | yen düeosi kördeğ vel konaği, ii a midin en mutaassıp nin etrafına toplanarak bile her sabah önlerinde bir (Meğ- | ila sadaka istemeğe baglamışif” veret) ve (Mizan) gazeteleri gel-| vali şaşırmış, dilencilerin mal” diğini görerek şaşırır, yapılan tah | dın anlayınca o sırada yap” kikata rağmen bunların kimler getmiş olan Esat efendiye giri türlü an ve başi? Esat efendi “Meşveret” ve “Mi! — Bu muaipliği senden zan" gazetelerine “Erbabı ilimden | Kimse yapmaz. biri” veya “Bir derviş” müstear) Heat efendi, valinin aldığı X inzasiyle muntazaman mektup-| elli bin lirayı telmihle cevaP lar gönderir, Avrupadaki merkez | migtir: lerle muhabere edilirdi. İstanbul- dan biri nefyolununca Avrupa ta- rikiyle derhal Şama haber gelir ve o zat hemen cemiyet tarafın, bu işte de çok dikkatli olmak Jâ- edi o ayrılarak > dullah paşa beşinci ordu Kule danlığına, Abdülâzizin al yincisi Hacı Refik paşa ği daddan naklen Suriye i ru annemin kollarına atıldım. Belki onun Zi eski huzur ve sükünu bulabilirim ye, Heyecanla biribriimize sarıldık, kucak' laştık, Annemin gözleri, hiç şüphe yok ki, sararmış çehremin üzerinde, çektiğim eşsiz acıdan doğan izleri sezmişti. Beni kolları arasında sıkarken uzun uzun baktı. Son- da bütün insan zaafını hisseden ve teselli veren çök tatlı bir sesle sordu: — Nen var, yavrum? Annemin hassas ruhü, kanayan O kalbi- min görünmiyen yarasına merhem vurmak istiyordu. Evvelâ inkâr etmek istedim: — Bir şeyim yok anne, dedim. Her vakit £i gibiyim, Annem başını salladı: — Bir anne aldanmaz, yavrum, dedi. Ker vakit pırıl pırıl yanan bakışın bugün soluk, Yüzünün çizgileri gergin, gülüşün yalancı, haydi, anlat bana yavrum. Orada neye canın sıkıldı? Annem beni Car bir dıyana doğru sürük- —. b Tedi, Ve beni yanı başma, yumuşak yastık” Jar üzerine oturttu. — Benden — hiçbir şeyi osaklama yav- rum, dedi. Ne öldu söyle bana? Sesi çok tatlı, çok müşfikti. e Heyecanm boluzuma kadar çıktığını, orada düğüm“ lendiğini hissettim, İlk çocukluk zamanla” rımda olduğu gibi başımı göğsüne yasla" dim, Üztsizlikten arğalayan bir sesle; — Anneciğim, diye kekeledim. Ne kadar bedbahtım, bilsen! Annem cevap vermedi, sözlerimi kesme- mek lâzumgeldiğini anlamıştı. - Buradan ne büyük ümitlerle ayrıldığı” mı bilirsin, anne. Orada kalbim patça par ça oldu, Ümit yerine ıslırab buldum. Annemanladı: — Bu hale bir kadın sebeb oldu değil mi? — Eyet'annc.. — Seni aldattı mı bu kadın? — Hayıt anne,, — Öyleyse sana öhemmiyet vermedi. , — Daha ileriye gitti anne! — Bu kadının elinden mi kaçtın? Hayır anne, o benden kaçtı.. Annem düşündü, sonta (o sorgusuna de vam etti: — Bu kadın hislerini biliyor muydu? — Son dakikada hislerimi kendisine an- tattım. Daha evvel bu bislerin ben de far- kmda değildim. — Başkn birisini mi seviyordu, dersin? — Ben öyle sezdim.. Fakat o hiçbir şey itiraf etmedi. — Belki senden çekinmesinin — başka se bebleri vardır. — Bilmem anne, Aüneme Melikeyi İzmirde bir erkekle beraber otomobilde gördüğümü anlattığım vakit o Melikenin bu hareketini mazur gös“ termek için bir kelime bile medi, fakat ktzın aleyhinde de bulunmadı. Hikâyeyi bütün teferrüatile anneme af” Yattım. Şimdi annem hem melikenin kaç” tığını, hem ds benim teselli bulmaz dere çede müztarip olduğumu biliyör. . — Günlerce beraber çalıştık. Hiç bir fe na huyunu görmedim. Onu İzmirde gördü" Küm o uğursuz güne kadar tertemiz, basit bir köylü Kızı sanmıştım. Ann düşünceye. dalmış görünüyordu; birdenbire: — Kimbilir oğlum, dedi. Belki de bize hürriyetini çok sever gibi görünen kız, ha* kikat halde istediğini o yapamıyan ve bir başkasının iradesile hareket etmeğe mecbur olan bir zavallıdır. N — Fakat bu başkası kim olabilir? — Meselâ annesi. Annesinin hâlâ ya- şamadığından emin misin? Bu faraziye beni iliklerime adar titretti. Hiçbir şey söylemedim. Ben Melikesiz mes" ut olamazdım.. Fakat Melikenin arinesi © lan bu hafif meşreb kadın hâlâ yaşıyorsa bu kadının kızına gasıl ismimi verebilir dim? Bu kadın çocuklarıma nal büyük anne olabilirdi? Böyle bir kadının kızı aile . ocuğumda nasıl hâkim olabilirdi? (Devamı var) Ahmed efendinin tertip ve öei Terakki müdürü Nadir dolayı) Şama senelerde Rodoslu Harbiye mektebi talim 'Tiranlt gazetelerini her yere ö müvaffak oluyorlardı. Bu sıralarda Eset ef eN İttihad ve gbi z luğunu bilmeyen di (Devami '

Bu sayıdan diğer sayfalar: