12 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

12 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

/ Unutulan Şaheserler 3» * Yeğenim,, monoloğundan 9 VA-N,ont okur yazar takı rape kimselerin bilmediği kün #klebe gitmiyenler bile... Çün“ ğ ilse bir müsamerede bulu- “e Monoloğ dinlemişlerdir. Ya- i, kardeşleri ezberlemiş, an EN er aaa evde okumuş, her- rmüşlerdir.,, Hikmet'in o yazısını ben yg >EYİ Tikkatle hatırlarım: Ço muzda gülerek okumuştuk ve iy, Sözel bulmuştuk; şimdi has 4, , İcimizde eski zevkin akis- * iş ariyor, bünun için o yazıyı “İk, üzel bulacağımızı sanıyo” dünkü intibağımızı büs- İ Slhtarak onu bugün ik defa aş, Yebilsek, zannederim büyük a mamayız. “Yeğenim, eski- ep tin de bayünkü nesillere hiç SİA Bye, lemiyecek kadar... YANA di La hülâsa ediyor. o Gene A © salırını alıyorum; g y * Biz sağdan yazı yazmağa ar (yani Avrupalılar) sol la * Biz bir eve girittce hürmet ğ Ayakkabılarımızı çıkarırız, saf etşin: bugünün çocuk” bunlara gülmesini, bunları Basıl istiyebilir? Bugün / iç, nm hangisi doğru? Biz ii *, *oldan © yazıyoruz; biz de i Ba ince ayakkabılarımızı de- da Şıkarıyoruz; pilâvı da Miz ve eskisi gibi (o yemiyo- n hai Şocukluğumuzda Zongul- İng i Kulaklarda tuhaf bir tesir < “Anadolu'nun Okıyıcığı..., b bir şeydi; şimdi “Anado- la 'CIğ,, demediğimir gibi ii &n kulaklarımıza © tuhaf , madenlerini hatır. © dalde İstanbul'da “şam- 7 eni kabina sığamıyan yeğe- f z İdak'ta “ayran gibi apışıp ) © #imdi ne mana verilebi- Bh > Aç adar çabuk eskiyen şey k e gibi, Moliğre gibi e bugün güldükleri / nan başka meriyetle- Pe © keke birer tra- unduğu için.okunu- ri iy Hikmet'in o monoloğun- | Sai, yellerin hiçbiri yoktur. iy, : haylı soğuk bir şeydir. a Nor Aklı başında bir muhar- Yazmayı ohayslinden bile bir tuhaf buluyoruz. a Mhey belki bir neslin, bir iki Y, li) ert idi; o, modaya tabi o Rai Sabucak eskimeğe, geçe malkömdu; umu ina şaşmamız için hiç ri hil tur, Zaten o hakçasını DE Gayizler, yani vaktile (ila Mi rlan'ı zevkle okumuş © tuğ rün Ahmet Hikmet'i 0 Maci, di rn d O muharririn bir kita- Pu İu yazımı o yazarken li z düm, bir türlü adını m. Şimdiki gençlerden Mi, onun eserlerine & ğ lr anlamalarını nasil de Biz aldık, fakat bunun f yi Nuk da onları güzel bül- e ek hakkımız değildir. e “Ahmet Hikmet , aman lâzım ge İ mi, bir edebi kıymeti o- İ Mypltş agi #üalne tamamile iy A ağ *Yet,, diyebilir mi? Fa- N “piliyeyim ki VâNü'nun ki Dayı ğemim,, için söyledik» iü Pazı şeyler var ki yin ediy bizde müşterek bir eyip esini istiyor, Bu- h tay ZİN çalışmamız iğ 155 dar çalışsak azdır... tar bahsedeceğim. Nurullah ATAÇ fıkrasında Ahmet Hikmet” öğrenmiş. “Onu bizim me- bilmez ?Değil münevverler Nor İntihap ehliyeti 'EŞKİLATI Esasiyenin onuncu maddesi der ki: “Yirmi ik yaşını biliren kadın, erkek her Türk mebus seçmek hakkmı haizdir,,, Bir Türk çocuğu yedi yaşımda İlkmektebe 'girer, beş sene okur, orlaya geçer üç sene okur, Jiseye girer üç sene okur ve i üniversiteye geçer dört sene okur, ihtisasını Ikmal etmiş entel. e lektücl bir genç olarak cemiyete karışır. Biz bir Türk ovlâdmı normal okuma devrelerine hazaran ancak yirmi iki yasında dev. let vazife ve vecibelerini olgun bir irfan seviyesile eda edebile- cek küdreti edinmiş olarak buluyoruz. Bu, ancak bu tahsil döv- resini ikmal efmiş olanların İntihab hakla kabul edilmiştir ma, nasmı mutazammın değildir. Teşkilâtı esasiye belki böyle bir kı- yas vâhidine istinadendir ki 22 yaşmı esas olarak almış bulunu. yor. Yoksa hakikatte 27 yaşını doldurmuş, fakat, bu tahsil devresini ikmal etmiş veya etmemiş olsun, her Türk intihab hak- kına sahibdir. Fakat kanun vazır, her Türkü yüksek tahsilini yaparak ih- tsasmı edinmiş olarak telâkki mevkiindedir, Bu münasebetle verilen intihab hakkına temas etmeden ön. ce, yüksek tahsilin devlet İşleri, hizmet ve vecibeleri bakımından değerini kısaca tebarüz ettirmek isteriz: Otuz yaşımı doldurmuş “ecnebi hizmeti resmiyesinde bulun. muyan, mücazatı terhibiye veya sirkat, sahtekârlık, dolandırıcı. lık, emniyeti sulistimal, hileli İflâs cürümlerinden biriyle mah- küm olmıyan, mahcur bulusmıyan, tabiyeti ecnebiye iddia etmi, yen, hukuku medeniyeden İskat edilmemiş bulunan, türkçe oku, yup yazmak bilen her Türk,, mebus Intihab olunabilir, ama, hü- kümet ve devlet işlerinden birçoklarına geçebilmek için bu şart. lar kâfi değildir. Devlet vo hükümet islerinde tahsilin ve ihlisasm yeri bü- yüktür ve bütün dünya medeni teşekküllerinde olduğu gibidir, Yüksek tahsil ihtisas kemali verir, Devlet ve hükümet me. kanizmasınm meclis dinamosu ise yüksek tahsillilerde büyük diş- Mileridir, Binaenaleyh cemiyet, olgun ve kâmil ferdini yüksek tahsille ölçmeğe mecburdur, Nitekim hükümet işlerinde orta tnhsil bir dvrode, lise diğer bir devrede kalır. Fakat yüksek tah- silin şümulü bu işlerin son devresine varır. Bu mihenk, intihab kabiliyet ve rüsdünün değerini tebarüz et, firir. Bugün intihab ehliyeti için tahsile (obirlikte ve tabii bir devre olarak yaş değil yalnızca yirmi Iki yaş kabul ediliyorsa da yarmki cemiyetlerin inlihab ehliyetini tahsile arıyacağından şüp- he olunamaz, O halde intihab ehliyeti, mana ve mefhumu itibariyle yük. sek ve olgun bir rüşdün imtiyazıdır. Türk milletinin yeni seçim vaziyeti karşısında bu rüşdünü ms dereceye kadar kemal ile izhar edebileceğini biz değil, Büyük Şef İsmet İnönü tebarüz ettirdi: Hep beraber bu imtihandan şerefle ve muvaffakıyetle çi, kacağımıza, eminim. eeseamesssaamesessnsasasanasanasns sr sasası i Üniversitedeki nutuk 6-3.1939 Görülüyor ki Şefin, Imtihan diye vasfettiği intihah, Türk milletinin şeref ve muvaffakıyetinin ölçüsü değerindedir. i Bu itibarlağır ki her Türk birinci müntehib olmanın ağır ve fakat şerefli vecibeleri karşısmda bulunuyor, Ve yine bu Itibarladır ki bir bakımda askerlik nekadar mlifi bir halk vazifesi ve kutsi bir rüşd vecibesi İse, intihab da böylece milli bir halk vazifesi ve yüksek bir rüşd işaretidir. Büyük Şef'in dediği gibi: “Türk milleti, kendine ve idaresine itimadını göstermek iin yeni bir fırsat buluyor.,, NOT: Dünkü yazıda “fraklı, smoldinli mahalle çocukları” cümlesindeki mahalle “amele” diye yanlış diziimiş görüldü, Tas- hih eder ve özür dileriz. HABER — Akşam Postası İm, Yuridaş; ATATÜRK'ün eserinin meydana çıkması, Övmhüriyet rejiminin kök“ Jeşmesi, Türkiyenin o yükselmesi uğ runda gece gündüz çalışan Cumburi- yet Halk Partisi memleketin en güzi de ve muktedir erlâtlarından mürek- kep olmak üzere bir namzet listesi ha zırlamış, sayın halkımıza (o lakdim edecektir. Bu Jistede adları görülecek olan muhterem zevat Parliye, rejime bağlılıkları ile, memlekete hizmetle riyle, irfan ve karakterleri ile tema yüz etmiş yuridaşlardır. Bu yurldaş ların Malkımızın da arzusuna uygun olduğundan eminiz. Sovyet Komünist Partisinin kongresi Moskova, 11 (A.A.) — Komü. mist partisinin 18 inci kongresi dün açılmış ve 35 azadan mürek- kep riyaset divanı seçilmiştir. Bu aza arasında Varoşilov, Kagano. viç, Kalinin, Molotov ve Stalin de bulunmaktadır. Stalin beş daki- ka süren alkış tufanı arasında kar. şılanmış ve parti merkez komite- sinin faaliyeti hakkındaki raporu- nu okümağa başlamıştır » Çıfıtburgaz köylüleri toprak, Mahmutbey nahiyesinin Çıfıtbur- gaz köyünden 51 yaşında çoban A- rif gazetemize geldi. “Yetişemedim, dedi. Ora bir evlât bağışlayacak, içimdeki dertleri söy- liyecektim. İnönümüz bizi dinliyor, dediler, köyden kalkıp geldim, Onu görmezsem gözlerim açık giderim. Köyümüz 105 hane kadar. 15 tane de yeni yapılıyor. Biz Yurda- nof muhacirleriyiz. Tam on sene ön- ce geldik ve bu Burgazda yurt kur” duk, Fakat on yıldanberidir bir karış toprak sahibi olmıyan 50-55 hane var. Biz toprak üzerinde alışmış yürükleriz. Yurdanofda her şeyimi” zi bırakıp yurda geldik, Büyüğümüz İnönünden toprak istemeğe geldim . Ve odunumuz yok. Biz pınala da (çalı) razıyız, ama, orman me murları bırakmıyorlar. Para verelim dâdik, olmaz dediler. Dağa salmıyor lar, Odunsuzuz. Tezek de yok ki yakalım. Bizim köyün ötesinde Dev renek var, Oraya gidelim, pirnal keselim. Bunun hükümete ne fay dası var? İsterlerse köylü 50 lira da veriri. Havalar soğuyunca çoluk çocuk, ne acı günler geçiriyoruz. Metriste ki çavuş olmasa halimiz harap. Al Jah ömür versin ona, Köyümüz bir çiftlik gibidir. Dü zelmesini istiyecektim ondan, Bizim bıraktıklarımıza karşı Yordanofdan 5000 lira almışlar, vu parayı sora” Taktım İnönüne. Bunu kim aldı, Daha çok alınacak paramız var. Ben altı çocuk babasıyım, Roma” da kupa alan asker arasında benim evlâdım Hüseyin de vardı. En kü- çüğü Hasandır. Dört tanesi kız, ben onlara karışmam. Erkek evjâtlarım- üvünürüm, Yazın gazetenize ki çoban Arif, büyük İnönüne bir ev 1ât bağışlıyor. Hasanımı ona bağış" yorum. Ben ölür de İnönümle gö” rüşemezsem (söyleyiniz ki Hasanı süvari zabiti yapsın... Çoban Arif sözünün o burasında ağlıyor. o Gözlerini (o cebkeninin kollarile silerek devam ediyor: “Hasan beşinci sınıfı (o bitiriyor. Ana südü gibi helâl olsun İnönüne. Zengin kıyamaz, okumuş kıyamaz, ama, işte şu çoban Arif böyle yapar. Dolmabahçeye gittim, ama, eriş medim. Yoksa konuşacaktım. Ona köyümün dertlerini söyliyecektim. Bizim ondan başka kimimiz var? Bize yakm İndirli çiftliği boştur. Arap çiftliği boşlur. Burada toprak bol, Koyun gezdiriyorlar. Bize ver” sinler. Köyümüz neşelenecek, büyüyecek, güzelleşecek ve biz çoluk çocuk İ- nönümüz sayesinde rahata kavuşa- * Cıfıtburgazlı çoban Arif cağız. Bir istida yazdım, ama, ben konuşmak isterim. O benim dilim- den anlar, Bir zamanlar Atama gelmiştim. Gene görüşemedim, ama, İnönünü Allah bana dünya gözüyle göstere cektir. odun, ümran istiyorlar ! Çoban Arif diyor ki: “İnönüne bir evlât bağışlıyo- rum. Böyle yazın, ana südü gibi helâl olsun ona Eğer ölürde onu görmezsem süvari zabiti yapsın... güçlür. Yemek isterler, ekmek ister ler. Benim belimi iş bükmez. Çalı“ şırım hamdolsun. Elli bir yaşında“ yım, ama, değme gençle boy ölçüşü rüm, Sigara içmem, içki içmem. Hü- kümeti, büyüğümü severim. Eviğt larıma düşkünüm. Kadırım kızlara, ben erkeklere bakarım. Asker olan Hüseyin ev- lâdımla göğsüm kabarır. Bu dediklerini yaz. İnini m kusun. O görünce beni çağırır. Köyümüzde 64 ocağın evi var, A- ma, bu yetemez ki. Şuracıkta boş toprak varken ne diye topraksız ka- lalun?.. Çoban Arif ağlayarak kalktı. Pen be yüzlü, bir çocuk saffeti içinde in jsana yazgürü kırdamış gibi bir zevk veren bu güzel ihtiyar köylü, İnönü” nü görmedekten doğan büyük har retini gözyaşlarile dindirmeğe çalı” şıyor. Kapıdan çıkarken söyledi: — Bu yazımnı altıma pul lâzımsa 25 kuruşum var vereyim, Ama, hak» Altıçocukla topraksız yaşamak ne ! kımı helâl etmem yaz hele evlât! Avukatların toplantısı Baro Reisinin istifası reddedildi Toplantı. gürültülü oldu ve bir takrirle nihayete erebildi İstanbul barosu umum! (heyeti, dün adliye koridorlarında bir top lantı yapmıştır. Toplantıda, Deniz” banktan aldığı vekâlet ücreti mese- lesinden çikan dedikodu üzerine u- mumi heyete daha geniş bir tahkik imkânr vermek maksadile istifa e den reis Hasan Hayrinin istifası gö rüşülecek ve idare meclisine iki ye dek zza seçilecekti, Öğleden sonra yapılan bu içlima- tahkik imkânı bırakmak için riya" selen çekildiğini söylemiştir. Bizog bir tetkik ve talıkik (yapılmasına imkân yoktur. Bunu tetkik edecek salâhiyetli bir disiplin o medisidir. Çünkü beyeli umumiye baro reisi hakkında cezai takibat yapamaz. İstifasınm kabul veyâ ademi ka* bulü keyfiyetine gelince, altmış ü“ çüncü maddenin bir fıkrasına göre fi hakkında vasi bir tetkik ve da reis vekili celseyi (açmış ve ge | bu salâhiyet heyeti umumiyenindir, çen celse zaptı okunarak kabul edil- Yetmiş birinci maddenin son fıkra miştir. Ruzname hakkında verilen | s1 da elli yaşını dolduranların itizar izahatta Baro reisinin istifasını ka» ! edebileceklerine dairdir. Hasan Hay, bul edip etmemek hakkının umumi heyete sit olduğu ve yeni avukatlık kanununda bunun tasrih edilmiş bulunduğu söylenilmiş ve keyfiyet umumi heyetin reyine vazolunmuş” tur, Bunun üzerine bir çok. avukat söz istemiş, bunlardan söz almağa ri elli beş yaşını doldurmuştur. Kanunun bu sarahati karşısında biz onu vazifesinde devama < icbar edemeyiz. Bence istifasının kabulü lâzımdır... > Bundan sonra kürsüye çıkan Mus tafa Hayri, bilen, bilmiyenin oAvu katlık mesleğine taarruz ettiğini söy” muvaffak olabilen Vedat kürsüye, | emiş ve bu meselenin Hasan Hayri gelerek o — hülâsaten — şunları söylemişt değil, avukatlık meselesi olduğunu iddia etmiş, bir hayli uzun süren “ — Reisimiz, neşriyat sahasına sözlerini şöyle bitirmiştir.: akseden bir dedikodu üzerine, Baro reisinin her türlü dedikodu şaiyesin- «.- Hasan Hayrinin, istifasile bi” ze iade ettiği oreylerimizi iadeten den münezzeh olması okanaatinde| kendisine verelim.,, bulunduğundan bahisle heyeti umur GAİN EDİ YASA İZİ ETİ ELİN İMAL EA Cumhuriyet gazetesinin küçük bir hatası UMHURİYET gazetesi Sofya mu, habirinden gelen bir haberi neşre- diyor. Entercsandır, okuyalım: z “Sofya, (lususi) — Sofya büyük el- gimiz Hüsrev Gerede tarafmdan Japon kadarcıki bahriye nazırı amiral Janai şerefine, &e- farethanede mükellef bir dine verilmiştir, Dinede bahriye nazır muavini amiral JEYAMİ Safa, Yamamate, amiral Koda, İmparatorluk bahriyesinin ileri gelen ricali, erkânıharbi. ye zabitleri, gemi komutanları ve sefaret heyetimiz hazır bulunmuştur. Dineyi bir resmikabal takip etmiştir.,, » Acaba cihanm malâmatı olmadan Ja- diyor ki: niyor.,, ponya erkânı ve realiyle Sofyaya si hic- ret etti, diye soracaksınız? Hayır, böyle değil, Cumhuriyet, Sof. yayı Japonyanın merkezi sanıyor, hata ba . Mimleme başlığı altında yazıyor, yaziyor da “Bu maksat, erbabınm gözünden kaç- miyor ve her gün, bir kalem daha mimle- Şu (Rasgele) nin alına birkaç gün- denberldir tum, “maksadlı neşriyat, koymağa başladığım (mim) im, zası gözümün önüne geldi de bayağı kork- (Mim) bu kadar tehlikeliydi de ben ne halt etmeğe kendi kendimi mimleyon erbabdan biri oldum? z Medreseler İLMEM okudunuz mu? Güzel sanatlar akademisi ocivarm- daki medreseler, mezkür akademiye ilhak edilecekmiş. Bu işi anlamadık ama, acaba, güzel sanat erbabı akademisyen imam, müezzin, hafib ve molla mı yetiştirilecek, ne deri- hiz? Mim Mustafa Hayri söz söylerken bir taraftan alkışlanıyor, diğer taraf tan gürültü çıkarılarak “artık kısa kes, diye bağlıyordu. Söz alarlardan Ali Galib de: — Çok kıymet verdiğimiz eğkâr umumiye ve matbuat karşısmda Etro reisimizin nezabetini isbat et> mek bize düşer... Cümlesile söze başlamış, Hasan Hyarinin üzerine aldığı vekâlet işim de hiçbir mahzur bulunmadığını söylemiş ve şu teklifte bulunmuştur. “— Bence bu işin en muvafık hal şekli, baromuz idare heyetinin mevzuu incelemesi, tahkik ve tetki- kile baro reisimizin nezahetine bir kat daha kuvvet ve rank vermesi” dir. (Lütfen sayfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: