30 Mayıs 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

30 Mayıs 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABERİN Tan ROMANI Afroditi ağlıyordu. sin malı bir kadının ona hakaret etmesi çok ağırdı Gazan, bu gururu beğenmişti Zaten onun için Afroditi biraz €s- kimiş sayılırdı. Şimdi Marya her - şeyin Üstündeydi. Binmenaleyh ona tokat bile vursa bunu da bir gurur telâkki edecek ve hoşlanacaktı — Peki, dedi, İstediğin gibi ol sun! — Hemen bu — Peki, Ve Marya Gazanın kulağına doğ. ru eğilerek: — Darda merasimle çok vakit kaybetmiyelim şevketlü o Mahmat, Bir an evvel odamıza kavuşmak İs- terim, Gazan: ciğerlerinden bu, değil kalbinden! Biçare Mogol hanr, kadının ne de. mek olduğunu, avucunda yüzlerce kadın geçit yaptığı belde hâlâ anla- mamiş ve hâlâ onların her sözünü, her hareketini samimi telâkki et . mek dalalığından kurtulamamış - tı. Gazan vs Marya saraya geldiler, Afroditi onlardan önce gelmiş ve hazırlanmıştı. Oleayto da saray kapısında geli. | ni bekliyordu. Bir aralık can ya - kan bir hâdise oluvermişti, Afroditi daha ciddi giyinmiş, da, ha vakur bir halde kapmn biraz arkasında ve Olcaytonun 8ol tara fmda o da gelini bekliyordu. Marya girerken Afroditi önünde durdu, Afrodili yerlere kadar eği. lerek: — Hoş geldin sultanım! dedi. — Hoş bulduk, ama, senin adın no bakayım” Afroditiye bu sarayda ik defa bu kadar havadan bir sual soruluyor - gece! vurmaktı Afroditi sultanım! Sen nerelisin? Anadolulu! Kimin kızısn? — Bilmem #ultanım. Merya bir kahkaha kopardı: — Yani snan baban malim de, dil mi? — Hayır sultanmı, Fakat Olcayto Afroditinin du- daklarının iki yanmda beyaz kö. pükler biriktiğini görmüş ve şimdi bir çıngar kopacağından ürkmüştü. Afroditi bir biber gibi yanıyordu muhakkak, Mazya hafif sersemlemiş bir fa- renin kedi elinde çektiği azabı Af, roditiye duyurmak istiyordu. HABER'in Edebi Romanı Ateşten, yorgunluktan, harap ve perişan bir halde olan kadın. — O halde dedi gidiniz beni kahr vede bekleyiniz bir #aate kadar ge lir-sizi alırım Üstümde para yok an. ladmız mı? Ama bir yere ayrılma: yınız, — Mnhakkak gelirim. | du. İçin için ağlıyordu, Bizanslı ve 17. Yazan: Muzaffer Muhittin — Senli buraya kim gönderdi? — Kendim geldim sultanım! — Yine öylece gideceksin Afro diti! EE öyle istiyorum da o — Ama # in, beni i — Dünyaya bana sordun da mı geldin akızm? — Şevketlü Gazan da ayni fikir- de mi sultanmı? — Buna şüphe mi edersin ah . mak! Onun karısıyım, elbette ben ne dersem o olur. Afroditi Olcaytoya baktı. Olcay" tonun şakakları ürkmüş bir kur - bağa kalbi gibi şiddetle atıyordu. Olcayto, Afroditiye hakareti af.| fetmezdi umu, ne halt etsin ki Ol cayto da eğildi. Gazan yetişmiş ve| derhal Maryaya dönerek: İ — İşte, demişti, Olcayto Hüda .| bende Mehmet! Birinci vezirim, tahtımın da ye- güne varisi Marya! Marya eğildi: — Siz bahadırlar biribirinizden | İfarkedilmiyecek kadar biribirinize| kenziyorsunuz. Fakat Afroditinin güzel rine bakan görürdü ki iki kenarı da yaş birikmişti. Afroditi ağlıyor- gözle -| herkesin mal: bir kahpe kadınm o. na hakaret etmesi çok ağırdı. O ki gizli bir sultan gibi hükmetmeğe a- İşmiştr. Ne çabuk bir kadm onun yerini almış ve onu hemen bir e- sire, bir cariye, bir müstefrise gibi yerlere sermişti. Fırlayıp bu kadım bulacak ve elleriyle boğacaktı. Gazan Afroditiyi de geline tak. dim etmeğe hazırlanmış, fakat Mar ya Gazana hiddetle bakarak: — Ricam bu akşam yerine gele- cek değil mi şevketlim? Diye sormuştu. Olcayto ve Afroditi bakıştılar, Marya Adet veğhile harem ta. rafma dönerken Gazan da tebrikâ- tı kabul etmek için büyük odaya doğru yürüdü. Afroditi onu takip ediyor, Za - ten Afroğiti, bir sralrk sağ gözünü! z kırparak onu görmek istediğini giz İlme anlatmak istiyen Gazanm ar.| kasından gitmeğe de mecburdu. Odaya beraber girdiler. Gazan haykırdı: — Biraz beni Afroğiti ile yalnız Muhakkak gelmek, nereden gele cekti. lecekti. Beş lirayı nereden bulacak- tu. Bir saat içinde beş lira. İdüm. Sevdiğim en asıl olup da muhakkak ge-|!: He rke- bmükiniz. Ve bize İZ. Gong çaldı. Cezanartık son di. kikalarin gelmiş bulunuyor. Bir ka dın cü hafif irtikamının se de mek olduğunu ari sen de anliyacpks, Kımızlar ge! Afroditi konuş sında Afroditiyi nasıl yola getire Her şey hazırdı. — Buyur şevketli Gazan! — Afroditi! — Takdir e zan! — Afrodit! — Haklısın han, haklısn, Üzi şevketli Mahmut orum, üzül , rük adamı bir Bizanslıya verirken Üzülmez mi - yim? Ama, nihayet ben tufeyli bir mehlükum. Buradaki mevkiim ne - dir ki? — Afroditi! — Bir şey söyleme ve iç şevket. lâm. Biraz kendine gel, Buhran İ- çindesin. Çok güzel kadm Marya, mes'ut ol, Ben, bana tebliğ beklemeden gideceğim, etmeni — Gideceğim. — Ben gitm Hakkımdır, istediğir hakkımdir. — Ama, ben bir müstefreşe gibi süsüserek burada küâlnüğü riza gös istiyorum. n kadar kadın İkadın, daha doğrusu iki kımız getiri- | ya “İdu, Mongardın bir « İ cayto. Haydi hazırlan. Gece hanlı, teramem. Gideceğim, — Hayır! — Evet, Ve ktmız içtiler, Başka hiçbir göylemeden Afroditi, Gazanın elinden öptü ve: — Haydi, dedi, Gelinin yanma gidiniz. Benimle burada kalmanız manidar olur. İk yünden bir kadı, na karşı aldığınız bu tavır ve hare- ket çirkin görülebilir, goy Atroditi çıktı. Uzakta Olcayto bekliyotdu. Afroditi koca hanlık varisinin yanma gittiği zaman © - nun bir hazan yaprağı gibi titredi. ğini görmüş ve gülümsemişti, — Her şey bitti Oleayto! — Nekadar sonra? — İki saate kadar Gazan ebedi uykusuna geçeceğ ve sen taht se- hibi olacaksm! |, Olcayto eğildi ve hafifçe Afrodi, Para, o kahir kuvvet, Kendisini ş yerlere sermişti, rumdan bir sadını kırılmış diyordu. Bu nasıl bulünabilirdi, meli. babaları tarafındar gün hediyesi olarak verilmiş oto” | mobil binip, Boğazda yeni| vayılmış olan yalılarına gitmek için kayboldukları dakikadanberi Kev. | ser cinnete varan kıskançlığı ile, ö| Tüm azabı içinde kıvranıyordu. Kıskançlıkla öyle harap bir hal| i ki artık olduğundan başka türlü görünmeğe ve kendini yenme ğe kuvveti kalmamıştı . Etrafında bulunan insanlar suz bir lâkaydi gösteriyor, yözü görmüyordu. Sevdiğini elinden alan artık nefret ediyordu bugüne kadar mabudu o'an birdenbire seed her bir kıymeti” ni kaybetmişti. Şimdi kendi en bi. yük düşmanımın para olduğunu gö rüyordu, a son yayı paradar altm Para onu neye y yenmiş ni, aşklarıniyi - senelerce - var zanhetliği kudretini, geçen gün lerin ha arını yenmişti. Bir dakika kendisine dan, ken tur erecek kendisinden af d ecek bir jest yapmadan çıkıp git“| mişü, | O maz zilerini müşterek sa adet ve dem di 1, erkek sânki o deği İ t| hiç şüphesiz gelin ona şart olarak aslaf, Demişti. O da karısını dan m ve paraları kaybetmekten Hayatında | ş k göştermişti. üstü aki: kada bur hiş kırilae: İ parçalamak, döğmek Kİ A Kr Tr Salonur. pencerelerinden birinde nakta olan (genç bir genç bir kız döndü ve onlara duğru yürüdü. Hel- lis, ışığa karşı, sararmış uzunca bir İçehre, kumral saçlar gördü. Bu ka“ ileri, iki adım: mesafeye ca, Hellisin gözlerile karşı. laştı. Elâ renkle olan Du gözlerde | tiz ifadesi vardı | dJının çok Hell Genç kız Mongardı müstelizi bir vet, Hellis aldan 26 kız Mor kten sonra salondan dışarı çıkmağa davranıyor all onu dur du — Koltuğumu pencerenin önüm | den niçin çektiniz? Kız döndü, fakat Moganrda de gil Hellise baktı. Sakin bir (sesle mukabele etti: — Canım öyle istediği için. Hem artık ona ihtiyacınız yok. Maongard böyle bir cevap bekle. miyordu ve bu şekilde bir muame leye de hiç alışık değildi. Kaşlarım çattı. Hiddetle mukabele (edeceği sırada kararını değiştirerek Hellise yaklaştı ve: aminn tinin saçlarından ö — Sen korkunç bir kadınsın Af- roğiti, — Böyle yapmak Or Yendi: ğin ilân olunacak. İlk iş Maryayı kovmak olacaktır, sma, onunla bir defa ben görüşeceğim, sonra, — Emredersin Afroğiti! Dakikalar nekadar uzun sürü - yordu. Afroğiti odamda harab bir ha ğltyordu. İşte nihayet bir cinayet de işlemişti. Ama, ne olur. 8 olsun, ne kadar vatani ve milf bir hedetle bulunursa bulunsun, nihayet bir katildi, bir can! idi. Ve biraz sonra koca İlhan çırpınarak, yırtmarak Maryasınm Yaramadığı firaşi izdivacma mahsus odada Ö- lecekti. Ağlıyordu. Yumruklar? ile duvar. ları döverek ağlıyordu ve sayıklı- yordu: — Miray, Miray, Dünyada yapa. yalnızım ve ancak sen varsın! Aşk, saltanattar da büyüktür, İş te örneği! Yan'başmda koskoca bir devletin, korkunç ordularm yeğü - ne hâkimi ye imparatoru Olcayto bir emirber neferi gibi bulunurken yine Afroditi kendini yalnız hisse- diyordu. Dakikalar yor, e geşiyor, saatler geçi. (Devamı var) İzzetinefis yarasının asıl aşkının in- kisarı ve sukutu hayali yarında ne a b'r hayret ifadesila İdavranıyordu. Halbuki — Matmazeli değil mi? dedi mazel Verpeni takdim ederim. Genç kız, Hellisi selâmladı. Söy lenileni işitmiyor gibiydi. Mongard devam e | Bugün kendisine o bir hal ok muş. Sebebini herhalde şimdi ban? edecek. Matmazel Verpen bu. dar bana karşı mu eleniz çok iyiydi. Genç'kız cevap verdi: Doğru hareket etmemiş oldu adım efendim. Dönerek kapıya doğru Monagard onu kolundan yakaladı: tanımıyorsunuz l — Müsaade edin. Nereye gidiyor | m sun — Bavulumu ( hazırlamağa.. On dakikaya kadar gideceğim. — Niçin gideceksiniz? — Çünkü siz bir canavarsınız! Mongardı iterek dışarı çıktı. İ Hellis konuşulan sözlerin manasr ! na pek dikkat etmeden genç kıza bakıyor ve onun Mongarda hareketini çok beğeniyordu. Mom garda fısıldadı: - Yaman kız! Muhatabı kızdı: — Çıldırdınız mı siz? Söyledikle rini işitmediniz mi? Hiddetten elleri titriyordu. — İşittim-tabi, Sizi itham ediyor. Ama ne ile? Ne yaptınız siz Mon. gard? — Şakanm sırası mı Hellis? Bu kadın hakiketi biliyor. Söyliyecek ve tahkikat yapılacak. Ah! Karde şiniz başımıza ne işler açtı! Mongard soğuk kanin lağımı çabuk elde etti ve kararını bildi — Dördümüz de buradan gitme- liyiz; bir taraftan kardeşi diğer taraftari *iatmâğel! Verpenle ben... Vaziyetimiz tehlikeli. Gitme- mizden teşkilât zarar görecek ama yakalamamız do! sile göreceği zarar daha büyük olacağına göre kaçmamız muvafık. — Bu genç kız bizlerden mi? -- Hayır, İ —o de sizinle beraber gelmi- yecektir. O hurada kalırsa tehlike gene var demektir. Kim Du kız? — Bir gazete ilânımda iş istiyen. ler arasında ismini görerek kendisi-! Hakkımda! onun| ni hizmelime almıştım. hiçbir şey bilmiyor, ben de hakkırda bir şey bilmiyorum. Böy” le ölmesi muvafık O görmüştüm. Fakat şimdi iş değişti. Acaba ne biliyor? Bir şey öğrendi ama acaba ne? Yukarı çıkıp indiği” mi görmüş ve tabanca sesini işitmiş olabilir, Esasen bana karşı çok çekingen Bir ara, büfede bir sürü ortasında büyük bir neşe ili ahbab içip kor kadar ehemmiyetsiz olduğunu gö. a | rüyordu. İzzetinefsine ve gururuna rağmen | rdu. Onu bu gece, iki üç kere en adi kadınların yapabileceği şekilde. bir len yapmaktan meneden şey iz” aldığı terbiyenin ve| duğu ın kudreti idi. Kaç pe kendi mevkiini, kocası” onların — itibarını, her şeyini, lar altma alarak müt hiş bir rezalet çıkarmak (o istemiş, kaç kere en iptidai veen adi bir hamle ile onlara atılmak, onları ve boğmak i de öldürmek istemişti. Je güveyin gidişi düğün evi neşesini eksiltmemişti. Şampan. eri eksildikçe neteler artnus| be bu gece bu konakta bir tek kederli insan vardı. O da sadece Kevse: Muhsin Atlısoy, karısının halin: bu gayritabilliği anlıyor muy ( nuşurken “biraz ürl ır irara ©. nun yanma gelip kendini bir ece bi meslektaşın karısile tanıştırmak istediğini söyliyerek taştırmıştı. Eğer Kevser bugün Cavit ve Saf fetten başka birinin farkına vara | bilseydi en sinirli (o dakikalarında | a“İsimdiye kadar öğrenmiş ve inanmış dalma kocasının karşısına çıkip, W nun fena bir hareket mani olacak bir tedbir almış oldu. Kunu farkederdi. Tıpkı buhran içinde olan bir has- tayı kontrol eder gibi Muhsin Atlrr|c söyun karısma bu akşam bir ihti mami verdir, Gece ilerliyordu. En şık kadmlar- den yayılan en pahalı parfumlie. rin kokusunu teneffüs edenler, şam panyaların sarhoşluğundan odaha tatlı bir sarhoşluk ohissediyorlardı. j Herkes bir parça dahâ kendinden eti sarboşlukla çekingenlik Zin cirlerini biraz daha kırmıştı. Abanoz rengirideki saçları, nar çi” çeklerine benziyen (dudakları ile kurbağlaya benziyen bir erkekle ha- YETİ 4. di la kâtibem mat-lü yürüdü İde işitir karşı!” lanması şeklini. kendisine | idına şu genç sefaret üleden uzak: |karşı duyduğu hissi açıkça elsi dalma iyi muamele (ettim W kret verdim. — Zabıtaya mensup olmasi — Hayır zannetmem, Hakk biraz malümatım var, Annesi tabet bir pansiyonda oturu! Babası muailimmiş, m g çekiyorlardı, Hayatını için yanımda çalışmağa ye od Sanırım ki vaziyet şi Pena? snünde duran koltuğun altınti taki kiracıyı gözetlemek için hane olduğunu ve hakikati? olmadığımı anladı. Tabancs * c benden şüpheli başladı. Eğer mani olmazsak açabilir, — Öyle ise taliinize küsür Fransuva! Matmazel Verpen kapı öö , Siyah bir manto giymiş | e bir tilki atmıştı. Hellis içinden “ne güzel kil ye düşündü ve bu kıza karşı döl Bu sempatinin arttığını his Genç kız devam etti: — Talilnize küsün M. Fra sizin suç ortağınız olmiya! — Ne yapacaksınız? — Polise haber vereceğini Hellis Mongardın hidetl€ kızın üzerine yürüyeceğinde$ tu, Bu takdirde kız komşuların gelmesi bir iel! caktı. Müdahaleye hazırl8! ; bağıra kat daha bir kelime bile son derecede Mongard, — Si. zaten benim suç asil SITIZ Genç kız omuz silkti. Most tekrarladı: — Siz zaten benim suç e smız ve polise haber veri” niz, Mitmazel Verpen karşı?” ri dikkatle süzerek mukabö? - Polise haber verme* mi olacaksınız? Mani ola” ki! — Tekrar ediyoru vermiyeceksiniz. — Neden? ü haber verdiğini? İl siz de benimle beraber suç * 7 sıfatile tevkif edileceksiniz. bazı noktaları öğrenince Mi böyle yapacaktır. — Hıngi noktaları? — Meselâ bu apartıman gi Kontratı amınıza olduğunu unutt ba. i Matmazel Verpen sarsıldı. — Aman yarabbi! Ne şeyi (Devami im: Polist olan ve esaretinin hoyundu"” bu mevzun boynunda, 1stan” en iri, en muhayyel incileri gerdanlık olarak taşıyan müs İdiyordu. Kocaman karlı üsteki rikatörle bu sene evlenmiş İk Aylâ hayatta tanıdığı çi” İyük sukutu hayali unutmak © iç yapmasına | şinde dolaşan sekiz erkekl€ bi şampanya içiyordu. Herr Kranse ev sahibile gü işi ve yarın Beri ceği telgrafı bir losun Kadin son Beran? hatini anlatıyordu. Kevser etrafını almak İst ye tek cümleli sözlerle cevaP onlara kendilerile ne kadı” et | mek istemediğini böyle anlat 4 onları yanından uzaklaştı” Faket dakilalar geçtikç€ > tın evlerine gidecekleri daki laştıkça Kevserin asabiyeti maz bir dereceye geliyordur gi yat arkadaşlığı yapmaya mahküm (Desem |

Bu sayıdan diğer sayfalar: