14 Temmuz 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

14 Temmuz 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: RAHMİ YAGIZ İzmire denizden yapılan ilk gece baskını Keşif uçuşundan 4 gün #onre, 18 kânunuevvel © dumartesi akşamı, saat 4 de Maltadan hareket et- “ Kademeli V nizammda ilerliyen avcı filosunun £ başında bizzat kumandan Stefena bulunuyor, filo- Bun arkasında da iki hatta bomba yüklü 4 bombar- dıman tayyaresi uçuyordu, Dilgman filosu akşam loşluğunda sinsi bir u- Çuşla Maltadan havalanmış, doğru İzmir yolunu tutmuştu, Denizde birer nokta halinde seyreden İngiliz dretnotları, boğuz ağzını ablokaya alan itilâf do. nanmas:, Ege denizine serpili duran #ira ndolar loşlukta lâcivertleşen engini bir minyatüre benze- tiyordu. Hava filosunun hareketi, telsizle amiral Doro- “beke haber verilmiş, amiral da hava hücumunun ” denizden, MW, 11, M. 17 monitörlerinin yapacağı © ateşle daha mücesir olmasını düşünmüş, Sakız ada- “81 gerisinde duran monitörlere emir verilmişti, i Stefens hava filosu ükşamın ilk karartılarile İamir üzerine vardığı sırada iki monitör de gelmiş müstahkem mevklin önünde durmuş, ateşe hazır - Janmıştı, Monitör mürettebatınm gözleri havada, “kulakları motör seslerindeydi. © M.1 in prova rasidı, gürültü arasmda silik bir ötüşle kulağına çarpan hava filosunun pervane »© seslerini duyar duymaz haykırdı: p — Tayyarelerimiz geliyor! Monitör süvarisi yüzbaşı Klobetton kumanda yerdi: 5 — Top başma! Buru ikinci, kati emir takip etti: — Atöşl İki monkör ölüm saçan 21 likleri müstatı. imiş, ilk emirle ortalığı velveleye Stefensin hava filosu da müstah - a tabiye ve istihkâmlarmn savurmağa ii yapılan bu ilk gece baskiliy- an halkın haykırışmalarile çınladı. ri arasında gökten yaklaşan büyük , Meyeer Şefensin hava filosu da müstah » kem eld Üzerine içeldi.. İki bombardıman tay- Miri döne döne kamulelerini boşaltmağa koyul - lar, denizden gölen Men o veren Türk İki bombarimsan tayyaresinin (o bombaları milstahkem mevkie boşaltıldıktan sonra hava fi - losu tayyare meydanmı yolunu tatta, İki dakla içinde hava tabur karargâhmn ü « serine gelen düşman filosu buraya da bombalarını Savurmağa başladılar, Müstahkem mevkiin hafif - Teyen ateşi tayyare defi bataryalarmın faaliyete geçmelerini imkâna sokmuş, sahilden ve buradan çevrilen projöktörler, hava tabur karargâkırn iki projöktürile birlikte düşman tayyarelerini bir ay « dmlık hüzmesi içine almiştr. — Malüm.. Kasvetli havalarda herke sin canı sıkılır. Fakat hıçkıra hıçkıra ağ- © lamak için havanın kapalı olması kâfi bir sebeb olur mu? Behirenin dudaklarında hafif bir tebes- süm dolaştı: — Hakkınız var, Erkekler böyle hissi mevzular karşısında daima lâkayt kalır- 5 Jar. Kül renkli bulutlarla kapalı ağır ve Taburun mukabele için hazır duran tayyarele, nöbetgi pilotlar hemen çalıştirdiler... Biribiri andı.. Bomba sesleri, inf. lâk g topların ıslık çalan hava yırtışları arasında başla başçavuş Ralnbab'ın tayyaresi o - nun arkasında dn üç tayyare daha havalandı, Odalarında, yapacakları hava muharebelerinin safhalarma ait tahminlerle münakaşalar yapan İ- ki Türk pilotu, Fazıl ile Mecdi top seslerini duyar duymaz dışarıya fırlamışlar, üzeri projöktörlerle gündüz gibi aydınlunan hava meydanma koşmuş « lardı. Meydanda heyecanlı bir faaliyet vandı. Tsyyareler çalıştırılıyor, telâşlı koşuşmalar, tayyare neferlerinin haykırışmaları, emir tekrar edişleri tuhaf bir ürperti meydana getiriyordu. İki yüzbaşı bölük hangarınm önüne kadar geldiler. Mecdi, kendi uçuş kıtasının tapyareleri bulunan hangar kapısının önünde durdu. Sessizce arkasmdan yürüyen Fozrla seslendi: — Düşman hava hücumu yapıyor! rini ardıma üç tayyare ha lüleri Fazil gözlerini projöktör ışıkları arasında pa - rıldayan tayyarelere, İngiliz uçaklarma çevirdi, baktı, eliyle bunları Mecdiye işaret etti, cevap ver- di: — Bak Mecdi, ne kadar alçaktan uşuyorlar.. — Bombardmran tayyareleri olacak! — Zarnetmem.. Onlar bu kadar alçalamazlar, Bunlar avcı tayyareleri. — Gece vakti ne işieri varmış? — Beraberlerindeki bombardıman tayyarele . rini müdafaa için ilhak edilmiş olacaklar!,. Fazılın sözü biter bitmez dehşetli bir patlama sesi duyuldu. Havadan #evrulan bombalardan bir tanesi Mecdinin hangarı yakmlarma düşmüş, biribirleri - ne düşman atyyarelerini gösteren iki yüzbaşmm 400 metre uzağında tozu dumans katan bir patla - yışla etrafı bir gaz bulutuna gümmüştü, Bombanın açtığı hunu gibi derin çukurdan çıkan taşlar, top- raklar şiddetle hangarm tahtalarma (o çarpmışlar, Mecdi ile Fazıl yerlere kapanmıştı. Birinci bombayı ikinci bir infilik takip etti. Bu da hemen birinci bombanın aştığı çukura biti. sik bir delik meydana. getirmiş, hangarlar isabet etmemişti. Meoği yattığı yerden seslendi: — Fazıl) — Ne var? — Yaran falan yok ya!,, Fazl kendini yokladı: — Hayır. Senin? — Benim de yek! — Öyleyse büyük geçmiş olsun! — Mersi., Bizimkiler hâlâ hazırladıkları uçuş kitasmı mükabeleye geçirmediler mi dersin? — Bilmem. Ama biz buraya koşarken mey - danda fanliyet vardı, Tayyareler o çalıştırılıyordu. Uçtular zannederim... (Devamı var) Nakleden : ğe Çeviren: Fethi KARDEŞ Delikanlmın kaçıp kaçmadığına * merkez kumandanlığına gelmedi vej kavuştuk! saklı, Sonra Komparsa hitap etti: — Gara itfaiye oneferlerinin ve kakta görülen bütün sivillerin gör mesi için emir vereceğim. İçle inden birkaçı ölürse lena olmaz Beiki de bu tayyaretilerine (o bira; sükünet verir, Karargâhı umuminin adamı dal yen bir tavırla ona bakıyordu. — Ne garip adamsınız azizim dedi. Biraz evvel sığınaktan sizle- re bakarken âmirimin bazı sözleri ni hatırladım. Bana demişti kil: “Eğer iyi düşünülmezse, bir tay- yare bombardımanı esasında, Al man âskerlerile Fransız sivil halkı nın hal ve tavırlarına bakıldığı za mân ikin n birincilerden çok daha cesur oldukları (o santlabilir le bir hüküm tabiatile yanlıştır Bu tamamile manevi sahada kal mış, tesadüfi ve aldatıcı bir hâdise dir. Evvelâ siviller sığınaklara alr şık değillerdir, oraya koşmak icap ttiğini düşünemezler, Sonra daha mühimmi, yukarıda gördükleri tay” yarelerin kendi milletlerinden oldu gunu düşünmeleridir. Tahteşşuur arı onlara oyun oynar, Fransız tay- yareleri kendilerine fenalık yapa mazmış sanırlar. Bu hal O tabiatile uzun müddet devam etmeyecektir... Haym; — Umumi karargâhta böyle filo zolça mütalealar sarletmeğe vaki: var demek; benim vaktim yok. Hasta kamyoneti iki zabitin önün den geçti, Çok yüklemişlerdi, Ar kasımdan bir çift çizme boşlukta sal lanıyordu. vu 1 haziran 1915 sah gününden 6 haziran 1915 pazar gününe kadar Mütsakip haftanın yegâne hâdi- selerini merkez (o kumandanlığında günden güne daha boş ve daha ümit İsiz müzakerelere geçen içtimalar teşkil etti, Bu içtimalarda Haym susuyor, günlük işler hakkında da mümkün mertebe kısaca malümat veriyordu. Her zamankinden daha sini i, Onun esrarengiz faaliyeti İbir müddet sonra Şmnite sirayet etti. O da dalgın ve daima acele bir işe koşar vaziyette görünmeğe başladı. Perşembe günü, ne gibi teşebbüs” İllere giriştiği ve ne olduğu ( süzline Haym hiçbir şey beklemeksizin her şeye teşebbüs ettiği cevabını verdi. Niderstol da artık onun odeliliğine kanaat getirmiş gibi bu cevapla ka İaat edip ısrar etmedi. Cuma zünü| İmetilâzim Kompars, Haymla lâtife © | İdeyim derken ondan “Berlinin başi mıza hediyesi!,, diye alaylı bir mu| kabele gördü. Pazar günü Niderstol! MAŞA ÇOCUKLARI HABER'IN AŞK VE HİS ROMANI: MUZAFFER ESEN sabalun altısında, hasta olduğu içir evde kalmağa mecbur olduğu bari tini yolladı. Merkez kumandanlığına saat or buçukta gelen Ilaym, posta şefliği yapan yaşlı çavuşu çağırdı ve yüklü bir dosya vererek bunu, (icabında uyandırarak, merkez (Okumandanı nın kendisine bizzat teslim etmesi» ni söyledi. Bunu yaptıktan sonra beş gündür ilk defa olarak yazıha" nesine oturdu ve başını masaya da- | yıyarak derhal uyudu. Ştroberg ile Komparsın gürültü İle içeri girmeleri bile onu uyandır madı. Ziyaretçiler ona hayretle bak lar. Hâym. uyür'em, otanınmıya cak kadar değismişti. Gözlerinin et” rafındaki morartının da belli ettiği son derece de fazla yorgunluğa rağ men çehresinde muğlak bir (ifade diş ağrısı dinmeden uykuya kendisi” ni bırakmış çocuklarda görüldüğü gibi ayni zamanda hem sükünet hem de ıstırab gösteren bir hali var dı. Ştroberg birinci mülâzimi sarstı Haym şaşkın şaşkın gözlerini açar ken sordu: — Neniz var? hasta mısınız? Yere düşen bir şüvarinin kendisi: ne geldiği zamanki ihtiyar haricin de hareketile, Haym kamçısını ara" dı. Yüzünde asabi işmizazlar gene başladı. Ştroberg güldü: — Çok şükür, bildiğimiz Hayma Birinci mülâzim kekeledi: — Mazur görün. Üç gündür uyu" Niderstof ark hasta değildi. Hattâ öyle neşeli idi ki, Haym kendisine takdim edildiği gündenberi ilk de fa olarak ona elini uzattı. Bir to mar kâğıt uzalarak heyecanla söy” edi: Fevka'âde! Raporlarımız şim” di dum. Hepsi göz o kamaştıra- cak derecede vazih ve mukni... Bizi * mesul vaziyette kalmakta kurtar dmiz. General fon Züşavın o halli için on gün mühlet verdiği msselele” ri beş gün içinde aydınlatıvermek doğrusu büyük muva.akiyet, Nası! yaptınız bu işi? F-ym mütevazi bir tavırla cevap verdi? — Muvaffakiyetlerimin kısmi ol- duğunu İtiraf etme: 9eş gizli askerin tevkifi büyük bir muvaffakiyet sayılamaz. Ştröberg homurdandı: — Benim bundan haberim yok“ tu; neden? Haym cevap verdi: Özür dilerim. Bir gece sürer cvaptan sonra onlara ancak bu sabah hüviyetlerini itiraf ettirebil dim, Dişlerini gıcırdatarak ilâve etti: — Beni epey uğraştırdılar! (Devamı var) HOLANTSE BAN UN NM 29 düt etti. Maziyi düşündüren bütün sebeb” , leri açık açık nişanlısına anlatabilir miy” di? Fakat Behirenin bu tereddüdü uzun sürmedi. Çünkü Behire samimi bir kızdı. Ve evleneceği adamdan, hayatına dair bri şey gizlemeği iğrenç ve çirkin buluyordu. — Size her şeyi anlatacağım, Nihat bey.. Son zamanlarda hergün neşemi mu hafaza edemiyorum. Çocukçasına sevin diğim bir günü, hayatımdan bıkâcak ka" | dar kederli s owalıyor.. Fakat beni ümit ve ümitsizlik arasmda © dolaştıran” sedebleri kati olarak kestirmek mümkün değii.. İnsan ruhunun kederi ve neşesi bin lerce sebebten gelebilir. Fakat maziyi v yandıran sebeb, son günlerde çocukluk arkadaşlarımdan birisile karşılaşmam ol“ sanıyorum. Nihai kasalrı çatıldı: — Bir çocukluk arkadaşımı diyorsunuz bir erkek mi? Bir kadın ruhu olduğu gibi göremiyen Nihat, hasta olmıyan bir insanm , böyle adm biç boşuna git“ göye hayat, İster iyi olsun, elden ibarettir, İnsan bakı" istikbale çevirebilir. Fakat halden daha iyi manzaralar görebileceğine emin tile,, Maziye bakmak, ancak manların tecrübesinden bir ibret der! almak için caizdir. — Sevgilim. Mazinin Okaranlıklarıma k çok keder verici bir şeydir.. Geç- gi düşünecek yerde ufuk'arında sevgi- mizin güneşi parlayan hale bakmız. Her- günü daha caşkun bir sande' cak ola: köali düşününüz V det hazırlamıyor mu leri söylerken a hem tatlı, hem de korkunç bir şer. kat bu stıraba yağımı, biraz evvel yağmurlu bir havanın insanı ağlatabilece* ini kabul etmezler. Fakat kadınlar böyle değildir. yi hatırlarken çocukluk © günleri” Behire biraz sustu, dmri göz y min saadetinden bir pürça duyuyor. © rının sebebini öğrenmek için ettiği ısrara di bir tüccar gibi hayatımın ufukla; bir hayli sinirlenmişti. Bunun için ifadesi- — silinip kaybolan eski rahat ve huzurun «me mümkün olduğu kadar acı bir mana (tekrar canlardığım sanıyorunr. “vermeğe çalışarak: Behire tekrar sustu, boğazı Adeta kuru” — Ağlayışımın sebebi tabii yalnız ha- omuştu. Sonra bütün iradesini toplayarak vanın sıkmtılı olması değil, dedi, bugün sözlerini tamamladı: karşımda eski hatıralar canlandı, arinemi — Maalesef, hal tamam düşündüm, sevgili annemin yanında ge hiçbir zaman silinmiyor, h çen tatlı çocukluk dakikalarımı tekrar ye dönüş imkânsız. Canlanan hatı yaşadım. Görüyorsun ya, Nihat, hayatm birer wlik hayalden barka böyle anları da oluyor, Birdenbire âcı darbe insan: oluyor ki bütün kıymetile mazinin mile ölmüş olduğunu ve tı mazi, hali ve istikbalde ber rar dirilmiyeceğini bize çok acı Şekil deti tamamile unutturuyo: de anlatıyor. hayallerin gölgesine sığınmak, yok olan Nihat canı sıkıldığını gösteren bir ha- sevgili vücutları hatırlamak, ve onlarm reketi gizlişemedi. Hayattan yılgın insan hayallerini karşımızda görür gibi olmak ların geçirdikleri uyuşuk hülya ve tefek- madığını tekr y Bu ısrarlar karşısında Behire acı acı güldü: — Beiki hakkınız var Nihat bey. Dır yan, hisseden, şefkatli bir kalb taşıyan" lar kolay kolay mesut olamıyorlar. Bu noktada sizinle beraberim. Bende lâkayt kellak, sizin gibi halden başka bir ş* Xx istiyorum. Fakat elimde d- kaş gündenberi çök feci bir İde kara ve karanlık düjzüneslerin « ben çocu! siriyim, Necket o vakit beniri en samimi Bu rtırab nerelen geliyor, sevgilim, o şımıı.. Aramızdan uzun seneler Ogeçli- Annenizin ölümü sizi can evinizden vur. Necdet büyüdü, doktor oldu.. Yıllarca İs du. Fakat zaman her şeyi unutturur siz tanbuldan ayrı yaşadı. Geçenlerde mezu” de bu acıyı unutmağa başlamışlınız. Bu nen İstanbula gelmiş, beni aramış,, bw yarayı yeniden kim kanattı? raya kadar geldi, konuştuk. Genç kız cevap vermeden evvel tered- (Devams var, önünmü, se ka ği Mirai bilmiş olsaydı, genç kızın ma gisine karışamadığı için saadetinde daima eksik bir noktanın sızladığını hissedecek” ti.

Bu sayıdan diğer sayfalar: