11 Kasım 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

11 Kasım 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

he Ya ed 1 ) kya İk yer krüliçesi, Maya kra- Yünisanide ailesi efradı Mlânacak olan 20 inci dün de hazır bulunmak ü- Mülenekkiren San Roso- tü etmiştir, Mi dayak İngiltere büyük el- k müge hariciye nazır mu- ir, Yüretle iki sant © görüş” papilan umumi tahrir müfas 8 #AbİL olmuştur ki, Sav k inin nüfusa 170 mil iy, dir. Barun $1 milyon b İN ve 88 mliyon 892 * e Mi östiğe nazaran, İngiller İN sayısı son derece ti, amel Mor, büyük Britan i e kamçı cezasının ik WİN e Kamarasına teklik et- Çiy di mümkün olmadığını İç“ Bu proje gelecek içli” . a na “dilmiştir, ei Tada kazılbaç İçin toplar bin fagiliz — Hirysım | e. ki ya lc edebiyat mükâfatı muharrir Sillanpaay'a r, vu İariciye nezareti nam- e nce snlâhiyeltar bir | lere heyonatta buluna» bükâmetinin Tokyodaki N m »mberlayn ii Yileşiyor Najiz Başvekili cari “Yatakta meşgul ee, Oluyor İç 11 — Başvekil Çem- Tomatizmadan, rahat. N ediyor: Lord Horter İ weeli Viikinson isminde iş dün Çemberlay'nı ziya- dir, Doktorlar, başve- İYİ geçirdiğini ve muz V hastalığın geçmek ü- ig, uğunu müşahede et yliy, , Yatakta yatıyorsa da yer meşrul olmağa de hn 50 yaşına kadar ay Lehliler uYdesiliyor m “aşstırılacaklar 10 (AA) — (Ha Aa E gelen haberlere gü. Yür 17 yaşından 50 ya- Hay Mitün Lehlilerin kay- . ir, Ma Nafia hizmetle” Ni TAR amma Alman “iy Aman, ir, Bunların ar o gelecektir. 500 : m bulunmakta» pik Yiyecek maddeleri Usulü tatbik edilmiş» Ke r ancak sivil hal. ENS, Sayesinde — açlıktan gelen İtalyan Vapuru, mühim , Pls malzemesi, ma, iy bakır, demir, cam A tile tabbi ve . “Pamuklu mensucat NE Büriçter bir çok ihra. N © normal şekilde NR , bir hayli yük İsa, ols, bilmem çk iyi fiyatlar mormal a. Rusyudu geçen 17 kâ-| HABER — Aksam Postası Londra, 1l — Alman ajansı , Suikastıa ölenlere ve yaralananla / ra ait en son listede ölü adedini 7, yaralıları 63 olarak göstermek | tedir. Tevkif edilen polisler Havas ajansının o öğrendiğine göre Alman milletinin büy'ik bir kısmı Münih suikastının İngiliz teşvikile yapıldığını — şüphe ile karşıladığından, mazi makamla- | Alman matbuat müdürü Dietrich işte ya bandı bir el mevcudiyeti hakkın- daki ilk resmi tebliğin Hitler ta. rafından dikte edildiğini tasrih ey İemiştir, İ den tevkif ettirmişlerdir. Suikast, mücadeleyi şiddetlendirecek Berlindeki bitaraf mahfiller, su ikastın mücadeleyi şiddetlendir- Garp cephesinde mey'e sebeb olacağı kanaatindedir ler. Bu hususta çok mühim karar Tar arifesinde bulunulduğu bildi- | rilmektedir. Pariste askeri müşahitler Hitle- rin Holandaya ve Belçikaya taar- ruz için Münik sulkastını bakane tutmak niyetinde olup olmadığı nı sormaktadırlar. I İagilterenin alâkası yok Hölandada çıkan Handeleblad | gazetesinin muhabiri Münih bira" hanesine herhangi bir ecnebinin girmesi hakikaten imkânsız oldu. ğunu yazıyor ve diyor ki: “Entellicens Servisin bu sulkas! işine karışmış olduğuna dair hiç | bir delil mevcut değildir. Bir sual varit görülür. Birahanenin kileri- ne girmeğe mezun olanlar arâsır- dan bir veya müteaddit kimsenin ortaklığı olmadan bu suikast na- sıl yapılabilirdi?,, ; Harekât lan sahada Alman müfrezelerinin taarrüzları artmakta ve sık sık biribirini takip etmektedir. l Alman hava kuvvetleri de fa. aliyetlerini (oartlırmışlar, yalmz Fransız hatları üzerine değil, Fransız topraklarınm ortasına ka dar keşif uçuşları yapmağa baş - | / Şetland adaları üzerinden bir Alman bösbâtdtiman tayyaresi | uçmuş, hava topları yüzünden kazmağa mecbur kalmıştır, Bir- kaç Alman tayyaresi Frahsanın şimall ve şimali şerkisi üzerinde pok yüksekten uçmuşlardır. Bu tayyareler Ahen ve Frarsiz Bel çika hududu civarmda, bile bile Belçikanm bitaraflığına o tecavüz etmişlerdir. Aldatma hareketi mi? Askeri mütehnasmlar cephdde- ki Alman faaliyetinin şiâdetlen - mesini Fransız ve İngiliz ordula” rm Belçika istikametindeki ba» zırlıklarınn müni olmak için &) . datma hareketi savmaktadırlar, Almanisrın Hollanda hududur- daki hazırlıkları öyle bir vis'at almıştır. ki artık bu hazırlıkların gizlenmesine lüzum görülmemek- tedir. Alman tayyareeri, artık Hol - landa ve Belçikayı kat'iyyen na. zari itibara almaksızm uçuyorlar, Zırhlı krtaat ön kududun yanında mevzi almış bulunuyorlar, İstik. kâm kıtastı tam hüdud yakmında Ermerich'de Ren üzerine iki sey yar köprü kurmuştur. Fransız tebliği Dün akşamki de şöyle denilmektedir: “İki mevsii hücum yapan düş” İ man bir miktar ilerlemiş, sonra piyade ve topçu ateşimiz karsı - sında geri çekilmiştir. Her iki taraf layyareleri de faaliyet gös. termişlerdir. ,, Alman tebliği Dün akşam neşredilen Almap tebliği de gudur: tebliğin- ma A eğen ği e | çu faaliyeti olmuştur, bir Alman tahtelbahiri, Fransiz i şiddetleniyor “Moselle ile Palatinat orman arasında, keşif kollari. faaliyeti artmıştır. Cephenin baz yerlerinde top 8 teşrinisani tebliğinde geri dönmediği bildirilen Alman tay - yaresi, Fransız - Almuu hududu civarında Lledersdori yakınında bir Fransız avcı tayyaresi tara - fmdar düşürülmüştür... Denizlerde Paris, 11 — Teşrinievvelin son iki haftası zarfında Fransiz de . niz kuvvetleri Almanyaya sit otuz bin ton eşya zaptetmiştir, Harbin ilk dokuz haftas: zar - fımda Fransız kaçak kontrol ser- visi tarafından müsadere odilen malzeme (miktar: 200 bin tonu geçmiştir. Nevyorktan bildirildiğine göre, bandıralı San Jose yük gemisini Bermüudes'in beş yüz mü açğğın - da koğslamış, fakat yakalıyama, yi. Cephe gerisinde Paris, 11 — Fransız başvekii Daladiye, Hava nazıtı Lachambre ile beraber İngiliz dominyonlari am hazırlarını kabul etmiştir. Nnzırlarım arasında Eden de bu lunuyordu. Nazırlar temsil etük- leri milletlerin İngiltere ve Fran, Sanm yanıbaşmöa yer aldığını bil dirmişler, Daladiye de (binlerce kilometre mesafeden iştirak eden insanların hiasiyatı Önünde day- duğu heyecanı İfade etmiştir. Ingiliz teşlibatı Londra, 11 (Hususi) — Umu- mi mühimmat müdürü beyanatla bulunarak demiştir ki: “— Biz Almanların on İki se. nede yaptıklarını iki yılda yap - mak istiyoruz. İngiliz tesibatı annayli 1936 dakinden sekiz mis- li fazla adam kullandığı halde henüz azami verimine vâsıl ol . muş değildir. Şimdi Kanadadan obüs yüklü vapurlar gelmekte ve ilk toplu makine ve levazım siparişi de Amerkaya verilmiş bulunmaktadır. 3 nin suikasti . Harbin şiddetlenme- 0) sine bir vesile olacak Almanyada ihmal suçile bir kaç polis tevkif edildi ATATÜRK Dün bütün dünyada Anıldı Ecnebi radyolar da Ebedi Sefimizden bahsettiler Mili matemimiz münasebe. tiyle dün gece bazı dost dev. let istasyonları Atatürkün “ha- yatım ve inkılâblarımızı anla- tan neşriyat (o yapmışlardır. Bu arada iki numaralı Roma râdyosu da, türkçe neşriyatına başlarken plâk çalmamış ve mütarekeden başlıyarak İstik. lâl harbini ve yeni Türk Devle. tinin bütün inkilâblarını, kül tür, sanayi ve ziraat sahaların- daki geniş inkişaflarını anlat. mıştır, Ankarada | Ankarali (hususi) — Dün bütün Türkiye gibi Ankarada | en büyük matem gününü yaşa- di. Her tarafta bayraklar daha sabahtan itibaren yarıya kadar indirilmiş, Oihtifal oyaplacık| yerlere doğru halk akın alon akmağa başlamıştı. Milli gef İnönü saat dokuzda | Ebedi Şefin muvakkat kabri Etnografya müzesinin önüne gelmişler, başvekil, vekiller, An kara valisi, emniyet müdürü ve diğer zevat tarafından Karşıla: narak bir askeri kıta tarafın dan selâmlanmışlardır. Saat tam 9.05 de binaya du- hil olan İsmet İnönü Atatürkün kabirlerini ziyaret etmişler ve beş dakika süküt etmişlerdir. Bu ihtiram merasimi anında Milli Şefimizin refakatinde kâ. tibi umumileri Kemal Gedeleç, vali Nevzad Tandoğan, serya ver Celâl, kalemi mahsus mü- dürü Süreyya ve yaverleri bu. lunmakta idi, İnönü kabre çiçek demetleri biraktıktan #ohra ayrılmışlar. müteakiben Büyük Millet Mec- Misi reisi Abdülhalik Renda, başvekil Refik Saydam, ve bii. tün vekiller Ebedi Şefin kabri önünde tâzimle eğilmişlerdir. Nihayet kordiplomatik na. mina en kidemli sifatiyle Ame- rika sefiri Mak Morrey kabri 2i. yirete gelmiştir. Sefire aakeri | merasim yapılmış, kabre kor.| diplomatik namına hazırlanan muazzam bis çelenk koymuş! tur. Bundan sonra halk kabrin ö- nünden tâzimle geçmeğe başla. suşlar, ziyaret akşam geç vak te kadâr fasılasız devam etmiş” tir. Ankara Halkevindeki ihtifal sabah 9.05 de başlamıştır. Sa- londakiler beş dakika süküt et. mişler, orkestra da matem ha- vası çalmıştır. Büyük Atatür- klin hayatına dair hikâyeler i. rad edilmiş, şiir ve reisicumhu- run beyannameleri okunmuş tur, Bunu müteakib de Ebedi şe fin hayatıma dair sesli filmler gösterilmiş, bilhassa onuncu yılda söylediği nutuk dinlenilir. | ken salon hıçkırık tufaniyle inlemeğe başlamışlardır. Hal kevindeki merasimde bulunan. lâr da kabre giderek çelenk koymuşlardır. Harp akademisinde Istanbu Harb Akademisinde | de dün Atatürkün ölüm yıl dö. DENiZ Kaplan Çevıren &FOAL NOGAN Onun karakterindeki bu ikinci | taral beni öesaretlendirmiş Ola- cakti ki kaybettiğim (para hak- kında kendisiyle görüşmeğe karar verdim.. Biraz sonra da onu baş tarafta yalnız bulunca yanına 50- kuldum ve: — Paramı çaldırdım, dedim. Sert bir katiyetle: — Efendim. diye düzeltti. Ha tamı anlamıştım. Tekrarladım: — Paramı çaldırdım efendim. — Nasıl oldu? Ona bütün vakayı anlattım. Sözlerimin nihayetinde (o gülüm- sedi: — Demek erini tir tıklamış ha! 0 Tali hayatın çal, dırdığın paraya değmez mi? Sön dar bu işi ya avukatm yahutta işini idare eden vekilin yapıyor- du. Sözlerinin arkasmda saklı is tihzayı (o hissediyordum.. Buna rağmen sordum: — Bu parayı ondan nasıl ala- bilirim? — O senin bileceğin iş. Burâ- da artık işlerine vekilin bakmi- yor. Kendi kendine güvenmelisin. Bir dolar kazanırsan ona dört el- le saril; kaybelmemeğe bak, Pa- ralarını ortaya bırakanlar Onu kaybetmeğe müstahaktırlar. Bun dan başka üstelik birde günah işlemiş bulunuyorsun, Hemcins- lerinin yoluna onları igfalâta kap tıracak şeyler koymağa hakkın yox, Zavallı aşçının önüne öyle cazip bir şey koydun ki dayana» madı. Onun ebedi ruhunu tehli- keye soktun. Se ruhun ebediye- tine inanır musın? Bu suali bana sorarken göz ka- pakları yavaş yavaş kalktı ve sanki gözlerinden onun ruhunu agörür gibi oldum, Lâkin bu, kuru bir zehaptı. Kurd Larsenin ruhuna kimsenin nüfuz edemedi- ğine, hatta onu bir an için bile göremediğime eminim, Sonradan öğrendim ki onunki çok münzevi çok yalnız bir ruhtu; maskesini katiyyen atmaz, kendisini ifşa etmez, ancak, bazı nadir ahvalde açılır görünür, bundan zevk alır. dı, “Etendim,i hazlederek: — Lâyemutluğu gözönünden okuyorum, dedim, Muhaveremizin aldığı hususi mahiyetin bunu mazür göste receğini düşünmüştüm. Laubali- liğimin farkına varmadı. « Yani yaşıyan bir şeyi gör- düğünü söylemek İstiyorsun, lâ. kin onun ebediyen yaşaması İcap etmez ya. nümü münasebetiyle büyük bir «toplantı yapılmış, tarihin kay dettiği en büyük asker hür metle anılmıştır. Toplantı, Yıldizdaki merasim dairesinde yapılmış, saat 9.0öde müdür Korgeneral Ali Fuad hazır olanları ihtiram sükütuna davet etmiştir. Herkes gözleri Atatürkün biri askeri, diğeri si vil Zportresine dikili 5 dakikayı hürmetle geçirmiştir. Bundan geheral Fuad kürsü” ye gelerek, en büyüğümüzün hayatını anlatmış, askerlik me- ziyetini takdirle anmıştır. Yedek Subay okulunda Yedek Subay Okulundaki ih. tifalde de mekteb komutanı Al bay Sırrı kisa bir hitabede bu lunmuş, talebe ve hazurun beş dakika süküt etmiş ve bunu mütcakib Albay Zeki Atatür. kün askerlik ve inkılâbcılık va. sıflarını tebarüz ettiren bir nu- tuk söylemiştir. - Kü RDÜ MİO ne sarih düşü- z nüyor ve düşündüklerini ne güzel ifade ediyordu Cesareile devam ettim: — Ondan daha fazlasını okü» yorum, - O halde idrak ve şuuru oku yorsun. Hayatın,. yaşadığını müdrik olduğunu okuyorsun; o kadar. Orada hayatın sonsuzluğu” nu görmüyorsun, Ne sarih düşünüyor. düşün- düklerini ne kadar mükemmel ifade ediyordu! Bana hafif bir taacrüple bakan gözlerini üzerim- den çevirmiş, rüzgürm geldiği is- tikamette ucsuz bucaksız uzanan kurşuni denize bakmağa başla- mıştı, Gözlerine bir cansızlık gel- miş, ağzının çizgileri sertleşmiş, haşinleşmişti. Anlaşılan bu, bedöin olduğu bir sıra idi, Birdenbire bana dö- nerek sordu: — O halde neden lâyemutum? Ruhun ebediyeti neden? Durdum, Bu adama kendi İ- dealizmimi nasıl anlatabilirdim? Sade hissedilen, rüyada duyul- lan musiki nağmeleri gibi tek- rarlanamıyan, adamı ikna eden, lâkin bir türlü söze ilade edile- miyen bir şevi nasil tutarda onâ anlatmağa kalkışındım? — O halde neye inanırsınız? diye mukabele ettim. Düşünmeden cevap verdi: — Hayatın bir hercümerç oldu Kuna inanırım. Hayatı bir ma- yaya, tahammür eden bir şeye benzetirim. O, hareket &len, bir an için, belki bir saat, bir sene, bir asır için kımıldayan fakat s0- nunda duracak olan bir şeydir Büyükler, kumildamakta, hareket etmekte devam “edebilmek içir” küçükleri yerler; kuvvettiler, ku vwetlerini idame İçin zayıfları yu- tarlar. Talililer en fazla yiyenler ve hareketlerini en fazla idame ettirebilenlerdir. İşte benim hayat felsefem. Sen ne dersin Du işe? Elini sabırsız bir hareketle ge- minin ortası istikametinde uzata- rak orada çalışmakta olan birkaç tayfayı gösterdi. — Bak, dedi, hareket ediyor- İar. Ahtapot da hareket ediyor. Yemek ve hareket etmekte devam edebilmek için hareket ediyorlar. İşte sana sözümün misalleri, Sırt karınları için yaşıyorlar. Karın. ları da onlar için ve onları yaşat- mak için yaşıyor. (Ortada bir devridâim varki hiç bir yerde ni- hayetlenmiyor. Onlar da içinde döndükleri bu daire kadar gâye- sizdirler, Sonlarr geldiği zaman hâreket etmez oluyorlar; yani ö- lüyorlar. Onun sözünü kestim: — Onların hülyaları var, de- dim, Parlak, göz kamaştırıcı hül- yaları! Sötümü ithamkâr bir kat'iyetle o tamamladı: — Evet, daha fazla yemek hül yaları. Daha fazla bir iştiha ve o iştihayı teskin edebilecek daha fazla tali. Sesi haşindi; artık onda alay ve istihzadan eser (Okalmamıstı. Devam ediyordu: — Kendilerine pârâ kazandı racak iyi bir yolculuk yapmağı düşünüyorlar, ilerlemek, tayfalık» tan kaptanlığa o çıkmak, servet kazanmak, velhasıl, kendi hem- dnslerine televvuk etmek, onları istismar etmek, geceleri vardiya kesmemek, daha iyi yemekler ve bütün bu şimdi yaptıklarını baş- kalarına yaptırmak hülyasmı gil- düyorlar. 'iSen ve ben de: tupki onlar gibiyiz. Aramızda biç fark yok. Sade biz Onlardan daha çok ve daha iyi şeyler yemiş bu- lünuyoruz, o kadar, Ve seni şim- di ben yiyorum. Çünkü'bu ge mide ben hâkiming” Mia

Bu sayıdan diğer sayfalar: