18 Haziran 1935 Tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5

18 Haziran 1935 tarihli Kurun Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ie yolların bu : ileri İbimlenbire cok sevindirmiş- Endülüste Kemal Reis TefrikaNo: 137 | | Yazan: İshak FERDİ iormaaya girdilerinin ikinci günü müslüman: genincerini buğmada başlamışlardı! Zenginleri birer birer boğuyorlardı! — Abdullah aklını oyna- Sarayın e daha fazla kalamadılar. sep bir koluna Abdüsse- koluna da Sitti Ayşe ii eğim çiz düler. * “O gün, İs, il ordusu şehir baker iz dolaşarak eze dikten sonra, (Sahatü gam) denilen obüyük a konaklamıştı. O civarda oturan zenginlerden| bi kişi karargâha davet edile- rek, kendilerinden, is rın oturmasına ayrılmak üz büyük ev istenmiş; kaklilcg sai yarı göze girmek gayretiy le derhal üç büyük köşkü düşman uandanlarının emrine vermiş- di. er Bundan sonra askerin bir kıs- mı kaleye, diğer a pe bi- a yerleştiriliyo: İspanyol ört kapı- sını tuttuktan sonra, yiye- cek a başlamışlardı. « tedbiri yer- eri kalem Bir bir ses çıkıyordu e ğumuz gibi değil - miş. Yiyeceğimiz varıncıya ka - dar b ir orlai on Petro ie bir adam. En fakir yer - liye bile gülerek selâm veriyor !,, . — Allaha çok şükür.. Sulta - nın zulüm ve istibdadından kur - tulduk. Bundan sonra üzüntüsüz ve işkencesiz yaşıyacağız!,, Açlıktan halkın ihekemesi si ve uzağı görüş kabiliyeti kalma mıştı.. Hiç kimse yarın ne olaca - du. yordu. İspanyol egemenliği altma gi - ren memleketlerden hangisi e bir refah ve saadete kavuşmt zun yıllardanberi ali yiyen, birbirinin gözüni oymağa ihay: dı Dak nazik, çok -E şüphe Diyerek, kesim işlere ehem- miyet vermiyorlar, omuz silkip geçiyorlar. an b iki gün bile geç- kayıp olmağa zenginlerden ve müslüman inler bazı- larının izleri bulunamıyordu. ele siri İs. yanyol da arar gibi görünüyor- lardı. İlk ağızda sultana iri luk yapan meşhur bir şair, bunun Dil işleri mekle ini Kılavuz için dek sler Ma itler, ZN tey devletle-| i yenen ve yeni evletler di- ye yi ayırmak ia olmadığı- nı e zamanlar devlet kapısı, bü- tün ie gençlerinin gözdikeği idi. Polis size, dolandırmağa gelen bu adamın karalı #lmindan oi ol. ik gaz fikir ee de e var, Yalnızlığı seversem de yalkız değilim. Bu tarlanın ölçümünü biliyor TRUSUNUZ- Bütün gençler, ellerinde ışınak- larla, geç vakte kadar, Atatürkün konduğu evi çevrinip durdular. yıp olmuştu. İşgalın ikinci günü akşamı, yerlilerden biri Elhamra sarayına gider: rek, pe veziri- ne şu sözleri söylem — Kayıp olan elidi izi- ni buldum.. Büyük camiin arka o- dalarında aa pe bir halde ya- tıyorlar.. daların kapısı önünde a ERG de- laşıyor. araydan çıkar çık- maz, ensesine a meçhul bir hançerle yere Kerem iraz sonra, saraya şka a gele, vezir Abdüme. n gelen adam, se rin sip fakir idi. Size hi met etmiş gibi görünerek; si - ge giymek «girmek eği andır: “Bü - yük camiin Li irene ödlarda hastalıktan ölenlerin cesetleri var- , saraya söylenmesi icap eden gözleri lek bir vatansız dı. ve raya ilk giden ve çıkınca hançerle vurulan adamın sözleri Hakiki başka bir şey ifade et- miyordu. Büyük camiin medres kısmında ve bodrum bütin sayısız müslüman cesetleri vardı. v şüpheli kimselerin boğul- dolmuştu. Vaktile (Kara Rahip) tarafın- dan adları tespit edilen ne kadar ii e ekle hepsi ai bütün memleketi baştanbaşa düş- man istilâsına uğratacak kadar be yinsizlik ve era gi termiş! ve düşmana di eliyle evinin EE le Bu di üşen bir memle - ket balını, içine aldığı düş - man ah ve saadet bekleme- si ne kadar acı, ne kadar gülünç bir h eti? Artık, açik -— Vatan için ee döke - ceğiz! Diyen. gi sesleri işi - tilmiyo: apn bir taraftan e #yurken, öbür taraftan da ze: e mallarını, mülklerini, er- zak ambarlarını araştırarak, yeni teşkil ettiği heyetlerle semt semt dolaşıyor, ve, defterler, vesikalar Zenginler hâlâ Büyük bir “hüs- nü niyet,, le İspanyollara bağlan - mışlardr: — Canımız gibi, mallarım «da. korumak. için. alirlar. e — boğulaği ordu. Kaybolanların sillrinden İs- m şikâyet eden olursa, 0- a da şu cevabı veriyorlardı: — Sultanın taallükatı birkaç partiye ayrıldı.. Aralarında ri anlaşmamazlık yüzünden, mı il biribirlerini vurmağa o ğ armı okorumağa lüzum gördük. Merak edilecek bir vaziyet yalin. emi olunuz! (Don Petro) li müslüman li. (Musa) nm ölü- müne inanmamıştı. Şehrin her tarafıma kol kol arayıcılar çıkar -) gön mış, ilk işi Garnatada onu arat - mak olmuştu. İspanyol zabitleri, ki I — Musayı sultan öldürttü.. Cevabını ka rlardı. an bu sözlere ina - nami edi? y kadar meşhur bir vatanseverin sultan tarafından öl- kelimeler: Yenen > Galip Yenik — Mağlüb m Matmahı nazar ralı > Mazannei su iz Mecmua Yalkız - Merdümgiriz Ölçüm h Işınak — Meş ale Çevrinmek > Tavaf etmek Bağışık > Muaf Bağışıklık > Muafiyet Özgü zgür yaz ç vergi sinden bağışık'tırlar. Gazetelerdeki e, "lerin kazanç Şe ışıklığı devam edec: Bakı Gi ne E lenecek « giye hekim bakı sından geçi yâkülmüridedi *» Muhtekir > Vurguncu İhtikâr — Vurgunculuk vurguncu İskla her gün savaşmaktayı. Fransa hükümeti borsa vur, cularına karşı kesin tedbirler şi . e Aytar > Muhabir Duymaç > Muhbir haberi Paris aytarımız bize mektupla gönderdi. Gazetemizin .— ar hiçbir bilget ei Mukavemet - İk, da- yani Bü evin sert rüzgâra dayanığı olduğunda şüpheliyi: Düşman, rm büyük bir daya- nım göstermiş — ULUS — EEE egr EA? 5 — KURUN KURUM'un Romanı :22 18 HAZIRAN 1935 zmn Yazan: A. Ismet Ulukut Bu mektupları getirenden birine kimden aldığını hiç sormadınız mı? Binnaz, hemen şen ve sıhhatli bir kız gibi, gülerek, (| zıplıyarak odadan çıktı : : 7. MEÇHÜLLERLE DOLU BİR MUADELE is müdürü kızın odadan çık- masını fırsat bilerek sivil memura dedi ki: rüst hareket ettiğim için vicda - nım rahattır. Mes'ul edilecek bir işimiz yok ki Bu sırada Binnaz odaya geldi. BA memnuniyetinden parlı - ir uyurunuz, sofrada va biliriz. Dedi, Kızın bu canlılığı doktorun ho- kinle itti, — İşte doktorumuzun mahare lirni i! Daha dün veremin bütün ümit" le varlığını silik bir ha - - yal gibi belirten biçare şimdi buradan zıplıyarak çıkan len mıydı? Sivil memur g vap verdi: ktorumuzun o kadar ma - ülümsü J lol Ba var vE Hem en gös la: dürüldüğüne kim inanırdı? (Don Petro) dostlarına: — Musa denilen adam, başlıba- şına bir Endülüs, aşlşren a vatan de: ultan dullah onu öldü Vi gm nın mezarını kendi eliyle in Diyen ral Ferdinand, baş- kumandan “5 ı ele getirirsen, kolla- rını dr bağla ve hemen bana er! Demişti. İspanyollar bile Mus” yı öldürmeyi aliçe İzabel: Musa adlı kahramanı) — Ah, bir br Kalinıdan görebilsem. erek, DE birkaç defe sai bahsetm düşünmemişlerdi. | — Arkası var) ket ediyarlapi Mesel, biz buraya gelmeyi bizi almak için otomobil gönderir- ler. Doktor dudaklarındaki manalı gülümsemeyi kaybetmiyerek ye - rinden kalktı; masa üzerinden —i diğı bir kâğıdı Misi e kâğıtta şu sözler yazılı “Polis mü: el aid ir hastaneye gelecektir. Yanında pişi İlerde ev işlerinizde MU ”. ardımı olabilir. Hüs- e ciddi bir polistir ki, hak nda (hiçbir şeyden nü öyl ve e yolu çekinmez.,, HACI YAŞAR AĞA Ikil Ji (mühim) b kehanete diyecek yok - ii ini Yaşar Ağa,, admıbir firma diye kabul etsin; bu mektup ların doktor tarafından yazıldığı - Haydi, Hacı Yaşar Ağanm. yi - ğma inansın İ ya ki böyle akla Keen erecek işler yapıyor, koskoca bii Gi anahtar deliğinden alır gibi, bir hastane kovuşundan çekip çı - karıyor. Bahusus, bu zamanda bunlara inanılır mı? İşte (baştan başa meçhüllerle dolu bir muade* İst Doktorun yüzüne baktı: aldı - nız? dedi. ! — Geceyarısmdan ö önce, — Kim getirdi? Nezir, iliği bir eli Hüs nüyü süzerek cevap verdi: — Her sisi gibi, tanrmadır ğımız bir adam getirip ği vermiş. Doktor, bu anlaşılmaz hâdi : kai karşısında tecessüsümü ma - ur görünüz. Her zaman > İmer hal bir adamdan mektup iyor lar; bir defa olsun iel birine kimin verdiğini sormadım mi? — Sormaz olur muyum? bette sordum. Geçen gün v i hastaneye götür kapıcıya ver,, demiş Eline hirkaç kuruş sıkış rmış. Kapıcı hemen köşeye ağ di fakat kimseyi İsılamadı. — şey! — Ben artık aldırmıyorum. Dü- ne di biliyor. — AR daha (doğrusu, Bütün bastana iin olduk . tan sonra m) Doktor bunu gülerek söylemiş- Hi. mer sofrada Sm ile Hüs- . Cemil, lemeyin, yemekte e rez Bu hastanenin usulü böyl — Neden? Doktor cevap verdi: — Mesleğimizin sırrı. Hüsnü itiraz etti: Hi oktor, sizi ten- kit edeceğim. Bildiğiniz. bir has» ıktan muztarip olan bir hâsta »- ya ne diye yemek veriyorsunuz?, — Ya, perhiz mi ettireceğim di ? Bir adamm hastalığı yetişmiyormuş da bir de aç kalsm; bu da kâfi değilmiş gi- bi ver ilâçları.. Nerede gürülmü; iş bu haksızlık? — Ay, ilâç da vermiyecek mi - iz? i ze imei Bilnsenberi ağzma inni Hai en bağırdı: — Ben hasta değilim ki ilâç i- çeyim. e yek etti: hasta değilsiniz; fa » kat başka işasd olsaydınız, zafi « yetti zalış neler de — Ah, Sisi bana sorunuz. Bur ya gelm — Gördünüz mü? Biz çok say- Sira polis e böyle bir ence yapar mi Cemil in sord — Ya beni nasıl tedavi edecek- siniz? — Mesleğimizin sırrı. Hep gülüştüler. o Sofraya tatlı gelince la bağırdı: Ş astalığına tatlı! Ga - liba siz ayl cinsten tedavi ya »« İZİ pıyorsunuz! elki... Sizi meraktan kur “| tarayım: Burada bir hafta i İstira . hat edeceksiniz; hastanenin ha » re yar gidec u kadar e? Doktor gülerek ilâve etti: — Ha unuttum. Bir de muska yazım vereceğim (Arkası var) im misafir edi — Ne münasebet! Sorun Balla diye kuvvet kanali < neler, yade ilâç çi canım lr . yordu. i i j ş j N 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: