2 Nisan 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

2 Nisan 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| “ vememisiğeli, ie zağlıdır, ıvgasız, sakince Küçük fıkra lar Ressamlıktan :- kimyakerliğe Vaktile Fransada © âlim bir kimyaker var- dı. Çok çalışkan ve hünerli bir adamdı.Bir gün evine bir kadın geldi: İlki gözü iki çeş- me ağlıyordu. Dediki : Kocam ressamdı. İşini bırakıp, kimya ile uğraşmağa (başladı. Şimdide cilalı. bakır üstünde bir takım re- — simler yapmağa çalı- şıyor. Bu yüzden evini barkını unuttu, Yakın- da büsbütün aç kala- cağız. Neolursa sizden budur. Milliyetin tefrikası &/ etin tefrikası « -Çarka hemşeri! Gider Cenevreye bir vekilimiz | dayayıp sırtını hakka hemşeri Bükülmez, bilirler, Laâfiomz değildir caka hemşeri! aki içerde sağlamız sağlam, Dost ile ederiz toka hehseri) Kaç yıl var barıştık yedi düvelle, Gücümüz yetişir vurmağa sille, İsterse gülleyle, isterse dille, Duşman kurtaramaz yaka hemşeri | Ayran kabarmazsa sakinim sakin, Şimdilik düşüncem Gözlerim etrafi , şunu bil lâkin Kaptırmam kendimi çarka hemşeri | zorlu belimiz, keskindir palam, yaşamak meram, İ | | , bu yılki ekin, NS, olur. Yolunu şaşıran bu zavallıya siz bir akıl verseniz . ş Kimyaker, kadının kocasının adresini aldı, ertesi gün de kendisini görmeğe gitti ve de- di ki: — Cesaret dostum, çalışmakta devam edi- niz. Ne ile uğraştığınızı biliyorum. Muvaffak oluncaya kadar bütün masrafınız bana aittir. Bu ressam, (Dagu- erre) isminde biri idi. Fotoğrafı harekete sevk ederek sinemanın . ilk esrarını keşfeden adam | . Sönen ışık Yazan —MEBRURE HURŞİT — * Artıkiki günün kaldı... İdi, diyorsum — Sus ! Kupa gözlerini. bakma ... bana... hayır..hayır.. sormanı da istemiyorum ! * Anneciğim, ne yapacaksın? demel Ben de bilmiyorum.. ne yapacağımı bende bilmiyorum! İki.. iki.. iki. yalnız iki mi? # Storları indirdim... yene ziyaya © mani olamadım! Gün doğdu. Dışar- da sisl, gümüşü bir aydınlık var.. gözlerim yanıyor? Başım ve fena ağrıyor. ne idi © gitirdi? Ekrem döndü. galiba- “Yarın akşama hazır ol!, Bu nef... Bu ne? Bunu kim söyliyor? Ne demek istiyor? Yandaki oda boş “0,, gene gir. Yann gele m, Yarın.. “pazartesi, m cw İdi, bunu ben? lerim ağrıyor... başım ağrı larım ağrıyor... kalbim yerim ağrıyor. İçimde öten, dımağımı sersem- isten oses me?” Ra olacık “müsin, buselerime kutlanabilecek “ misin? diye: soran kim? Küçüğüm uyuyor. henüz bütün ev uyuyor.. “kuşlar bile yeni yeni uyanıyorlar.. bunu söyliyen, soran yene ben.. hep ben! *Yarın akşamı unutma... tazı olacak misin? , o Bağirıyorüm, yavrumun uyuduğunu unutarak deli gibi bağırıyorum... Yapamam! Razı olamam! İstemem! diye haykırıyorum... Ondan Iğreniyo- rum.. O belkide, sevgilimi ök dürüp onun yüzünü çalan sefil bir harz! Ben onu istemiyorum... nefret ediyorum... Ya Küçüğüm ne ola- cak? Onu yabancı hain ellere nasıl bırakacağım? Kime yalva- rayım, kimden yardım isüyeyim? Nereye tutunayım?. Yok. yok. birşey yok! Her yanım uçarum. yuvarlanacağım.. eminim yuvar. Janacağım! Ya küçüğüm, o ne olacak? Onu kim kurtaracak? Pzarlesi akşanı Bici? Tereddüt ve kararsızlığın ver- ) diği bütün izeiraplar bire! İ iğrenç teklifle nza gösteremi” yl YET a ğpzk — Aşkolsun! Vali tekrar sordu: — Devenin yükü yağ | bal olduğunu nerden | bildiniz? Büyük çocuk atıldı, dedi ki: öyle kalkmış. Bunu görünce kadının gebe olduğunu anladım. —.En güçüğü: kan kırmızı yahul Vali bu cevaplardan okadar hoşlandı ki he- — Devenin ayak izle- | men ziyafet sofralarını calar, öbür sinekler toplanmış. An- İl ladım ki karıncaların ! toplandığı yerlere yağ, || sineklerin toplandığı İ || yerlerde baldamlamış- tır. — Maşallah aklınal. Vali tekrar sordu : — Ya devenin üzerin- de bir kadın bulundu- ğuna nasıl hükmetti- niz! Ortanca çocuk atıldı: — Yolda devenin çök- tüğü yere tesadüfen gözüm ilişti, baktım kenarda bir tarafta kadın pabuçlarının izi var. — Maşallah zekâna! “Vali son sualini de sordu: — Ya kadının gebe olduğunu nasil ii Küçük çocuk dedi ki: elini de vere dayayıp | Ekcemelğimi kurtaracağım onu | zalim babasından da, saadetini tehdit eden üvey ana yumrukla- rından da kurtaracağım. Küçük Ekremim, üç gündür çok acı çektim. Ağladım. bağir- dım. Taksr © çirkin pazarlığa razı o olamıyacağımı anladım. ve seni düşündükçe, yabancı ellerin zulmü altında çekeceklerini tebayyül ewikçe isyan ettim. çıldırdım! Ekremim, benim küçücük has: sas Ekremim, seni öldürürlerdi. Sen dayanamazdın! Gözlerimin önüne ne fena şeyler geldi. Seni bükük boynun, yaşlı gözlerin, korunmak için kalkan zavallı ni- yazkâr ellerinle zalim bakışlı müstebit bir üvey ana önünde titrerken gördüm, Öpmeğe bile kıyamadığım o güzel yanacıkla rinın tokatlarla kızardığını, kolla- rmın çimdiklerle çürüdüğnü gör- düm... Titreye, direye yalvaran zavallı sesini köşelere büzülüp gizli, gizli huçkınşını, “geceleri uyumazdan evel ancak çocuklar: da bulunabilecek büyük imanla: Allahcığım, beni anneciğime ka- vuşturacaksın, değil mit, diyişinl işlülm ve karar yerdim! Madem- ki seni kurtarmak için bile, o | İ rinin iki yanına bak- | kurdurdu. Zevk veneş'e || tım. Bir tarafta karın-| ile yiyip içmeğe koyul- tarafta | dular. Hergencin önüne bir şişe şarap, bir sahan kebap kondu . Vali de odadan çıktı, fakat ka- pınin arkasından hü- kümdar oğullarının konuşacakları lâkırdı- ları dinlemeğe başladı. Büyük oğlan şarap- tan bir parça içer iç- ADADA DD De (İZ na ASE mez du: — Bu şarapta, dedi, insan kanı kokuyor. Ortanca kardeşleri kebaptan koparıp yedi: Etini yediğimiz bu kuzu annesinin südüyle değil, köpek südüyle beslenmiş. Diye söylendi. En küçükleri de mı- rıldandı: — Bunları pişiren ah- çıda bu valinin babası. Vali iki evelkisine pek aldırmadı ama üçüncü lakırdı mide- sini bulandırdı. Hiddetten gözleri dö- nerek firladı . kendi kendine söylendi : zünü buruştur- ie De e De ”“Tevfik Rüştü Beyin sevahatı Hariciye vekilimiz Tevfik Rüştü Bey, bir kaç — Efendim kadın ie güne kadar Cenevreye gidiyor. Silâhların azal- venin üstüne binerken | tılmasını konuşacak olan konferansta buluna- ayaklarından mada iki | cak, sonrada Berline Romaya gidecek . Seya- hatı uğurlu. havırlı ve faydalı olsun. yordum, onu mw öldürmeli idim! Sa- adetimi yıkağı yetmiyormuş gibi bir de yavrumun bâyavna göz diken busadamı ortadan kaldır. meal: idim! Ekremciğim bu akşam defte- rim artık son dertlerimi dinliyor. Onu kapayacağım ve sen de onn ancak yirmi yaşına geldiğin za man okuyacaksın! Sakın bir an olsun bile, anne- fin, * babanın okstili olduğunu düşünerek dtreme. Ben onun melun varlığını kaldırmakla, dün. yaya taze, temiz bir hayat ba- Kışlıyorum. bu da sensin Ekrem! Ve ben feragat ve fedakârlığımı tam yapıyorum. Onu öldürdük- ten sonra kendi saadet payimdan da vazgeçiyorum. Anneni saruk | görmiyeceksin Ekrem. İşlediği cürmün lekelediği ellerini sana sürmiyecek.. O'da babanla beraber büyük uykuya yatacakl Ölmek işkence değil küçüğüm, seni bir daha görmiyeceğimi bilmek müthiş! Zavallı evlstcığım, yarın kalk- uğın zaman duyacağın büyük acıyi bilmiyorsun. Uyuyor, hatta gülümsüyorsun ... yanına eğildim, yorganı kaldırdım, becaz ayacık- larına, vap ei küçü- cik yumulu avuçlarına, alnına dökülen sarı saçlarına, uyku içinde pembeleşen yanaklarına, bir ge- recik daha göremediğim kapalı gölerine baktım Son ihullaçlarımın arasında bile görmek istediğim bu güzel hayali kapanan » kirpiklerimin arasından yaşlar süzülürken, bütün kuvve- imle dımakıma nakşettim Yann gene her zamanki gibi gözlerini ( açuğın zaman, baş- ucunda geçirdiğim bu ölümden daha elim "dakikaları bilmiyecek- sin, belki de daha çok severler, seni bırakıp giden anacığına karşı, kalbinde, kendine bile | itiraftan çekineceğin — dargın bir köşe kalacak. Ekremciğim! Benim bir tane dk güzel evlatçığım. şu savları yazarken bağırmamak için mendilimle ağzımı kapadığı seni bağrıma bastırarak Üpüp koklamamak için ne düyük bir metanet gösrerdiğimi hiç bir zaman anlamıyacaksın. Bu ne zalimtalii bütün bunlar neden oldu. neden? Şimdiye kadar defterime bir defa bile yazmak” tenezzülünde bulunma- dığım o melun yeşil gözlü kadının kalpsizliği yüzünden © değil mi? Hayır. ben ona amet bile ede- a ğe ÇE vE Bİ; iyetin halka: mahsus sahifesi - Eger bu heriflerin söyledikleri o yalansa hepsini kıtır kıtır kes- tireyim.. Fakat önce bir soruşturayım |. KEzi çağırdı: - Ülan, dedi, bu şa- rap bangi bağın! Kâhya korkusundan tiril tiril ttriyerek: |! — Çıngıraklı bağın.. — Peki bu şaraba kan kokusu nerden gelmiş? — Bilmem efendim .. Belki evelce orası me- zarlıkdı da... O zaman “vali küla- ! hını önüne yıktı: > Vay canına | Dedi. Sonra kuzuyu besleyen çobanı çağır- dı: — Ülan, dedi, bu ku- zuyu kime emzirttin ? ban valinin hidde- tinden yılmış bir halde: — Size yalan olmaz efendimiz, diye cevap verdi, okuzunun anası ölmüştü, başka da süt- lü koyunum yoktu, kö- peğim o sırada doğur- muştu, kuzuyu köpeğe emzirttim. Vali kâhyanın ve ço- banın cevapları karşı sında şaştı kaldı: — Eyvah, dedi, bu oğlanların söyledikle- rinin üçüde doğru gahba! bitmedi miyorum. Saadetimi çalan ellerini | | bayat yolunun dikenleri çabucak kanattı, parçaladı.. Peki mücrüm kim? İçerde dolaşan, sabırsızlanan sefil rahlu adam mı? Öyle ise ben neye cezaya uğrayorum? Neden günahın kefaret borcunu yalnız onlar ödemiyor! Ben mi? Ben de mi günahkâ- nm? Allahtan şüphe ettim diye mi? Onun için mi evladımdan ayrılıyorum? Ne diyor? Bu içim- deki ses gene neler söyliyor? “Bazen ana baba günahı öyle büyüktür ki onun cezasını evlat bile çekeri, mi diyor? Töbe, yarebbi, töbel Bütün işkenceyi benim dlzerime oyığ.. evladımı ağlatma.. oyalvarıyorum.. ana bütün ana yüreğimin şefkati ile niyaz ediyorum... Ruhumun sesi gene ne diyört #u son hareketimin de günah olduğunu mu söyliyor? Ne ölme- ğe, nekle öldürmeğe hakkim ol madığını mi anlanyor? Günah. Günah. Öylemi? Ya Ekremim? Allah onu düşürmüyor mu? *Kullarım çok büyük iztirap tecrübelerinden geçtikten sonra dır ki saadete llyık görüleceklerdir! Bunu ben nerde okudum? Şimdi neden Oaklıma geldi? Gü- Dokuz seneden Güyan ismindeki ad: nın zindanlarımda ölü münü bekleyen polisi) mizCemil efendi eve! gün hasretini çektiği vatana sağ salim k8f vuştu. Arkadaşları mil efendiyi çok parla karşıladılar. “Cemil il efendiye yanda çok eziyet &ğ mişler. Cigara bi” içirmemişler . Akşar kadar xaş kırdırmi$ ağır hizmetler gördü! müşler. Zavallı 3 del kendini zehirlemek temiş, mani olmuşlaf| Otomobille! Munis bey, karısı sordu: — Rıza beylere nej gidilir, simokinle © firaklamı ? i Tuvaletini henüz b) tiren karısı cevap er”) — Otomobille | lüyorum.. Kahkahlarımı İlimde boğmağa çekmek yorum. i “Büyük iztirsp tecrübelefi! Fakat Ekremim dayanmaz. X " yanamaz.. Cenabı Hak Dİ anlamıyor mu? Hem bu 3 masumun ne suçu var ki?.. “Arnesinin, babasının gün mı ? İyi ya, cezasını onlar çeki “Vaz mı gecmeliyim,?. Evladımı kurtarmak için cip# işlemekten, öyle mi ? Bunu b söyliyor? Vicdan mı * Viçdef” demek? Olsun ! Günah olsun.» küçüğümün saadeti için b raziyim! Yalnız. yalnız cef$i o çekmesin ... ya Rabbi Of mesin! Defter böyle bitiyordu. beş altı sahife yazısızdı. Neyran yanaklarından yaşları elidi, o gözlerini saatlerden beri hazin DE okuduğu “büyük, kadını © linde yaşatmağa çalıştı. Fakat — bilmiyordu. o Ekreme benziyor muydü

Bu sayıdan diğer sayfalar: