9 Nisan 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

9 Nisan 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliv 'llmein birgece Havalar gülmeğe başladı bize , Şükür geçti kışın hızı hemşeri ! Razıyız isterse toz, çıksın dize, Özledik vallahi yazı hemşeri ! — Üa Artik sarayın kapısı- nn önüne gelmişti. Fakat kapıda hiç bir anahtar deliği yeri yoktu. Anahtar elinde öyle aranırken birden anah- tar elinden firladı kapı- nın bir tarafına sokul- du. Meğer iş anahtarı ele geçirmekte imiş. Kapı mıknatıslı oldu- ğu için anahtarı çek- mişti . , ğ Anahtarı çevirdi. Demir kapı gıcır gıcır açıldı Hükümdar oğlu içeri girdi, hademeler, Kaç aydır ne çektik kardan ayazdan Yolunduk, farkımız kalmadı kazdan Bikkala vererek bolca piyazdan , Ayrı ayrı çektik nazı hemşeri ! Kömüre kapattık bir kaylı para, Uymadı evdeki hesap pazara, Doktorun, terzinin açtığı yara, Yürekte onulmaz sızı hemşeri! Bütün kış gönlümüz kaldı kapalı, Görelim kırlarda yeşermiş dalı, Sürelim boğaza doğru sandalı Özledik vallahi yazı hemşeri ! SALLI halka mahsus sa_iiââ&s lerinizi sorun! — Yo, suallerimi şim- di soracak değilim .. Ogün geçti, ertesi günde geçti . Üçüncü günü Hükümdar oğlu yalnız odasında oturur- ken su'tanın cariyesi elinde bir çift küpe içeri girdi, küpeleri verdi : — Sultan hanım, dedi, bunların cevabını isti- yor! Hükümdar oğlu ereceLALACAALAAE YALALANEKAAAAACA Masal içinde masal küpeleri evirdi, çevirdi, sonra cebinden üç tane inci çıkardı verdi. Ertesi gün cariye gene göründü. Bu se- fer elinde havanda ezil- miş elmas tozu ile ka- rışmış toz şeker vardı. Hükümdar oğlu düşün- dü, taşındı masanın üstünde duran bir fin- can südü gönderdi. Cariye tekrar geldi, bu sefer elinde sulta- 000000000 Vasıl beyin istifası nın yüzüğü vardı. Hükümdar oğlu yü- züğü görür görmez ce- binden bir yakut taşı çıkarıp gönderdi . Ca- riye bu sefer elinde iki yakut taşıyla geri gel- di . Hükümdar oğlu da cebinden bir kehrübar bilezik çıkarıp verdi: — Artık, dedi sualle- rin cevabı tamam oldu zannederim ! O vakitu Sltan kapı- da gözüktü . — Buyrun ,dedi, ba- bamın yanına gidelim! hükümdar oğlu da bu datveti kabul etti. Kız babasını görür görmez M.S. cariyeler karşı!ladılar . İnsan kasabıilekasap| — Dostlarım var ! î'kg'“': ü':]'::l':;"ğ;îî: dan bi'ıl-li- cî;îığı;ığmrî Hüsrev 'ff"di pek sı- | hanım hukümdar oğ- dı, et ıiacaku_ fasat kışmış vızıy?tte dosf- lunu iltifatla kârşıladı, çengele asılan etlerden larından Malik efendi- | yer gösterdi. ? hiç birini gözü tutmadı:| ye müracaat etti. — Kahramanım, dedi, — Ayol dedi , bunlar | — Aman dedi, ocağı- dünyanın üç büyük nasıl et ? Bir dirhem yağları yok ! Kasap pişkin bir ta- vurla : — Ne yapalım beyim dedi, hayvan bu .: Sizin kesip biçtiğiniz iyi bes- lenmiş can'ara benzer mi hiç ? na düştüm, bana (20) lira verebilir misin ? Malik efendi sordu : — Ne yapacaksın: — Öğle yemeğine da- vet edilecek dostlarım v müşkülünü atlayıp gel- diniz, şimdi dördüncü bir müşkül var, size dört tane sual soraca- ğgim, bakalım cevap verebilecek misiniz? Hükümdar oğlu : Pek AlA, dedi, sual- vayor. « boynuna atıldı : — Bu genç, dedi, su- allerime de cevap ver- di, önce ben ona bir çift küpe gönderdim, evlenelim, demek iste- Vasıf bey çekildi Yerine kim getecek ? n İ SA Mharif vekili Vasıf bey, bir ihtilaf yüzünden | dim oda buna bir inci vekâletten çekildi. ilâve etti, çocuğumuz Maarif vekâletine Cemal Hüsnü ve yahut Mafi| olsun demek istedi , Atuf beylerden birinin tayin edileceği söyleni- | sonra şekerle elması yor. Fakat henüz kati surette kimin geleceği | karıştırıp gönderdim . bet! bitmedi ta, Ekremin ilk mektubu ile baş değildir. yaz kere, ben onun her şeyiyim, na- yetin i'ıuısı SI ? öan eee Mili gördürdüğüme darılacak mısm? K Yalrız düşün Neyran, on iki ak- şamdır deniz kenarında geçirdi- #imi azaplı saatleri düşün ve be”| ni affet!* Neyran bu mektubu iki defa Sönen ışık İ Yazan —MEBRURE HURŞİT — Via L aa a bir. hayat| başında, /çaresini bulmuyor? Bilsen, beni / gel Başını kaldırdı, yanak Neyran . sevdiğini söylemene ne T farmdaki yaşları sildi. Has: de-| mühtacım! — |çağırdı, yanma oturttu, Ekrem- Neyran söyle, beni seviyor- den bahsedildiğini duymak için sun değil mi? Ne var ya Rab- gorgularını müteaddit defalar bi? Saadete bu "'::â yaklaştık- tekrar aız d.mh « n, gü Bi- | tan sonra onu kaybedecek ne gü — Hasan da çok bir şey bilmiy- Ticik Ğî,’"q—î? ! SAA işledim? Korkuyorum! Ni- ordu. O “bey” onu - çağırmış, Bu sana yazdığım ilk mektup | çin korktuğumu da bilmiyorum. “Hasan, sen Peri kızını / sever- Hasan pencerenin bahçeye 'bakıyor... onu unuttu bile... okuyor... minden beri boğazını kurutan | hıçkırıklarıtutmağa çalışmıya- | rak, ağlıya ağlıya okuyor... değil mi ? Ben ki onu saadet ve| — Neyran ne olacağız? Babanın sin, eğer onu sevindirmek ister-|. . neş e dolu isterdim ! Ne yazık bu anlaşılmaz haline razı ola- sen bu mektubu götür, eline ki sana iztirabımıdan başka bir| cak mism? Saadetimizin boş ye- ver. Sakın kimseye gösterme, yazamıyacağım... re yıkıldığını göreceksin de se» bir şey yazarsa bana getirirsin; üşün Neyran, on iki gündür| sini çıkarmıyacak mısın? Ney- burada bizim bahçede bekliyo- seni görmiyorum... ne olduğu- |ran bilsem! Beni sevdiğini, hep rum”” demişti. nu, ne yaptığını, ne düşündüğü |o deniz kenarındaki Neyranım| Zaten Hasan Perikızının we Dü bilemeden yaşryorum. Ol€olduğünu, değişmediğini bil- den ağladığını, günden güne sa- müthiş günün akşamımdan son-|sem, sana gel, bana kaç derdim! rardığını biliyordu. .. Gülzarın ra bir daha deniz kenarma gel-| — Fakat korkuyorum Neyran.... öteki hizmetçi ile: “Zavallı kü- medin; Gelmek mi istemedin?!|Ne söyliyorum? Neler yazıyor. çük hanım hasta oldu, yemek- Yoksa bırakmadılar mı? Bunu'um? Sen değişemezsin değil mi? ten içmekten kesildi.. şu bey- da bilmiyorum. .. |Kalbini bir kere bana verdikten fendi de ne inatçı şeymiş! San- Her gece yeni bir ümitle ora-| sonra onu almazsın değil mi? | ki adamcağızın ne kusuru var- ya koştum, Saatlerce bekledim, Ne;mn ne olacağız? Ne ola- dı? Hem de çok zenginmişler. . bekledim... gelmedin, gelmiy- cağız? Başka bir şey düşünemi- Sabahları ben kapının önünü yı- orsun Neyran... Bari ne dü- yorum... söyliyemiyorum. . Bu karken görüyorum, otomobille şündüğünü bilsem! Bu da yok... kadar yıkılıp harap olacağımı geçerken hep gözü pencereler- arıyorum, mazimi karıştırıyo-| tasavvur edemezdim.. . düşün- de... ona da yazık değil mi?” rum. .. Hiç, hiç bir'şey bulamı-| mek, konuşmak, kudretini bile diye konuştuklarımı işitmişti. yorum. .. |bana sen veriyormuşsun! Şimdi| — Peri kızı ağlama! Ben ne Ne yaptım? Ne oldu? Niçin her yanım düşük. .. parçalanan İi en yaparan. .. seni bana vermiyor? Ya son? ümitlerimle beraber benliğim- üzülme! Acaba sen de bende nefret edi- / den be bir şey koptu sanıyorum.| — Hasan şimdi sana bir kâ- / lecek bir şey mi buldun? Kaya-| Neyran söyle bana, beni sev-| ğıt vereceğim, onu kimseye gös ların üzerinde geçirdiğim o iş- | diğini söyle!” termeden götürürsün, emi? kenceli saatlerde hep bunu düşü |— Mektup böyle bitiyordu. Ke-| Neyran kalktı, küçük bir kâ. nüyorum. . nara ufacık yazılarla şu ibare ğıt parçasına: “Ekrem, yazıla- ran niçin gelmiyor? Ni-| sıkıştırılmıştı: rın iztirabımı biraz olsun uyuş- gelmiyor? Niçin kurtulmak| — “Neyran Hasan seni çok se-|turdu... hiç anın a Gegişimeci. vana yaz, gene T brreledi söyle, hiç| emi?» cü görmek sevinci ile kızaran Ha- sancığa uzattı. ... Eylülün başlarında yıldızlı, mehtaplı bir gece. şında düşünüyor. .. elinde Ek- vemin beşinci mektubu, düşü- mnüyor... Artık bazı parçaları ezberin- de... ne diyor? Neler teklif e- diyor? “Neyran beni sevdiğin için sa ma bunu söylemeğe, hatta sen- den bunu istemeğe hakkım v: Razı olacaksın Neyran! S: adetimizin, belki de hayatımızın ne büyük bir tehlüke içinde çır- pındığını gördükten sonra, kur- tarmak için elini uzatmıyacak mısın? Korkma Neyran, baban da bizi affedecek, öfkesi geçin. ce o da bizi mazur görecek. . , Hem senden me istiyorum? Bir zaman için babanın evinden uzaklaşmanı, ona bu suretle se nin de isyan edebilecek, hayat- tan saadet payını alabilmek i- cin lâzım gelirse mücadele kud reti gösterebilecek bir kız oldu- ğunu anlatmak istiyorum! Neyran yap bunu... teklifi- mi kabul et. gözlerine bakaı benim iradeli, azimli kan kudreti ile büyü yliyen nur yüzlü se' sem, sana da şu içimi dolduran cesaret ve cüretten verebilsem tereddütlerini unuturdun! | Dünkü mektubunda: “Ekrem |aşkımızı felâket ve gözyaşı üze- rine kurmıyalım. Bu hareketim babayı ne hale kor? Düsün bir Neyran küçük masasının ba-| i | Kaç gündür Neyranla konuşmu ?|yor bile... yürüyüşü ne bitkin, « |omuzları ne düşük, .. iztirap ve sıl bırakır kaçarım? İsteme, bu- |ladı. . Peri kızına yardım edebildiğini nu benden istemel” diyorsun. Peki Neyran, beni düşünmüyor mussa? Sen de benim her şey- im değil misin? Bu hayata nası! tahammül! edebileceğimizi bir kero kedi “ kendinö” sormuyor musun? krm yok!” diye yazıyorsun. Fa- kat Neyran babanın seni - felâ- kete sürüklemeğe hakkı var mı? O senin bütün günlerini saadet- le nurlandırmak borcunu taşır- kın bu manasız inadından neden vazgeçmiyer? Neyran beni, seni - sevdiğim gibi sevmiyorsun! Senin yerin- de ben olsaydım bu kadar tered düdü bile aşkııma hakaret se dım... Noyran saadetimi: lüyor, boğuluyor, sender. im |istiyor! Uzat elini Neyran, elini uzat!” Neyran başını avuçlarının i- çine aldı. .. — Ya Rabbi ne yapayım? No yapayım? diye mırıldanıyor. .. Ekrem ona bu çılgın tekliti ikinci mektubundan beri yazı- yor, kimi yalvarıyor, kimi ısrar ediyor. .. Fakat baba, baba ne olacak? - Neyran anlamıyor. .. babada I fakat o zamanlar böyle değildi... Neyranı kaybetmek tecssürü: tehevvür, onun — gitmiyeceğini, babayı yalnız bırakmıyacağıcı öğrendikten sonra azalır gibi o- lan sessiz bir acı idi, Şimdi kalbini koparan, gözle rini karartan, öni — uğulda- tan vahşi bir kini var! Eski büyük yarasını bu kadar teci bir surette yeniden açmağa sebep olan Neyrandan nefret e- diyor... kabil olsa onu önunde işkence ile — kavrandırmaktan zevk duyacak. . Onun cansız. tebessümlerini, ağlamaktan kızaran - gözlerini gördükçe seviniyor, gülüyor... fakat bunlar az! Öyle bir şey. . öyle müthiş bir şey olmalı, Ney- ranı kıvrandıra, kıv O ha! Karısını çalan alçağın oğlu ha! Nasıl oldu da o melun bakışları tanımamıştı? O ha! Karısını çalan alçağın oğlu ha! Nasıl oldu da o mel'un bakışları tanımamıştı? Namık sanki insan mı? Dün- yada acaba onun kadar ahmak, onun kadar sersem biri daha var mı? Şu dolaşan, gezen kız kim? Düşün, düşün bakalım! Bu ka- rırım lekeli, mel'un aşkının mah sulü işte! Onu büyüten, bu hale getiren. de sen, budala! Fakat daha bit- medi, , uzun, uzun iztirap se- inleyen bir hal var! tor. .. ne var? Ne- si var? Bilmiyor. .. yalnız his- sediyor... onur da gecelerini| uykusuz geçirdiğini, hatta belki| d0 ağladığını anlar gibi oluyor. | Evet Neyran yı Namık ta iztirap içinde. . , Bu neleri geçti...yaran kapanır bi oldu. .. hayâttan zorla, di- dine, çarpışa sen”de biraz “gül- mek” payımı almak istedin... bir köye çekildin, günahım kızı na “kızım” doğan kıskanç bir | belki artık gözyaşları bitti diye bakmağza çalıs-' kalmış! ıZıp Dün akşam tramvay yolunda sızıp kalani bir sarhoş, bir kazay& uğramadan kaldırılar | rak evine gütürüldü: İçkiyi böyle âleme ma$ kara olacak derecedt | ç 1ekte mana varmı y Postadan hırsızlık | Evelki gece Beyoğl! posta hanesinden - SIf | tında bir çuvalla çıkaf” ken Mıstafa ismi biri vakalanmıştır. Çi val açılmış içinden t# nınmış kimselere İ mektuplar çıkmıştır” | Polis tahkikata başli” mıştır. | Çocuk haftası — | 23 Nisanda başlar ğ itiraf et, utanma, hatta sevdi bile! Belki artık talile bat Fakat olmadır! Sen Cenabı HBAf lığında bulunmuştun! Allah ';, nah işliyen, kendini levs uç! 'er muna atan karma çok acı bir ” iza tertip etmişti. .. O evlâdit. açlıktan kıvranışını göre, “ ölecekti. . . bu büyük ı'türlâ) ki iğrenç lekesini biraz 019 silmiş olacaktı! Halbuki sefk sen ne yaptın? gittin onun ni aldın! Aptal gibi, serse g| buna razı oldun! İşte tam Tij dete kavuşacağını zanne' bir anda da karşına kim ©...O değil mi? Bumu AÜI yaptı... tabiata karşı ge€ için hatanı yüzüne çarpti: Ög| varlanacaksın! Bu tokatın da yuvarlanacalisın! H Neyran tereddüt ve g dolu iki gece daha geçi: * tün düşüncelerinin arasında ge miz vicdanının sesini ıe'i’l du. Bu ona: “Babanı sevilii sun, onu sevmelisin! Yalnif mes'ut ettiği zaman değil, bini kanattığı zaman da lisin. Zaten baban acınmı yık bir hasta değil mi? po 'ne mani olduğu için Of görmemelisin. . . yalnız deti müdafaa etmeğe, geldiği kadar kurtarmağt * | malısın!” diyordu. b | İşte Ekremin son m€ O da ona: “Neyran, uzaklaş, MU bir zaman için babanın uzaklaş! O zaman ınİ. ge' Üi d

Bu sayıdan diğer sayfalar: