21 Haziran 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

21 Haziran 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Süllüyet u;'ı; UMDESİ *MİLLİVET.TİR 21 Hu Dün en fazla hararet 94 on ar 16 idl Bugün rüzgür poyraz ese cektir. Hava bulutludur. FELEK P Anlaşıldıt Evet İspirto inhisar idaresi yle eczacılar arasında ispirto fi- Letinden dolayı hadis olan ihtilâ F fın sebebi anlaşıldı. İnhisar ida- V vesi ispirtoyu bir fikri insaniyet gaikasile az vermek istiyormuş. Bakınız bu fikir nedir? Eczacılar aldıkları ispirto ile €en çok tentür diyot yapmakta dırlar. Bu ilâcın da en çok isti. T mal edilmekte olduğu yer inti- |har işleridir. İşte intiharı tahdit Diçindir ki eczacılara az - ispirto | verilmekte dir. Amerikada! Her şeyin büyüğü, her şeyin “ zengini ve harikul adesi nasil A- | merikada ise sıcağın ve soğuğun | kıyağı da orada oluyor. Son ge- len haberler orada mutltiş sıcak » l lar başladığını ve Jaha şimdiden 10 kişinin öldüğünü — yazıyor. Ben her zaman Amerikanın ser vetini, medeniyetini, — refahını memleketimizde de — tahakkuk etmiş görmek ve onlar kadar i- Terilemiş olmak isteyen bir ada- müm. Lâkin sicağa gözüm yok! Hele adam öldürenine! Elveda'! ğ Hâlâ genç nesle mensup oldu. ğunu iddia eden bencileyin kır- — ka yakın, bir arkadaş lâtin harf lerinin kabulü üzerine artık Ne- — dim, Fuzuli hatta Fiktet — gibi eslâf eserlerinin birer antika ha line gireceğini ve onlar yerine Bgenç ve yeni şairlerin geçeceği- ni gayanı hayret hir zevkle yazı- yor. Bir şair için Fuzuli, Nedim ve Fikret onutulacaktır diye se- vinmek bir dalâlettir, fakat — o bize gerekmez. Ancak işin ga- ribi, bu eskilerin yerine geçece- ği zannedilen ve Türk edebiyat | tarihinin Nuhlari olacağı mulâ- haza olunanların, ancak lâtin /— harflerinin ianesile bu makamr işgal edebileceklerinin yazılma- — sıdır ki şayanı dikkattir, Demek /| yeni harfler olmasa bu zevat e- | debiyat tarihimiz de bir varlık teşkil edemiyeceklerdi. FELEK — Fenni bahisler ÖldürücüBoğucugazlar | kimya harbi Öldürücü Boğucu gazların hali barpde — kullanılmaması hakkında Milletler tarafından bir çok Mukar- rerat itihaz idilmiş olmakla bera- ber yine bu milletler tarafından ay- ni İş için çok çalışıldığını biliyoruz, — Fakat bu mesal leci her yerde yarın düşmanı gafi! avlamak - için, | gayet haklı bir surette gizli tutul- maktadir. İstikbal harbinin en müthis silahı- mr teşkil edecek, düşman saflarında , bir anda derin boşluklar açacak, şe-| | hirler, fabrikaları altüst edecek müt- — Mülliyelir edebi tolrikası: 5 ÇAPKIN KIZ Bembeyaz saçlı Hayret bey bile esrarengiz, fakat tatlı ba- kışlarını son derece azaltmağa kalmıştı. Hatta bakama lığı zamanlar - kirpiklerinin u- cunda birer damlanın pırıldadı- kaç defa görmüştü. pıştıkları arasında hemen en en kuvvetlisi genç süvari âzimi idi. Şimdi hatırlıyor- du' Halime hanımefendinin bir — — Efendim, demişti. Gençli- ğin iki safhasr vardır. Biri ev ricinde gençlik biri aile içinde clik. Yani gencin bekârlık lilik devirleri. Bekâr genç- asını — geçirmeden evli Ctiçi eğildir. Ben melek değilim. Bir agerc süvari mülâzimiyin. Bu İde edilemiyecektir, çünki bunların MA Miüizah, Hikaâaye. 'iş ölüm dalgaları hakkında bir fikir edinmek için Bürükselde sivil aha-| linin kimyevi harbten muhafazası hakkında toplanan beynelmilel salib-| ahmer mütahassıslar komisyonunun tebliğatıni gözden geçirelim bu teb- liğde Brisan bombalarindan bahse- dilmektedir. Bunlar geç ateş alan bombalar olup toprağa görnüldükten 4-6-8-12-18 hatta otuzalti —saat sonra patlarlar. Bu bombaların ne za- man patlayacağı — bilinmediğinden düştüğü y beyhude insan feda- etmemek için doktor va hastabakıcı gönderilemiyecek, zavallı mecruhlar kendi hallerine terkedilecektir. Boğucu gazlı mermiler ile birlik- te (hardal gazi) yakıcı sularla mem- lu Brizan mermilerinin kullanıldığı bir gaz edelim. Bu hucumdan kurtulmanin — imkânr yoktur.Çünkü Boğucu gazlardan kur. tulanlar ve yardıma gelenler ne man patlayacağı bilinmeyen brizan| bombalarile bilhassa bunların hardal gazi ile dolu olanları tarafından öl- dürülecektir. Yakıcı sulara karşı gaz maskesi bir muhafaza teşkil etmediği gibi bu ölüm zehirinin geçmiyeceği elbisede yoktur. Mesela hardal gazi petrole benzer fakat Yakıcı bir zehirdir. Bu- laşdığı yerden silinmez bilâkis te- masla daha ziyade nufuz eder.Zaman ile tesirini icra eden bu gaz mütema- diyen derinleşen yaralar açar Yakı- 6t sular ile bulaşan kimselerin gaz hucumundaü muhafaza için yapıla- cak mahzenlere girmesine de musa- hucumü — tasavvür vücudlerinde husüle gelecek yaralar sari olduğu gibi havayide zchirlemek tedirler velhasıl harpte hardal gazi ile bulaşanlar için kurtuluş umidi çok azdır.Daba doğrusu bu insanlar bin türlü evca içinde ölümü bekle- meğe mahkümdurlar. Sivil ahalinin kimyevi harpten Mmuhafazası Brükselde toplanan beynelmilel salibâhmerin —mutahaı sislar komisyonu umumt? mahzenler yapılmasını ve bu mahzenlerin her tarafını sıkica kapayarak içerisinde 10 milimetre fazla tazyik husule ge- tirilmesini ve bu suretle dışardan hava girmesine mani olunmasını tek- ı tif etmiştir. Bunun tatbiki çok müş- | küldür. Evela çok masraflıdır, sonra | ahalinin tehlike karşısında Mahzen- lerde toplanması talim ettirilmek lâ. zimdir. En büyük müşkülat fazla| tazyik yapmak için dışardan hava almak lâzımdır, ve bu havanında ze- hirli olmayan mıntakalardan yani çök yükseklerden almması şarttır, ve yahut havayi süzmek lâzımdır. Bu iki hal içinde yapılacak tertibat ko- layca duşman tarafından topa tutu- lataktır. İşte bunun için Belçika mürahhası da sivil abalinin gaz mu- harebesinden temamile — muhafazası gayri kabildir demiştir. Esasen bildiğimiz gazlardan mada istikbalde daha tehlikeli gazların keşfedileceğine binaen şimdi - yaj lacak muhâfaza tertibatı yarın ih: timal hiç bir işe yaramıyacaktir bi- tehdit etmiyeceklerine yani bu men- fur silâhr istimal etmiyeceklerine iti lim ki bu gibi temeniileri «General | Banguerot> <France militaire» gaze-| tesinde *boş lakırdılar> diye etmiştir. tavsif Kimya Mühendisi fhasına girmek doğru| Bürhanettin Abdurrahman Yazan: AKA GÜNDÜZ geceğim. Bu benim hakkımdır. Ondan sonra genç evli zabit saf hasına gireceğim, o zaman da bu ailemin hakkrı olacaktır. Bi- naenaleyh bu bahst benimle kur| calamak için daha epeyce vakti- Miz var, Bunün bir manası da şu idi: Binaenaleyh Çapkın kız bir ha- rika olabilir, — fakat bugün için benim nemelâzım. .. Yarın için de ben onun nesine lâzım olabi- lirim, Alaca karanlığa doğru kaşla- rnı çattı, gene alt dudağını 1sı-|rür gibi oldu, sanki köy kızı ile| rüz, rarak itiraf etti: — Bana 2lâka — gösterenleri incitiyorum, göstermeyenlerden. Şinciniyorum, ikisi ortasındakile re gülüyorum. Fakat bunun her .şekünderbi; iztırap — var. Buna İ İna girdim. Çok aptalım değil W 5 TÜRK ÇİFTÇİSİ d»rdun.:':mı“l Müsabakamızda Dertişşafaka Hişesinden Ali Niyazi Bey kazanmıştır. Ali Niyazi Beyin yazısı şudurı Bugün memnuniyetle bader alı- yoruz ki bükümetin memleketimizde çifçileri müşkülüran kurtarmak — ve zirsat işlerini inkişaf ettirmek için hazırladığı mühim kanun lüyih miller meclisinden çıkmıştır Ağırlatca teşvikten, himayeden, m gayyur türk çifçisi ürk vatanında tecel- lislle kendisine has ve lâyık ehem ldi, artık Türk çifçisi hakir bir adam değil, şerefi bir Curahuriyesimiz Türk çıfçisinin hakkin lâyık olduğu bu şerefi takdirle kalmıyor. Onun mul düğü nakdi müsyeneti de nisbetinde tamin ediyor. Gün geçdikçe tezahür eden nakdi himayeler ve teşvikler dolayı layoruz ki hükümet bu — müsveneti i derecelerine yükseltmek ax- mindedir. Bu, türk çifçisi, berekerli tirk toprağı için ne kadar sürur veren bir şeydir. Bügün -için —artık — fakir — bir çifçinin yaşamasına imkân yoktar. Bize çifçilik büyük teşklta ve bu işlerden anlayan müdelilece muhtaç bir meslektir. Bizi besleyen ba mu kaddes çifçi, bu. toprak - ikliminin saltanatsız emiri, senelerdenberi bü: tün varını yokunu - sırtından keserek haksız idarelerin vefil eşrafıma, mül- tezltnlerine verdi. Fakat bugün cümhüriyer Idaresi tamamile o büyük kebusu yırtı ve asırlardanberi sayarak — bu hale 4 idereleri yıktı. Şimdi de insandır. bi kudretl tmin ve onların yaralarını eyi eden elile çiltçimize yardım — ediyor işe bunun için Türk toprağı pek yakındı olacağı bir ce Cıhanın hayran et olacaktır. MMM AAA CN '% Küçük hikaye ğ Mes'ut bir adam Anton Tehekhov- dan Amperör Nikola battında, Bolo- göiye stasyonunda, bir yolcu treni- hârekete geliyor. Sigara mahsus, ikinci mevki bir vagonda, gölgeye bürünmüş beş kişi uyuklu- yor. Derin bir sessizlik. Kapı açılıyor ve uzun boylu, değ- nek gibi doğru, şık giyinmiş bir a- dam içeri giriyor. Etrafına bakını- İ — Hayır, diyor, burası da değil. Ba esnada, yolculardan biriyle göz göze geldiler: — Vay Aleksiyeviç! — Sen misin Petroviç? — Nasılsın, iyi misin? — Fena değilim... Yalnız vago- numu kaybettim, bulamıyorum. Bir kahkaha attı ve devam etti: — Olur şey değil! Büfeye bir ko- myak atmak için girdim, bir derken il iki derken üç oldu. Bir. de baktım son kampana vurulıyor. He- men fırladım, önüme gelen ilk vago- mi? içenlere Kaz gibl bir adamım ya? — Keyfin üstünde görüyorum... Şöyle biraz otur, — Olmaz, vagonumu arayıp bul- |malıyım. — Karanlıkta bulamazsin. başka bir ıstasyonda durunca i lursun., Otur, İvan Aleksiyeviç içini cekti, ve te- reddüt ederek Piatre Petroviçin kar Otur, p bu Uzakta horozlar ötüyordu. Balkonun kapısını kapadı. Perdeli küçük kapıdan banyo girdi. Bol bir düş ve sıkı bir. firiksiyondan sonra yattı. Ben her acıyı yıkamasını bilirim. diye gplerek arkasını döndü ve rahat bir uykuya daldı. .. Öğle yemeğine indiği vakit sofrada bağ komşularından bir kaç hanım vardı. Hepsi birden haykırıştılar: — Ah! Paşakız! kadar güzeııığin yar. Gülerek pencereden baktı. Bir yerli kız, çıkrıklı kuyudan su çe- kiyordu. Şalvarı, örgüleri, kuşa &t ile süslü bir köy kızını andı- rıyordu. Arkasında bir hayal gö Bugün ne elele su çekiyorlardı, bir anda sarardı ve bir anda pembeleşti. Bu, köy çocuğunun mağrur hayali idi. Sandalyeyi çekince oturdu, çatalr bıçağı birbirine vurup şa- Şısına oturdu. Piatre sordu: — Nereye gidiyorsun? — Be Fezaya... Aklımda binbir türlü şey olduğundi nere- ye gideceğimi ben de pek iyi bilmi- yorum. Kaderin peşine takılmış gi- diyorum. da şim diye kadar mesut bir adam görmedin se, bana bak, beni gör. belli değil mi? — Filvaki, şey olduğun belli.. — Ayna olsaydı, enayiliğimi ken dim de görmek isterdim... Bal ayı seyahatındayım. — Evlendim mi? — Hem'de bugün.. |hemen vagona bindim. — Tevekkeli değil böyle keyıfli sin. | — Ne kederim var,;'ne de — kay-| güm.... Bütün dertlerimi — arkada biraktim. Ömrümde bukadar kaygu- suz kalmamıştım. Hem artık anla- dım ki, hayatta mesüt olmak — pek güç bir şey değil.... Mesut mu ol- mak istiyorsun? Aklına geleni yap. Bu esnada tren memntiru geçiyor- İdu. Ona hitap etti: — 209 numaralı vagona girdiğiniz zaman, gri şapkali bir madam göre ceksiniz, benim burda olduğumu söy mi? zim, eğer dü: * Yüzümden yüzünden... biraz Evlendim ve eyiniz. — Peki, yalnız bu trende 209 maralı vagon yok, 219'var, — 219 olmun. O madama, kocasını merak etmemesini söylersiniz. Şimdi bütün vagon halki dinliyor. du. Bir ikisi dedi ki: — Bizim zamanımızda mesut bir adam görmek, pek güçtü. — Eski adamlar mesut olmasını bilmezlerdi... İnsan saadetinin ken di yaradır... Eğer itteseniz mesut olursunuz, istemiyorsunuz, ,, Saa- detten kaçıyorsunuz. — Nasıl? — Evlenmemekle. lenmeğe karar — veremiyorsunuz, ... Sonra İçmiyorsunuz. .. Şarap insana neşe verir, neye de saadet.. Tasan kendi saadetini, gene ken |di yaratır dedi Ya cadi — bir| kaynanaya düşerse ? ya dişi fona hal- de ağrırsa?... Ya bit'trten kazasına uğrarsa?... O zaman.ne yapar? — Kaynanayı melek telâkki eder, dişi çıkartır, tren kazasını aklına bi- le getirmez... Bir stasyona geldik galiba. — Moskuya mı, yöksa daha Cenu-| ba mi gidiyorsunuz? en şimale gidiyorum — Mosku şimalde değil — Tabit. Petersburğa gidiyoruz. — Hayır, Moskuya gidiyoruz... Sen treni şaşırmışın, yalnış vagona binmişsin.... Kısa bir aessislik oldu. Sonra İvan Aleksiyeviç başıtı doğmeğe başladı ; — Hay Allah belâmi — versin Hay şeytanın gazebine oğrayayım. . Karim öbür trende yapyalnız kaldı. , Beni bekler, merak eder, üzülür. Ve yeni evli, nasırına basılmış gi- bi faryada başladı: — Ne bedbaht, ne talisiz adamım! Şimdi ne yapacağım? Yolcular teselli ettiler. — Telgraf çekin ve bir eksprese binip öbür trene yetişin. — Doğru.. döğru ama binmek için para İzım. bütün param karımdat Yolcular, aralarında görüştükten sonra, mesut adama para tedarik et- tiler. * Bir türlü ev- | eksprese - Halbuki Nakleden SELÂMİ İZZET — Hanımlar! dedi, insanm karnı aç olunca tuhaf hayaller görüyor, öyleyse haydi çabuk yemeğe başlayalımda hakiktlar görelim, Bir kahkaha savurdu. Kimse bu lerden bir şey anlamadı, fakat zaten çapkın kız anlaşılır şey değildi. Neş'e ile geçen yemek müd- detince kafasının içinde bir fi- kir, bir çivi gibi saplı durdu. Yemekten * kalkar kalkmaz tek atlı briki hazırlattı. Küçük |dı. Bütün kızlar, kadınlar köş- kün verandasından çapkın kizı seyrediyorlardı. | Koyu gelincik - rengi yuvar- lak şapkası, kahve rengi tayyı İseyisi yanına aldı. Atr kamçıla-| Y1 HAZİRAN,I! Bayrak möselesinin Tasaili - bayrak - Beki Türkterde hayr 211 Bizim bugün hâlâ kullanmakta duğmuz bayrağın “Ayına” “Yıldızına gelmeden evel Şarklı tanıman Millet- lerin alâmetleri olan bayrakların bir defa gözden geçirilmesi faydalı sa- yılır. Bunun için hulâsa olarak özlü bir tasnif yapmak Tüzımdır: Tarihte çok eski milletler bayrak lardı. Bayrak en ziyade harp mnda iki tarafı biri birinden ayırt eden bir alâmet gibi - kullanı- lıyordu, ve sonra cenkelrde dağılıp kendi ordusunu kaybeden askerlerin arkadaşlarını kolayca bula bilmele- rine de yarıyordu. Ayrıca zafer şen- liklerinde de mevkii vardı. Eski Mısırlılar bayrak — kullar yorlardı, bunların zamanlarında ya- | #ıyan Kavimlerin bayrakları olduğu | anlaşılıyor, bunlardan: Eski <Roma> | lıların «Nişanları» «Karakuş» idi. kullar zamanla d nin ayrı bayrağı bu- lunuyordu. | Araplar Romalılarla münasebette bulundukları için Romalrların alâ- metleri olan «Kara kuş» un Arapça adını kendilerine mâletmişlerdi. Ka- rakuşun arapçasını bayraklarına ad taktılar, ve kullandıkları bayrakla- za: cukâp..» namını verdiler. Araplar yalnız Romanır adını almakla rengini de aldılar düz renk intihap ettiler, Tslâmiyete kadar Arapların bayra- t böyle idi. muhammet (S.A.) zama vında bayrak metelesi yeni şekille- Te girdi. Hicretin birinci senesi ilk defa olarak bir beyar bayrak kulla- mıldı. Bunun Adına «Livâi beyzâs dediler. Bir mızrağın ucuna geçiri miş beyaz bez parçasından ibâretti. Şamdan gelen «Ebücehil»- kafile- sini varmak için ayrılan muhacirlere verilmişti. «Bedir» gazasında Müslüman A- rapların üç sancağı — vardı. Bunlar- dan ikisi beyazdı. Biri siyahtı, buna yine cuküp» diyorlardı. (Ayişe Ananın) çarşafından yapılmıştı. Muhammet (S. A.) & karşı yürü- yen «mekke> liler (rüesü Râyeti) denen bayrağı kullanıyorlardı. Bu- nunla beraber onun da adı: (ukâp- Karakuştu.) Hayber muhasarasında yapılan bü- yük siyah bayrağa cukâp> denmek- 'ten vaz geçildi: Livâ.. denildi. Meşhur «Ebu müslizm> Abbasiler hesabına ortalığı karıştırırken (10) arşın bayrak kullanmıştı. Bu zat bir zaman sonra daha büyük bir sancak yaptı, bu tamam: 15 arşın boyunda- ydı. Gölge manasına gelen «zıl namını verdiler. Fakat git gide Araplarda bayrak meselesi içinden çıkılamaz vaziyet- V) İbnil esir: İkinci cilt 173—188 sahifeye kadar mühim taf- silât vardır. Karakuş| a kalmadılar. Onun | ah bir| yat (8) rekamına bezemiyor miydi? İşte bıraktığımız nokta- ya döndük. Haydi şimdi, yorsan düz yola girelim. Ve zannediyordi ki eğer İhsa nın gözleri sevincinin - heyeca- nımmdan dolarsa, kendisi de ilk defa ağlamış olacak. Ağlama- nın bir lezzeti oluduğunu duy- muştu, şimdi onu tatmağa gidi yordu. İcabederse: — İhsan! Ben seni incittim, diyecekti. Fakat bir çapkın kız başka türlü yapamazdı. Sarsın- tdlr ve meçhul bir yol bizi yine karşılastırı tarziye kabul et. | uğuna karşı bi ru ve elinde uzun kamçısı ile çeğini andırıyordu. Fakat bu garip kir çiçeği baş ka şeyler düşünüyordu. Kat'i kararını vermişti. İh- san beyin köşküne gidiyordu. İhaanla karşılaşır kar a gâra katılmış garip bir kır çi | küçülüyorum demektir» diye düşündü. Kendini yokladı. Ha- yır, bu küçük bir hareket değil- |di. Madem ki yel önünde bir yaprak, sel önünde bir tahta i- İdi, burada ve şurada nihayet ark milletlerinde. Bayrak ! Selçukilerin inkırazına kadar, —— *B ense.——— Sari millellerinden - Araplarda - bayrak - İraalılarda “İdüncü senesinde <katsiye» cenginde :| Arapların eline geçti, (1) Sahi - Selçükilerde hayrak... lere girdi. Bi Aleviler de beya: kırmızı, Âbasiler siyı bayrak| ler ve yeşil taşımaya başladı | Mağripte Berberilerin türlü renk-| akları vardı. Bunlar ipek ku-| maş üstüne sırma işletiyotlardı. Endülüste <Beni Ahmer» alayla- taşındı. te rında yüzden ziyado &: ğt pek çoktu. Fatımiler «Şam» üzerine giderler- ke bayrak di, Hicretin 235 inçi senesinde « tevekkil» oğullarına beyâz ve siyah iki bayrak veriyordu. Bunlardan $i- yah olan: Veli ahtliğe — mahsustu, beyazı da Valilik alametiydi Arap Halifeleri bayrakları üzerine bakırdan parlak <Alem> takıyorlar- dr, yavaş yaş bu alametler. ortadan kalkmıya başladı. Birçok ümerüâ <Alem> yerine yu- varlak ve müstatil Alâmetlerle baş- lrklar kullanmağa başladılar. Hatta, bunlardan çoğu bayraklar kendi adlarını yazdırıyorlardı. zel beyitler — yazdıranlar çoktu. Daha sonraları Halifelerin (yeşil| —siyah) bayrakları tekkelere kaldı.| Cenazelerin önü sıra yürüyen ıskat- çılar tarafından tabutların öalerinde gekilip açılmıya başlandı. Bir «muharfem aylarında «Aşura» dağı- tılırken bunları görmek mümkünolu- yordu. Iranlılara gelince: onları n beşi götürmüşler- de en eski meşhur bayrakları <Direfgi K nİ> adını taşıyordü. Bu bayrak: is- mi var ciğmi yok bir Demircinin çek. tiki Deriden önlüğün aldığı namdı. Demircinin adı hep - bilindiği gi- bi: gâve... idi. Zâlim &dahhaker kar gı isyan edip muvaffak olmuştur. İş- | te bu bayrak İranda mükaddes ola- tak kullanılıyordu. Firdevsinin şeh-| namesine göre: Hüsrev Perviz av sürgünlerinde bile demircinin Deri- den önlüğünü taşıtıyordu! Divefşi kaviyani Hicretin on dör- Ama «Deri bayrak» İran tarihinde zaman zaman yine görülmüştür. Bizim büyük ve şanlı dedelerimiz olan asıl Türklere gelince: ecdadı- mizin kullandığı bayrak bir — tüne idi. O da büyük (Hün)a mahsustu. Her Türk okunu yaşlayıp okdanlığı- nı, koltuğu ardına asınca atına bine- rek büyük sancağın altına koşardı. Deşt, Eski Hindistan ve Çinde de böyle idi, büyük sancağın tepesinde «Hâliş» denen beyğir kılımdan — bir tutam — sarkardı. Eski Türkler bu «Hâlişi> kırmızıya boyarlardı. Bir Tivayete göre de bu bayrak ordu ö- nünde götürülürdü. Hanlarin - san- cakları yine başkaydı. Cengizin bayrağı beyaz idi. «He- lâgü> Han da Cengiz gibi büyük () Birinci tetkik: 16 Haziran No, 1199 Numaralı nushamızdadır. Dudakları birdenbire titredi — Ya İhsan reddederse. Ya, çapkın kız! derse, ulvi avdeti- ne teşekkür ederim, fakat sen benim ulvi izzeti nefsime höl met et. - Ayrılmamızın en bü- yük sebebini sen bulmuştun, o- nu bana kaybettirirsen işte asıl © zaman ben sana Jlâyık ola- mam. İhsan da ayni toprağın çocu- ğiydi. İhsanda da köy çocuğunun samimi, kavi mantıkı vardı. Göğsünde bir tazyik hisset- Bu avdetimi bir|ti. Bir an dönmeği düşündü. Fa| bir vesile de var, güz€l kat düşünüp taşındıktan sonra, Bir aralık «acaba bu göy-ço-| verdiği kararlardan dönmeme- | mu, nişanlanacaklar h | intikam hare- / ğe alışmıştı. Zaten dönmek iste| miş. 4 keti midir? Eğer öyleyse, ben| se bile iş işten geçmişti. Köş-| kika misafitimiz olup kün önüne gelmişlerdi. İhsan annesile üst katta oturuyorlar- dı. Alt katını da eçnebi sefaret- lerinden birisinin baş kâtibi ai- lesile kiralamıştı. Tuhaf! Birdenbire gözüne i- lişti: Üst katın perdeleri yok! -| birinci «Rükneddin e| tarını tak dü-İyordu. Belki, 'Türk Selçu fesi n tepesinde Hâl tı. Eski Türk bayrağının Türkler Ü- zerindeki te'siri o kadar büyük idiki, «Temirlenk» öldüğü zaman — beyat atının boş eğeri üzerine 1 bayrak tü tulmuş koca ordu bu sayede dağ mamıştı. Bu gün mirasları bize geçen Seb çukiler: Halifelerle müşi bastırdıkları halde onların ları bayraklâra Selçukiler muhafaza ettiler. Sel, da olduğu kiler «Hâliş» den gibi - benimsemişlerdi. Hatta tüğu yalnız bayrak tepelerifi” de kullanmıyorlardı. Ayrıca bal dan ve ya pirinçten yarım (Ay-E Tâl) ile beraber bulunduruyorlardı. Görülüyor ki, hemen birkaç sikk€ üzerinde «Ay» kullanan Selçukiler: Hilâli bayrak tepelerinde ve tüğ bali” lıklarında istimal ediyorlardı. Bunu nereden aldılar? — (510-551) hicri tarihinde hükümdarlık edeft mesutun> Bi zsans İmparatörü birinci — <Aleksi$ *komninoe> un resmine benziyef bir sikke bastırması gibi Rum- lardan mı gördüler? Netekim bu hükümdarın paralaff üzerinde mırraklı süvkri resimleri d€ görülür. Bu devitde haman Malâtyf Erzrum, Müusul, Sivas taraflarındA kesilen sikkelerin çoğunda at, mif” raklı adam, arslan tasvirleri vardıf: Bu sikkeler muhakkak Rum pâf” le özenmek için basılım!” n Bizansta geçmesi içindi, Çası: Ticari ve iktısadi bir maksatli pilmişti. İddiayı ispat için Malâtyada HÜ kümet süren cDanişmentlilerdet” (547—556) tarihine — kadar hükütr | dar olan crülkarneyn» sırf bu mab” satla sikkelerine — Rum — harflerilt? «büyük Emir zülkarneyen» V" resini yazdırmıştı. | Bu zatın sikkeleri yukarda ismi geçen zamanına tesadüf ediyor, yoksa RU” ları taklide bir sebep yoktu. Hal böyle olunca Istanbulu Fetb” den Türklerden birikiyüz - bukat bi sene evel tuğlarının başlarına Hi? geçiren Selçuki Türklerinin bu İf : 1â» Rumlardan almalarına ihti verilemez ) Çünkü Bağdatta bulunan Halifr” lerin sancakları üzerinde bakır ©7 lömler» vardı. Paralarının bir yî"', ne Bağdattakilerin eİmamlığını? Y” zan ve kendilerini de <Sultan» rak ilâneden Selçukiler onların cakları üzerinde parlâyan H neden oradan almamış olsunlar! Demek Hilâl: Istanbulun - fetbİii den bir kaç yüz sene evel salçik | Türklerinin Alâmeti idi. (mabadı var) Istanbul İkinci Ticaret "", kemesinden: Istanbulda Çisek V | zarında Fındıklıyan Hanı al! '",ı mağazada kırtasiye ticaretiyle ç tagil Abbas Hilmi efendimin Mtf mağazada bulunan kırtasiye mirbaş eşyanın fruhtu ve di hali hazıriyle devri hakkında icaret mahkemesinde karar miş olduğundan talip — olanlariN İp Haziran 920 Cumartesi ve < 1 v Mütevaliyesinde saat 16 dan İ7 ih kadar mezkür mağazada buluf#? a sa hey'etine müracant M"d olunur. A lıyordu. Alttaki kiraci kapıya çıktı. Göz u!% vardı. Selâmlaştılar. ÇaPKİ” yi | — İhsan beyin annesift rete gelmiştim. dit cevap :ınl"’ | Dedi, madam — Dört güncevel | Ç gittiler. — Vak vüh vaht Aceb #f kit dönecekler? i — İhsan beyin vedâ F gört söylediğine göre bir dlL purt miyeceklermiş matmazt “’.Mı daki işlerini tasfiye © 4g'l zannedersem bu gidişte Tzürk nişanlarıt b p e çe matmazeli ile d K fakat rica ederim. Mikş'ı | bir KÜi2 müzü içmezmisiniz MALİL alr İnmemek olmazdı. ı nabilecek başka dı. Evin madamı Sa' du. Arabadanı atladı- pısının önündeki ta:

Bu sayıdan diğer sayfalar: