25 Mayıs 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

25 Mayıs 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fikir, Mizah, ÇY " YŞ illiyet MAYIS 1930 REHANE — Ankara caddesi "Telefon numaraları: l 3011, 3912, 3913 4ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kuruş. 800 kuruş, 750 ,, 1400 » 1400 — ,, 2700 Ka gö a elen evrak geri verilmez ti geçen nushalar 10 kuruştur. te ve mathaaya ait isler için Üdüriyete müracaat c tetemiz ilânların mes'uliyetini Kkabül / etmez. ÜGÜNKÜ HAVA ün bararet en çok 24 en az Gerece di. — Pugün k olacaktır. Tüzgâr İ ;, e kadınlar! onların calkar!,, et.. Biz sulhperveriz! diye; etmezlerse, harp ortadan fakat kadınların sulh- meselesidir ki, henüz yada inanılmış şeylerden di olur, hatta çok asrf tat âsâri âtika müzelerinin mesini istiyordu . ivayet olunuyor ki, Ema- | Taksimde asrt bir hamam akmış.... Bu çok iyi ve bir şeydir. Çünkü bizde bir çok medeni şeyler- iri de temiz ve yeni usul la muvafık olmadığını <Asri hamam» 2! 'Doktorlar söylemiyor! lan bir zat; ü gazeteler de Hi yamamaktadırlar... Canım da bu kadar kıyılır mı? « Felek m Ümdesi “Milliyet” tir. 100 Telgraf adresi: Milliyet, Is. angisinin söylediği şimdi ha gelmiyor ve gelmesine tum yok, Çünkü kadınlar| ibirine benzer, Bir hanım askerliği uu bahsolurken demişti ki: Biz sulhperveriz! Eğer ka-| - ir asker olursa, harp - orta- samamdır. Bu asrf hamam, İz proje halinde dura dur- anet İstanbul hamam- sihhat ve temizlik şart- gö- k hamamların kendi yaptı- E ı şekline fit emredecekmiş.Bu da âlâ * haniya model olacak ha- torlar gazetecilere — kız- en gazeteciler hiddet yıldırımlarına her za- atonerlik etmektedir. de etibba odasında bir iç- İmuştu. Bu içtima sonun- fendim, size bir şey söy-| p , beyhude bekleme- demiş .. O gün bu gündür siyah mürek- * basılmakta ve gazeteciler celeri sekiz saatten fazla Altın adı bakır olacak ! Sarıyerde bir bakır madeni bulunmuş. Aramızda bunu ko- nuşuyorduk, Birisi dedi ki: — Adam sen de boş Iâltır. Geçen seneler orada güya altın. madeni de bulmuşlardı. Sonra kazdılar, bir şey çıkmadı. Ben cevap verdim: — Altın çıkmadı amma belki bakır vardır. — İnanmam. , * Bundan sonra Sarıyerin mesi relerinden bahs açıldı. Şifasu- yu, Çırçır, kambur, hünkâr, fıs- tık suları birer birer methedil-| di. Bedbin arkadaş bu arada; Sa| rıyerde maden - arıyanlara tek- rar çattı: — Bir şeye yanmam, dedi, güzel Sarıyerin her tacafını de- lik deşik edip altın adını bakıra çıkaracaklar!.. Kulak Misatfiri 19 Mayıs 54 üncü haftanın en mühim | haberi müsabakasının birincili- gini dan 235 İbra- him B, kazanmıştır. Yazısı şu- dur: “En büyük Türkün pek çok sevdiği milletini kurtarmak için attığı ilk adımın günü. O gün Gazi Milletinin selâmeti uğruna hayatını istihkar eden Büyük bir ferağati nefisle Samsuna a- yak bastı. Gazi Türkün istiklâ- H için olacak ölümden korkma- yan bir soğuk kanlıkla, kendi- sinin İngiliz torpidoları tarafın dan takip edilerek gemiyi batı- | racakları haber verildiği halde bile emsalsiz iradesinin verdiği karardan geri dönmeyerek “Yo- la çıkmalıyım” - demişlerdir. Kalbi Vatan ve Millet aşkıyla taşan Büyük dahinin 19 Mayıs hakkmdaki sözlerini ihtiva eden | satırları takip ederken onun bü Yyük fedakârlığı önüinde — insan küçüldüğünü hissediyor.19 Ma- yıs Gazinin yarattığı mucizenin meb'dei Türkün yeniden doğdu ğu gündür.” Namze!l Esbak matbuat müdürü Hik- met Nâzım Beyin kerimeleri Samiye H. ile — kazaskerzade Kadri Beyin mahdumu genç e- lektirik mühendislerimizden Seyda Rıza Beyin namzetlikle- Fi dün bir çok kibar ailelerin iş- tirakile tesit olunmuştur. Tevellüt Gazeteci arkadaşlarımızdan Resimli gazete sahibi — Sedat| Simavi Beyin bir erkek çocuğu| dünyaya gelmiştir. Nevzade u-| zun ömür temeni ve evebeyini- ni tebrik ederiz. Muali im Muallim her akşam eve ıeç! avdet ediyordu. | Mektepteki derslerini verdik | ten sonra hariçte de bazı yerle-| re giderek ötekinin berikinin| vetler ve mukabil ziyaret ve da/ danın emri altında in k PAZAR — 25... MAYIS — 1930 n arısı Edebiyat, Askerlik vazifesi Birinci sahitfeden mabat mekteptir, asker koşması: yürü yüş.... (ilâh...) gibi cidden tah- Ül ve tetkike muhtaç ve istifa- deli mevzular bulunmaktadır. | Kitabın ikinci kısmında kerliğe girmeden evvel ve gir- dikten sonra askerlik muamele —Fransızcadan— |lerine dair kısa bilgiler vardır. karısını gelecek Lafta Cumar- tesi akşamı için maruf bir lo- kantaya davet etmişti. Bundan sonra ziyaretler, da- “Askerlik vazifesi” nden ku- |mandanlığa ait kısımdan bazı | parçaları aynen alıyoruz: | “Kumandanlık, pek mühim-| dir. Bir ordu, hakiki bir nan kendinden | gocuklarını okutuyordu. Kırk| vetler biribirini takip etti. Bir|büyük kuvvetleri mağlüp ede | yaşında sakallı bir adam - olan| muallim ciddi görünen bir a-| damdı, Sabahtan akşama kadar ders vermekle aldığı para, mu- allimin bütçesini -güç - hal ile tevzin edebiliyordu. Bir karısı,| bir kızı vardı. Her akşam yedi- de evine avdet ettiği xaman, bunları kendine muntazır bulur. du. Bu akşam da yedide evine| geldiği zaman gülerek - karısı-| na: — Nasılsın, dedi, anlatacak şeyim var.. bir arkadaşı- ma rast geldim. Kendisini sene|; lerdenbeni gördüğüm yoktu. Sokakta otomobilde gider- ken bana seslendi. Sonra inerek benimle bera- ber bir kâhveye girdi. Fakat alt tarafını yemekte anlatırım. .. — Evet, evet... Yemek ha- Zır... , Sofraya oturduktan sonra mu| allim hem çorbasını içmeğe, hem de tekrar anlatmağa başla| di: — Bu arkadaşım uzun zaman lardanberi mali işlerle meşgul oluyormuş. Bana pek samimi davrandı. Ben de kendisini bize, davet ettim, İyi etmedim mi?.: Kadın her vakit kocasını tas dik ederdi, — İyi ettin, dedi, yoksa evi- mizi beğenmiyecek diye mi kor kuyorsun?... — Hayır... Çünkü bazı sınıf adamlar vardır ki onların evi, döşemesi hakkında müşküipe- sent olmamalı... İşte biz mu- allimler bu sınıftanız. halde?... Sofraya hiz- lerimizi gören kadını alıkoya- rız. .. Fakat bir şey sorayım: Gelecek davetli evli mi bokâr mi?,. — Bekâr... Hem de zannede| rim bir çok macerası var... | Cumartesi akşamı muallim| eski arkadaşını eve getirdi. safir şık, zarif ve genç denecek | bir yaşta sayılabilirdi. Mavi gözlü kumral ve bakışları cür'-| etkâr bir adam. | Davet samimi geçti. Muallim| eski mektep hatıratından bah-, sediyordu. Fakat misafirin na-| zarları kadının üzerinde tesiri- ni icra etmekten geri kalma- mıştı. safir çekilip gidince mual lim karısma fikrini sordu, Ka- dın kocasının fikrinde idi. İyi bir adam. Misafir giderken mua'limle “Milliyet, inedebi romanı: 102 Na LA KA - » j M Mehtap pek cetis! Yemek|minin damarları meşin kamçı şöyle hir zdayi dola- | gibi sertleşti. Yüzüne ateş çık- lim! demi; ti. Beyin bu teklifi al en birer yıwl hareket ettiler. 7 e : y ESİ Bürhan Cahit Dedikleri zaman Ahmet Sa- — |yecanla seyreden Ahmet Sami eski bağlara doğru giden yol-| — İyi edersiniz! bul edildi ve kadeh-| — Dediler. Ve onlar arabalara T wm daha a |dağılırken Ahmet Sami kimin kiminle bindiğini anlamak icin det Bey bu teklifi bi'nas| dikkatle onları takip etti. kibi Ahmet Szmiyi berkat| — Hâle gibi zevki ve ince dü-|araba taksiminde Hâle gibi bir k için yapmısu. Onun da-|şünüşlü bir kadınm bu vazi- | pilân kurmak istedi. azinoya gelip Böleyi xew-| yette kendini ve etrafını idare| — Arabalar taş merdivene yak- ile beraber görlüğü axa |etmemesi mümkün müydü?. . liği buhramı pek iyi sezen| — Arabalar gazinonun — önüne ' gelmişti. uanduğu gibi de oldu. On| yağa kalkıp L'zaz öteleki iz tura çıkı;«ruz bey'er! k. yaman 1akibini bu sa- | sıralandığı zaman Hâle derhal |olalım. Dedi. Ben küçük hanım un kudurın ak için i |Püreda Hanımefendiyi kolun- şeyler düşünüken bu tur|dan tutup sevketti ve soluna kendisi oturdu. Sonra Kadri Beye dönüp: — Buyurmaz mısınız - efen- dim! dedi. Bu taksimi merakla ve he-i derin bir nefes aldı, Arabaların ve onların sesleri da henüz kaybolmuştu . ! Ah- met Sami arkadaşlarına işaret etti: yapalım mı? O şimdi hı-sını yanındakiler den, bilhassa bu görgüsüz kızı peşine takıp getiren Hüdai Beyden çıkarmak istiyordu. Onlar razı oldular. — İçelim! dedi Ahmet Sami, İçtiler ve kalktılar. Dört kişiydiler, Ahmet Sami laşınca: — Rahat etmek için ikişer la bineyim, Bu açık teklifi ötekiler red- detmediler. Ve Ahmet Sami genç kızı derhal arabaya atlat- tı. Kendisi de yanmna oturdu. — Biz Ayanikola tarafından gün muallim karısma dedi ki: — Sana sevinçli bir haber ve- rec daşımı buğün gene gördüm. Biliy sun ya, kendisi para kazanan, zerigin olan bir adamdır. $ bir şirket teşkil etmiş. .. den imtiyazı almış.. Beni de şirkete girmeğe teşvik ediyor. |Ben de kabul ettim. Hisse se-| netlerini almak bin frank lâzım. . Kadım belki ilk defa olarak kocasına itiraz etti: — Ne diyorsun?.. Bu para- yı nereden bulacaksın?.. Fakat kocası temin ediyor- dü. — Nasıl mü?.. Bu parayı ba- na dostum ödünç verecek. Şir- kete girmemi temin - edecek.. Kadın düşündü. Fakat bir şey söylemedi. Devrisi sabah doğ- ruca kocasının zengin arkadaşı nn yazıhanesine gitti. Böyle ziyaretlere alışık değildi. Onun için içeri girmeğe sıkılıyordu. Maamafih kararı kat'i idi. Mükellef bir masanın başın- da oturan adam bu ani ziyarete mana verememişti. Fakat ka- dın izah etti: — Kocam bana her şeyi anlat tı. Sizin teklif ettiğiniz yardımı. biliyorum. Fakat buraya geli- şim sizin uzattığınız bu yardı-. mı reddetmek içindir. Düşün- düm. Biz orta i-bir aileyiz. ders vermekle t para ile Elli bin fcank gibi bir parayı kolayca ödeyemeyiz. Bunu neye mukabil bize vere ceksiniz?. , Kocam bunu ödeye- mez. Ben ise.., asla!.. Kat'i adımlarla çıktı. Mual- için elli şını bir daha göremedi. Sonra bir gün gazetede oku- du ki eski arkadaşı dolandırıcı- lık cürmile tevkit edilmişti. Kadımı kendini, kocasını ve evlâdını kurtarmıştı. Kambiyao fiatleri Dün borsada — İngiliz lirası 1032 kuruş otuz parada açılmış ve bir aralık 1035 kuruşa kadar çıktıktan sonra 1034 kuruş otuz parada kapanmıtşır. Liret 8,95, altın 907 kuruştan muamele gö- rmüştür. Adalar belediyesi Adalar dairesi müdürü Ya- ver Beye bir ay mezuniyet veril miş ve yerine vekâleten Ema- net mülettişlerinden Necip B. tayin olunmuştur. karşı karşıya geleceklerini tah min ederek vaz geçmek istedi Yine anf bir fikirle bu fikrini izhar etmedi. Kendi kendine: Ma-! bilir. Ayni ordu, herhangi bir kü- | nm emri altında sebep- mağlüp olabilir. Mağlüp bir muktedir bir kumandanın affer ve galip| Olabilir. Bü kumandanlar İpek çok defa, tahakküm altına girmiş ve inkıraza yüz tutmuş milletlerin harp kuvvetlerine yeniden bir revnak — vermeğe muvaffak olmuşlardır. Ekseriya, bir büyük kumari- danın ölmesile veya ordu üze- rinden çekilmesile milletlerin askeri şerefinin dahi yavaş ya- vaş zail olduğu görülmüştür. Mükemmel bir kumandanı vücüde getiren şey, mükemmel ahlâktır. Kumandan olan zatın insan | tanıması lâzımdır. Çünkü ordu| cansız bir âlet değildir. | İnsanların kıymetleri, mi- | zaçlarıma ve hislerine göre de- ğişir. Cesaret ve şecaat her askere lâzımdır, fakat kumandan bü- yük adamlara mahsus hilkf ve | nadir bir cesarete malik bulun | malıdır.” Afet Hanımın Yurt bilgisi notlarından mürek! emsalsiz notları her vatandaşın işine yarayan bir kitaptir. Eserin hasılâtı Himayei Et- fal cemiyetine — terkolunmuş- tur. Askerlik vazifesi müellifi Afet Hanımı Yurt bilgisi neşri yatma bü kadar mükemmel bir eser ilâve ettiğinden dolayı ha raretle tebrik ederiz. | Karaağaç - Edirne için de her sabah gelip iş- lim bundan sonra eski arkada- tarifesine zam yapıldı mi? | — Şark şimendiferlerinin Ka- raağaç ve Edirne bilet, ve nak- liye üçretlerine zam yaptığına ve bundan komiserliğin haber- dar olmadığına dair bir şayia vardır. Bu hususta Şark demir yol- ları baş komiseri şu malümatı vermektedir: — Şirketin komiserliğin ha beri olmadan ücretlere zam yap masına imkân yoktur. Yalnız Edirne hattı Yunan toprağın- dan geçer, belki Yunan şimen- difer idaresi ücretlere zam yap mıştır, Sadullah Bey Evvelki gün şehrimize gelen Seyrisefain umumt müdürü Sa- dullah B. dün sabah tekrar An- karaya hareket etmiştir. ların hali derhal malüm olur. O zaman arabacı büyük turun ğaçlarla örtülü bir yerinde irden bire durur, yere — atlar, — Daha iyi, görsünler, dedi.|bir iki arabacı küfürü eder, yay Yalnız hareket ettikleri za-|lara bakar Sonra bir taş ara-i man yavaşça arabacıya emir|mak bahanesile uzaklaşır . — Ne dersiniz, biz de bir tur| verdi: — Sen ağır git, ötekiler öne geçsinler! Arabacılar Rumca bir şeyler| pek bilmiyenleri eski , bağlara| konuştular. Böyle tur alemle-|doğru götürür, sık ağaçların | Bu güzel bir fırsattır. Bazıları toy âşıklara yol öğ retir. Adanın mahfi köşelerini Ankaraya hava- dan bir nazar Birinci sahifeden mabat yaresine binerek Ankara üze rinde 20 dakika süren bir u- çüş yaptılar. İki yolcu alan bu tayyarede Başvekil ve refikası sevimli çocuklarını kucakları na oturttular. Tayyare sahaya döndükten |sonra Başvekil ve zekânın bir ifadesi olan oğlu Ömerin intiba ve ihtisaslarını dinledim,. İsmet Pş. Hr. diyor ki: — Ankaranın ne güzel ve ne derecede mamur olduğunu görmek için tayyareden bakma Yepyeni ve muntazam bir şehir manzarası. Eski yapı ade- ta ckalliyette. Refikaları Hf. ilâve ediyor: — Hep yeni yapı. — Eskiler gözükmüyor. rin ahenkli sesi duyulu- yor: — Her taraf yemyeşil. Saraçoğlu Şükrü Bey soru- yor: — Ömer anlat daha — neler gördün?. — Gazinin köşklünü ve bi- zim evi gördüm. — Bahçede kimse var mıydı? — Bahçivan yoktu, — yalnız ahçıyı gördüm. Beyaz elbisesi- le dolaşıyordu. Başvekil, Maliye Vekiline hitaben: — Halka tayyareyi sevdir- mek için sık sık uçuşlar terti- bi lâzımdır. diyordu. Alıştır- mak lâzımdır. Bizim çocuklara bakın, sevinç içindedirler. Sa- bah uyanır uyanmaz ilk sözle- ri bu oldu: “İlle gidip tayyare- ye binelim!,.. Ömer hiç korkmadı. Erdal hiç” kıpırdamadır. Gene Ömer anlatıyol — Bir evin içinde gibi idim. Kalkarken ayağım altından top raklar, otlar kaçıyor gibi idi. Ve babasma dönerek: — Baba, bu tayyareyi satın al, bunları brrakmıyalım dön- sünler. Paşa gülerek: — Ondan sonra Ömer nere- de diye soralım seni değil mi?. er Cevap verdi: — İzin verdiğin zamanlar bi- nerim, Bu sırada yanında durup es- ki harflerle not tutan bir gaze- tecinin notlarını kaparak bağır- İr: — Hâlâ mı eski harfler. — Eski harf değil, istenog- rafi. — Ben onu anlamam. Bunlar Arap harfleridir. İsmet Paşa oğlunun harf in kılâbı için gösterdiği titizliği ve hassasiyeti memnuniyetle ve gülerek takip ediyordu. Bilâhara Maliye Vekili Bey, Fevzi Paşanın kerimesi ve bazı Hanımefendiler tayyareye bin- diler, Öğleden sonraki uçuşlarda muallim Afet Hanımla serya- ver Rüsuhi Beyin refikası, Rü-) suh? Beyin hemşiresi ile Fuat Bey hemşireileri, Hava müste- |bir davettir. — Hakikat, ne mükemmel| manzara! Nefis. Haydi inelim, cici, Burası alçak ve sık çamlarla örtülü dik bir yamaçtır. Üç dört adım sonra araba ve ara- bacı gözden kaybolmuştur. Yer kurü çam yapraklarile örtülmüştür. Dalların arasın- dan gök parça parça görünür, Ağustos böcekleri ötmektedir. Tindeki hususi sahneleri, gizli! koyu yeşil gölgelerinden geçi-| Asırlardan beri bu hava ve bu, tertipleri pek iyi bilen bu adam| rir. ileride adanın İzmit körfe-| koku ile galeyan eden insanlı- lâr o kadar pişkin ve o kadar|zine hâgim issız yerinde yavaş |ğim o günü idrak eden evlâtla- tecrübeli idiler ki, tura çıkan |ça arkasına döner: her hangi bir erkekle kadının| reket ederlerdi, Genç Gşıklar endişeli olur, tecessüsten çekinir, görülmek- ten korkarlar. Arabacılar bu çeşit müşterileri olunca onlara fırsat vermek, ve bu münasebet le yolu uzatmak için hem akıl ögretir, hem de yalnız kalma- larına gayret ederler. gidelim, dedi. Sonra ötekilerle rı ayni heyecan ve ayni ihtiya- — Beyefendi, der, yukarıda | cın tesirile biribirine sokulmuş- aralarında münasebetin derece|çok manzara var. Ama araba| lardır. sini bile keşfeder, ona göre ha-|çıkmaz. İsterseniz görmek du-| Yerde mevsimlerin biriktire rayım. Ağustos böceklerinin ıssızlı- ğı, süküneti li çetirdiği çam ifade eden cırıltı-| rakları bir müddet çıtırdar. biriktire kalın ve yumuşak bir. sedir haline getirdiği yap “San'at” Dal| çekilen dizginlerle şahlandı. İlga edilen sıhhiye memurlukları Hudut ve sahiller sıhhat U- mum Müdürlük teşkilâtma mer but ORDU Sahil sıhhiye İda- resile BARTİN, MUDANYA, BURHANİYE ve ÇEŞME sa- hil sıhhiye Muhafaza memur- lukları, Sıhhat ve İçtimat Müu- avenet Vekâletinin karârile | Haziran 1930 tarihinden itiba- ren ilga edilmiştir. Bu tarihten sonra mezkür limanlara uğra- yacak gemilerden bu limanlar- da bulunan hiç bir teşkilâtm sıhhiye resmi cibayetine - salâ- hiyeti olmadığı ve — gemilerin sthhf muamelesinin il sıh- hiye teşkilâtı bulunmayan mi haller'de icra edildiği gibi pılacağı da tebliğ edilmiştir. İhtisas vesikası Son iki hafta zarfındı sas vesikası almak üzre İstan- bul sıhhiye müdüriyetine (100) kadar hekim müracaat etmiş ve bütün müracaatlar — dört yüzü geçmiştir. Perşembe — akşamma kadar müracaatların kabulüne devam edilecek ve bunları — tetkik ile mükellef olan jüri heyeti hazi- — ran iptidasında toplanacaktır. İhtisas vesikası isteyicilerin ek — serisini genç hekimler teşkil el mektedir. Şehrimirzde henüz ihtisas ve ;îukuı istemiyenler (600) kada' mahsulâtı arziyemizin cinsleri, sınıflara taksimine başlanmış- tır. Bu tasnif ilerde muhtemel ihracat — eşyamızın istandardizasyonuna esas ola- bilecektir. Bu işle bir komisyon meşgul olmaktadır. Mensucat kongresi Yakında İstanbulda büyük bir mensucat sanayil kongresi toplanacaktır. Bu kı için Ticaret Odası hazırlık) bu- | lunmaktadır. Kongreye ipekli, yünlü ve pamuklu mensucat sanayiile u- ğgraşanlar iştirak edecektir. * — —— ——— ——— garı Şefik Bey ve haremi uçtu- lar r. Afet Hanım tayyareden Çat kaya köküne bir buket attı. vermiştir. Ziyafette samimi nur tuklar taati edildi ve — ziyafet! bir suvare takip etti. Misafirler yarın sabah yedi- de tayyare ile İstanbula hare- ket edeceklerdir. Müşterilerin döndüğünü gö rünce sigarasını söndürür, ya vaş yavaş gelir. Kendisi de bü: yük bir dertten kurtulmuş gibi memnun Iumçıımı çıkhnr. Artık kadınla erkek çabuk — dönmek ihtiyacındadırlar, İkisi de taşıdığı ağır yükü yerine bi rakıp ferahlamış bir hamal gibi artık temizlenmek ve dinlen” mek isterler. İşte Büyükadanin tur âlem” lerinde böyle maceralara he men her gün, bazı günler hef saat tesadüf ede cde aşk ve $8" fanın bu cephesinde cpey tec” rübe sahibi olan arabacılar Alı met Sami Beyin de maksadım! derhal anlayıvermişlerdi. Onun bindiği arabanın adlslz larından başka bir şey işidilmi |lar arasındaki mavi gök parça-| ga. sola atılıp hırçınlık göster” yen bu boşlukta çamların kalın|lârı bazen kadınm, ve şehevf kokuları duyulur. Ye-|ğin gözüne çarpar. şilağaçlıklar altında, araba sar| koynunda iki mahlük sıntıları içinde hareket eden si|en bllyiılk ve leziz ihtiyaçlarile nirler artık çözülmek ihtiyacı-| çırpınırlar. HAĞÜNL HOĞÜ Meselâ yanındaki kızı öp-İn: dııymıknîinr. Arabacının bu| Arabact akai İstikametten, a-| bi açabilmek ellerinde idi. mek için fırsat kollıya âşık -ihtarı tarı ramanında yapılmış| Sağıya doğru inmiştir bazen erke-) di. O zaman ötekilerin arabas! Tabiatin | öne geçti. K fıtratın| Bu plân kimseyi şüphelendif memişti. Şimdi ötekilerle aralâ rındaki mesafeyi istedikleri B” (Bitmedi) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: