26 Ekim 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

26 Ekim 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Edebiyat, Saırvrat Mektepliler müsabakası : M. Venizelos 76 ınçı hafta birinciliğini Ni- şantaşı Kız orta mektebinden 65Mefharet H.kazanmıştır. Ya zısı şudur: Bu haftanm en mühim habe- rini Yunan hükümetinin başve- kili M. Venizelosun Ankaraya seyahatı teşkil etmektedir. AZ 1939 MİLLİYE Fikir, * Mizah, Rülliyet . Asrın ümdesi “Milliyet” tir. 3 26 TEŞRİNİEVEL 1930 Nor 100 Faal nes Milan ir tanbul, Telefon numaraları: İstanbul 3911, gız, 313 NİEV VEL Bilmecemiz 2845678910 Neşriyat haya Fransada neşredilen mühim eserler dan de anlaşılacağı üzere, yir- wi birinci asırda ne olaçağım değil, sadece on sene sönraki dey bahsediyor: “Dix apb apr6s, Bu eciriş bir iyliği veren bu. asöt âleğtinin günkü Fransız eli ©n maruf çehrelerinden hepsi- nip 040 senesinde de sahnede kalmalarıdır. Muhafrir bunlar- dan hiç birini feda etmeğe kıya mamıştır. Galiba romanım . tatlı tatlı o- kunmasındaki âmillerden biri- de by olgeak... Fransız muhar- ş İstikbale ait mevzular inti- bap ederek romanda bir nevi ke hanet yapmak hevesi bazı güzi-| de muharrirler de nadiren tesa- düf edilen hallerden değildir. Hele dünyanın kimbilir kaç se- ne sonraki siyasi vaziyetini koş feder gibi görünerek ona göre eser yâzmak merakı karşısında okuyucular ne düşünür apaba?.. Geçenlerde vefat eden İngilir Lordu Birgonhead galiba 929 da çıkan bir eserinde 2000 sene- sinde ne olacağını tasvir etmiş- di! Kadın fendi Hüber Peelleren madam Sent | Rozmond Pelleren'e derin ve Simon'un salonuna girince, niha İmütebessim £ gözlerle bakıyor, yette bir Kol oturan Ros-İmasada hiç kimse ile meşgul ol i mond'u tatiçe, Ültrsedi. muyor, yalnız onunla konuşu- İs en ,Rozmond ömrünün bir safha | yordu. İimza atan kahreman çephe ku- İK idi. Rozmend inkisarı hayal) Pellerenmesuttu, Aşkınm İlk | mandanı İsmet Paşa ile görüş- İörle ölüme mahiim edilen mu- | günleri hayalinde cenlanıyordu. | nek fikrini Yunan başvekiline Azam bit tarihi idi, Rosmond, sürmeli gözleri ile |(iham eden şey | şüphe yok ki Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş tur. Gemete ve ypatbaaya işler şekli İ sors9 if Haydt nö t z l isin müdiriyote müracat edilir. Gazetemiz Hinlerın mesuliyetini kabul etmez. Bugün ava Dön en çok hararet 19 on az 14 derece idi Bugün mazgr lodos eseçek hava yağmurlu olacaktır. Maça dair Bir hayli zamandır bir türlü yanaşmağa cesaret odemediği- iz bir spor hâdisesi cuma gü- nü Taksim stadyomunda oldu. Bilmem geden Yunanlılarla bir teması yapmayı bir kısım İareçilerimiz İstemiyor, bunda mahzurlar görüyorlardı. Biz bu| İşanaatte değildik. Bir Türk- Yunan müsabakeşmın on saf *#por havası içinde yapılabilece Fakat biz bugün İngilterede neşredilen (eserlerden — değil, Fransada dedikodu mevzuu teş kil eden mühim bazı kitapların isimlerini zikretmek istiyoruz. Fransız muharriri | M. Jean de Pierrefeu tarafından ahiren neş redilen romanın mevzuu, ismin ra nazaran sahaya Yunan rağı çekmemek için Türk bayra Kmun çekilmesinden de sartına zar edilmiş.. Bu yanlış bir dü- şüncedir. Sahayı yalnız iki mil- İeti temsil eden Milli takımla- rm müsabakalarında bayrak çe- kilir, Futbolda Beynelmilel u- sul budur ve onun için dir ki, iki klüp arasında öereyan eden bu maçta sahaya yalnız İstan bul mıntakası bayrağı çekilmiş u. Maç emasında ehemmiyetli bir müşahede yaptım, Eğer Polis müdürü B. Tak- ğine kail idik. Cuma günkü maç| sim stadına polis kuvveti gön- bu kanaatimisde yanılmadığı- |derdiği zaman her türlü inzıbati gösterdi. İtedbirin tamam olduğunu zan- mi İtanbulialarıı cuma günü nediyorsa çok aldanıyor. Çün- Yunanlı misafirlerimize (karşı kü sahanın etrafına dizilen po- gösterdikleri hüsnü kabul ve lis kordonu aradaki en sinirli se tentilmenlik ise her türlü tah-| yirciden daha ziyade maça dalı minin İ#evkindeidi. Bu çetin maç şimdiye kadar stadyormda görülmemiş bir sükün ve adeta bir tenis maçı seyircilerinden bi le beklenmiyen bir sessizlik için de coreyaf etti. Bu nokta takdir le işaret edilecek bir şeydir. Oyuncularımızın iyi oynadı- ğını söylersek kendileri de da- hil olduğu halde buna kimse i- nanmıyacaktır. 2-2 sayı ile bera bere kalan bu maç Feneriy iyi bir oyunu ile takıtırmız lehine 4-2 gibi bir şekli alabilirdi. Fa-| kat dünkü fena oyuna nazaran aleyhimize 4-2 bitmediğini memnun olmalıyız. Kim iyi oy nadı, kim fena oynadı, bunu ta kım kaptanı ve klip müdirleri elbette ihtar ve izah etmiştir. Ben yalmıs şu kadar söylemek isterim ki, isimleri malüm ve halkça ötedenberi sevilen bazı iyi oyuncular, güya bir hüner) yapıyor gibi mahut murdar ça- lamlarile hem oyunu bozdular, hem, takımlarının muvaffakiye tine mâni oldular, hem de sinir- leri gergin Halkın muhabbetini yü elli kaybettiler, Bunlar yeni ve tecrübesiz adamlar olsa | mazur addedebilirdik. Lâkin maalesef bunların ekserisi hat- tâ beynelmileldir. esnasında tarafeynin milli bayrakları çekilmemiş ol- ması bir kısım alâkadarların nâ değil yor ve sahgda illeti vücudünü unutuyor, Cuma günü yüzlerce polisten mürekkep bir kordo- Bun arkasında bir sürü seyirci- nin sahaya dolması bunun neti cesidir. Zaten bizim polisin ka labalıkta halk nasi tutulur, na sıl dağıtılır bunu bilmediği mu- hakkaktır. Cuma günü sahaya giren hallcın, polisler arkasında nünde idiler. Görülüyor ki, biz de polisin talim ettirik mesi lâzım gelen cihetlerden| biri de budur. Beş hasta var! Bizim Etem İzzet B. “Milli- yet”"te bir roman neşrediyor. A- tinadan avdetimdenberi bu ço- cuk gazeteye gelmiyordu. Sebe- bini Tahafça bir cevap verdiler: arkadaşlardan sordum.. — Hasta beş iken altı oldu da ondan. — Ne gibi?. — Etemin romanında beş has ta var. Belediye azası intihap İedildikten sonra kendi de hasta! Iğndı, etti altı. Maamafih bu kadarla kalacağa benzemiyor.. Eğer daha bir kaç gün gelmez se yerine çalışanlarda hastala- nacak ve hasta adedi yedi, seki zi bulacak! ; r FELEK Beş hasta var! —— Cahitle bir sandalda işiniz | neydi?. Diyecekler?. Evde hiç kimse benim Çahitle iki senedir, seviş tiğimi bilmiyor ki... Bütünma hallede bir Şadan, bir Ekrem, bir de benim küçük tontonum biliyorlar. Bilmem amma, küçü- ğün aklı da pek böyle şeylere #rer mi?, Onun için bütün sırla rım meydana dökülecek, — Oh... Cahitle beraberler miş... Diye dile düşeceğimizden kor kuyordum. Paşa da sofrada sor du: —Hanımelendi refikanız mı? Cahit: Etem Izzet — Nişanlıyız... Dedi. Çocuk başka ne desin? Bana da sorsa ben ne diyecek- tim?, Sahiden de öyle değil mi? Şimdi nişanlıyız, iki sene sonra da nikâhlı ve evli olacağız. . Ni- şanlanmak nedemek?. Bir çif- tin gönül, his, fikir, vicdan, vazi fe beraberliğini temin imkânı nı bulabilecekleri zaman değil- mi?.. İşte, biz şimdi bu zamanda yız, Parmağımızda yüzük yok muş, şu bu, konu komşu, uzak yakın, eş dost bir araya -topla- np ta: — Nişanlandılar . . Dememişler. Ne çıkar?. Biz, m ririnin hayaline göre on sene sonra, yapılacak intihap netioe- sinde Frgnız Meclisi Mebusanı tamami İş sosyalist olâcaktır. Tabii hükümeti de bunlar teş- kil edecekler. Lâkin bu iş zan- nedildiği gibi kolay olmiğyor. Günlerce uzuyor. Yeni kabine teşkil edilinceye kadar iş başın- İda hep, şimdiki Başvekiller M. Tarditu kalıp duruyor!, . İşin felâketi şu ki sosyalist ler kabine teşkili işin kendi aha larında bir türlü anlaşamıyoes lar!., Fakat memleketi idare etme, için de bir hükümet lâzım deği! mi?., İster i yine oşki a- damlardan eni kabi- ne teşkil ediyorlar ki bi | İdiki Hariçiye Nazırı M, Brlând yine dahil oluyor! . Romanı lezzetle okutturay bu cihetlerden sarfı nazar si İrir Fransada sosyalistler hülkü- jmeti teşkile uğraşırken hâyat Pe irem on sene sonra dâ- a artacağını da anlatıyo? İ. Eserde bugünkü Fransanm san'at, edebiyat, iktısadiyat ve siyasiyatımın en bariz noktaları nı on sene sonraki kehanetlere göre tatlıbir İstihzaile tasvir edilmiş oluyor. ., Napoleon'a dair Fransada ehemmiyet ve alâ- ka ile karşılanan yeni eserler- den biri de Vie de Napoleot ol- muştur. Bu eser öbürü gibi istik bale ait bir kehanetfuruşluk de- gil, maziye ve Fransanın İlk im İperatorunun hayatına âit pek ciddi bir eserdir. Bu eser imparator tarafından “İbırakılmış yazılardan, vesikalar | İrin nasıl ele geçirildiğ Fenni bir tenkit olmaktan) dan ibarettir. Her hangi bir ka-| sız okuyucularına bir kere daha çok uzak bu satırları bitirirkeç |lem karışmış değildir.Onun için | anlatmak için sayısız eserler ya bugün oyniyacak olan Galatasa | Fransız münekkitleri uzun bir) zıldı, neşredildi. raylılara muvaffakıyet dilerim.| sabır ve sebat mahsulü olan bu kitaptan takdirle bahsetmekte ittifak ediyorlar. .. Otuz beş ya şında imperator olan Napoleon' un bizzat kaleminden çıkmış o İan bu yazılar okununca genç imperatorun ne yaman bir ça- lışma kabiliyetine malik oldu- ğu ve büyük işler becermekteki muvaffakıyetinin esrarı göritlü- yor. Ceneral Yusut kim?. , Roman değil, hakiki bir ma- ceradan bahsetmek lâzım gelir- se bir asrr evel cereyan eden bir vak'anm kahramanmı hatır- lamak lâzım geliyor. Cezair Fransızlar tarafmdan zaptedile li beri bir asır oldu. Bu yaz Fransızlar bunun Hem nişanlılığın : izdivaç in hazırlıyacağı . esaslara o kadar evvelden gitmişiz ki, bu- gün Cahitle ben yanyana da ol- sak, uzakta da olsak bir düşün düğümüzü, bir sevdiğimizi, bir duyduğumuzu, - her şeyde tam İbir birlik “ve beraberlik hisset tiğimizi seziyoruz. Bize kalpleri mizdeki kuvveti, sevgimizdeki şuuru hiç bir nişanlılık temin edemezdi. Kendi kendimizi bul- duk, kendi kendimizi * sevdik; kendi kendimizi yokladık, ken- di kendimizi * benimsedik, > Bu- gün bir kalbi ir vücudü- müz, bir emelimiz, bir varlığı muz var, Bu varlık, bu emel, bu birlik iki sene sonra bizi, — Nikâh... Denilen kapın önüne de gö türecek, kanun karı kocalığımı- za imza koyacak. Bunun daha ne gerisi, ne ilerisi yok! aşa, Şadan: da sordu. — Kardeşim... Dedim. Ahbaplığımızın kar- asıl hedefe daha kestirme gitmi- deşlikten daha ileri olduğunu |hidi orta, Bu tarihin Üstünden tamam İdört sene geçmişti. Rozmonü'tan ayrılma Fas'a gitmişti, Orada, hemen her gün metre şini düşünmüştü, Bin bir hatıra #in sisleri ardsıhda hep Z- mond'u görüyordu. Paristen kaçtığına pişman çi iyi anlarda, dalma ünlemi: un hayali ile teselli bulmuştu .... İşte, Parişe avdetinin ertesi yi tesadüf Rozmond'u kargi- me çıkarmıştı. ayat ne garipti!.. Madam Sent-Simon topukla- üetiinde kavisler çizerek gel- di; — Safa geldiniz!.. Çok mem- nun oldum. Gelin sizi misafirle- rime takdim edeyim. Rozmond'un karşısına gelin- ce kadın İlaykırdı: — Mösyö Pelleren!.. Bis çok eski âşinalarız! Madam Sent-Simon: — Daha iyi, dedi, sofrada he men hemen yanyanasınız. Rozmond'la Pellereen'i yal- | iniz bir demet çiçek ayırıyordu. İDemetin üstünden konuşmaya başladılar. — Fastâ çok kaldmız mı? — Bir sene. — Parisi'özlemediniz mi? — Çok özledim. | — Sahimi? | — Elbette. — Emin olun Paris te sizi öz ledi. a a m a İer. Bir taraftan merasim hasır- lanır, parlak geçit resimleri ya-| pılırken diğer taraftan da Ceza| i Fran Biz burada ne bu eserlerden ne de Cezairin zaptı için Fran- sızların o zaman nasıl hiç yok- tan bahaneler icat ederek fırsa- & ganimet bildiklerinden bahse deösk değiliz. Ahiren (La Viş du General Yusuf) isminde bir kitap çıktı, Bu Yusuf kimdir?.. Napolgon'yın kısa bir müddet saltanat sürdüğü Elbe adasında doğmuş, bilâhare korsanlar ta- rafından çalınarak Cezaire gö- türülmüş, orada Müslüman ola rak büyümüş bir adamdır. Son- ra Cezair Fransızların eline ge- İçince o da Fransaya geliyor ve gönül verdiği bir katolik dilberi mi almak için tekrar Hiristiyan| olüyor. Yusufun Hayatı macera| larla doludur. Onun için bu ki- tap alâka İle okunuyor. söyledim. Fakat, Paşanın bu sotgülârı da tahafıma gitme di değil, Sanki, istintak hâkimi gibi her şeyi öğrenmek istiyor, annelerimizi sordu, babalarımı - £1 sordu, herede oturdüğumuzu sordu, evlerimizi ayrı ayrı an- attırdı, öğrenmedik bir şey bi- rakmadı. Yalnız sıkmıyan bir ta rafı var, O'da konuşuşu ve çir- kinliğinin başlı başına onda bir sempati yaratışı. Zaten tanıdı- ğım bütün Mısırlılar da bu-sem patiyi buluyorum. Emirgândaki Harun Bey Re- şit, Prenses Ulviye Hanımefen dinin damatları, Nadide Sulta- nm kocası, Ayşe Hanımefendi. işaretler c4'yordu-... birbirleri ile gözle kaşla konuşuyorlardı. Pelleren'in kalbinde yeni u- fuklar açıldı... Rozmond'la eski günleri ihya etmek imkân: onu sevindirdi... Aşklarına bıraktıkları nokta- dan başlıyabilirlerdi... Aklmdan İstikbale ait binbir hayal geçmi ye başladı. Yemek bitti. Kadehlere şampanya doldu- rurlarken Rozmond vazodan bir çiçek kopardı, Pelleren'e verdi. Pelleren çiçeği yakasma takar ken, sofranın öblir ucunda otu- ran, vegözlerini | Rozmond'tan ayırmıyan bir “erkek kaşlarını çattı. Sofradan kalktılar. Pelleren Rozmond'u tenha bir köşede buldu: — Rozmand, eski günleri u- nutalım, — Tabii, zaten ben o günleri hatırlamıyorum ki... — O devrin iyi günl ih. ya edemez miyiz?, Gözlerinizde bana karşı gene bir muhabbet gördüm. Rozmond bir kahkaha attı: — Sahi mi? Olur şey değil!.. Pilvaki size biraz yüz verdim, Amma: bunun başka bir sebebi vardı... Size doğruyu söyliye- yim, masanın öbür ucunda otu- Tan Âşıkımı kızdırmak istedim. ört sene yalnız Çok sevimli bir adamdır Amma, çok kıskanç tır... Haydi gelin sizi takdim edeyim, Reymon Janti 000000000000909000000000209 İstanbulda beynelmilel sergi Ticaret odası İstanbulda bey- aelmilel bir sergi açılması için tetkikat yapmaktadır. Diğer taraftan bazı iktısatçı- lar İstanbulda beynelmilki bir sergi yerine, gelecek sene Bal- kan kongresinin İstanbulda top landığı esnada burada bir Bak kan ticaret ve sanayi sergisi a- çılmasını daha muvafık görmek tedirler. Bu zevat bu vesile ile Balkan orbabı sanayi ve ticare- 8 arasmda daha sıkı bir rabıta temin edileceği (o kanaatinde- dirler, Serginin çsasları tesbit edilin ec hükümetten yardım İstene- cektir. koluna girdi, ben bir koluna. Bo yuna çocukcağızın kolunu çim- dikliyor: — Şimdi evlere ne diyeceğiz... Söyle bakalım?.. Diyorduk. O da: — Pirincin taşı pek ayıkla- nır gibi değil. Siz düşünün .. . Diyor, ikide bir: — Ben size yarışmıyalım. de dim. Kabahat sizin. Evlere vere ceğiniz cevabida kendiniz hazır lay .. i Diye beni iğneliyordu. Fakat çocukcağız, evlere ne söyletile- ceğini düşünmekten ziyade ka- sayı bu kadar hafif atlattığımı- za o kadar seviniyordu ki... Dur nin oğlu hep ayni seriden, çirkin | madan çirkin adamlar,Fakat.çirkinlikle ri hiç göze batmıyor. Hele konu şuşları. Paşa bile sofrada: — Belkiys Hanımefendi... Derken bu türkçe ve onu ge- — Ya, sana bir şey olsaydı. Ben de kendimi öldürürdüm.. Diyordu. Onun bütün aklı fikri bende, Evi, filân düşündü- ğü yok. Öyle ya, erkek. . tiren kalın, donuk ses kulağıma öyle tahaf geliyordu ki.... Otomobile girer girmez Ca- — Neredeydin?, , Deseler bile, . — Akadaşlar bırakmadılar, , . İTürkü yakından tanimak onun- la son pürüzleri halletmek hu- susunda vakıâları olduğu gibi kabul eden Yunan milletinin ar zusüdür. Türkler kanlı mazinin bir daha tekerrür etmemesini arzu İederler ve bu arzularında sami- midirler, bilmukabele Yunan milleti de ayni arzuyu izhar ey- Hyor demektir. Şu halde Türk ve Yunan milletleri arasnda en ufak ihtilâfi mucip bir o nokta İkalmamıştır. Balkan Yorum ada # üzerinde komşuluk eden bu İlci milletin yakım şarkta dalma sulh âmili olarak kalmalarını istemiyen bir tek Türk tasavvur edilemez. Yunan başvekiline hoş geldin deriz. mam İstanbul İldnci Tiosret mahkeme- sindeni Gulutn'da . Foskolo o birahanesi sahibi müflis Hirisi Koskolo Efendi tarafından teklif edilen konkordato mun 8-1İ-030 cumartesi günü sat onbeşte mahkeme salonunda İora olunacağı ilân olunur. Asgar 5330 dar yüzde (7.5) yatırılması lâzımdır. İhale e lebesine de çocuk muamelesi yapacak değiller ya?,. Onun İevi düşünmesi, cevap hazırlama sı bile yine hep beni düşündü- günden, benim üzülmememi is- temesinden. Şadan da eve gelintiye ka gi hep paşadan bahsetti, dur- lu; — Ne çirkin adaml, Yalı değil, manastır. , Bekâr mı acaba?.. O servet, o adama hiç yakış- miyor?, Her akşam sofraya yalnıs mi oturuyor?,, Bu akşam dalkavuksuz kal- mış olacak... Hele, o siyahlar. , Sabah akşam onlarla beraber bulunmaya da mide ister, Belki, hanımefendiler Mısır. dadırlar, Yoksa yalıda ayrıca bir ha- rem mi var?.. » Sanki, ntifus kâğıdı verecek- Bugünkü bilmecemii Soldan sağa ve yukardan aşağ 1 — Nota (2). İstek (5). iyi edatı (2). 2 — Bir meyve (4). Bir kağ / ve 5). Yakın değil — , e e Geniş Sözü (3). Spor mf » bakanı (8). $ — Topun kleye girmesi (8): 1). $ — Nota (0), Küm (3). d ). İyi giyinmiş li J 9 — Bir erkek iami (4). Bir Ölçü (4). 10 — Latife (4). Kir (4). / i 11 — Vücudiin her han; be Azami teminat akçasının 18-11 lisesinde icra kılınacaktır. - Tesabal mal dirim Kaza ot mahsülü 5-10-930 tarihinden itibaren pazarlıkla s0” i y müzayedeye konmuştur. VEFA BOZASI miş gibi yaşımızdan annemizin muza aldık, Şadan biri Der, geçer. Koca mülkiye ta-| karnına girdiğimiz güne kadar: rinde çıkan bir çılamtı (8). meyve (5). Lâhim (2). Harik, hayat, kaza ve otomobil sigortalarınızı «Çi Galatada Ünyon hanında ktin ÜNYON SİGORTASINA Yaptırınız. Türkiyede bilâ fasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir Kere uğramadan sigorti yaptırmayınız. Telefon: Beyoğlu - 2002. eğimi —i Nev sw Sadeyaği mir mektepleri mubayaa Komisyonundan İzmir leylt mekteplerinin 1 Haziran 931 tarihine kadar ihty#f ları olan yukarıda isim ve mikdarı yazılı erzak 26-10-0930 © hinden 18-11-9030 tarihine kadar kapalı zarf usulile münakastf* konulmuştur. Şersiti anlamak isteyenlerin erkek fisesinde müteğek” kil mübayaa komisyonuna müracaatları ve münakara gününe # muhasebeci sast 15 te erk? mektepler 980 salı günü ıcığımızı.cıcığımızı sordu. Bizden başka insan yü düğü yok galiba ki hiç 8) mızı istemiyordu!. İerine ayrı ayrı cevap Hepsinde de paşanın | tâ" tuttu: ai ES — Ne yapsın adamcağ!” E di motörü bir kazaya Sebi? yı. du. İyice gönlümüzü almak, #i kendisinden memnun 8” mak için üzülüyordu... — Hepimizin künyesini € kartması da memnun olus"” için mi?.. z —E., O kadar tecessüs h” keste vardır. ... pi Hattâ, Cahit Şadan 2890” liğine rağmen, a — Bir gün ayrıca paşay! “:.. rete gitmeli, kendisine 169” kürde bulunmalıyız. . « d Diyordu. Şadan da ne Yi sn? O da evinden, annesin” (Bitmedi) İn İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: