19 Mayıs 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 2

19 Mayıs 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazın: M. Yavuz “Yer altında yol ! *. Papazlar bu yoldan ta Edirneka- pıdan Fenere giderlerdi — Herkes öyle söylüyor. Fakat, ben bu sözlere inanmıyo rum, Kostantin Bizansın muha sara ve tazyik edildiğini görün ce, Venediklilerle birlikte firar etmeğe karar vermişti.. O ve- kit hazinesinde bir akçe bile mevcut değildi.. Saraydaki kıy metli eşyasını, nakli mümkün olan mücevherat mukabilinde sotmağa başlamış ve bu suretle | el altından servet cemine çalış- mıştır. Ordumuz Bizansı bir- 'den bire muhasara edince, mem ieketini müdafaa etmek İüze- | © munu hisseden Kostantin, Ve- nediklilerle kaçmağa cesaret e- dememişti. İşte Ramonos Por- | tos civarında izi keşfedilen defi nenin esası budur, Bizansın son kralı memleketini üdafaa e- derken, menfaatini düşünmeyi ve mücevherleriri kolunda taşı mağı da ihmal etmemiştir. »— Bu mücevherlerin nerede gömülü olduğunu yerlilerden | bilen yok mu? — Bir mum taciri bana ge- çen gün şu izahatı verdi “Edirnekapıdaki küçük kili- senin altında gizli bir yer va dır. Papaslar, gece, bu yeraltın | daki yoldan Fenere inerler. Kostantin kıymetli eşyasını her halde bu yolun meibalinde bir yere gömmüştür. Çünkü, Kral, Bizans sukut ederse bu gi yoldan Fenere iltica ederim de mişti.,, “Ben ihtiyaten orasmı da a- yattım, kazdırdım.. Bir şey çık madı,, Mum âlâ Kostan tinin ölümüne inanmadığı için, onu bu gizli yoldan kaçmış zan nediyor, Halbuki, Kostantin, 5 mayıs sabahına kadar surlar- da bizimle göğüs göğüse hi betmiş ve bizim askerlerimiz- den biri tarafından bilinmeye- rek öldürülmüştür. Kio hayretle sordu: — Kral sizin elinize geçsey di onu öldürtmeyecek miydi- niz? — Hayır... Benimle, askeri- nin son ferdine kadar çarpışan bir Kralı diri diri yakalamak ve onunla üzun uzadıya konuşmak isterdim... Kostantini esir et- mek, işgal tarihinin en mühim hâdiselerinden biri olacaktı. Bizanslıları senelerce batıl ii katlarla oyslayan mağrur hükümdarın yegâne sermayesi olan gurur ve azametinin bir ande nasıl söndüğünü görmedi ğime müteessirim Klio! Fatih, genç ka > okşarken, Vefatının yıl dönümü münasebeti le Türkucağında geçen sene 20 Ma- Yısin Ahmet Hikmetin batırası taziz O, hisli ve güzel sahifeer muhabbeti ei maları tâbidir. Fekat ocak Türklü- ğün hâdimini tebcil etmeği unutma- Ayn natbuat bu eski ermeletarını vanlı kücük hikâyesini “Hâristan ve Gülüstan, kitabına ithal etmiştir. Biz. de 1390 senelerine doğru ilk küçük *debi hikâyeleri neşretmiş olanlar Recai Zade Ekrem, Sami Paşa Za- de Sezai, Uşşaki Zade Halit Ziya ve Nabi Zade Nâzum dir. (Hep za- degün!) “Höristan ve Gülüstan, da- ki “Muammaj dil,, ve (Yeşil yuva) sy hikâyeleri de 1311 de yazıldığından lağının altında bir bıçak yarası ilişti... Klio, saçlarının ucu ile bu biçak yarasını kapatmağa uğraşıyordu. Sultan Mehmet güldü: — Bu bıçak yarasını boynun da mühim bir hatıranın mezarı gibi saklıyorsun... Aç saçlarını bakayım! Klio sıkıldı: İ hım* Tarihe karışmış bir mace ra. İ O hançeri, boynuna, han- gi hain elvurdu? | Bizans dilberi i rak itiraf etti; — Kral Kostantin.... İ Sultan Mehmet gözdesinin yanağından öperek: Ben onu görür görmez an lamıştım, dedi, senin gibi zarif ve güzel bir kadının boynuna ancak bir (o hükümdar hançeri i saplanabilir! İ — Bu yara, Türkün kapadı- l ğı Bizans tarihine geçecek ka- İ dar mühüm bir günün hâtırası- İ dır, Padişahım! Müsaade eder- İ seniz anlatayım! Fatih başını salladı.. Klio sözüne devam etti: İ — İki sene evvel. Mehtaplı bir geceydi. Türkler, etraftaki Rum köylerini basarak, koyun | sürülerini çeviriyor ve köylüle- il nı cebren alıp gidi- O gece sarayın bahçe sinde büyük bir eğlence tertip İ edilmişti. Kral Kostantin, ha- İ vuz başında kurulan muhteşem bir taht'a oturmuş, misafirleri le beraber eğleniyordu. Gece yarısı olmuştu.. Ben o vakit, maiyet zabitlerinden Anivas isminde bir gençle sevişiyor dum. Kralın sol tarafında ben ve Anivas oturuyorduk. Bu €s- nada, bahçenin methalinde bir gürültü koptu.. Acı bir feryat, İ meclisin bütün neş'esini kaçır- İ muştı.. Biraz sonra genç bir ku İ mandanın göğsünden kanlar a- İ karak Kralın yanına doğru gel gördük. önüne baka- ğü | Fatih, tarihe karışan bu kan lı macerayı merakla dinliyor- du: | — Kimdi bu kumandan?.. — Sur haricindeki köylerin asayiş ve inzibatını temin eden meşhur Makedonyalı Nikola.. — Evet, Padişahım! Bizan- sin ekme beş gün evvel öl- .. Nikola, o gece kralın hu ei yaralı olarak geldiği 2x Hajtalık Edebi Musahabe Ahmet Hikmet Vefatının yıldönümü külliyatından olarak intişar eden “Hüristan ve Gölistan,, ünvanlı ki- İz eeneimemkkmlmen senelik i yazılarını cemediyordu. akacak ki fransız romancıları Rosny kardeş lerin büyüğünün o zamanlarda neş- rettiği “Elem #Asle, gibi bu yolda bazı ilhamı ile ve süz- lü ve yüzel bir üslüp itinasile yarıl- muş edebi ve şairane bir. maaldır. vahdet ve sahilleri — Bir hançer yarası, Padişa | #İLLIYET Heyecan ve şiddet ! Dançiğ'de Leh düşmanlığı gittikçe artıyor Versay muahedesinin Avrupa ha- edinmesini temin için yapılan bu de- Hişikliğin günün birinde vahim bir netice vermesine intizar edilebilir. Zira son bir seneden beri hu- sule gelen bir çok (hâdiseler, böyle bir neticeye işaret mahi- yetindedir. Serbes Dançig şeh- ri bir âyan meclisi tarafından idare edilmektedir ve bu mec- liste gerek Cemiyeti Akvamın, gerek Lehistanın birer komse- ri bulunmaktadır. Fakat son zamanlarda Dan- çiğlilerin haleti ruhiyeleri Leh lilere karşı hayli değişti. O ka- dar k: birLehli Dançiğte kendi lisanını konuşamaz, nereye git se hakaret görür oldu. Bu ha- eti ruhiyeyi tevlit eden sebep, Hitler taraftarlarının vucüde getirdikleri teşkilâttır. Serbest şehirdeLehistana azami müşki Jât çıkarılır. Hattâ bundan bir ay kadar evvel, Serbest Dançiğ şehri ayan meclisi (o Lehistan hükümetine bir nota vererek, artık imandan istifade edemi- yeceğini, zira Lehistanın inşa ettirdiği Gdnya limanının ih- tiyacına hileyet edeceğini bil- dirmişti, Bu vaziyet ve bu şerait dahi istifasını vermişti. Görülüyor ki, Serbest Dan- çiğ şehri gittikce şayani dikka: bir tavır takınıyor. İşte bir ha- ber daha: VARŞOVA, 17 A.A. — Pat A- jansının Dantziş'de çıkan gazetele- rin neşriyatına atfen verdiği bir ha bere göre, mezkür şehirde Hitler taraftarları bir çok nümayişler yap- mak tasavvurunda bulunmaktadır. Bu nümayişlerde Prusya hanedanın dan Prens Auguste Guillaume bazı '— Belki ölürüm, Haşmet- e Dedi. Lütfen beni din. leyiniz!,, Kralın neş'esi kaçmıştı. Ni- kolayı yanına olurttu.. Yarası nı sardırdı. Makidonyalı ku- mandan yumruklarını sıkarak anlatmağa başladı: (Bitmedi) nin kıymetine rağmen bir amatör ya | zılarının albümüne benziyor. Maaha za bu kitap vaktinde pek takdir edil miş, meşrutiyetin ilânından sonra 1908 de ikinci defa tabedilmişti. Hikâye ve makalelerini “Serveti Fünun, mecmuasile neşreden Ah- met Hikmet edebiyatı cedile zümre. sine iştirak etmiş sayılırdı, Fakat re- fikleri arasmda onun mevkii biraz ayrı kalıyordu. İclerinde gerek ile gerek lisan itibarile &nki edebiyatı an'anesine Tevfik Fi Nazif ile birlikte en çok vâkıf olan ve belki en ziyade sadık kalan ken- disiydi.Hattâ eskilere bu merbutiyet ve muhabbeti saikasile bütün o se. neler “Dekadanlar,, diye tezyif ve —eendi- Ayrı bir istikamete sevkediyor, ona bni yer Saygilar ikale eliyar ve bundan dolayı onda ta o zaman- larda göze çarpan bir ikilik hâsıl olu Fakat Ahmet Hikmet bu karışık yollardan bir sehraha, bir reha yolu- na çıkıyordu. Bir taraftan kendisinin if mevki ve rahu, diğür taraftan da vatanın geçirdiği zamanlar ve buh- ranlar onu milliyetçiliğin en şuurlu hâdimlerinden ve muharrirlerinden ee ramak: Klm vE. . Fransızların verecekleri hatları ve esasları malüm oldu linde kendisine mevdu vazife | yi göremeyen Leh komseri de | | SALI 19 İRPLOMAT AN'FTALS Diplomasi İ ve Tasarruf in yekânu 18ömilyon lira | Geçen seneye nispetle 37 | milyon lira daha az demektir. Yani bu miktar tasarruf yapmak lâzumder. Yapılacık tasarruf arasında Haris ciye Vekâletinin kadrosu da geliyor. Hariciye Vekâleti, hariçte yülsek | memurların bir kısmını geri çağıra caktır. Yerlerine de kimse gönderitmiye- cek. Bazı sefaretler, maslahatgüzar- lnr tarafından idere eğilecek. Müs- teşarların yerine başkâtiplı tp olan yerde de ikinci kâtip iş gö- recek. Bu, fena bir tedbir değil, Bana kalsa, hariçte temsil meselesini radi- kal şekilde hallederim, Evvelâ ısla- hata, bütün büyük elçiliklerin ilgasi- le başlarım, Şimdiki siyaset âlemi içinde büyük elçilerin yeri yoktur. Büyük elçilik, mutlak hükümdarlık zamanındaki eski diplomasi âleminin hususiyeti idi. Büyük elçi, bir bül metin diğer hükümete gönderdi mümessil değil, hülcümdarın dara gönderdiği mümessil Hâkümdarlıkk kalktıktan sonra bü yük elçilere de lüzum kalmadı. Son. ra şunu hatırlatmalıdır ki, muhabere ve münakale vasıtalarının tekâmülü, hariçte temsil meselesinde bir ink Mp yapmıştır, Payitahtlar arasında muhabere güç iken, bir devleti diğer temsil eden zatın idi. Öyle vaziyetler oluyordu ki, vefir, hükü habere etmeksizin ve talimat almak- sızın karar vermek mecburiyetinde idi, Muhabere vasıtalarının teki | mülü ile mürhessilierin salâhiyetli de tâhdit edilmiş ve bazan sefir nota | alıp vermeğe'memur postacı vaziye- | tine düsmüştür. Bunun içindir ki her memlekette horiçte temsil eski eheramiyetini kaybetmiştir. Bir zamanlar bir de letin büyüklüğü hariçte kendisini temsil eden mümessillerile ölçülür- dü, Düveli muazzama mutlaka bü yük elçiler ile temsil edilirdi. Alelâde elçilerle temsil edilen, ikinci derece- de devletler idi. Şimdi artık diplomasi öleminde böyle hir fark gözetilmiyor, Bu iktr- sadi buhran içinde şatafat kimsenin aklına gelmiyor. Esasen sefiri kebir de şatafattan başka bir şey değildir. Posta, telgraf, telsiz diplomatın ehernmiyetini azalttı. Para buhranı da nihayet kendisini devirdi, Ne ya palım “düşmez kalkmaz bir Allah, derler, Belki de diplomataız diplo- MAYIS. HARİCİ HABERLER.. Avrupa birliği komisyonunda masinin tedvir edildiği günü de gö- receğiz. Yaz vettir, İşte e çağlayanları, keşfedil- miş bir damar, bir su gibi bu aşkım ve fikrin inkişaflarıdır, ve bundan dolayıdır ki bu eserin “Hüristan ve Gülistan, üzerine mühim bir tefev- vuk ve rüçhan: Vardır, 1922 de basılan “Çağlayanlar,, da tıpkı “Hâristan ve Gülüstan, gibi, uzun bir devrenin, Trabulus Garp muharebesinden başlıyarak o umumi hârpten sonraki mütaraka denilen iş- &ilü ve belâ senelerinde kitabın inti- şarına kadar göçen on iki seneyi mü tecaviz bir zamanın yazılarıdır. Bu kitapta da tıpkı Hâristan ve Güliş- tanda olduğu gibi önce bir masal, sonra muhtelif tarzda hikâyeler ve sonra da mensüreler bulunur. kin muharrir İz yörri a his ve fikirlerimizdeki cereyanma uygun olan yazılarını tefrik ve inti- bap etmiş olduğu, yahut hep bu yol- da yazmış bulunduğu için bu kitap- bi müessir bir vahdet ve cazip bir a- benk vardır. Mücllif “Türk eli Zey- ithaf ettiği bu eserinin kusurunu “Matem günlerinin taksi. ratına,, atfediyor. İlk parça “Alp As lan masalı, dar, ve gariptir ki asıl “Haristan ve Gülistan, masalı Alp Aslanın bu masalına benzer. İkinci hikâye, “Yarıyı kanatan,, denilebilir ki güzel bir smilliyetçili idin eyle baz yehpenderimiz ar du.) olmak üzere vatanı hatırlayış. lar, ve düşünüşlerdir. Ölmemek i yen, hayat istiyen bir milletin hisleri | 1931 muhtıranın umumi Muhtıra ve esasları Fransızlar hangi gayeleri istihdaf ediyor? CENEVRE, 17 A.A. — Avrupa | birliği komisyonunda M. François Poncet Avrupanın yeniden canlan- dırlması ve ikisadi vaziyetinin dü- zeltilmesine müteallik Fransız pro- giamı hakkında bazı izahat vermiş- tir. Fransız projesinin ziraat mesele- sine temas eden kısmında merkezi ve şarki Avrupa memleketlerinde yetişen zirai mahsuller için prim ve Eilmesi şeklinde ve rüçhan esasına müstenit bir usul ittihazı tavsiye &- dilmiştir. Projeninin sanayi meselesinden bahseden kısmında mevcut kartelle- rin tevsii, zirai mahsullerin imlcân mertebesinde muayyen hisselere ay- rılarak tevzii muksadile yeni kar teller vücude getirilmesi ve bu pro- gramın tabakkukunu temine çalış” mak üzre derhal mutahassıslardan mürekkep bir konferansın içtimaa davet olunması teklif olunmuştur. Fransiz murahhas o bey'eti, 19 mahiyette bir muhtara recektir, Bu muhtırada evvelâ bu pro tokolun Avusturya devletinin istiklâlinin - bu devletin muva fakati lâhik olmadıkça - ihlâl! edilemiyeceğini natık bulunan muhtelif ahkâma yani Versay ve- muahedesinin 8 inci, Saint - Germain muahedesinin 88 inci maddelerine ve bilhassa 4 Teş rinievvel 922 tarihli protokola mugayir olduğu hususunun İs- patına çalışılmıştır. Mahtıranın ik ahkâm Yilar: ikönedii berker; dü gede olduğu hatrlatılacaktır. Muhtıranın Avusturya - Alman | gümrük birliğinin neticelerini tetkik eden üçüncü kısmında Avusturya- nın ziraat ve sanayi moktai nazarın- | dan içinde çırpınmakta olduğu mü- essif vaziyet gösterilmeğe çalışa | 101, Avusturya ziraat “ve sanayiin kıyas kabul etmiyecek derecede faik bir iktisadi kuvvet tarafından yutul- mağa mahküm bir vaziyette bulun- duğu izah edilmiştir? Bundan sonra muhturada iktesa. di sahada “mevzâi itilâflar” akdi w. sulünün Cemiyeti Akvam (tarafın- dan tavsiyeye şayan görülmemiş ol- duğu, çünkü bu türlü itilâflarn bi- ribirine muarız iktisadi — zürereler teşekkülüne müntehi olacağı kayde dilmi; Muhturanın dördüncü kısmında, müsavi kuvvette olmuyan iki devlet arasında çok sıkı ve hüsusü bir güm rük birliği vücude getirmeğe matuf siyasetin doğuracağı; tehlikeler İ- yükselen cümlelerle ifade edilmiştir. Ahmet Hikmet burada kendisinden evvel gelen üstatlar işinde sanirmı ki en çok Sami Paşa Zade Seraiyi hatırlatır. Bu sahifelerde milli, mu. habbetli, imanlı bir ruh çağlar. İşte b miliyet aşkı ve iletin felâket. lerine tercüman oluşu itibariledir ki “Çağlayanlar” güzel bulduğumuz ve sevdiğimiz bir kitaptır. Lâkin bütün bu elim ve feci zamanların ekser hi- ve iztraplarımıza » Mmaliliia kiza ve inkılâp saye. sinde burada inliyen istirapların bir kısmı şimdi susmuş ve maziye kal. bolmuştur. İşte bu itibarla da “Çağ- layanlar,, bugün bazı noktaları cesa- retsiz ve cansız kalan biraz eskimiş bir kitaptır. Fakat ne olursa olsun zavallı Ahmet Hikmet öleceğini bile bile uzun bir müddet yattığı ölüm döşeğinde eğer “Hiâristan ve Gül tan,, ile “Çağlayanlar,, ın sahifeleri- muştur, zira o bütün yazılarını kal. binin süzgeçinden geçirerek yazmış İ ve her birine samimi bir hatırasını ve mahrem bis hissini tevdi etmişti, İ Şüphe yok ki bunlar parça parça hep sahifelerdir. hayatın: ihtiva eden Ahmet Hikmetin Türkçülük hak- kında Türkistanda ve Türklerle mes kün yerlerde bir tetkik seyahatini hi kâye tarzında MEL MM olduğu ni ve siyasi gayelerle yazım e Küle , ra 2 PN Macaristanda büyük nümayişler yapıldı Peştede dört saat devam eden büyül mitinge 200 bin kişi iştirak etmişti PEŞTE, 18 A.A. — Macar Ajan: , kati celbedilmekte ve müsakın 18 | se bildiriyor: Burün her sınıf balkan | cu maddesine müstenidem Te iştirakile Trianon mushedesinin ta: | manahedesinin medeniyet, © sulh dili için munzzam mümayizler yapıl- | beşeriyet mamına tadili talep maşa, meydanmda üc, | maktadır. Bulgar ve Avusturya dört saat devam eden büyük mitün - | ahedelerin tadili Cemiyetleri ge eş 200 bin kişi iştirak ©t- | fından gönderilen muhabbet tel miştir, Aralarında İtalyan müelliflerin. | e mi il den Cuchetti bulunan bir çok hatip- . ler Trianon meahedesinin ihdas et. | 'mına da murahhas Moczik bu & hürata iştirak etmişlerdir. tiği vaziyeti tebarüz ettirmişler ve et meclisine gönderilen karar suret de Tuna havzasındaki gayri tehammül vaziyetin tehlikeleri üze- rine Çemiyeti Akvamın nazarı dik- İ sene Macarlarla yaşayacakları gö nün geleceğini söylemiştir. | | Ayni tezahürnt Macaristanın BÜ den fazla şehrinde yapılmıştır. Me OAK emiş pe Geçen Meclisten kalan lâyihalar ANKARA, 18 (Telefon) — | lü kanununun 128, 148, ve 1 Hükümet © Millet © Meci- | üncü maddelerinin değiş sine © gönderdiği — bir tezke | mesi hakkındaki lâyıha, re ile geçen meclisten ka-| 8. Cemi İki bir çök Manaları aldm ke 577 müzakereye vaz'ını temenni et Dali miştir, Bu lâyaha şudur: | gpürimrenin meler Rİ inhiaar, upturucu maddelere | çe tensiki hakkındaki lâyiha, 2 —- Arazi vergisi lâyihaları, | 10 — Hudut ve sahiller mum müdürlüğü 931 bütçe 11 — İstiklâl harbi mi rine verilecek mükâfatı naki İ ye hakkında lâyıha, 12 — İcra ve iflâs ve kasi 3 — Askeri ve mülki kanu- nun ikinci maddesine bir fıkra | ilâvesine dair lâyıha, 4 — Tekaüt kanununun al tncı maddesinin ikinci fıkrası ile dördücü maddesine merbut | vergisi hakkındaki lâyıhalar, cetvelin tadili hakkında lâyiha, | 13 — Konsolosluk kanu 5—Belediye kanununun 109 | Iâyıhaları, uncu maddesine bir fıkra ilâve- | | 14 — Londra posta kong sine dair lâyıha, si kararlarını havi senetle 6 — Ceza kanununun 160 m | tasdikına dair lâyıha, cı maddesinin © değiştirilmesi — isi kan hakkndaki lâyiha, e a, 16 — Müsakkafat vergisi man ve radyo kanun lâyihala! 17 — Tashihi sin kanı nun ikinci maddesine zeyl İ — Alman - Avusturya gümtük bir- liği protokolunun beynelmilel elki- İ ri umumiyede uyandırdığı endişeler İ habirlâtıldıktan sonra muhtraya şu İ sözlerle nihayet verilmiştir: eti Akvam âzası devletle İ rin vazifesi Cemiyeti Akvam mec- since verilecek karara kadar güm- rük birliği hakkındaki müzakerelere muvakkaten fasıla vermekten iba- ret bulunmaktadır.” CENEVRE, 17 A.A, — Fransiz | muhterası, murahhas hey'etlerin ço- ğu üzerinde, bilhassa Almanya ve | Avusturya mümessilleri üzerinde derin bir tesir hâsıl etmiştir. Alman mahafil Fransız muhlurasındaki tek liflerin çok aylar geçmeden tahak- kuku mümkün olamıyacağını ispata çalışmakta, bu şerait dahilinde iki komşu devletin girişdikleri | hususi Süzek devam ve selet etmeleri lüzumundan israrla bahsetmektedir. Bununla beraber Avusturya ma- imat ve yem nuna mi maddeler hakkındaki lâyiha, 19 — Telgraf, telefon kı nuna bazı maddeler ilâvesi dır lâyıha, 2 — Vilâyet idaresi nun bazı maddelerinin hakkındaki lâyıha, 21 — Veraset ve intikal gisinin tadiline dair lâyıha.. bir fikir ve kalbin macerasından İba. | bu sahifelerde birer fevvare şeklinde i varda Fakat metrukâti içinde acaba kaç proje, kaç müsvedde, kaç natamam | müne duydukları teessürün arttı &ser, kaç hazırlanmış ve daha neşro- | hissetmişlerdir. Kendi kemalini ani sahife vardı? Bizde her | mak uzun bir sâye ve uzun zam smuharririn kendisile birlikte ölen bu | lara mütevakkıftır. Fakat bu ve sahifelerin, gün görmiyen bütün bu | dar az süren, ne firari ye hemen eserlerin macerası o kadar fecidir ki | bir mazhariyettir! Ne fecidir ki bu çaresizlik içinde bunu düşünmek | harrirlerin ve san'atkârların bile istemiyorum. böyle en olgun, en reşit ga mezkür muahedenin sulhan beheme- Moczik, Sluvak milletinin bal tadilini talep etmişlerdir. | hilafına olarak cebren ist'd Kabul olunarak Cemiyeti Akvam | dan yırtıldığını, fakat Siuvaklaf

Bu sayıdan diğer sayfalar: