21 Mayıs 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

21 Mayıs 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| illiyet | i rın umdesi “Milliyetir” 20 MAYIS 1931 © OAREHANE — Ankara caddesi , 100 Telgraf adresi: Milliyet, Ts. dal ©, Telefon numaraları (4311 — 24312 — 24313 “1BONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için $ Üyinğe 400 ikuruş 800 kuruş Ye 70 , 1400, li» 16 , 20, i “elen evrak geri verilmez * üddeti geçen müshalar 10 kuruş Bugünkü Hava 3. Dün enfazla baracet 28 enaz 4,5 di. Bogün ruzgâr hafif lodos çe hava ekseriyvetle açik Ördek! “ # Efendim size tuhafınıza gide “e,£ bir şey anlatacağım: «Bizim gazete de dahil oldu- 4 halde İstanbulun bütün ga İşieleri beş ay kadar evvel “Es ç #,engiz bir adam, serlevhası 5 Salam vermişler: İİ “Zati isminde bir Arjantinli bi iihtedinin harekâtı phesini davet etmiş. Hakkın- tahkikat yapılıyormuş. 4 Gel zaman git zaman günün inde Zeki isminde bir Alman « ühtedisi bütün gazeteler aley «© /nebir dava açar, . rİ “Bu Zati ismi yanlıştır... “e azetelerin bahsettiği adam “xn olduğum muhakkaktır. Bu ü zlerle benim casus olduğum © ylenmek isteniyor... Haysi- #im ve dini hislerim rencide wyor.. Binaenaleyh zararı ma olarak 2000 adet Türk lira terim,, der. E sekiz gazete r bin liradan eder 16,000 İ y'ia.. Yuvarlacık bir servet.. “İli, iç fena değil. Lâkin gazete. 4 gilerde ne bu parayı verecek su | tit ne verebilecek kudret var. (4 huhalemeyi dinledim. Gazete jim lerle görüştüm ve o yazınm | 30 ktığı gezeteleri okudum. . Ga 7 #teciler ne bu Zeki Efendi ne “İs yerine geçmek istediği Zati “£. hakkında “casustur, veya 13sus değildir. dememişler... ı | > mlar sadece Zati Efendiden İ ahsetmişler. ? Zeki Efendi: £ — Bu adam benim. İsmimi Ni Yanlış yazmışsını: Paraları pe hn diye tuttur: iki irdek!,, sözü- i ii kızarmış. Bir gün birisi bu amın önünde: — Hvaa bulutlu! diyecek ol- Beriki de kaldırmış bu özü söyliyene bir tokat atmış. Yayağı Yiyen sormuş. . — Ne vuruyorsun yahu? — Ne vurmıyacağım? Bulut *, ;dedin, buluttan yağmur olur, yağmurdan göl olur, göle de ör İekler iner... Sen benlen alay iş atin... le 5 Şu Alman mühtedisi Zeki * JE. min iddiası da buna benze. şMiyor mu? Çok esrarengiz şey! FELEK Beye git- (like Ferah'ı çok sevindirmişti. ; Padişah Kadri Beyi frenkvâri er dolayı pekhoş gör “müyordu. Ayni zamanda Kadri Beyin bütün dostlarma da şüp- eli nazarla bakıyordu. Arap, ” İbrahim Beyin tavsiyesindeki . isabeti takdir ediyordu. Yusuf Paşa hâlâ sadrazamdı. Padişa hm teveccühünü haizdi. İbra- Bsy haklı idi. Arabın inti- | kamını almak hususunda kısme “te güvenilebilirdi.. Şimdi uzun sart “seneleri unutulmuştu. — Arap yalnız kendini düşünmü- | ardu. Onun da ikbale erişmek “eş idi; halbuki efendisi o- MİLLİYET PERŞEMBE ( Kari sütunu İ J | > Memleket işleri || Rus dampinginin Tür- kiyede tesiri oluyormu Bir kısım mallarımızın satılmasına mâni olduğu muhakkak.. 1 Bu suale menfi cevap verme mek için vaziyeti iyi tetkik et- eğimi icap eder. Bazı istihsa lât maddelerimiz üzerinde Rus yanın bize yaptığı rekabeti, bi- ri dahilde, diğeri hariçte olmak üzere iki cepheden mütalea et- melidir, Son zamanlarda gaze- teler, Rusların memlketimize bilhassa, to, kereste, şe- ker, manifatura, maden kömü- rü idhal ettiklerinden ve bunla rı ucuz fiyatla sattıklarından şikâyet ettiler, Son aylaraait gümrük istatis tikleri neşredilmediğinden eli- mizde mevcut 1930 senesi güm rük istatistiklerinde pm tetkikatla şu neticeye vi istihsal ettiğim emti Rusyanın bize idhali Esasen himayei gümrük tari felerimiz sayesinde Rus; bize doğrudan doğruya ğı anormal idhalât bizim uzun zaman devam edecek bir âfet olamaz. Ve gümrük kanun larımızda bu hususta sarahat olduğundan hükümet derhal hâlâtına mâni olebilir. Fakat Rusyanın hariçte bize yaptığı damping yani başlıca ihracat emtiamıza harici piyasalarda rekabeti, cidden şayanı dikkat ve önüne pek te geçilmesi imkâ mı olmayan şekilleri, memleket iktısadiyatını, harici ticaretimi zi, sarsmakta ve âti için büyük tehlikeler göstermektedir. Rusların hariçte Rus emtia- sma nasıl rekabet ettiklerini, Türk emtiasının ecnebi pazar- lardaki mevkiini nasıl sarstık- larmı, binnetice bazı mallarımı aya 1650” yakal Dimi bize 31,396 liralık kereste ve emsali idhal etmiş ve bizde 9,691 liralık mübayaatta bulun muşuzdur. Binaenalyh Rusya lehine 21,705 liralık bir fark gö rülmektedir. Rusların bu idha- ii hiç te şayanı ehemmiyet de | zın satılmasına mâni oldukları ğildir. nı yarınki yazımızda izah ede- Çimento; bei MÜMTAZ Yeni neşriyat TÜRKSPOR Geçen sene memleketimize 60 bin ton kereste idhal edil- miştir. Bu umum çimento idha lâtinda Rusyanın hissesi16800 yani umum istihsalâtın yüzde 27 sidir. C Her hafta perşembe gün- li leri çıkan Türkspor yarınki olympiyakos maçını ertesi gün haber vermek için cu- martesi çıkacaktır. irin Milli mecmua 126 ıncı nüshası bek zengin yazı- larla çikti, Multi mesir, şiir ve yazılar vardır. , Letaif cüzdanı Süleyman Tevfik Bey Letajf cüz danı isminde bir kitap neşretmiştir. Işitilmemiş çok nadide fıkraları ihti- va eden letaif cüzdanını karilere tav ketimize çimento idhal etme- mektedirler, ve Rus çimentola rmun bizim mallarımızdan ucu za satılması bir rekabetten ziya de Rus mallarının kalite itibari le aşağı olması ve memleketi- mizde pek te rağbet görememe İ sinden neş'et etmektedir. Maden kömürü: 1930 senesi zarfında Rusya- nın memleketimize maden kö- mürü idhalâtı 168 bin lira kıy- metinde 13 bin tondur. Şeker: 1930 senesi zarfında memle- siye ederiz, ——— Garp cephesinde | ketimize 9 milyon 178 bin ira | Gece karanlığında lık şeker idhal edilmiştir. Bu | 2000 metreden bombamızı İ idhalâtın üçte biri yani iki mil nasıl attık? yon 723 bin liralığı Rusyadan- dır. Petrol gibi hariçte mübayaa mecburiyetinde olduğumuz ba- Zı emtianın bize ucuz fiyatla id halimilli iktrsadiyatımız noktai nazarından pek te aleyhte gö- rülecek bir şey değildir. Bun- dan müteessir olacak bize idha lât yapan diğer memleketler- İİ dir. Maamafih ellerinde stok || mal bulunduran bazı manifatu- ra tüccarlarının son zamanlar- İ da piyasalarımıza yapılan dam- İ pinglerden fazla mutazarrır ol İ dukları söyleniyor. | Fakat bu manifatura üzerin İl de yapılan dampingin Ruslar. | dan ziyade Japonlar tarafından yapıldığı iddia edilmektedir. msi Havacılık ve sporun en son inlişar eden 47 nu- maralı sayısında bu tüyler ürpertici harp sergüzeştini mutlaka ok “| tükten sonra doğru kardeşine gitti. Kadri hemşiresini yanak- larından öptü; Kerimenin du- dakları bu yanaklara temas et. miş olduğu için bu sev gilisinin kokusunu alır gibi olu > | yordu. | ime ile âşık Arabın nazarında | ” Yegâne âdeta tehditkâr bir mahrum kaldığı ikbali temsil | sesle kardeşine dedi ki: damping yapan memleketin id- | Harik Mayat Kün ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı musmele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yap mayınız. Telefon: Beyoğlu 2002 ediyorlardı. Onun için Arap | © Kadri çok ihtiyatlı olmak her ikisinden de nefret ediyor- | ayn, yerme du. — Aman, Kerimeye bir şey | Yegüne Hanım kardeşinin e- vine çok düşünceli bir halde dönmüştü. Eskiden Yegâne işleri o ka- dar ustalıkla idare ederdi ki sev dalılar biribirlerini haremde bi (le görebilirlerdi. Çocukken bi- | ribirlerine duydukları masuma | ne muhabbet olgunlaşarak muhteris bir aşk hâline istiha- Yegâne'türlü türlü arkadaşını ağabeyisi le her zaman buluşturabiliyor- du, mi oldu? — Yok birşey olmadı amma çok üzüntülü, — Neden? Ne oldu? Kerime tehlikede. ise gidip kurtara- yım, İ — Keşke tehlikede olsa..Yu | suf Paşa onu İbrahim Beye ! vermek istiyor! — Ne söylüyorsun? Ne za- aha ortada kararlaşmış y yok. Kerimeyededün lemişler. 21 Kutuluk keresteler meselesi Geçen gün bir yazımızda İz- | mire başka memleketlerden hâ lâ kutuluk keresteler idhal edil | mesine hayretimizi saklama- mıştık. Orman mektebi âlisi müderrislerinden Dr. Tevfik Ali Bey bize gönderdiği bir mektupta bu mesele hakkında İ diyor ki: “İzmirin kutu kereste: ha li meselesi senelerden beri ke- reste müstahsilleri ile İzmir tüccarları arasında devam eden bir mücadele halindedir. Bu ihtiyaç senevi âzami 26 bin metre mik'abi olarak tesbit edilmiştir. Bu sene İktısat ve- kâleti bu mikdardan yalnız 10 bin metre mik'abının hariçten gelmesine müsaade ederek ve mütebakisinin yerli müstahsil- ler tarafından itasını tesbit et- miş ve buna istinaden yerli müs tahsiller mutedil bir fiyatla bu malları vermek üzere İzmir tüc carlarile mukaveleler akteyle- mişlerdir. Ahiren Maliye vekâ letinin bütçe kanunundaki bir | maddeye müsteniden bunun ha ricinde de kereste ithaline mü- saade etmesi yüzünden bu vazi yetten istifade eden bir takım kereste tüccaları, Avrupa piya sasmda buldukları keresteleri İzmire gümrük resmi verme- den idhale çalışmaktadırlar. Bilhassa Rusyada kutuluk kereste olmadığını da kaydet. mek isterim.,, Zavallı bakımsız ağaçlar Aksaraydan Valde camii ö- nünden Yenikapıya kadar uza- inin orta yerine iki sıralı di- kilen ağaçlar Kütmuş ve hakika ten büyük Gaddeye ayrı bir zevk ve leti şetmiştir. Lâkin bugünlerde bu ağaçlar- dan bazılarının kuruduğu, kuru mı yüz tultuğu - görülüyor ki, sebebi de bakımsızlık, çocuk ların ve keçilerin bunlara da- | danmasıdır. Ne olur, mercii ai- di veyahut ağaçları koruma ce miyeti, diğer yerlerden olduğu gibi, bu ağaçların” etrafını ço - cukların, hayvanların tasallut larını menedecek kadar demir çemberlerle ihataya gayret ve himmet gösterse fena mı olur? Büyükmüncimizin ismine izafe edilen bu caddenin zevk ve le- tafetini tezyit ve memlekete gene bir hizmet olmez mı? Yenikapı orta sokak 29 N, Mahalle hey'eti ihtiyariye Bi l | olursa senden olur. Ne yap yap Kerimeyi buraya getir. — Kerime sana selâm söyle- di. “Beni bu vaziyetten kurtar» sn. Kendisinden büsbütün ay- rılırsam!,, diyor. derle bulutlanmıştı. Yegâne kardeşinden ayrıldı- ğı zaman çehresi derin bir ke- Kadri yalnız kalınca ellerini sımsıkı biribirine kenetledi. De rin düşüncelere ü menin çaresiz vaziyetini düşün dükçe kalbinin sızladığını his- sediyordu. Bütün ev halkı için- de onu korktuğu âkıbetten kur tarmak iktidarını haiz tek bir işi sırada Çarls ne vaki olan müzaheret vaadi Kadrinin karâ Tan ruhu içinde bir şimşek gibi çaktı, Evet, dostu ken hususta yardım edebilir in le Yegâne'nin gizli- ükle :zini öğrenmek MAYIS $ İağıma bir gey söyledi. 1931 | İstanbula iş aramağa geldim. Ne iş olursa olsun kabul ede- cektim. Şehri tanıyordum. Onun i- çin bende büyük bir tesir bırak madı. Mektuplaştığımız veçhi- İle teyzemin evine gittim. Ora- da yatacak yer, yiyecek yemek | vardı. İlk gece gelişim tes'it edil- di. Oturduk, içtik, içtik. Ondan | sonra da gezinmek için bir az dışarı çıktım. Polisin biri beni yakaladı: - Böyle bulut gibi nereye gidiyorsun? Dedi. Hafif tertip münakaşa poli- sin hoşuna gitmedi, beni tuttu- ğu gibi karakola ürdü. rakolda zayıf, çatık kaşlı, sert bir komiserin © önüne çıkardı. Komiser istii . O da “halini gör müyor musun?,, gibi beni çene- sile gösterdi. Dedim ki: — Bulut gibi sarhoşsam, be- ni nasıl yakalayabildiniz? / Hakikaten sarhoşmuşum ki, uzaktaki bülut nasıl yakalanır diye düşünürken, orada saçma bir cevap vermişim. O zaman arkamdaki polis: — Bana hakaret etti, demez mi? Karakolu ziyaretten hâlâ gö zümün şurasında bir yumruk yeri kalmıştır. Amudu fıkarim de de hafif bir inhina vardır. | Neise.. Ertesi sabah karakoldan çık tım. Zaten kâfi mikdarda da ayılmiştım. İş aramağa çık- tam. Gazetede bir ilin gördüm. Müesssenin biri muhasebe kale mine kâtip arayormuş. Soluğu | müessesede aldım. Baktım ki, İ bir kalabalık toplanmış. Anla- mak için zeki olma il yoktu. Hepsinin de temeğe geldiği belliydi. İntizar salontnun kapısı ka- palıydı amma, penceresi açıktı. Bir puntunu getirip içeri gir. dim. Avallerin hepsi de dışarı- da beklerken, ben “tık, tıkl,, müdürün kapusuna vurdum. Şapkam elimde içeriye girdim. Müdür, geniş bir Amerikan yazıhanesinin arkasına gömül. müş, şişman bir adamdı. Gözlü ğünü indirip bana bakınca, yak laştım ve maksadı anlattım. On dakika sonra müdür Bey yirmi bir yaşında olduğumu (yalan), Ticaret mektebi âlisin den çıktığımı (o da yalan), mu hasebe işlerini çok iyi bildiği- mi (katmerli yalan), bir kaç müessesede (o çalışarak hüsnü hizmet vesikas raldığımı (aslı yok), vali Beyi, vekil Beyler- den ikisini tanıdığımı (ne ge- | zer?) öğrendi. Bu kadar faziletli bir genci kabul etmemek için başka bir sebep olamazdı değil mi Neti cenin İchime ve müsait şekil- de tecelli edeceğine kanaat hâ sıl etmeğe başlamıştım. Bu sırada kapı çalındı ve içe İ iye bir zat girdi. Doğru mü- dür Beyin yanına giderek, ku- Müdür sallı ş1 yanıp tutuşan kini büsbi tün parlattı, Şayet gene kız Bü yüksdaya gidecek olursa onu | babasi vasrtasile cezalandırmak imkânı azalacaktı. Onun için Arap her şeyden evvel Kerime nin Adaya gitmesine müni ol- | mak istedi. Şayet kızı elinden kaçırmamak istiyorsa mesele- den haberdar edilen İbrahim bei hemen harekete geçmeli idi. in Bir az sonra Arap tilki adım larile İbrahim Beyin bahçesine giriyordu. Birden bire biri dir- seğini tuttu. Başını çevirince Ibrahim Beyle göz göze geldi. — Bana bir haber getirdiy- sen içeri gel. Ben sana kaç de- fa tenbih ettim, bana gündü- zün gelme diye... Şayet bilhas- sa efendin seni göndermediyse vay haline... | Ferah senelerce kölelik etti- | ği için bu gibi tehditlere kulak asrzazdı.. ziyaretimi | Bir kelime yüzünden — Teşrif etsinler, buyur- ia olduğumu unut muş gibiydi. Muhakkak bu gelen zat, mü: | dür Beyin aklını alacak kadar | muhterem bir şa n Müdür kapıya doğru yürür- ken, kapı açıldı. Tanımadığım | bir zat içeri girdi ve oturdu- lar, Ancak beriki odada yabancı bir adamın durduğunu görün- ce, bana bakmış olmalı ki, mü- dürün o zaman aklı başına gel- di. — Bir az dışarıda bekleyiniz. diyecek zannettim. Hayır dem; Yalnız yeni gelen zata döndü ve beni göste rerek: — Vali Beyfendi, tanırsmız kâtip alacağız, dedi Gelen vali imiş. bende şafak attı. O zaman Bittabi vali bana baktı. Şöyle bir az hâfıza sm ryoklar gibi düşündi — Hayır, dedi, rum., Aman Allahım, şişman mü- dürün gözlüğünün üzerinden hışımla bana bir bakışı vardı ki, hiç unutamam. Arkasını söylemeğe lüzum yok değil mi? Tam işi yoluna getirmişken, bir ziyaret herşe- Yi bozmuştu. Behey avanak! Haydi vekil- ler Ankarada! Valiyi ne diye söylersin? Alemdağı ve Taşdelen | müşterilerinin nazarı dikkatine Hergün sakah ve akşam olmak üzere günde iki defa zirde saatleri muayyen va- kıtlerde Üsküdardan Araba meydanında 14 numaralı dük- kân önünden hareket edecek olan otobüslerimizin hareket saatleri: Üsküdardan hareket Sabah o 7,30 Akşam o 5,15 Alemdağından hareket Sabah o 8 Akşam 6 murluğundan: Hazır elbisecilikle meşgul iken ilâm iflâs eden Eğirdirli Ahmet Nuri Efendinin mua- melâ iflâsiyesi o tekemmül etmiş ve sıra defteri tanzim ve askıya konulmuş olduğun- dan ikinci alacaklılar toplan- masının icrası tekarrür etti- ğinden 11 haziran 931 tari- hine müsadif perşembe günü saat 13 de Adliye sarayında vaki birinci iflâs memurluğu toplanma salonunda eshabı matlubun kazır bulunmaları ilân olunur. Dün akşam başladığı tanımayo- | İstanbul Birinci İflâs Me- | Çapras kelimele nalan Senı örn İ TATSTATLTETTTETSTAH R'A PM Ivlamla Ss İ Veni şekil Soldan sağa 1 — Işıldayan (6) Keder (4) 2 — Yapmak (3) Cansız (6) İ 3 —RA (2) Mahsul (4) | 4 — Hoş (5) Kabul etmemek (3) $ — Kaderin ortağı (4) Yüksek -(3) Nota (2) 6 — Boy değil (2). 7 — Okuyan çocuk (6) 8 — Türkiyenin merkezi (6) Rey ler (3) 9 — Bey (3) 10 — Fesat karıştıran (5) 11 — Biçak (4) Kalın çuha (3) Nota (2) Yukardan aşağı | 1 — Ihtiyar (3) Kıyı (5) 2 — Haylaz (6) Nota (2) 3 — Yolun muhaffefi (2) Çok de | ğül (2) Izaz (5) 4 — İkram vel e ilâve ediniz peygamber olur. ge kambilde birli 2) 6 — Edat (2) Tatlı çörek (5) Sonuna (s) ilâve ediniz su içebilir. siniz (2) 7 — Sual (2) 8 — Çift değil (3) Bir din 9 — Emreden (4) Meyva (4) 10 — Put (5) Cazbandla eğleni- len yer (3) İ al iplik (4) Nota (2) (5) Ferah sinemada bu gece San'atkâr Naşit Bey ve hey'eti Hermine Hanr mın iştirakile büyük müsa- rıca sine varyete Bu akşam ASRİ Sinemada BEYAZ ESİR Tüccarları Kızlar Ticaretine dair en muazzam açık filmdir. Çıplak kadınlar - Safiyet- lerine kurban oldurulmuş kızlar. Perde aralarında zengin varyete puineroları. IN Dühuliye 20 kuruş | ELHAMRA SİNEMASI ARI Y HİNT MEZA 2 safha, 20 kısımlık Pia Tekmili birden er, — Kadri Bey Kerime Ha mın babasının evinden kaçır- mak için kumpas kuruyor. Size bunu haber eğe geldim ki mâni olabil, iz. Ben Paşa E- fendiye söylemeğe korkuyo- rum, Küçük Hanımı sıkı nezaret altında bulundurmadın diye kı | yametleri koparacak! Kü ük | Hanımın Kadri ile görüştüğü anlaşılıyor. Paşa bütün kabaha ti bana yükletecek... — Doğrusu bütün kabahat te sende... Neden gözünü açıp Küçük Hanıma mukayyet ol- madın? Kadri bu işte yalnız da Yanmda bir de zengin ww Beni bayağı ürkü Bu söyldi adam tüccar, Çok zengin. Oturduğu handa bir çok odalar var. İçeri kimse giremiyor, Kim bilir için | de neler var .. kösterilmektedir. — Her zamanki gibi Kadri Beyin Büyükadadaki köşkünde buluşacaklar, — Yalnız bunu mu öğrene bildin? Arap başı ile tasdik etti. İb. j rahim kölenin yüzünü dikkatle | tetkik ettikten sonra : Pekâlâ, dedi. Sen gözünü iyi aç, Kerimeyi evden kaçırma mağa gayret et. Kadri ile İngi- lizi bana bırak. Ben onların haklarından gelirim. İbrahim bu sözl öyle; | rek Arabı evin arka kapısınde dışarı çıkardı. Arap oradan doğru tanıdığ bir eczacının dükkânna p bir şişe içinde uyku ilâcı aldı Adam şişeyi verirken: — Uykunuz kaçtığı geceli bir kaşık içersiniz, dedi, Yirmi saat rahat rahat uyursunuz. Sı kın fazla alayım d:me sonra kı

Bu sayıdan diğer sayfalar: