26 Kasım 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

26 Kasım 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asrin umdesi «Milliyet» tir. 26 TEŞRİNİSANİ 1931 IDAREHANE — Ankara cadde- si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Tianbul, Telefon numaraları: 24310 — 24319 — 24318 ABONE ÜCRETLERİ K aakğı » 08 kataş 000 Lea) garlar ağır ve meltakolik ole 3 ğı “ 6 ie 750 , 1400 , |rak bestelenmiştir. Lâkin güf- 2 , M0 , 2700 , | tesindebu besteile uygundüşe Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya ai ikin meüdiri N edilir, Bugünkü hava Yeşilköy askeri rasat merkezinden aldığımız ma- Jümata nazaran bugün hava bulutlu kısmen yağışlı ola- caktır. Rüzğâr şimal ile garp arasından kuvvetli e- secektir. Dün tazıyıkı nesimi 767 milimetre azami şuhunet 3 »sgari ? dir. İki Nureddin arasında.. Avrupada olsa -ail nedip- Vâlâ Nureddi e Mü- nir Nureddin arasmdaki müna- kaşayı kardeş kavgası zanmede cekler, Ben bu iki gencin münakaşa sma karışmak niyetinde deği- lim. Zaten münakaşaya zemin olan plâğı dinlemedim. Yalnız deveye demişler ki: — Boynun neden eğri? — E canım nerem doğru ki? Cevabını Belki karilerim bahsetmek istediğim bu münakaşayı oku- mamıştır. Anlatıvereyim:: Vâ- lâ Nureddin, Münir Nureddi- nin okuduğu bir plâkta şu ha- tayı bulmuş: Şarkının aslı; Ey benim babtiyarim Gönlümde tahtı yarim olacak iken Münir Nureddin muz Ey benim babi Tahtr gönlümde yarin okumuş... “Vâkıa dün şarkmın bestekdârr da işe karışm Vâlânın aldandığını söyledi amma ben gene Vâlâdan tarafa 'çıkıyo- rum.. Ve farzediyorum ki; Mü- nir Nureddin bunu yanlış oküu- muş... Bundan ne çıkar?.. Zaten biz de musiki yarımdır. Güfte he- men hemen ihmal edilmiştir. Bir kere kısmı âzamı anlaşıl- maz.. Meselâ Uşaktan maruf bir şarkı vardır: Meyhane mi Bu bezmi tarabhânci cem mi2, diye başlar. Ben bunu vaktile meşketmişlim.. Şarkının güfte sindeki cümleler o kadar uzar ki; bir türlü bir şey anlayamaz siz. Hele yeni nesil bunu ec- Denize dalayım mı? Bir balık alayım mr?, it işler “Milliyet'in Edebi Romanı: şarkısında olduğu gibi. Daha fenası Avrupada olduğu gibi beste ile güfte arasında tasvir ve taklit âhenkleri uygun git- mez.. Hazin ifadeli ne şarkılar vardır ki; alaturkada curcuna usulü denilen ve oynak şarkıla- ra mahsus olan usulden beste- lenmiştir. Meselâ: Acaba şen misin kederin var ru? Ne kadar bitkinim haberin var mı? şarkısında olduğu gibi.. Göstereyim: “Lebi renginime bir gül konsun.” cek hazin bir mâna yoktur. Esasen bizim şarkılarımızın, musikimizin yüzde doksanında melânkoli vardır. Hele Urfa ağ zı dediğimiz şeylerde hasret e- ninleri dinelriz.. Halbuki bunla rm yüzde doksanmın güftesi rastgele şundan bundan alın- mıştır... Bizde Nef'inin kaside lerinden alınmış şarkılar var- | dır. O halde itiraf etmeliyiz ki; İ bizim musikide güfte ihmal e- dilmiştir. Bestekâr parçayı bes telerken güftenin ne dediğini | hiç düşümemmiştir... Garpte ! böyle midir?.. Bir opera parça- sını dinlerken, onun hikâyesi i ne dediğini bilirsiniz. Öl, len kıza bıçak saplanırken tün musiki âletleri bunu size ifade edecek sesler çıkarırlar... Orada bestkârlar sözün mâ- nasile sesin mânasını birleştir. mişlerdir. Bizde ise güfte, sesin inceliklerini taşımağa “mahsus iskelet olarak kullanılmıştır.0. nun için bizim musikinin tesiri yalnız sese inhisar eder ve ta- bii bir taraflı olur. Bunlardan istisna edilecek yegâne eserler, hapishane şarkıları ve halk des tanlarıdır. Onların da güftele- rindeki uslü bu valiyi mem. nun edebilmekten çok uzaktır. Ben bu satırlarla bizim mu- sikini aleyhinde bulunmuyo- rum, fakat göstermek istiyo- rumi, şark musikisinde maale- sef güfte mühmel bir unsur- dur, üstüne düşmeye gelmez... Umalım ki; bundan sonra ba- zı eserlerde gördüğümüz gibi güfteler ifadelerile uygun su- rette bestelenir. Damlamaz Efendil. Gümrükte bir kaçakçılık o- lurken birisi haber vermiş... Bu haber veren zatın ismi de Dam lamaz Efendi imiş.. © Ihbar hâdisesi olduğu ze- man tabii bu zatın da ifadesi a- İmiş ve o sırada ismi sorulun Damlamaz.. cevabını ver dan.. Diyecek yok doğrusu. Dam MİLLİYET PERŞEMBE 26 TEŞRİNİSANİ LI Avrupa matbuatı Js| i Ingiliz lirasının sukutu Türkiyede ne gibi tesirler yapmıştır Yunanistanın en ciddi ikti- sadi gazetelerinden olan İko- nomikos Tahidromos bu ser- levha altında yazdığı makale- de diyor ki: Denilebilir ki o Türk hükü- meti, İngiltereden altın esası- nın kalkmasından ü it buhrana muvaffakıyetle karşı geliyor. Malümdur ki buhra- nm zuhuru akabında Türk hü- kümeti, Türk parasının isterli- ne olan mü ini kesmiş ve Türk lirası 12.05 (o Fransız frangı kıymetinde olmak üzere €sas ittihaz eylemiş- kıymeti he- nüz nizamen tesbit edilmemiş olmakla beraber bankalar tara- fından tatbik © edilmekte olan mürakabe tedbirleri sayesinde bir müddetten beri Omuayyen bir kıymet muhafaza etmekte- dir. İngiliz buhranmın neticesi şu olmuştur ki isterlin evvel ce Türk piyasasmda 1030 ku- raş kıymetinde iken hali hazır- da 816 kuruşa inmiştir. Türk lirası, diğer paralara nazaran kıymetini muhafaza eylemiş- tir. Bu, en ziyade Türk mali- yat ve iktısadiyatınım isterline bağlı olmamasından ileri ge- lir, Türk hükümetinin yeni ha- rici borçlar aktından içtinap et miş olması, Türk parasının bu- günkü buhrandan kısmen ma- Sun kalmasına hizmet etmiştir. 1929 senesi sonbaharından be- ri tecessüs eden siyaset, memleketin o buhrana karşı ciddi müşkilât olmaksı- zın karşı gelmesine yardım ey lemiştir, Bununla beraber ister- linin sukutundan, Türk milli servetinin zarar o gördüğü im- kâr olunamaz. Çünkü Türk ser maye sahiplerinin çoğu para- larını Türk lirasının istikrarma karşı az itimat beslenmiş ol- masından dolayı, isterline tah- vil etmişlerdi. Bundan maada İngilterede altın esasının ref'i Türk ihracatına tesir etmiştir. Mevsim, ihracat malları için en müsait bir zamandır ve ih- racat Licareti için mukavelesi aktedilmiş bulunuyor. İngiliz lirasının sukutundan zarar gö- ren maddelerin başında üzüm ve pamuktur, Çünkü bunlar, umumiyetle © isterlin üzerine muamele görürler. Başlıca ih- raç maddesi olan tütün dâha az mutazarrırolacaktır. Günkü tütün muamelâtı dolar, florin ve kismen de isterlin o üzerine > | cereyan eder. İncirin en mü- him kısmı Cemahiri müttehi- dei Amerikaya sevkedilmekte olduğundan incir ticareti de az laya damlaya göl olur diyenle- re kestirme bir cevap! Selim Sırrı Beyin konferansları Bu tarihten tamam yirmi se- ne sonra gene gazetelerde şu ilânı göreceğiz. a “ Selim Sırrı Bey bu akşam radyoda 1842 inci konferansını verecektir, Mevzuu “Gençliği. mi nasıl muhafaza ediyorum,, 89 BAŞI DÖNÜKLER — Söyle, Nebahat, bir keli me... Kuzum, söyle. Bu bir kelime ile hayatıma karar vere ceksin! Jadığı sevgiyi böyle birden bi- re, bir sual üzerine açıkça söy Jeyivermek ona imkânsız bir şey gibi geliyordu. İçi cevap ver; — Evet, ben de seni seviyo rum. Hem sen nasıl tâ çocuk- Yuktan beni sevmişsen, ben de öyle tâ o zamanlardanberi s€- i müyor, senin için hazır Tanıyorum. Diye haykırmak için titri- yordu. Fakat bu mes'ut edici cümleler göğsünden boğazına kadar yükseldikten sonra ora. da gırtlağının içinde tıkıla ka- Mayordu. AN ük Törahim NECMI Ahmet Nbeil titriye ttriye cevap bekliyor.. Nebahat titri- ye titriye susüyordu. Otomobil Beyâzıtı geçmiş, Şehzadebaşından Fatihe doğ- ru uçuyordu. Nebahat, çok yavaş, çok tit rek bir sesle: — Otomobile'ne tarafa gide ceğini söylesek... Diye bildi. o Ahmet Nebil irden bire sarsıldı. Acı acı: — nız var. o Anlıyo- rum. Diyerek eğildi, şoföre gide ceği yolu söyledi. Nebahat gözleri derin bir demle Ahmet Nebilin sevimli esmer yüzüne eğilmişti. Deli- kanlının ağzından fırlıyan: — Anlıyorum. Ne demekti acaba? Kendi | bi sevdiğini itiraf etmeden anla- İ yıvermiş, miydi? Fakat o hak | Dedi zarar görecektir. Harpten evvel İngiltere, Türk piyasasında birinci mevkii iş- gal ediyordu. Fakat o vakitten beri muttasıl kaybetmiştir. Almanya ve Rusya İngiliz! faik vaziyettedirler. 1924 sene sinde Rusyanın Türk ithalâtın daki nisbeti $o 3.2 iken 1930 da bu nisbet 94 8 i bulmuştur. İngiliz ticaretinin inhisarı hiyetinde olan deniz makinele- ri bile şimdi Sovyetler tarafm- dan ucuz fiatle teklif edilmek- — Anlıyorum. Böyle acı, ezalı | bir sesle söylenmiyecekti. Yoksa yanliş mı anlamıştı? — Nebil Bey... — Nebahat Hanım? — Ne anladınız? — Ne mi? Ah! — Yanlış. — Yanlış mı? — Evet, yanlış... Ahmet Nebil, deli gibi dön- “dü, Elleri Nebahatin ince, u- Zun, yumuşak ellini yakaladı: — Ne demek? Bu sükütü- nuz, bu birden bire bana yolu hatırlatmanız, “hayır, ben si- zi sevmiyorum. Bu sözlerinden sıkılıyorum. o Bir ayak evvel senden uzaklaşmak, evime çe- kilmek istiyorum,, demek de- gil miydi? Nebahatin yüzüne ( dalga dalga kan çıkıyordu. Bak, o- nun masum ( çekinmesini Ah- met Nebil ne fena tefsir etmiş- t. Sesi titriyerek - haykarır gi- — Hayır. hayır. hayır. a şiddetli mali | tedir, Bundan başka Sovyet- ler, Türkiyedeki ithalâtı meya- nında alâtı ziraiye, kavuçuk ve 1923 te Almanyadan vâki olan ithalât mikdarı 92 milyon muştır. Almana ithalâtı bilhas- sa şimendiferler için çelik, de- mir, vagon, köprü levazımı gi- bi şeylerdir. Şimendifer inşaatı İsveç ve Belçika gruplarına ve- rilmiş olmakla beraber şimen- difer levazımı Almanyadan gel mektedir. Almanya, Türkiye- | nin başlıca müşterilerinden bi- ridir. Türkiyenin 1930 daki ih racat ticaretinin (o yedide biri Almanya ile yapılmaktadır. Fa kat Almanyadaki Türk ihra- cat ticaretinin başlıcası tütün olduğu ve halbuki geçen sene- den beri oSovyet tütünlerinin revacı Almanyada arttığı. için Türk tütün ihracatı müteessir olmuştur. Umumiyetle o Türk ihracat ticareti müşkilât geçir mektedir. Pı ları kaybet- mektedir. Vaziyete çaresaz ol- mak üzere reti hariciye o- fisi ihdas edilmiştir. | Bundan maksat, Türk malların daba iyi teşhiri ve bir propaganda icrasıdır. Türk ihracat ticareti nin tesadüf Oetmekte olduğu müşkilât dolayısiledir ki sabık maliye nazırı Saraç oğlu Şük- rü Bey Amerikaya izam edil- miştir, Türk recülü siyasisi,. Türkiye ile mübadelelerin tak- viyesi için Amerikanın büyük ticari, mali ve iktısadi müesse- selerile temas icra (edecektir. Türkiye, anlıyor ki ticari mü- vazenesinin ıslahı için yeni pa- zarlar bulmak mecburiyetinde- dir. Bu pazarlar ise artık Avru pada tatminkâr neticeler vere- cek derecede hulunmuyor. Filhakika Yunan gazetesi- nin dediği gibi harpten evvel İngiltere ithalâtımızda birinci dereceyi işgaP etmekte idi. Ön- dan sonra Frânsa ve Avustur- ya ithalâtı haizi ehemmiyeti, Fakat sonraları vaziyet tama- mile değişmiştir. e Milli zafer. den sonra İtalya ithalâtı art- mış ve hattâ 1923 ten 1927 ye kadar birinciliği ihraz eylemiş- Ağ lk ae tir, Fakat 1927 den sonra Al manya birinciliği kazanmıştır. Fransız ithalâtı 1927 ye kadar dördüncü mevkide iken 1927 ve 1928 de ikinci dereceye çık. mış ve bilâhara tekrar işe tür. Rusya, ithalâtımızda 1923 da yalnız 2.10 nisbetinde iken altı sene içinde üç misline çık. mıştır. Geçen senenin ithalâ- tında sırasile Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa ve Rusya ah. zı mevki etmişlerdir. Halil MİTHAT Teşekkür Yaptıkları Ameliyat ve tedavi sayesinde beni muhakkak bir ölüm. den kurtaran Profösör o Operatör Ahmet Kemal Beyfendiye minnet ve şükran hislerimi alenen arzede- rim. Darülbedayi Tiyatro Mektebi Tale- besinden Sabih. kendini şaşırmıştı: — Sahi mi, hayır mı? Ah, Nebahat! Diye kekeliyor, avucunun içinde ince, uzun, yumuşak el. leri dudaklarma götürüyordu. Otomobilin" içi şimdi, dışa- rıda devam eden yağmura, s0- ğuğa rağmen ılık, hattâ sıcak bir sevgi havasile dolmuştu, İ- ki gencin can evlerinden ko- hararet, otomobili muhiti bile ısıta ydi Ahmet Nbilin ellerine kon- durduğu yakıcı buselerle, Ne- bahatin ilk defa sevgi okşama- sı duyan yücudünü gevşetici bir sıcaklık yaymıştı. Yüzü kı. zarmış, gözleri dolmuş, vücu- dü titrek, kendini bırakıyordu. Ahmet Nebil bu itirafla birden bire bütün tecrübelerini kay. betmiş, acemi bir sevdalı gibi kendini kapıp koyvermişti. Otomobil Fatihten Sultan- selime doğru bozuk kaldırım. mi üzerinde sarsılarak sekiyor- çimento gibi eşyayı tezyit et- | meğe gayret etmektedirler. | iken 1930 da 38.9 milyona çık- ' Ahmet Nebil — sevincinden || Bugünden itibaren ALEMDAR İ Sinemasında İki büyük sesli, sözlü ve şarkılı film binden gösterecetkir. MONMARTR SEVDALILARI HENRY GART ve KEG LEMONNİER tarafndan temsil edilmiş FRANSIZÇA SÖZLÜ ve şarkılı aşk ve ihtiras filmi, CANRAZLAR > ARASINDA Şuh ve dilber artist CLARA BOWE ve RİCHARD ARLEN tarafından temsil edilmiş sesli sözlü ve gerkılı büyük film. Ayrca: PARAMOUNT JUR- NAL, dünyanın en mühim ve en mütebeddi! sözlü ve sesli balihazır dünya havadisleri, Dühuliye 30 kuruştur. Tiyatro, Sinema İstanbul Belediyesi Darülbedayi temsi'leri Bugün akşam Saat 21,30da YANAR DAĞ Komedi 4 Perde Yazan: L. Fulda Tercüme E.: Seni ha Bedri | | İ Cumartesi ve Pazar s6) tenzilâtiı halk gecesi. Bekleyi- | niz: ŞARLATAN 3 perde ko- | medi, İ ——— Üsküdar Hile Sinemasında SİBİ KYA. Mümesili: Edmund Lov, İlâ- veten: HİLEKAR. —am— BULGAR OPERET HEYETİ (Fransız Tiyatrosunda) , Bugün akşam saat 21 de: Haremin Esrarı Bu pies Türkçe oynanılacaktır. Yarın matirie saat 4 te; PRENSES ÇARDAŞ Prima Donna: Mimi Balkanska, Orkestr: 21 kigi, . MEVLİDİ ŞERİF KIRAATİI Darülfünun Talim Taburu kumandanı Binbaşı Refik Be- yin o mahtumu Vecdi Beyin Viyanada yapılan bir ameliyat neticesi vefatı hasebile merhu mun ruhuna ithaf edilmek üzre yarınki Cuma günü Cu- ma namazını mütcakıp Valide camiinde okunacak mevlidi şe- rife arzu eden vatandaşların teşrifleri rica olunur. Nebahatin boynunu okşayarak yavaşça yalvardı: — Otomobili | döndürelim. Daha eve gitmiyelim. Daha ay rılmıyalım. Bu gece böyle çar- çabuk bitmesin.. —— Nebahat ellerini © yavaşça, incitmemeğe çalışarak delikan lının ellerinden çekti. Okşar gi- bi Ahmet Nebilin ıslak palto- sura dokundu. Çok yavaş, çok derin bir şafkat sesile: — Üşüyeceksin! Dedi. li — Ben mi? İçimdeki hars- ret o kadar şiddetli ki. ebahatin güzel eli birden bire delikanlının dudaklarına dokundu: — Benim için hasta olmak değil iyi olmak lâzrm. — Ammı — Yarm görüşürüz. — Yarm mı? Ne zaman? Nerede? — Bilmem. Nerde istersen.. Ahmet Nebil birden bire bu samimi, teklifsiz, senli benli şafkate hemen alışıvermişti. Bir çeyrek evvel “sen,, demek görünen bu genç kıza | leri t istanbul Jandarma Satın alma komisyonu Yerli mamulâtı yirmi beş bin çift yün çorap kapalı kasaya çıkarılmıştır. İhalesi 16-12-93 Çarşamba gü beste yapılacaktır. Taliplerin şartname ve nümuneyi görmek Üzere her gün ve münskasaya iştirâk için teklifnameleri ve yüzde yedi buçuk nisbetinde teminatlarile beraber yevmi mez- kürda saat on beşe kadar Komisyonumuza müracaatları.(4054) Darülaceze müdürlüğünden: Mücsseseye şartnamesi veçhile iktiza eden on bin kilo pats- | tesin kapalı zarf usulile münakasası 17 Kânunuevvel 931 çar” şamba günü saat 14 te icra edilecektir. Taliplerin ,teminat ak- | çelerile müracaatları. (4072) ADRES: 4 üncü Vakıf Han N yor histeydi. Sanki bu bir çeyrek saat içinde iki genç gönül kay namış, birleşmiş, yekpareleş- mişti. gunsun. Gitme, rahat et. — Öğleden sonra seni nerde bulabilirim? — İstersen © seni sinemaya götüreyim? — Peki, — O halde akşam üzeri saat dört buçukta gelip seni alayım mı? — Olur. — Annen? — Ben söylerim. — Sonra seni getiririm. — Peki, Bu sözlerde sanki iki gencin artık ayrImıyacak bir kudretle birleşmesi saklimiş gibi ikisi de korku, çekinme, helecan, se vinç içinde sarsıla sarsıla, ses- Sokaklarında İlk Türkçe filminin iraesi şerefine Melek » Elhamra 1 kânunuevvel salı akşamı için Fevkalâde bir müsamere tertip etmişlerdir. Bitün koltuklar numarak olduğundan biletler bugünden itibaren satılmağa başlanmıştır. Bu akşam Asri Sinemada Fevkalâde Gala Batakhane Çiçeği Cazibeli ve çok eğlenceli filmde gece batakhaneleri güze) kadın! Monmartre apaşlarının dans ve aşkkırı clihasıl bütün eğlencelerile ris temaşa edilecektir. Heyeti temsiliyesi başında: MARGARET Lİ VİNGSTONE ve DON ALVARDO - nün eğlencesi ADA ve 1932 Yeni Muhtıra Defteril 16 çeşit olarak intişar etmiştir. 22 senedenberi muntazaman meşretmekte olduğumuz YENİ MUH- TİRA DEFTEReri her seneden daha mükemmel ve muntazam olarak mevkii furuhta yazedilmiştir. Emsalinc her cihetçe faiktir, Bilümum kırtasiye mağazalarında arayınız. Deposu: Ankara caddesi Afitap mağazası No, 109 MEHMET SADIK Yangın Hayat Nakliye Kaza Otomobil ANADOLU SİGORTA ŞİRKETİ * Teşkilâtı Türktür Mü Telefon: e titriye konuşuyor. ' Perde GA — Riyasetinden: rfla münâ saat oü isi İş Bankasıdır | Telgraf ; İmtiyaz 20531 lardı, Otomobil, Ahmet O Nebilin arasıra verdiği okumandalarla Darüşşafakanm önünden ini miş, artık sokağa kadar girmiş ti. Yağmur şiddetini kaybet- mişti. Gök yüzünü kaplıyan ka ra kara bulutların büyük bir kısmı su halinde yere © akmış; | yer yer mavi paracalar arasmda kasım kasim bulutlar kalmış tı. Sular sokaklardan şarıldıya” rak akıyordu. Fakat gökten ar” tık yağmıyordu. Otomebil durdu. — Bak: Hava açılıyor. San ki bu fırtına bizim içimizi dök” memiz içinmiş, — Öyle... — Yarma, değil mi? — Evet. — Anahtarın var mı? — Var. Hem bak, annem bekliyor. ğ Bir kaç gün evvel içini gör” düğü evin cumbasından birr şık taşıyordu. Belliydi ki zaval İh anne kızını bekliyerek elişi işliyordu. a

Bu sayıdan diğer sayfalar: