15 Aralık 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

15 Aralık 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tarihi Tefrika : 1 Sabatay Zevi! “MILLIYEN SALI 15 ahudiliğin halâskârı rolünü ifaya atılan bu adam kimdir? 17 nci asrın İzmirde geçirilen günlerinden birinde. İzmirde on yedinci asırda bi- i vardı. Bu İsrail evlâtların- biri, bir Yahudi idi. Adı İordehay olan bu Yahudi as- Morali idi. Kendisi fakirdi. yatmı fakirane, fakat na- iskârane bir surette kazanı- rdu. Maişetine o medar olan Yasıtası da işlettiği tavukçu “ükkânmdan ibaretti. Bu dük- sayesinde karısı, üğ oğlu geçindirebiliyordu. Oğulla- | n isimlerigi de söylemek lâ geliyor: Bunlar, İlyas, Yu- | suf, ve Sabataydır. Anlatacağımız maceranın kahramanı işte bu üçüncü ço- Suktur. Bu adam nasıl bir kah "aman oldu, nasıl oldu da ken- disini bir mehdi olarak irkmin lâskârı rolünü ifa edebildi?.. te anlatacağımız macera bu- , İsrail oğullarmın dünya pe yepyeni bir Yahudi mer İezi kurulmuş oluyordu. Lehis tan bir tarafta, Okranya diğer tarafta bu gelen Yahudi mülte ine kollarını açmışlar, onla sinelerine alıyorlardı. Kendi rine iltica edecek bir yer ara- Yan bu Yahudiler hayatları İemin edebilme kiçin mühtaç ol İarı gıda ve vasıtayı değil, istan ve Okranya, hattâ i- “ap ederse Sibiryaya kadar gi- yaşama kçarelerini ara- Maktan çekinmeyecek bir ırktı. İşte bu yaşamak ihtiyacı İs- tai oğllarında o kadar büyük hareket, âdeta sel gibi bir hareketi Muhaceret İİ tirmiş oluyordu ki kendilerin- “) ds başka bir ihtiyaç, ruhi bir ih tiyaç hâsrl olmuştu. Bu ihti Sn sevkiledir ki hayatın fena Ye iyi her türlü cilvelerini gö- *en bu adamlar kendilerini te- *elli edebilmek için evlerini “ört duvarı arasında dertlerini “aklamağa mecbur oluyordu. Bir tabir ile anlatmak lâzım İİ #elirse denebilir ki: Bunların ruhu o kadar sari (Ye o kadar intişar halinde idi sanki Yahudi ruhunun sü- ve huzur bulacağı bir yer, merkez ve tabir caiz ise bir “mesken,, yoktu. Her tarafa yayılan bu Yahu di arel akınına hâkim olan “Jiktisadi, fikri şeraitten ziyade kendi iman ve itikatları bunla- », yeni geldikleri topraklarda yabancı ve münzevi bir İhale getirmiş oluyordu. Daha “İ doğrusunu söylemek lâzım ge bizzat Yahudilerdir ki ken tilerini etraf ve muhitlerinden ima yabancı sayıyorlar, hat- M8 bu infirat ve tecerrüdü kendi eri arayordu. Daha garibi ola- İ vak söylemek lâzım gelirse de- İ »ebilir ki Yahudilerin din ve iti larını terketmeleri için mu- itlerinin sevk ve tesiri de ken » Evvelce İs- yada büyük bir müsaade- lık & iyi üşlerdi. Fakat Ya- idin ve itikadına karşı olan “| bu müsaadekürlik orada ancak bir defaya mahsus olmuştur. i n sonra gördükleri mun- Mele zulüm olmuş, cebir ve iti- “aftan ibaret kalmıştır. Nihayet İspanyadan kovula- tak kendilerine iltica edecek yer aradıkları zaman ize Ya ruhi vaziyeti ile alâkadar saymamış , Böyle bir hayat hiç şüp ki tesadüf ve talie bırakıl işan bir hayattan baş- e Fakat ne o- , bu bir ke hayattı, Bir li zengin iabilirdi, fakat M6 faide ki servetini muhafaza Sekiler için bile kâfi derece de, yaşadığı yerde, emniyet gö e , Hayatını emniyet ri ni r bir 1 irebilmek | Yere mahrum oldu- İn bu saadet az bir mahrumi- Yet değildi. Cünkü geldikleri Yerin yabancılığma bir de ken- İ dilerine bu müsaadeyi dilerinin yabancılığı ilâve edi- lirse yersiz yurtsuz . Yahudile- rih ne halde olduklarını göz ö- nüne getirmek zor değildir. O- nun için zengin bir asalet silsi- lesi tesis edebilmekten çok u- zak bulunuyorlardı. Yahudi ırkının diğer bir hu- susiyeti de aralarındaki tesanüt hissi olduğuna şüphe yoktur. Bu tesanüt hissi sayesindedir ki Yahudiler birbirlerine sarıl mığlardır. Hal ve vakti daha iyi olan bir Yahudi kendisinden daha aşağı bir vaziyette olan kardeşine müzaheret gösterme- ğe kendini borçlu bilmiştir. Bu tesanüt hissi daha ilerilere git- miştir: Bir yere iyi kötü yerle- şebilen bir Yahudi kütlesi, ken disi gibi henüz birleşemeyen, o rada burada birer iltica edebile- cek yer arayan diğer kardeşleri nin yardımına koşabilmek için para toplamağı, sermaye teşkil edebilecek bir iane toplamağı en mukaddes bir vazife bilmiş- lerdir. Bu toplanan paralar Kudüs'e gönderiliyor, oradaki mühtaç din kardeşlerine yar- dım ediliyordu. Kudüste bu pa | ralarla arazi alınır, zamanın bü | küm ve nüfuz sahibi adamlarm dan Yahudilerin birleşerek ge- çinmek ve hayatlarını kazan. mak çarelerini bulmaları için çalışmalarıma imkân vermenin yolları bulunurdu. Fazla olarak Yahudilerin sakal bırakmaları memnu olan bir zamanda ken- alabil- mek imkân: da hâsıl olduğu | vardı. Tarihlerinin muhtelif devir- lerirde Yahudiler âdeta alınıp ır, oradan oraya gönderilir sürü haline gelmişlerdir. Bir ta kım hükümdarlar o Yahudileri sürü halinde satmış, bir takım- ları kendilerini oradan oraya sürmüş, bir takımları da Yahu dilerin şu veya bu şehirden baş ka yerde oturabilmelerini me- netmiştir Yahudiler hüküm ve iradesi altında yaşadıkları insanların emri altında böyle bir hayat sü rerken tıpkı oradan oraya sev kedilen ticaret emteası gibi gönderilmiş, alınıp verilmiş! an bir hükümdar Ya mezdi, Pek tabit olarak böyle şerait altında yaşamağa mecbur olan bir ırk efradının malları, mülk leri de kendilerine hükmeden zalimlerin iradesi ve keyfi al. tında olarak zaptedilir, ellerin- den alınırdı. Diğer bir nokta daha vardır: Yarınki hayatım nasıl geçeceği ni bilemeyen, ömrü hep karışık geçen bir insan pek tabii olarak hayatmı kazanmak hususunda 'da kendisini pek öyle bir takım kaidelere tabi telâkki etmeyebi ir. Eline geçecek * paranın is- tikbalinden emin bulunmadık- ça bir insan bugünkü yaşadığı- nı bir kâr sayar ve bu kârı te- min için de pek o kadasince dü şünmez, Kendisini yoran bir ta kım kaidelerin haricine çıkar. İşte Yahudilerde de bu böy- le oldu. Onlar yaşamak çarele- rini ararken bu emniyetsizlik maşlardl Fakat bunun neticesi şu oldu ki Yahudiler aleyhine bir cere- yan başlamış oldu, her tarafta Yahudi aleyhtarlığı inti; ti. İşte bu suretle Yahudil istikbalini tehdit eden vaziyet daha o zamanlar teessüs etmiş oluyordu. Bu Yahudilerin hayatındaki fena, perişan devirdir. Fakat İşte tarihten iğ misal; Avru pada otuz sene mı u zayıp giderken hazineleri boşa lan hükümdarlar Yahudilerin yardımma müracaattan kurtu- lamadılar. . (Devamı var) GE artisti olmak | için neler lâzım? Evvelâ çehre ve vücut düzgünlüğü) Kimbilir ne kadar genç kızlari: | mız ve delikanlılarımız.. vardır ki | kendi kendilerine — Ah, bir sinema artisti olsam, diye düşünürler. Belki bunların ist olabileceklerini de vardır. Sinema kendilerinde istidat bissedenler i de, stüdyoya bir mektup yaz» dılar mr, arzularının derhal is'af e dileceği zehabındadırlar, Bu vâdide karilerimize hazı ma- za getirmiyoruz. Biliyoruz ki onlar da cikanşümul bir şöhret sahibi ol- mak ve isimlerini iri harflerle afiş- | lerde ve elektriklerle sinema kapıla rında görmek isterler. Fakat bu yakla hepsi de fa- nidirler. Çünkü İa umumiyet le yirmi çeviren bir yıldızdan halk artık bıkıyor. Bu kaideden ha- | riç kalanlar cidden istisma teşkil e denlerdir. Bu yazılar tecrübe mahsulü oldu | Clara Bow bir güzellik mmüsabaka- sında kazanmış olmaktan ziyade saç larının kreıllığı sayesinde artist ol- Hüştar, gu için karilerimize, stüdyo hayatı hakkında bir fikir verebilir. Bir yıldızın boyu 1,50 met 1,58 metre arasında mutehaliftir, Sik leti de 50 ile 55 köle arasında.. tikler bile daha e amlı ünü Fa uğrayor. Çünkü güzellik müsaba la istenilen boy 1,70 metre- dir. Sinema âlemine senede kaç gü- zellik kraliçesini kabul ediyorlar? Sonra saçlarım rengi mühim bir vol oynamaktadır. Bir sarışın, fakat açık ve çok temiz / sarışınlıkı köz, şayanı tercihtir. Esmer, son derece parlak şartile bul edilebilir. Buğday benizli olan- lara dönüp bakmıyorlar bile. Alm açık ve yüksek olmak lüzim | dar, Alanın bilhassa kabarık olanı. Nancy ey Carol desabiye bir resmi, - | lerin öm safi yor. i ya girilen yaş yirmi beş çağlarıdır. da boşandı Yukarda solda Nancy Çarrolle'un sağda bir #ilm- deki mahzun hali, aşağıda Nancy Carroll ve Phillips Holmes bir Hilmde, sağda Nancy dansöz. nı seçerler, Kirpilder, bakışı teshir-| âr kılmak için, uzun, azami dere: | cede uzun olmak İzrmem. Mlaama- fih icap ederse takma kirpik te kul | lanılabilir. Mavi gözler kabul edilebilecek- dadırlar, Ondan sonra göyet koyu siyah, daha sonra yeşil gözler gelir. Gözler iri | ve badem şeklinde olmalıdır. Burun ise kısa, düz ve klâsik.. Meselâ Gloria Swan #on'un burnunu artık kimse arams- Yüzde altmış rol oynayan ağ- zin hatları muntazam, dudakların te peleri çıkık olması. lâzımdır. çev bittabi karmizt. a gün, iyi dizilmiş ve süt gibi e Çene müdevver, kulaklar küçük ve yapışık! Bütün çehrenin cazip bir ifadesi ve canlılığı olmalıdır. Bilhassa göz- © ler bu çehrede adeta “konuşmalı dur,, Çünkü gözler ruhün aynasıdır. lar değil mi ya? Bütün bunlar sadece yüzde ara- nan şartlardır. Şimdi vücüde gele-| lim? İ Evvelâ yaş meselesi. Avrupada, | bilhassa Fransada ekseriya sincma- Halbuki Amerikada bu yaşta artist artık sinemadan çekilmek üzeredir. Ainerikada on yedi yaşı sinema için olgun addederler, Bir defaçebrenin hiç bir pürüzü olmamak lüzımdır. Tiyatroda, mü- zikholde makyajla buruşukluklar ve aki katmerler örtülebilir. Fo! toğrafçı rötüşle bunları hiç belli et” ! mez, Fakat mame kuvvetli pro-! jertörlerin ışığı en küçük O pürüzü bile şeride Mya lüzik hollerde ve o kadar çok ünl ve alkışlanan artistler vardır ki, bun bel küçük kusurlarından dalin sinemaya giremiy: Bir defa buyun uzunca ve küçük bir mermer sütun gibi düz ve mü- devver., Omuzlar. dolgun, kol ne çok adali, ne çok zayıf.. Ve bu kol. da çiçek aşısı izi bulunmıyacaktır. Eller uzun ve ince, tırnaldar. ihti- mamlı.. Memeler? Küçük | (Abel me "iki güzel mandalina der) ve Ke hafif adali, Sırtta kürek kemikleri cek, Amudu fekari öbek çukur!| gunca, diz sadece kabarık (Sivri dizler fotgğrafa iyi gelmiyor) bal- dir neçok etli, ne çok etsiz. Topuk! kemiğinin üst kısımları çukur, ayak küçük ve zarif! Bütün bu şerait altımda Venüs bile sinemada talihini tecrübe etme- ğe cesaret gösteremez. Namzetler- den, deniz mayosu ile çekilmiş bir! kaç pozda fotoğraf istenir ve bu şe- ez fotoğraflar üzerinde tesbit & elim ki, vücut itiharile iste ilen şeraiti baizsiniz ve sizi kabul kileri Fok Fakat yalnız bu kadarla ka- yor mu ya? Bakınız daha nelere? (Arkası Perşembeye) | KANUNUEYVYVEL | ayni zam 1951 z El Sinema Haberleri Woeff ve Duvermeis' yesinden alın: da P, mi yak ji erilecektir. Bu fil- y baş rolünü almış- | min Gaby Mor tar. * Janet Gaynor kocasi Lydell Pe «h ile Paris'e gelmiştir. * Maurice Jeblene'ı meşhur cöntlimen hırsız yarattığı Arsine Lupein'in bazı maceraları filme al. | macaktır. Os30 şirketi Romanya gazete ve mecmualarında bir fotojeni ve fo- nojehi müsabakası açmıştır. Bu mü- sabakaya bütün genç Romen kızları iştirak edeceklerdir. İstanbul'da da böyle bir müsabaka açılamaz mi? * Yakında Gina Manes'in son fil- mi olan Salto Mortale İstanbul'da gösterilecektir. arp cephesinde sükünet var” filmi ile kendini tamrtan bu genç Amerikalı jönpremyer Lew Ayres'tir. Jfanın bu güzel artisti “Yüzbaşı Graddock” isminde ilk fransızça filmini çevirmiştir. Sinemalarda genç operatörler Son zamanlarda bazı sinemalarda operatörlerin 18 yaşından aşağı ço- cuklar olduğu görülmüştür. Bu hu- sustaki talimatname sarih olduğun- dan belediye 18 yaşından aşağı olan operatörleri menedecektir.. İ mmm ai minde bir akordioncunun oOon dört çocuğundan yedincisi idi On dört yaşma geldiği zaman mavi gözlü sarışm ailesini bıraktı ve danis oynamak üzere Nevyorkta Rrondwey'e gitti İşsizlik başlayınca Nancy Car. roll bir danteli tüccarmın yanma kâtip girdi. Fakat tiyatro kendisini 'cezbediyordu. On altı yaşına geldi. ği zaman bir skeç yazdı ve hemşire lerinden biri ile- Los Angehts tiyatro larından birinde oynadı. Bu'da par- lak bir netice vermemişti. Nihayet Bir akşam Jack Kirldand isminde bir gazeteci, mülâkat yapmak üze. re kendisini locasında ziyaret etmiş &. İki genç derhal biribirlerini sev. diler ve evlendiler. Mevsim fena geçti. o Genç çift (Patsy isminde bir de çocukları doğmuşin) Paris gittiler. Orada da hayat müşkül geçti, Bir halyi uğ rüştıktan ve didindikten sonra, ni- hayel talih kendilerine güldü. Kirk land Paramunta senarist olarak an- saje edildi. Nancy de Foks ile bir mukavele imzalandı, Fakat karı koca arasında geçi sizlik başlamış. Gecenlerde hesap, İrlandalı bir kız. olan o Nancy| Carroll; babası Thomas Lahiff is. dılar. Panama kanalı Tesisat nasıldır? Açıldığı günden bu Panama kanalmı o kontrol 'da altında bulunduranları iki şey Biri kuraklık, bi | tehdit ediyor: az veya faz la yağmur bu muazzam mede. niyet eserini faaliyetinden me- nediyor. Kanalı dolduran su, dünya. İnn en büyük sun'i gölü olan | Gatun gölünden gelmektedir. | Bu göl 1320 mil murabbaı mesahai sathiyesindedir. Eğer su gölde pek aşağı (düşerse, kanal susuz kalır, eğer geçen ay olduğu gibi sür'atle yükse- hirse, kanal kapılarını işleten elektrik dairelerini su o basar. Feyezan halinde başka bir teh like daha vardır. Bu takdirde kanalın en dar kısmını teşkil ' eden Gaillard Cut kenar top- | raklarmın kayması suretile ka panabilir. Yeni beraj Garip bir tesadüf / olarak | bu iki tehlike biribiri arkasına Panama kanalını tehdit etmiş İ tir. 1929 — 1930 daki kurak lk, gölün suyunu kırk seneden indirmiştir. Mühendisler kız- | gın güneşin altında yavaş ya- vaş azalan suyu aciz içinde bakmaktan başka bir şey yapa | mamışlardır. 1930 da ise göle akan Chag İ res deresinin suları geçen s€- nekinden yüzde 23 fazlalaşmış tı. Bugün Gatun gölünün su- yunu daha iyi idare edebilmek için yeni bir baraj yapılmakta idir. Bu baraj badema kurak. lık tehlikesinin önüne geçecek tir. Fakat feyezanlar, (kanal: İ kuraklıktan ziyade tehdit et- mektedirler, Kanalr mmizka- sında ebedi bir yaz var gibi- dir. Fakat bu yazlarm (ayni zamanda iki mevsimi var: Bir, müthiş © sıcaklar, iki, müthiş yağmurlar. Kuraklık kânunusaniden ni sana kadar devam eder, Bar- daktan boşanırcasına yağmur- lar ise ancak mıntaka- larda görülecek bir mebzuliyet le kuraklığı takip ederler. Ahi ren civar şehirlerde | yağmur o kadar kesafetle yağmıştı ki, ortalık kararmış ve şehirlerin lâmbalarmı yakmak mecburiye &i hasıl olmuştu. Feyezanlar Hattâ bir gün bu omühim kanalda (o münakalât durdu. 8 teşrinisanide saatt> 38 mil gi- bi azim bir sür'atle esen fırtma yı müteakip şiddetli yağmur- lar yağmış ve Gatun gölünün seviyesi 12 kademden 86 kade me kadar yükselmişti. Eğer 88 kademe kadar çık saydı, gölün bütün makine dai releri $u içinde kalacaktı. Mü- hendisleri telâş aldı. Kanalın büyük kapıları açılmak sureti- le 17000 kadem mikâbı su bü- yük denize ve Atlas denizine boşaltıldı. Fakat, Chgres nehiri 22, 000 kedem mikâbı su daha ge- tirince, kanalın en dar mınta kası olan Gaillard Cut yıkıldı. 250,000 yarda murabbai top- rak kanala çöktü, Kanalın an- çak otuz kedem umku kalmıştı ki,bu kadar derinlik va- gelip o geçmesine değildi. purların müsait te geçti ve yağmurlar da din- | Sm diği için 11 teşrinisanide ka- Dal açılabildi. Kanaldan geçerken kimse bu tehlikeleri hissetmez. Çün- kü bu mıntaka Cennet asa bir yerdir. Ortalıkta derin bir sü künet vardır. Birinci geçiş, insanı çok eğ lendirir. Fakat ikinci geçiş si- kar. Çünkü kanalım 50 mil bo- yunca her iki tarafı vâsi arazi- den ibarettir. Bütün kanalda insan eli yeri ne elektrik makineleri işlemek tedir. Münakalâtı idare için kul lanılan usul modern * sistemin harikulâde bir nümünesidir. Panama kanalı 15 Ağustos 1914 te münakalâta açılmıştı.8. i beri görülmemiş bir. seviyeye | k, zamana kadar kaç vapur geçti? temmuz 1931 e kadar bu kanal dan.300,000,000 tonluk hamu- le ile 65,000 vapur geçti. Alr- nan müru resmi 50 milyon dolara baliğ oluyor. İngiliz harp gemilerinden Hood 1924 te kanaldan geçerken en yük- sek müruriye resmini vermiştir ki, bu resim 4,400 dolar tut- muştur, En kısa yol Fakat bu kanal sayesinde ka zahılan zaman ne kadar mühim ir. Meselâ Liverpool'dan San Fransiskoya, Magellan'dan do- laşmak şartile mesafe 13,502 mildir. Kanaldan geçilirse, bu mesafe 7836 mile iniyor. Sonra kanaldan geçen vapur lar, kolaylıkla günde bin ton kömür alabilir. Kanalın petrol tanklarında iki milyon varil petrol vardır. Kanal müstakil bir âlemdir. Vakıa burasını Vaşington kon trol etmektedir. Fakat kanalın bir valisi ve hususi idaresi var- Vali Bugess kanalın kabi- in daha kırk sene müna- kifayet © edebileceğini öylemiştir. Şimdi yeni bir ka- nal kapısı daha yapılmaktadır. Bu tesisatla Panama kanalı bü- tün yirmi birinci asır zarfında işleyebilecektir. Artık ondan sonrasını da müstakbel nesiller düşünsün. Akşama ne var? Hamide Hanım kocası Hik met Beye bir gün kızdı ve hid detle salona girdi. Kocasının yanında bir misafir vardı. Fa- kat Hamide Hanım kendisini tutamadı: —işte Beyetendinin yanın- da söylüyorum. Hıyar, kaz, bal kabağı! Diye bağırdı. Hikmet Bey filezof bir a- damdı. Hiç istifini bozmıyarak dedi ki: — Peki anladık, onlar öğle ye akşama ne var? Hani senin paran? Tenbel ve budalanım biri tu karalıktan şikâyet ediyordu: — Allah da hep parayı ah- maklara veriyor. Arkadaşı itiraz etti: — Yok yanlışın var, dedi, hani senin paran? iğ İki şoför arasında — Buda tuhaf! Otomobilin niçin bir tarafını sarıya, bir ta rafım yeşile boyuyursun? — iyidir. Bir kaza olursa, şahitlerin ifadeleri biribirini tutmasın diye! Noktası noktasına! Doktor hastasına sordu: . Sıcak bir banyodan sonra konyaklı bir çay içiniz deriz” tim. Yaptınız mı? . — Elimden geldiği ai yapmağa çalıştım. Fakat. — Fakatı ne? — Sıcak banyoyu içip biti- remedim. Son ümit — Azizim eğer işlerimi dü- zeltemezsem, son ümidim ba- na verdiğin tabanca da.. — Nasıl, nasıl? Kendini mi öldüreceksin? N — Hayır! Tabancayı sataci 1000 seneden fazlaya mahküm olanlar ROMA, 14 A.A. — Meşhur “Maf- fa,, cemiyetini hatırlatan bir müc- rimler birliğine dahil bulunmak töh- metile 1000 seneden fazla hapis ce- Aile faciası MONTGERLE, 14 A.A. — Pa- “ris Umumi Muavenet İdaresi başvez medarı, dün akşam evine girdiği va- kit, zevcesinin iki küçük çocuğumu boğduktun sonra kendisini de asmak, suretile intihar Mey olduğunu görmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: