8 Şubat 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

8 Şubat 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 8 ŞUBAT 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 Bayram Size senede birkaç defa bu i münasebetle birkaç satır yaza- İm, Bu satırlar her zaman mâ. İ nalı ve kıymetli olamaz amma, daima samimidir, Bayram, hislerimizi ve dl şelerimizi azçok tasfiye etmeğe ükler küçükleri ok- ABONE ÜCRETLERİ: yarar. şar, küçükler büyükleri ağırlar. Küçük büyük hepinize hayırlı Türkiye için ve sevinçli bayramlar dilerim... Siz de bilirsiniz ya! Deliye * ber gün bayram derler... Allah sizi inandırtın! Her gün bay- ram olsun diye deli olmayı ter. cih edeceğim geliyor... Ben şeker bayramını seve- rim, Kurban bayrammdan hoş- İlanmam.. Şeker bayramı tatlı İve şirindir. Kurban bayramın. "da kan kokar.. Koyunlar melâl BUGÜNKÜ HAVA Ül melül bağırır ve bayramdan ev Yeşilköy askeri rasat o merke- İİ vel sokaklar birer mandra man- izinden verilen malümata göre bu- İİ zarası arzeder. İzün hava ekseriyetle Bulutlu ols © Şeker bayramındaki şeker, cak kar ihtimalı azdır, rüzgâr şekerleme, bonbon gibi şeyleri şimali istikametlerde kuvvetli e-ğ' yaptıran san'at hareketi kurban İsecektir. 6-2-2 tarihinde hava ts-İl' bayramda sadece bir kasaplı- zyiki 770 milimetre €n fazla si-İğ| ga yerini terkeder. Gaklık nakız 7, en az nakız 8 san- Ben şeker bayramının üç gü tigrat kaydedilmiştir. Bünü kurban bay: m öE gününe haydi haydi tercih eden Fıkra lerdenim., Bilmem siz nasıl dü. Şıklık! 3 aylığı a Gelen evrak geri verilmez —| Müddeti geçen nüshalar 10 ku suştur, Gazete ve matbaaya ait şler için müldiriyete o müracaat »dilir, Gazetemiz ilânların mes'u. Şi! Viyetini kabul etmez. şünürsünüz. Kar İşte ! Kaç senedir yağmadı, — 1009 yağmadı derken bir bastırdı ki; — 1500 adama göz açtırmıyor. Vakıa k: — 2000 ben bu satırları yazarken hava- e — 2500 da ufak bir lodoslama alâmeti Bir kadm, hem de usluca bir b. kadın şık olmak için yılda ne ülüyordu amma benim bu se dığı için gene işi bitmiş addet- miyorum. Kar, soğuk olmasa ve dünya da da fukaralık kıştan yılmasa pek zevkli şeydir. Tertemiz, gıcır gicir.. Yalnız ben karın i- ki şeyinden yılıyorum. Birisi evlerin , apartımanların traça. Çıplak ayakla bayrama gi- “ren, çocuğuna bir kat uruba ala muıyan mahallerde Türk gazete “sinin götürdüğü son haber bu- dur ! O mahalle ki belki bir aile. | nin bütün aylık kazancı o ma. kul kadının mevsimlik © pabuç parası kadar değildir. Hanımlar efendiler, 100 ve- ya 1000 veya 10,000 isterseniz | © 100,000 liralık pabuç, manto, ürk giyiniz; ne isterseniz kaza nmız; yiyiniz. Fakat halk ile| yiniz, Pekiy, size soralım: senede | 2500 lira ile şık (o olamıyan bu| Türkler, bir Türk kalpleri oldu » ğunu göstermek © için o fakir çocuklara ve kimsesiz kadmla. © Bize şık bir kadından evvel “bir Türk kadını lâzımdır! e. .İ çaları, teni konuşuşu, adım atı- kahkahaları değil bir erke- gi, bir orduyu bile (kendisine edecek kadar o güzel, çok , canlı. Hele öyle bir sa- rılışı, öpüşüşü var ki! Fakat acıyorum. Genç bir dım, taze bir kadının karşı a en çııveren bir erke- bilerek, istiyerek, duyarak dın şık olmak için ne kadar | gından gelen geçene kartopu a kösele eskitmeli? tıyorlar... İkici yıldığım şey de — 2 manto, yürürken kayıp düşmek!... — 10 manto, Hep birden düşsek aldırma- — 20 manto, yacağım. Ben düşer de başkala — 30 manto rı güler diye endişe ediyorum. Vİ V.S. Halbuki, mizah muharririnin i- şi güldürmektir değil mi?. düştüğümüz zaman gülecekler diye neden endişe ederiz?., Çok defa biz yazarken ka. yar düşeriz. Fakat farkına var- mayız.. Bize gülenler, düşenle. re gülenler gibi hapahap gül. mezler de gülünç olduğumuzun farkına varmayız.. Ve ekseri düştüğümüz yer buz gibidir... FELEK Yeni neşriyat Onar mısra Yaşar Nabinin ekserisi gayri- | münteşir 24 şiiri bu isimle bir kitap halinde neşredilmiştir. Matbaamızda basılan bu eseri ka- rilerimize tavsiye ederiz. Naşiri mu- alim Ahmet Halit kitaphanesi, fiat 25 kuruştur. Hint yıldızı Kıymetli muharrirlerimizden İş- kender Fahrettin Beyin “Hint yıldı. Zi, namındaki romanı intişar etmiş- tir. Resimli, esrarengiz aşk ve ser- güzeşt romanıdır. Tefeyyüz kieap- hanesi tarafından neşredilmiştir. Milliyer'i in Edebi Romanı: 5 GÖZYAŞLARI!. Etem İZZET — Sürtük!, . Adını verip damgasını vur mamıştır. Bunlara hikâyelerini dinliyenler sadece : — Kanak kızlar.. Derler, Ben ilâve ediyorum: — Dalgın kızlar!., Bunlar muztariptirler. His ve kalpleri ezgin (kızlardır. Vicdanlarmı karartan dalğınlık lardır. Faziletlerini (o kirleten yarım şuurlarıdır. Damarlarmı kabartan ve kendilerini kemi- ren bünye ve yaradılışlarındaki kuduz şehvettir. Fakat, bunl. ra da keşki: — Orospu. . Adını verebilsek ve içlerin Annesizlere anne olunuz!... İstanbulun kıymetli valisi ve be- merhametin kıramadığı bir haşyet, tecessüsün yenemediği bir korku duymuştum: “Darülüceze” deyince siyah, korkunç bir uçurum içine üst uş kör, topal, çolak, ser- sem bir insan yığını gö ne gelir ve bunlar hayalimde, haya- tn insafsız ellerile bir paçavra gibi buruşturulmuş muztarip yüzlerle ağ | laşır dururlardı.... O gün onları gördüm: Hayalim- deki yüzlere benziyorlardı: Hayatı, çökmüş omuzları üstünde bir yük gi bi taşıyi çolak, kötü- rüm bir sürü insani... Fakat onlar, karanlık bir uçurum çine üstüste forlatılmış değillerdi. Beyaz, aydın- lık, temiz - bilhassa pek temiz - bir bina içinde oturuyor, yatıyor, yiyip işiyor ve kudretlerine Böre çalışıyor Sağ kolu hiç mevcut olmayan bir genç kızın halı tezgâhı önünde ne- fis bir san'at eseri ibda etti " Yatakhaneleri gezerken tek batta niyeli yataklar karşısında ürpererek müessese müdürüne dedim ki: — Bu zavallılar böyle incecik bir battaniye altında üşümezler mi? | ), esefle omuzlarını kasarak ee vap verdi: — Elimize geçen para ile müm- Kün olan her şeyi yapıyoruz. Bilir- siniz ki bu, her şeyden evvel para meselesidir. Hakkı vardı: Para meselesi!... E- kar sular duruyordu... Dolaştığım kadar beyni de bir iğnenin sivri ucu dön : in- , dur — Para, diyordum, bu müessese ye her para sızdarmalı, bu duvarların haricinde aç ve çıp- lak titreyen ve sürünen biçarelere de burada bir tas çorba, bir sıcak ya tak temin etmeli! Bu müessese, bu| memleketin en büyük yarası üzerin Çocuklar dai gezerken, kal bimi boğazıma tıkayan bir heyecan duydum: Çocuklar!.... Boy boy, renk renk, ne yazilan ve oğlan çocuklar!... tanesi üç günlüktü ve kendi. sini dk getirdikten sonra sıcak bir ana göğsünde bir damla süt em- mek hakkından bile mahrum ederek! insafsız ve merhametsiz sokağa bıra kıveren insanların yüzüne durma-| dan haykırıyordu. Dokuz aylık kadar tahmin etti ğim toraman bir kiz çocuğunun kar İ yolasına eğildim. Ne güzel, ne tatlı bir yavrucaktı! Günahsız alnına günahkâr elle. rin vurduğu ebedi siyah damga ile ba kız çocuk, hayatın İnrmalmrşik » Diye dü İs katıla katı- -... Sonra, dikkat ettim: iyükler, - oyun ve mektep ço- vuğu yaşmda olanlar - hiç gülmüyor lardı; hattâ gülümsemiyorlardı bile. Gözlerinde, mihnet çekmiş bir bü. yük adamın mükedder ciddiyeti var dı; bu gözler muhakkak ki hayatın acılarını görmüş ve tanımışlardı. Onların tanımadıkları, ebediyen tanımamağa mahküm oldukları şey, gözlerine dalan müşfik iki göz; saç- larını tarayan sıcak iki el ve kulak- larına “Yavrum!” diyen ilk, tatlı | bir sesti, Onlar, “Anne” yi tanımı-| İ yorlardı. Dünyadaki bütün bedbaht İ insanların zevkle hatırlayabilecekleri İ bir tek hütmayı, “Anne sesi” ni! | “Amme bakışı” nr bu en bedbalıt yav- rucaklar asla tanımamaşlardı!... Muztariptimi, cemiyete beşeriye- te, tabinte içimden lânetler savuru- yordum. Ve kendi kendime: buz ve yarım yapılılara kop İ ya vermesindedir. Felâketlerini, bahtsızlıkları hı, yetişen insan saflarına ör - nek oluşlarındaki tehlikeyi ve fenalığı o kendileri de bilirler. Ve., yine cemiyetin o vereceği zalim ve merhametsiz (addan korkarak zehirlerini içten bir pazarlıkla kalpten kalbe akıtır lar. Aşıları çok korkunçtur ve. hemen tutar, Genç kız ve genç erkek bu aşının en hız buldu yi harmanlı ve besili bünyeler ir. Dalgınlıkları saflıklarından ve ön ömürlerindeki boşluğun karanlığındandır. e Zevklerin- deki coşkunluk, damarlarında ki kudurganlık ileriyi bilmemek ve hayattan gün kazanmak içindir. Dalgın kız.. budur. Be: İde dalgınlığın hicebmı, hüvi İyetinde zevkinin taşkınlığını, B -| Buradaki öf | menim, Seni burava bakılmaklığın bodi mesele! Bu mesele karşısında « | ları - | zir hanında kirap döşin - | sahibi Karabet Dökmeciyan Eten. | Dindirmez anladim bunu hiç bir gü- zel kıyı Bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı. rıldanarak, onlar bu eze yaralarma şifa verebilen gareyi « ümitsizlik içinde - arayor- dum: Öyle fena bir zamanda ruz ki herkes kendi evlâdmı müşkülâtla büyütmeğe kimsesiz. yavrucakları “evlât” diye bağrma basacak kahra- man nerede? Bucün bu mes'uliyeti omuzları na yüklenmek cesaret ve ulviyetini İnnımefendiler, dedi, burada ki kimsesiz, talisiz miniminilere siz. hangi bir yavrutun Gel İ manız; onu ayda, iki avda bir kere elinizde bir parça çrkulata, biraz şekerle yoklayarak: “Ban senin çin bıraktım. Seni her zaman yokla- yacağım!” deseniz... Bu sözleri duyduğum an, ruhu: karanlığına nurlu bi sandım! il İstanbülün hassas ve müş fik kızları! Bu sesin davetine koşu- muz! Dünyada yalnız insan yavruları. Bin değil, en sefil, en vahşi bayvan- ların bile tanrmak hak ve zevkinden mahrum olmadıkları “Ana göğsü” ne bedbaht başlarmı belki bir kere bile dayayamamış olsn bu yavrucak» "Anne" olmak, size dünyalar maekiki me İon biç büz kilot tahmil etmeyecektir. Koşunuz, Hanımefendiler, anne- sizlere anne olunuz! Onların boşluk tan duakâr ve tehditkâr sallanan mi ni mini ellerini tutunuz; onların bü- külmüş dudaklarına birer tebessüm hediye ediniz!.. Şubat 1932 Halide Nusret İLÂN 94 3 faizli, 1685 ve 1903. tarihli “CREDİT FONCİER EGYP. TİEN,, tahvilleğiğin, 1 mart 1932 ta rihinde icra kılanâcak amorti keşi- desinde başa bağ hediyesi tehlikesi" ne karşı Barıkası « Galeta Merkezi ile Yericami ve Beyoğlu şubeleri tarafından pek müsait şera itle sigorta edilğeeği mezkür tahvi üt seniii olmak üze re ilân olunur, — —— — —— İstanbul Beşiaci İcrâ (memurlu. Zundan; Romankol ve Armandi ve- kili avukat Meki Hikmet Beyin ve- fabrikası dideki alacağından dolayı merkür yaşıyo- İğ uğraşıyor. İl rm heLEs SİNEMASINA GİDİNİZ senenin en kuvvetli ve eğlenceli filmi Bayramda hoş vakit geçirmek için mutlaka ELHAMRA SİNEMASINA GİDİNİZ sesli, sözlü ikinci Türk filmi MONTE KARLO Bombalar Altında KAÇAKÇILAR Aşc Hazretlerinin sevim'i Sahra çölünde cereyan e- den ve mükemmel bir akş ve macera şaheseri olan, Çöl Aşkı filmi bu hafta ASRİ SİNE- MADA büyük muvaffakiyet kazanıyor. Haşiye: Bayram münase betile saat 16 1/2 ematinele- rinde ve suvaroksde ZENGİN VARYETE NU- MARALARI, Dji ALEV ŞARKIS TEŞEKKÜR Vefatile bizi dilbun eden bira der muharrir Zeki Megamez Beyin uzayan hastalığı esnasında tedavi» sinde gösterdiği itinadan dolayı A- İ merikan hastanesine ve tedfininde bulunan Kadirşinas * arkadaşlarına, hususile mezafmd trierhum mezaya ımı zikretmek (o İütföünde bulunan mühterem Doktor Aptullah Cevdet Beyefendiye ve bu ziyai elimden do Jayı bizi teselli eden ehibba ve evid dai kirama ve son nefesinde yanın- || Küçük daktilo ka ramanı JEAN MURAT kemali muvaf- fakıyetle ve ve tekmili birden gösterilmekte olan Darülbedayi edilmiştir. eye KATY İlaveten: Zengin varyete numarası - Sranslar ber gün saat 1 den itibaten Sinemalarında #8 -*Ceh: Bayram günlerinde hem güze hoş vakit Gündüz: 2, 4, 6 Her yerde mevzuu Otto Harback ve Oscar Hammerstein'in meşhur opere- | Güzellik - kıraliçesi “FERİHA-TEVFİK H. Melekleri 15 kısımlık muazzam filmde İ| Fa'onun hücumu ve yanması, tayyarelerin havai muharebeleri ve bun'arın alevler içinde sukutu, cenhane depolarının kombar ımanı sahneleri cidden fovkalâdedir. Memi Bilet tiatlarında zammiyat yoletur ALEMDAR SiNEMASINA gidiniz ve kemali muvaffakiyet'e gösterilmekte olan MAURICE CHEVALIER'nin ŞEN MÜLÂZIM Sesli, sözlü, şarkılı ve danslı operetini görünüz artistleri tarafından temsil | Fiatlarda zam yoletur. ei hennem el bir film seyretmek hem e geçirmek isterseniz Gece 9 1-2 da bahs olacak bir fi'm da ispatı vücut eden sevgili hemşe | İsümiz Doktor Ahmet Ikbal Beye ve | fabrikadaki mahcuz makinelerin sa- | bilhassâ hakkında neşriyatı mesleki | tinden muktebes bu yeni ve “zengin sözlü, şarkılı ve danslı şaheser maruf sinemcılardan Alan Crosland tarafından vazı sahne ve.Nevyork Metropolitan Operası tenoru ALEXAN- DRE GRAY ile Nevyork Metropolitan opcrasmdan BER- NİCE CLAİRE tarafından temsil edilmiş © ve 10.000 kadar igüran iştirak etmiştir. Mizanseni * 1.000.000 “dolara mal ol- muştur. “ALEV,, tesmiye edilen bu filmin yıldızı yüzbinler- ce insanın kalbini tutuşturmağa muvaffak oluyor. 11 Şubat Perşembe akşamından itibaren MA Ji KSinemasında LULOUGLAS FAIRBANKS A YA A I K Filminde BEBE DANİELS. ile beraber konuşuyor tılmasına karar verildiğinden ikin- perveranede bulunan #ubterem Gi arttırma usulile 18:2932 tarihine | gastbuata ayrı ayrı arzı gükrana te-| misali perşembe günü saat 15 ten | gesürümüz mani olduğundan cümle itibacen mlizayedesi icra © kilımaca- li iından yevm ve Vakti meskürde ta- | 79 *** PSİ ilama, lip olanlatın mahallinde hazır bulu | Semizin pek kıymetli gazetemizde nacak memurihe müracsatları ilân | dercini rica ederim efendim. olunur. Cemil Magamez Kadıköy süreyya sinemasında Bayramın3birinci gününden ilibaren iki matine Birinci matine: sıat 14 Elveda Madrit: Ramon Novaro İkinci matine: saat 16 Çirkus Barones Almanca operet Greta Kalmer tarafından. Salı günü akşamı: proğrama ilâveten Darülbedayi artistlerinden Hazım Bey tarafından: Asri karagöz muzam, Bu kadar.. seviyorum. Deli gibi seviyorum!. seviyorum, Çıldırarak Ve.. o da çıldırtıyor, delirti — Kırk gün günahkâr bir dei iç ve diş hüviyetleri birleşe cek, — Herkesin kadını. yor... Bu delirişten keyif duyu Adını alacaklar. Hem, Na-| yor!., Eee iaşe. Bam beşka| Saz'alı öir gecenin 25 ele iri sabahında. — Dalgın. Onu ilk önce Meziyet Hanı Değil, seven; çıldıran, çıldır tan, bağlayan, büyüleyen, delir | ten, esir eden, şehvetten katıl. tan bir kız. Galiba © biraz da bizim ve cemiyetin kayıtlarına uymayan, ihmalkâr, aldırışsız bir kadın. Fakat, ben onu şimdi böyle bile bile * tanıya tanıya söven, onun için çıldıran, kanaatleri- mi, itikat ve inanışlarımı kendi elimle kendi ayaklarımın altıma hi mefendinin çayında gördüm. Şen; şakrak dans : ediyor, gü- zel, çok güzel. Açık kahvemsi gözlerini süze süze Hasan Be- kirle konuşuyordu. Vals biter bitmez, Hasan o. İ munla beraber yanıma geldi: — Nasılsın:?.. Dedi ve ilâve etti: — Arkadaşımı sana tanıta yım?.. — Naran Hanımefendi. Beni de ona tanıttı. Sıcrayor, zıvlayor, atlıyoı MAJiK SiNEMASINDA VİTAL - SUZY VERNON - JEANNE HELBİNG - ROLLA NORMAN ve DANİEL MENDAİLL Çeteci Lopez (Korsika Çakırcalısı) Fransızca sözlü filminde hepiniz görm-lisiniz. Bugün saat 11 de tenzilâtlı fiatlarla matine. İDuhuliye 25 kuruştur — Hariciye nezareti şifre müdürü, Elimi hızla ve atı Sacide Hanimefendi diyordu: — Çok genç —amma'değil mi?, Şimdi şifre - müdürü, Ya kırk yaşında. Cümlesini bitirmeden Naran Hanımefendinin yüzünde tatlı, m bir tebessüm dalgalan- dı; Sacide Hanımefendinin sö- tamamladı: — Nazır... Değil mi Hanım efendi? Sustuk, bakıştık ve. gülüş- tük, Son tım, İkincisinde sinemadan çıkar le sikti. am © . İlk dansı onunla yap anı âşık oluverişine, kendi | deki sıtmalı (zehiri dışarıya | şuurunda alışkanlığının hükmü| O Yapılacak başka hiç bir şey | o — Ruhi Bey. mızı biribirine o düğümledik. i bırakışma acıyorum. vurarak cemiyeti kendi benli- | nü bulan, fakat kendi cildinin | yok! | Sacide Hantmefendi de yanı | Hemen hemen sabaha kadar Bunlara Yindi oöreklemibilem fazilenlibüde kdndi bendisi il vaz 1 İenrlnr inieeltiliikemienen | #resdnedı. dnnli Bani oss lee SEN kabi beraber konuştuk. Gözlerinde ve teninin renginde birden çe - ken, bağlayan, gözü gönlü ben sihirli bir cazibe var. Cımıl civil. Dans ederken bitiri yor, konuşurken harap ediyor, gülerken çıldırtıyor, bakarken esir ediyor, bayıltıyor. Ve.. bü tün erkekler onun etrafında çiliz birer pervane gibi. Hay. ret ediyorlar: — Nasıl olur bu?.. — Ruhide ne keramet var?. — Nasıl bu kadar çabuk biri birlerine ısınabildiler?.. Ve., kıskanıyorlardı. Fakat, biz sadece şen, civelek, geceyi zevkle, çılgın bir neşeyle geçi- ren iki tanışıktık. Bir defacık o bana: — Ne kadar zarif giyinmiş siniz? ... Dedi. Ben de on — Ne kadar güzelsiniz?.. Dedim. Ve., ondan sonra, hep gözlerimize bı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: