15 Mart 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

15 Mart 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAN'AT, 7 Dee eN i Muhiddin Sebati Gözlerimde henüz kuruma. Yetinden haber verecek deği- lim, Şimdi sadece onun için ağlamak istiyorum. O kadar. Doğurduğu yavruyu boğan bangi vahşi hayvan tamırsı- tiz? Ne baldıran otlarının dip- lerinde sürünen, knrimekelelis; Çil tanımayan bir dahidir. On A e da Arkayik Yunan san'ati sırtlanlar böyle bir cinayet işle mediler, Onu biz öldürdük. Yal... bilir misiniz? Onun ölümünde hepimizin hissei iş tiraki vardır. Onubiz öldür- dük. Biz, siz, onlar, hepimiz. Evet, İnziva ve feragat için de, kimsesiz, yapayalnız, öksü fe öksüre kirpiklerini ebediy- Yen kapayan Muhittin Sebati e <elile ölmedi. Onu biz öldürdük İlk öksürdüğü güzden, son ne- fesini tükettiği güne kadar ce- miyetin ona yaptığı kötülük- ler © hudutsuzdur. Göztepede bir pansiyon odasında gecele- ti buhran nöbetleri içinde onu Yalnız, bakımsız ve parasız bı rakan biziz. Başucunda me 3- ha, ne baba, ne kardeş, ne arka daş,, Sanatoryomun bir kapısın- dan girip öbür kapısından Çi- karılan ve itinasız hastahane oğuşlarında £ ciğerleri sızla- Yan, kanayan Muhittin, kendisi Di kucaklamak isteyen cemiye ti beşeriyenin kenetlenen kol- arı arasında (o boğuldu ve can Verdi, Onu biz öldürdük. Çamur: yapıp ebedileşecek | #serler yaratacağı toprağı tır- Raklarımızla kazarak, onu elle timizle gömdük, Cinayetimizin Mahsulünü ortadan yok ©t- | mek için bu ne gayret? Acıdan, ıztıraptan, yanlız- iktan, öksürükten £ kıvrandığı | İhzivasında onu bir defa bile; #ramayanlar o gün cenazesine Koşuştular. Bu ne tehalük? Döşeklerinde rahat uyuyan VE onun. ölümünde hissei işti- taki olanlara müjdeler olsun ahitin Sebati öldü. “oşamaz, söyliyemez, resim ya Pamaz, heykel yapamaz , arık aksızlığa dil uzatamaz. Buyu! meydan sizin efendiler! Ve beni dinleyiniz, iyi din - gYiniz aziz karilerim: Aramız * daha böyle ciğerleri delik “sik olmuş ne yavrular var. ,; sik kesik öksüren, kan tükü ve genç kabiliyetler var ve na inanmız. Onlar öldüğü zaman ardın. 4 onları gömmeğe böylece g ticağız. Muhittine gelince: temiz bir insandı. Öldü. Al- ah rahmet eyleye, Elif NACİ ma e i Edirnede | Gazi heykeli ki | | ley Edirne Erkek Muallim mek- Rb resim muallimi Heykeltraş af m > Asir B. in 8 ze çıkan Milli | dede oku- « Rati, Üy meme Kamp ir *zin iftihar edeceği san'atkâr- h i gıdan biridir. İstanbul Güzel , “katlar akademisinde sene- pe * salışmış ve nihayet Avru- k da birinciliği 3x ederek asın, e Parise gitmiş ve içda Bourdelle'in yanında ça- şmirtşir. Memlekete avdet et İ aj Zaman kendisi Edirne Mu- şim mektebinde resim hocalı- e tayin edilmişti. Elyevm tij öv b ve i | heykeltraş olan Rodin üç bü- İ budaklandırarâk maillerin hep Artık | 895 MİLLİYET SALI 15 DE “DEHA V Biraz “Modleur,, ( olmakla beraber kuvvetli bir forme ci yük adam yetiştirdi, Bourdelle, | Maillol, Despisu. İlhamını Arkayik Yunan ve Gotigue san'atinden alan Bour- in sırfen plas- delle'i yeni tik düşüncesini ortaya koyan bir heykeltıraş olarak alamayız. 'ünkü Bourdelle heykel tekni- Din yalnız. işçili kopya e- surface” ı görürüz. Da ima biribirine kaynamayan ha- cimler faşla (© edebiyat içinde boğulup gider ki; modern san'a tin mefküresine tamamen bir tezat teşkil eder. İşte Bourdelle'in en güzel eserlerinden biri olarak zikredi len Chemps - Eliysöes ti sunun fresguelerden biri Yukarıda kadının başından başlayıp kolundan — bac oradan erkeğin ikinci | kalan bacağından aşağı inerek, | müstatili iki müsavi müsellese | ayıran hatta mukabil diğer kö şede, erkeğin sırtından başla- İyp bacağından aşağı inerek, İ kadının bacağından öbür uç ki zaviyeye kadar uzanan hat te belki bir kompozison fikri-| dir. Fakat bir sakın üzerinde iki dal gibi ayrılıp o yukarıda| yapraklanan ağır kütleler aşağı | daki biribirine müsavi kuvvet ve eb'ada bir sürü küçük siyah beyaz mütevazi hatlarla muka belesi tevazün hasıl etmemişti Daima mail ve yuvarlak hatlar | ve hacimlara mukabil büyük| İ şakuli bir hat olmaması; iki vü n cudün üst tarafını dallandırıp bir tarafa gitmesine sebep olu | yor. Bu beli dans mevzuurün hareketini ifade ediyor: | Fakat kütle vahdetini kay. bettirerek (o heykel mefhumu-|/? nu unutturmuş — oluyor. Çin, Hint, Java asârn: tanıyanlar bilirler ki, birçok dans ve harp | mevzuunda olan hareketli hey- | keller mevzuunun bütün icab: | nı görtermekle beraber hiç bir | zaman yekpare bir taş vücude | etirmeği unutmamışlardır. ize bazı exenirigue olamk | De san'atkârların dediği de için heykel tekniğini p etmediğini gösteri Me Othon Friet#'in portresi Despian tarafından in fazla şişkin |ri önünde hürmetle eğilebiliriz * nde Marsilya |ki; o da Ceneral Alvear için Şi Meri kabartmalarında | yaptığı abidedir. Orada başka rerat! Sirek £ portrelerinde bir milletin hissine hizmet e- pilise lik, forme'sizlik çok |den bu san'atkâr yalnız güzel m | mefhumunu aramıştır. ourdelle, Bourdelle'den Barpeau gibi, | gecmeden evvel heykelin kütle gi e karş değil. | ve forme olarak iki unsuru oldu şirin Berdelle'in bir ese| ğunu © söylemek icap diyor, E TEKNİK Uzanmıs yikanan kadın Maillol taratından dir. “Maillol,, a | Yetmiş asırlık heykel taribin- de daima her heykeltraşın ikisi ni yapmakla beraber birin- de kuvvetli olduğunu gö- rürüz. Halbuki yeni san'at bu nu tamamile biribirinden ayır- mıştır. Bütün eserlerinde Mic- bel Ange'ler Pujet'ler gibi sat- | hi yapan Bourdelle yalnız Ce| neral Alvear abidesinde kütleci İşte Maillol'i kütleçi! | şaheserlerini yapan en büyük heykeltraşlardan biri olarak al mak icap ediyor ki; Kübizm'in esasını ortaya koymuştur. Fa kat Kübizm yalnız heykel un. | surlarmı düşünerek modelin İ| hayatını unutmak gibi bir hata a düşer. Halbuki kütle âhen- Zinden başka bir şey düşü meyen Maillol'da modelin haya tı. da vardır.. Yani'madeli ha; van ve malzemesi mâdendir. Muhakkak ki Maillol'da Rodin | inin içten dışarı çıkan müthiş ve metin teşekkülâtı yoktur, Fa kat buna mukabil Rodin'de bu lunmayan şayanı hayret bir küt le ahenk ve o kompozisyonu vardır. İşte bu uzanmış yıkanan ka idin heykeli başın vücudile; kollar ve bacaklari: yü | zel bir tevazünü, sonra baştan | inen o şakuli Obir © haome| mukabil © bacağın — na mü. tevazi olarak o konulüp diğer biribirine zıt olan mail hacim leri bu mütevazi elle bi vi güzelce bağlaması bize gösteri yor ki; Maillol her şeyden ev. | kütle vahdetini düşünmüş, bariç kısımlardaki çamur parça larının şaklabanlıklarla uğraş mamıştır, o Mevzuun © hususi| olarak ehemmiyeti yok: Bura . | da yıkanan kadının mevzu hu, | susiyeti değil, güzellik husı yeti vardır. İşte bu asırlardan beri unutulmuş bir keykel haki katini ortaya koyuyor. l Ve Despiau'yü BÜFSüs Mail lol'da olmayan heykel unsuru. nü İlmlam eden bir diğer büyük heykeltraş olarak (bulacağız. Denebilir ki; Despiau Rodinin bir devamıdır. Fakat Rodin'de biraz bayağı olan forme'ler Des piau'da asil bir çehre almıştır. Bilbassa harikulâde portreleri. ni gördi üz (Despiau'da, düz ve yuvarlakların biribi şayanı hayret bir zevkle takip etmeleri, teşekküllerin içeriden dışarıya taşan sağlamlığile bera ber, en fazla aranılmış ve seçil österir ki; Des. İmiş olmaları, göste İpiau forme güzelliklerle sırfen İplastik bir san'at © vücude ge- tirmek isteyen (bir & heykel. İ traştır. Mine Othon Frietz'in portre sinde forme'lerin metanet ve güzellikleri denebilir ki; bir Mı | sır heykelindeki kadardır. Göz İlerde, dudaklarda, burunda, saçlarım, alının, yanakların te. şekkülünde içten gelen şayanı hayret bir dessin'nin salâbeti | | bize pek güzel ispat eder ki;, Desgisu'da Birri'nin Rodin'nin | İ sanların bile böyle ziynet his- |den mahrum kalmadığını gör- i | yinat Tezyini san'ata Dair Yaşıyoruz: Ve yaşadığımız | zaman zarfında giydiğimiz el- bisenin oturduğumuz evin ve buna mümasil bilcümle levazı- matımızın küçük bir kelime ile hülâsa edersek süslü, gösteriş" li, yani tam manasile müzey- yen olmasını arzu ederiz. Bu gayet tabii ve gayet mübrem bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaçtan hiç bir kimse ve hiç bir cemi- yet vareste kalamaz. Hattâ iptidai bir tip olarak tasavvur ettiğimiz yahşi kaba- il dahi: Binaenaleyh iptidai in lerinden tezyinat telâkkilerin- dükten sonra, omütekâmil ve medeni bir cemiyetin bundan uzak bulunmasını tahayyül et- mek kimsenin hatırından bile geçmez. Zinet ihtiyacınm ru hi vasıflarını ve tahlillerini pisi kolojiye terkederek biz asıl gü | zel san'atlar zümresinin bir şu bei mahsusasıı teşkil eden tezyini an'atlar (o noktasın- dan görüş ve tahlillerimi-! ze devam edelim: Evvelâ tez- nedir?.. Ve niçin tez- yin ederiz?.. o Gibi bir takım sualler karşımda bulunduğu. muzu hatırlıyalım. Tezyinat ne dir?. Tezyinat bir san'attır. Bütün zevklerimizi, arzularımı zı, temayüllerimizi ifade eder. İzah edelim: ferdin giyini. $i belki tabiata intibak ve şah- sını hifza müstenittir. Fakat lüks bir cemiyette gerek kadı. nın ve gerek erkeğin giyimi © sosyetenin ve o şahsın zineti te İ etüd yapmak hususunda çok istifade İ ce seneler geçiyor, Franz Hals kala- Franz Hals'ın hayat ve eserleri (1580-1666) IGeçen nüshadan mabat ve hitam) 1616 da bir nişancı gurubunun port- resini yaptı. Bu gurubta on iki za. bit görülür, Bu eserin muhite yaptı İı tesir bir çok gurubların müraca- alını intaç etti. O zaman Holande de sosyalist, siyasi ve artistlerden mürekkep ayrı ayrı bir çok gurublar vardı. Ediplerden ve artistlerden mü rekkep bir guruba Franz'i kardeşi Dirkle beraber âza kaydettiler, İki kardeş eğlence ve sefahet sah nelerinin tasvirinde bu gurublardan ettiler, Yins ayni sene (Üç ney'eli- | ler) namindaki eserini yaptı. Böyle. balık silesi arasında mes'udane yaşı yordu. Çocukları deniz kenarında Oynarken bunların güzelliklerinin te- i altında or güneşten yanmış yüzlerini bir çok defa (Küçük balık- Şılar) nömile tasvir etti i İen'in zengin ailelerinin portre. lerini yaptı. 1622 den 1624 senesine kadar yalnız üç portre yaptı. Birisi kendi portresi, diğeri karısı ile kendi portresi diğeride (Gülen süya- ri) atlı eseridir. En sevdiği modeller şen ve neş'eli çiftlerdi iki hiç bir men İnat düşünmeden bunları kendi zer ki için yapardı. (Şen taam) mam. dali eseri bunu isbat eder; burada ressamın açık ve vazih mizacil di daimi neş'esini tehayyül rülür, Karısı kendisinden giz bet ve eğlencelere devamına mardı. Bahsettiğimiz portreyi yaj üyü i a ile kocasını süslemiş ve pozuda kendisi! vermiştir ki bu sırada aile büyük bir refah içinde idi Elyevm Lodra'da (Vallace) kol- leksiyonunda (Velasgucz) ve (Rem brant) in eserlerinin yanında bulu- Ban (Gülen süvari) namındaki eseri bu büyük üstadın eserleri kıymetinden hir şey kaybetmiyor. Daimi portre siparişlerinden canı 81- kılmağa başladı. Etrafında kendi zevkini okşayan temiz ve sıhhatli yüzlü çocuk ( protreleri yaptı. 1625 mayülü icabatındandır ki on. dan hiç bir zaman geri kalmak | istemez: Ve hattâ denebilir ki| bu giyim bir zinet esası o şah. | sın hal, mevki, zevk ve tema- yüllerini tamamı tamamına ifa | ir buloya âdi bir kos ir ki bu da oranın kendi bün. ysine ithal ettiği tezyinat esa sma tevafuk etmemesi keyfiye tini intaç eder : Tezyinat mef. humunun yalnız bu hususta de gil cemiyetin diğer — bilcümle hususatına da ayni muttarit ve ahenktar tesirini icra ettiğini görürsünüz. Meselâ mimaride, bahçecilikte, şehircilikte ve be lediyecilikte ayni tezyinat fik. rinin ayni gü me fikrinin her zaman tiğimiz vakidir. Mimi yapar, fakat onda fikir dahili ve harici tezyinat. | tır, in müşahede et- bina Meselâ bir bahçeyi al O bahçenin taksimatı muhtelif çiçeklerin ekilme tarzile o bah çeye verilecek şekilde yine hâ ki k esas fikir bahçenin görünme ve tezyin edil. | m r. Ve bilâhara bunları! yrı ayrı izah ederi Lâkin şunu da e edelim ki: Tezyinat | san'atini güzel san'atların bilcümle şuabatın. dan belki daha mühim ve esns- İı bir surette müşahede edebi Meselâ tarihin kabul eti taş, tunç ve demir devirle- rinde bile insanların her gün- kü hususata raci ilk ihtiyaçla- rin: elde ettikten sonra , bunla rı bir takım resimlerle süsle. mek iştiyakını duymuşlar ve a demir devrinde daha izeyyenat yapmışlar. | dır ki, burda ilk zevkin daha| ziyade resim ve diğer (nefis san'atlardan o evvel tezyinata müteallik olduğunu göstermek | tedi | Burada bir cümle ile deriz ki, resmetmek hevesi tezyi- nat iştiyakından doğmuştur. İşte bütün bu mülâhazalarla tezyinat san'atinin mebdei tâ kableti ezmineye kadar u- zandığı tahakkuk etmiş bulunu yor zannındayım. senesi iki üç tane de içki âlemlerini tasvir eden taplolar yaptı; içerisinde mandolin çalan soytarı portrelerine tesadüf edilir ki: Meyhanelere de- vamı esnasında arkadaş olduğu bazı eşhası karikatörize ederek tasvir et tiği anlaşılmaktadır. 1627 senesi vilâyet binası için ça- lışma tarzı daha serbest ve renkleri daha ahenkli bir taplo yaptı. Evvel-| haz ce fevkalâde takdirler celbeden Saint Geörges mişancı gurubunun hep bir arada portrelerini diğer bir Saint Adrien namında nişancı gurubu kıs. kanarak sık ve mütemadi müracaat ve yalvarma neticesinde (Fran) i kendi portrelerini bir gurup halinde yaptırmağa ikna ettiler, Fakat bu tablo ikmal edildiği gün geniş bir neles aldı. Tablonun kompozisyonunu ikmal edinceye kadar evinde oturmak için yayılan hzun münakaşelerden ve bu #in uğultusundan bir hayli yoruldu. Nihayet en fazla para veren İeri en önüne daha az verebilenleri sıra ile daha uzağa oturtmak sureti le bu rsünakaşaları mali cihetten halletmek | kurnazlığını buldu. 1930 1640 senesine kadar Franz Hals, | ih (Hollande) in en büyk ressamı adde diliyordu. Bütün eserlerini hayret verici bir kolaylık ve teknikle ikmal ederdi. Eskiz ve etüd yapmazdı. Yal nız bazı eserlerinde dantel ve kumaj ların sırmalarmı büyük bir dikkatle etüd ederdi. Bu devir e Hollande'in «n ziyade san'atle alikadar olduğu tarihtir, Her sehrin bir akademisi ve atelyeleri vardı. Haarlem'de türeyen bir lâle mera kı buranın çiçek bahçıvanlarına ha, riçten gelen âlimler, Zenginler ve mektepliler dolayısile | milyonlarca Horen * kazandırıyordu. Vat Dyck Buraya seyahati esnasında uzun za. mandanberi methini işittiği (Franz Hale) in kendir © eserlerini gör meği arzu ediyordu. (Haarlem) e bir gün mesafede bulunan (La Ha. ye) de pereni Frödöric de Nassau, nun evinde misafir kaldı. 1930 sene, sinin bir haziran habersiz ce (Hals) in evine geldi; fakat evde bulamadı. Karsı çocuğu babasını meyhaneden çağırmak üzere yolla dı. Çocuk Anvers yolundan portresi ni yaplırmak için bir yolcunun geldi ğini haber verdi. Franz Hals barda- ğını dikip piposunu — ağzına alarak biraz ters yüzle eve geldi. Bu içki âleminden zorla geri alınmış olmasın dan muğber olarak: enaleyh ilk defa gördüğüm bir ada. mın yüzü bana hiç bir şey söylemez! Portreni yapamam! dedi.. Van Dyek yine kendisini tanıtmadı; büyük bir para teklif ederek (tekrar rica etti. O zaman Hal: gayet isteksiz olarak kullanmış kirli bir tun! alarak üze- rine iki saatte Van Dyck'i hayrete düşürecek derecede benziyen bir po rire yapıverdi. verdi, Ve son. Desinatör ve Dekoratör &. kendisinden evvel gelenlerin et ve sırtmalarmı oatarak, forme'nin muazzam bir abidesi ni vücude getirmişti : portreni ya- pa bilecek miyim! Bir tecrübe ede-| bir lim! dedi. Hals bu teklife evvelâ şa gırdı. Fakat muhatabının — Yoksa sen Van Dyck musin?.. arasında | di Diye bağırdı... Tanışmaları sami mi oldu.. Van Dyek; (Hals) i İngil tereye götürmek için çok uğraştı Fakat memleketini terketmek istese diği için kandırmağa muvaffak ola madı. (Hals) in karısma ve çocukla rına bir çok para ve hediyeler verdi. Beraberinde götürmeğe muvaffak olamadığından dolayı biraz mütecş. sir olarak H iş Franz Hals ayı ta, yük taplo yapi dolin çalan adam) bu ta. rihlerde yapmıştır. Taploda en sev. Bi olduğu halde İspanyou kostümü ile serenat yapar gibi bir vaziyette görüyoruz. Bu sekiz muvaffakiyetli içeri yaptığı sene akademiye da- il bir şerait i ek çinde burak dediyorlar. Bütün ei talebeleri, ün bunlara mukabil »lebelerin bocalarile gayet iyi geçin dilleri de hikâye edilen bazı gülünç ve eğlenceli vak'alardan daha iyi an laşılıyor. Her şeye rağmen kendi dev rinde yaşayan ve öldükten sonra bu derece meşhur olan Rembrant'ın ya- nında o zaman mevkii daha çok sekti. Hals tabii terfilerini göster- mekle beraber meyhanede boş geçir zamanlardan dolayı 1637 sene- kadar (dört sene zarfında) an cak 15 portre yapabilmişti. Bu tarih te Haarlem'i terkedip (Amsterdam) a geldi. Burada bir çok zabit portrele ri yaptı. Son yaşadığı yirmi sene yaam bir teceddüt devresi yarat- (1630 dan 1640) « kadar Vels- guez'in tarzında yürüdüğü halde bu tarihten sonra eserleri Rembrant gi bi karanlıklar içerisine saptı. Bazı portrelerini Rembrant'inkinden tef- rik etmek müşküldür, 1645 de (Sa- int Luc) artistler cemiyeti reisi inti- edildi. i bulamıyor du. Bütün evlâtları büyümüşler; ev lenip her birisi bir tarafa dağılmış. lardı. Meyhane hür inin ve ay Yaş bir ihtiyar kadınm portresini yaptı ki bu portre elyevm Dresdem'- de bulunuyor; fırçalarında ibtiyarlı ğin verdiği bir gevşeklik ve renksiz dikkati i sene Hals'in üç şilte, bir dolap, ayni sene üç şilte, biz bir masa ve beş yağlı boya . resmini haczettirerek borcunu ödetti. Öbür alacaklılar bir şey alamadılar. İki se ne sonra Hals kasabına borcuna mu- kabil(Üç meş'eli) adli eserile başka bir ressama ait sevdiği güzel bir ese- ri verdi.. Onu en müteessir eden şey Harlem'de mes'ut bir hayat süren şocuklarının bu hale aldırış etmeme- , 1655 den 1660 senesine kadar ih- tiyaçlarını temin edecek bazı portre ler yapmağa mecbur oldu. Son sene lerin sefaleti, çektiği ıztıraplar bu ta rihte yaptığı eserler üzerinde hisse- dilir. 1666 senesi sefalet gayeye var dı. Cemiyeti belediyeye müracaat et- meğe mecbur oldular; yiyecek ve bir mikdar da para tahsis edildi.. Yaşı na rağmen çalışmağa muktedirdi. O 'nunla alâkadar olan ve himaye eden bazı kimseler 1661 de iki eser yap- tarmışlardı. Bu suretle izzeti nefsini gözeterek himaye etmiş oluyorlardı. Hals bu eserlere başladığı yaşında idi. 1684 de bitirdi. zaman 84 ll erikli La » lana irdi iu onarlardan © allığı park Sele Sirene cimallı Berübaş bir taş dikildi ve üzerine F. H. harf leri yazıldı, Karısı 1675 de tekrar yardım is-

Bu sayıdan diğer sayfalar: