27 Ağustos 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

27 Ağustos 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Evvel zaman içinde, kalbur sa- içinde iki harami varmış. Belki de daha çok varmış amma, bu ikisi” “eliman” dedirtmişler. Hirsizlıkta üstlerine çıkacak kiim- © yokmuş. Öyle hileler yaparlar, Öyle tuzaklar kurarlarmış ki kim- * haklarından gelemezmiş. Arnavutluğun kralı bakmış ki binlerin baza çıkmak olmayacak. Gm her ikisinin başmı bana ge- tirse, ona bin altın vereceğim.” iye dellâllar çıkartmış. Haramilerden birinin adı Mos ko ötekinin Rosko.. Jandarmalar İ harıl dağları tepeleri dola- Melar, bir türlü bunların yakasını le geçiremezlermiş. ki; Birgün Mosko, Roskoya demiş Ayni yerde, ayni adamdan Wi seyi iki defa çalabilir misin Rosko şaşmış: ei da yapamazsm, demiş İlci harami dağın tepesinde. O Arada zavallı bir köylü şehirdeki — Allah Allah, tavşan Konuşur mu imiş? | zada bir keşi almış, köye götü ormuş. Rosko bunu görünce, m kayaların ar saklan- "9 ve bütün kuvvetile bağırmış: >— Bakın, bakın, tavşan konuşu Yor, Allahım, bunu da sen mi ya- m? Tatı by Köylü bu sözü işidince pek ta- i olarak şaşırmış. Canım tavşan konusur mu ya? Acaba nasıl Konuşuyor, diye merak etmiş. Ke- | İisini bir ağaca bağlayrak, kayalı | tırmanmış. Fakat Mosko | “ atik olduğu için köylü görme hemen kayadan aşağı doğru iytılmış ve keçiyi bağlandığı yer- İm alark, ortalıktan kaybolmuş. ps YlÜ aşağıya indiği zaman, bak- "$ İki, keçinin yerinde yeller esi * Bari, yukarıda konuşan tav- Yan işitseydi, hiç olmazsa yüreği mazdı. - Üç anat dağda, ormanda keçi- | şi aramış bulamayınca tekrar baya dönüp başka bir keçi sa Va almış. da, zama doğru gene ayni yol- şi #eçiyormuş. Fakat bu defa ke Srtinda... Aman, ne olur, ne ol- Meta Kaybetmeyeyim diye keçiyi ç Mosko köylünün sırtında yeni keçi ile geldiğini görünce, he- 0 MİR fandalığa > gizlenmiş ve Mlamış melemeğe.. > Mecce! Beoee! Meece! my örlü bu sesi işidince durakla ve töyle düşünmü keçi buralarda do e Bir defa şunu yakalaya- vi, Hemen sırtındaki keçiyi indi- bir ağaca bağlamış. Ve öteki Haçiyi aramağı koyulmuş. Fakât © bu! Fundalık altmda du- mu? Köylünün ikinci keçiyi ladışını görünce, hemen ora an sıyrılmış, sdamcağız funda Mag, içinde, aranıp dururken, e ikinci keçiyi de alıp götür- NE; Tasi bahsi © de kazınan kaş Arkadaşı Rosko bu işin altında “mea . istememiş. Birkaç hafta Mosko'ya demiş ki: Buga, çe de kasabaya ineceğim. kral oraya gelecek. Ahali Rosleri ile Mosko Bican efendi tenis Masal ye altm serpecek. Ba altınların hepsini toplayacağım. Mosko şaşırmış: — Aman otme.. Kasabaya iner sek, yandığımız gündür. Her ta- raf jandarma dolu. kral ge lecek diye heriflerin gözü fal taşı gi açıktır. Bizi hemen yakalar- ir. — Sen korkma! Rosko kasabaya inmiş. Etrafına on on beş çocuk toplamış. Çocukla ta demiş ki — Kim kral para attığı zaman, bu meydanın her tarafını dolaşır, en evvelâ benim yanıma gelirse, ona bir altın vereceğim. alar altmı işidince, ürekten kabul etmişler. Bunun üzerine Rosko, çocukları nın papuçlarınm altma yağ sörü- yorum diye, ökse sürmüş, kendisi bir tarafa sinmiş Kral gelip te para ları attıktan sonra çocuklar koş mağa başlamışlar. Jandarmalar bakmışlar ki, çocuklar oynayor- lar, seslerini çıkarmamışlar. Hepsi de meydanda bir hayli koştuktan sonra, altına kavuşmak için Rosko nun yanma gelmişler. O da çocuk ların papuşlarmın altındaki ökse ye yapışan bütün paraları alm. gitmiş. Bu mesele de kralm kulağı na gitmiş. Bu heriflerle nasl baş edeceğiz diye düşünüp dururken, ihtiyar bir adam kralım huzuruna çıkmış. Demiş ki: — Ben bu adamları yı cağım. Yalnız bana bir çı tın ver. Ne olursa olsun bu adamların başını isteyen, hazinedar ağaya emir vermiş. İhtiyarın sırtıma bir çuval altın yüklemişler.. . İhtiyar sırtında altın çuvali, Rosko ila Mosko'nun bulunduk'a- İ rt yerden geçerken, çuvaldan bir iki altın alıp atmağa başlamış. Rosko ve Mosko bunu görmüş ler. Anlamışlar ki çuvalm içi al m doln.. Ne yapıp yapıp ta ihti. yardan bu bir çuval altını alalım diye düşünmüşler. — İhtiyar, şuracıktaki kulübe de oturuyor. Kendisi de sağırdır. Biz bu gece ibtiyar uyurken kulü beye girer, çavalı sırtlarız diye dü üm. ve buna karır vermiş. er. Goce yarısına doğru Mosko ve Rosko yavaşcacık ihtiyarm kulü. besine girmişler, bakmışlarki, çu. val köşede duruyor. Hemen Mos- Ky Verdin di, vermedin di. ko çuvalı bırakmış ve ikisi bera- ber yola çıkmışlar. Gece karanlıkımış Mosko önde, Rosko arkada yürüyorlarmış. Bir aralık Rosko demiş ki: — Artık sen yoruldun, ver bir az da ben taşıyayım. Mosko da çuvalı vermiş — Sen yürü, ben biraz dinlene yim. Biraz sonra sana yetişirim.. Zaten hırsızları bekleyen, fa- kat uyur gibi görünen ihtiyar, al- tn çuvalınr sırtladıklarını görün- ce, onlar gider gitmez hemen ye- rinden fırlamış ve arka yollardan Sırtında çuval tek © başıma giden Roskoya ulaşmış: — Ver artık, sen yorul tun, bi- raz da ben taşıyayım, demiş. Rosko da çuvalı Mosko zannet i ihtivara vermiş. — Haydi sen yürü! Biraz de ben dinist eyim. Biz » sonra san” demiş. r çuvalı sırtlayınca, gece nin içinde kaybolmuş gitmiş. Kalmış ki ortada Mosko İle Rorko? Mosko arkadan yetişerek Ros- koya ulaşmca: — Sen yoruldun, biraz da çu- Cevizden Ludyon | Bir cevizin iki kabuğunu alı- nx ve bu iki kabuğu kenarla- | rından müdür mumu ile yapış- tırmız. Ayrıca ince bir tel alr- muz ve resimde görüldüğü gibi krvrarak iki ucunu kabukları yapıştırırken cevize raptediniz. Telin alt taraftaki kıvrık kısmı na beş kuruş oturtunuz. Bu sik letle ceviz amudi surette yüz- mek mecburiyetinde kalır. Bir iğneyi mumda kızrırarak, cevi- | zin altından mühür mumunu ©- ritip delmek suretile ince bir delik deliniz. Sönra ağzı geniş bir şişe alı niz ve bu şişeyi tâ aşzma kadar su ile doldurarak cevizi içine br rakınız. Şişenin ağzını da parşi men kâğıt veya bir lâstik parça İ sile iyice kapatınız. İşte lodbon İ st üzerinde elinizle yapacağınız İ tasfiyeye göre lodyon kendi | kendine suyun içinde aşağı iner | veya yukarıya çıkar, İ Canlı Yılan | Bir'kâğıdın üzerine bir yıla- Bı temsil edecek şekilde çizgi çi ziniz. Yalnız kuyruk tarafı ya- pışık kalsm. Sonra bir makasla çizginin üzerinden giderek, ke İ siniz. (Şekil 1) İ Şimdi canlandıracağınız yı- lan hazırdır. Başını havaya kal dıracak, sonra gene çevrelenip uyuyacak. Bunun için bir mühür mumu çubuğu alırsmız. Bilirsiniz ki, roühür mumu çubuğunun ucu- nu bir yün parçasile uvarsanız, bu uç elektrikiyet kesbeder. Me ! selâ küçük küçük kâğıt parçala | rını cezbeder. Mühür mumunun ucunu iyi | ce olmadıktan sonra yılanın ba nız. Bakacasmız ki ylan da ba- Şinr kaldırmıştır. Mühür mumu | nun elektrikiyeti zail olunca yı lan da başını indirir ve tekrar halkalanır. —mmmşermamanmenamama valı ben taşıyayim, demiş i şaşırmış? — Hangi çuvalı? — Alim çuvalı? — Ayol, demin sana verdim ya! — Kime verdin? Bana çuval muval vermedin. Yoksa altınları iç etmek mi istiyorsun? Bana bak, ben öyle dalaveraları yutmamı.. — Yahu, sana verdim Verdindi, vermedindi, iki hay- dut srasmda bir kavga çıkmış Mosko hançerini çekerek Rosko- nun arkasmdan saplamış. Öteki de boş durur mu ya? O da vunu çekere, boşaltmış. 1 kalmışlar. Ertesi sabah ihtiyar, gidip çole tani ölen iki haydudun Ka) ma besmiş, çuvalı da sırtına alıp sara | Yın yolumu tutmuş. İ Kral — İşte Moskonun başı, İçe Ros konun başı, işte bana verdiğin al. tan çuvalı! demiş, Kral bundan çok macnun ol. muş ve ihtiyara (o büyük bir atiye vermiş ve sarayına da yapmış. Zavallı Greta Nihayet Greta İsveçe var- | daima beraber görünüyorlardı. dı. Senelerden beri büyük ar- 1927 de Greta “Şehvet hır- tistin memleketine dönece; İsi” ismindeki filmini çevirdik. kaç defa şayi olmuştu. Niha- | ten sonra, bütün gazete ve mec yet 9 ağustos 1932 de İsveç. | mualar onun resimlerile dol- | şına doğru tutunuz ve kaldırı- | Gi teki Gotemburg limanında doğ duğu memleketin topraklarına ayak bastı, Herkes rıhtıma yı- gılmış sinema prensesini hâmil Gripoholm vapurunu bekliyor. lardı. Daha bir kaç sene evvel Stokholm'de bir küçük mağa- zada satıcılık eden bu kızı, Stokholm şimdi bambaşka bir çehre ve kıyafetle görecekti. Greta! Daha yi, şında ve ayda bir nıyor, Yirmi altı yaşında bir kadın ki, dünyada kim bilir erkek onunla evlenmeğe hehişkerdir. ğa Eğer rejisör Maurice Stiller onu 1925 te içinde bulunduğu karanlıklardan çekip çıkarma- saydı, Gretanın ismini bile şim di kim duyacaktı? Belki oda İtı ya- on kaza- Kreuger'in memleketinde her | le her türlü rabıtayı kesti. Fa- hangi birisi ile evlenecek ve mes'ut olacaktı ve yahut olma- yacaktı. 1925 senesi 15 temmuzunda Stiller Hollyvood'a . gelinişti. Yanında mahzun çehreli bir mi vardı. Ertesi söne “Sel” ismindeki film gösterilir ken, Amerikan matbuatr şaşır- mıştı. Greta için bir artist ol- maktan ziyade esrarengiz bir şahsiyet diyorlardı. Altı ay son ra, balk arasında bir şayin Gre- ta ile John Gilbert'i evlendir- meğe kalkmıştı. Çünkü ikisi Yıldızlar tatillerini nasıl geçiriyorlar: Madge Evins Kotrasında Eğlenceli Hesap MEZ j2? Yukarıdaki klişede evvelce konulmuş iki rakamı yerinde birakarak 30 - 28 - 28 - 20, 18, 16, 14 rakamlarını diğer hane- lere yerleştireceksiniz. O suret le ki her sırayı yukarıdan aşağı sağdan sola ve köşeden köşeye cemettiğiniz zaman yekünu 66 olacaktır. İşte size vaktinizi hoşça ge çirme kiçin eğincli bir heap! muştu. Greta daha o zaman- dan: “Artık memleketime dö- | mebilirim” diyordu. Fakat ondan sonra haftalık- lar yükseldikçe yükseldi. 1925 | te Greta haftada 400 dolar alı- İ yordu. İki sene. sonra Metro Goldwin Mayer kendisine haf tada 7500 dolar vermişti. 9 haziran 1932 de Holiy- | vood'da Garbonun haftada 15000 dolar üzerinden mukave- le imzaladığı temin ediliyordu. Bu kadar para yığını içinde izdivaç ne oluyor? Greta gibi yüksek payeye erişenler daima karşılarında gazetecileri ve me raklıları bulurlar. Artık onun için rahat yoktur. Greta bunu bildiği için bir defa gazeteciler | kat onlar keserler mi? Dediko- | du durur mu? John Gilbert'ten Ramon Novarro'dan, prens Sigvard'dan, Wilhelm Socren- sen'den, daha bir çok kimseler bahsettiler, John Gilbert 1929 da İna Claire ile evlendi. Ötekiler de gazeteciler her hangi bir izdi- vaç meselesi mevzuu bahis ol- madığını söylediler. | Zavallı Greta, meselâ Joan Crawford gibi yapamadı. Eh, bu kadın ev lenemiyecek mi, mes'ut olamı- yacak mı? | Müvazene Meselâ bir kart vizit üzerine bir kurbağa resmi çiziniz ve çiz gi üzerinden keserek kurbağayı meydana çıkarınız. Kurbağanın ğına zamk ile ağırca iki ci- sim yapıştırınız. Çikolata kâğıt larını ince ince kıvırırsanz o da olur. kez sikletini de; sunuz, merkez de kurbağayı let değişince burnundan sivri bir yere koyunuz, muallâkta durduğunu gös iniz. Ayni suretle bir kuş ta ya- pabilirsiniz. Bu suretle ağır cis mi öne doğru uzanan kanatla- rının ucuna yapıştırmak lâzım- dır. Gene ayni suretle meselâ bir tayyare de yapabilirsiniz. ! Bu suretle kurbağanın mer tirmiş oluyor | * Maurice Chevalier ile| Yvonne Vallğe'nin talâk dava- ları son safhasına girmek üzere dir. Maurice'in Amerikaya dön meyeceği söyleniyor. | * Moskovada 7000 kişilik bir sinema salonunun inşasına başlanmıştır. En sdn tecihzat | | ile vücude getirilecek olan bu | sinema, yalnız Rusyanın değil, | bütün dünyanın en büyük sine- | ması olacaktır. Eğer Amerika- İ hlar kıskanırlar da, 10,000 kişi | İ lik bir sinema salonu yaparlar- sa o başka. * Teşrinievvel nihayetlerin- de Pariste beynelmilel bir sine i açılacaktır. gitmezden evvel “Markinin mi- rası” isminde bir film çevire- cektir. * Metro Goldwin 1932—33 senesinde (o Almanyada on bir film çevirecektir . | * Amerikada 14750 sinema- | dan 4350 si kapanmıştır . | * Warner Bross şirketi haf- | talıklarda tenkihat yapmamak | için müstahdeminden bir hafta | meccanen çalışmalarını istemiş tir, * Daily Miror İngilterenin en hoşa giden artistleri hak- kında bir anket açmıştı. Rey- ler en ziyade şunların üzerinde toplanmıştır: Jack Buchanan; | Tom Walls, Grace Fields, | * Mısırlı artistlerden Fatma Rüştü Hanım Rex İngram'ın idaresinde “İzdivaç” isminde Paramount artistlerinden Carol Lombard Sinema haberleri bir film çevirecektir. * Meşhur “Üç silâhşör” ro manı Fransada sesli filme alım- | maktadır. Tevziat şöyledir: M. de Treville(Harry Baur), Kardinal Richlieu O (Samson Fainsilbert), Milady de Winter (Edith Mera), Mm Boncicux (Blanche (o Montel), © Athos (Henri Rollan) ,Porthos (Tho- my Bourdelle), O d'Artagnan (Paul Colline), Monsgueton (Serjius), Grimaud (Bill Bo- cket's) * Leonce Perret rejisörlüğü Dün yirmi beşinci yıl dönümü- nü ve üç yüz seksen altıncı fil- | mini tes'it etmitşir * Pabst meşhur Dunkişotu da filme almağa karar vermiş- tir, * Anna May Wong Berlin sahnelerinden birinde temsil verecektir. * Claire Rommer “Bir gece için bebek” filmini çevirecek- tir, “Kadın berberi,, filmini çe- iren ve bu filmi ile halkın daha şirketi angaje tir, Gravey'in son filmindeki eşi Kate von Na- #y'dir. * Amerikan Sue Carol bir kız çocuk doğur. muştur, ismi: Carol Lee Stuart. * Veluldeki bir den sonra stüdyodan F dı kı Crela Garbo'ile Ramon Novarro'nın birlikte gevirecek leri ve bu sene seyredeceğimiz filmlerinden Mata Harı'den bir sahne

Bu sayıdan diğer sayfalar: