2 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

2 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RR e 23 Tİ A »desi «MİLLİYET» tir Asrın we 2 EYLÜL 1932 Ankara çaddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için © Hariç için LK. LK 3 aylığı 4 — 3— s , 70 u— 2 , M— 2— İdarehane: Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya sit işler için müdüriyete müracaat BUGUNKU HAVA FELEKTEN Seyahat mektupları. Şeftalileri.. Şeftalilerimiz. Vichy, 26 ağustos 932 İstanbuldan çıkarken bir es ki kunduraya ikinci defa ola- rak taban yamatmıştım.. Kun- duracım bu yamanın pek fazla 'dayanmıyacağını da ilâve mişti.. Bugüne kadar aşağı yu- karı bir aya yaklaştı. bu kun- duraları ayağımdan daha çıkar madım.. Ne biçimleri bozuldu, ne taban eskidi... Gül gibi duru » yorlar, sebebi?.. Zannetmeyin İki iş iyi idi de ondan & dayanı- yor, Hayır... Buradaki | yollar kundura eskitmiyor.. Onun için dir ki koca Vichy'de ancak dört ma güç tesadüf edersiniz.. Çün kü bir çift kundura üç dört se- ne gidiyor., Yollar asfalt ve te- miz... Köseleyi aşındırmıyor.. Yüzünün derisini de yıpratmı- yor., Kundura da eskimiyor.. Ben de olsam (o eskimem.. Ve zannederim bunun içindir ki 1s akkabı pahalıdır. e 25 —30 hattâ . İşçi seyrek yaptı ğr bu iş için fazla yor.. Bizde öyle mi ya?. yeni kundura kavaf işi ise bir hafta sonra ısmarlama ise on beş gün sonra çarpılır. tersine | döner, burnu aşınır, ökçesi ye- nir., Çünkü. çünkü yollarımız berbattır.. Fenadır. pistir ve ba kımsızdır.. Buna o mukabil bir de yol parası veririz.. Yol para sını asıl buradakiler o versin- ler... Bizde bir idarei husı et- | MİLLİYET CUMA 2 EYLÜL İzmire 2 Eylul Bugün ordularımızın hareket leri şöyle olmuştur A — Eskişehir mıntakasınde Mİ. üncü Kolordumuz, düşma- an İli. üncü Kolordusunu takipte devam etti. Ve kolbaşım ile (o (İnönü) ..| varmış olan düşmana bugün akşa | ma kadar saldırışlar yapir. Ve | Eskişehir garbında (O (Dutluca), (Akınpınar) ve (İnönü) cenubu mmtakasında geceledi. Kocaeli , karşesın- daki 11 inci düşman o fırkası ile İ yol parası vereceğimize beledi- ye bize kundura parası daha âdilâne olur... .» verse Fransızların şeftalisi çeşni- . Lâkin ateş pa- hasına efendim. Yarım kilosu 80 kuruş., Yani kilosu bir lira. Okkası 130 kuruş o demektir... (Fransada garip bir âdet var- dır.. Satış fiatlarını o gösteren etiketler hep libre dedikleri ya- rım kilo üzerinden yazılır. ki- lo üzerinden değil.. Zannede- rima, pahalı görünüp te yi ürl itmesi diye ir bir dalavere... Onun için şeftali nin yarım kilosunm fiatını yaz dım.) İki güm evvel aldığım mem leket gazetelerinde £ okudum. Şeftali o kadar mebzul imiş ki beş kuruşa okkasını kimse al- mıyormuş. denize | dökülecek- miş. Şimdi bir hesap yapalım.. Perakende beş kuruşa satılan bir yemişin okkası toptan alm- dığı zaman 3 — 3.5 kuruşa dü şer... İşte bu şeftali Fransa'da 130 kuruştur, Bizim şeftalinin 3 kuruş ma liyet üzerine . istediğiniz kadar gümrük, istediğiniz ka- dar nakliye ve ambalâj koyu- nuz yine kâr vardır. yine kâr vardır. Anlamıyorum © neden ne diye meyva atracmı tecrübe etmiyoruz. Alelhusus şeftali biraz hamca toplanırsa bir haf ta yola dayanır.. Burada pamuklar içinde, san dıklarda sarılı ve yarım kilosu 6 franga Fransız şeftalilerini gördükçe, bizim okkasına a kuruş bulamıyan ve kendilerini denize atan talisiz şeftalileri- özümün önüne geliyor. Fena oluyorum.. Mü Dün akşam yemekte güya itibar olsun diye bir salkımcık üm verdiler... İtina ile yıka- dım, buzlu suya koydum ve ye- mekten sonra bir tane ağzıma attım. Üst tarafını sormayın! Kâ- fir koruk mu koruk! Güya Fransa bağ memleke- t üzüm diyarıdır... Zannede- rim, o üzümler, yemeğe değil ancak sıkıp şarap yapmağa ya- rıyor ve yine zannederim ki; yenir şey olmadığı için vakti ile sıkıp sıkıp suyunu /oçıkar- mak suretile şarapçılığı mec- bur olmuşlar... Ah! Neredesin çavuş!.. Bu- m a gel de seni Mareşal yapa- İzm !.. 'Milliyet'i n Edebi Romanı : 80 Ölüler yaşıyorlar mı? Yazan: HİİSEYİN RAHMİ adam devam etti: deki hayalin tadımı a 0, karşısına çıkan genci artist X olması itibarile beğeniyordu. Ulvi Nadir bu da kimdi? Kızcağız o şaşkınlıkla ağ- zından şu sözü kaçırdı: — Ben sizi başka birine ben- parlayan bir tebessümle sordu: — Kime? Şehamet sıkıldı. Sustu. Ülvi Nadir kendi yine cevap vererek: — Holiyvood yıldızı X'e de- il mi? — Evet, fakat gönlümdekini nasıl imiz?.. — Hakikaten çok benzeyor- sunuz... — Dünyada herkes çift ya- ratılırmış. — Bu müşabehetten hoşla- im bir gurur duyuyor musu- nuz? — Hoşlarımıyor değilim lâ- | kin gurur hayır... Çünkü beni ben olarak kimse takdir etme yor.. X'e benzediğim için be- geniliyorum... — Bütün dünyanın karılış- tığı bir tipe benzediğiniz. mağrur olsanız da yeri var. | — Amerikada doğmuş © laydım belki de X ben olur- dum... Şüphesiz... — Amerikada Türkiyede doğmi döğmakla arasında la dinledi. Bu istiğrabm farkı- ne büyük fark var, da alelâ doğ bir düşman alayını, mütemadi ta- | arruzlarile karşısında sum sıla bağ lamış bulunuyordu... İ Buradaki 11 imei düşman far. | kasının vazifesi, hakikaten çok mühimdi.. Neye mal olursa olsun (Gemlik) — (İznik) — Lefke hattını elinde tutmak, ve Esicişe- hir — İnegöl — Bursa istikame-| tinde çekilmekte olan — TL. öncü kolordularının çekilmesini koru” mak mecburiyetinde nin bu fırkası bu v makta devam ediyordu. Bizim ler de, bunu bildikleri için, onun çephesini yarmağa , avapıyorlar. ir. B — Afyon — İzmir istiha meti: A — 2 inci ordu, (Gediz) den (Silindi) ye doğru yürüyüşüne de- vam etti.. B — | inci ordu: Dahi demir yolu boyunca yürüyüşüne devam ediyordu. Dün (Uşak) şarkından tarde dilen düşman ardıcıları, (Üşek) garbında mevzi almışlar ve birin ci kolordumuza mukabeleye baş lamışlardı: a —L. inci Kolordu, bu düş- mana saldırmış, oldukça şiddetli bir muharebeye tutuşmuş bulunu- yordu.. Tam bu sırada, V. inci süvari kolordumuzun ikinci ferka- m da (Derbent) civarda (Gediz çayı) nın şarkından bu düşmanın anına pek civar bir saldırış yap ti. Böyle iki kıskaç arasında lan düşman © yarısmdan fi sını esir verdi ve kıskaçtan kurtu mler de garba doğru çekildi V inci süvari Kolordusu- iğ bugün (Beyeskör) (Orhanlar) ve civa: . inci kolordumuz, bu- boyunca yürüdü, xasma geldi.. ç — İV üncü Kolordumuz, bu- gün (İslim köy) den (Uşak) ve divarma vardı. Cephelerde bunlar © olurken, (Uşak) taki Başkumandanlık ve Garp Cephesi © karargâhlarında, enteresan hâdiseler oluyordu. Yunan Başkumandan: ile ku. mandanları nasıl esir oldular ? 1, ve İL. inci Yunan Kolordule rı kumandanları ile birkaç yüz perakende Yunan askeri, evvel- ce anlattığımız gibi, 30/31 ağus- tos gecesi Murat dağlarına kaça bilmişlerdi; Ceneral | (Trikopi bunlar, 1 ey- ğu yürüyüşün yavaşlığına sebep oluyor. Ve zabitlerin neferler üzerindeki otoritesi eksilmiş bulu nuyor. Yürüyüş kolu 1 eyiği saat 12 de (Karacahisar) şimalindeki bir köye vardığı zaman, (Uşak) m bir gün evvel Türk askerleri tarafından tutulduğunu köylüler- den,, öğreniyorlar. “Bunun üzerine ceneral Triko pis yürüyüş kolunun (Karacahi- sar) cenubundan yürüyüşe devam ederek (1185) tepesinin tutul. | masma , ve gece karanlığı basın | irahat edil- mesine karar,, veriyor. “Saat 14 te yürüyüş kolu, bu tepeyi (1155) tatüyor.. Fakat saat 16 da, bu te- peden, Türk süvarilerinin 1 kilo- metre mesafede ve 3000 Türk piyadesinin de bu tepeye | doğru görüyor, Biraz sonra “Türk süva rileri ile Yunan askerleri arasin da ateş başlıyor.,, 13 üncü Yunan fırkası kuman danmın emri altındaki efrada ver diği emirde muharebe edecek ta- katleri kalmadığını ileri süre rek itant etmiyorlar. Hattâ bir Yunan borazanı, hiç bir yerden yor... Muhitimizin çorak topra ğı zekâları beslemiyor. Deniz- lerimizde çiroz, bahçelerimizde balkabağı yetişiyor. Maahaza ekranda talihimi denemek isterim. — Vallahi herkes sizi X zan neder.. ! Ulvi Nadir tuhaf bir feveran- Büsbütün X'ın yerine geç mek için gidip bu artisti öldür meli miyim, Ne yapmalıyım?.. Şaka tarzında ağızdan ka- çan bu sözü Şehamet çatık kaş na varan Ulvi Nadir hatasını şu suretle tamire uğraştı — Amerika yalnız ilı ni havarikile değil baydutl, nm cür'et. maharet ve san'at- kârlıklarile de dünyanın hayre- tini celbetmektedir. Bir treni durdurup soyan üç kişiyi ta- savvur ediniz. Napoleon ordu- larile galebe ederdi. Bunlar sirf cesaretlerile.... Şehamet mütevehhiş bir ses le: — Aman aman haydut sö- zünden ürperti ber iel emir almadan Kecdiliğinden kes meral atılıyor, askerle takip etmesi emri 'e tepeye çıkmak üze re askerin başına geçiyor. Fakat ona da itaat etmiyor! “O zaman, ceneral (Trikopis) in yanındaki bütün kumandı dânıharp zabitleri ve zabi ler, bir taraftan artık mukadder olan esaretin, daha fena şarlar al nda vukuuna ve “bilhassa efra- dın zabitler aleyhinde hareketle- rine meydan bırakmamak maksa dile, beyaz bayrak çekmek Mizım geldiği fikir ve mütaleasını ileri sürüyorlar. Aksi takdirde zabitle rin neferler tarafından Türklere teslim edilmesi tehlikesinin de baş gönlerebilecsği ü Bir çusunun da ateşe başladığını ve Yunan askerleri üzerine zayiatı mucip olacak düşman ateşine 58- bebiyet verilirse, neferlerin zabi- tan aleyhinde hareket edecekleri- ni bazı rabitler iddiaya başlayor- la Bu suretle o güne kadar Yü- man ordusunu sevk ve idare etmiş olan kumandan ve zabitler, ken- di neferlerinden kendi hayatları- na karşı vuku bulacak kasıtların- dan da endişeye düşmüş bulunu- yorlardı.. Nihayet kurtuluş çare: “1155 tepesi üzerinde beyaz ts: lim bayrağı çekilmesini kabul et- mekte” buluyorlar ... İşte dün (1 eylül) saat 17 ye doğru o tepede esir edilen bütün bu ceneral, kumandan, ve zabit- ler ve neferler, bugün (2 eylül) lardan ceneral (Trikopis) ile Il. inci kolordukumandanı ceneral (Diyenis) i, Türk başkumandanı, kabul etti.. Ne gariptir ki salonu, an başkumandanı Haci Anesti için hazırlanmış içi mavi boyan- mış bir Türk evinin © genişçe bir salonu idi. Gazi başkumandan, kendileri- | he bazı şeyler sordular. Gerek AF yon taarruzu ve gerek “Başku-| mandan meydan muharebesi” ne | kadar geçen bir müddet içinde | İ hem halinize yazık, Siz ile İ den r; ve bunlardan hiç bi den karar veremediklerini larını sordular. bu husustaki Ceneral kaba- Halbeki Yunan başkumandan ve- ceneral (Trikopis) in tayin edüldiğine'dai: “Yunan İsi. kümetinin ceneral (Trikopis) © çektiği telgraf, kendilerine teb- liğ edilmişti. Çünkü bu telgraf, ceneral (Trikopis) ten evvel Ti başkumandanınm eline geçmişi Ceneral (Trikopis) bunun üzeri- ne iyice şaşaladı kaldı.. Napoleon bile bunca zaferlerden sonra nihayet esir düşmüştür. Ye ter ki siz, yapılabilecek şeyleri yaptığınıza vicdanen kani olası- nız.. Müteessir olmayımız.. Yor. gunsunuz. Buyurunuz gidiniz. İs- iz.” diye onları tesel- , İşte, “30 ağüster başkuman- dan meydan muharebesi” imha çemberinin'son perdesi de burada, böylece kapanmış, oradan kurtu labilenlerin son artıkları da böy- le esir edilmişti.. Türkün hayatma kasteden. irin ve edeceklerin akıbeti, dai- ma böyle olmağa mahkümdür. | ya | hk bu kadar neş'e tamam. Faz- X | da mu polis kulübesinin Türk başkumandanının yanın dan çıkan bu Yunan başkuman- dan: vekili ile kolordu kumanda» 8ı, ve diğer kumandanlar, el'an alevler ve dumanlar içinde yan. makta olan (Uşak) sokakların. dan istirahat konaklarına gider- dünya kanunları, kuvvetleri bu bi .vuç adamla başetmekten aciz.. Cihan matbuatinm en meraklı sütunları bunların tit- retici menkıbelerine muhassas.. Ürperen heyecandan gelir.. rin, edebiyatın, resmin, heyke- lin, musikinin de vermeye uğ- raştığı hep bu değil mi? Heye- can,. Haydutlar bu cihetten bü tün san'at dahilerine tefevvuk ediyorlar... bu garip sözlü gen ci tatlı bir ürkeklikle dinleyor- du. Söz döndü dolaştı nihayet şu man: döküldü: Ulvi Nadir —Ben sinema artisti X'e benzeyorum.. o Fa- kat siz küçükhanımcığım ki- me andırıyorsunun? Kadın nema yıldızlarının en güzeli size nisbetle gudubet kalırlar. Siz ekranda bir görünseniz gök ten Ferişteh i inmiş gibi dünya Şehamet bi medihler kar» şısmda ezildi. büzüldü. Niha- > şu kadarcık bir o mukabele ari. Ea Borç delisi — Beyefendi bugün ayın lmışsınızdır. her ramız kalmaz. Fakat malüm ya biz de çoluk çocuk geçindiriyo- | ruz. Lâzm olmasa ne olacak? | kâfı mz olur? Topu topu zaten ne dir ki? Fakat hani şöyle insana medar oluyor. hilazim Beyefendi. 2: man kötü. Yoksa (devir o devir olsa şöyle bir ferahlasak, geniş- esek, borç diye ağıza | alımacak rey değil © amma... Ne yaparsın? İnşallah vakitler düzelir, — şöyle bir rahatlarız da aramızda böy le ufak tefek ahzü itayi borç di ye telâkki etmeyiz. Ben hayretle dinliyorum. Bu adam kimdir? Sözlerinden bir ala caklı. olduğu her ne kadar anla- şılıyorsa da beni benzetmiş — ola- cak. . — Yanlışlık var beyim. Ben sizi tanımıyorum. Sonra böyle bir borçtan haberim yok. Herif birden bire (o bozuldu. Elleri titremeğe başla” i. Şakacı in Yok- sa küçücük bir şey inkâra (o değ- mez. Maamafih siz benim ihti tumı © gece suitefsir etmiştiniz. Ben bütün hayatımda böyle ih- tiyatkâr bir adamım. Neyapayım Beyefendi. Zaman böyle. İnsa- na ister istemez ihtiyat dersi veri- yor. O gece hatırı alinizdedir Hulâsi Beyden çıkarken siz epice çakır keyiftiniz. Ben ver- memekte wrar ettikçe siz de iste mekte inat ediyordunuz. Bey- efendi diyordum. Artık bu akşam zarardır. Hem e paranıza ben- almağa © çalışıyordunuz. Sinir © bali Ole aldığınızıda unutmanız. ihtimalini o hesaba katarak köşe başına kadar size: — Biz de nefakamızdan ai e li il » Az da bizim için çok Sarhoşluk bu. Unutur lur Beyefendi diyordum. Siz “ol- diyordunuz. Mutlaka vermekliğim lâzım geldiğini söy- lüyordunuz. Bir aralık hatırınız ünden gi demektir. geçerken, allah sekir hı tırlayamıyacağınız bir vu: ku bulmasın diye efendimizi ikaz ediverdimdi. Ben çok sabırlıyım. Herif bu sabrimdan da adamakıllı istifade ediyor. — Vallah güzel konuşuyorsu- nuz Beyefendi amma, ben si mımıyorum ve böyle bir hâdise- den ne de haberim var. Ya benzetmiş ola- — nız, yahut ta o arkadaşınız iz de çakır keyif imiş İi ürladaşması * hatırlayazsay sunuz. Herif adamakıllı — fenalaştı. böyle bir borçtan| a sarardı, gözleri büyüdü. — İnanımız ciddi. ken sokaklarda, Uşak köylerin- şunile yaralanmış, iniltileri, yürek ler acısı olan köylü ihtiyar er- kek, kadı, ve çocuklarının acık» lı kafilesi önünden geçiyorlardı Bu manzara karşısında, o cene- rallerin ne duyduklarmı bilmiyo- rum.. Fakat yüzleri kızarmıştı. Bir defa si- | Heri el Dörülmeğe bağladı. — AAAh. Ben O akşam da söylemiştim. Zatıâliniz pek ol- muştunuz.. o Halırlayamıyacağı nızı tahmin de etmiyor değildim amma, Fazla rrarım itimatarzlık gibi olur diye fazla ilerisine dura | mamıştım. Nihayet birden hatırıma di: — Bu adamım size borcu ne kadardır... Haykırırcasına cevap verdi: ger söyletmedense. İs- e göre şu parayı ve- bu adamın elinden kurtulma yı daha münasip gördü Ve: — Yahu, Şimdi hatırıma gel- di. Evet evet. Çarşamba akşamı Öyle ya Hulüsi Beyden çıkar ken.. . Herif rahatladı ve © ben de iki papeli herifin eline toka et- tim. Söyle yürüyorduk. Şemsiye rast geldin. Şemsi gülümsüyordu. Elimi sıktı ve yanındaki ada- ma dönerek: — Eh bizim kadar. Herif derhal cebinden bir def ter çıkardı. — Vallahi © bilmem. Galiba altmış iki buçuk filan bir şey idi. Canım ehemmiyetsiz amma. sordunuz da... Defteri den: — Evet dedi. maz. Tamam 62, Şemsi pişkin tavırla: — Cumartesiye olmaz mı? de borcumuz ne karıştırıyordu. Bir- Hafızam yanı di — Aman efendim. Sizden pa | ra isteyen var mı? Ha m nuz da. Bunlar küçük şeyler Beyefen- di, alacağımız Şemsi Beyimizde kalsın. Cebimizde demekti Ve hürenetle bizi selâmlaya- ayrıldı. Şemsiye sordum: — Kim bu? — Ay tanımıyor musun? Borç delisi. Onu tanımayan yok- tur yahu. İşte böyle rast gele herkesin ismini, memuriyetini öğrenir, mev bum ve muhayyel bir bahseder. Bir: açılır ve kıvırır dı — Yâ, dedim. Biz de herifle | iki papele müşerref olduk. De-| sena. te | zayıf buldu mu | Ee ü program İSTANBUL — (1200 .) 18 gra mofon, 19,5 birinci kısm alaturka saz, 20,5 askeri konferans, 21 ikinci | kesın alaturka saz, 22 orkestra BÜKREŞ 0.) 20 keman Solo, 20,45 iki komedi, 20,45 filüt solo, 21,15 piyano konseri, BELGRAT — (429 m.) 21 milli Sırp şarkıları, 21,30 org konseri, 22 Trio 22,30 keman konseri, ROMA — (441 m.) 21,45 orkes- tra. PRAĞ — (488 m.) 20 Bratisla- İ vadan nakil, Zİ Atelye tiyatrosunda naklen bir temsil VİYANA — (517 m.)'21 Ameri. kadan nakil, 21,15 senfoni, 21 dans İ havaları, PEŞTE — (850 m.) 20 edebi ba bisler, 20,5 keman konseri, 21.10 | stüdyoda temsil, VARŞOVA — (1411 m.) 2035 radyo gâzetesi, 21 senfoni, (21,45 musahabe, 23 dans havaları, a BERLİN — (1635 m.) 22 Vaşing tondan nakil, 22,45 senfoni. ZAYI — Vefa lisesinden © aldığım tasdiknameyi zayi ettim. Yenisini a- lacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Pangaltı Cebel Top Sok. No. 13 Hâ- mil, İ ZAYI — Kazaen tatbik mühürümü zayi ettiğimden yenisini çıkaraca ğmdan eskisinin hülmü yoktur Ke lordu 4 Alay 36 Tabur 2 Salih E- fendi valdesi Huriye H. ZAYI — İstanbul İthalât | ğünden almış olduğum 226 No. le Ayniyat makpuz senedini her masılsa zayi ettim. Hükmü olmadığı ilân ©- tanur, Abdullah Dilmezani Zade. Gümrü İstanbul ikinci icra memurluğun. dan: Bir borçtan dolayi mahcuz ve satılması mukarrer bir adet kollu İ kundura makinası 3-9-932 cumarte- si günü saat 10 dan itibaren Yenişe birde Belediye karşısında mobilyacı dükkânı önünde ikinci açık arttırma ile satılacağından taliplerin » hallinde memuruna müracaatları, > ÇANAKKALE “5 Şehitlerini ziyaret 15 EYLÜL GÜLCEMAL vanurile KADIN GÜZEL OLUNCA. Mümessilesi ELHAMRA SİNEMASI 5 Eylül Pazartesi akşamından itibaren YENİ MEVSİME BAŞLIYOR İlik program: Halkımızın çok sevdiği sevimli. artist FERNAND GRAVEY'in En güzeleseri , KADIN BERBERİ ( Coiffeur filmi gösterilecektir. Programa BAYRAMI merasimi teferi İecektir. Güzellik kı merasimi, pour ilâveten; nutuklar Türkçs olarak © gösterilecektir. Fiatlar bu sene da kalacağımı biliyorum. Lâ- kin heyhat ki şa'şaanızı bütün cihana göstermek için bu mem lekette sizi üzerine çıkarabile- ceğimiz bir piğdestal yok.. Biz- de bir kadının şayanı (o hayret güzelliği ancak bir kocanın ve- ya muhitin mahdut cemiyetleri ne ait sayılı gözleri neş'elendi- riyor, Edebiyatta, güzel san'at larda ufkumuzun kesif bulut- larını yırtarak o gözükemedik. Marifet cihanına işte biz de tız diyemedik.. Dünya harsna vergi hissemizi veremiyoruz. Bir İtalyan şairinin namı anı lıyor. Bir Fransız edibinin şöh in her vesile ile her gün imleri hürmetle hayretle ya- dediliyor, Hüner pazarmda Al- man, Avusturyalı her © millet fikri mahsulâtını satıyor.. Tür- ke gelince bu zavallının mede niyet fihristinde adı o yoktur. am le ti; satın alarak geçinen bir haraçgüzardır ni aramaktayım. ilk kademe- ye bastığımıda (o zannediyo- rum.. Yakında Türkler o cihan gazete ve mecmualarmda — bir hen zaferini okuyacak- ir, Şehamet bu coşkun fikirli, taşkın sözlü garip edalı gencin atıp tutmaları karşısında şaşı rıyor biraz da onun tavırlarına meshur kalıyordu. m Tehditname Ulvi Nadir yılmak bilmez girginliğile Abdüllütif Bey aile sine çattı. Her vesile ile bu ha neye gide gele Şehametin zih Bini çeldi. Kıza kendini. sev- dirdi. Ve nihayet izdivaç tale binde bulundu. Bu genç orta halli ve i; nınmış biraile (o çocuğu! Besbelli hoppaca büyütülmüş. irsi, indi her nasılsa megaloma niye tutulmuş bir hafif meşrep.. | Onun takip etmek istediği mes lek ne idi? Bu malüm deği Ulvi Nadir kendinde her kabi- liyeti görüyordu... O şairdir. &- â ressamdır. tenzil edilmiştir. Evvelâ matbuatta kritik olarak imzası görüldü.. Bizde hiç bir şey olamıyanlar tenkit #sopasma sarılarak etrafı korkut maya kalkarlar. Bu kalem id- mancıları Namık (OKemalden başlarlar artık © taşlamadıkları abide bırakmazlar. Beğenme- mek fikren bennlik, üstünlük iddiasıdır... Muhitin kendi halince ede- bi varlığını yangın yerine çe- virdikten sonra bu harabenin üzerinde meş'um bir horoz bi ötmek isterler.. Bu uğursuz ööriöden şu meal anlaşılır: — Hepsini öldürdüm. İşte şimdi yalnız ben varım.. Viraneden zaferini haykı- ra bu horoz kimseyi öldüreme- miş belki ciddiyet erbabını ken dine bol bol güldürmüştür. Bu münekkitlerin ne çeşitleri Kendileri iki sütunlük ört © masralık bir şiir karaladıkları vakit foyalari nı meydana verirler... Zavallı” lıkları anlaşılır. . iliği

Bu sayıdan diğer sayfalar: