24 Mart 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 8

24 Mart 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TEA Defteri | Bursanın tahliyesi Mecliste mühim müzakereler olu. yor, Ismet Bey cevap veriyor! Ankara, 14. temmuz. 1920 | olacak?” diye sorarsınız. OO zaman İki gündür, mecliste | şiddetli müzakereler oluyor, Bursa sukut etmiş. Herkes ıstırap o içindedir. ının ne olacağı endişesi herke- si asabiyete sevkediyor. Onun için mecliste ileri, geri sözler söyleni- yor. Şuna ve buna mevhum mesu- İiyetler atfediliyor. Senelerin ve hattâ asırların doğurduğu fena- lıklar, bir kaç kişinin günah hane- sine yazılıyor. Söylenen sözler a- orduya, zabitlere; askeri a da dokünanları var. “Fi. lân zabit vazifesini yapmadı! Fa- lân kumandan cepheyi terketti, kaçtı. Filân yerde kuvvetler iyi kullanılmadı.!” gibi sözler, asker takımını müteessir ediyor. Erkâniharbiyei Umumiye Reisi İsmet Bey tabiatile müteessir olan- ların başındadır. Kendisi zaman zaman kürsüye çıkar. Fakat iyi bir hatip olmadığını söylerler. Sözlerinde düzgünlük, mantık hâ, kimdir. Eksik olan şey bitabeti- dir. Hakkındaki bu telâkkiyi bili- yor mu, bilmiyor mu? Fakat her- halde mecbur olmadıkça kürsüye çıkmak istemez. Fakat işte daya- mamadı. Hiddetli ve asabi idi. Mü- zakere mevzuu olan bir takriri tah- hil etti, Bugün, İsmet Beyin sözle- rinde mantıktan başka hitabet tar- zında da hususi bir celâdet vardı. Duygu ve teessür altında söyledi. Acaba verdiği izahat, heyecan i- çinde bulunan meb'usları teskin etti mi? Kürsüden indiği zaman ayni iddialar, ayni gürültüler de- vam ediyordu. Meb'usları tatmin için Erkâniharbiye Reisi şu sözle- ri söylemeli idi: — “Efendiler, beyhude yere te- lâş ediyorsunuz! © Bursa düşmüş değildir. Ordularımız mağlâp ol mamışlardır. Askerlerimiz bilâkis İzmire doğru muvaffakiyetle yü- rüyorlar !” O, bu teminatı verememişti ki, fırtına dinsi , İsmet Beyin izahatı; bem tak- rir sahiplerinin, hem (kendisinin fikirlerini izah ettiği için bazı pas- sages'lerini defterime kaydediyo- rum: ”.. Reisi sani: — İsmet Bey buyu- runuz. İsmet Bey —... takrir sahipleri, meseleyi daha vâsi zeminlere e Erkâniharbiyei Umimiyeye ta. lük eden esaslı bir nokta, © muhte rem bir arkadaşımız tarafından Er üniharibyei umumiyenin vazifesini löyıkile ifa etmediği yolunda gösteri: len bir zemindir. Buna cevap vermek için Umumi Erkâniharbiyenin vazife sini izah etmek istiyorum, Erkânihar. biyei smimiyenin vazifesi, © mevcut kuvevtleri hüsnüüstimalden ibarettir, Binaenaleyh erkâniharbiye vazifesini yapmıştır veya yapmamıştır, demek Bözeh misaller göstermek lâzım. dır. Yoksa elde mevcut olan kuvvet harşı en iyi bir surette istik- nduktan sonra dahi ricat vd. lebilir, düşman latild edebiliri, ir arkadaşımız diyor ki: © “Eğer Müdefai Milliye ve Erkâniharbiyet Ti ricat ol. dam ds ye reisi olarak bize söyle! Vesaitimiz nasıldır? Muharebenin safahatı nasıl Fevka'âde odalar 3 Liradan itibaren yanlış bir taahhüt yapar ve istilâlara sebep olursam mes'ul edersiniz! Efendiler; müşkülttan, mahrumi- yetten bahsedilmek için altında bulun duğunuz binayı hatırlayınız. Ankara- dasınız. Ne için Ankaradasınız? Bu raya eğlenmek için, keyfetmek için, bir çoh zahmetlere ve müşkülâta kat- lanmamak için işsiniz. .. Pek âlâ bilirsiniz ki, iki senedenberi mem- leketin dahili ve harici bütün yılanla- rt aleyhimize kıyam etmiş.. Haber- dar değil miyiz? Efendiler, hepimizin vazifesi; bizi hayattan ve istiklölden mahrum eden bir heyeti zalimeye kar- we cebimizdeki © çakı ile, elimizdeki taşla, parmaklarımızda tırnakla bo- az boğaza ölünciye kadar müdafaa #tmektir. (Alkışlar) “Efendiler, heyeti celileniz hazu- runda sümmettedarik söz söylenme- sin. Biz, işlerimizle alâkadar olmu guz, takip etmişiz. Asârı meydanda. dır. Elyeom mevcudiyetimize ait ne varsa hepsini elimizdeki kuvevtlerin hüsnüüstimaline medyunuz.” Refik Bey (Konya) — Yaşasın millet... İsmet Bey — (devamla) — Mevcudiyetimize en kısa yoldan tehlikeli surette kastetmiş olan mü nafıklara karşı sevkettiğimiz kuv- vetleri hatalı sayacak bir zihniyet yoktur. Bir istikamete, yanlış bir hedefe ihtiyaçtan fazla kuvvet gönderilmemiştir. Buna emin olabi lirsiniz. Yalnız cephede çarpışan zevat için söz söylerken çok ihti- yatlı olmak lâzımdır. Eğer sokak- ta işittiğimiz her sözü tahassüsatı milliye olarak alırsak filân kuman dan veya zabit böyle yapmıştır, diyerek dedikodu yolunu tutarsak, bu yol, tehlikeli ve çöktürücü bir yol olur. (Burada herkesin söz söylemeğe hakkı vardır, sedaları) Refik Şevket Bey — Ders iste- meyiz, efendim. İsmet Bey (devamla) — Sözle- rimde muhterem arkadaşlarım i- gin samimi bir hürmetten başka bir hisle mütehassis değilim. Ken- dileri, hakikatleri nasıl düşündük. leri ve bildikleri gibi söylemek mec buriyetinde iseler, biz de vazifemi- zi hakkile yapmak mecburiyetinde- yiz. Cephede büyük müşkülât al- tında muharebe eden adamlar i- çin tek bir miyar vardır: Kemali şiddet ve adaletle tahkik © etmek, cidden mesul ise bilâinsaf tecziye etmek... Fakat kendimizi dedi- kodulara kaptırıp ta herkesten i- tap ile bahsedersek felâketin en büyüğünün mukadder olduğunu maatteessüf heyeti aliyenize söy- lemeğe mecburum. MILLICI Yeni muallimler ANKARA, 23 (Telefonla) — Gazi Terbiye Enstitüsünde Pedagoji kıs- mmnda okuyup mezun olanlardan bir hanım ve on efendinin Ank, Vila. yeti kaza merkezlerindeki ilkmektep- İere tayinleri takarrür etmiştir. Pahalılığı | Ankara'da balık ateş İ pahasına.. denebilir ANKARA, 23 (Milliyet) — Her- gün Halde kulaklarımız balıkçıların * — Kalkan Beykozun, vay Kıvır- cık vay..... Sarayburnunu harap et- miş be Maşallah... Avazelerine alıştı, bağırmadıkla- rı zaman bu sesleri âdetâ arıyoruz. Ankarada üçü Halde, biri Saman Pazarında olmak üzere topu topu dört balıkçı dükkânâı var? Haldakilerin ismi; İstanbullu Şük rü Necip, İstanbullu Burhan, İstan- bulla Sami, Saman Pazatındakinin de İstanbullu Arap Hasan Efendiler- dir. Şehrimizde balık fiyatları İstanbu. Ankara Halinde bir balıkçı la nazaran oldukça pahalıdır. Bize verilen izahata göre; (balığını (göre İstanbuldaki komisyoncular okka ba- gına on kuruştan otuz kuruşa kadar komisyon alıyorlar, Bundan başka ber kilosu buzu ile beraber Ankaraya on kuruşa nakle- diliyor. Daha, daha, küfe başma yirmi beş kuruşa okturva resmi ve burada sar- fedilen buz parası da binince balığım İstanbula nazaran burada niçin çok pahalı olduğu anlaşılıyor. Ankarada zamanma göre Uskum- runun okkas kırk ile yetmiş, Kalka- Gümüşün altmış İle yüz yirmi, İzmaritin kırk ile alt- mış, Levreğin yüz yirmi ile üç yüz, Karidesin yüz seksen ile iki yüz, Bar bunyanm yüz elli ile üç yüz, Çineko- pun elli ile seksen, Sardalyenin altmış a doksan, Hamsinin elli ila seksen, ve Midyenin nm yetmiş ile yüz, on beş ile otuz kuruş arasında satıl- ımaktadır. Pahakr balıkların, meselâ Levrek, Barbunyanm müşterileri sefarethane- lerle zengin ve yüksek zevattır. Ucuz belrkinr daha ziyade Ts tanbullu küçük memurlar tarafından satın almmaktadır. - Ziraat bütçesi ANKARA, 23 (Telefonla) — An. kara Vilâyetinin 933 ziraat bütçesi Vilâyet Meclisi Bütçe Encümenince tetkik olunmuştur. Yeni bütçede 4 te- kerlekli arabalar için verilen tahalsat geçen senekine nispetle bir misli faz İndir. Arıcılık işleri için bütçeye 1000 lira konmuştur. Köylünün sepet kovanlardan kur. tulmasma (çalışılacak ve Ankaraya uygun bir kovan tipi bulunacak! Maarif Cemiyetinin Yenişehirdeki Ana ve İlk mektebinde çocuk velileri ile terbiye işleri üzerinde mumlar yapılan hasbihalde şehrin yükseh sınıfına mensup Ha- iyler ve Be; ANKARA'DA Amerikan bar . Lokanta . Oyun salonu - Da | dnatlerini dolduruyor. Binlerce kişiyi doyu- ran aşevleri “ Tavsiye ederim kardeşim, bir rahatım ki pişirme zahmeti, ne de bulaşık ANKARA, 23 (Milliyet) — Anka- | rada orta ve hattâ yüksek halli aile- lerin yeni bir lâf mevzuları var. Bil hassa akşam toplanışlarında beheme- hal söz yemek bahsine dökülüyor; — Siz de tabidottan mı (o yiyorsu- nuz? — Evet, vallahi tavsi; deş, bir rahatım ki.. girme zahmeti, ne bulaşık... — Sağ olsunlar hanım bizim çoluk Hizmetçiniz yoksa, kapıcınıza bile ye» mek artar vallahi. — İyi ama Allah ömür versin, bi zimki yemekte biraz titizdir. — A, çok temiz kardeşim, yağları da mükemmel. . — Siz hangi tabldottan yiyorsunuz, biz bizimkini değiştireceğiz de... Falan, filân. .. Kimi ucuzluğundan, kimi pahalılığından, kimi temizliğin den, kimi kirliliğinden, kimi nefase- tnden.. . Bir bahis ki bütün ziyaret ... Sokaklarda sabah, öğle akşam ö- zerleri, hattâ geceyarıları eski ciğer- ciler gibi arıklı, sefertaslı | yüzlerce tabldot uşakları, sını bozan yeni moda. . Bir çok modalar gibi bunun da mü- revviçleri hanrmlar.. Yemek pişirme, bulaşık yıykama külfeti yok ya, ye- mek nasıl olursa olsun. , Işıklarda Sıhhi tabidot, Akköprüde Münür, Yenişehirde | Aşocağı, genel- sıklarda İbrahim Hakkı, Hâlde İsma- il, Cebecide Hüseyin, eski o yanım yerinde Fevzi, Postahane arkasında Razi Beylerinkiler, ayni ... dosta da yemek veren Meclis lokanta- sı, memurlarmın evine de yemek ve- ren Ziraat Bankası ve bunlardan baş- ka da ufnk tefek diğerleri, son gün- lerde e yürüyen bu modanm hadi. midirler. Sıhhi tabidotun üçyüz altmı, Zi rant Bankasenn üç yüz elliden fazla, yani en kabadayılarının üç yüz otra- İda ve en azınm da altınış abonesi vardır. Fazla aboneliler meyanında Meclis İokantasınn da hatırı üstün. dür. ... Fiatler de hayrete değer derecede ucuz. Filhakika en sıhhisi olduğu hal de en ucuzu,da Sıhhi tabidotunkidir. Burası çeşitleri değişmek ve eve ka- dar gönderilmek şartile bir kişi do; cak kadar üç kap sabah, üç kap şam ve bunlardan başka | haftada iki defa da tatlı verdiği halde ayda on öç buçuk lira almatkadır. Bu ayar Ne yemek ” ya kadar olan para cezası bu işin is- tenildiği gibi takibine kâfi değil r»s Belediyeden; mevcut tabidotların en iyisinin “Sıhhi tabldot” olduğunu söylemişlerdi. Diğer mutfak sahip- leri de belediyenin & kendilerinden bu “Sıhhi tabldot” tesisatı gibi mutfak istediğinden şikâyet ediyorlardı. Bura- yı görmek lâzrmgeldi. ... “Sütevi ve — Sıhhi tabldot” tayım. Görmedim ama; padişah mutfakları da bundan pek büyük olmasa gerek. şaka değil, üç yüz altmış kişiyi doyu- ruyor. On beş kadar irili ufaklı, ustalı çıraklı nalmiz adamlar fayans zemin üzerinde tıngır tıngır sağa sola koşu- #up duruyor. Sahibi, beni gezdirmeğe başladı, ayni zamanda anlatıyor; “— Sebzeler şu omay masa üzeri- ne gelir ve ayıklanır, evvelâ şu emay yalakta kaba kiri yıkanır, sonra ya mındaki şu ayni tertip yalağa geçiri- lir. Burada da bol sw. ile yılanın: Şu masaya almır. Yalakların suları değşi trilir, temizlenir, gene sebzeler ayni ameliyeye tâbi tutulur ve adamakıllı temizlendiklerine kanaat | gelinciye kadar tekrar edilir, nihayet tencere Te gider, Etler şutemiz o masalarda parçalanır, yahut bu motorlu kıyma makinasında kıyılır. Yağlarımız şu büyük emay kaplardadır. Bütün bu malzeme şu tencerelerde birleşir ve ahçıbaşının himmetine © tevdi edilir. Bütün tabıh işlerimiz bep havagazı o- caklarında yapılır, yahut bu kocaman gaz farınma gönderilir. “Bulaşıklar da sebze yıykanan ya- laklarm © ayni olanbu yerlerde yıka- Bır. Farkı şudur ki buranım musluk» larmdan sabunlu kaynar su dökülür ve şu küvet üzerinde de gene kaynar sa İle durulanır.,, Bu heybetli mutfağın bilhassa za- fer üsu kadar © azametli tencerelerine ben hayret ettim ve içinde ferah fo- rah bir adamın parçalanmadan pişe- bileceği bu kapaklı kazanlar karşısın- da bir nevi korku duydum. Bir günlük bellibaşlı sarfiyatlarnı sordum. Şöyle bir vasati hesap çıkar” dılar; otuz kilo Halepyağı, yüz kırk kilo et, yirmi beş kilo zeytinyağı, © tuz beş kilo pirinç, tatlı olduğu yün- ler yirmi beş kilo şeker ve saire... Belediyenin tip olarak kabul ettiği bu mutfağı ben de beğendim. Diğer. lerinden bunun tıpkısı beklemekte Yeni Bugün bugece yemeklerin diğer & mutfaklarda en fazla fiati yirmi iki liradır. ... Mutfaklarla belediyenin sıhhiye da- iresi meşgul oluyor. Müdür Beye git- tim. Bana izahat verdi; daima kon- trol ediyorlar. Yağların İyiliği, mut. faklarm temizliği o hakkında teminat veriyor. Ancak; bam kaçak mutfak lar var, bunlardan başka bir kaç aile Bunlar A STI ER Halkımızın en çok sevdiği MAURİCE CHEVALİER ve JEANETTE Mac DONALD tarafından fevkalâde bir surette tem- sil edilen emsalsiz bir eser BU GECE BENİ SEV Çazip bir miri Say dekor, baştan sonuna kadar enler en gözel filmi. genleri tecziye ediyorlar, fakat, bele- diye cezaları İki liradan elli lira- İlâveten: Dünya haberleri, Halkevinde Köylülere parlak bir müsamere verildi ANKARA, 23 (Telefonla) 21 Mart gecesi Halkevinde kutlu lanan toprak bayramı Gazi Hz. nin arzuları üzerine bugün saat İZ buçukta civar köylerden davet e- dilen köylülere tekrarlanmıştır. Köylüler müsamere saatından çok evvel evi doldurmağa başlamış- lardır. Köylülerin satvetli gözlerin de hayret ve alâka vardı. Saat on buçuğa doğru müsa- mereye başlandığı zaman salon kımıldanamıyacak ka, dolmuş- ğ nün yarısı dişarıda kalmış ve müsamere bir ikinci defa tekrar edilmiştir. isamerelerden evvel çiftlik müdürü Tahsin B. köylülere orla- rın anlayabileceği sade bir lisan- İn buraya çağırılmalarının sebebi- ni anlatmıştır. Müsamereden sonra köylülere tasarruf cemiyeti tarafından incir dağıtılmıştır. Köylülerin OHalke- vinden çıkışı sinemaya alınmıştır. Yeni fidanlar ANKARA, 23. (Telefonla) — Bu se- ne vilâyet dahilinde mevcut yabani elim, ahlat, erik ağaçlarının aşılanmasma baş- lanacak ve bu meyanda mevcut sakız 2- Zaçlarına da Ayintap fıstığı aşılanacak- br. Köy Kanununa tevfikan Lalahan ve Ahi Mesut köylerinde Temmuzda mey- ve bahçeleri tesis edilmek üzere bu köy- lere onar bin meyve fidanı verilecek ve diğer köylerde de bu husus teşvik olu- sacaktır. İmkânı olan yerlerde kısmen tohum ekmek suretile orman yetiştirilecektir. Orta Anadolunun kurak olduğu ve bağ- ların kuraklı tahammülü nazarı itibare a- lınarak ber köyde de bağlıklar tesisine çalışılacaktır. Arıcılık alât ve edevatından mürek- kep bir kolleksiyon yaptırılarak köylüle re tatbikatmı göstermek ve meraklılara yeni kovanlar yaptırıp vermek için do bu sene ilk defa olarak bin lira Arıcılık tahsisat konmuştur. Bu suretle mahva yüz tutan meşhur Ankara Balcılığının ye niden diriltilmesine doğru bir adım atık mnaştar, ——————— belediyeyi de haklı buldum. ... Haddizatımda bu aşhaneler hiç te fena değil. Madem ki sıhhi kontrol da var, korku yok demektir. Fakat, akıl öğreterek bir eksiği hatıra getir. mekten de kendimi alamadım. Vülaüi “Sıhhi tabldot ” iki uçları e- yaklı ve yere koyunca | taslara askı vazifesini de gören nakliye sırıkları i- cat etmiş ama bu sefortaslarınn ci- Zerciler gibi allı, yeşilli, tenekeli tas- larla şehir içinde gezmeleri pek ayıp. Bunlar için lâstik tekerlekli, elle yürütülür, beyaz renkli ve örtülü ara- ba yaptırmak mecburiyeti bu mahzu- ru ortadan kaldırmaz mı? s.. Bu tabldot İşinin bir de garip ciheti var. Kadmı, erkeği işine, yahut kom. şusuna giden bütün apartman veya» hut evlerin kapılarında birer çivi ü- zerinde renk renk sefertaslarının a sılışı oldukça tuhaftır. Bunlar, şimdi- ye kadar hiç biri çalmmadığma ba- kılınca da sdeta Ankaradaki emniye- dolu se & ilân ediyorlar. . SR. Ankara SİNEMALARI Bu gece Kulüp Viyana operetlerinin en şen ve en fazla musikisi olan şaheser: KADINLARIN SEVGİiLiSi sil edilen Almanca film, Tlâveten : Dünya haberleri Fiatlarda Çok Büyük Tenzilât Şarkın En Muhteşem Oteli nslı çay . Hususi salonlar . Kalton . Band orkestrası daimi 1057

Bu sayıdan diğer sayfalar: