22 Nisan 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3

22 Nisan 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MILLIYET CUMARTESİ 22 NİSAN 1933 Maliye memurlarının maaşlarına zam yapılacak Ekonomi Odalar, borsalar kanunu etkik edilen lâyihalarda ihtiyaca uygun yeni hükümler var Ticaret odaları ve ticaret borsaları kanunlarında değişiklik yapılacağını Jerini ticaret odası ve ticaret borsası- İ na göndermiştir. Ticaret odası idare || heyeti bunları tetkik etmektedir. Yer | si kanunda Ticaret odaları birliği, | muntakalara göre teşkil edilecektir. İ Diğer taraftan elde mevcut bulunan ticaret borsası kanunu bundan yedi, tekiz sene evvel yapılmış, © zamanki ihtiyaçlar nazarı itibara alınmıştı. Hal buki meselâ İstanbul borsası, ilk teş- kil edildiği zaman yalnız birkaç ka- lem zahire üzerine iş yapıyordu. Sene lemiştir. İktisat vekâleti borsal: tarzdaki inkişafını nazarı itibara rak, bugünkü iş hacimlerine göre ka- ini tadil edecek- | İktisat Vekâletinde teşkil edi- len ölçüler ve (o ayar müdüriyeti müfettişliğine tayin olunan sana- Yi müfettişlerinden Alâettin Bey Son seneler içinde yerli biskü- Yilerimize rağbet ziyadesile art mıştır. Üç sene zarfmda şehrimiz de tesis edilen bisküvi fabrikala- tı 80 yi geçmektedir. Sanayi için ucuz elektrik Sanayi birliği elektrik şirketi min sanayi için tatbik ettiği tari- İcde tenzilât yapmasını / istemiş- tir. İstanbul sanayi müdürlyeti bu meseleyi tetkik ediyor. (İş Bankasından alınan cetveldir) 20 NİSAN 1933 Akşam Fiatları Tubvilit Elektrik Tramvay Tünel tan latikrazlar iler deki #7 — Şark d. yalları 318 D. Muvahkide BA— Gümrükler © 578 Seydi mah 7— Bağder 1128 Ty smkariya 78 emir Belediye atiker Rat Anadolu 1 Ko Ponsuz ili 99 İ mösnil ESHAM İş Banknsı Nama öpomsaz » » Hamiline ku Honsuz Müesdie ku p İttihat dey Şek dey. Maya Şark m. senn Telefon 24528 $ Bükreş 612850 $ Belg, Amsterdam 118,375 Mesl NUKUT (Satış) Kuru $ 1 ilim, Av, 1 Peren 1 Merk 1 Zeloti 1 Penga B.BEBBE 8 Haftalık edebi musahabe Fikirler ve insanlar Sanat ve ablâk | Hilmi Ziya yeni kitabını, İnsani va- tanperverlik'i, sanat ile ahlâkın mü- nasebetlerine dair bir. bahisle | bitiri- yor. Bu meselenin etrafında öteden beri devam eden münakaşalar son 20- manlarda daha canlı ve hareketli bir safhaya girdi; daha doğrusu sanatın teplerin, akademiaların, hasılı mul fazakârlığın bey: dük; şimdi o bayra) ir kayıtla bağlı olmadığını söyliyen lerin, sanatkârın tamamile hür bıra- kılmasını istiyenlerin. #ea nizama karşı yeni #ttikleri için ellerindeki bayrakların, Tenkleri ne olursa olsun, gençlik | bir tu. | | nin yeni mukavele şartları bugün- Ofisler müdürlüğü İş Bankası müfettişlerinden Sa mi Bey Ankarada teşkil edile cek olan ofisler müdürlüğüne ta yin edileceği söyleniyor. Almanyada üzümlerimiz Almanya ticaret odasından İz- mir ticaret odasına Türk üzümle- ri hakkında gelen malâmata gö- Te; bu sene türk üzümleri Avrupa piyasasında çok rağbet görmek- tedir. Muhtelif memleketler mahsul- leri arasında Türk üzümleri lezet lerinin hoşluğu ve fiatlerinin w- cuzluğu dolayısile tercih edilmek- tedir. Alâkadarların bildirdikleri: neg öre iktisadi buhrana rağmen Türk özümlerinin Almanyada sü rümü normal senelerindekinden az olmamış, hattâ bir derece de artmıştır. Çünkü fiatler şimdiye ka | dar pek az görülen bir seviyeye düşmüştür. Ticaret konferansında ROMA, 21 (A.A.) — Beynek milel ticaret konferansı, konten- jantmanlara, kambiyolara müteal İik tahdidata, malların ve parala- rın nakline ait meselelerin müza- keresine devam etmiştir. Konfe- rans, bir kaç takrir kabul etmiştir. Bu takrirlerde veziyette salâh hu- sulünü temin için beynelmilel mü ya kereler girişilmesi İstenmekte- ir. Tarihi abideler Seyyahlar gezdiği için temiz tutulacak İstanbula gelen seyyahlar tari- hi abideleri ve asarı atikayı terci- han ziyaret ediyorlar. Halbuki bu abidelerden bir kısmı mühmel yal ları da bakımsız bir halde bulunu | yor. Belediye abideleri mümkün mertebe temiz tutacak bunların bu lunduğu sokakları ve civarlârını da tanzim ve ıslah edecektir. Adada elektrik Adanın iç ve iskeleye uzak | bulunan maden taraflarına elek; | Şirket, elektrik cereyanı almak | yen abonelere tesisat masari- | fini taksim ederek cereyan ver- meği kararlaştırmıştır. | Belediye bahçeleri İ Tepebaşı tiyatrosunun muka- vele müddetinin bitmesi yaklaş- tığndan müstecire ait yazlık sah. neye, Gardenbara, garaja ve As ri sinemanın içindeki sabit kol tuk ve sandalyalara belediye fen heyeti tarafından yedi bin lira kıy met konmuştur. Belediye mukavele bittiği za- man bu yedi bin lirayı ya bahçe sahibine vererek bu tesisatı dev. | ren alacak ve yahut müstecir bu tesisatı söküp götürecektir. aksim ve Tepebası bahçeleri- lerde tesbit ve ilân edilec: idi; ©, eserlerini verdi, devrini geçir di, velüdiyetini kaybetti, Daima yeni cereyanlara hakvermek İsterim; onun için ben de şimdiye ka. dar benimsediğim kanaatleri tekrar bir gözden geçirmek, yeni bücumlarla sarsılan cihetlerini o kaydetmek ihtiya. | emr duyuyorum, Sanatin kendinden başka bir gaye- si olamıyacağı © iddiası esasen ilmi (acientifişve) iddiadır; zaten 19 uncu asırda, yani her şeyi ilimle halle kalkışan, ilmin usüllerini - her şeye tatbike çalışan bir devrin mahsulüdür. Nasıl fizik veya kimya ahlâkla mu. vet değilse sanat de öylece mu. kayyet değildir. Alim, keşfinin içtimai siyasi, ahlâki neticelerini — düşünme- den ilmi hakikati ararsa sanatkâr da bedii hakikati, güzelliği arar. Victor Hugo: “Döfense â Dicu d'entrer dans nos İnborateires! - Allahı laborateri- | DünHalkevinde samimi Inhisarlarda İnhisar idaresi iştirake karar verdi İnhisar umum müdürlüğü ya- kında Paris ve Peştede açılacak olan sergilere iştirak etmeğe ka- rar vermiştir. Bu sergilerde teşhir edilmek ü zere yaprak tütünler, sigaralar ve likörlerden nümuüneler hazırlan- maktadır. Macar rejisi tütün alacak Macar rejisi bu sene memleketi mizden bir miktar tütün alacaktır. Bu maksatla şehrimiz tüxtün piya sası hakkında malümat isterimiş. tir. , Yakında bir Macar heyeti şeh- rimize gelecektir. Halkevinde Dünkü içtimalar toplanmalar oldu Ankara Lisesi mezunları Kayseri Lisesi ve Ankara lise- leri mezunları gençler dün öğle- den sonra “Hallsevinde ayrı ayrı toplanarak teşkil ettikleri cemiyet lerin idare höyetlerini - seçmişler dir. ... Toros gençler birliğinin çayı Toros gençler birliği dün Hal- kevinde bir danslı çay tertip etmiş tir. yden evel bir konser veril miş, müteakiben çay ve dans baş- lamış, eğlenti gece saat 22 ye ka- kadar devam etmiştir. ..» Antakya ve İskenderon ve havalisi Türkleri (Antakya ve İskenderon ve havali- si Türkleri yardımlaşma birliği) dün saat on birde İstanbul Halkevinde i- kinci kongresini akdetmiştir. Kongre- yi reis Dr. Ziver, kâtip Edip, aza Re- şat beylerden mürekkep bir heyet i- dare etmiştir. Nizamname heyelinin tertip ettiği nizamname bazı ufak ta- dilâtla umum heyet ve hazır bulunan lar tarafından kabul edilmiş ve kon- greye nihayet verilmişti, ——— Seyyahlar İngiliz bandı. ralı Aandora star isminde bir vapur 500 seyyabı hâmilen şehrimize gele- Nisanın yirmi cekti. Bu seyyahlar içinde İngiliz ve Amerikan zenginlerinden bazı zevat da çalışma odasına almak istemedi. 19 uncu asrın bütün sanatı ne hüküm verilir hiç de böyle değil- dir. Fakat o asrm bediiyatçılarında bilhassa Walter Pater, Oscar Wilde gibi İngiliz bediiyatçıl olan nazariyı edenlerin sözlerinde ise canlılık yok- tur. En cazip nazariyeler: © “Sanat hasbidir,, diyenlerinkiler olduğu gibi © devrin gençleri üzerinde en çok te- sir eden eserler de, sanatten başka ga- Ye tanımıyanlarınkilerdir. — Sevilen, fakat esasen belki o kanaatte olmıyan #airlerinşmuharrirlerin yazıları da hep o bakımdan tahlij edilip © beğeniliyor. Meselâ: “Sanat pi sade yüzellik peşinden koşarak nihayet gaddar, sandan uzak (inhumsin) oluyor, di yen Baudelaire de “sanatin ahlâk ile münasebeti oolmadığın söyliyenler tarafından verildi. gün ilim, 19 uncu asrın zaferlerin bir çoğunu ki fakat o asır, adamlarınn iddiaları hilâfena olrank dünyanın nâzmm ola- lamazdı da; çünkü bu onun ga sma giremez. Belki bunun | icindir ki genç kafalarda eski “pres- Istanbulda gezintiler... Baharı Bebek sırtlarında — görmeğe gidiniz! Gazinolarda mevsim ha hazırlığı var: Kahve, çay 7 buçuk.. Fakat rakı?!. Artık geldi.. Geliyor, gele cek derken geldi. Hemde ne tatlı bireda ve salına salma bir geliş... Bize o kendini bu Okadar © özleten © bahar dan bahsediyorum. Sakın şüphe niz olmasın, içinize “aceba?” nn kurdu gi Ben onu gördüm, bahari gördüm diyorum size. . . Eğer, onu hâlâ göremiyenler varsa kabahat kendilerinde. . . Şehrin dört duvarı arasından a- zicık uzaklaşsınlarda bak, babar, ürkek bir ceylân gibi, nasıl ansı- zn karşılarına çıkacak!. Ben geçen cumayı Bebek sırtla- | rında geçirdim. Nisan içinde rast- lanabilecek en güzel gündü. Top- rak, taze bir ıtır yaprağı gibi koku- İ yordu. Havaya tatlı bir sünbül ren- gi yüydlıkışiz Bütün ağaçların dal İâri, tomurcuklarından beyaz baş- larını uzatan mini mini çiçeklerle dolu idi. Kuruçeşmeden sonra, gözlerim, köy sahiline gelince, bir hayrete düşmüş gibi, olduğum yerde kaldım. Burada dağlar, kı- şın ölü rengini çoktan üzerlerin- den atmışlardı. Öbek öbek kır me- nekşeleri, yeşilli mavili mineler, sarılı beyazlı papatyeler... İstanbuldan günlerce uzak bir ye re gitmiş gibi oldum. Dumandan örülmüş bir cibinliğin içinde mı- şıl mışıl uyuyan Bogazı, buradan doya doya seyrediyorum. Kı guncuk sırtları, perde perde önü de açiliyor. Karşı sahilin kâh ya- kmlaşan, kâh uzaklaşan bir bâli var, Armavutköy sahilinde, küçük a- roatör balıkçılar, oltalarma takılan kayâ balıklarile oynıyorlar. Akıntı burnundaki gazinolar, sabahın bu saatinde bom boş, yeni doğan güneşe karşı uyuklıyorlar. Ara sıra, bir tramvay arabası- nın kavisleri dönerken çıkardığı gıcırtı. . . ve suların küçük şıpır- tılarla sahili yalayışı. . . Küçük bir motorun denizde kayıp gidişi... İlk seferini yapan boğoziçi vapu- runun sahili selamlayan düdüğü. . Erkenden işlerinin başına giden ün amelesinin ayak sesleri. . . san sabahımın gıcıklayıcı serin- arasında,bu teferruat ayrı ayrı beni meşgul ediyor. Feyziati lisesinin beyaz binası önünden geçerken, pencerelerde kımıldaşan küçük mektepli başları gördüm.Belli ki yeni uyanmışlar ve onlardan evvel uyanan boğazım a- kışını seyre dalmışlar, . . Bugün de ne çok midye çıkmı Çiplak ayaklı çocuklar, içi midye | dolu sepetlerle yolumu kesiyorlar: — Tavası oluyor midye!.. Dol masr oluyor midye!... Harap yalıların geniş koruluk- larından kumru sesleri geliyor. Bir kaç yüz seneki İstanbulu, bu sahil- de parça parça bulabilirsiniz Ky bir yalı ki, hiç olmazsa Zaro ağa ile yaşıt... Şimdi dörtte üçü boş, mahzun ve alil, büs bütün şöyle dursun, onun hüviyeti bile mü- nakaşa ediliyor. İktisadi nizamı ai i keşiflerin kayıt altıma alım- im bile ilmin hürriyetine is- ; Collöge de France "Umu- isik,, profesörü (M. Paul Lange- vin bir gazetede artık âlimin keşifleri- nin içtimai neticeleri de alâkadar ol- masını istiyor (2) 20 nci asır, ahlâki uncudan daha esaslı bir surette bağlı olarak açılıyor. Bugi gençleri, materialist olduklarını söyliyenler de dahil olmak üzere dünkülerden çok daha metafisikçidir, çok daha idea- histir. Birtakım meseleler peşinde ko- şuyor; hayatın manasını arıyor. Fran- aızca Europe mecmuasının 15 nisan 1933 nüshasında Jean - Richard Bloch ber tarafta Fransız edebiyatının eski rağbeti kaybetmiş olmasının sebep- lerini bugünkü gençlerin edebiyatta, sekil, teknik © mü lem * zi yade fikir dolgunluğu aramasında bu- İnyor. Avrupa memleketlerinin o he- men hepsinde bir mana, bir ders ibti- va etmesi, bugünün meselelerine do- kunması şartile en uzun ve sıkıntılı romanların pürüzsüz, kısa, fakat içti- kıymetlere 19 geceği günü bekliyor. Yalnız bir köşesinde beyaz perdeler sallandı- ğına göre orası meskün... Biraz İ- a bir yalı... Fakat bu, öteki gibi değil. İnsanın yüzüne lüyor. Sonra tepelerde fıstık a. açlarının gölgesine yaslanmış in boğazım böyle dolduğu günü ? halle halkı dolsa, gene yarısı boş kalan elli odalı yalıların yerinde modern, temiz, küçük, ve şirin ev- ler, . . Valdepaşa yalısı önünden geçip sağa ve sola kıvrılınca (kendimi Bebekte buldum. Bahçede kimse- ler yok. Fakat bahar şerefine gö- ze çarpan bir faaliyet var. Bahçe- iç yollarını kaplıyan otlar te- mizleniyor. Ağaçların altında bi- riken kurumuş yapraklar ayıkla. nıp denize atılıyor. Bir kaç gün sonra, belki akın etmeği müşterilerin gö- züne iyi görünmesi için yeniden çiçekler ekiliyor ve ekilen çiçekler durmadan sulanıyor. Gazinoların kapıları önünde ta- belâcılar, fırça ellerinde çalışıyor- lar. Tabelanm birinde şunları oku- ve: 7,5; Çay: 7,5, Nargile " Kendi kendime: — Ha şöyle, biraz insafa gelin bakalım... diye söylenirken gözüm listenin altındaki rakamlara iliş! “Rakı: büyük şişesi150, Bira esi 70, muhtelif mezeler 30 Anlaşılan bu yaz, kahve tiryaki leri, akşamcıların sırtından geçi. necekler. İskele yolunda dolaşırken bak- tm karşıdan vapur da sökün et- miş, geliyor. Hadi, dedim, dönüş faslını da vapurla yapalım! Gişeye boz- durmak üzere uzattığım liranın üs tünden doksan kuruş geri verdiler. Evvelâ hayret ettir — İkinci mevki mi? — Hayır, birinci Sonra biletin üstündeki “ehven tarife” yi okuyunca işi anladım: tramvaya rekabet telik deniz havası alarak, iki kuruş noksanma Bebeğe gitmek hani hoşa gitmiyecek bir şey de- gil! M. SALAHADDIN Bir Fransız muhabiri geliyor Fransız muharrirlerinden M. Leon Pierre - Ouint 27 nisanda Atinadan şehrimize gelecek ve 1 Mayısta Hal- kevinde bir konferans verecektir. M. Leon Pierre Guint Union Française de de bir konferans verdikten sonra Ankaraya gidecektir. M. Leon Pierre» Ouint, “Marcel Proust hayatı © ve ese- ri” ve (Andrt Gide hayatı ve eseri) hiç bir devirde meta- n olmaktan çıkmamış” ers ihtiva etmiyen biç bir sanat eseri yoktur. Bittabi bura da “ahlâki, kelimesini en geniş ma- nasında kullanıyoruz. Mücses ahlâ- a isyan eden, onu her gören muhar- de yeni bir hareket tarar, yani ye- ahlâk tamimine çalışıyor o de mektir. Bu manada bize bütün ibtiras- larımızın tatminini teklif | eden eser de ahlâki bir eserdir; yani ahlâk ile gayrı - ahlâkilik, hattâ lâ - ahlâkilik bep bir manadadır. 19 uncu asır son- hiç bir şeye inanmıyan 'nin “Baki kalan bu kubbe- gal ere irdsek kendi- ne şar edinecek olan insanı güzel ehemmiyeti olduğu- nu iddia eden “sanat sanat içindir. © formülün verdiği eserlerin ahlâkını taklit ediyordu. Bugünün insanı, öbürünün aksine olarak, inanlıdır; hayatın bir kıymeti olduğunu kabul ediyor. Nikbin oldu ğunu söyliyemeyiz; fakat bedbinliği faal bedbinliktir ki buda nikbinlik Define! İzmirin havasında lâtif bir de-! fine kokusu esiyor. | Gün geçmiyor ki ya Kadifekale- nin eteklerinde altın gözlü, inci dişli bir aslan heykelinin masalı ya kızıl çullu tepelerinde altın, ze- bercet ve yakut dolu bir küp efsa- nesi işitmiyelim. gün yeni bir define efsanesi karşı- smda heyecana düşüyor. Ve İzmir halkı belki de bu her gün tazelenen define haberleri i- sinde leziz rüyalar göriyor. Masal tatlıdır. l Efsane, tecessüs zevkini kız; “Ap tirir. ” Ve define hayâl âleminin tatlı ukdesidir. Bu itibarla kendilerine böyle bir munis, İeziz meşgale buldukları i- çin İzmirlilere gıpte ediyorum. Kimbilir bu haberlerle rüyaları- — süsliyen İstanbullular bile var- ir. Şark zaten define, masal, efsane * âlemidir. Piyer Loti, Klod Farer ve onlara tekaddüm eden Lâmartin ve Bay- ron garbin kafasını hep bu masal: larla doldurmuşlardır. İsviçrenin köylüsü, Parisin apaşı Şark ha. vadislerini hâlâ bir masal gibi din- liyor. Biz işte bu define, masal ve ef- sane propagandası ile mücadele ediyoruz. Mustafa Kemal O Türkiyesinin maddi varlığı içinde masal ve ef- sane yer bulmamalıdır. & Avrupa kafamızın bu düşünüşünü hisleri- mizin bu uyuşturucu duyuşunu di- ritnotlarmın otuz ikilik güllelerile tahrip etmiştir. Ve büyük harp ile istiklâl mücadelesinin bizi garbe yaklaştırmak gibi terbiyevi bir fa- zileti de olmuştur. Yeni Türkiyenin kafasında ha- yâl ve rüya yer bulmamalıdır. Genç Türkün ruhunda masal ve efsane yaşamamalıdır. Bizim için define (o Türkiyenin mahsüldar topraklarıdır. Ve bu toprakta artık hayal, efsa ne, masal yoktur. Hakikat vardır. Ona alışalım. en Burhan CAHİT Tahsil işleri Yeni teşkilât tedricen tatbik edilecek Defterdarlıkta işlerin daha ziyade selâmet ve intizamını temin için, tet- kikat yapıldığını yazmıştık. Yeni teş- kilâtın hemen hemen bütün esasları bir lâyiha halinde hazırlanmıştır. Ya- kmda Meclise verilecektir. Bu erasla- rm tatbiki memurlar arasında da bazı değişiklikleri icap edecektir. Bu deği- işlerin karışmaması için ye- ir şubenin teşkilâtı bi den diğerine geçilmiyecekti ya göre, birçok memurların m. Silâh kaçakçılığı Geçenlerde limanımıza “Galila” ismindeki Alman runda tabanca kaçırmak h ken yakalanan üç kişi se İhtisas o mahkemesine verilmiş tir, Ba üç kaçakçının ilk muheke- melerine başlanmıştır. Ayrıca ka” çırmak suçile maznun olanların muhakemelerine de devam edil prit'de Pierre - Henri Simon isminde bir “genç cereyan adamı, Andrö Maw- rois hakkındaki | tenkidinin ismini “L'âme sans lisidre,, koyuyor ve omu- harriri biç bir bağ tanımadığı için it. Hilmi Z: , sanat ile ahlâkın ayr» lamıyacağını söylerken bugün dünya- nın ber tarafında uyanan o cereyana iştirak ediyor. Zaten kitabı yeni fi- kirler ve yeni görüşün akisleri ile de- ludur. Onlardan da, bilhasın bu sa- nat ve ahlâk meselesinden de tekrar bahsedeceğim. ... Bir kariim “En yeni zevk,, o isimli bir hikâyenin kimin olduğunu soruyor. Bu isimde bir hikâye bilmiyorum; fa kat mevzuu hakkında anlattığı Pierre Lomys'in zannederim “L'unigve e sinde bulabilir. (1) Remzi kitaphanesi, 100 kurüş. (2) Bu makalenin aslını görmedim; ondan 1 nisan tarihli o Les nouvelles

Bu sayıdan diğer sayfalar: