5 Temmuz 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

5 Temmuz 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sapat ve Tenkit İstediğimiz Edebiyat “ Refik Ahmet” in bu adı tası- yan büyük davalı kücük kitabı, matbuatta devamlı akisler uyan dırdı, “tütunları seferber etti” ; kâh edebi mülâkatlar, kâh edebi musahabeler içine sıkışan passif fikirlerin diri ve döğüşken mey- dana çıkamsına sebep oldu. Bu cümleden olarak Peyami Sa fa da bu hususta çok okuduğu, şok söylediği * ve konuştuğu için bizce ehemmiyetli olan fikir- lerini bir fıkra halinde Cumhuri- yet'te nesretti. Selâmi İzzet, Sadri Etem, Ya- şar Nabi bu görüşe güzel cevap- İar verdiler; kendi fikirlerini ve bütün bir neslin tezini açığa vur- dular. Peyami Safa, bunun üzerine İ- kinci bir cevap yazdı; bu cevap- ta yola gelmiş olduğunu, istediği- miz edebiyatı kendisinin de iste- diğini anlattı. Her resim sergisine bir meyva yığını tablosiyle gelen bir ressa- mın bütün duygusunu midesinden aldığına ve her defada samimi ve heyecanlı olduğuna hükme'mek, iç değilse bir idraksizlik olur. O balde: kayundan ve şeftaliden baş ka mevzu bulamıyan bu adamı saç larından tutarak yere vurmak ve “bak! neler var?" ğil hattâ bir insaf vazifesi değil midir? Bizim sanatkörlarımız sanat na- muna hep kavunu ve şeftaliyi ele aldıkları içindir ki: biz de kuvvet li bir aksülamel olarak neyin ele “ alınması lâzım. geldiğini göster- mek istiyoruz! Juconde'un tebessümünü değil sade kalçasını resmeden; halkın duygusunu değil ayyaşm nârasi- nı tesbit eden, aşkım asil ıstırabı- nı değil aldatılarak tahkir edile- rlünmenin utanç veren sır- neşiklığmı tasvir eden sanatın yü rüdüğü izlerde böyle bir dalalet bataklığından bir dalalet bataklı- ğina düşmesindense; inkilâbın a- teşinde dağlanarak, fikrin çağlı- yanında yıkanarak tertemiz milli benliğe doğru koşmasını istiyo- ruz. Ve ne yazık'ki: sevgili Peyami Safa yı da nükte yapmak için fi- kir feda etmek zâfma yakalanmış görüyoruz: Bir fikre mani - halin- de saplanmanın beni deliliğe gö- türebileceğini yazıyor. Bir gayeye bütün ihtirası, bü- tün heyecanı ile kendisini verebil- mek kudretini taşıyan insana, de- li diyenlerin kimler olduğu ve bu | hükümlerinden ( sonraları nasıl mahçup ve pişman oldukları tari- hın her safhasında bir defa yazı- hıdır. Ben, bir büyük şeye bağlanma- ————————— diye sözler" de vardı. Şimdi dilin ya- nında bir de burun var ki; o de değil dururken de zarar veriyor. Allah cümlemizi burnumuzun şerrin. den muhafaza buyursun. FELEK ESKİŞEHİRDE A. RIZA Beyefendiye: Meşhur sözdür: Mam dibine (ışık vermez), Eğer kendi kusurlarımızı da biz görürsek karşımızdakine iş kal- ma “Yıldızdan ordu köşküne,, tefriha- sının esasları Nazif Süruri Beyin ha- tıratıdır. Hürmetlerim efendim. — F. ir fikre kendini vermenin bir olduğunu ve bütün büyük öylelikle yeti nediyorum ve bütün bucu teyit ediyor. Eğer Peyami Safa, bazı marazi ve feylesof an- larında yaptığı gibi, bütün inan- mış insanları, kendini zevk ve şeh vetten başka şeye vermiş | insan- ları gene deli sayıyorsa bu vasfı memnuniyetle kabul ediyorum. Sully Prud'humun Musset'ye haykırdığı samimi sörzeniş her za man kulağımda çınlıyor (ve ben başka cephelerden bir Sully Prud hum olabilmem kuruntusuna ka- pılmadan daha çetin bir inanla, bizim Musset'çiklerin (e kulakları- na aynı şeyi fısıldamak İstiyo- rum * “İlham perinin kanallarındaki en küçük ihtizazı duyuyorsun fa- kat ya bu milletin ıstırabı, ya bu toprağın sesleri? Eğer dâhi olmasaydın #ana al- çak derdim!” Son cümleyi istis- mar etmiyorum ve gene inkılâp ve gençlik namma rahim oluyo- rum ya; daha ne? Ben kalbimden bütün vahi he- vesleri sildim ve asâbımm istedi- ği terennümü bıraktım ; niçin da ha çok kudretli olanlar bunu yap- masın: Wieland'ın Jocobi'ye Goethe i- çin yâzdığını bir kelimesini değiş- | tirerek kalbime hâkkettim: “ Bir çiçek damlası, doğan gü- neşle nasıl dolu ise ben de Musta- fa Kemal'le öyle doluyum!” Ve gene onun gibi aynı sanat ve kud- ret dolu huşula tekrarlıyorum: “ Yaşıyor, hükmediyor ; ister se yağmur yağdırıyor, isterse ha- vayı güzelleştiriyor. Ve bize saa- detler getiriyor.” > Ve Goethe'nin “ fikirler ” için dediği gibi : « Artık yeni bir mesih bekle- miyorum. Fi prensipleri benim en mkaddes incilimi vücu- da getirmiştir. ” Ve şimdi biz, tam bir yâratma ve yapma çağında olan inkılâp havası içinde sanatın aziz ve bü- yük varlığı namına ; şundan bun- dan evel bir D” Annunzio'ya muh- Ve onun o zamanın müda- iye nazırı Salandra'ya de- Bize şairin kelimesi de- ğil bombası lâzım! Gene onun de diği gibi “ terlikle odada oturan ile memleketi gezen . şair istiyo- ruz! Ve bizim D'Annunzio'muz, öz istiklâl marşımızı bir başka şeh rin üstündeki bir filodan değil A- nadolu'nun üzerinde dolaşan tek nik tayyaresinin üstünden oz yur- dumuzun ufuklarma haykırmalı- dır. (#) Kendime de inanacak büyük MISIRA ATİNAYA | VARNAYA eğ ence'i seyshatle- Milliyet'in edebi romanı: 23 YAYLA KIZI. — YAZAN: Aka Gündüz. — — Ben bebesine Yitti diyorlar. — Yoo.. Ben işittim, çingenler çalmış. Arkasından atlılar gitmiş. Kahvaltı bitipte atlar hazırlan- acınıyorum. dığı vakit nahiye kâtibi arkadaş. | İ benden istiyecekler. dedi. Sonra larına danıştı: — Yahu! ihtiyar avrada kızdık, emeği geçmiştir. Ankaraya kadar bol bol yeter. İh- tiyara üç dört kayme verelim mi? — Sen bilirsin başefendi. Hesa- bı kitabını sen bildirecek olduk- “ tan sonra, — Ahır kirası deriz. © — — Ver gitsin. Bu yaştan sonra üç beş Kaymayı bir daha nerden bulacak? > Muhtar da bu insaniyete katıl- “tu. Yegeni Arif bü oldu. Emüş haladan yarısım alacaktı. Geçen harmanda * almıştı. İki yıl geçti. Özügül'ün - baslalığı uğurlu imiş. Muhtar bir — Ülen Hasan! Siğirt! Emüş nineye var. Seni başefendi çağırı- yor de. Çocuk siğirtti söyledi. Emüş ni- ne burnundan soluyordu. — Kimbilir, bu sefer de Petek'i Hasanı okşadı: — Aradım aradım bulamadım dersin, Böyle dersek sana ballı ek- mek veririm. Göreyim seni Hasan! Hasan ballı ekmeği duyunca E- müş halanın ısmarladığını dedi: — Hiç bir yerde yok. Ellem da- nası gene çözülüp kaçtı da arama- ğa gitti. Bekliyecek vakitleri yoktu. At- lara atlayınca üdüler. Zaten mutlaka vermek için bir kesmece söz de etmemişlerdi. Kısmetsizli- .oğine küssün, Köyü çıkmışlardı ki Emüş nine bir köşeden başını uzattı. Muhta- ra seslendi: — Ne vardı? beni neye aradılar. — Dört beş kayma verecekler- di. Onca emeğin geçti diye, ZN, Elbise, giyim sıhhat Bu güne kadar insanlar güneşin sıhhat yapıcı feyizli ziyasından isti- fade etmek için elbiselerinde esaslı bir değişiklik yapamamışlardır. Bu- punla beraber kadınlar erkeklere na saran bir az.daha ileri gitmişler ve erkekler gibi büsbüt sıkı bağlanıp | kalmamışlardır. Züneşin sıhhat ve hayat verici ziya- sının tesirine mani olan elbiselerimi- zi nlah için bir türlü karar vermeğe plâjlarda bittah- ktsmımın. sıhhatla rında görülen ük terakki diğerle- ri için nümünel imtisal olmalıdır. Memleketimiz gibi aydınlık ve bol güneş yeri olan bir yerde teması çok zarar veren büyük bir düşmandan korkunur gibi sıkı fıkı elbiselerle vü- cudumüzü, derimizi saklamak, ört mek ne kadar abestir. “Eski âdetlere bağlanmak meselesi gençlerden ziya de büyüklerde, yaşımı başımı“ almış kimüelerde daha ziyade Bulunduğu i- çin güneşten sakınmak itiyadiyle mü cadele hususunda en çok gönçlere hi- | tap etmek lâzımdır. Zira âdetler, am- nelerle ötedenberi ecdat “ve eslâfın yaşayış tarzlarma ve hayat yollarma pek sıkı bağlanmış olduğu “görülen büyüklerin taşıdıkları cibiseleri bı- rakmak onlar için büyük bir hata iş- lemek, sanki mukaddes bir mukavele ahkâmına karşı riayetsizlik etmek gi bi bir kusur işlemiş olur. İşte güne- gin, ültraviyolenin hayat ve sıhhat ü- zerine ne kadar sihirkâr tesiri oldu- Zuna dair onlara pek kuvvetli delil | lerle isbat etseniz bile ancak bir kaç şiyi sözlerinize inandırırsmız. riyet inansa bile o faydalardan geçer de yine eski kıyafetini terket- meğe bir türlü razı olamaz. Yaşlı er. kadar merbut ve mukayyet olmaları- ma karşı kadınlar değişiklik ve ye: liklere daha ziyade riayetkâr ve ba- husus giyinme ve tuvalet büsusunda daima modalara tabi olmaktadırlar. Vakıa modalardan bazıları kısa otek, ince çorap, açık yaka, çıplak kollar gibi ziyadan istifade cihetile pek zi. yade sıhhate muvafık ise de bunun aksine olan uzun etek, kapalı yaka ve kollar sıhhate hiç te uyğun değil- dir. Uzun etek hem sokağın toz ve pisliklerini evin içine sokmağa sebep olur ve hem de ziyan bacaklara te- sirine mâni olur. *BAŞOKRU günün Zelilksini be şimdi kendine, tabiate, illaki ve ve sanata inanmaktan deha büyük, daha ve aziz bir Şey olarak: milletime, en büy e ve i - bımıza inanıyorum! Hey sanatla, kadınla, dinle erdim sanan hey! Şu benim alnımdaki, “ gözümdeki nura bak! Behçet KEMAL (8) D'Annunzio, İtalyanlarm eya- şa» sını ilk defa Viyana'nın üzerinde kendi idare ettiği filodaki bir tayyate- | 1 | ÖĞÜTLERİ İ eden ve kalabalık bulunan b hi- keklerin eski âdet ve annelere bu | - ai DR Rusyaya gidecek sporcular Halkevleri spor teşkilâtı o idaresin- den: 10 temmuz 933 pazartesi günü Rus yaya hareketi mukarrer atideki oyun- cuların spor levazmmatile birlikte bu- günkü çarşamba günü saat 5 te Ka- dıköy sahasında hazır < bulunmaları tebliğ olunur. : İzmirden: haddin. Ankarada İhsan, Bilâl, İstanbuldan: Niyazi, Fikret, Yaşar (Fenerbahçe) Hü zi, Eşref, Şeref, Hakkı Beşiktaş) Salâhaddin, Sâmih (İstanbulspor) © Avni, Lütfi (Galatasaray). Adanada atletizm ADANA, ; Z AA. —Dün büt ap, Fuat, Sait, Saba- kadar atlet girdi, ve muvaffakiyetli ne- titeler elde edildi. Havanın sıcaklığına rağmen stadyumda kalabalık bir seyirci vardi, Hararet derecesi 33 idi. Muhafızgilcü bisikletçileri İzmirde İZMİR, 2 A.A. — Mimleket sahilinde turneye çıkmış olan muhafız gücü bisik- İetçileri dün akşam üzeri şehrimize gel- Bisikletciler sehir hududunda İzmir sporcu ve bisikletcileri tarafından hararetli hir surette karyılandılar, Es 4 Eminönü-Eyüp yolu inönünden o Eyübe kadar giden üyük cadde son zamanlarda o çok bo- zulmuştur. Geçen seneler bu cadde ü- zerinde kısmi bazı tamirler yapılmışsa bir şekilde olmıyan bu tamir- ir işe yaramamıştır. Bugün ir ki Eminönü - Eyüp caddesi cgşilemiyecek bir haldedir. Evvelce pek fazla - ehemmiyeti ol- mıyan bu cadde şimdi dört nahi kının otobilsle ve muhtelif ves ya geçtiği yolu teşkil etmektedir. İstanbulun en geniş | kısmını teşkil yele: halkı hu yolun yapılması içim Belediyeye müracaat cdeceklerdir. a mk. Da Diş tabipleri toplanıyor Türk Diştabipleri Cemiyeti Kâtipliğinden: 7 Temmuz cuma sabah saat 10 da İstanbal Halkeyinde umumi toplantı yapılacağından bilümum meslektaşların teşrif etmeleri rica olu- Kadıköy Fırka kaza merkezinin balosu Umumi lek. Üci yarçambe glnüne tekir edilmiştir. Sigortalarınizı Galatada Türkiyede bilâfanla icrayı nin içinde ayakta olarak terennüm et. | miş ve ettirmişti... Size son model Mülliyet bu sütunda iş ve işçi yenlere tabassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro- muza müracaat etmelidirler. İş isteyenler Güçlü, kurevetli, Türk tabunumdan bir iş ariyorum, her ne iş olursa olsun raziyim. Türkçe, Fransemeü; İtalisacn bilirim. Kefilim De ».. Ecmel ve amenlm pirketlerde en sana mu- vaffakiyetle çalıştım. Ticaretin bütün aksamı nı, mükemmel muhasebe, İngilisen im. Muayyen saatlerde veya daimi çal mint ve Yelarana verm Komlayonla “da çalışırım. İş Bürosu kalyoncu. se Tapu ve kadastro mektebinin Hukuk Şubesinden mezunum tahsilimi Türk Maarif Cemiyetinin himayesi altında ik- mal ettim, benöz bir yero tayin edile- medim, mektebimi ikmal ettiğim için ar- tik hayata atılmış nazarile bakılarak ce“ miyet bana yaptığı muaveneti kesti i- daremi temin edebilecek 22 bir maaşla ne iş olursa olsun yaparım. Milliyet iş bürosu: Vehbi. rum. Tex Yeni müyriyei Holivut Halivut mocmuasmnın sene 3 sayı 28 nefis bir şekilde imtüşar etmiştir. ss.» Kadro'nun 18 inci sayısı Bir buçuk yaşımı zan Kadro'nan bu sayısı br misli 6 forma olarak çıkmıştır. Fiyatı ber prinç sibi 25 kuruş tar. İnkilâpçi Türkiye'de fikir mecmuncılığınm en canlı bir örneğini vermiş olan bu mec muaye bütün okuyucularımıza sağlık veririz. . Havacılık ve Spor Havacılık ve Spor mecmuasının 88 inci sayısı çıkmıştır. İçimde kiymetli yazılar varı dır. vw İstiklâl postası Tetikli Hisesi som #rmıf talebesi ders senesi sonu münsesbetile kar sens olduğu gibi bu sene de İstiklâl postası mamile bir mecmua Deşretmişlerdir. Gayet zarif bir surette bası» lan Macmunda istidatlı talebenin muvaffak yazıları, mektep muallimlerinin meren tale benin resimleri vardır. sx Inkılâp İzmirde her ayın birinci günü intişar eden bu mecmuamın 4 üncü ayısı da zengin mün- derscatla çıkmıştır. Karilerimize tavsiye © deriz. Kaza ve Otomobil Ünyon Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız. muamele etmekte olan NYON © > Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon: Beyoğlu 4.4888 yp kurusa | Fenerbahçe eşya piyangosu | bir ŞEVROLE Kazandıracaktır. Ve 3,000 DEN FAZLA ini HEDİYELER 14 Temmur kasından haykırdı: — Ballı ekmeğin yerine Zziftin özünü ye! Ciğerine bit düşesi! Ne- ye haber etmedin kayma verecek- lerini! Emüş nineye can geldi. İstasyon yoluna doğru bir çök siğirtti. Ar- kalarından haykırdı bile. Gören i- İ şiden olmadı. Döndü. Muhtarla çe- kişmeğe geldi, Muhtar meydanda yoktu. Özügül'ün götürülüşü köyün ağ- wa bir iki günlük sakız oldu. Bü- küçük, kadın erkek hep Özü- Yalnız Emüş hala unutamıyor- du. Beş kayma bugüne bugün beş kayma idi. İki kayma borcu vardı. Birisini verirse dördü yanına ka- lacaktı. Hasan çocuk bir hafta, belki da- ha çok. Emüş halayı nerde görürse içinden küfür ediyordu, (Ballı ek- mek vereceğim) diye aldattığı i- çin.. Ama cadı da kaymaları ala- madı işte! Kanburuna yuvak dü- gesi! s.s Hastahanenin ısmarladığı has- ta otomobili henüz o gelmemişti. Himayeietfal evrak müdürü Ab- dülkadir Bey istasyona bir el sedi- | yesi ötürmüşi ü, Kırk nar ya 152221 caViiiyor. iler. Özügül baygındı, bit- kindi. Nahiyede başka emanet bir döşek bulup içine yatırmışlardı. Hastahaneye geldiler. Hastayı baş hekime teslim ettiler. O Ozaman bastahanenin ameliyat pavyonu i- le yeni pavyonü iz yapılma. mıştı. Hastalar sayılı bir kaç koğu- şa istif ediliyorlardı. İç hastalık. lar için solda uzun bir koğuş var- dı. Bununla başka (o bir pavyonun arasından köprülü bir yol geçerdi. O pavyon eskiden kalma bir deli- ler pavyonu idi. Özügül'ü dipteki boş yatağa ya- tırırlarken karşı pavyonun pence- resinde bir kaç gri gömlekli, ben ustura ile traş edilmiş yordu. Bir deli Özügül' rek haykırdı: — Avratmış bel Bir başka deli hemşireye dilini çıkardı. Üçüncü deli, Özügül'e bir deli- nin yapacağı tertipte aşkını ilân etti, Dördüncü deli; bir şeyler oku- du, öteki delilere üfledi ve kaşla- rını çatarak: — Siz galiba delisiniz! Yaptığınız akıllı işi değil, Eli radmı nediye benimseyorsunuz. Ben geçen yaz avrat olmuştum, Beni everecekleri gün birdenbire 50 kuruşla YALOVADA BÜYÜKADA'DA MODA'DA TARABYA'DAki Otsilerde istirahatler Bisan alkil Ayıp ayıp! Kadınlar koğuşu ilâç kokuyor. du. Özügül'ün yanımdaki yatakta yatan veremli hizmetçilere rica etti. Delilere karşı olan pencerele- rin perdelerini indirdiler. Koğuş daha loşlaştı. Veremlinin ayak u- cunda ayağına su toplanmış bir kocakarı yatıyordu. Hırçın hırçın mırıldandı. — Perdeleri kapattırıp herkesi karanlıkta bıraktıracağına pis pis öksürerek etrafını bulaştırmama- ğa bak! Apandisit sancısı çeken bir has- ta: — Sus kadın! dedi. Gene çene- ni açma, Herkes burada eceli ile uğraşıyor. Bir hemşire: — Yeni gelen hasta çok ağıra benziyor, gürültü etmeyin, dedi. Kocakarı homurdandı. Apandisitli inledi. Veremli başını yorganının altr- na çekerek gizli gizli, korka kor- ka öksürdü. Karnı davul gibi bir köylü ka- dın hemşireye yalvaran bir sesle sordu: — Karnımdaki karayılanı ne va | kit çıkaracaklar ki, — Görmedin mi? çıkardılar o- nu kızım. Artık kalmadı. RADYO bugünku proğram İSTANBUL ; arm). den 30,30 kadar Karagöz (Hazim B. tarafındav) 20,30 dam 21,30 kadar Alaturka sax (Udi Salahattin ve Nubar EE) 2130 dan 22,00 Gramofon. 2200 dan itibaren Ajmae Boren haberleri VARŞOVA 1411 m. 20,45 Hindistan seyabat hatıraları 21 ha FE eamaiki. 22,18 oda musikisi, © 23 ingilize: konferans, 2320 kahve konsati ve dans par Salar. BUDAPEŞTE 580 m. Apo zn meni yarar " omer, 2235 haberler, otelinden; a Sizan musikisi, VİYANA 518 2020 kr meet, ZA haberler, İranammca propamsn. tav Maebe takman konespi v MİLANO - TORİNO - FI, ORANSA ler, 21,35 temsil radyo or kekirasn, 24 son ahberler PRAĞ 488 m. 20,35 plik, 2045 Bağnak şarkıları, Pı makein » karısık kanser, 7205 72 Keman i 7110 halk konseri. BÜKREŞ 394, w 13 haberler, plâk, 14.20 hafif plâklar, 208 bir yerden konser nakli, Bestekâr Yuhiis Sabahattın be; ve kızı MELEK hanım tarafindan Ku akyam Çiftlik Parkında veri'eceği ilân edilen konser başka #ö-* tekir edilmişti”. BONO Yeni küşat eylediğim yazıhane- mde mübadil, gayrimübadil ve her türlü bonolar üzerine mua- mele yapılır. Taşradan sipariş- ler azami süratle temin edilir. Rahçekapi Vakıf barı zemin kar Nö. 8 Tel Mahmut Nedi» 152161 sem Askeri fabrika- lar ilânları Bakırköy Barut fabrikala- rmda biçilmiş (44100) kilo küru ot e arttırma ile satı | lacaktır. Ot! görmek isti- yenler her pi ün tilmya giri mek için 13 Temmuz 933 per şembe günü saat 14 te fabrika ya gelsinler. (297) (o (2897) 4097 ABONE UERETLERİ 60 geri verilmez.— Müddet geçen nüshalar 10 kuruştur. — Gazete ve matbaaya ait işler içim mi . Gazetemiz ilâ BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy Askeri rasat merkezinden al diğumr mealümata. göre buğün hav ludu ve rüzgürle olarak devam edec va tazyik 761 mi ık 26, em e 7 de biliyorum yavruları hâlâ We da oynaşıp duruyor. Bir sıtmalı karyolasını zangır- datıyor. İ Annesine sözünü. geçirimek i- çin tentürdiyot içmiş bir kız ara- | sıra ve çoğu yalandan, öğürüyor. Karşıda kibrit çöplerini suda e- zip içen başka bir kız içimde ateş | war diye kıvranıyor ve yorganm | altından, gözücu ile ne tesir yap-| tığını gözliyor. Kocasından yediği tekme ile ço“ cuğunu düşüren kadın yanındaki» ne dert yaniyor: - Cezu davası hakkımdan vaz geçeceğim. Ama bir şartla ölüm! allah bu şartı bozmam: Beni üç defa birden boşasın! — Gebe kalmanı istiyordu da neye kalınca nışadır getirmedi. — Ya. öyle; Bilirim. Nışadır birebirdir. İki üç gün sancı sonra kurtulur gidersin. | — Daha kolayı var hanım: Kaf radut dalını yaprakları ile iyice| kaynatır suyunu içersin, (o Demir perçinli clsa söker alır, Kocaman terlikli,beyaz baş örtülü; rastıklı, kırk beşlik bir hizmetçi! sobaya kömür attı. İlâç kokuları na bir de sobanın madeni kokusu! karıştı. j

Bu sayıdan diğer sayfalar: