25 Temmuz 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

25 Temmuz 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( SANAT | Meziyetten üstün olan Kâinat bir ömür çerçevesinde, hu- dutsuz ve sonrasız görünür, Fakat 0- nu devamlı bir değişme içinde tanı- yan insana, göre ne hudutsuzluğun ve aslı, ne de bu değişmenin bir sonu ““ Nihilizm'im anası budur; idrâk şüp- heyle başlar. Schopenhavwer'i in yedi Mutlak hakikat hülyası, bu azamet- li boşluk karşısında insanın gözünü kamaştıran bir vecdin âlemi (değil, ruhu öldüren bir nevi korku dünya- sıdır. bizi çeken, bize ve bir kâbus gibi karanlık ve di eller ve öpüşler; ayni dan bir daha çıkmamıya mahküm söz- ler; ayak altındaki kuru kafa, sırt ... Bütün bunlar ve her , ellerden bir an O kurtuluverince düşüp kırılacak olun bir sırça kadar değersiz şeylerdir. Hiç bırakmadan tutacağımız bir el yok; © halde niçin yaşarız?. Müzi ki, geleceğin anahtarmı ve- rir. O anahtar. bozuksa yeni kapımı. mak abes, kötü ve asılsız olur. Mak- satsız bir didiniş bedava bir üzüntü değil midir? Bununla beraber: Biz her şeye ve hepsine rağmen i- nanmak isteriz ve inanırız. Hem de -şüphemizin kuvveti nispetinde inanı- şmız sağlamdır. Bu satırları yazma» mın sebebini izah edeceği Geçen gün Hükimiyeti Milliye'de çıkan bir yazım bazılarınca müphem görülmüş, bir iki dostum, o makalede- ki maksadın etraflıca © izaha muhtaç olduğumu; san'atin beş şehsü- varından neyi güttüğümü, inanışımın nasıl, ne için ve neye dayandığını sor- Onlarla konuşurken anlıyor- içlerindeki o efsanevi ejder- ve sonrasız yılan yedi basrndan bir tanesini kımıldatmakta- dır, Onların hakkı da var; “San'atin beş şehsüvarı,, adını taşıyan © yazım, ne bir etüt, ne bir izah, ne de bir ke- hanetti.. Fakat ben, o yazıda sadece, Yarış ve Islah nın mutfak tesisatı ve eşyası 2 usulile münakasaya konmuştur. Bu işe ait şartname, muka- velename, eşya listesi, plânlar on lira bedel mukabilinde Zi- raat Vekâleti Yüksek Ziraat Enstitüsü Bürosundan almacak tır. Talipler kendi teklif edecekleri bedelin yüzde 7,5 ğu nisbetinde teminat: muvakkate mektoplar! le birlikte ihale gü nü olan 15 Ağustor 933 tarihine müsayı' salı günü ssat 15 te Vekalet İnşaat Kosasyonuna mürac: etları ilân o:anur Milliyet'in edebi romanı: YAYLA KIZI. — YAZAN: Aka Gündüz. — Kızı binbaşıya da vermediler. la gi G mızı şarkta Ser Ben üç güne kadar gidi- kiz binbaşı hifi. — Ben akşam treni ile Adana- ya giderim. Adana'da filân yerde bir sınıf arkadaşım var. Beş gün sonra beni orada bulursun, Kız o akşam kaçtı, Ablası ertesi gün binbaşıyı sor- beş her şeyi biliyordu. e 5 Binbaşı dedi ki: — Benim, hayvanlığı insan kılı- ğına sokanlarla yi bir işim yok. Kız bana kaçtı. Yerini söylemiye- üs- erkeğin kadından üstün olduğunu anlamam. İkisi de bir”ir. Karşıma Perihan sym de gelirse atarım sopayı fendi de... Her iki , geçti. Hanrmefen- di bir iki ayıldı berdi sonra gene AT YARIŞLARI Veli Efendide koşu mahallinde seat 15te başlar. 28-7.933 den itibaren altı hafta Cumaları devam edece Zengin bahsimüşt:rek - Mükemmel büfe Ziraat Vekâletinden: Ankara'da Yüksek Ziraat Enstitüsü pansiyon binası- kendi yolumda bir şeye, iki şeye, beş seye, ama her halde herhangi bir şe- ye inanışımı anlatmıştım. Onlar bu- nun farkında değiller midir? Ben Halkevinde açılmış bir sergide bir amatör ressamın tablolarmı gör- dükten sonra kulağımı toprağa verip, uzaklardan bize doğru gelmekte o- lan kahramanların nal seslerini işitti- ğimi sanmışsam bu, şimdilik bir övün- meye, bir aldanışa benzese bile, rüya- ların hakikati gibi, elbette onu hayra yoracak ve bekliyecektim. Her yerde ve her şeyde inanın ak- sini telkin eden bir dünya içinde ina- nabilmek bir nevi hidayete erişti”. San'at âlemimizde ki de hoş bir rüyadir. Müzi şek. kanatları Heflmde beni sadedilmiş ülkelere doğru koşturuyor. Onun be- ni bırakacağını, sert bir zemine dü. şürüp yaralıyacağını düşünmem, fa- kat rüyamı eşi olan hakikate erişe ceğime inanırım. Ve, inanmış, inaa- dıktan sonra da özlü eserlerin anası olmuş bir arkadaşımla beraber, ben de “Bir şeye inanmanın bir o meziyet olduğuna”, hattâ meziyetten üstün olduğuna kani bulunuyorum. “Rab- bım, bana bir inan ver, ve başkaları- nın da ona ulaşmaları için yardım et- meme müsaade et!,,. Şayet kâinatın yalancılığı içinde onlar ve ben inana- cağımız bir varlık bulmuşsak, benim- çin ve onlar için artık maksatlar, be- deli kolayca ödenen ucuz matahlar- dan değildir. Bozkırda yeşillik bitirmeğe inanmış olan kimse, bulamadığı suyun yeri, kanından verirse hayret edilecek ne var? Bir insan ebedi bir açlık ve susuz” luğa mahküm olabilir, | dudağınn suya eğildiği dereler çekilebilir, kolu- nun yemişine uzandığı dallar kalka- bilir. Fakat o kimse inanmışsa önler. da açlığını susuzluğunu gideren bir şeyi daima bulacaktır. Türk inkılâbmn dışında kalanlar bu inan kudretinden mahrum (olan kimselerdir; çok zeki bile olsalar. ... Zira Türk inkılâbı da akılla idrak dilir değildir. Türk inkılâbını anla. mak için ona inanmak lâzımdır. İnandıktan sonra ancak büyük işle. re doğru koşulabilir. Büyük (işlere doğru giden bir inanlının titriyen ta- zaman belki yalnız bacaklar yor musun? Seni nereye sürükliy, imi bilseydin daha çok titrerdin!,, demek kudretini kendinde bulur. Ve; şüphenin yılanlarile dolu gukurdan, inan dolu safeye ulaşmak için kesilen yol Görü bir nevi kefaret müstemlekesidir. Ahmet MUHİP İni Encümeninden: RL ZN B—-öğür Kanser tehlikesi Umumiyetle yaşı kırkı geçmiş olan- ların kanserden verdikleri zayiat za- türree, verem ve tifo: hastalıklarının hep birlikte sebebiyet verdikleri" ö- Tüm zayiatından daha fazlacadır. Ya- şı karkı geçmiş olan kadınlardan se- kizde biri erkeklerden de on birde biri kanserden ölüyorlar. Bu © pek yüksek vefiyat nispetinden anlaşılıyor ki kanser hastalığı herkes için kor- kunç bir tehlikedir. Kendiniz. için böyle olduğu gibi aileniz için de böy- ledir. Kanserin korkulan bir hususi- yeti de hastalık tamamen tezahür 6- dip meydana çıkmadan henüz başlan- giç halindeyken ağrısı olmadığı için müptelâ olanları. hastalığın vücudun. dan bihaber bulunmalarıdır. Kanserin sebebi tamamile malüm olmamıştır. Bununla be: sirayeti yoktur. Bizzat irsi de değildir. Vücudun dışarısmda zuhur ettiği görülen veya hissolunan kanscı seri başlangıçta bir tar barcık, bir ben ve bir six Bu şiş ve kabarcıklar göğü, meler üzerin'» zuhur ederse şüpheli addetmelidir. Kanser henüz iyi olmamış bir yara- dan ve bir çıbandan hattâ kapanmış bir yara yerinden dahi zuhur edebilir. Böyle gayritabii bir şey vücudunuzda görülürse onunla (meşgul olmalı. Onu hiç © hatırdan o çıkarmamalı ve eğer hacminde ve şeklinde bir de- öişiklik görülürse derhal doktora gös- termeli. Ağrı, sancı yapmasını bekle- memeli, İçeride zuhur eden kanserlerden mide ve bağırsak kanseri dâha güç anlaşılır. İnkıbaz olmamıya, müzmin mide rahatsızlıkları varsa iyi etmeğe çalışmalı, basur memelerini de ihmal etmemeli, Bu alâmetlerden birisi sizde mev- cut ise hemen bir doktora koşmalısı- nız. Her sene vücudunuzun bir sıhhat yoklamasını yaptırırsanız bu tehlikeli alâmetlerin önüne geçmek mümkün olur. Kanserin henüz ilk £ devrinde iken ameliyat ile önüne (geçilebilir. Bunun gibi rontken ve radyum tedavi- si dahi faydalı ve bazı şekil kanser- lerde pek müessir olur. Benun için ü geçen alâmetler görüldüğü va- kit hemen doktorunuza gidip muaye- ne olmanız pek mühim ve lâzımdır. Bu muayene işini bir gün bile gecik- tirmek iyi olmaz. Sonra bayâtımıza, canınıza malolur. İlâç kullanmanın kanser üzerine hiç bir tesir ve fayda. $ı yoktur. Olsa olsa biraz ağrı veânn- cıları kesmek için kullanılır. ! Fakat hastalığa karşı olamaz. Bünün için en ufak bir şüpbe hâsıl olur ol: maz hemen kendinizi muayene tir: melisiniz... Büyüküdu Dr. ŞÜKRÜ 1 gün müddetle ve kapalı zarf (3559) 39 gelyer Türkiye için Hariş için LK. Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 kuruştur — Gazete ve işler için müdiriyöte mü- Gazetemiz iyetüni kabul etmez. "BUGÜNKÜ HAVA 24.1.033 tarihinde kava taxyiki 788'mi- Timetre, en fazla seaklk 28 on mr 73 em tyrat haydedilmiştir Yarın. Akşam üstü. Binbeşı'Ma- ayıldı. Binbaşı Maarif Vekili Mustafa Necati Beye gitti. Ben de orada i- dim. ye dedi ki: — suvari binbaşısı Ünalp” ım. Şarka gidiyorum. Sizin liseden en iyi çıkmış bir kızla evleniyorum. Kız filândır. Mektebe, Maarife ve herkese sorabilirsiniz. Gittiğim yerde karım olacak kıza bir mual- limlik verir misiniz? — Binbaşım! Dedi Maarif Veki- li Mustafa Necati. Sen beni tanr- med >— Tanıyorum işte, Maarif V. li Necati Beyfendi va a — Hele hele dikkatli bak. - iç Öz kendinizi görmüşlüğüm yok, d — Hakkın var. O zaman sen toz duman içinde İzmir'e doğru e yordun. Salihli'de Sen doğru söylersin. Çünkü ça lupmarda döğüşen milletin çocu- ğu ve döğüşenisin. Ama bu işler birazda kitap işleridir. O işlerin arif Vekiline gitti. Necati Mi far. ladr. Yağız yüzünde bir laklık vardı. Saçı azalmış iepes bile m Binbaşının eli — - Yaşa be binbaşım! Dedi. Tur nayı dörtnala gözünden vurmüşun. Öyledir. O kız tam bir inkılâp kı- zıdır. Yalnız merkezi sikletsiz gül- leler gibi muvazenesini bulama- mıştır. Sen ona merkezisiklet olu- ver, Kutla olsun. Bana da nikâh gönder. —Vekil Beyfendi, ben işi soru- yorum. — Maarif Eminine bir mektup yazdım. Sana vereceğim. Gider gitmez emine ver. Senin bulundu- ğun yerdeki bir mektebe türkçe ve Yurt bilgisi muallimi yapacak. O- radaki muallimi de garba getire- ceğim. Hesap kesik. Ben kırtasi- yecilik bilmem. — Bizim Maarif Vekilimiz ol- duğunuz nasıl belli. — Benden sonrakiler de böyle olacak. Hiç üzülme. Biz hayatım katakulli ve bu inkılâbın öz bizim olduğunu biliriz binbaşım. Her şey iyi, her şey yolunda, her iş düzeninde ama Petek ortada kal katakullisini bulmak gerektir. Sen bana e gel o binbaşım. dı; terlik ökçesini, kızgın maşanm, | © yorsun. Halbuki erken çıktığın İ kızm ölümü ile neticelenen " macerasını karilerimiz bütün tafsilâ- Ahmet Celâl çalıştığı gazetenin en iyi muharrirlerinden biri idi. e Açık gözlülüğü, doğruluğu ve i müdürüne, patronuna sevdirmişti. Ahmet Celâlin vazifesi zâbıta muharri Gazetede on- dan daha iyi bu işi yapacak © yoktu. en mühim cinayet hâdiselerinde, esra- rengiz hırsızlık, dolandırıcılık vaka- larında, o, mühim ipuçları elde eder, resimler bulur, getirir gazetesine ya- zardı. Ahmet Celâlin en çok hoşuna giden sey sevgi yüzünden vukun gelen ci- nayetleri tahkik etmek, onları ballan- dıra ballandıra yazmaktı. Böyle bir vak'a oldu mu bütün gazeteleri atla- tır, vakanın en güzel, en enteresan kı- sımlarını ve resimleri o alırdı. Böyle bir hâdiseyi yazarken o kadar heye- cana kapılırdı ki sanki o dakikaları bizzat yaşıyormuş gibi hararetlenir, güzel bir üslüpla boyuna yazar, ya- zardı muharrir âşıktı. Bir kızı de- licesine seviyordu. Sevda. yüzünden olan cinayetleri canla başla takip st- mesinin sebebi de bu idi. Ahmet Ce- lâlin, bazan, bir hâdiseyi yazarken ağladığı olurdu. Ekseriya ölene de- gil, öldürene acırdı: — Zavallı, derdi, kimbilir, ne ka- dar ıstırap çekmiştir ki bu cinayeti yapıyor. Ölen daima kabahatlidir. Ahmet Celâl o gün matbaaya gel- diği vakit Şişlide him bir cinayet olduğunu haber aldı. Hemen telefo- na sarıldı. Zâbıtadan ilk tahkikatı yaptı. Genç bir adam sev: genç kızı öldürmüştü. Sebop: Aşk.. Ab- met Celâl matbaanın merdivenlerini ikişer ikişer atladı. o Yanma fotoğ- rafçıyı aldı. Bir otomobile © atladı. Soluğu Şişlide aldı. Bir saat sonra hâdisenin bütün taf- silatı Ahmet Celâlin küçük not defte- rinde tamamdı. Bir cok ta enteresan resimler alınmıştı. Genç gazeteci mat- idi gara yal na aldı. Şimdi düşünüyordu. Acaba hâdisenin neresinden yazmıya başla- malı?, Cinayeti ve cinayet kahraman. larını, maceralarını düşünürken kendi sevgilisi hatırma geldi. Bir kaç daki- ka yazacağı yazıyı unutmuştu. ği minyon sevgilisini düşünüy: — Bir gün, diyordu, ben de kati ak?.. Fakat hayır, hayır. in ve korkunç hâdiseye © lüzum yol. Ben onu çok seviyorum, o da be- ni çok seviyor. Ahmet Celal dalmıştı. © Cebinden sevgilisinin son mektubunu © çıkardı, okumağa başladı: “Celâl, bilmiyorum, niçin?.. Fakat sana çok kızıyorum. Bana öyle geli- ki sen beni aldatıyorsun.. Ak- damları matbaadan geç çıkıyorum, di- şam'ar oluyor. Artık ben O buna ta- bammül edemem. Beni hasta yapıyor- sun: « Belki verem olup © öleceğim. Yahut kendimi öldüreceğim. . ilâh..,, Ahmet Celâl, kafana $ içi karma- karışık, derin derin di Belki börle bir saat geçmişti. Birden aklı başına geldi. Yazıyı yazmak lâzımdı. Geç kalıyordu. £ Kâğıtlarını ayırdı. Notlarını tetkik etti. Öldürülen kızın sevgilisine yazdığı son bir mektubu e- le geçirmişti. Onu aynen gazeteye ya- zacaktı, Fakat bir taraftan da zihni İ kendi sevgilisile meşguldü. Cinayet haberini “On -azmıya başladı: yaşlarında kadar bir genç bu aşk üle aşağıki satırlarda okuyacaklardır. Hüdise etrafında tahkikat yapan bir muharririmiz bir çok enteresan resim ve vesikalar elde etmiştir. Bunları 6- rasile meşrediyoruz. Ölen, bedbaht nin ortasında... Benzigül trende Petek'i dü. İş sonuna gelir gelmez koca- | ( Hanımefendi köpürdü sının yeğeni olan mektep arkada- — Polise! Polise koşun! şına yazacak, para gönderecek ve gi haykırdı. Çünkü Rüküş Pe- iki işi Petek'i Erme lacak rihan Hanım i Bensigül buda yürekten ve ya- e in iç yüzüne hüküm ver- BeN ile söz vermişlerdi. | mişti: nliği önce ikiye, sonra dörde bö- — Yezidin kızı, orospunun pi- lünen Petek kız da bunu böyle de- | çi, pezevengin yumurcağı evi yak- ğilse bile buna benzer mak istedi! Hem dopdolu bir man- Si abla nasıl olsa beni gal ateşle! iirır, aylıklarımı anama gönde- Konşular , kundak» rir, diyordu. çalık lafı fi aleğ, yangın, diler, PA hemen polise koştular. Petek tirtir ti lu. Yalnız eylülün mü gözü yaşlı? Boğazına bir el yapıştı. v Bazı birinci kânunun da gözü, yüzü sırsıklam olur. Niçin olmasın, insan?!! İğne, şamar, yumruk, (oturak, kızgın maşa, tekme, küfür, terlik ökçesi, soğuk suya banılmış kuru ekmek, birinci kânun ortasında krepon, entari, pamuksuz pazen caket, yontuk takunye olur da göz yaşı olmaz mı? Gece. Yemekten sonra... kere gideceği dakika... — “ Aşa taşlıkta bir gümbürtü oldu. Petek, içi az kıvılcrmlı mangalr devirdi. sivri iğnenin, yumruğun ve tekme- Geniş taşlığa devirdi. miki tup ta büyük bir tesaüdf eseri olarak muharrimizin eline geçmiştir. Mek- tup aynen şudur “Celâl, .... ilâh... Genç ve âşık gazeteci bu yazıyı yazarken o kadar dalgındı ki yanlış- lıkla kendi sevg gönderdi ği son mektubu yazmıştı. Çünkü zihni mütemadiyen buhranlar geçiriyor, korkunç hayâller görüyordu. Yazıyı okuyan tahrir müdürü, bu mektubu görünce bir şey nazarıdikka- tini celbetti: Hâdise © cinayet değil 2.. Yoksa... Tahrir Müdürü otuz altı punto ile bu mühim aşk ve cina- yet yazısma şöyle bir serlevha koy- du: “Hüâdisenin bir cinayet © olması ihtimali çok zayıftır.,, Altındaki yir- mi dört punto serlevha: “Ölen genç kızın yazdığı son mektup. bir esrar perdesini ortadan kaldırıyor, bu he- zin maceranın içyüzü nedir?,, Fe. Ne münasebet?. diyordu. Cina- yet var ortadı İçinden tahrir mü- dörüne kızdı. ra yetişmek için müdür bey yazıyı mamış, ge- lişigüzel bir göz gezdirdikten sonra acele ile bu serlevhaları koymuş ola- bilirdi... Ahmet Celâl heyecanla, me- rakla yazının hepsini bir solukta oku- du, Hemen oraya düşüp (| bayılacaktı. Tropikal Habeşi danslar . . . pani RAWEGA .. Ductist İspanyol Lady... Yarın akşam Taksim Bahçesinde Görülmemiş ve tamamen yeni programlarile ve fevkalâde eğlencelerile Ee ğe Büyük Brezilya Revüsü icrayı lübiyata başlıyor. RASTUS ve BANKS — THE FRED CARLO Com- - Left - Balana ve 25 çılgın genç kızlar tarafından bale — HERRE- — Kovboylar .. Çin canbazlar ve &air eğlenceli humerolarile meşhur İspanyol dansözü MARİA de CASTRO. Bütün şehir halkı bu temaşaları gidip alkışlıyacaktır. Cuma ve Pazar matine 17 de Taksim Bahçesi Müdiriyeti TROPIKAL EKSPRES BÜYÜK BREZİLYA REVÜ TRUPUNUN Pizar günü STELLA d'İTALİA vapurile şehrimize geldiğini muhterem halka tebşir ve 26 Temmuz yarınki çarşamba akşamı GALA MÜSAME- RESİ olarak takdim edeceğini arz eyler. Bu akşam yaprlacak umumi provalarda muhterem halkın serbestçe iştirak edebileceğini de beyan eyler, İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası kulunmayan şehirlerde acenta ararmaıktadır. Beyoğlu : 4887 4029 Bugünkü proğram İSTANBUL : 18, : Gramofon: Sahibinin : Saz (Cennet Hanımı). 190 sa CN 21.50 : Gramafon: Sahibinin lidor F 4047 - Odeon O 11294 22, : Ajanı, Borsa haberleri ve sünt ayarı ANKARA, 1538 m, 1230 : Gramofon. i CAS Po. VARŞOVA İli ms Zi arkin konseri, 22,10, devami 23 dane masin, BUDAPEŞTE » 2045 mütmlen, 21 fransız © aperalarından parçalar, 2245 haberler, riran mucikisi. 21,36 denizi tasvir eden senfanik bir şarkı: lı konser, 22,50 son haberler, 23,10 Caz, MILÂNO « TORİNO - FLORANSA: 21,15 Arzuya tabi konser, 21,35 temali, 24 Son haberler. PRAĞ 488 m. 20,40 plâk ZU vatanını öğren isminde bir 21,15 Saksofon selo, 2138 rad. 3,20 çek eserlerinden dans par BÜKREŞ 394 m. 13 haberler, plâk, 1345 karışık plâklar, 18 konser, 19,20 devamı, 20,20 plâk Zi taganni. 21.25 komser, (orkestrm ile). 2220 operet popurilerile serenatlardan konser. Ceplerini karıştırdı. Evet, — cinayete ait mektup cebinde duruyordu. Gaze- tede neşrettiği kendi / sevgilisinin ktubu idi, Ekspres GRACE HORS ve (5794) (5800) Yarım maşrapa su döktü. Kıvılermlar! Cız diye söndü. Perihan Hanım, tam, danslı po- |. Bir defa kiii bayıldı. İkinci defa yalandan, ölmüş gi- bi yaptı. Tek kurtulsun diye. Sokak e için — polis Zaten ortalıkta gerçekten yan- ir müdürün Hanımının gene sinirleri tuttuğu mahallece anlaşıl- mıştı, Ortalık mayna oldu. Petek kömürlüğe kapatılmıştı. Kömürlükten bitişik, yz ta- banlr odaya bir pencere — Petek o pencereden Feda bişi ode- ya geçti, Odada bohçası vardı. Sokağın feneri içeriye ince sarı bir ışık veriyordu. Bu ışığın altm- da bohçasmi açtı. Bir çok süslü, şehir çamaşırları arasmda köyden iği şalvarını, mintanını, ye- menisini buldu. Kılığını değiştirdi. Her yanı sızlıyordu. o. nun için eski kılığına girdi. Yarin kızı zekidir. bükmümü veriyorum: Ne olursa olsun, Yayla kızlarını, öksüz beslemeleri, Şehit Mehmet'- in yavrularmı, bu toprağın kimse- sizlerini dövenler alçaktır! İsterse Başmüddeiumumi olsun. O da döverse alçaktır! (Gazi) memleketinde (dayak, başkalarına dayak atanlara atılır, Mehmet kızı Petek, Yayla kızı kılığına girince Taşı kapı çıtçı tını yavaşça açtı. ğı sessizce geçti. Papuçluktaki altları yontuk takunyelerini eline aldı. Sokak ka pısınm rezesini ses çıkartmadan kaldırıp açtı. Gürültü çıkmasın di- ye kapıyı kapamadı. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: