1 Ağustos 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

1 Ağustos 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Başı 1 inci sahifede) ve muallimlerle açıkta kalanlara ay- rı ayrı tebligat yapılmış olduğundan netice anlaşılmıştır. Saat 14 te yeni Üniversite emini Dr. Profesör Neşet Ömer Bey, yeni Tıp fakütesi reisi Dr. Tevfik Salim Paşa, Hukuk (fakültesi reisi Tahir, Edebiyat fakültesi reisi Köprülü zade Fuat, Fen fakültesi re- si Kerim beyler, Maarif vekili Be- yin nezdinde bir içtima yapmışlardır. Üniversite emini ile fakülte reisle: nin bu toplantıları, akşam saat 20 ye kadar devam etmiştir. İçtimada Üniversitenin kuruluşu etra fında Vekil Bey tarafından yeni Ü- ersite erkânma bazı talimat veril. laşılmıştar. - bliğ eedilen kadro mucibince ye ni Üniversiteye , eski Darülfünundan Edebiyat şubesine 2, Fen fakültesine 1, Hukuk fakültesine, 8, Tıp fakülte- sine 8 profesör, dişçi mektebine 3, cc zacı mektebine 1 muallim geçmiş © luyor. Üniversitede dört fakülteden maa- da 7 enstitü de teşkil edilmektedi Dişçi ve eczacı mektepleri Tıp fa- kültesine merbat olarak kalmaktadır Yeni Üniversiteye hariçten alınacak olan profesör, muallim ve profesör muavinlerinin isimleri peyderpey bil- dirilecektir. Asistanların listesi de bu günlerde tebliğ edilecetkir. Emin ve fakülte reisleri ine profesör Dr. Ömer Bey, Edebiyat fakültesi sisliğine Pr, Köprülüzade Fuat Bey, Fen fakültesi reisliğine Pr. Kerim B. Hukuk fakültesi reisliği hir Bey Tıp fakültesi Dr. Tevfi müdürlüğüne Akif, dişçi mektebi mü- dürlüğüne Dr. Kâzm Esat beyler ta- yin edilmişlerdir. Eski Darülfünunun idari teşk yeni Üniversite için de ufak bazı tadi- lâtla aynen kabul edilmitşir. Yeni kadro Eski Darülfünundan Üniversiteye alınanlar şunlardır: EDEBİYAT FAKÜLTESİ: Pr. Şe- kip Bey (Ruhiyat ve terbiye), Pr. Köprülüzade Fuat B. (Türk dili ve e- debiyatı tarihi), Muallim İbrahim Hakkı B. (fiziki coğrafya), Profesör muavini Besim B. (Türkiye coğrafya- #i ve mevzii coğrafya), Profesör mua- vini Orhan Sadettin B. (umumi felee- fe) Pr. muavini Cafer oğlu Ahmet Bey (Türk dili ve edebiyatı. tarihi) FEN FAKÜLTESİ: Pr. Ali Yâr Bey (umumi riyaziyat ve yüksek cebir), Muallim Hâmit Nafiz B. (Jeoloji P. C. N.) Pr, muavini Şevket Aziz B. (Antropoloji) Pr. muavini Tahir B. (umumi Çizik) HUKUK FAKULTESİ: Pr. Mişon Ventura Bey (Roma hukuku) Pr. E- bülulâ Bey (Medeni hukuk) Pr. Sa- mim Bey (medeni hukuk) Pr. Musta- fa Reşit B.(hulcuk usulü, icra ve iflâs) Pr. Tahir Bey (ceza hükuku ve usulü) Pr. Ali Kemal Bey (kara ve deniz ti- caret hukuku) Pr. Muammer Raşit Bey (Devletler hüsüsi hukuku), Pr. Ibrahim Fazıl Bey (maliye ve istatis- tik), Pr. Muavini Kemaleddin Bey (hususü devletler hukuku), Pr. mua Muhlis Etem Bey (iktisat ve ilcti- sadi meseleler) Baş asistan Bürhan B. (cezn usulü ve hukuku), TIP FAKÜLTESİ: Profesör Saim Ali Bey (Adli tıp) Pr. Nureddin Ali Bey (Tesrih) Tevfik Recep Bey (isto loji ve ambrioloji) Pr. Kemal Cenap B. (fizyoloji) Pr. İsmail Hakkı Bey (Parazitoloji) Dr. Akil Muhtar Bey (Tıp müfredatı farmakodinami ve te- davi seririyatı) Pr. Neşet Ömer Bey (dahiliye seririyatı) Pr. Tevfik Sa- lim Paşa (dahiliye seri lim Ahmet Kemal Bey (hai riyatı) Pr. munvini Tevfik Remzi Bey Kadı ve doğum), usllim Behçet Sabit Bey (idrar yolları seririyatı) muallim Necmeddin Rifat Bey ( mi emraz), muallim İhsan Hilmi (çocuk hekimi ve hekimliği) mualli Akif Şakir Bey (çocuk cerrahisi ve ortopedi), Pr. muavini Fahreddin Ke rim Bey (Sinir hastalıkları) muallim Mustafa Hayrullah Bey (Sinir hasta- lıkları). Profesör o muavini Sü heyl Bey (Tup tarihi ve deontoloji) Pr. muavini Hamza Bey (teşrik), Pr. muavini Edip Hasan Bey Çisteloji diği (Trp müfredatı © ve farmako dinami ve tedavi seririyatı) Pr. muavini Mu- zaffer Esat Bey (Dahiliye seririyatı) Pr, muavini Nureddin Kâmil B. (da- hiliye seririyatı), Pr. muavini Şinasi Hakkı B. (harici seririyatı), Pr. mua- vini Kâzım İsmail Bey (hariciye seri riyatı), Pr. muavini Osman Cevdet Bey (fizyoterapi) ECZACI MEKTEBİ; kif Bey (Teoksikoloji). DİŞÇİ MEKTEBİ: Muallim Kâzım Esat Bey (diş seririyatı) muallim Ha mit Bey. (Protez), muallim Rüştü B. (Protez), muallim Salâhaddin Meh- met Bey (Fizyoterapi ve röntken), muallim muavini. Ziya Cemal Bey (diş farmakolojisi, anestez ve teda- vi) YENİ ENSTİTÜLER Üniversitede yeni teşkil | edilen İs- lâm tetkikleri enstitösünün kadrosu sudur: Pr. İsmail Hakkı Bey İzmirli (hadis tarihi), Pr. Şerafeddin (islâm dini ve felsefesi), Pr. Mehmet Ali Ay ni Bey (islâm dini ve felsefesi), mu- alim Şevket Bey (Tefsir tarihi), Pr. Yususf Ziya Bey (Türk dinleri ve mez hepleri tarihi), Pr, muavini Hitmi Ö- Muallim A- mer Bey (umum dinler tarihi), Kilis li Rıfat Bey (Arapça kurs), muallim | Abdülbaki Bey (farsça kurs). . YABANCI DİLLER MEKTEBİ Pr. Fazl Nazmi Bey (eski yunanca) Kadroda isimleri görülmeyenler Bu kadroya nazaran gerek yaşları ve gerek muhtelif sebeplerden dolayı açık- ta kalanlarla ilerde muhtelif enstitülere TIP FAKULTESİ: Süreyya Ali Bey (dahili seririyat), Kerim Sebati Bey (se- ririyatı hariciye), Orhan Bey (seririyatı hariciye) Besim Omer Paşa (Velâdi, Hamdi Suat B. Gteşrihi marazi), Tahsin Paşa Tseririyatı akliye), Derviş Bey (fenni velâdiye ve ebeler fi- siyolojisi) Hadi Faik Bey (tıbbi kimya) Etem Akif Bey (tıbbi adli) Hasan Re- ildi seririyat) Talha Yusuf Vedat Bey (emrazı hariciye mebadisi) Kenan Tev- fik Bey (seririyatı cildiye) Ziya Bey Cayniye) Server Kâmil Bey (Hıfzıssık- at Fehim, Mustafa Nevzat, Mahir Bey- ler, Übeyit Refik, Haydar, Ismet Kömi iyazi, Bürhan, Fazıl, Ibrahim Şevki, amet, Şevki Aziz Beyler. ECZACI ve DIŞ TABABET ŞUBE. leri: Hulüsi Bey (hayvanat), Hüsnü Bey (umumi nebatat hastalı rı) Server Kâmil Bey (bakteriyoloji) Hadi Faik (hayati kimya) Tevfik Recep B. (ensaç ve rüşeym) Mahir Bey (teş rih), Kâzem Bey (izik) Mustafa Meh- met, Mustafa Nevzat, Hüseyin Talât, Osep Celâlyan, Omer Şevket, Halil Sa: lih Beyler, Muallim muavinleri: Mehmet Refik, Ziya Cemal, Süleyman Hilmi, Cevat Beyler. HUKUK FAKULTESİ: Ağaoğlu Ah- met (tarihi hukuk), Etem Akif (tıbbı adli), Cevdet Ferit (Usulü cezaiye) Ha- ca Adil (hukuku medeniye) Ayni zade Tahsin (maliye), Zühtü (ihsaiyat) Ke- nan (cezai tatbikat), Abdurrahman Mü- niv (medeniye) Münir (iktısat), Ahmet Reşit (düvel) Cevat (hukuki tatbikat) Mithat Cesasiye) Memduh (kara tcare- ti) Vehbi (ceza) Muhlis Etem (iktisat) Beyler. EDEBİYAT FAKÜLTESİ: Ali Mu- zaffer, İsmail Hakkı, Naim, Behcet Ah- met Refik, Ali Ekrem, Avram Gal vi 'azıl Nazmi, Şerif, Ferit, Halil Nimetul- Li Ali ni Sadi, Hümit, İzmirli ls- mail Hakkı Biler. FEN FAKULTESİ: Mustafa Hakkı, Sait, Esat Şirafettin, Cevat Mazhar, Fa- tn, Nami Araf, Mastafa Selim; Alime nettin, Şükrü, Bürhanet- or, Ali Vehbi, Omer Şev. ket, Hüsnü Hâmit, Tevfik, Malik Bey ler, Servet, Maarif vekilinin beyanatı Maarif vekili Reşit Galip B. Darülfü- nunun eski hali, Üniversiteye memjeke- tn gösterdi ihtiyaç ile ilim yolunda başlıyan yeni hamle etrafında gazetemi- 26 şu mühim beyanatta bulunmuşlardır: Bugün ilga &dilen (Darülfünun Türkiyede bu atla kurulan irfan mücg- seselerinin üçüncüsü — sayılabilir. İlk Darülfünumun tesisi hükmünü 23 Tem muz 1846 tarihli resmi tebliğde görüyo. ruz. Halbuki menfi mukavemetlerin şid deti karşısında teşebbüs ve icra taka- tinin çelimsizliği yüzünden ilk ders an cak 15 Kânunusani 1863 te yani 17 yil iyor, Başlangıçta ders- hikmet, Bayvanat, ibaretti, Tabii coğ daha labilir. Çoğrafyanın geçiktirilişi Düz yanm yuvarlaklığı davasram müraka- şasından korkulması Y Açılması emirler, iradelerie kararlaş | tığı halde © açılamıyan o Darülfününa Muallim yetiştirmek Jüzumunda hatır. lanmış, o devirlere mahsus garibelerden olarak birisi Riyaziyat, diğeri Tabiyiat tahsil etmek ve ayni zamanda Paris- teki o Hiristiyan Osmanlı tabasına Türkçe öğretmek üzere yalnız iki efen di Parise gönderilmişti. Birinin ismi bilmiyen bu iki efendiden ikincisi Selim Sabit Efendi idi ki İstanbul Darülfünü | muna Muatlim olmak için Pariste altı yıl iiyaziyat hey'et ve fizik tahsil etti- Zi halde memlekete ( dönüşünde 6 met belediye dairesi rüxumat kalemine kâ- tip tayin edilmiş, daha sonra Darülfü- sum açıldığı zaman ise kendisine Riya İ müstakil birer meslek mekteb ha) Esat Bey (ayniye) Salâhattin, ki kurul | tinde v yat kürsüsü yerine Edebiyat Muallim liği verilmişti. Mücsscseye Darülfünun adının verilişinde Medreseler zihniyeti nin tesir ve nüfuzu olmuştur. Fen keli mesi o zamanlar sadece teknik ve tatbi ki bilgilere delâlet eden bir tabir oldu ğu halde Türkiyede yeni ilmi, yeni ir- fanı temsil etmek için açılan müesse- seye Darülfünun adı verilmesi ne bir yanlışlık ne de bir lisan zühulü netiçe- $i idi. Bu, © zamanki zihmiyeti çok mâ- nâlı bir surette ifade etmek üzere ve- rilmiş isimdir. Riyaziyat, Fizik, Kim- ya, Tarih, “Coğrafya, o Hayvanat, Ne- hatat ve saire gibi ilimle e o zamanki medrese uleması ancak «Fenler» denik mesine müsaade ediyorlardı. Çünkü on- ların itikadınca hakiki silim», yalnız ve münhasıran nakli bilgilerdi. «İlim” in yeri ancak medrese olabilizdi. İlk Darülfünunu — kuranlar «Ren» ve onun cem'i olan o «Pünun” tabirini kullanmakla memlekette medreseye kar şı mütevazi, hattâ ürkek bir O müessese çıkarmış oluyorlardı. Açılma resminde arapça dualarım 0- kunduğu ilk Darülfünun bugün anla- dığımız mânada bir ilim yurdu değildi. Sadece yeni ilimlere ait bazr bahisler üzerine serbes umumi dersler veren bir nevi mektepti başka türlü olmasına im- kön da yoktu, Henüz, orta, hattâ ilk mektepleri bulunmayan bir memlekette, Darülfünun kurulamazdı. Zaten bu ür kek teşebbüsün ömrü de pek kısa ol- dı. Hocalarımdan ikisinin takrir esnu- neki ela yl ap MİLLİYET SALI * AHUSTOS ürkiyede ilim inkılâb sında ağızlarından kaçan © iki masum cümleyi vesile tatarak meşihat ve med rese erkânı, halifenin bir iredesile, bu Darülfünunü kapattılar. İkinci Darülfünun (TI Abdülhamit saltanatının sön zamanlarda kuruldu. Fünun, Edebiyat ve ulümu şer'iye şa- belerinder teşekkül eden bu Darülfü. nun, sadece bir nevi yüksek mektepten ibaretti, Tedrisatı, bazı dersler itibari» le bugünkü liseler seviyesinde dayıla- | bilecek bu müessese meşrutiyet devri | kadar sürdü Işte bugün ilga edilen İs tanbul Darülfünunü! ilk semelini bu «Darülfünunüu O Şabanes teşkil miştir. Meşrutiyetten sonra | tensik edilen bu inüesseseye o zamana kadar halinde evamı eden Tabbiye ve Hukuk mek- tepleri ilâve edilmiş ve adıma da Darül unu Osmani denilmiştir. Umumi harp içinde Almanyadan ge ürilen Profesörlerle uz çok islâh yolu na girer gibi olmuş olan İst fünunu urmumi haririn son yıllarında ve h ke günlerinde ağır sar #ıntılara uğradı. O kadarki Cümhuri- yet devrinin başlarında bu mllessese v muhtaç bir b tunuyord: Maarif işleri çet pro nn en başma m Cümhuriyet, bir taraftan tedrisat kanunu ile medrese ken öbür tarafta uzattı Bu müessesenin se inkişafı, terakki ve tekâmülü için, başta hükmi şahsiyet ve ilmi muhtari- yet imti olmak üzere, maddi ma nevi her türlü imkânlar temin etti 1923 ten 1932 ye kadar © geçen dokuz yıl iy Verleri gözlerini Darülfünuna diktiler geçiren © yeni yuş 0- tevbidi ri kapar kürül göstermesi. ğ yetin hiç bir meselesi Darülfünun işi kadar umumi alâka uyandırmadı, Hiç bir mücssese onun kadar tenkide uğra madı. Lâkin bütün (alâkadara, bütün bu tenkitlere rağmen İstanbul Darülfü nunu Türk münevverliğinin kendisin- ik ve ihtiranla beklediği sa işaf've terakkiye eremedi. İnkilâp ve Darülfünun Memlekette siyasi, içtimal büyük i kilâplar oldu. Darülfünun bunlara Şi bitaraf bir müşakit kaldı, iktisadi sa hada esaslı hareketler oldu, Darül mun « bunlardan habersiz göründü hukukta radiks! (odeğişiklikler Ol- du, Darülfünun bunlardan habersiz gö e ikal değişiklikler ol du, Dertifimen yalnız yesi kamınları almakla iktifa et öz dil hareketi baş iç tınmadı; yeni milli bir harek büt Darülfü; da buna bir yandırabilmı üç yıl kadat beklemek © ve uğraşmak lâzımgeldi. İstanbul Darülfünunu & tu kendisine kapari ıştı, vös ecerrüt içinde harici âlemden yağımı çekmişti, Türk camiasının hayat seyri içinde bu kadar tecerrüt halimde kalabilen İş- *anbul Darülfünunu o dünyanın başka erleri « eki ilim hareketlerine karşı da, bittabi, yakmlık ve alâka göstere- i. Ve bunlardan da uzak kaldı.İs- tenbul Darülfünunu ilmi taharri ve tet- killer için bir faaliyet sâhas: olamadı; şahsi mesaj için fırsat ve imkânlar ve- zen bir çalışma ruhiti haline gireme- di. Tedrisatının tarz — ve usulünü mii #asil garp enücsseselerindeki tarz ve u Sullerc uygun bir hale getiremedi. Tür kiye gibi radikal bir inkilip memleke bel zimamdarları- mü terbiyesi hayattan bu kadar uzak kalan, inkilâbın seyrinden bu kadar ge- ride duran bir müesseseye artık daha u zun müddet tevdi edilemezdi. Esâsen on yıldanberi İstanbul Darülfünunu ken | di kendisini islâh için kendisine veril miş olan ve ber yıl tekrarlanan bol ve geniş fırsatlardan istifade etmedi. Ge çen zaman ile geçirilen tecrül idi, Büyük Mil nan 182 bütç ancak bir ecnebi mütehassıs getirilerek bu Mücssesenin esaslı bir surette islâk ve tensiki sarti. le kabül etmişti. Bu maksat için çağırı lan eenebi mütehassıs geçen yılda rülfünunda esasir tetkikler yapt düklerini ve düşündüklerini bir rapor. da hükümete bildi Pr, Malche ne kusurlar gördü? Yukarda bir kaç maddede tesbit edi- len noksanlar ecnebi mütehassısm ra porunda da ayrı ayrı | zikredilmiştir Bunları belli başlı şöyle tasnif edebir Briz « 1. Darülünunun Fakülte ve mücsse- seleri arasnda ilmi mesal teşrikini te. min edecek bir irtibat bulunmamağı, 2. Bazı Yakültelerin münhasiren tede risat ile alâkadar — olacak bir meglek mektebi vaziyetinde kalmaları, 3. Tedris Heyetin, ekseriyet itibari. e. kendisini yalnız mwayyen sastler. deki derslerinden mesul © sayarak ilmi tetkik ve taharrilerden uzak kalması, 4. Talebe ile tedris heyeti arasmdaki münasebetin dershane hududu dahili de kalarak , bunun haricinde, talebenin her türlü xehberlikten uzak, kendi bar sına kalması, “ de t Meclisi Darül Tisin takririnde tutulan notlar Bududu dahilinde kalması, 6. Seminerlerin ekseriyetle, İâfzt mu rat bir halde kalması, 7. Lâboratuvarlarda © ekseriya, daha ziyade demonstrasyonla iktifa edilerek talebenin şahsi faaliyette bulunmaması ve bir de tetkik usullerine alışması ini künlarının asgari hadde indirilmesi, B..Telifat ve neşriyatın yok denecek derece azlı 9 Ekseri Müderris ve Muallimlerin, barici iş ve alâkalarının çokluğu #linde Darülfünundaki vazifelerini ikin 1933 ci derecede sayacak kadar müesseseye ilişiklerini azaltmaları, Yı. Darülfünen Tedrisatının memle- ketin hayat ve faaliyetlerile temasını Ybederek nazari bir tecerrüt halinde İk Mi. Haydarpaşada kendi âleminde lan Tip Fakültesinin şehrin hastahane Jerile temas edememesi yüzünden Tıp tahsil ve terbiyesinde birinci derecede ehemmiyeti olan klinik tedrisatının pek mahdut bir sahaya mahsur kalması, 12. Bir kısım Müderris ve Muallimle unda çalış tekları halde ortaya henüz ilmi kıymeti telli başlı bir eser çıkaramamaları, Basit bir tercümenin bile &x olarak kabul edilmesi ve bu Mü- bile i Fakülte dahilindeki wallimler © arasında İ mes'ut ve sermereli bir fikir ve ideal bir. liği, ilmi mesai teşriki yerine zidi aferetler hüküm sürmesi, lik, Reislik, Divan âzalıkla- in, sadece bazı müde ihtiras ve muhascde do- s7p ve makam halini at yarültünun muhtariyetinin yal» vki ve makam £ ihtirasları kay- a menfi bir âmil derekesinc in- Bunlar İstanbul Darülfünunu: kâmği ve terakki kendi ke ine şiddetle mâni olan pler arasından derhal hatıra Böyle bir vaziyet karşısında 4! karşısında İstanbul Darü' âh etmek için yapılacak , evvelce yapılmış yılı har: memlekete yapabilece- lamış olanı İstanbul Darül. yukarıda sayrlan sebeplerlen ki Büyük Mi ümaralı kanununun birinci mad- desi bülkmünle artık Türkiye kayat iş ve bugünden itibaren n müçaşeseler zümresine il wi 7 tirieğen cwvel bu müessesenin ye kadar çinden gelebilen ellerinden gelebi olanları hürmetle anmak v yapmalıyım. Dünya, u boşuna çabaiıyan bir irfan cil daha Yür ser ileti gidetlere | yetişe- kalanlar hayat | haklarını günden güne kaybetmeğe mahküm olan iniz ders okutan, ilmi fer za ve çalışmalara hiç denecek bir Darülfünun ile hiç hir saman Türklerin öz malı bir ilim yara tulamaz. Ve Türk milleti yabancılara ait ilmi terakkilerin haraçgüzarı olmak tan kurtarılamaz. Memleket için ber sa hada ilmi tetkikler merkezi olacak, ta lâheyi muhtelif ilimlere ait metoi şahsi taharrilere sevkedecek, heyecan dolu bir fikri hayat içinde ya- bir irfan yapısı kurman ihtiyaç olduğunda hiç | süphe edilemez ki Darilfünmnen — bü- htçrem tedris heyeti mutabık ve ktir, Uzun yalar İçrvvetleri yet dercetde ve imkânlar sınırları için de çalışmış clanların Yeni Üniversite kadrosunda bulunmamaları şereflerini bir surette eksiltmez. Memleketi» iversite dışımda bir çok sahalar tlerin hizmetine ve emeğine o gtr ki onların vatan sever nı tatmin edecek yeni mü him vazifeler bulacakları pek tabitdi Hükümetin teklifi ile Büyük Miller kendilerinin bu değişiklik yü. zünden ber hangi bir sıkıntıya düşme meleri için Hr yıl müddetle veya yeni bir vazife alıncıya kadar şimdi almak ta oldukları msaşın tam tutarını temin kadirşinanlı; yük Millet if Vekili sıfatile burada da çük: araştırma y mensuplarının bir an evvel ye sahalara geçebilmeleri için her su vetle ve bütün âmkünları ile çalışmayı ite bilecektir, Yeni kurulan İstanbul Universitesi Bugün Kuruluşu başlıyan Tatanbul Üniversitesinin dünkü İstanbul Darül- fünunu ile kiç bir münasebeti yoktur. Üniversite yeni bir müessesedir. Ana nesi kendisile başlryacaktır. Müessese T. D. 7. Cemiyetince öz türkçe müna- sip birat buluncuya kadar, üniversite adını taşıyacaktır. İstanbul Ünüversitesi, evvelâ isminin i delâleti veçhile toplayıcı , ve hir bir müessese olacaktır. Yüksek sası kendi bünyesinde yaşa- tan ve yaratan bir uzviyet olacaktr. Bu usviyet kendisinden daha büyük üzvi- yetlerin, yani kir taraftan İstanbul şeh- rinin , diğer taraftan büyük vatanı teş kil eden büyük milli varlığın o dalma canlı, dalma hassas bir tefekkür ciha- # ciacaktır. 2252 numaralı kanunda derpiş edil mülkiye, mühendis ve Yüksek ticar mekteplerinin de üniversite topluluğu işinde kaynaşması fikri bu müstakbel inkişaf piğna için de © ehemmiyetle ve her cepheden tetkik edilecek bir mev. surlur« Yeni üniversitemiz hakikatleri araştırmak ve derinleştirmek, - bilgiyi | Bunlardan birincisi mülga Dar ı bugün başladı. derlemek, yükseltmek ve yaymak ga yelerini gider. Yeni Üniversite plâna, bütün teşkilâ tın verimini en yüksek dereceye çıkar mak, messi ve faaliyet çarklarının İş leyişini değiştirmek, gayretleri dağı nıklıktan kurtararak © teksif etmek ve bilhassa en yeni çalışma & metotlarını kurmak esanlarma istinat etmektedir. Profesör sadece bir takrir makinesi değil talebeye daimi © ilhamlar veren, rehberlik eden, onun çalışma ve araş tırma şevkini daima coşkun tutabilen kaynaktır. Mekiki profeör kendisi de il min daimi tal&besi olandır. Enstitüler Yeni Üniversitemiz Tip, Hukuk, Fen, Edebiyat Pakültelerinden teşekkül edi r, İM t Fakültesi (İslim tetkik- sü) şeklini almıştır #rasmdaki ili mi ve muhtelif ilim mil sında mesai teşrikini kolay imkânlar te- akültele münasebet tesipleri aştırmak için her türlü min <dilmiştir. Üniversitemizin evvelce zikrettiğim ikleri Enstitüsünden başka enstitüsü vardır : iniilâbı € üi ili ikeset ve içtimaiyat enstis wkiyat emetitüsü, afya enstitüsü Morfoloji, b Kimya enstitüsü, — Elektromekanik enstitüsü. Bunlar ilmi araştırmaların fe merkezleri olacaklardır. Yeni Ü sitenin yat ve Hukuk Fakül tinin tçdrisatı bu iki mühim esasa göre â relmuşter. — MEM “Tarih için £ ihdas edilmiştir. Türk colojisini yeni Üniversi te işliyecektir. Bu maksatla kurulan Türk inkilâbı enstitüsü Üniversitenin ozıdır. Bu cihaz yalnız orada çalışanlatın değil, yalnız bağı nun profesorü olabilir O nen kürsüsü olacak, Hangi Faküt. ursa olsun her talebe ançak or: bir imtihan geçirdikten sonra diplomi almayı vazife ve şeref bilecektir. İnki lâp enstitüsü siyasi, hukuki, adli, mali sahalarda ve umum mill! kültür sahalarında türk aa sebepleri, Türk ink inkilâptan doğan Türk istikbalini her safhasında tetkik edecek rma da çar sünün ve di ğer Enstitülerin muhtelif sahalara ait mufassal faaliyet programları © ayrıca lectktir. tetebbu kütüphanemize ve ta- lebemizin eline kitap temini | için bir telif ve tercüme heyeti teşkil ediliyor. Bu heyet dünyanm © en yüksek fikir ahsullerini öz dilimize geçirecek, az zamanda mili kütüphanemizin hacmini arttıracak tercümeler ve bir taraftan da kıymetli telifler verecektir. Yeni kurulacak olan Yabancı Diller Mektebi en mühim ibtiyaçlarımızdan birini karşılayacak, gençlerimizin Tise- kleri dil vulcufunu kuvvet iendre bilmelerini hizmet edecektir. Tedris unsuru İstanbul Üniversitesi tedris unsuru başlıca üç zümreden terekküp ediyor, fünun. dan sinan profesör, muallim ve profe- sör muavinleridir. Bu zevatm bu yeni irakinr kıymet ve liyakatlerini en yük- sek derecesimle göstermek için fırsat sa; klarını kuvvetle umuyorum. İkin cisi mülga Darlilfünem dışından alman lardır. Bunlarm büyük bir kısmı Cüm hutiyet yılları içindeAvrupaya gitmiş ve en mükemmel şerait içinde yetişmiş gençlerdir. Bir yıldan beri tahsil hayat ları hakkında çok dikkatli tahkikat ya parak seçip ayrıdığımız bu gençler ye tiştikleri memleketlerde âşikâr ve yük- sek bir temayüzle parlak diplomalar al mağa ve profesörletinin- çok sitayişli takdirlerini kazanmağa © muvaffak ol- muş kıymetlerdir. Şimdi profesör mua- vini mamzedi olarak aldığımız bu genç lerin Üniversitemize girişini kendileri ve hizmetleri hakkında yarma âiten kuvveti ümitlerle selâmlarım, Intihap ta ne kadar titiz davrandığımızın görül mesi için genç profesör muavinlerile, genç namzetlerin yetişme merhaleleri ve haklarındaki raporlar muhteviyatı meşredikecektir. iversitede tedris zümresi mi ecnebi profeörler teşkil ediyör. Ke- nebi profesörlerin seçiminde aradığı. imz birinci esas bunların kendi vatan. Jarını Üniveristelerinde dahi profesör. Jük etmiş bulunmaları ve İsimlerinin memleketlerinin sınırlarından “dışarda da tanınmış olmasıdır. Yeni irfan yur. dumuzun bir an evvel dünyadaki işle rinin en eyilerinden daha gyi dereceye Şıkabilmesi için, kuruluş, işleyiş ve yük seliş merhalelerinn özmi derecede kı- #itilmer ça, genç türk ölmlernn kuv- yeti rehberler yanında çabuk yetişme- leri için ve en “nihayet Ii boratıvarların, seminerlerin, umumiye le tadrisatın ilmi surette — teşkilâtrlan ması, bütün Fakültelere orijinal tetkik sığırın açılması ve hakiki Üniversite uh ve ansmesinin derhal kök salabilme si için ecnebi profeörler sayısını müm- kün olduğu kadar arttırmayi en aygun ve &n cezri çare olarak bul ettik. Pren- siplerde mutabık kalarak bazı tâli hun sua'arda henüz müzakerede bulunduğu. muz İsi profesbrlerle ümit ettiğim gibi mm zi kat'i mukavele ile bağlandığınız ve i- simler neşrolunduğu ozaman bunlarm hakikaten ne derece mümtaz şahsiyet. ler olduğu görülecektir. Üniversitemize girecek ecnebi profe- sörlerin bizimle en samimi bir mesal or- taklığı yapacaklarından ve İstanbul Üni versitesinin özlediğimiz yüksekliğe er. meşi uğurunda bütün kuvvetleri ve iyi niyetleri ile çalışmağı, ilimleri bir haysiyet ve kendileri için bir şeref mese- lesi sayacaklarından şiiphe etmem. İs. tanbul Üniversitesi az zamanda kıymeti nin şöhretini Türkiyeden dışarı taşıcarak başka memleketlerin de faydalanacakları bir ilim kaynağı haline gelmelidir. “Üniversitede her ptofesör, her ders yı. Im başında © yıl bütün dünyada ken- di ilim koluna ait olup bitenleri yeni fi- kir cereyanları, yeni terakki ve keşifler, belli başlı, ehemmiyetli neşriyat üzerine de kendi tenkidi mülâhazalarının da ilâ- vesile bir konferans verecektir. Bu kon- feranslar bir ay zarfında türkçe ve enaz bir ecnebi dile tercüme edilerek basıla- cak, bütün dünya Darülfünunlarında her profesörlerin ilim koluna mütenazır kürsülere, erstitülere, İlmi mecmualara Akademilere gönderilecektir. Bu usul dünya ilim cereyanlarınn takibini ve konferansların içerden ve dışardan gele. bilecek tekitlere tahammül eden bir na ile hazırlanmasını temine yarıyacak- tır. Profesörlerin, Muallimlerin ve profe- sör muavnlerinin orijinal eserler hazırla- ma veya ilmi, fenni, araştırmalar yapma sahalarında enler başardıklarını zaman Zaman meselâ iki yılda bir göstermek su- istediğimiz kadar verimli ve çabuk ip yürümediğimizi müşahedeye imkân vermeleri de mühim ve faydalı o- lacaktır. Beynelmilel ilim âlemine karışacağız Üniversitemizin çıkaracağı mecmüa ve tertip edeceği ilmi kongreler yabancı eketler ilim müesseseleri ve adam- ları ile sik: irtibatına yarayacaktır. Tür- kiyede beynelmilel büyük ilim kongrele- ri toplanması için hiç bir mâni yoktur. Genç Üniversitenin bu doğum yılımda ilk dela böyle bir teşebbüse muvaffakiyetle girebileceğini umuyoruz. Yeni müessesenin hususiyetlerinden biri de bakalorya vesikası olmadığından dolayı asli talebe sırasına girmiyen va- tandaşlar için serbest dersler açmak o- Dairelerin, Ticarethanelerin, san'at müesseselerinin kapanış saatin den sonra başlıyacak olan bu tedrisat yeni Üniversite heyeti tarafından tertip ceck bir programla malimatını geni tmek istiyen vatandaşların bu hürmete lâyik dileğini tetmine yarayacaktır. Telebeye daha iyi hususi hayat şerai- ti temin edebilmeyi düşünüyor ve çare Talebenin ucuz ve tensiz Yaşıyabileceği yurtlar açmak, buralara mütalea salonları, toplama yerleri, öpor ve duş yerleri vücude getirmek iltiyo- ruz. Üniversite bu yürtların tesis edece- ği irtibatla talebenin kendi eyi halini al malı, içinde yaşamaktan saadet duyduk- ları ve necip hatıralarla ayrılacakları ha- kiki yuva olmalıdır. Elbasıl Yeni Üniversite, içinde çaliğa- cak bir kaçyüz kişi için kurulmuş Hüks bir tesis değildir. Milletin, Devletin Cüm huriyetin inkılâbm en hayati, en temel maksatlar, ihtiyaçlar için bel bağladığı; yarının devlet ve millet adamları olacak, bugünkü gençliği, kaybedilmiş asırlar kazandıracak fikir ve ruh kuvvetile yetiş tirmek vazifesini buşarmağa kudretli bir irfan yurdu olacaktır. Kıymetli bir armagan daha Sözümll bitirmeden evvel yeni yapı- nın kuruluşu için yalnız bir yabancı mü- şavir olarak değü ayni zamanda çok sa- simi bir Türk dostu ruhu İle çalışan pro fesör Malche ile İslahat komisyonu aza- 8 arkadaşlarıma, muhtelif mühim husus lar için teşkil ettiğimiz komisyonlarda çalışan muhterem zatlara derin teşekkür İcrimi sunmak isterim. Mustafa Kemal Türkiyesi bügün Gazi şefinin elinden Kıymetli bir armağan daha alıyor. İstanbul Darülfünunu ka- panmış, İstanbul Üniversitesi açılmıştır. Yaşasın Üniversite. lacaktır. Bugün merasim yok Bugün Üniversitede merasim yapıl. mıyacaktır.. Üniversitenin açılma res minin, ders senesi başında yapılması muhtemeldir. Maarif vekilinin bugün beyanatta bulunması ihtimali olduğu dünkü gazetelerde yazılmıştı. Vekil Beyin bu hususta gazetecilere vaki ve bugün dercettiğimiz uzun beyanatı ay "ca nutuk söylemesine mahal bırak- mamaktadır. Telefon işiiyor k , Yeni Üniversitenin teşekkülü şeh- rimizde bilhassa yüksek ilim tabaka- sı ve muallimler arasında büyük bir alâka uyandışmıştır.. Yeni Üniversite- de yer alanlar ve açıkta kalanlar bu- nu büyük bir alâka ile beklemişler. dir, Bir çok yerlerden gazetemize te- lefonlar edilmiş ve Üniversitede ka» lanlar ile çıkanlar sorulmuş, bu me- raklı alâka, gecenin il. iş İSVİÇRELİ PROFESÖRLER Üniversite; İsviçreli prafesör ler ri ie Bu profesör- ler Dr. in a Dr. Meierdir. Dr. e ski gitmişlerdir. Yahya Kemal B.de hocalık istedi Aldığımız bir habere göre sabık Madrit elçisi iken açığa çıkan ve şim- di Pariste bulunan Yahya Kemal Bey de Darülfünun ıslah encümenine mü- İ ik istemiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: