28 Mayıs 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

28 Mayıs 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eği İ İçtimai r İ Nüfus ve İktisat Avrupayı ve Amerikayı züğürtleştiren ktısadi buhranın sebebini birçok kimseler iç bulunamıyor, diyorlardı. | Halbuki, hiç te öyle değilmiş, nüfus is- İvan, Bunrandan müteessir olan Av rupa memleketlerinin birçoğunda nüfu- sun gittikçe azaldığını, hem ü bir derecede azaldığını göst Japonyada ise nüfus mütemadiyen artı- yor! . . Geçen on dokuzuncu asırda nüfusu en büyük nisbette artan memleket Almanya idi. Şimdi nüfusu en büyük nisbette ek- silen gene » Bu memleketin yaya münhasır değildir. Avrupanm bü- tün garp ve cenup memleketlerinde do- hat şartlarının bozulduğundan dolayı nü fuslarının hiç bir zaman arttıramazlar. Büyük harptenberi (köylüler şehirlerin hayatıma alıştıklarından, bir taraftan da şehirlere hicret ediyorlar... Fakat büyük nisbetlerinin azalması hakikaten Korkunç derecededir. Bakınız Binde nisbetle © Berlinde 1900 da26,7, 1925 te 11.7 iken 1931 yalnız 8,8, yani otuz sene içinde üçte iki nisbetinde azal- ma. Koskoca Londra şehrinde doğum nis betini otuz sene içinde yarıya indirmiş... Yalnız adını işitmekle insanm zihninde bizim galatadaki Maltız hanı gibi kala- balık bir yer tasavvur (ettiren Varşova bile doğum nisbetinin otuz sene * içinde yarısını kaybetmiş. Vakığ doğum nisbetinin ; szalmasma mukabil her memlekette sıhhat kaidele- rinin daha iyi tatbik edilmesi neticesi 0- larak ölüm nisbetleri azalıyor. Doğan ço- cuklar daha az öl ibi ihti gittikçe daha çı olan kâr, Avrupa memleketlerinde nüfu- sun eski nisbetlerde artmasını temine ye- tişmiyor, Doğum azalmasınm sebebi heryerde ayni: Evlenmiş adamlar mümkün oldu- masin, Fakat evlenme sayısının azalmasile, do ğum nisl ini lü Avrupa Buna mukabil doğum nisbetini azalt- mamış bilâkis arttırmış olan Japonyanın işi ve satışı gittikçe artıyor. Amerikada Mösyö Ford amelesini çıkarmamak için | Bey isminde bir zata ait bulun- (Başı 1 inci sahifede) maktadır. Mehmet Ali Bey, burasını ya- kın vakte kadar “Anadolu Şum- nu,, oteli namile işleten Ahmet ve İzzet ismindeki iki müstecir çık- tıktan sonra yani on beş gün ev- vel, tamir ettirmeğe karar vermiş ve ustalar getirerek © derhal işe başlatrıştır; Evin muhtelif yerleri esaslı şe- kilde tamir görürken, bir yandan da lâğım borularının değişmesi i- cap etmiş ve bu iş için ayrıca iki usta daha getirtilmiştir. Bunlar, evvelâ bodrum katındaki lâğım: ları sökmeğe (o başlamışlar, fakat duvarın bir kısmını yıkmak zaru- reti hasıl olmuştur. Ustalardan Yanako efendi, ev- velisi gün bu duvarın;bir kısmı indirmiş, elindeki kazma bir ara- bir mermer © parçasını yerinden oynatmıştır. Sıvalar da- ha büyük bir itina ile kazındığı za- man, duvarın içerisine usuletle giz- lemmi; vaziyette bulunan ve ge- nişçe bir beton sandığını andıran 50 santim kalınlığında, - 90 san. tim yüksekliğinde bir ikinci duvar meydana çıkmıştır. Yanko efen- di, bunu lâğım deposu zannettiği için evvelâ ehemmiyet vermemiş, fakat © üzerindeki iri taş parçası yerinden oynatılınca sandık şek- lindeki bu e içi tüyler ürpertici bir manzara ile “karşılaşmıştır. Çünkü duvara ek- lenmiş vaziyette olan bu ikinci duvar içerisinden bir sürü ke. mik çıkmıştır. İşte, hâdise bunun üzerine za- bıtaya intikal etmiş ve çok eski bir yetin kurbanına ait oldu- ğu anlaşılan kemikler, iki büyük teneke içerisine konarak polis mer kezine nakledilmiştir. Esvar perdesi yırtılıyor! Mesele bu suretle meydana çı- kmca evvelâ zabıta sonra da adli- ye işe vazıyet etmiş ve başmua- vin vekili İsmail Hakkı Bey biz- zat tahkikata başlayarak bazı kim- selerin ifadelerine müracaat edil. miş, bu arada binanın eski müste- cirlerinden Ahmet ve İzzet efendi- ler de nezaret altına alınmışlar- dır. Bulunan kemikler, senelerce ev- vel bu otelde bir facianın cereyan ettiğini meydana çıkarmıştır. il , tahkikat bu bakım. dan genişletilince hâdise (o bütün çıplaklığile ortaya çıkmış, öldü- rülenin ve katillerin hüviyetleri tesbit edilmiştir. Facianın tüyler ürpertici tafsilâtı On sene evvel o öldürülen ve kemikleri ancak bugün meydana düşünürken Japonya | fabrikalarındaki amele günde on saat işliyor. Onun için Amerikan çocukları, ucuzluğundan dola- Yı, Japon oyuncaklarile oynuyorlar. Ingilizler Japon malına kontenjan koy- dukları halde gene yerreklerinde Japan yadan gelmiş çatal, kaşık kullanıy: Londranın na tuhafiyeci dükkânlarında sl gömlekleri alındığını da geçen- lerde © (Milliyet)in bir baş makalesi ne | güzel anlatmıştı! Bunlar küçük işlerdir, demeyiniz. Bre- zilya harp gemilerini | Jlaponyaya sipa- onları günde ancak dört saat çalıştırmağı Milliyet'in edebi tefrikası: 89 KANLISIR Meclisimizin ateşi sönmüştü. Semineyi tehlikeli görüyordum. “Onun bu kadar hassas, daha doğ- rusu işkilli olması, beni, için için korkutuyordu. — Açık konuşunuz, & Hüsrev Bey! — Şimdiye (o kadar kapalı mt konuşuyordum? de şaka edilir gibi (o yüzüme yan yan baktı : — Doğru konuşun. Bu bakış, beni yıkmağa kâfiy- di, kemen başımı eğdim: — Peki, Hanımefendi. Semine, .birden hırçmlaşıver- mişti: — Nasıl, nasıl! mi? Geri al sözünü! rmak dahi gerilemek hak- kım değildi.«Semine, karşımda o kadar sarih bir şekilde duruyor ve kaşlarını çatarak öyle meydan okuyordu ki şaşmak ta ayıptı, ge- ri Hanrmefendi Yazan: Mamut YESARİ On sene evvelki cinayetin safahatı Semine, yüzüme derin derin sz Vah, Hüsrev Bey, sen, ha- kikaten hastasın! kin kğ — Ne gibi? derim Zek ne gibi hastayım? Semine, kendi hicranma değil başkalarının hicranına ağlıyor, gi- Bazı vaziyetler oluyor ki in- san kendi hakiki vaziyetini mü tuyor, ve yeni ufuklar hülyasını görüyor. — Sırrı Nevresi, balabğ i, ben, nerede — Hâlâ mı o? — Evet., Semine, beni, incitmekten kor- kan bir tavırla sokuldu: — Çok rica ederim, beni, affe- deceksin, değil mi? — Estafurullai > M5 Hayır.. Yarım se — Tabii, a de NED çıkarılabilen adam, Nuri isminde bir muhacirdir. Cinayet 341 sene- sinde, yani bundan 10 sene evvel işlenmiştir. Ve bu hâdise, binanın Hasan ve Hüseyin (isminde iki Dramalı tarafından “Sarı Şaban,, oteli namile işletildiği sırada ce- reyan etmiştir. Nuri fendi, 341 senesinin mart ayında bu otele müşteri ola- rak inmiş, ve üst kat odalarından birisini kiralamıştır. Bir gece mak tul ile müşterilerden biri arasında bir gürültü olmuştur. Nuri efendi, Adapazarlı olan bu müşteriden 30 altan lira çalmış, bu paranın çalınışı müşteri ile a- ralarında bir kavganın başlama- sına sebebiyet vermiştir. Gürültü üzerine alt katta (o bulunan otel müstecirleri yukarıya koşmuşlar ve vaziyete müdahale etmek mişlerdi, Fakat lü kuvvetli bir adam olduğu anlaşılan maktül, beş ki- şi ile bir hayli mücadele etmiş, fa- kat bu arada epeyce hırpalanmış- tır. Nihayet, otel müstecirleri Nu- ri efendiyi yaka paça ederek aşa- ğı kata indirmişlerdir. Bundan sonraki kısımlar hak- kında vazıh ve kat'i delâil mevcut olmamakla beraber, hâdisenin şu seyri takip etmiş olması icap et- mektedir: Müstecirlerin (o kolları arasın- da bir hayli tokat yiyen Nuri e- fendi kuvvetten düşmüş ve belki de kalp sektesinden, ansızm öl müştür. Bu vaziyet karşısında mese- lenin ört bas edilmesi yoluna sa- pılarak maktulün cesedi parçalan- mış ve bodrum — katında üst ka lâğımlarmın indiği yerde ve kü çük bir beton sandık inde len bir duvarla üzeri tür. örtülmüş- Bir ihbar Bir kış gecesi cereyan eden bu facia bu şekilde sessiz sadasız neticelenmiştir. Fakat hâdisenin yalnız bir tane şahidi vardır. Bu ayni gece otelde bulunan Mü- nire Hanım isminde bir kadındır. Vapurlarda kamarotluk eden Münire Hanım, gürültü ve kavga- yı yakinen işittikiten sonra Nuri efendinin — kaybolduğunu da gö- rünce vaziyeti tamamile kavra- mış ve bir müddet sonra mesele- yi Eminönü polis merkezine ih- bar etmiştir. Zabita, müstecirleri nezaret altına almış , bina dahi- linde uzun uzadiya arama yapıl- mış, bahçe altüst edildiği halde hiç bir şey bulunamamıştır. Neticede, nezaret altımdakiler adliyeye verilmişler, bir sene ka- dar süren bir muhakemeden son- ra da beraet ederek serbest bıra- kılmışlardır; Nurinin de korkarak ortadan kaybolduğuna hükmedilmiştir. a o tarihtenberi on sene geç- miştir. Katiller yakalanmak üzere.. Şimdi, otelin o zamanki müs- tecirlerinden Hasan ve Hüseyin i- le bir arkadaşları hakkında yeni- den takibata başlanılmıştır. Aldığımız malümata göre, bunlardan birisi ölmüş, diğerleri- nin ise ciyar kazalardan (birinde bulundukları anlaşılmıştır. Münire hanıma gelince: Bu- nun da İzmirde bulunduğu anla- şılmıştır. Şimdi, eski müstecirlerden sağ bulunan o Hüseyinin ve Hasanm yakalanması için alâkadarlara © mir verilmiş, ve bulundukları ma- haller müddeiumumiliklerine tel- — Neye bana, birdenbire o ka- dar gücendin? Bu, ef dilemek değil, (tekrar damarıma basmaktı. Fakat ben de hiddetimde ısrar edecek olursam, korktuğum tehlikeli uçurumun di- bine yuvarlanmaklığım £ muhak- ti. Semine, kollarını — kalçaları- na dayayarak karşımda durmuş” > gözlerini kırpıştırarak bakıyor- — Sırrı Nevresi nerede bula- bileceğini, ben, sana, maalesef söy- liyemiyeceğim . Senin, bana, Sır- rının yerini sormuş olmandan bsn, hem azap, hem de ayıp duyuyo- rum. Demek ki ben, Sırrının ye rini bilecek kadar ona yakınım? Demek, ben, bu kadar düşük, ze- lil bir mahlükum? Öyle ya, bir kumarbaz, bir sefih, bir serseri, ancak, yolunu şaşırmış bir kadın- dan sorulur! Ben, Sırrı Nevresin hiç bir gün, bir zaman şeriki cür- mü olmadım. Semine, döndü ve topuklarını yere vurarak odadan çıktı. Hayret ve taarcüple bâkiyor- dum. Çok geçmedi, genç kadın, biraz sonra. odaya girdi , elinde çanta vardı: - — Beyefendi, size borcum var, vereyim, | Milli Müdafaa Pulları basıldı (Başı 1 inci sahifede) Irmm tab'ma başlanmıştır. Müda- faa pulları 20 kuruşluk, 1 ve 2 li- ralık üzere 3 nevi üzerinde basılmaktadır. Şimdilik her nevi - den birer milyon pul basılacak, i- leride ihtiyaca göre arttırılacaktır. Bu pulların basılması hazirana ka- dar ikmal edilecektir. Bu müdafa- a pulları gümrük beyannamelerin - de kullanılacaktır. Evvelce basılan bir kuruşluk, 60 paralik ve 3 kuruşluk buğdayı ko- ruma vergisi pulları makarna, bis- küvi ve saire gibi undan (o mamul mevat paketlerine yapıştırılarak kullanılacaktır. Un çuvalları kurşunlanacaktır. Bunun için kıskaçlar ve damgalar yapılmaktadır. Bir hazirana kadar kıskçların ve damgaların yetiştiril- mesi zaruridir. Bunun için şimdi - lik ve muvakkaten postahaneden 60 kıskaç alınmıştır. Bunlara çelik kalıplar konula - cak ve derhal vilâyetlere gönderi- lecektir. Kalıpların hazırlanması- na başlanmıştır. Darphane diğer kalıpları peyder- pey yekiştirdikçe ve vilâyetlere gön derdikçe postahanenin kıskaçları istirdat edilecek ve postahaneye i- ade olunacaktır. Yeni basılacak paralar Darphanede bu damga faaliye - ünden | başka bir de para basılması faaliyeti vardır. Yeni basılacak pa- ralardan on papralık | nikellerin sekli tespit edilmiştir. 10 paralık- larınların bir tarafında büyük şe - kilde -10. rakamı görülmekte, bu rakamın iki tarafında buğday ba - şakları sarkmakta, başağın altı da 1934 rakamı (o görülmektedir. Paranın üst kısmında kuvvet ve za- ferin nişanesi olan bir meşe dalı ve ay yıldız, orlasında Türki ye Cümhuriyeti ibaresi, altında da Türkün nezaketi tab'ına ve sulh - perverliğine işaret olarak bir defne dalı bulunmaktadır. Nikel parala- rm şekli gayet güzeldir. Bu şeki Maliye Vekâletince tasvip edilir e- dilmez nikel paraların tab'ına baş- lanacaktır. Gümüş ve bronz para- lar için henüz bir şekil tespit edil memiştir. Bunlarm şekilleri için müsabaka açılacaktır. Müsabaka şerati tespit edilmiştir. Yakında i- lân olunacaktır. Gümüş, bronz ve nikel paralar 934 senesinde teda- vüle' çıkarılacaktır. Gümüş parala- rın miktarı 18 milyon liralık ola - caktır. Fakat şimdilik ancak 8 mil- yonu basılacaktır. Darphanede 36 ton gümüş vardır. Bu gümüş ile an- cak 3 - 4 milyon liralık para barıla- bileceğinden yeniden gümüş müba- yaa edilecekir. Paralar basıldıkça evrakı nakdiye ile tebdiline başla- nacak, 18 milyon liralık gümüş pa- ra tamamen basılınca birer liralık kâğıt paralar tamamen ortadan kal dırılmış olcaktır. , Tedavülde ancak 18 miloyn lira- lik birer lira kıymetinde kâğıt pa- ra vardır. çekilmiştir. Dz sapa dil tutulan dosya da ifadeleri tesbit edilenler yeni- den aranmağa başlanmışlardır. Verilen malümata göre, Hasanın ve Hüseyinin bugün veya yarın şehrimize getirilmesi çok muhte- mel görülmektedir. Son vaziyet- ten sonra, evvelisi gün (o nezaret altma alınan Ahmet ve İzzet efen- diler serbest bırakılmışlardır. Ve, çantadan para çıkarıyor- du. O zaman tepem attı, onu bi- leklerinden (o yakaladım ve sars- UNİ Beni tahkir mi ediyorsun? Kuvvetim, onu o kadar incit- mişti ki gerilemeğe (mecbur kal. dım. — Oof! Acıttın! Seminenin bileklerini o bırak- vermiştim: — Her ne maksatla, (herne vesile ile olursa olsun, sanı sura“ cağım suallere doğru cevap vere- ceksin. i Genç kadın, birdenbire sesi- min ciddileştiğini anlayınca ade- ta durulmuşta: — Peki, Beyefendi! Odada öyle (o bir çekingenlik ve korku havası esiyordu ki ken. dim bile ürkmeğe başlamıştım: — Sırrı Nevresi nerede bula- bilirim? — Nişanlısının köşkündedir. Beynimin içini zehirli bir sinek ısırmış gibi yerimden fırladım: işanlısınm icöşkkünde mi? Peki, bunu, sen nereden -biliyor- e “ ei Samiye Burhan Cahit H. anlatıyor (Başı 1 inci sahifede) rekorumu bununla yaptım. Mesa - feyi altı buçuk dakikada yaptım. Ve hanımlar kupasını kazandım. Geçen yıl sekiz silind'rli bir oto- mobille koştum ve aynı kuvvetteki erkek amatörleri on yedi saniye geçerek amatör rekoru yaptım, er- kekler ve hanımlar kupasını aldım. Bu rekorum 5 - 40 tı. Bu yıl daha kuvvetli bir makine ile girdim. Hem hanımlar kupası. nı, hem de en seri Ford otomobi ni sürenlere verilecek gümüş For. kupasını kazandım. Bu rekorum da 5-19dur. Aynı model, aynı kuvvette oto- mobille profesyonel kategorisinde. ki Ziya Efendiyi sekiz salise geç - mişim. Fakat bu netice fevkalâde bir şey değildir. Bu küçük fark Zi- ya Efendinin mesleğindeki kıyme- tini düşüremez. Her zaman itiraf ederim ki onun tecrübesi ve bilgisi benden fazladır. Zaten sporda şan- sın, tesadüfün de yeri vardır. İlk yarışım çok heyecanlı olmuş. tur. Dört silindirli bir araba ile koş- müş'um, Fakat 8 silindirli erkek amatör arabalarından geri kalma- dım. İkinci yarışımda rekor yapmış- tım. Hattâ aynı kuvvetteki erkek amatörleri 17 saniye geçmiştim. Fakat o yarışımı kendim hiç beğen medim. Çünkü arabam çok yeni i- di. Motör açılmamıştı, Ben de ya- rıştan on gün evvel hasta yatmış, haftalarca direksiyona el sürme - miştim. O yarışta istemiyerek oto- mobilin hakkını yedim. Son yarışta. » Fakat bu son yarışımda otomobi le bütün randımanı vermek fır. satı elime geçmişti. İşte starter: —Çık! İşaretini verdikten sonra artık bir şey görmüyordum. Virajları en son il a geçiyor, düzde bütün kuv | vetimle akselâtöre bası ş tün yarışta bir defa kabil olmadı. (5) virajında otomobi fin arka tekerleklerinin havalandığı - nı söylüyorlar; Ben de bir sarsıntı dum. Fakat her şeyden evvel kazan- mak, saniye kaybı en yı İn İtalyan rekorunu azm. Tamirat virajimi geçince otomboli dik aşağı 130 la adeta tekerlekler hava- si iyordu. Son telgraf di- rekleri gözlerimin önüne —geliverdi. Ayağımı biraz kaldırdım. Alman vi - rajım 110 la geçliğimi söylediler. On dan sonra artık fe kadar ayağım gaz pedalından İmei. Başımda meşin kasket vard. Fakat rüzgürm tazyikinden yüzüm çatladı. Teneffüs güçleşmişti. 130 dan fazla gidiyorduk. Hedefi geçince ayağımı gazdan kal- dırdım. Araba yüzlerce metre kendi kendine gitti. Halk arkamdan çılyın gibi bağırıyorlardı. £ — Rekor kırdınız, korunu kırdınız. O dakikadaki sevincimi ifade ede - cek kelime bulamam. Etrafamı saran arkadaşlarla ve binlerce halk çılgın- ca el ıyorlardı. Halk otomobil yarışlarını sevi- yay, Şalt zannederim bu eri lerasyona bağlanması daha iyi lacak. Ben Fenerbahçüliyimi İsterln ki otomobil yarışlarına girenlerin Tu. ring Klöple beraber faal spor kulüp- lerile ve federasyonlarla alâkaları ol - san, Italyan da re- Türk kadını ve spor — Bu sene, yılım rekoru, hakkında hakkında ne düşünüyorsunuz? — Geçen yılm Mösyö Ariva Bene Seminenin dili tutulmuştu, ke- keliyordu: — Siz de biliyorsunuz, kendi söyledi! Cevap vermedim. Yalnız, sinir- lerimin tekallüs — ettiğini biliyo- rum. Eğer, o dakikada Sırrı Nev- diyorum ki lerini de pek fazla yaşayamazdı. Genç kadın, benden korkmuş- tu; tereddütle ayağa kalktı: — Bir kahve emreder misiniz? Ben de ayağa kalkmıştım: — Hayır.. Müsaadenizle gide- ceğim! — Semine, dargın dargın bakı- yordu: > — Pek erken değil mi? — Hayır.. Geç bile kaldım!. Genç kadın, bir kedi sokulgan- lığiyle yaklaştı, başmı omuzum- rim. Seminenin gözleri, bana - bak- mıyor, beni öpüyordu: — Beni kırıyorsunuz! Tekrar koltuğa oturdum: tı ku /2A9Y0 Bugünkü program ISTANBUL : 18,30 Fransizca ders. 19 tarafradan konferans. Ağsı Alaturka mesiki neşriyatı. (Ekrem B. Rüştü B. Cevdet B, Yahya B. Şeref B, Vecibe Belma H.) 21,15 Ağana ve boran 2125 Orkestra taralından o muhtelif eseri” (Keman solo) Neci Yakup B. di Zi Kar VARŞOVA musikisi. — Sözler. Yİ " Muhtelif. 21,05, Senfonik ? b ser. — Maanhabe, 2220: o Hafif musiki B Plâk. 23,30: Dans musikisi, — Sözler, — D musikisi, 523 Kir, BÜKREŞ, 384 m. 13: Heri XEE gi Çopera parçaları.) 22.18: Çift jiyano k 22,45: Mi . Z3i Kahvehane ikin 545 Khx. BUDAPEŞTE 550 mw. 18: Opera orkesirese, 23,50: Kahvehane konseri. 24,30: Hel > 592 Khz. VİYANA, 507 m. 20,15: Offenbach zamanına sit besteler. Haberler. 23,25: Becthaven konseri. (Es « opus 20.) Z006: Plük. 1 İsi. 22.25: Kuartan konseri, 2315: Haberler. 23,30: Plük. 151 Dentschiandsrnder, 1571 m. 1920: Fenlandya halk şarkıları, 2: be. 21,10: Dans musikisi 23: Danirig. 2320: Haberler. 24: Hamburgtan “| wn eserlerinden komser, 24,18: Neşeli musü' 586 Khz. BELGRAT, 437 m. 0 Reeler bayaa (Pİ 2030: Musahabe, 31: yo 1: Zagrepte verilecek eği Iş arayanlar Edirne Emniyet kadrosu memur alınacak Eeee Emniyet Müdürlüğü” Edirne Emniyet kadrosu mü lâtına memur tayin edile şeraiti haiz olan taliplerin vilâyete istida ile müracaat leri. U kışladılar. Otomobili günlerce ettiler. Göklere çıkardılar. Bu yıl bif kadm olmak üzere üç Türk evlâdı bi yele kahir ie surette kırdıkları İe âdeta hiç bir Hileyi yla yapmamışlar lar. Ekrem Beyt karşı Türk sporculuğunun alâkadar * masmı beklerdik. Bu da anlatıyor otomebil sporunu behemehal feder: yon teşkilâlına bağlamak lâzımdır. Ben, kendi hesabıma, Türk kadıf” larının her sahada olduğu gibi bil yarışlarında da muvaffak olacak arık kalin Nitekim benim vel kırdığım gün gene bir Türk hanıma? Fazilet Hanım — on sekiz rakibi sında Sipahi Ocağının binicilik mü bakalarında birinci geldi. o Onu sportmen Türk, kadını diye tebrik #diğ! rim. a Spovcu için korku yoktur — Yarışlarda hiç korku geçi niz mi? — Sporcu için korkunun manasi Yi tur. Yeter ki makul olanı yapmı”. dir. Daha (Monzo) da Yi v — nm üç vr Koşucuşu Kapaklanıp öldüler. Biri de ze oldu. ; Son yarışta S virajınde, Alman * rajınde hepimi iğ iri b öz gülerek ilâve ettit i — Tehlike çok. Heyecan fazla 3 kağ bu öyle tatlı bir heyecan ki ne” dar tehlike olsa insanı cezbedi; kadar söylömed 7 Semine güldü: ae Gene bilmiyorum, tak bulduracağım! r Bu kadın, hangi maksatla” ni Şeri me Mir anlamif! rum, fakat her ne olursa ol9” ciğiml,, — Yok, Hüsrev cici amca! ç Semine, köpüğü taşmasını “gi bardağın kenarma bıçağın ©, koyarken gülüyordu: | yyl — Çok garipsin, sen de Git Sırrı, nerede bulunur? e NX nelerde.. Yalnız, sen, o, | neleri tanımıyorsun! Yaşms * © toysun çocuğum! ” Elile çenemi okşuyor, gibi gülüyordu. in Ne yapar, ne si —o

Bu sayıdan diğer sayfalar: